Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/783 E. 2023/990 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/783 Esas
KARAR NO: 2023/990 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/212 Esas – 2020/906 Karar
TARİHİ: 29/12/2020
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar aralarında 10.03.2014 tarihinde “Taşıt Tanıma Sistemi” sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin 2.1.8.’ci maddesine göre; “… müşteriye fatura edilecek akaryakıt bedelinin KDV hariç toplamının % 8,5’i tutarında fatura üzerinden ıskonto yapacaklarını, …; söz konusu ıskonto oranını veya Sözleşme ile kararlaştırılan vade şartlarını; işbu anlaşmanın akdi tarihi esas alınmak üzere güncel tavsiye edilen akaryakıt ortalama pompa satış fiyatlarının %20 artması durumunda veya Amerikan Doları kurunun Türk Lirası karşısındaki yüzdesel değişimin %25 farkın üzerinde değişmesi ve orandaki değişimin 1 aydan uzun bir süre seyretmesi durumunda tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahip olacaklarını, ancak işbu sözleşme süresi boyunca, mücbir sebepler veya sair öngörülemeyen olumsuz ekonomik gelişmeler ya da kamusal uygulamalar nedeni ile …‘nın karlılık oranlarının düşmesi durumunda işbu sözleşme kapsamındaki ticari şartlar, azalan karlılık oranı nispetince … tarafından resen tek taraflı olarak revize edileceğini, taraflar …’nın bu hakkı konusunda şimdiden mutabık kaldıklarını, ancak revize edilen ticari şartlarda müşteri mutabık kalmaz ise 30 gün önceden bildirmek şartı ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olduklarını, sözleşme gereğince bir süre bu şekilde çalışıldığı ve %8.5 puanlık indirim üzerinden akaryakıt alışı sağlandığını, daha sonra davalı tarafça davacıya herhangi bir bildirim yapılmadan %8.5’lik oranın %5’e çekildiğini, fatura üzerinde indirim oranlarının belirtilmediğini, davacının buna karşılık Konya … Noterliğinin … yevmiye numaraları ihtarnamesi ile sözleşmenin 2.1.8.’ci maddesine göre sözleşmeyi feshettiğini, buna rağmen davalı tarafından 31.12.2014 tarih ve … Nolu 611,89 TL bedelli cezai şart tazminatı açıklamalı ve 31.12.2015 tarih ve … Nolu faturaya istinaden 271,95 TL diğer servis bedelli faturaların gönderildiğini, davacının ise bu faturaları kabul etmeyip iade ettiğini beyanla davacıdan haksız yere tahsil edilen 883,84 TL’nin temerrüt tarihinden (22.01.2015) itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacıya herhangi bir ihbar olmadan sözleşmede belirtilen %8.5 puanlık kısımdan fazla kesilen miktarların kesinti tarihlerinden itibaren belirlenerek bu bedelin de ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmenin 2.1.8. Maddesi uyarınca sözleşmedeki iskonto oranının 15.04.2015 tarihi itibariyle %5’e indirildiğini, davacı tarafın 8.5 ay boyunca söz konusu iskonto oranına itiraz etmediğini, ödemelerini yaptığını, sözleşme uyarınca en geç 30 gün içerisinde sözleşmeyi feshetmesi gerekirken bunu yapmadığını, dolayısıyla feshin haksız olduğunu, sözleşmenin 2.1.7. maddesi uyarınca sözleşmenin zamanından önce feshedilmesi veya edimlere uyulmaması durumunda araç başına 45 USD + KDV’yi davalı şirketin ödeme yükümlülüğünün kararlaştırıldığını, bu sebeple söz konusu sözleşme hükmü gereğince yapılan tahsilatın haklı ve hukuka uygun olduğunu, söz konusu sözleşme hükümlerine göre davalı şirketin tek taraflı olarak EPDK’nın başlatmış olduğu fiyat uygulamaları neticesinde ve/veya ABD dolarındaki parametrelerin değişiminde tek taraflı olarak resen herhangi bir bildirim şartına bağlı olmaksızın indirim yapma hakkı olduğunu, davacının sözleşmedeki fesih ihbar sürelerine uymadan sözleşmeyi fesih yoluna gittiğini, davacının haksız feshi sebebiyle davalının cezaî şart ve ücret tahsil etmesinin haklı olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 29/12/2020 tarih ve 2015/212 Esas 2020/906 Karar sayılı kararında; “Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişinin düzenlediği 12.07.2017 tarihli 14 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacının Davalıdan fazladan tahsil edildiğini iddia ve talep ettiği 883,84 TL’nin ödendiği 31.01.2015 tarihinden Dava tarihi olan 12.02.2015 tarihine kadar olan 12 gün için, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı (ilgili dönemde yıllık yüzde 11,75) uygulanarak hesaplanan 3,46 TL faiz alacağı ile birlikte anapara ve faiz alacağı toplamı olarak Davacının Davalıdan alacağının (883,84 TL + 3,46 TL =) 887,30 TL hesaplandığı, davacının Davalının haksız şekilde indirim oranını düşürerek kayba uğradığını iddia ve talep ettiği 8.013,75 TL için son alımın kaydedildiği 31.12.2014 tarihinden Dava tarihi olan 12.02.2015 tarihine kadar olan 43 gün için avans faiz oranı uygulanarak hesaplanan 112,47 TL faiz alacağı ile birlikte anapara ve faiz alacağı toplamı olarak Davacının Davalıdan alacağının (8.013,75 TL + 112,47 TL =) 8.126,22 TL hesaplandığı, Böylece Davacının Davalıdan toplam alacağının, faizleri ile birlikte, Dava tarihi itibariyle, 9.013,52 TL olarak hesaplandığı” tespit ve kanaatleri ile raporunu sunmuştur. Bu rapora itiraz edilmiş olması nedeniyle itirazların değerlendirilmesi için ek rapor düzenlenmek üzere dosya bilirkişi kuruluna verilmiştir. Bilirkişi kurulunun düzenlediği 20.09.2018 tarihli 5 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Dosya içeriğinin yerinde inceleme kapsamında tespit edilen belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda; Hesap incelemesi bakımından, Davacının Kök Rapor kapsamında sunduğu bilgi ve belgeleri dışında ek bilgi ve belgeye ulaşma imkânımız Hesap Bilirkişisi sıfatıyla mümkün olamadığından, Kök Raporumuzdaki tespitleri değiştirmeyi gerektirecek yeni bir durumun ortaya çıkmadığı, sektörel değerlendirme ile de Kök Raporumuzda belirtilen tüm hususları koruyarak aynen tekrar ettiğimizi,” kanaati ile ek raporunu sunmuştur. Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; Huzurdaki dava Taraflar arasında akdedilen “Taşıt Tanıma Sözleşmesi” kapsamında davalı şirket …’in uygulamakta olduğu % 8,5 ıskonto oranını, EPDK’ nun “Tavan Fiyat” uygulaması sonucunda tek taraflı olarak anlaşmanın 2.1.8. maddesine istinaden % 5’ e düşürmesi karşısında, davacının sözleşmeyi feshetmesi ile birlikte, fazladan tahsil edilen ıskonto oranı ile cezai şart ve hizmet bedelinin iadesi istemi ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşme metninde … Davalı ‘….’yi, TTS ‘Taşıt Tanıma Sistemi’ni ifade eden kısaltmalardır. Taraflardan herhangi birinin bu sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimlere uymaması durumunda diğer taraf sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak fesh etme hakkına sahiptir. Müşteri’nin bu sözleşmedeki edimlere uymaması veya sözleşmenin zamanından önce feshi durumunda: müşteri, taşıt başına 45 ABD doları+ KDV’yi …’a öder. Anlaşmanın süresi içinde dolması ve feshini takiben müşteri, …’ın ariyeten vermiş olduğu ekipmanlarını …’a 1ay içerisinde iade edecektir. Bu ekipmanların sökülme işlemleri …’a aittir. Taraflar arasındaki sözleşmenin tarihi 10.03.2014’tür. Sözleşmeye göre (md. 1) Davalı Davacıya her ayın 15’inde ve son gününde olmak üzere ayda iki fatura keserek Davacının alımlarını faturalandıracaktır. Yukarıdaki tabloda yer alan fatura dökümlerine göre, sözleşmenin imzalandığı aya ait iki faturada, Davalı sözleşmede öngörülen (faturadaki KDV hariç bedel üzerinden) yüzde 8,5 indirimi uygulamış; bu ilk iki faturadan sonraki tüm faturalarda indirim oranını yüzde 5 olarak uygulamıştır. Bu tespit Davalının birer örneğini dosyaya sunduğu faturalar üzerinden yapılmaktadır. Davalı şirket tüm faturalarda, faturadaki KDV hariç bedel üzerinden yüzde 8,5 indirim uygulamış olsaydı hesaplanacak indirim tutarı Davalı şirket sözleşmede öngörülen yüzde 8,5 indirim oranını tam olarak uygulamış olsaydı, tüm faturalardaki toplam indirim olarak 8.013,75 TL daha fazla Davacı lehine indirim yapılması söz konusu olacağı belirlenmiştir. Davalının Davacıya uyguladığı iskonto oranını yüzde 8,5’ten yüzde 5’e düşürmesi için taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen koşulların oluşmadığı, dosya kapsamında, iskonto oranının düşürülmesi sebebiyle Davacının 31.12.2014 itibariyle uğradığı 8.013,75 TL kayıp konusunda haklı bir neden belirlenememiştir. Davacının Davalıdan fazladan tahsil edildiğini iddia ve talep ettiği 883,84 TL’nin ödendiği 31.01.2015 tarihinden Dava tarihi olan 12.02.2015 tarihine kadar olan 12 gün için, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı (ilgili dönemde yıllık yüzde 11,75) uygulanarak hesaplanan 3,46 TL faiz alacağı ile birlikte anapara ve faiz alacağı toplamı olarak Davacının Davalıdan alacağının (883,84 TL + 3,46 TL =) 887,30 TL hesaplandığı, Davacının Davalının haksız şekilde indirim oranını düşürerek kayba uğradığını iddia ve talep ettiği 8.013,75 TL için son alımın kaydedildiği 31.12.2014 tarihinden Dava tarihi olan 12.02.2015 tarihine kadar olan 43 gün için avans faiz oranı uygulanarak hesaplanan 112,47 TL faiz alacağı ile birlikte anapara ve faiz alacağı toplamı olarak Davacının Davalıdan alacağının (8.013,75 TL + 112,47 TL =) 8.126,22 TL hesaplandığı, Böylece Davacının Davalıdan toplam alacağının, faizleri ile birlikte, Dava tarihi itibariyle, 9.013,52 TL olarak belirlenmiştir. Ancak davacı vekili dosyaya ilk raporla birlikte sunduğu ıslah dilekçesinde davasını 8.013,75 Tl üzerinden ıslan ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği ve asıl alacağa dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmiş olması nedeniyle bu miktar üzerinden hüküm kurmak gerekmiştir. Tüm bu nedenlerle asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile 8.013,75 Tl nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; işbu davada davacının, taraflar arasındaki Taşıt Tanıma Sistemi Sözleşmesi gereğince uygulanacak iskonto oranının müvekkili tarafından düşürülmesi nedeniyle, ödediği bedellerin iadesini talep ettiğini, davacının bu talebinin kanuna ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olup davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin, “Hak ve Yükümlülükler” başlıklı 2.1.8. maddesinin“… (Müvekkil Şirket), müşteriye (Davacı) fatura edilecek akaryakıt bedelini KDV hariç toplamını %8,5 tutarında fatura üzerinden iskonto yapacaktır. …, söz konusu iskonto oranını, işbu anlaşmanın akdi tarihi esas alınmak üzere güncel tavsiye edilen akaryakıt pompa satış fiyatlarının%20 artması durumunda veya USD kurunun TL karşısındaki yüzdesel değişimin %25 farkın üzerinde (+-) değişmesi ve orandaki değişimin 1 aydan uzun süre seyretmesi durumunda tek taraflı olarak iskontoyu değiştirme hakkına sahiptir. Ayrıca, müşteriye verilen iskonto veya diğer ticari şartlar kural olarak garanti niteliğindedir. Ancak işbu sözleşme süresi boyunca mücbir sebepler veya sair öngörülemeyen olumsuz ekonomik gelişmeler yada kamusal uygulamalar nedeniyle …’ın karlılık oranının düşmesi durumunda işbu sözleşme kapsamındaki ticari şartlar azalan karlılık oranı nispetince … tarafından resen tek taraflı olarak revize edilecektir. Taraflar, …’ın bu hakkı konusunda şimdiden mutabık kalmışlardır. Ancak revize edilen ticari şartlarda, müşteri (davacı) mutabık kalmaz ise 30 gün önceden bildirmek şartı ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkına sahiptir.” şeklinde belirtildiğini; Olayda; iskonto oranında revize yapılan ilk tarihin 15.04.2014 olduğunu ve bu tarihte revize edilen iskonto oranının davacının sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği (02.02.2015) tarihe kadar yaklaşık 9,5 ay boyunca nizasız ihtilafsız uygulandığını, sözleşmenin 2.1.8 md. hükmü gereğince, davacının, değişen iskonto oranlarına 30 gün içinde itiraz etmek ve sözleşmeyi feshetmek hakkı bulunduğu halde, aradan 9,5 ay geçtikten sonra değiştirilen iskonto oranlarında mutabık olunmadığından bahisle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, bu şekilde bir feshin sözleşmeye, hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, sözleşme hükmü gereğince, davacının, iskonto oranlarındaki revizyon sebebiyle sözleşmeyi ancak 15.05.2014 tarihine kadar feshedebileceğinin açık olduğunu, revizyon tarihinden 9,5 ay sonra, bu gerekçe ile yapılan feshin haksız ve geçersiz olduğunu, sözleşmenin 7. maddesi gereğince, davacının, fesih bedeli ödeme mükellefiyeti olduğunu, karara esas alınan raporda tespit edildiği üzere; cezai şart ve servis bedeli olarak yapılan tahsilatların davacıya ödenmesi gerektiği yolundaki kararın, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı ve kabul edilemez bir durum olduğunu; Dosyaya 03.08.2017 tarihli dilekçe ekinde sundukları Mahkeme ve Yargıtay kararının uygulamada bu şekildeki talep ve davaların kabul edilemeyeceğini ortaya koyduğunu, yerel Mahkemece, taraflar arasındaki bu sözleşme hükmü ve faturalara süresinde itiraz edilmemiş olmasının göz önünde bulundurulmadığını, bu yoldaki rapora itirazlarının kaale alınmadığını, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, yerel Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi ek raporunda belirtildiği gibi 13.03.2018 tarihli ara kararında yerel Mahkemenin bilirkişilere; iskontonun eksik yapıldığı iddia olunan faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, bu faturaların iadesine dair kayıt bulunup bulunmadığı, bu faturaların ödenip ödenmediği, hususlarında ek rapor tanzimi için görev verdiği halde, davacı yanca bu yolda herhangi bir belge ve kayıt sunulmadığından bu hususlarda inceleme yapılamadığını, davacının söz konusu faturaları defter ve kayıtlarına işlediğini, bunları iade etmediğini ve iskonto oranı değiştirildikten sonra 9,5 ay boyunca kesilen faturaların tümünü ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödendiğini, davacının bunun aksine bir delil ve belge de sunmadığını, bu hususun raporda da tespit edildiğini, davacının dava dilekçesinin 4.maddesinde bu faturaları ödediğini beyan ve ikrar ettiğini, davacının bu beyanları ve bilirkişi incelemesinde tespit edilen bu husus sebebiyle, tacir olan davacının 9,5 ay sonra, TTK 21/2 hükmüne aykırı olarak; 8 günlük iade süresi geçtiği için içeriğini kabul etmiş sayıldığı fatura bedelinin geriye dönüp fazla ödeme yaptığı iddiasıyla açtığı bu davanın kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasındaki 10.03.2014 tarihli Taşıt Tanıma Sistemi Sözleşmesinin 2.1.8.maddesinin;”…kamusal uygulamalar nedeniyle Müvekkil Şirketin kârlılık oranının düşmesi durumunda, sözleşme kapsamındaki ticari şartlar ve azalan kârlılık oranı nispetince Müvekkil Şirket tarafından tek taraflı olarak revize edilebileceği..” hükmünü içerdiğini; Olayda; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) başlatmış olduğu tavan fiyat uygulaması nedeniyle iskonto oranında değişiklik yapıldığını, EPDK’nın bu uygulaması, kamusal uygulama olup, müvekkilİ şirketin kârlılık oranını doğrudan etkileyen bir durum olduğunu ve sözleşmede yazılı revize koşullarından olduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunda Amerikan Doları döviz kurundaki değişiklikler incelenerek, yüzdesel değişimin %25 oranında fark yaratmadığından bahisle, sözleşmede kararlaştırılan iskonto oranının haklı sebepler olmadan müvekkili şirket tarafından revize edildiğine dair görüş bildirildiğini, bu görüşün yanlış ve kabul edilemez olduğunu, bilirkişinin sözleşmenin 2.8.1 maddesindeki diğer parametreleri de incelemesi gerektiğini, bu inceleme ve değerlendirme yapılsaydı, kamu kurumu olan EPDK’nın bir uygulaması olduğunun ve bu uygulamanın müvekkilinin kârlılık oranını etkilediğinin görüleceğini ve bu durumun sözleşmedeki iskonto oranını revize konusunda müvekkili şirkete yetki verdiğinin tespit edileceğini, kök ve ek raporda tüm beyan ve itirazlarına rağmen bu yolda bir inceleme yapılmadığını, bu sebeple kararın, hatalı ve eksik incelemeye dayalı olarak ihdas edildiğini; Olayda, sözleşmenin akdedilmesinden sonra, EPDK tarafından tavsiye edilen tavan fiyatların arttırılmış olduğunun bilirkişilerce de tespit edildiğini, bu aşamadan sonra, yapılacak iş ve incelemenin söz konusu artışın akaryakıt pompa satış fiyatının %20 artmasına sebep olup olmadığı ve müvekkili şirketin kârlılık oranını azaltıp azaltmadığı yolundaki bir inceleme olması gerektiğini, bu durumun müvekkilinin kârlılık oranını olumsuz etkilediği hususunda hiçbir inceleme ve tespit yapılmadığını, raporda belirtildiği üzere EPDK’nın fiyat serbestisi rejiminin başladığı 01.01.2005 tarihinden bu yana 12 yıl içinde sadece 3 kez tavan fiyat uygulamasına başvurduğu (ortalama 4 yılda bir) düşünüldüğünde, sözleşmenin 3 yıllık süresi boyunca böyle bir uygulama yapılması ihtimalinin %0 olduğunu, bu açıdan bakıldığında EPDK’nın bu uygulamasının öngörülemeyen bir zorunluluk hali olarak kabul edilmesinin kaçınılmaz olduğunu, bu sebeplerle müvekkili şirketin, EPDK uygulamalarını öngöremeyecek olduğu düşünülemeyeceğinden bahisle, savunma ve beyanlarının geçerli olamayacağı yolundaki beyan ve tespitlerinin kabulünün mümkün olmadığını; EPDK’nın, 27.08.2009 tarihi itibariyle tavan fiyat uygulamasına son verdiğini ve Fransa, İtalya, İspanya ve Yunanistan’ın fiyat ortalamasını alarak belirlenen tavan fiyat uygulamasında Yunanistan ve İspanya ülkelerini çıkarıp yerine Almanya ve İngiltere ülkelerini dahil ederek, bu pazarın fiyat ortalamasını dikkate almak suretiyle dağıtım şirketleri fiyatlarının bu referans fiyatlara göre yüksek olduğu gerekçesi ile 21.03.2014 tarihli resmi gazetede yayımlanan 20.03.2014 tarihli ve 4927 sayılı kararı ile tekrar 2 ay süreyle tavan fiyat uygulamasına karar verdiğini, benzinde 42 krş/lt, motorinde 55 krş/lt. olan kâr marjını da 34 krş/lt ve 37 krş/lt. ile sınırladığını, taraflar arasındaki sözleşmenin akdinden sonra yapılan bu düzenleme ile kâr marjına sınırlama getirildiğini, bu sebeple dağıtım şirketlerinin kârlılık oranının azalacağının açık olduğunu, sektörde faaliyet gösteren dağıtım şirketlerince bu yönde uygulama yapıldığını, iskonto indirimine gidildiğini, karara esas alınan raporda, olayın sadece EPDK uygulamaları ve belirlenen kâr marjı üzerinden incelenip değerlendirildiğini, dikkat edilmesi gereken asıl hususun müvekkili şirketin kârlılık oranının kaale alınmadığını, kök rapora vâki itirazlarının değerlendirilmediğini, sektör bilirkişisinin kök raporda olduğu gibi ek raporda da bu husustaki sektör uygulamaları konusunda hiçbir beyanda bulunmadığını ve bu hususun müvekkilin kârlılık oranına yaptığı olumsuz etkiyi incelemediğini beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıt tanıma sistemi sözleşmesi uyarınca davalıdan alınan akaryakıt bedelleri üzerinden uygulanan iskonto oranının haksız şekilde indirildiğinden bahisle fazla ödenen bedelin tespiti, istirdadı ve sözleşmenin feshinden sonra düzenlenerek sistem üzerinden tahsil edilen cezai şart bedeli ile diğer servis hizmeti açıklamalı fatura bedellerinin iadesi talebine ilişkindir. Davacı taraf, taraflar arasında imzalanan taşıt tanıma sistemi sözleşmesinin 2.1.8. maddesi uyarınca davalının, kendisine fatura edilecek akaryakıt bedellerinden %8,5 oranında iskonto yapması gerektiğini ancak bu oranın sözleşmeye aykırı şekilde herhangi bir bildirim yapılmaksızın %5’e indirildiğini, bu değişiklik nedeniyle sözleşmenin aynı maddesi uyarınca taraflarına tanınan fesih hakkını kullandıklarını ve sözleşmenin 02.01.2015 tarihli Noter ihtarnamesi ile feshedildiğini, davalı tarafından iskonto oranının indirilmesi sebebiyle fazla tahsilat yapıldığını, sözleşmenin feshine rağmen davalı tarafça iki adet fatura düzenlenerek sistem üzerinden tahsil edildiğini beyan ederek tahsil edilen fatura bedelleri ile fazla yapılan tahsilatların istirdadına karar verilmesini talep etmiş, 26.07.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile fazla tahsil edilen bedel yönünden istirdat talebinin 500 TL’den 8.013,75 TL’ye çıkarıldığını beyan ederek anılan bedelin avans faizi ile tahsilini, haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen iki fatura bedeli olan 883,84 TL’nin avans faizi ile iadesini talep etmiş, davalı taraf sözleşmenin 2.1.8. maddesi uyarınca iskonto oranında değişiklik yapma hakkının bulunduğu, maddede sayılan şartların gerçeklemiş olması sebebiyle değişikliğin ilk kez 15.04.2014 tarihli faturada uygulandığını, davacının bu tarihten itibaren 30 gün içerisinde sözleşmeyi feshetmesi gerekirken 8.5 ay boyunca uygulanan iskonto oranına sessiz kaldığını, faturaları iade etmeyerek ödediğini, bedel iadesi talep edemeyeceğini, sözleşmeyi süresinden önce feshettiğini, bu nedenle düzenlenen ve sözleşmenin 2.1.7. maddesi uyarınca sistem üzerinden tahsil edilen fatura bedellerinin haklı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında imzalanan 10.03.2014 tarihli taşıt tanıma sistemi sözleşmesinin, 5. maddesi hükmü uyarınca imza tarihinden itibaren 3 yıl süre ile geçerli olduğu, fesih başlıklı 7. maddesinin; “Taraflardan herhangi birinin bu sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimlere uymaması durumunda diğer taraf sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak feshetme hakkına sahiptir. Müşteri’nin bu sözleşmedeki edimlere uymaması veya sözleşmenin zamanından önce feshi durumunda; Müşteri taşıt başına 45 ABD Doları + KDV’yi …’a öder. Anlaşmanın süresi içinde dolması ve feshini takiben Müşteri, …’ın ariyeten vermiş olduğu ekipmanlarını …’a 1 ay içerisinde iade edecektir. Bu ekipmanların sökülme işi …’a aittir.” düzenlemesini, 2.1.8. maddesinin; “…, Müşteriye fatura edilecek akaryakıt bedelini KDV hariç toplamını %8,5 tutarında fatura üzerinden iskonto yapacaktır. …, söz konusu iskonto oranını, işbu anlaşmanın akdi tarihi esas alınmak üzere güncel tavsiye edilen akaryakıt pompa satış fiyatlarının%20 artması durumunda veya USD kurunun TL karşısındaki yüzdesel değişimin %25 farkın üzerinde (+-) değişmesi ve orandaki değişimin 1 aydan uzun süre seyretmesi durumunda tek taraflı olarak iskontoyu değiştirme hakkına sahiptir. Ayrıca, müşteriye verilen iskonto veya diğer ticari şartlar kural olarak garanti niteliğindedir. Ancak işbu sözleşme süresi boyunca mücbir sebepler veya sair öngörülemeyen olumsuz ekonomik gelişmeler yada kamusal uygulamalar nedeniyle …’ın karlılık oranının düşmesi durumunda işbu sözleşme kapsamındaki ticari şartlar azalan karlılık oranı nispetince … tarafından resen tek taraflı olarak revize edilecektir. Taraflar, …’ın bu hakkı konusunda şimdiden mutabık kalmışlardır. Ancak revize edilen ticari şartlarda, Müşteri mutabık kalmaz ise 30 gün önceden bildirmek şartı ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkına sahiptir.” düzenlemesini içerdiği, davacı tarafından davalıya gönderilen 02.01.2015 tarihli Noter ihtarnamesi ile; “sözleşmedeki iskonto oranının tek taraflı olarak revize edilmesine mutabık olmadıklarını, bu sebeple sözleşmenin 8. maddesi uyarınca ihtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün sonra geçerli olmak üzere feshedildiği”nin bildirildiği, davalı tarafından davacıya 31.12.2014 tarihli, cezai şart tazminatı açıklamalı ve 611,89 TL bedelli fatura ile 31.12.2014 tarihli, diğer servis bedeli açıklamalı ve 271,95 TL bedelli faturaların düzenlendiği, fatura bedellerinin sözleşmenin 2.1.7. maddesi ile davalıya verilen yetki ile davacının banka hesabından tahsil edildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça davacı adına ilk kez 15.03.2014 tarihli faturanın düzenlendiği, bu fatura ile bir sonraki 31.03.2014 tarihli faturada %8,5 oranında iskonto uygulandığı, bir sonraki 15.04.2014 tarihli faturada ise iskonto oranının %5’e düşürüldüğü ve sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği tarihe kadar %5 iskonto oranının uygulanmaya devam ettiği, sözleşmenin yukarıda açıklanan 2.1.8. maddesinde davalıya iskonto oranında tek taraflı değişiklik yapma hakkının tanındığı ve bu hakkın hangi şartlar dahilinde kullanılabileceğinin açıklandığı, davalıya ise yapılacak tek taraflı değişikliği kabul etmemesi halinde sözleşmeyi 30 gün önceden bildirmek koşulu ile feshetme hakkı tanındığı, davalı tarafından düzenlenen tüm faturalarda iskonto miktarının gösterildiği, davacı tarafından 31.03.2014 tarihinden itibaren fesih ihtarnamesinin düzenlendiği tarihine kadar faturalara itiraz edilmediği, fatura bedellerinin ödendiği, ilk revize tarihinde fesih hakkının kullanılmadığı, her ne kadar davacı tarafça, davalı tarafından iskonto oranının revize edildiği konusunda bir bildirim yapılmadığı iddia edilmiş ise de, sözleşme ile davalıya bu konuda özel olarak bildirim yapma yükümlülüğü yüklenmediği gibi, davacı tarafından faturada belirtilen miktarlar üzerinden yapılacak basit bir hesaplama ile iskonto oranının hesap edilebileceği ve ticari hayatın olağan akışına göre edilmesinin de gerektiği, dolayısıyla Mahkemece davacının iskonto oranının %8,5’den %5’e indirilmesini kabul ettiği ve ödediği fatura bedellerinden %8,5 oranında iskonto uygulanması ile oluşacak farkın istirdadını talep edemeyeceği, (Emsal için bkz. Yargıtay Kapatılan 19. HD; 2016/19597 E., 2018/4668 K., 02.10.2018 T.) sözleşmenin süresinden önce ve haksız olarak feshedilmesi sebebiyle davalı tarafından 7. maddesinde düzenlenen cezai şart bedelinin talep edilebileceği ve davacının fatura bedellerinin iadesi talebinin de haksız olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,Dairemizce esas hakkında yeniden davanın reddine şeklinde karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2020 tarih ve 2015/212 Esas 2020/906 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27,70 TL ile 128,30 TL ıslah harcı toplamı 156,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 8.013,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 137,05‬ TL (59,30 TL+77,75 TL) istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.