Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/766 E. 2023/1357 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/766 Esas
KARAR NO: 2023/1357 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1231 Esas – 2020/793 Karar
TARİH: 24/12/2020
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin 40 yılı aşkın bir süredir, mobilya sektöründe faaliyet gösteren sayılı markalardan biri olarak davalı şirket ile aynı piyasada benzer iş hacimlerinde rekabet ettiklerini, görsel ve işitsel iletişim araçları ve yazılı metinler aracılığıyla birçok mecrada eş zamanlı reklamları ve ilanları ile karşılaştırmalı ve saldırgan içerikler üretmeksizin rekabet etmeyi ilke edinen davacı şirketin reklam türü ayırt etmeksizin aldatıcı ve yanıltıcı reklamların tüketicilere erişmesinin önüne geçerek bu yolla haksız kazanç elde eden davalı şirketin hukuka aykırı eylemminden doğan zararı tazmin amacıyla bu davayı açtıklarını, davalı şirketin 01 Nisan -30 Nisan tarihleri arasında yayınlanan reklam filmlerinin, … koltuk takımının (3+2+Berjer) geçerli olacak kampanya kapsamında Nisan ayına özel 6.727,00 TL yerine 4.795,00 TL’ye satışa sunulduğuna ilişkin olup, aynı koltuk takımının (3+2+Berjer) hali hazırda yayınlanmakta olan reklamda ise 4 Mayıs-30 Haziran tarihleri arasında “en iyi fiyat garantisiyle” 7.032,00 TL yerine 5.274,00 TL’ye satışa sunulduğuna ilişkin, aynı şekilde davalı şirkete ait İnternet siteleri, sosyal medya hesapları ve broşürlerinde “en iyi fiyat garantisi” ile satışa sunduğu birden çok ürün olduğunu, davalı şirketin dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlarının haksız rekabet teşkil ettiğini, tüketicilerin yanıltılması suretiyle, rakiplerinin önüne geçilmesi ve davacı şirketin menfaatlerini haksız bir biçimde zarara uğrattığını, Gümrük Ticaret Bakanlığının … Sayılı yazısında 6502 sayılı Kanun’un 63. Ve 77/12 maddeleri uyarınca anılan reklamların durdurma cezası verildiğini, “en iyi fiyat garantisi” ile reklam ve ilanlarda yer alan ürünler hakkında ürünlerle ilgili tam bir bilgi vermeyip yapılan karşılaştırmanın temeli, karşılaştırmada bazı alınan ölçüler ve ürünlerin özellikleri ve hangi bakımdan karşılaştıkları gibi hususlar objektif ve somut gerekçeler sunularak açıkça yeterli bir biçimde ifade edilmediğini, bu kapsamda piyasanın en büyüğü, en iyi fiyat garantisi, yılın en iyi kampanyası gibi yapılan reklamların arkasında somut gerekçelerin ortaya konulmasının şart olduğunu, mevcut reklam ve ilanlarda bu hususta herhangi bir bilgi verilmediğini, somut ve objektif kriterler ortaya koyarak “en iyi fiyat garantisi” ibaresinin ispatının mümkün olmadığı gibi davalı şirketin yaptığı yanıltıcı reklamlar nedeniyle haksız kazanç elde ettiğini, …. başta olmak üzere piyasadaki birçok mobilyacıda aynı kalite ve özellikte aynı fiyat aralıklarında ürün satılmasına rağmen davalı şirketin en iyi fiyat garantisi kendisinde olduğu kanısı yaratarak haksız rekabetin ortaya çıkmasını sağladığını, reklam içerisinde yapılan karşılaştırma yeterli ve ortalama dikkat düzeyine sahip tüketicileri yanıltabileceğini, Nitekim T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketici’nin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nün raporunda da davalı şirketin söz konusu olan reklamlarının reklam mevzuatına aykırı olduğu ve tüketicileri yanılttığı gerekçesiyle reklam durdurma cezası verilmiş olduğu beyan edilerek, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile yapılan haksız reklam ve ilanların durdurulmak suretiyle davacı şirketin uğradığı zararların ve mahrum kaldığı karın, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 100.000,00 TL ( Yüzbin Türk Lirası) maddi tazminat ile 250.000,00 TL (İkiyüzellibin Türk Lirası) manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesini, yargılama giderlerini davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının iddialarını kabul etmediklerini, reklam yayınlarının her yönüyle reklam mevzuatına uygun olup reklamların basılı materyallerde ve insertlerde “belirli model ürünler için en iyi fiyat garantisi”ifadesini kullanırken satış konusu ürünleri “belirli … modelleri ile sınırlamış/özgülemiş”olduğunu, başka bir mobilya firmasının ürünleriyle karıştırılmasının mümkün olmadığını, reklamı yapılan ürünün model ismiyle somutlaştırıldığını, reklamın açık ve net şekilde “… oturma grubu için en iyi fiyat garantisi” verdiğini, davacının mağazalarında bu isimde bir oturma gurubu satmıyor olması halinde başka mobilya firmalarının ürünleriyle kıyas anlamına gelebilecek bir ifadenin de bulunmadığını, davacının aynı konuda Rekabet Kurumuna yaptığı başvurunun haksız rekabetin doğmadığından bahisle reddedildiğini, söz konusu reklamda başkaca mobilya firmalarının ürünleriyle ilgili olarak herhangi bir karşılaştırma, kötüleme vs. unsur bulunmadığını, davacının yayınlanan reklam nedeniyle 2017 yılında maddi anlamda mobilya satışlarının düştüğünü iddia ederek maddi tazminat talep ettiğini ancak televizyonda, yazılı basında ve sanal ortamda davacı firmanın 2016 yılına kıyasla mobilya satışında %30 büyüdüğü yönünde haber yayınlandığını, manevi tazminatın koşullarının oluşmadığını belirterek davacının açmış bulunduğu maddi ve manevi tazminat davasın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 24/12/2020 tarih 2017/1231 Esas 2020/793 Karar sayılı kararında;”….Somut olayda; davacı tarafın, davalının reklamlarında kullanılan “En İyi Fiyat Garantisi” ifadesi ile bir karşılaştırma yapıldığını ancak karşılaştırmada baz alınan ölçülerin ifade edilmemesi sebebiyle bu reklamların haksız rekabet oluşturduğunu ifade ettiği, davalı tarafın ise, bu reklam kampanyasının davalı şirkete ait ürünlerle başka şirketlere ait ürünlerinin karşılaştırılması amacı taşımadığını, bu reklamlarda kullanılan ifadenin belli ürünler için en iyi fiyat garantisi sunulmasından ibaret anlaşılması gerektiğini ileri sürdüğü, televizyon ve internet ortamında yayınlanan reklamların haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunun ortalama bir müşteri tarafından ne şekilde anlaşılacağı ile ilgili olduğu, yani “bu reklamı izleyecek ortalama bir müşteri; reklamda kullanılan en iyi fiyat garantisi ifade sebebiyle rakiplerle karşılaştırma yapıldığı ve en uygun fiyatların davalı şirket tarafından sunulduğu izlenimine kapılacak mıdır?”, cevaplandırılması gereken sorunun bu olduğu, dosyada yer alan ve davalı şirkete ait olduğu anlaşılan fiyat listesinin sonunda; “En İyi Fiyat Garantisi etiketli ürünler, 31 Aralık 2017 tarihine kadar satışa sunulacak en düşük perakende satış fiyatlarıdır.” şeklinde bir ifade bulunduğu, fiyat listesinde yer alan bu ifadenin davalının iddiasını doğrular mahiyette olduğu,mahkememizce davalı tarafından yayınlanan ve dosyaya flash bellek içinde sunulan 1.reklam izlendiğinde; reklamda sesli olarak “Yepyeni koleksiyonuyla … sürprizleri devam ediyor. Trend renkleri, yüksek konforu ve en iyi fiyat garantisiyle … koltuk takımı 4.795,00 lira. Üstelik tüm … mobilyalar Nisan sonuna kadar net % 25 indirim ve 1400 lira hediye çeki fırsatıyla. …, en güzel anlara.” şeklinde konuşmanın olduğu, bu sırada reklamda alt yazı olarak “kampanya 01 Nisan – 30 Nisan 2017 tarihleri arasında geçerlidir ve stoklarla sınırlıdır.” yazısının geçtiği, ve reklam sırasında ekranda; “Nisan ayına özel En iyi fiyat garantisi 3+2+berjer … koltuk takımı 6.727,00 TL yerine 4.795,00 TL.” görselinin bulunduğu, 2. Reklamda ise; “En güzel evlere en güzel sürprizler …. Trend renkleri, yüksek konforu ve en iyi fiyat garantisiyle … koltuk takımı 5.274,00 lira. Üstelik tüm … mobilyalar net % 25’ten % 40’a varan indirimler ve 12 taksit avantajıyla. …, en güzel anlara.” şeklinde konuşmanın olduğu, bu sırada reklamda alt yazı olarak ” Tüm mobilya, halı, aydınlatma ürünlerinde 4 Mayıs-30 Haziran tarihlerinde net % 25’ten % 40’a kadar indirim geçerlidir. En iyi fiyat garantisi belirli ürünlerde uygulanır. Detaylı bilgi için …com.tr” yazısının geçtiği, ve reklam sırasında ekranda; “En iyi fiyat garantisi … koltuk takımı 3+2+berjer 7.032,00 TL yerine 5.274,00 TL.” görselinin bulunduğu, davalı tarafından televizyon veya internette yapılan video reklamlarda fiyat listesinin sonunda belirtildiği gibi “En İyi Fiyat Garantisi etiketli ürünler, 31 Aralık 2017 tarihine kadar satışa sunulacak en düşük perakende satış fiyatlarıdır.” şeklinde bir ifade yer almasa da, her iki reklamda da davalı şirketin ürünleri ile piyasadaki tüm rakiplerinin ürünleri arasında karşılaştırma yapıldığı sonucuna varılamayacağı, zira mobilyanın fiyatı markasına, kullanılan malzemelerin kalitesine, rengine, modeline vb. unsurlara göre değiştiği, bu hususun ortalama bir müşteri tarafından bilinebileceği, reklamlarda; tüm rakiplerin benzer segmentteki ürünlerinin içinde en iyi fiyat garantisinin davalı tarafından verildiğinin net olarak anlaşılmadığı, her iki reklamda da yalnızca … koltuk takımının görseli olduğundan ve yine iki reklamda da daha yüksek olan ilk fiyatın üzeri çizilerek yeni ve düşük fiyatın gösterildiği görülmekle bu en iyi fiyat garantisinin bu koltuk takımına ilişkin olduğunun anlaşıldığı, kaldı ki sonraki tarihli 2. Reklamda alt yazıda “… En iyi fiyat garantisi belirli ürünlerde uygulanır.” şeklinde yazı geçtiği, bu yazıdan da fiyat garantisinin …’ın ürünleriyle alakalı olduğunun anlaşıldığı, Mahkememizce açıklanan nedenlerle bilirkişi raporundaki tespitlere riayet edilmediği, reklamın aldatıcı olmadığı anlaşıldığından haksız rekabetin unsurlarının oluşmadığı ve söz konusu reklamların haksız rekabet teşkil etmediği anlaşılarak davacının maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Manevi tazminat yönünden; Hükmün uygulanabilmesi için; kişilik hakkına hukuka aykırı bir saldırının bulunması, manevi zararın oluşması ve manevi zarar ile fiil arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve sorumlunun kusurlu olması ya da kusursuz sorumluluk halinin bulunması gerekir (OĞUZMAN, M. Kemal / ÖZ, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt II, İstanbul, 2017, s. 260 vd.). Dolayısıyla haksız rekabet sebebiyle manevi tazminat talebinde bulunabilmek için eylemin aynı zararı oluşturması gerekir (NOMER ERTAN, s. 430; YILDIZ, Ozan Ali, “Haksız Rekabetten Kaynaklanan Manevi Zararın Tazmini”, REGESTA, Cilt: 5, Sayı: 1, 2020, s. 219). Yargıtay bir kararında bu hususu şu şekilde vurgulamıştır:”… Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nun 58/e bendine göre, haksız rekabet halinde 818 sayılı Borçlar Kanunu ‘nun 49. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminata hükmedilir. Dolayısıyla hükmolunacak manevi tazminatın hukuki dayanağını TTK’nun 58/e bendi oluşturmakta olup, hakim bu madde uyarınca manevi tazminata karar verirken Borçlar Kanunu ‘nun 49. maddesindeki şahsiyet haklarının hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğraması koşulunu göz önüne alacaktır… ” Yargıtay 11. HD, T. 9.1.2013, E. 2012/17329, K. 2013/251 (BATİDER, C. XXIX, Sa. 1,2013, s. 188-190).Somut olayda; davalı şirket tarafından yapılan reklamın haksız rekabet oluşturmaması ve belli bir rakibin veya rakiplerinin kişilik hakkına saldırı oluşturacak bir ifade içermemesi nedeniyle manevi tazminat talebi açısından da davanın reddine karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı ile aynı piyasada benzer iş hacimlerinde rekabet eden müvekkili şirketin bugüne kadar görsel ve işitsel iletişim araçları ve yazılı metinler aracılığıyla birçok mecrada eş zamanlı reklamları ve ilanları ile karşılaştırmalı ve saldırgan içerikler üretmeksizin rekabet etmeyi ilke edinen davacı müvekkili şirketin, reklam türü ayırt etmeksizin “aldatıcı ve yanıltıcı” reklamların tüketicilere erişmesinin önüne geçerek, bu yolla haksız kazanç elde eden Davalı Şirketin izlediği hukuka aykırı eylemlerinden dolayı maddi ve manevi zarara uğradığını, Davalının “En İyi Fiyat Garantisi” adı altında yürüttüğü reklam kampanyası Türk Ticaret Kanunu kapsamında Tüketiciyi “yanıltıcı ve aldatıcı” içerikler barındırmak suretiyle dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlarıyla haksız rekabet teşkil etmekle birlikte tüketicilerin yanıltılması suretiyle,rakiplerin önüne geçilmesi hem tüketicilerin hem de mobilya sektöründe geniş Pazar hacmine sahip davacı müvekkili şirketin menfaatlerini haksız biçimde zarara uğrattığını, davalının karalama içerikli kampanyaları nedeniyle müvekkili şirketin ticari itibarını zedelenmiş bulunduğunu, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Dava kapsamında alınan Kök Bilirkişi Raporunda belirtilen, davalıya ait dava konusu “EN İYİ FİYAT GARANTİSİ” reklamı kapsamında basın yayın organlarında yayınlanan Reklam Videosu ve Ekran görüntülerinin tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olup olmadığı heyetçe incelendiğini, inceleme neticesinde söz konusu reklamlarda dış sesin ve alt yazının tüketicileri aydınlatıcı vasıfta olmadığı, yanıltıcı nitelikte olduğuve mevzuata aykırı olduğunun tespit edilmiş bulunduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Bilirkişi Ek raporunda davalıya ait haksız reklamı yapılan koltuk takımı “…” dünya çapında chester koltuk takımı modeli olarak bilindiğini, müvekkili şirketin mağazasında da aynı segmente yer alan model olan “…” koltuk takımının satışlarının davalının reklam kampanyasının devam ettiği sürece düştüğü açıkça görüldüğünü, Davalının tek başına “En İyi fiyat” garantisi kapsamınında yaptığı reklam ile tüketiciyi yanılttığını, en iyi fiyatın kendisinde olduğu intibası oluşturarak haksız olarak mağazasına müşteri çektiğini ve satış yaptığını, davalının fiilinin haksız rekabet içerdiğini, basiretli tacir gibi davranması gerekirken bu hususa dikkat edilmeden haksız kazanç elde etmek amacı ile Tüketiciyi yanıltıcı reklamlar yapmasını hukuk düzeni korumaması gerektiğini, ( Y11HD Esas : 2018/3120 Karar : 2019/4467 Tarih : 17.06.2019) Davalının yayınladığı reklamlar neticesinde haksız olarak elde etmiş olduğu gelirin hesaplanmasının Ticaret Kanunu Kapsamında mümkün olduğunu, Türk Ticaret Kanunu madde 56’da da düzenlendiği üzere davalının yayınlamış olduğu ve tüketici açısından yanıltıcı niteliği haiz reklamlardan elde etmiş olduğu haksız kazancın tespit edilerek tazminat hesabı yapılması mümkünken bu husus dikkate alınmadan eksik raporla davamızın reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin zararının tespiti yapılamıyorsa dahi yerel mahkemenin zararı takdir etmesi gerektiğini, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim tarafından, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemesi gerektiğini, yerel mahkemenin Borçlar Kanunu 50.Maddesi gereği tazminata hükmetmesi gerekirken haksız gerekçelerle davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olup kararın bu nedenle de bozulması gerektiğini, Yerel mahkemede ikame edilen davada davalının TTK 54-55. maddelerinde sayılan “dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” ile haksız rekabet teşkil eden eylemleri neticesinde müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini amacı ile ikame edildiğini, davalının eylemi tüketiciyi “aldatıcı ve yanıltıcı” reklam kampanyaları ile davacı müvekkilinin ve piyasadaki diğer mobilya üreticileri ile haksız rekabet yaparak haksız kazanç elde ettiğini, Davalı şirketin söz konusu reklamları hakkında reklam mevzuatınaa aykırı olduğu ve tüketicileri yanılttığı gerekçesi ile reklam durdurma cezası verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetten doğduğu iddia edilen zararın tazmini amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Haksız rekabet, 6102 sayılı TTK’nın 54 ila 63. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan Kanunun “Amaç ve İlke “ başlığını taşıyan 54. maddesinde, haksız rekabete ilişkin bu hükümlerin amacının bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, rakipler arasındaki veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların, haksız ve hukuka aykırı olduğu ve ilke olarak haksız rekabet teşkil ettiği düzenlenmiştir. Kanun koyucu TTK’nun 54 maddesinde haksız rekabet hükümlerinin amacını ve genel hükmü ortaya koyduktan sonra, 55. maddede altı bent halinde, oldukça ayrıntılı bir sayımla haksız rekabet hallerini belirlemiştir. Ancak bu sayım sınırlı olmayıp, zikredilen maddede sayılan haller haksız rekabet teşkil eden eylemlerin başlıcaları olarak örnekleme kabilinden belirtilmiştir. 55. maddede haksız rekabet teşkil ettiği özellikle belirtilen bu hallerden biri de, aynı maddenin 1/a-5 bendinde düzenlenen, kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek fiilidir. Somut olayda, davalı şirketin 01 Nisan -30 Nisan tarihleri arasında yayınlanan reklam filmlerinin … koltuk takımının (3+2+Berjer) geçerli olacak kampanya kapsamında Nisan ayına özel 6.727,00 TL yerine 4.795,00 TL’ye satışa sunulduğuna ilişkin olup, aynı koltuk takımının (3+2+Berjer) 4 Mayıs-30 Haziran tarihleri arasında yayınlanan reklam filmlerinin “en iyi fiyat garantisiyle” 7.032,00 TL yerine 5.274,00 TL’ye satışa sunulduğuna ilişkin olduğu, aynı şekilde davalı şirkete ait İnternet siteleri, sosyal medya hesapları ve broşürlerinde “en iyi fiyat garantisi” ile satışa sunduğu birden çok ürün olduğunu, davalı şirketin dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlarının haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi heyet raporunda, yapılan reklamın TTK m.55/l-a-5 anlamında haksız rekabet oluşturduğu, maddi tazminat için aranan koşulların gerçekleştiği ancak davacı şirketin zararının miktarını ispat edemediği belirtilmiş ise de, söz konusu eylemin haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağının değerlendirmesinin hakim tarafından da yapılabileceği, bilirkişi raporunun takdiri bir delil olduğu, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgeler gözetildiğinde; Davalı … firması tarafından 2017 yılında basılı , görsel olarak tv ve sanal ortamda yayınlanan reklamlarda “en iyi fiyat garantisi” ifadesi açık ve net bir şekilde “belirli model ürünler” ifadesiyle ve model adıyla birlikte yayınlanmış olup yayınlanan reklamlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Yayınlanan Reklamda hiçbir şekilde davacı … firmasının ya da başkaca bir firmanın ürünüyle kıyas, karşılaştırma yapılmadığı, reklamın içeriği ve yayınlanma şeklinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde ve haksız rekabet kapsamında kabul edilemez. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 28/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.