Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/785 E. 2023/1487 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/785 Esas
KARAR NO: 2023/1487 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/563 Esas – 2020/832 Karar
TARİHİ: 09/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Taraflar arasında imzalanan yetkili satıcılık sözleşmesi uyarınca sözleşme ekindeki ürünlerin satışının yapıldığını, davalının sözleşmenin 3. Maddesi ve 5.1.A-2, 5.1.a.-3 maddelerine aykırı davranmak suretiyle ürün satışı neticesinde düzenlenen faturaları süresinde ödemediği gibi herhangi bir itirazda da bulunmadığını, 08.4.2019, 10.4.2019 ve 30.4.2019 tarihli faturalar kesinleşmiş olduğundan şirkete ödemesi gerektiğini, davalı tarafça müvekkili şirket tarafından düzenlenmiş olan bu faturalar neticesinde 16.625.72 TL. ödeme yapmış ise de, TTK 1530 maddesi uyarınca 30 günlük süre içerisinde ödemesi gereken bakiye tutarı ödemediğini bu nedenle İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkâr tazminatı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava konusu olan alacağın …, …, … sıra numaralı fatura bedelleri ile sınırlı olduğunu, 08/04/2019, 30/04/2019 ve 10/05/2019 tarihli faturaların sırasıyla …, … ve … sıra numaralı sevk irsaliyelerine dayandığını, taraflar arasında … ve … olmak üzere iki farklı ticaret modelinin var olduğunun anlaşıldığını, taraflar arasında imzalanan yetkili satıcılık sözleşmesinin ilgili hükümlerinde davacı şirkete olan ödemelerin fatura karşılığında yapılacağı, teslimatın davacı şirketin deposunda veya bildireceği yerde yapılacağının hükme bağlandığı, faturalara konu malları teslim alan şahısların müvekkili şirket yetkilisi ve çalışanı olmadıkları, dosyaya sunulan sözleşmeler dışında taraflar arasında başkaca sözleşmelerin olduğu, davacı şirket ile müvekkili arasında … sistemi ile ticaret yapılmakta iken, dava konusu olayda peşin ödeme karşılığı mal teslimi usulünün belirlendiğini ve müvekkili şirket tarafından yetkilendirilmemiş kişilerce mal teslim alındığını, ancak malın teslim edilmiş olduğu olgusunun taraflar arasındaki sözleşme hükümleri kapsamında ödemenin teslim sırasında peşin olarak alındığının delili olduğunu, yetkisiz kişilerce yapılan ve unsurlarının izah ettikleri unsurlar kapsamında bedellerinin ödendiği görülen mallara ilişik alacak talebi haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle, davanın reddine ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 09/12/2020 tarih 2019/563 Esas – 2020/832 Karar sayılı kararında;”Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine bayilik sözleşmesinden kaynaklanan İİK. 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı aleyhine başlatılan takibin 149.102,38 TL. faturalara dayalı ilamsız icra takibi olduğu, davalı tarafça süresinde yapılan itiraz neticesinde takibin durmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Mali Müşavirbilirkişi tarafından düzenlenen 28/10/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacının icra takibinden kaynaklı bir alacağının kalmadığı, takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinden alacağı olmadığı gibi, aksine, 741,80 Tl. hatalı işlemiş faiz hesaplamasından kaynaklı fazla tahsilat yapılmış olduğu, kararın kesinleşmesi durumunda davacının, 140.839,30 TL. cari hesaptan kaynaklı alacağı için, icra takip tarihi olan 23.08.2019 tarihinden … kapsamında … bankasından tahsil ettiği 5.3.2020 tarihine kadar, işlemiş ticari avans faizi talep edebileceği, icra inkar tazminatının takdirinin mahkemeye ait olduğunu raporunda bildirmiştir. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan denetime açık, usulüne uygun ve karar vermeye elverişli bilirkişi raporu karşısında; taraflar arasında Yetkili Satıcılık Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 3. Maddesine göre; ürün adıyla anılacak olan GSM şebekesi için mobil telefonların ve … … ile anlaşmasına bağlı olarak temin edeceği SİM kartların her türlü bilgisayar, araç, gereç ve malzemelerinin, elektrik, su havagazı gibi sayaçla satılan ürünler için geliştirilen her türlü otomasyon sayaçlarının ve malzemelerinin BAYİ tarafından her türlü sorumluluk kendisine ait olmak üzere satışa sunulması ve bedellerinin ŞİRKET e ödenmesi ile ilgili tarafların karşılıklı olarak hak ve yükümlülükleri belirlenmiştir. İcra takibine ve davaya konu faturaların 01/04/2019 ile 15/05/2019 tarihleri arasında düzenlendiği anlaşılmış, davacının 15/05/2019 tarihi itibariyle davalıdan 140.839,30TL alacaklı olduğu, faturaların davalı şirket kayıtlarında da mevcut olduğu, bu nedenle yetkili kişi tarafından teslim alınmadığı iddialarının yersiz olduğu, dava konusu faturaların her iki taraf defter ve kayıtlarında mevcut olduğu, sonuç olarak davacının alacağının takip tarihi itibariyle 140.839,30TL. olduğu, dava tarihinden sonra yapılan tahsilatların infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği, davalının 140.839,30 TL ve 7.418,92TL işlemiş faiz yönünden icra takibinde haklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne; davalının İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazının 140.839,30TL asıl alacak ve 7.418,92TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 148.258,22TL yönünden iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, alacak faturaya dayalı olup likit olduğundan kabul edilen alacağın %20’si olan 29.651,64 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, 1-)Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın 140.839,30TL asıl alacak ve 7.418,92TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 148.258,22TL yönünden İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak olan 140.839,30TL’ye icra takip tarihinden itibaren %19,5 reeskont faizi işletilmesine, fazlaya dair talebin reddine,2-)Hükmedilen alacağın %20’si olan 29.651,64 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3-)Dava tarihinden sonra yapılan tahsilatların infaz aşamasında dikkate alınmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemenin gerekçeli kararının esas bakımımdan hatalı olması ile birlikte usul bakımından da yasaya aykırı olduğunu, karara esas teşkil eden bilirkişi raporunun hükme esas teşkil edecek mahiyette olmadığı gibi; dosyaya süresi içinde sundukları delil listesindeki delillerinin toplanmadan tanzim edildiğini, Yargılama sırasında 23.09.2020 tarihli ön inceleme duruşmasında, taraflara delil listesi için iki haftalık süre verildiğini, bununla beraber 16.10.2020 tarihinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğini, bunun üzerine 07.10.2020 tarihinde detaylı izahlı delil listelerinin dosyaya sunulduğunu ve toplanacak deliller için nerelere yazı yazılacağının mahkemeye bildirildiğini, Mahkemenin bu delilleri toplamadan listelerinin dosyaya sunum tarihinden 10 gün sonra dosyayı bilirkişiye tevdii ettiğini, Hükme esas tutulan bilirkişi raporunun 7. sayfasında, delil listelerinin özellikle (II) ve (VI) numaralı unsurlarının doğrudan inceleme bakımından önem arz etmesine rağmen toplanmadığını, hal böyle olunca hazırlanan raporun objektiflikten ve gerçeklikten uzak hale geldiğini; bu nedenle ulaştığı sonuçların -rapor içindeki hükümlerin çelişik olmasından da anlaşılacağı üzere- bilimsellikten uzak kaldığını; bu niteliği, delillerinin toplanmayışı ve delillerinin incelemede değerlendirlmemiş olması sebepleriyle hükme esas tutulmasının usule aykırı olduğunu; karar hakkındaki öncelikli istinaf sebeplerinin bu durum olup, kararın ortadan kaldırılarak dosyanın yerel mahkemeye iade edilmesi gerektiğini, Davaya cevap dilekçelerinde belirttikleri ve karşı tarafça da kabul edildiği üzere, taraflar arasındaki ticari ilişkinin mahiyetinin bayilik sözleşmesi olduğunu, tarafların ilişki süresince, üçüncü kişi … Bankası üzerinden kurulmuş olan … (…)’ni ödeme yöntemi olarak belirledikleri gibi, banka transferi ve kredi kartı ile ödeme yöntemini de belirdiklerini, yani esası itibariyle, davacının her zaman ödeme almak için yetkilendirildiği bir … hesabı bulunduğunu, bu noktada, bu hesabın ekstresi, delil listelerinde olmasına rağmen, yargılama sırasında bilirkişi incelemesinde kullanılmak üzere dosyaya celb edilmediğini, öte yandan bilirkişi raporunda da kabul edildiği üzere, müvekkili şirketin davacıya yaptığı bazı ödemelerin ticari kredi kartı ve banka havalesi yoluyla gerçekleştiği, yine delil listelerinde bunlarla ilgili hesap ekstelerinin ilgili bankalardan celbinin talep edildiğini ancak bunların toplanmadığını, Buna rağmen, bilirkişi raporunun 4. sayfasında, davaya konu icra takibinin dayanağı olan faturaların aslında … sistemi üzerinde tahsil edildiğinin bizzat davacının kayıtlarından alınan bilgilerle sabit olduğunu, bilirkişinin bu durumu tespit ettiğini, bu tespiti yaparken incelemesinin itirazın iptali davalarının şekli içeriğinin gereklilikleri doğrultusunda sadece takibe konu faturalarla sınırlı olduğunu ve olması gerektiğini beyan ettiğini; ve fakat sonuç itibariyle davacı defterlerindeki usulsüzlükleri de belirterek, bir cari hesap incelemesinin sonuna ulaştığını, Öncelikle, bu inceleme ve değerlendirme yönteminin de, itirazın iptali davalarında yargılamanın takip dayanağı olarak belirtilen alacak sebebi ile sınırlı olduğu ilkesine aykırı olduğunu, ayrıca ve sonuç itibariyle, yapılan inceleme ile yargılamanın usulünce devam etmesine yarayacak şekilde sonuçlara ulaşılması gerekirken, inceleme tarihi itibariyle borç bulunmadığının tespit edildiğini ve fakat; nereden kaynaklandığı bilimsel olarak belirtilmeyen bir alacağa belli olmayan bir süre için faiz işletilebileceğinin rapora dercedildiğini; ne var ki, bu tespitlerin takip ile ilişkisini ortaya koyamadığını, Gerekçeli kararın 2. Sayfasında yerel mahkeme hükmünün “…davalının 140.839,30.-TL ve 7.418,92.-TL işlemiş faiz yönünden icra takibinde haklı olduğu…” ifadesiyle gerekçelendirildiğini; kararın dayandığı bilirkişi raporunun hiçbir yerinde böyle bir tespitin olmadığını; yerel mahkemenin hiçbir yargısal faaliyete dayanmayan bir şekilde hüküm tesis ettiğini, bu aşamada, davacının bir an için alacaklı olduğu edilse dahi, neden takip öncesi … vasıtası ile tahsilat yapmadığını bunun bir kötü niyet göstergesi olup olmadığını; takip sonrası yaptığı … tahsilatlarının sonuçlarını açıklayamadığını; davacının hem davasında hem de takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu, Bilirkişi raporunu hükme esas teşkil eden yerel mahkemenin, bu raporda davacı defterleri ile ilgili tespitleri Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. madde kapsamında değerlendiremediğini, davacının defter ve kayıtlarının, raporun 5. sayfasında belirtildiği gibi hatalı işlemlerle düzenlendiğini, bilirkişinin 5. sayfada, “Alacak doğru olsa dahi, fatura tutarı ödenmemiş gözükmesine rağmen ödenmiş gibi işlem yapıldığı” gibi ifadeleri kullandığını, davacının kayıtlarının kabul edilmesi durumunda müvekkili şirketin fatura bedellerini ödediğinin de kabulü gerekeceğini beyan eden bilirkişinin; davacının defterlerindeki kayıtların yanıltıcı işlem içerdiği tespitini rapora derc ettiğini, 11.11.2020 tarihli olan ve rapora karşı beyanlarını içeren dilekçelerinde, sadece bu tespitlerin dahi davacı defterlerinin delil olma niteliği taşımadığının ispatı olduğunun beyan edildiğini, HMK 222. maddesinin açık amir hükmü kapsamında, ticari defterlerin açılış kapanış tasdiklerinin olması ile birlikte kayıtların eksiksiz ve usule uygun olması ile kayıtların birbirlerini doğrulaması halinde sahibi için delil olacağını, bizzat bilirkişinin muhasebe hatalarının var olduğunu tespit ettiğini, bu hataları da usulsüz şekilde müvekkili aleyhine yorumlayarak kendince düzelttiğini; .buna karşı beyan ve itirazlarının dikkate alınmadığını, bu durumla ilgili ek rapor bile istenmediğini, gerçekte bu durumun dahi, tek başına davanın reddi gerekçesi olması gerekirken, yerel mahkeme bu noktayı görmezden geldiğini; bu istinaf sebeplerinin, yerel mahkemenin kararının ortadan kaldırılarak davanın reddi gerekçesi olduğunu, Yukarıda açıklanan nedenlerle hiç bir bilimsel içeriği olmayan raporun sonuç kısmında, “Davacının icra takibinden bir alacağı kalmadığı, Takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinden alacağı olmadığı gibi, aksine 741,80.-TL hatalı işlemiş faiz hesaplamasından kaynaklı fazla tahsilat yapmış olduğu tespit edilmiştir” ifadelerine yer verildiğini, öte yandan, “Davacının cari hesaptan kaynaklı alacağı için, icra takibi olan 23.08.2019 tarihinden … kapsamında … Bankası’ndan tahsil ettiği 05.03.2020 tarihine kadar işlemiş avans faizi talep edebilecektir” gibi dava ile ilgisi olmayan, fatura alacağı takibi hakkında cari hesap incelemesi içeren bir ibareye yer verildiğini, bilirkişinin yaptığı -ve aslında içeriği anlaşılamayacak kadar kötü olan- tespitler karşısında bile yerel mahkemenin, kararında hangi yargısal faaliyet sonucunda varıldığı anlaşılamayacak şekilde, işlemiş faiz alacağının varlığını kabul ettiğini; asıl alacak bakımından da takibin fatura alacağına dayandığını görmeyerek, cari hesap alacağına dair tespitini hükme alma usulsüzlüğü içine düştüğünü, Yerel Mahkeme kararının, kendisine dayanak olan gerçekliğe aykırı olan bilirkişi raporuna bile aykırılık teşkil etmekte olduğunu; vardığı sonuçların hukuka aykırı olduğu gibi, bu hukuka aykırı kararın dahi nasıl uygulanacağı usulünü belirleyemediğini; yerel mahkeme kararına dair istinaf taleplerinin bu bakımdan da kabul edilmesi gerektiğini, Tamamen yasaya aykırı ve usulsüz tesis edilen kararın bir başka usulsüzlüğünün de vekalet ücreti bakımından olduğunu; davanın kısmen kabülüne karar verilirken, tarafları lehine vekalet ücretine karar verilmediğini, ayrıca asıl alacağa ve faize vaki istinaf sebeplerinin saklı kalmak üzere; verilen icra inkar tazminatı kararının da usulsüz olduğunu; taraflar arasındaki borç-alacak ilişkisinin, halihazırda belirlenememişken ve bunun için gerçekten bir yargılama yapılması gerekirken, verilen icra inkar tazminatı kararının hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının icrasının geri bırakılması taleplerinin kabulüne, istinaf başvurularının kabulü ile HMK m.353/1-b.3 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, kötü niyetli olarak takip başlatan davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine, bu talepleri uygun görülmezse uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi, usuli eksikliklerin giderilmesi, delillerin toplanması için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine yönelik kararların sunulduğunu, gerekenin yapılmasını talep ettiğini,
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki yetkili satıcılık sözleşmesi kapsamında düzenlenen üç adet satış faturasından bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılmış ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; davacının takip dayanağı faturalara konu ürünleri davalıya teslim ettiğini ispat ettiği, davalı yanın ödeme olgusunu ispat edemediği, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin ise infazda dikkate alınacağı gerekçesi ile, bilirkişi raporunda TTK’nun 1530 maddesine göre yapılan faiz hesaplaması esas alınarak, davanın kısmen kabulüne, 140.839,30-TL asıl alacak ve 7.418,92-TL işlemiş faiz toplamı 148.258,22-TL alacak üzerinden itirazın iptaline, davalının inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Davalı yanca ileri sürülen istinaf sebepleri; mahkemenin bildirdikleri delilleri toplamadan dosyayı bilirkişiye tevdi ettiği, bilirkişinin eksik deliller ile tanzim ettiği raporun ise yetersiz olduğu, buna rağmen raporda tüm borcun ödenmiş olduğunun tespit edildiği, mahkemenin yetersiz rapordan da gerekçesini açıklamaksızın ayrılarak hüküm kurduğu, gerekçesi açıklanmadan davacının işlemiş faiz talebinin kısmen haklı bulunduğu, taraflar arasında, davalı borçlarının … üzerinden tahsiline yönelik anlaşma bulunmasına rağmen, buradan neden tahsilat yapılmadığının gerekçede tartışılmadığı, … hesap ekstresinin celbedilmediği, kredi kartı ekstrelerinin celbedilmediği, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinin kabulünün hatalı olduğu, kısmen kabul edilen davada lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu yönündedir. Davacı; takip dayanağı, toplam 157.465,03-TL bedelli, muhtelif modellerde … cep telefonunun satışı muhtevalı, 08/04/2019, 10/04/2019 ve 30/04/2019 tarihli üç adet faturadan bakiye 140.839,30-TL asıl alacağın ve 8.263,07-TL işlemiş faizin tahsili amacıyla, davalı aleyhine 28/03/2019 tarihinde ilamsız takip başlatmıştır. Takibe itiraz üzerine 29/11/2019 tarihinde eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Dava ve takip dayanağı faturalara bağlı, faturalarla aynı tarihli, teslim alan kısmı imzalı sevk irsaliyelerinin dosyaya sunulmuş olması, satış faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olması, irsaliyelerde imzası bulunan kişilerin davalı adına mal teslim almaya yetkili olduklarına dair davacıya yazılı bildirim yapılmış olması karşısında, fatura muhtevası ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispatlanmış olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde, dava konusu fatura bedellerinin 2019 yılı içerisinde davacıya ödenmediği, davacının dava tarihinden sonra 04/03/2020 tarihinde 30.000,00-TL, 05/03/2020 tarihinde 119.000,00-TL … sistemi üzerinden tahsilat yaptığı, bu tahsilatların dava konusu faturalara istinaden mi yapıldıklarının anlaşılamadığı, TTK 1530 maddesi uyarınca davacının dava konusu faturalar nedeniyle icra takibine dek 7.418,92-TL işlemiş faiz talep edebileceği, 140.839,30-TL asıl alacak ile bu tutar toplanarak, davacının yaptığı 149.000,00-TL tahsilattan düşüldüğünde inceleme tarihi itibariyle davacının alacağı kalmadığı, aksine 741,80-TL fazla tahsilat yapmış olduğu kanaati bildirilmiştir. Davalının mahkemece delillerin toplanmadığı, özellikle … hesap ekstresinin ve kredi kartı ekstrelerinin celbedilmediği yönündeki istinaf sebebi, davalı tarafça incelemeye sunulan sunulan 2019 yılı açık hesap ekstresinde … üzerinden davacıya yapılan ödemelerin kayıtlı olduğu, bunların bilirkişi tarafından incelendiği, yine davalı tarafından incelemeye sunulan kredi kartı ekstrelerindeki ödemelerin tamamının, dava ve takip konusu fatura ve irsaliye tarihlerinden önceki ödemeler olduğu, davanın da bakiye açık hesap alacağına değil, fatura alacağına ilişkin olduğu anlaşılmakla yerinde görülmemiştir.Davalının, davacı tarafından … sistemi üzerinden neden ödeme alınmadığının gerekçede tartışılmadığına yönelik istinaf sebebi; taraflar arasındaki yetkili satıcılık sözleşmesinin 5.1/A-4 maddesinin ikinci fıkrasında ödemelerin fatura karşılığı peşin yapılacağının kararlaştırıldığı, davalı ile dava dışı … arasında yapılan … muvafakatname ve yetki belgesi başlıklı anlaşma ile, dava dışı bankaya, davacının mal satışından doğan alacaklarının tahsilini teminen ve davacının talebi üzerine, davalı kredi hesabından davacı hesabına virman yapma yetkisi verildiği, kredi kullandırılıp kullandırılmayacağının banka ihtiyarına bırakıldığı, ancak taraflar arasındaki yetkili satıcılık sözleşmesinde ödemelerin yalnızca … üzerinden yapılacağına dair bir anlaşma bulunmadığı, diğer ifade ile davacının sadece … üzerinden tahsilat zorunluluğu bulunmadığı anlaşılmakla yerinde görülmemiştir. HMK’nun 282 maddesi gereği, bilirkişi raporu takdiri delil mahiyetinde olduğundan, mahkemece diğer delillerle birlikte değerlendirilir. Bilirkişi tarafından dava tarihinden sonra yapılan ödemeler nedeniyle, davacının rapor tarihinde alacağı bulunmadığı yönündeki tespiti mahkemeyi bağlayıcı olmadığı gibi, davacının takip dayanağı faturalardan bakiye asıl alacağı dava tarihi itibaryile ödememiş olması, eldeki davanın da itirazın iptali davası olması karşısında, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin infazda dikkate alınacağına dair mahkeme kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalının, mahkemece kabul edilen takip öncesi işlemiş faiz alacağına yönelik istinaf sebebi değerlendirildiğinde; 6102 Sayılı TTK’nun 1530. maddesinin, gerekçesinde de belirtildiği üzere, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, bu nedenle tacirler arası satım sözleşmelerine uygulanamayacağı, taraflar arasında tacirler arası satış ilişkisi mevcut olduğu, davacının davalıya sattığı ve takip dayanağı faturaların konusunu teşkil eden cep telefonlarının bedelini talep ettiği, bu nedenle TTK 1530 maddesi kapsamında faiz talep edemeyeceği, taraflar arasında ödemelerin fatura karşılığı peşin olarak yapılacağının kararlaştırıldığı, davalı borcunun fatura teslimi ile muaccel hale geleceği, ancak iki tarafa borç yükleyen eldeki sözleşme uyarınca temerrüt için davalıya ihtar çekilmesinin zorunlu olduğu, davalıyı takipten önce temerrüde düşürmeyen davacının genel hükümlere göre de temerrüt faizi talep edemeyeceği anlaşılmış olup, mahkemece bu husus nazara alınmaksızın takip öncesi işlemiş faize hükmedilmesi isabetsiz olmuş, davalının işlemiş faize yönelik istinaf sebebi haklı bulunmuştur. Ne varki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemektedir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın 140.839,30TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi(reeskont faiz oranını aşmamak kaydıyla) ile devamına, fazla istemin reddine, alacak likit ve davalı itirazında haksız oduğundan hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından 04/03/2020 tarihinde yapılan 30.000,00-TL ve 05/03/2020 tarihinde yapılan 119.000,00-TL ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış olup, dairemizce yeniden hüküm kurulması nedeniyle davalının inkar tazminatı ile vekalet ücretine yönelik istinaf sebeplerinin değerlendirilmesine gerek bulunmadığı kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2020 tarih ve 2019/563 Esas – 2020/832 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın 140.839,30.TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi (reeskont faiz oranını aşmamak kaydıyla) devamına, fazla istemin reddine,3- Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında, 28.167,86-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4- Davalı tarafından 04/03/2020 tarihinde yapılan 30.000,00-TL ve 05/03/2020 tarihinde yapılan 119.000,00-TL ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 9.620,73-TL karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.800,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.819,94-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan 1.800,79-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yargılama sırasında sarf edildiği anlaşılan 1.098,50-TL tebligat/ posta gideri ile bilirkişi ücretinin haklılık oranına göre hesaplanan (%94 kabul) 1.032,59-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,8-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 fıkrasına göre kabul edilen tutar üzerinden hesaplanan 22.534,29.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 10-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1,2 fıkralarına göre reddolunan tutar üzerinden hesaplanan 8.263,07-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 11-Kullanılmayan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 13-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 14-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 15-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 16-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.