Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/773 E. 2023/989 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/773 Esas
KARAR NO: 2023/989 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/309 Esas -2020/569 Karar
TARİHİ: 24/09/2020
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan anlaşma ile davalıya ait emtiaların uluslararası nakliye hizmetinin üstlenildiğini, bu anlaşma ile verilen hizmet karşılığında 2018 Haziran ve Temmuz aylarında toplamda 27.900,00 Euro tutarındaki İspanya-İstanbul arası navlun bedeli faturalarının düzenlendiğini, faturalara konu emtiaların eksiksiz ve ihtirazi kayıtsız olarak teslim edildiğini fakat davalının bu hizmete ilişkin bakiye 5.000,00 Euro tutarındaki borcunu ödemediğini, bu nedenle İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalının bu borca haksız olarak itiraz ettiğini beyanla davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin 5.000,00 Euro’ya takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesine göre işletilecek faizi ile devamına, davalı aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak yaptığı itiraz nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; işbu davaya konu icra takibinin yetkili İstanbul İcra Müdürlüklerine gönderilmeksizin Sayın Mahkemede ikame edilmesinden dolayı yetki itirazlarının bulunduğunu, davacının dava dilekçesinin kendisi dışında dilekçesine dayandığı delillerin hiçbirinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte CMR Konvansiyonu ve TTK hükümleri gereğince taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun bulunduğunu, bu hususun davacı tarafından dikkate alınmadığını, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun olduğunu kabul etmemekle birlikte, aksi halde dahi tazminat miktarı hesaplamasının sınırlı sorumluluk esasının dikkate alınması neticesinde 8,33 SDR üzerinden hesaplanması gerektiğini, davacı tarafın taşımadan kaynaklı ilişki sonucu kusurlu davranışı nedeniyle müvekkilini zarara uğrattığını ve bundan dolayı davacı şirkete 21.09.2018 tarihinde Beyoğlu …Noterliği aracılığıyla bilgilendirme yapıldığını, esasında müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, müvekkili müşterilerinden … A.Ş. ile müvekkili arasında davacının iddia ettiği ihtilaf hususunda derdest olan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/793 Esas sayılı dava dosyasının mevcut olduğunu, Sayın Mahkemede görülmekte olan işbu davanın sonucu davacı tarafı ve müvekkili firmanın yanı sıra bekletici mesele talebiyle … A.Ş. firmasına ihbar edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarih ve 2018/309 Esas -2020/569 Karar sayılı kararında; “Dava faturalar,navlun sözleşmesi kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya 23/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde 24/10/2018 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir. …Dava konusu taşımacılık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Dava konusu taşıma işlemi İstanbul Türkiyeden İspanyaya yapılması ve geçerli bir Uluslararası Taşıma senedi bulunması nedeniyle eldeki uyuşmazlığa uygulanacak olan hukuk CMR konvansiyonudur. Takip konusu, davacı alt taşıma şirketi tarafından,davalı akdi taşımacı şirkete verilen navlun hizmeti karşılığı düzenlenen faturalardan bakiye ödenmeyen kısmın tahsili talebine ilişkindir.Davacının yapmış olduğu taşıma sözleşmesine uygun olarak davalının müşterisine ait emtianın taşımasını gerçekleştirdiği,taşıma sırasında taşınan emtiaya ait bir zararın oluşmadığı,taşınan 11 tır muhtevası emtianın alıcının emrine çekincesiz olarak teslim edildiği anlaşılmıştır. Hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporları hükme esas alınarak takibe konu miktar olan navlun ücretinin davacı tarafça ispatlandığı anlaşılmış ,alacağın faturaya bağlı olması nedeniyle belirli ,likid olduğu kanaatine varılmış,Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 5.000,00 Euro’nun takip tarihi olan 16/10/2018 tarihindeki Merkez Bankası Euro efektif satış oranı olan 6,7164 ile çarpılması sonucu oluşan 33.582,00 TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının (6.716,40 TL) davalıdan alınarak davacıya verilmiştir.(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2015/3179E.-2015/15237K.-23/11/2015 Tarihli kararı).Tarafların tacir olduğu ve alacağın yabancı para alacağı olduğu görülmekle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 5.000,00 Euro üzerinden iptali ile kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre faiz işletilerek takibin devamına karar verilmiştir.Vekalet ücreti ile harç hesaplaması Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2019/3473E.-2020/2039K. Sayılı kararı doğrultusunda dava tarihindeki Merkez Bankası EURO/TRY efektif satış oranı olan (6.0542) esas alınarak yapılmıştır.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının dava dilekçesinin kendisi dışında dilekçesinde dayandığı delillerin hiçbirinin taraflarına tebliğ edilmediğini, bu hususun HMK madde 121’e aykırı olduğunu, delillerin HMK doğrultusunda usulüne uygun olarak taraflarına tebliğ edilmediğini, işbu durumun adil yargılama ve aleniyet ilkelerini etkilediğini, işbu davanın yetkisiz mahkemede görüldüğünü, müvekkilinin adresinin TTSG kayıtlarında açıkça görüleceği üzere “… Mah. … Cad. No: … İst… Blok Kat:.. No:… Eyüp İstanbul olduğunu, işbu uyuşmazlığın İcra ve Mahkeme nezdinde İstanbul İcra Müdürlükleri ve İstanbul Mahkemelerini yetkili kıldığını, TBK madde 89 hükümleri göz önüne alınsa dahi uygulanacak olan HMK genel yetki kuralları gereği yetkili yerin İstanbul İcra müdürlükleri ve İstanbul mahkemeleri olduğunu, işbu davanın itirazın iptali davası olup, itirazın iptali davalarında takibin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olduğuna dair yasal bir düzenleme bulunmadığını, Mahkemenin 05/03/2019 tarihli ön inceleme duruşma zaptında yetki hususunda “6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 68. Maddesi uyarınca alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olması sebebiyle itirazın reddine karar verilmiştir.” ifadesinin bulunduğunu, Borçlar Kanunu’nun 68. maddesinin açıkça hayvan üzerinde alıkoyma hakkını düzenlediğini, dava konusu uyuşmazlığın cari hesap ilişkisi ve itirazın iptali olduğunu, Mahkemenin yetkiye ilişkin itirazı red sebebinin ve dayanak kanun maddesinin dava konusu uyuşmazlık ile bir ilgisinin bulunmadığını; Bilirkişi raporundaki tespitlerin aksine davacının kusurlu davranışı ile müvekkilini zarara uğrattığını, dava konusu taşımalarla ilgili olarak davalının, müvekkilinin izni olmadan araca ek malzeme yüklediğini ve bu sebeple aracın kırmızı muayeneye düştüğünü, resmi makamlar nezdinde müvekkili için çok önemli bir prestij kaybının olduğunu ve emtianın tesliminde vinç masrafları ve çekici masraflarının müvekkili tarafından ödendiğini, davacının söz konusu eylemlerinden dolayı müvekkili şirketin zarar gördüğünü, bu durumda esasen müvekkilinin davacıdan alacaklı konumunda olduğunu, bilirkişinin bu hususları gözetmeden rapor hazırladığını, Yerel mahkemenin davacının işbu kusurlu davranışını değerlendirmeye almadığını, bilirkişi incelemelerinde söz konusu durumun dikkate alınmadığını, davacının bu kusurlu davranışının dikkate alınması gerektiğini;Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/793 E. sayılı dava dosyasının sonucunun işbu davanın sonucunu etkileyeceğinden bahisle bekletici mesele yapılmasının talep edildiğini fakat mahkemenin bu talebi dikkate almadığını, davacı taraf ile müvekkili şirketin aralarındaki taşımadan kaynaklı ilişki sonucu kusurlu davranışı nedeniyle müvekkilini zarara uğrattığını ve bundan dolayı davacı şirkete 21.09 2018 tarihinde zarara ilişkin talepleri konusunda bilgilendirme yapıldığını, davacının kusuru nedeniyle müvekkilinin müşteri kaybetmesine neden olduğunu, müvekkilinin müşterilerinden … A.Ş. ile müvekkili arasında davacının iddia ettiği ihtilaf hususunda derdest olan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/793 E. Sayılı dava dosyasının mevcut olduğunu, Yerel mahkemeden dosyaların bağlantılı olması sebebiyle bekletici mesele yapılması gerektiği taraflarınca talep edilmişse de mahkemece bu talebin reddedildiğini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/793 E. sayılı dava dosyasında bilirkişilerce müvekkilinin davasında haklı olduğunun ve sistem teknik firmasından alacaklı olduğunun tespit edildiğini; Yerel mahkeme dosyasına sunulan kök raporda bilirkişi mali müşavir …’ın dosya muhteviyatını yalnızca uzmanlık alanı olan cari hesap ilişkisini değerlendirmek yerine ayrıca nakliye ve lojistik hukuku, taşıma sözleşmesi ve TTK kuralları nezdinde tarafların sorumlu olup olmadığına dair HMK 279/4 kapsamında olayın esası ile ilgili hukuki değerlendirmede bulunduğunu ve bu hususu kabul etmediklerini, bilirkişinin somut olayı münferiden ve uzmanlığı doğrultusunda değerlendirmesi gerektiğini, olayın esasıyla ilgili olarak hukuki değerlendirmede bulunamayacağını, bilirkişi …’ın Mali Müşavir Hesap Bilirkişisi olduğunu, bilirkişinin uzmanlık alan ve konularının farklılık arz ettiğini, somut olaydaki uyuşmazlığın çözümünün hesap ilişkisinin yanında ayrıca Nakliye ve Lojistik hukuku ile Nakliyat Sigortaları konusunda uzman bir bilirkişi heyetince değerlendirilmesi gerektiğini, dosya muhteviyatındaki raporlarda davacının kırmızı muayeneye düşerek müvekkilini zarara uğrattığı ve ticari iş kaybına neden olduğu hususunun değerlendirilmediğini, hesap bilirkişisinin hakim yerine geçerek uzmanlık alanı dışında bir yorumda bulunmasının yargılamanın salahiyetine gölge düşürdüğünü, müvekkilinin, davalının veya dava dışı 3. bir şahsın sorumluluğunu değerlendirmenin elbetteki mahkemenin takdirinde olduğunu, somut olayda uygulanacak olan mevzuatın belirlenmesinin, kimin hangi kapsamda ne kadar sorumlu olduğunun değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunu, bu raporun kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, dosyanın yeni bir heyete gönderilerek elverişli rapor alınmasını talep ettiklerini, bilirkişi mali müşavir …’ın mahkeme dosyası ile ilgili hukuki görüş bildirmekle kalmayıp, görevli olmadığı Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile ilgili de hukuki değerlendirmede bulunduğunu, bu hususun kabulünün mümkün olmayıp itiraz ettiklerini, bilirkişinin kendi görevli olduğu dosyada uzmanlık alanında rapor sunmakla mükellef olduğunu; Davacının alacaklı olduğunu ileri sürdüğü alacak miktarının varlığı konusunda yargılama yapılması gerektiğini, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin müşterilerinden … A.Ş. ile müvekkili arasında davacının iddia ettiği ihtilaf hususunda derdest olan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/793 E. Sayılı dava dosyasının mevcut olduğunu, söz konusu dosyada müvekkilinin alacaklı olduğunun bilirkişilerce tespit edildiğini, alacağın varlığına ve miktarına yönelik ihtilaf bulunduğunu, İcra inkar tazminatının koşullarının oluşmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla CMR konvansiyonu ve TTK ilgili hükümleri gereğince taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu hususun davacı tarafından dikkate alınmadığını, işbu taşımadan kaynaklanan zararlardan fiili taşıyıcı sorumlu olsa dahi fiili taşıyıcının sorumluluğunu düzenleyen TTK hükmünde fiili taşıyıcının taşıma sözleşmesinden doğan asıl taşıyıcıya ait bütün def’ileri ileri sürebileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu olduğunu kabul etmemekle birlikte, aksi halde dahi tazminat miktarı hesaplamasının sınırlı sorumluluk esası dikkate alınarak 8,33 SDR üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini beyanla Yerel mahkemenin kabul kararının bozularak yetki itirazlarının göz önünde bulundurulması, bekletici mesele talebinin kabulü ile dosyanın alanında uzman yeni bilirkişi heyetine tevdi edilerek yeni bir rapor alınması, yetkisiz yerde başlatılan icra takibinin iptali ve yetki itirazları nedeniyle işbu davanın reddini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura ve bakiye hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile toplam 5.018,74 Euro alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borca itiraz dilekçesinde “yetki itirazında bulunduklarını, icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığını” beyan ettiği ve fakat yetkili icra dairesini bildirmemiş olduğundan Mahkemece usulüne uygun olmayan yetki itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Davaya dayanak talebin taraflar arasında bulunan taşıma sözleşmesinden doğan para alacağı olması sebebiyle, her ne kadar hukuki dayanağı yanlış gösterilmiş ise de, HMK’nın 10. ve TBK’nın 89. maddesi uyarınca Mahkemenin yetkisine itirazın reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Mahkemece taraf delillerinin ibrazı sağlanarak, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali ve teknik hususlarda iki ayrı rapor alınarak istinafa konu karar verilmiştir. HMK’nın 282. maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Alınan bilirkişi raporlarında tarafların ticari defterleri ile dosya kapsamında bulunan deliller uyarınca yapılmış mali konular ile taşıma işlemine ilişkin tespitler yer almakta olup, her iki raporun denetime açık olduğu ve Mahkemece uzmanlık alanı dışında yer alan bu tespitler ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmiş olduğundan davalının bilirkişi raporunun hükme esas alınmayacağına, yeni bir bilirkişiden rapor alınması gerektiğine dair istinaf sebepleri yerinde değildir. Taraflar arasındaki ilişki uluslararası kara yolu ile alt taşıma ilişkisi olup davacı tarafından davalının müşterisi olan ihbar olunan … A.Ş.’ye ait emtiaların taşınarak alıcısına teslim edildiği ve bu taşımalara ilişkin olarak düzenlenen faturaların her iki tarafın usulüne uygun şekilde tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının faturalara süresi içerisinde itiraz etmediği, fatura bedellerinin büyük bir kısmını ödediği, takibe konu edilen 5.000 Euro’luk kısım yönünden ise üç taşıma nedeniyle ihbar olunandan kendi alacağını tahsil edemediği, taşımalarda gecikme olduğu, ek yükleme yapıldığı, ek çekici maliyetinin oluşması sebebiyle zararının oluştuğu iddiası ile ödemezlik def’inde bulunduğu, ödemezlik def’inin ileri sürülebilmesi için kendi borcunu ifadan kaçınan borçlunun edimi ile karşı tarafın ediminin karşılıklı değişim ilişkisi içerisinde olmasının gerektiği, aynı sözleşme içerisinde yer almakla birlikte karşılıklılık içerisinde bulunmayan edimler ve yan edimler için ödemezlik def’inin ileri sürülemeyeceği, davalının iddiasının taşımaların gerçekleştirilmediğine ilişkin olmadığı, taşımalarda gecikme, ek maliyet gibi sebeplerle zarara uğradığı iddiası olduğu, bu edimler bakımından ödemezlik def’inin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, dosya kapsamında bulunan CMR belgelerine göre taşımaların tamamlandığı ve emtiaların herhangi bir ihtirazı kayıt olmaksızın teslim edildiği, ayrıca davalının müşterisi olan ihbar olunana karşı açmış olduğu Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/793 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalının ( o davada davacı) haklı olduğu yönünde tespitlere yer verildiği gibi, somut dosya kapsamında da zarar iddiasının ispat edilemediği, bu nedenle Mahkemece Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/793 Esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmaksızın sabit olan alacak nedeniyle davanın kabulüne ve alacak her iki taraf için muayyen ve itiraz haksız olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmüştür. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.305,80 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 474,4‬0 TL (420,00 TL+ 54,40 TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.831,40 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.