Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/772 E. 2023/1389 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/772 Esas
KARAR NO: 2023/1389 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1243 Esas – 2020/807 Karar
TARİHİ: 17/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirketin, davalı şirkete ait emtiaların uluslararası fuarlara taşınmasını çeşitli zamanlarda üstlenmiş olup, davalıya verilen taşıma işlemi karşılığında navlun faturası düzenlendiğini ve davalı tarafça bu hizmet bedellerinin karşılandığını ancak davalı tarafın hatalı işlem silsilesi neticesinde müvekkili şirketin araçlarının yurtdışında beklemek zorunda kaldığını, bu nedenle; 23.02.2017 tarihli ve … nolu 19.882,62,-TL’lık teslimat ücreti faturası düzenlendiğini, müvekkili şirketin, davalı şirket ile olan ticari ilişkisi nedeniyle cari hesabında davalı taraftan toplam 10.430,20.-TL alacaklı olduğunu, Davalı şirketin 10.430,20.-TL’yi ödemekten imtina etmesi üzerine müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … E.Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını fakat davalı şirketin itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, alacaklı tarafın takibine dayanak teşkil ettiği cari hesap ekstresinde belirtilen 9.941,31.TL meblağlı kalemin kaynağının alacaklı tarafın kesmiş olduğu 23.02.2017 tarihli ve 19.882,62.-TL meblağlı faturaya dayandığını ve bu faturanın konusunun da yurtdışı bekleme bedeli olarak adlandırıldığını, Taraflar arasındaki ilişkinin mal aracılığıyla ile kurulduğunu ve tüm aşamaların mail ortamında gerçekleştiğini, söz konusu ticari İlişkide davacı/alacaklı tarafın taşıma işini 9 üstlendiğini ancak bizzat alacaklı tarafça kaynaklanan sebeplerle teslimata konu malın geç teslim edildiğini, 16.01.2017 ile 26.01.2017 tarihleri arasındaki gecikmenin, davacının düzenlemiş olduğu waybill evrakının yanlış düzenlenmesi sebebiyle yaşandığını, 26.01.2017 ile 06.02.2017 tarihleri arasındaki gecikmenin, waybill evrakının yanlış düzenlenmesi neticesinde sürecin uzayarak Çin’deki tatile denk gelmesi sebebiyle gümrükleme işlemi yapılamamasından kaynaklandığını, 09.02.2017 ile 20.02.2017 tarihleri arasındaki gecikmenin davacının Çin’deki partner firmasının vergi meblağını yanlış hesaplaması sebebiyle yaşandığını, Tüm bu sürece rağmen davacı firma tarafından söz konusu yurtdışı bekleme bedeli konulu fatura tanzim edildiğini ve müvekkili firmanın tüm iyi niyetiyle ve sorumlu olmadığı halde bahse konu bedelin yarı ücretini karşıladığını, Yaşanan süreçte davacı firma çalışanlarının bariz hataları sebebiyle anılan fatura bedelinin yarı oranında olmak üzere 18.04.2017 tarihli iade faturası tanzim edilerek alacaklı firmaya gönderildiğini, Davacı firmaya keşide edilen 18.04.2017 tarihli iade faturası 15.05.2017 tarihli ihtarname ile iade edildiğini, dolayısıyla söz konusu faturanın kesinleştiğini yetki yönünden icra dosyasına yaptıkları itirazın kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/12/2020 tarih 2017/1243Esas – 2020/807 Karar sayılı kararında; ” Dava, hukuki niteliği itibari ile itirazın iptali davasına ilişkindir.Kartal … Noterliğine müzekkere yazılarak 15/06/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ve tebliğ şerhi suretleri dosyamız arasına alınmıştır.Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 12/09/2017 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 26/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 02/10/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.Davacının; borçlu tarafından yapılan 02/10/2017 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi amacıyla Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup alınmış olan bilirkişi raporunda özetle ; davalı şirketin 2017 yılı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davalı şirketin 2016 yılı T.T.K’nun 64. Ve 67. İle 213. Sayılı V.U.K.’nun 182. ve 225.inci maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak elektronik ortamda tuttukları tespit edildiğini, Maliye Bakanlığınca yapılan düzenlemeler sonucunda elektronik ortamda tutulan defterler için 1 ve 2 seri nolu elektronik defter genel tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde noter tasdikinin gerekmediği yerine geçecek berat oluşturma işleminin yapılmış olduğu tespit edildiği, 2017 yılı defterlerinin kayıtlama sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulduğu ve sahibi lehine delil olabilecek özellikte olduğu tespit edildiğini, davalı şirketin ticari defterlerine, davalının davacının düzenlemiş olduğu 3 adet faturayı teslim alıp ticari defterlerine kayıt etmiş olduğu ve karşılığında 21.016,25.-TL’lık ödeme yapmış olduğu, 23.02.2017 tarihli 19.882,62. -TL’lıkfaturanın yarısını ödemiş, diğer yarısı için de 18.04.2017 tarihli 9.941,31.-TL’lık iade faturası düzenlemiş olduğu, sonuç olarak takip tarihi itibariyle 27,69.-TL borcunun olduğu tespit edildiğini mütalaa etmiştir.Talimat raporu alındıktan sonra mahkememizce davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi mahkememize hitaben sunduğu raporunda özetle ; dava ve takip dosyasında mevcut bilgi ve belgeler ile tarafların incelenen ticari defter kayıtlarında yer alan bilgi ve müstenitlerine göre; davanın dayandığı icra takibine vaki itirazın yerinde olduğu aksi yönde kanaat oluşması ve davacı tarafın davanın dayandığı icra takibine konu ettiği alacağına ilişkin düzenlemiş olduğu 12.06.2017 tarih … numaralı ve 233,10 TL. bedelli fatura ile 19.06.2017 tarih … numaralı ve 255,79 TL. bedelli 2 faturaya davalı yanın yasal süresinde itiraz etmemesi sebebiyle davacı yanın bu faturaların karşılığını davalıdan talep edebileceğine hükmedilmesi halinde, davacının 488,89 TL. tutarındaki alacağına, miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa nın 2. Maddesi uyarınca avans faizi de yürütülebileceğini mütalaa etmişlerdir.Davalı vekili 13/06/2019 tarihli rapora karşı beyan dilekçesinde 12/06/2017 tarihli 233,10 TL bedelli ve 19/06/207 tarihli 255,79 TL bedelli faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkili firma kayıtlarında ve e fatura sisteminde gözükmediği için kabul etmelerinin mümkün olmadığını, faturaların müvekkiline teslimine yönelik belge ibraz edilmesi halinde söz konusu bedeller toplamı olan 488.89 TL lik kısmı kabul ettiklerini beyan etmiştir.Tarafların beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor alınmış olup, bilirkişiler ek raporunda özetle; davacı tarafın davaya konu teşkil eden 9.941,31 TL alacağı davacı yanın Yurtdışı bekleme faturası açıklamasıyla düzenlemiş olduğu teslimata konu malın geç teslim edilmesi sebebiyle tahakkuk eden ve davalı yana yansıtılan 19.882,62 TL faturaya dayandığını, davalı yan işbu faturanın yarısını ödemiş diğer yarısı için davacı yana iade faturası düzenlendiğini, davacı yan davalı yan tarafından düzenlenen 9.941,31 TL faturaya itiraz ederek kayıtlarına almaması sonucu davacı yan işbu faturadan sebeple alacaklı bulunduğunu davalı tarafın yurtdışı bekleme faturası olarak adına düzenlenen 19.882,62 TL bedelli faturaya ilişkin 18/04/2017 tarihli, … numaralı 9.941,31 TL iade faturası düzenlediği, davacı yan işbu iade faturasına ihtarname ile itiraz ettiği, davacı tarafın faturaya yasal süresi içinde itiraz etmediğini mütalaa etmiştir.Dava dilekçesi,cevap dilekçesi,12.06.2019 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile birlikte yapılan değerlendirmede ,davacının Bursadan teslim alınıp İstanbul’dan hava yoluyla test amaçlı olarak Çin’e gönderilen, hacim ağırlığı toplam 989 kilo olan 2 kaba istiflenmiş toplam 6 adet yakıt deposu türü bedelsiz emtianın yüklendiği aracın serbest süre dışında varış gümrüğünde yaptığı yurtdışı bekleme bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi yapıldığı,Her ne kadar davacının “Yurt dışı bekleme bedeli” açıklamasıyla faturaya bağlamak suretiyle tamamını ,navlun anlaşmasını yaptığı, davalı taraftan talep ettiği ekstra masraflar, taşımanın tabi olduğu kurallara göre davacı tarafın sorumluluğunda değilse de, dosya münderecatından; bu beklemeye, dolayısıyla da “ekstra masrafların” oluşmasına davalı tarafın davacıya verdiği hatalı bir talimatın veya kusurunun değil, davacının düzenlediği, yüke eşlik eden “…” meşruhattı yani varış yerinde yükün navlunu tahsil edilmeden alıcısına teslim edileceğini; bu yönüyle de ,navlunun gönderen tarafından önceden peşinen ödenmiş olduğunu belirten taşıma senedinde (AWB”de), Çin’e (Beijing yani Pekin Havalimanına) gönderilen eşya için …. unvanlı Almanya’daki alakasız bir şirketin alıcı olarak gösterilmesinin sebep olduğu; aynı hatanın davalı adına tanzimli (5488,95 USD. karşılığı, 19882,62 TL sı bedelli) faturada da sürdürüldüğü, bu faturada “alıcının” …. unvanlı şirket, “yükleme yerinin” (İstanbul’dan 16.01.2017’de TK.20 sefer sayılı uçakla Pekine gönderilen yük için, Almanya’da alakasız bir adres, varış yerinin ise Pekin olarak gösterildiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı,Zararın başkasına yükletilmesinin ön koşulunun tarafın kusurlu davranışlarından kaynaklı olması gerektigi, Somut olayda davalıya atfedilebilecek bir kusur olmadığı, davacının faturaya bağlamak suretiyle yansıtmak istediği bedelin takip konusunu oluşturduğu,sözkonusu fatura sebebiyle davalının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”gerekçesi ile, Davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme tarafından gerekli incelemeden yoksun, haksız ve hukuka aykırı olarak davanın usulden reddine karar verildiğini, Yerel mahkeme tarafından verilen davanın usulden reddine ilişkin kararın son derece hatalı olduğunu, Her ne kadar Yerel Mahkme tarafından verilen kararda; somut olayda davalıya atfedilebilecek bir kusurun olmadığı , söz konusu fatura sebebi ile davalının sorumluluğunun bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olsa da, bu durumun son derece hatalı olduğunu, Dava konusu olan alacağın müvekkili şirket tarafından 16.01.2017 tarihinde Çin’e teslim edilmemiş olup, akabinde Çin’in tatil günlerine denk gelmesinden dolayı da yine müvekkili şirket araçlarının beklemek zorunda kaldığını; davalı tarafça oluşan bekleme ücretinin bir kısmının ödemesinin yapıldığını, kalan bakiyeye ise bekleme ücretinin fazla olması nedeniyle itiraz edildiğini ve ödemekten imtina edildiği gibi haksız ve hukuka aykırı olarak takas mahsup hakkının kullanıldığının beyan edildiğini,
TC Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E.2013/14918 K.2014/4594 T. 10.02.2014 Tarihli Kararının “Mahkemece iddia, savunma,ve tüm dosya kapsamına göre, davacı taşıyıcının emtiaları aktarmasız olarak taşımayı kabul edip navlun bedellerinin bir kısmını aldığı, sadece 7.250,00 Euro alacağının kaldığı, davacının davalıdan bekleme demoraj ve navlun farkı talebinin 72’şer saatlik bekleme ve boşaltma süresi göz önüne alındığında yerinde görülmediği, davalı tarafından hasarlı teslim edildiği iddia edilen emtiaların hasar bedeline dair herhangi bir tespit bulunmadığından ve bu konuda süresi içerisinde yapılmış bir hasar ihbarı olmadığından mahsup talebinin yerinde olmadığı, alacak faturaya dayanıp likit olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, davacının takibi kötü niyetle yaptığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, … numaralı dosyasında yapılan takibe davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 15.873,00 TL alacağın takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili için devamına, fazlaya dair istemin reddine, kabul edilen alacağın yüzde 40’ı oranında hesaplanan 6.349,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.” şeklinde olduğundan dolayı müvekkili şirketin alacağına karşı takas ve mahsup kullanılamayacağının aşikar olduğunu, Uyuşmazlık konusunun davalının hatasından kaynaklandığını ve davacı müvekkili şirketin bu nedenle bekleme ücretini fatura ettiğinin şüpheye yer bırakmayacak derecede açık olduğunu; bu durumun dava kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarında da tespit edildiğini,Davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında gerçekleşmiş olan sabit bir taşımanın mevcudiyeti ve yapılan bu hizmette davalının kusurundan kaynaklanan durumun olduğunun bilirkişi raporlarında sabit olduğunu; müvekkili şirketin bekleme ücreti faturasını, davalının kusurundan kaynaklı olarak yaşanan gecikme nedeni ile düzenlediğini, CMR Uluslarası Konvansiyon Metni Madde 6’nın “ Sevk mektubu şu bilgileri içerecektir. ..f) Yükün özelliğinin tarifi, ambalaj şekli ve tehlikeli yükler söz konusu olduğunda bunların herkesçe anlaşılacak şekilde tarifi, g) Kaç para olduğu ve bunların özel marka ve sayıları, h) Yükün brüt ağırlığı veya başka bir şekilde ifade edilmiş ise miktarı, ı) Taşıma ücretleri ( Taşıma bedeli, ek giderler, gümrük resimleri ve mukavelenin aktinden teslime kadar yapılan diğer ödemeler) j) Gümrük ve diğer formaliteler için gerekli talimatlar” şeklinde olduğunu; davalı tarafın kusurundan dolayı beklemek zorunda kaldığını ve haksız beklemeden dolayı 5.488,95 USD alacağının doğduğunu; bu bedelden davalı şirketin sorumlu olduğunu; nitekim TC.Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2015/2790 E.-2015/4001 K.-23.03.2015 Tarihli dosyasında; “Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı ile aralarında akdedilen taşıma sözleşmesi ve ek protokol kapsamında davalıya uluslarası taşıma hizmeti verdiğini, taşıma esnasında oluşan 42.800 USD bekleme ücreti ve masrafların davalı tarafça ödenmemesi üzerine başlatılan takibe vaki itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, gecikme nedenlerinin davacının kusurundan kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 24.11.2011 tarihli fiyat teklif formu ve ek olarak düzenlenen anlaşmanın davalı tarafından kaşelenip imzalandığı, gerek taraflar arasındaki mezkur sözleşme ek şartı gereğince gerekse CMR’nin 11.maddesi uyarınca, davacı şirketin uğradığı zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesi ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerideki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” hüküm tesis ettiğini; yukarıda sayılan nedenlerden dolayı anılan Yargıtay kararı gereği müvekkili şirket haklı olarak bekleme ücreti faturası düzenlediğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taşıma ilişkisine dayalı bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Somut olayda, yükün Bursa’dan İstanbul’a karayolu ile, İstanbul’dan Çin’e havayolu ile ulaştırılacağının kararlaştırıldığı, taşımanın karma taşıma şeklinde organize edildiği, davacının, havayolu ile taşınan emtianın davalıdan kaynaklanan sebeplerle alıcı tarafından gümrükten geç teslim alındığını, bu nedenle bekleme ücreti oluştuğunu iddia etmesi karşısında uyuşmazlığa, Türkiye ve Çin Varşova/Montreal Konvansiyonu’na taraf olduklarından, Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı, Konvansiyonda hüküm bulunmaması halinde ise, MÖHUK’un 29/2 fıkrası uyarınca TTK’nun taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulama alanı bulacağı tespit edilmiştir. Taraflarların; davalıya ait emtianın Bursa’dan alınarak Çin’in Tianjin kentinde bulunan davalı müşterisine teslimi için Bursa İstanbul arası karayolu, İstanbul/Çin arası havayolu ile taşınması hususunda anlaştıkları çekişmesiz olup, davacı yan; emtianın havayolu ile Çin’e taşındığı; alıcının emtiayı gümrükten geç teslim alması nedeniyle oluşan bekleme ücretinin 23/02/2017 tarihli, yurt dışı bekleme ücreti açıklamalı, 19.882,62-TL tutarlı fatura ile davalıdan talep edildiğini, davalının fatura bedelinin yarısını ödediğini, kalan yarısı için iade faturası düzenlediğini, bu faturanın kabul edilmeyerek davalıya iade edildiğini, buna göre davalıdan 10.430,20-TL açık hesap alacağı bulunduğunu, alacaın tahsili için başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürmüş; davalı yan ise; emtianın davacının hatalı düzenlediği taşıma senedi nedeniyle(alıcının Almanya’da mukim bir başka şirket olarak gösterilmesi) alıcı tarafından teslim alınmadığını, bu hata nedeniyle oluşan bekleme ücretinin davacı sorumluluğunda olduğunu, taşıma senedi düzeltildikten sonra, Çin’deki alıcının adres revize talebi nedeniyle yaşanan iki günlük gecikmeden davacının sorumlu olmadığını, bu revize sonrası bu kez davacının Çin’de bulunan acentesinin hatalı vergi gümrükleme bedeli hesabı yaptığını, yüksek olan bedele itiraz edilmesi üzerine yeniden hesap yapılarak davalıdan daha düşük gümrükleme bedeli talep edildiğini, ancak doğru gümrükleme bedelinin de davacı tarafından geç bildirildiğini, burada yaşanan gecikmenin davacının sorumluluğunda olduğunu, davalının iyi niyetle faturanın yarısını davacıya ödediğini, yarısı için iade faturası gönderildiğini, iade faturasına yasal süreden sonra itiraz edildiğini, davacı açık hesap dökümünde yer alan 233,10-TL ve 255,79-TL tutarlı kayıtların ise taraflarınca kabul edilmediğini savunmuştur. Teslimin geç yapıldığı tarafların kabulünde olduğundan ve Montreal Konvansiyonu’nda bekleme ücretine ilişkin düzenleme bulunmadığından, davacının bekleme ücreti alacağının varlığı ve miktarı; taşıyıcının kendi risk alanından kaynaklanmayan sebeplerle makul yükleme ve boşlatma süresinden fazla beklemesi halinde bekleme ücreti talep edebileceğini düzenleyen TTK’un 863/3 fıkrası çerçevesinde tespit edilecektir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, davalının defterleri istinabe yolu ile inceletilmiş, taraflarca inkar olunmayan e-mail yazışmaları, havayolu taşıma senetleri ve tercümeleri, davacının ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmış olup; davacının düzenlediği havayolu taşıma senedinin alıcı kısmında, Çin’deki alıcıdan farklı olarak Almanya’da mukim … Ünvanlı bir şirketin gösterildiği, alıcının bu nedenle emtiayı teslim almaktan imtina ettiğinin, bu hata düzeltildikten sonra alıcının adres revizyonu talebi nedeniyle emtianın iki gün daha beklediğinin, akabinde davacının davalıdan 2.600,00-Euro gümrükleme bedeli talep ettiğinin, bu bedele itiraz edilmesi üzerine davacının hatalı hesap yapıldığını gümrükleme bedelinin 746,20-Euro olduğunu davalıya beş gün sonra bildirdiğinin e-mail yazışmaları ile sabit olduğu; yaklaşık yirmi yedi günlük bekleme süresinin yalnızca iki günlük kısmının davalıya ait sebeplerden kaynaklandığı, davacının bunun dışında kendi riziko alanından kaynaklanan sebeplerle oluşan bekleme nedeniyle TTK’nun 863/3 fıkrası uyarınca davalıdan bekleme ücreti talep edemeyeceği, davalının kendi riziko alanından kaynaklanan iki günlük bekleme için, davacının tanzim ettiği bekleme faturasının yarısını karşıladığı, davacının takibe dayanak açık hesaba konu bekleme ücreti faturasından bakiye herhangi bir alacağı bulunmadığı, yine davacının açık hesapta davalı aleyhine yaptığı 233,10-TL ve 255,79-TL tutarlı kayıtların dayanağını ispat edemediği, tüm bu gerekçelerle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.