Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/776 E. 2022/219 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/776 Esas
KARAR NO: 2022/219 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2018/1453 Esas 2021/196 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, Davalı alacaklı tarafça Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile müvekkili …’nin yetkilisi olduğu şirket olan … Ltd. Şti. ve diğer borçlu … hakkında kambiyo senetlerine özgü icra takibi yoluyla İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinden alınan ihtiyati haciz kararı ile birlikte 21/06/2017 günü müvekkil …’nin yetkilisi olduğu şirkete Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Tal. Sayılı dosyası ile ihtiyaten hacze gelinmiş olduğunu, Burada müvekkili …’nin yetkilisi olduğu şirkette haciz işlemi yapılmış ve mallarının muhafaza altına alınacağı yönünde işlem yapılacağının belirtilmesi üzerine müvekkillerinin takip konusu senedi ihtiyati haciz baskısı altında davalıya vermiş olduklarını, şirketin eğitim kurumu olması ve kursiyerlerin hala eğitimlerine devam etmesi yapılacak hacizde şirketi pasif duruma düşüreceği ve insanların mağdur olacağı endişesi ve davalı tarafın ihtiyati haciz kararıyla gelmiş olması sebebiyle o anda muhafaza işlemleri engellemek amacıyla dava konusu senedi teminat olarak vermek zorunda kalmış olduklarını, haciz mahallinde aynı zamanda borçlu vekili ve hazirun tarafından araçlara haciz ve yakalama da konulacağından bahsedilerek müvekkillerinin korkutulmuş olduğunu, müvekkili …’nin yetkili olduğu …Ltd. Şti.’nin sürücü kursu işletmesi nedeniyle araçlara haciz konulacağı ve dershanedeki eşyalara muhafaza altına alınacağından bahsedilereke müvekkillerinin korkutulmuş ve kendilerinden senet alınmış olduğunu, davalı alacaklının da bahse konu şirketin eski ortağı olduğunu bu payını Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında şirketler birlikte borçlu olarak gösterilen …’e satarak şirket ortaklığından ayrılmış olduğunu, …. isimli şirketin bu ortağı davalı … (…)’dan hissesini 26/01/2017 tarihinde satın almış ve şirketin yeni ortağı ve müdürü olarak 26/01/2017 tarihli ortaklar kurulu kararı ile … olmuş olduğunu, …’in davalıdan iş bu hissesini satın alarak şirkete ortak olarak girdiğinde daha sonradan davalı tarafın şirket tarafından açılmış menfi tespit davasında ikrar ettiği üzere Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu vade tarihleri farklı 26/01/2017 düzenleme tarihli 20.000-TL ve aynı düzenleme tarihli 11.000-TL senetleri vermiş olduğunu, şirketin yeni ortağı olan …’in hissesini devraldığı şirketin eski ortağı olan davalı … (…) isimli şahsa hisse devri karşılığı yukarıdaki senetleri vermiş olduğunu ve bu senetlere aynı zamanda şirket kaşesinin de basılmış olduğunu, bu hususun müvekkili şirket tarafından bilinmediği gibi ihtiyati haciz kararı ile birlikte durumdan haberdar olunmuş olduğunu, müvekkilin yetkilisi bulunduğu şirket hakkında başlatılan takibe karşı aynı davalı aleyhine taraflarınca şirket adına İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/826 E. Sayılı dosyası ile menfi tespit davası ikame edilmiş olduğunu,… bu davada taraflarınca İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından şirketin borçlu olmadığı gerekçesiyle açılan menfi tespit davasında şirket hakkındaki haczin durdurulması amacıyla da dosya kapak hesabı yapılmış olduğunu ve bu miktarın dosyaya yatırılmış olduğunu aynı zamanda icra dosyasına yatırılan bu paranın alacaklıya ödenmemesi için Mahkemesinden %15 oranında takdir edilen teminatta yatırılarak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda tedbir kararı alınmış olduğunu, davalı … (…) tarafından şirket adına açılan bu menfi tespit davasında verilen cevap dilekçesinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu her iki senedin dayanağının şirket ortağı …’e yapılan hisse devri karşılığı olduğu ikrar edilmiş olduğunu, davalı …’in şirket hissesini sattığı şirketin yeni ortağından hisse devri bedeli karşılığında bu senetleri aldığını ikrar etmiş olduğunu, kaldı ki taraflarınca bu icra dosyasında şirketin borçlu olmadığının tespiti amacıyla yargılama halen devam etmekte olduğunu, davalı tarafın haciz mahallinde alınan seneti vadesinde ödeme yapılmadığını ve asıl icra dosyası olan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından da menfi tespit davası açıldığını ve paranın kendilerine ödenmesine karşı da tedbir kararı alındığını öğrenince bu kez dava konusu senedi İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla icraya koymuş olduğunu, taraflarınca ödeme emrinin tebliği üzerine de İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/888 E. Sayılı dosyası ile hem takip konusu senedin teminat senedi olduğu ve haciz mahallinde muhafaza yapılacağı baskısıyla zorla alındığından hem de senet dayağı olan miktarın İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/15440 E. Sayılı dosyasına yatırıldığı gerekçesiyle tekerrüre esas takip yapıldığından bahisle dava açılmışsa da İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/888 E. Sayılı dosyasından verilen 12.04.2018 tarih ve 2017/888 E. 2018/367 K. Sayılı kararda senedin teminat senedi olarak değil de ödeme aracı olarak verildiğine karar verilerek davalarının reddedildiğini, davalı tarafça alınan ihtiyati haciz kararı gereği müvekkillerden …’nin yetkilisi ve ortağı olduğu şirkete muhafaza amacıyla hacze gelinmesi üzerine, senetlerden dolayı müvekkil şirketin borçlu olduğundan bahsedilmiş hatta talimat yoluyla hacze gelinmesi üzerine senet dahi müvekkillere gösterilmeden ihtiyati haciz kararı alındığını ve muhafaza yapılacağı beyan edilmiş olduğunu, müvekkillerinin her ne kadar şirketin eski ortağına borcu olmadığını hatta şirket tarafından bir senet verildiğinden de haberlerinin olmadığını, şirket defterlerinde de böyle bir kayıt bulunmadığını icra memuruna ve alacaklı adına hazirun olarak bulunan kişiye beyan etmişlerse de ihtiyati haciz kararı gereği ödeme yapılmaması halinde muhafaza yapılacağı belirtilerek haciz işlemleri başlatılmış olduğunu dava konusu senetin müvekkilleri tarafından ödeme aracı olarak verilmemiş olduğunu, kaldı ki ihtiyati hacizle gelinen dosyadaki senette bile şirketin borçlu olmadığı davalı ile eski müdür ortak arasında muvazaalı olarak düzenlendiğinin davalı tarafça ikrar edilmesi nazara alınınca senedin ihtiyati hacizde muhafaza baskısı altında verildiğinin sabit olduğunu ve takibe konu senedin dayağını oluşturan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına dosya borcun yatırılmasına rağmen aynı alacak için tahsilde tekerrür oluşturacak takip açılması alacaklı tarafın kötüniyetle hareket ettiğinin açık bir göstergesi olduğunu ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle; icra dosyasındaki tedbirin durdurulmasına, davalı alacaklının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu nazara alınarak İİK 72/5 maddesi gereği %20 oranında hesaplanacak kötü niyet tazminatnın davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesine, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yanın mevcut dosyada ileri sürmüş olduğu iddiaları İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/888 Esas sayılı dosyası ile taraflarınca takibin taliki veya iptali davası açmış olduğunu, bu dosya incelendiği takdirde davacının borcunu ödememek için konu başlığı farlı ancak iddiaları ve gerekçeleri aynı olan ikinci davayı huzura taşımış olduğunun görüleceğini, anılan dosyada talebin reddine karar verildiğini, müvekkili …’ın … LTD Şti’nin %50 pay sahibi kurucu ortağı iken, 26/01/2017 tarihinde şirkette bulunan hissesini, davacıların yönlendirmesi ile dava dışı borçlu 3. Şahıs …’e devrederek ortaklıktan ayrılmış olduğunu, …’in müvekkiline hisse devrinin karşılığı olarak 26/01/2017 tanzim, 05/02/2017 vade tarihli 11.000,00 TL bedelli, 26/01/2017 tanzim, 30/05/2017 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli, iki adet bono düzenleyip vermiş olduğunu, söz konusu bono bedellerinin ödenmemesi nedeniyle, müvekkilinin ihtiyati haciz kararı almış olduğunu ve icra takibine konu etmiş olduğunu, davacı yanın, müvekkilinin dava dışı borçlu …’den şirket hisselerinin devri karşılığında almış olduğu bonolarda aval olarak şirketin borçlu olduğunu bilmedikleri, şirketin borçlu olduğunu haciz esnasında öğrendikleri yönünde ki iddialarının doğru olmadığını, zira müvekkilinin şirketteki hisselerini dava dışı borçlu …’e devir etmesini isteyenler ve ikna edenlerin yine davacılar olduğunu, müvekkilinin dava dışı borçlu .’i tanımadığından güvenemeyeceğinden şirketin de söz konusu senetlere aval olarak borçlu olmasını istemiş ve bu durumun davacılar tarafından kabul edildiğini, Müvekkilinin şirketteki hisselerini dava dışı borçlu …’e devir ettikten kısa bir süre sonra da …’in şirketteki hisselerini davacı …’nin kız kardeşine devir etmiş olduğunu, bu durumun dahi davacı yanın iddialarının doğru olmadığının kanıtı olduğunu, fiili haciz de borçlu şirket yetkilileri tarafından borcun ikrar edilmiş olduğunu ve ödeme güçlerinin olmaması nedeniyle bir sınraki ay sonuna kadar süre talep etmiş olduklarını, vadesinde ödeme taahhüdünde bulundukları bir adet bonoyu vermiş olduklarını, söz konusu süre de borç ödenmediği gibi davacılar tarafından menfi tespit davası açılarak teminat karşılığında tedbir kararı alınarak takibin durdurulmuş olduğunu ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle; haksız ve yasal dayanaktan yoksun iş bu davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/02/2021 tarih ve 2018/1453 Esas – 2021/196 Karar sayılı kararında; “…. Tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından dava dışı … Ltd.Şti. İle … aleyhine .. Bono dayanak gösterilmek suretiyle alınan ihtiyati haciz kararına istinaden dava dışı şirketin faaliyet merkezinin bulunduğu eğitim kurumunda ihtiyati haczin tatbik edildiği, söz konusu haciz esnasında davacıların haciz baskısı altında davalıya .. Bonu tanzim edilmek suretiyle teslim edildiği ve davacı … ile davalı vekili arasında 21/06/2017 tarihli protokol düzenlendiği, söz konusu protokolde 21/06/2017 tanzim tarihli 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00 TL bedelli senetin İ.A. … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya borcuna mahsuben verildiğinin belirtildiği, bu ifade ile söz konusu senedin anılan icra dosyasındaki borcun ifası uğruna verildiği, dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine İA. 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan ve İ.A. …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu borçtan sorumlu olunmadığı istemi ile açılan davada verilen kararın istinaf edilmesi üzerine istinaf mahkemesi tarafından verilen esastan red kararının gerekçesinde; “…Davalının dava konusu bonoların lehtarı ve aynı zamanda bonolarda aval veren davacı şirketin eski ortağı ve yetkilisi olduğu, dava dışı …’e yapılan hisse devir bedeli karşılığında bonoların düzenlendiği, düzenlenme tarihinde davacı şirketin müdürü olan dava dışı …’in şahsi borcuna karşılık bonoların alındığının davalının bilgisi dahilinde olduğu, bonoların aval veren şirket yönünden geçerli olmadığını bilebilecek durumda olan davalının dava konusu bonoları davacı şirket aleyhine icra takibine konu etmesinde kötü niyetli olduğunun kabulü gerektiğinden, davacı lehine %20 tazminata hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddi doğru olmamıştır….” şeklinde kesin olarak karar verildiği, dolayısı ile huzurdaki davaya konu takibe dayanak senetin de dava dışı şirketin avalist olduğu senetteki borca ilşkin verildiği hususunun taraflar arasında ihtilaf konusu olmaması sebebiyle davacıların tanzim eden ve avalist olduğu ve İ.A. … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu borcun ifası uğruna verilen ve davalı tarafından İA. … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasına dayanak edilen 21/06/2017 tanzim tarihli 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığı kanaatine varılarak davanın kabulüne, kesinleşen İ.A. 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/826 E.; 2019/738 K. Sayılı ilamının istinaf kararında belirtildiği üzere anılan icra dosyasına konu edilen senetlerin ise dava dışı diğer ortak …’in şahsi borcuna mahsuben alındığı hususunun davalının bilgisi dahilinde olması ve yine davalının anılan icra dosyasına dayanak senetlerin aval veren dava dışı şirket yönünden geçerli olmadığı bilebilecek durumda olması ile iş bu dava konusu bononun İ.A. … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu borcun ifası uğruna verildiği hususları birlikte değerlendirilerek iş bu dava konusu senetin icra takibine konu edilmesinde davalının kötüniyetli olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varıldığından İİK.M.72/4 maddesi gereğince (her ne kadar kısa kararda maddi hata olarak İİK.M.72/7 yazılmış ise de sehven yapılan bu hata gerekçede açıklanmakla düzeltilmiştir.) davalının takip konusu borcun takdiren % 20’si oranında hesaplanan 7.507,20 TL kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile; İstanbul anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 21/06/2017 tanzim, 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00 TL bedelli bonodan ve anılan icra takip dosyasından dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, Davalı takip alacaklısının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından; İ.İ.K.m.72/7 maddesi gereğince takip konusu borcun takdiren %20 si oranında hesaplanan 7.507,20 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemenin kararı, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.07.2019 tarih ve 2017/826 Esas, 2019/738 Karar sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 24.12.2020 tarih ve 2020/1047 Esas, 2020/485 Karar sayılı kararları üzerine kurulduğunu, Ancak İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin kararları hukuka aykırı kararlar olduğunu,
İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, borç kaynağının bir kambiyo senedi olduğuna göre senedin tanzim edilmesini haklı kılacak bir ilişkinin varlığının tespitinin gerektiğini ve alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafın bu hususu ispat edemediğini, davacı şirketin ticari defterlerinde dava konusu senetlerin kaydına rastlanmadığı, dava dışı …’in kendi borcu olan hisse payına karşılık düzenlediği senetlerle davacı şirketi borç altına sokmasının muvazaalı işlem niteliğinde olduğu belirlenmiş olup davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verdiğini, Kambiyo senetleri tek başına bir delil niteliğinde kıymetli evrak olduğunu, kambiyo evraklarında alacağın ispatı için başkaca da bir delile ihtiyaç olmadığını, eğer bir ispat zorunluluğu varsa da bu senetteki borçlunun yükümlülüğünde olması gerektiğini, kambiyo evrakının, şirketin ticari defterlerine işlenmemesi müvekkili davalının sorumluluğunda olmadığını, bu durum müvekkili davalının aleyhine bir delil olarak görülmüşse de bu durum şirketin muhasebesel bir sorunu olduğunu, davalının söz konusu kambiyo evrakının davacılar tarafından şirketin ticari defterlerine işlenip işlenmediğini hem bilemez hemde bu durumu takipte edemeyeceğini, dava dışı … kambiyo evrakını düzenlediği zaman davacı şirketin yetkilisi olduğu ve bonoya şahsi imzasını atmadığını, şirket kaşesinin üzerini imzaladığını, dava dışı … ile müvekkili davalıyı tanıştıran ve hisse devrinin gerçekleşmesini sağlayanlar yine davacılar olduğunu, bu sebeple zaten hisse devrine karşılık senetlerde şirket aval olduğunu, dava dışı … de kısa bir zaman içerisinde hisselerini davacı … ‘nin kız kardeşi …’e devrettiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi ise, TTK nın 395. Maddesine göre ‘Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz, aksi halde şirket yapılan işlemin batıl doluğunu ileri sürebilir.’ hükmünü esas alarak; dava dışı …’in şirketin müdürü olarak bonolarda şirketi avelist yapmasının batıl olduğu kararına vardığını, şirketin bonolarda aval olabilmesi için şirketin diğer ortağı olan davacı …’nin işleme katılması gerektiği kararına vardığını, Söz konusu bonolar tanzim edildiğinde davacı …’de orada bulunmakta olduğunu, zaten bu hisse devrinin gerçekleşmesini sağlayan ve isteyende davacılar olduğunu, ancak müvekkili, şirketin yönetim kurulu karar defterlerine bononun işlenip işlenmediğini bilemeyeceğini, bu durum şirket iç ilişkisini ilgilendiren bir durum olduğunu, söz konusu işlem herhangi bir işlem değil, kambiyo evrakı olduğunu, kambiyo evrakları, hukuki olarak diğer tutanak veya sözleşmelerden daha bağlayıcılığı daha kuvvetli ve delil vasfı daha yüksek olduğunu, Ayrıca müvekkilinin kötü niyet tazminatına mahkum edildiğini, gerekçe de, müvekkilinin yukarıda bahsi geçen tüm hukuki konuları bilecek bilgiye sahip olduğunu ve bunu bilerek hukuki işlemleri başlatmasından dolayı kötü niyetli olduğu kanaatine ve kararına varıldığını, müvekkilinin hukukçu olmadığını, yukarıda bahsi geçen hukuki ihtilafları bilmesinin mümkün olmadığını, Borçlu şirketin söz konusu bonolarda aval olduğunu, TTK. md. 700 hükmünün; “1) poliçede bedelin ödenmesi aval suretiyle kısmen veya tamamen teminat altına alınabilir, 2) bu teminat üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir.” şeklinde olduğunu,…, kambiyo senetlerinde vadesinde kısmen veya tamamen ödeneceğine ilişkin bir tür teminat olduğunu, avalist, senet sorumluları arasına katılmış olacağını, hukuken aval, kambiyo senedine özgü bir tür kişisel garanti olduğunu, kefalet benzeri bir teminat olduğunu, TTK. md. 702/3-4 hükmünün; “3) muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. 4) kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.” şeklinde olduğunu, TTK. md. 702 hükmünün; “aval veren kişi kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.” şeklinde olduğunu, Dolayısıyla avalist olan davacı şirketin sorumluluğunun da senedi düzenleyen …’in sorumluluğu gibi olduğunu kabul etmek gerektiğini, TTK. md. 702/2 hükmünün; “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.” şeklinde olduğunu, Dava konusu ihtilafta tartışıldığı üzere bedelsiz olsa bile avalistin sorumluluğu geçerli olduğunu, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi de, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin hukuka aykırı kararlarına uyarak davalı müvekkilinin davacılardan alacaklı olmadığına karar verdiği ve müvekkili davalıyı kötü niyet tazminatına hükmettiğini, Müvekkili davalının, Bakırköy … Noterliği’nin 19.11.2014 tarihli, … yevmiye nolu şirket ana sözleşmesi ile kurulmuş olan 19/11/2014 tescil tarihli ve …sicil sayılı dava dışı şirketin %50 pay sahibi kurucu ortağı iken, 26/01/2017 tarihinde dava dışı şirkette bulunan hissesini, Bakırköy … Noterliği’nden … sayı ile tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile dava dışı 3. Şahıs …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığını, Bakırköy … Noterliğini 26.01.2017 tarih … yevmiye nolu hisse devir işlemi 26.01.2017 tarih … nolu Ortaklar Kurulu Kararı ile de kabul edildiği, kararda davalı müvekkilinin, davacı … ve dava dışı …’in imzaları mevcut olduğunu, …’in, müvekkiline hisse devrinin karşılığı olarak; -26/01/2017 tanzim tarihli, 05/02/2017 vade tarihli, 11.000-TL bedelli -26/01/2017 tanzim tarihli, 30/05/2017 vade tarihli, 20.000-TL bedelli iki adet bono düzenleyip verdiğini, İş bu bonolarda teminat amacı ile dava dışı şirkette aval olarak sorumlu tutulduğunu, zira bu devir işlemi davacılar … ve … ‘nin teşviki ile ve bilgileri doğrultusunda gerçekleştiğini, müvekkili dava dışı …’i davacılar aracılığı ile tanıdığını, müvekkili alacağını garanti altına alabilmek için dava dışı şirkette söz konusu bonolarda aval olduğunu, zira müvekkilinin, hem hissesini devir alacak olan …’i tanımamakta olduğunu, hem de davacılar ile daha öncesinden yaşamış oldukları problemlerden dolayı güvensizlik mevcut olduğunu, Müvekkil ile davacıların teşviki ve aracılığı ile … arasında gerçekleşen bu hisse devrinden kısa bir süre sonrada …, müvekkilinden davaya konu bonolar karşılığında almış oldu hisselerini davacı … ’nin kız kardeşi olan …’e devrettiğini, Müvekkilinin hisse devri karşılığı olarak aldığı toplam 31.000-TL bedelli iki adet bononun vade tarihinde ödenmemesi üzerine bonolar İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, 21/06/2017 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti’ne fiili hacze gidildiği, haciz esnasında davacılar tarafından borç ikrar edilmiş, ancak ödeme yapabilmek adına süre istendiği, bu kapsamda davacılar ile protokol yapıldığı ve dosya alacağına istinaden ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yeni bir bono elden teslim alındığını, protokolün bir örneği ise taraflarınca imzalanarak dava dışı şirkete kargo aracılığı ile ve alıcı ödemeli olarak 29/06/2017 tarihinde gönderildiği, davacılar kendilerine ulaşan protokolü iradi bir şekilde teslim alıp ödemesini yaparak borcunu bir defa daha kabul ettiğini, Yerel mahkeme iş bu davaya konu bonoyu haciz baskısı altında davacılardan alındığına karar verdiğini, davacılara borçlarını ödeyebilmeleri için kendilerinin talep doğrultusunda bir aydan fazla süre verildiğini, haciz mahallinde herhangi bir ödemede alınmadığını, senetteki vade tarihinin bir aydan fazla bir süre olması, haciz mahallinde herhangi bir muhafaza işleminin yapılmaması, borçlu şirkete ait araçlara yakalama işlemi tatbik edilmemesi, haciz esnasında herhangi bir ödeme alınmaması taraflarınca haciz esnasında davacılara karşı haciz baskısı uygulanmadığının kanıtı olduğunu, Davalı müvekkilinin, davacıların isteği üzerine, davacıların tanıştırdığı dava dışı …’e hisselerini devrettiği ve bu devir karşılığında da …’i hiç tanımamasından dolayı şirketin … olduğu kıymetli evrak aldığını, tüm bu işlemlerde davacıların yanında gerçekleştiğini, bonolar vade tarihlerinde ödenmediğinde de icra takibi başlatıldığını, icra takibi neticesinde taraflarınca borçlu şirkete fiili haciz tatbik ettiklerinde davacılar borcu ödemek için süre talep ettiği ve bunun karşılığında borçta tekerrür olmamak kaydı ile kendilerinden iş bu davaya konu bono alındığını, iş bu bonoda vade tarihinde ödenmediğinde icra takibine konu edildiğini, yerel mahkemenin davalı müvekkilinin yukarıda bahsi geçen tüm hukuki konuları bilebilecek durumda olduğu kanaatine vararakta kötü niyet tazminatına hükmettiğini, Yerel mahkemenin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/826 E., 2019/738 K. ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 2020/1047 E., 2020/485 K. sayılı hukuka aykırı kararlarına uyarak hukuka aykırı karar verdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından davalıya borçlu olmadıklarının tesbiti istemi ile İİK. 72 Maddesi uyarınca açılan menfi tesbit davasıdır. Mahkemece, davanın kabulü ile; İstanbul anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 21/06/2017 tanzim, 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00 TL bedelli bonodan ve anılan icra takip dosyasından dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargılama sırasında davacılardan …’nin 16/10/2019 tarihinde vefat ettiği, davacılar vekili tarafından ölü davacıya ait veraset ilamını ve mirasçılara ait vekaletnameyi dosyaya ibraz ettiği halde mahkemece verilen gerekçeli karar başlığında dahili davacıların isimleri yazılmamış olduğu tesbit edilmiş ise de mahallinde giderilebilecek eksiklik olduğu anlaşılmıştır. Davalı … (…) hisse bedeli olarak dava dışı …’in keşide ettiği 26.01.20017 tanzim ve 05.02.2017 vadeli, 11.000 TL bedelli ve 26.01.2017 tanzim ve 30.05.2017 vade tarihli 20.000 TL bedelli iki adet bonoda aval verenin … Ltd Şti ve lehtarı davalı … (…) olduğu, bu bonoların vade tarihinde ödenmemesi üzerine davalı alacaklı tarafından dava dışı bononun keşidecisi ve aval vereni aleyhine alınan ihtiyati haciz kararına istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından dava dışı … Ltd.Şti. İle … aleyhine .. Bono dayanak gösterilmek suretiyle alınan ihtiyati haciz kararına istinaden dava dışı şirketin faaliyet merkezinin bulunduğu eğitim kurumunda ihtiyati haczin tatbik edildiği, söz konusu haciz esnasında davacıların haciz baskısı altında davalıya .. Bonu tanzim edilmek suretiyle teslim edildiği ve davacı Atilla ile davalı vekili arasında 21/06/2017 tarihli protokol düzenlendiği, söz konusu protokolde 21/06/2017 tanzim ve 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00 TL bedelli senedin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya borcuna mahsuben kısmi ödeme olarak verildiğinin belirtildiği, bu ifade ile söz konusu senedin anılan icra dosyasındaki borcun ifası uğruna verildiği anlaşılmıştır.Protokol uyarınca davacılar tarafından davalıya verilen 1/06/2017 tanzim ve 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00 TL bedelli bonoda davacı…’nin keşideci, diğer davacı …’nin kefil ,davalınında lehtar olduğu, bononun vade tarihinde ödenmemesi üzerine davalı tarafından davacılar aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Dava dışı … Ltd.Şti. Tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tesbiti talebiyle İstanbul Anadolu 3. ATM.’nin 2017/826 Esas sayılı dosyası ile menfi tesbit davası açtığı, mahkemece yapılan yargılama sonucu 02/07/2019 tarih ve 2017/826 Esas-2019/738 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, davacının dava konusu icra takibinden ve icra takibine konu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, verilen kararın davacı ve davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43 Hukuk Dairesi’nin 24/12/2020 tarih ve 2020/1047 Esas- 2020/485 Karar sayılı ilamı ile; ” 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği kaldırılmasına, 3-Davanın kabulü ile, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takibe konu olan 26/01/2017 tanzim tarihli ve 05/02/2017 vadeli 11.000,00-TL ve 26/01/2017 tarihli ve 30/05/2017 vadeli 20.000,00-TL miktarlı bonolardan ve icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 4-Davalı takip alacaklısı icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan, İİK 72/IV. maddesi gereğince, davacı borçlu lehine icra takip konusu 32.079,89 TL alacağın %20’si oranında hesaplanan 6.415,97 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır. Davaya konu bononun dava dışı şirket hakkında yapılan icra takibi üzerine haciz baskısı altında dava dışı şirketin borcuna mahsuben tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacılar tarafından davalıya verildiği, dava dışı şirketinde davalı hakkında açtığı menfi tesbit davasının kabulüne ve davalıya borçlu olmadığının tesbitine karar verildiği, ilgili mahkeme kararının kesinleştiği, dolayısı ile huzurdaki davaya konu takibe dayanak senedin de dava dışı şirketin avalist olduğu senetteki borca ilişkin verildiği hususunun taraflar arasında ihtilaf konusu olmadığı, davacılardan …’nin de hissedarı bulunduğu dava dışı … Ltd.Şti.’nin mallarının haczi sırasında şirketin diğer ortağı olan davacı …’nın mal kaldırılmaması için dava konusu senedi diğer davacı ile birlikte düzenleyerek haczedilen menkul malların muhafaza altına alınmasına engel olduğu, bu durumda bononun haciz baskısı altında düzenlendiğinin kabulü gerektiği, davacıların davalıya herhangi bir hukuki ilişkiden doğan başkaca borçlarının da bulunmaması sebebiyle davacıların keşideci ve avalist olduğu ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu borcun ifası uğruna verilen ve davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasına dayanak edilen 21/06/2017 tanzim ve 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadıklarının anlaşılmasına göre; mahkeme kararının gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin davanın esasına ilişkin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/3316 Esas- 2013/19621 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Davalı vekilinin bir diğer istinafı kötü niyet tazminatına yöneliktir. İİK’nın 72/5’inci maddesinde öngörülen kötü niyet tazminatı, borçlu, hakkında yapılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması halinde söz konusu olabilmektedir. (Yargıtay 19. HD 2014/8573 E., 2014/10829 K.) Dosya kapsamına göre davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından, mahkemece davacıların kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile İDM. kararının HMK’nın 353/1-b2.mad.uyarınca kötüniyet tazminatı yönünden kaldırılarak, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; davalının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davacıların kötüniyet tazminat talebinin reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarih ve 2018/1453 Esas – 2021/196 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 21/06/2017 tanzim, 31/07/2017 vade tarihli 37.500,00.TL bedelli bonodan ve anılan icra takip dosyasından dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-Davalının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davacıların kötüniyet tazminat talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.561,63.TL harçtan davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 641,03.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.920,60.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 682,13.TL toplam harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-Davacılar tarafından sarf edilen 91,00-TL tebligat ve müzekkere giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.625,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 641,02.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı tarafından sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 48,50.TL dosyanın istinafa gidiş / dönüş gideri olmak üzere toplam: 210,60.TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,11-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.