Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/763 E. 2021/720 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/763 Esas
KARAR NO: 2021/720 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2021
NUMARASI: 2019/291 Esas
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, huzurdaki davanın vadesi gelmiş bir alacak olduğunu, Kurumsal Departmana dair finansal verilerin davalının ortağı olduğu … Şirketinin bütçe ve raporlara yetkilisi tarafından gönderildiğini, bu itibarla alacaklarının varlığına ilişkin yaklaşık ispat kuralının yerine getirildiğini, Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirterek, davalının taşınır, taşınmaz ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklırının talep konusu olan 350.000 TL üzerinden ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle davanın yetki yönünden reddine, esas yönünden incelemeye karar verilmesi halinde İstanbul 15. ATM 2019/162 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/02/2021 tarih ve 2019/291 Esas sayılı ara kararında; “….Dava konusu uyuşmazlık yukarıda belirlendiği üzere davacının iddiası doğrultusunda davalıdan talep edebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı varsa miktarına ilişkin olduğundan henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç alacak için ihtiyati tedbir niteliğinde de olsa İİK’nun 257 maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği gibi davalının iddia olunduğu üzere dava dışı … A.Ş.nezdindeki ortaklık payının devredilmesi ile ilgili mal varlığını kaçırması yada bu maksadla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması yönünde dosyada delil bulunmadığından şartları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin reddine…”gerekçesi ile, Davacı tarafın ihtiyati haciz isteminin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin ortağı olduğu … ile davalının ortağı bulunduğu dava dışı … arasında … bünyesinde yer alan “Kurumsal Departman”ın Sekatur tarafından işletilmesine ilişkin akdedilen sözleşmeye dayalı olarak müvekkili ile davalı … arasında söz konusu “Kurumsal Departman”ın gelirlerinin ne şekilde paylaşılacağına ilişkin sözleşme akdedildiğini,
Müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmeden doğan ve müvekkiline ödenmeyen alacaklara ilişkin olarak tarafımızca açılan İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/291 E. sayılı dava derdest olduğunu, Söz konusu dava sonuçlanıncaya kadar alacağın tahsil edilmesinin neredeyse imkansız hale gelecek düzeyde tehlikeye girmesi nedeniyle taraflarınca ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ara kararda ise ihtiyati haciz talebi haksız ve hukuka aykırı olarak reddedilmiş olup ihtiyati haciz talebinin reddi yönünde verilen ara karar tarafımızca istinaf edildiğini, Davaya konu alacak bakımından yaklaşık ispat koşulu tamamıyla sağlandığını, Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin mevcudiyeti, geçerliliği veya sözleşmenin tek bir hükmü dahi davalı tarafından reddedilmediğini, davalı, taraflar arasındaki söz konusu mevcut ve geçerli sözleşmeye rağmen gerçeğe aykırı bir biçimde başka gerekçelerle müvekkilinin kendilerinden herhangi bir alacağı bulunmadığını iddia etmekte olduğunu, ancak önemle vurgulamak gerekir ki taraflar arasındaki sözleşmesel borç ilişkisinin varlığı ve geçerliliği uyuşmazlık dışı olduğunu, Bilindiği üzere bir geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati haciz kararı verilecek uyuşmazlıkta uyuşmazlık konusu alacağın çekişmeli olması esasen geçici hukuki korumanın temel mantığından ileri gelmekte olduğu, geçici hukuki koruma ile asıl amaçlanan, taraflardan birinin iddia ettiği alacaktan karşı tarafın sorumlu olup olmadığı belirlenene kadar, sorumlu olduğunun tespit edilmesi halinde mahkemece verilecek hükmün kendinden beklenen hukuki faydayı sağlayabilmesini ve alacağın tahsilini mümkün kılmakta olduğunu, Ne var ki yerel mahkeme ara kararında uyuşmazlık konusunun “henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç alacak” olmasından bahisle ihtiyati haciz talebimiz reddedildiğini, esasen söz konusu hususlar yargılama neticesinde tespit edilebileceğinden ihtiyati haciz talebinin bu gerekçelerle reddi hukuka aykırı olduğunu, Bu noktada alacağın mevcut ve muaccel olduğuna ilişkin en somut veri ise İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/346 E.sayılı davada mevcut bilirkişi raporları olduğunu, (Ek-1: Bilirkişi Raporu ve Ek-2: Bilirkişi Ek Raporu dosya ekinde sunulmaktadır.) Birebir emsal nitelikteki dava, müvekkil tarafından davalının dava dışı …’deki payları satın almış bulunduğu ve hala …’de %5 pay sahibi olan; %5’lik payı dolayısıyla yine …’ının işletilmesinden sağlanacak gelirlerin paylaşımına ilişkin sözleşmeden kaynaklı olarak müvekkilinin alacaklı bulunduğu …’ya karşı tarafımızca ikame edilmiştir. Söz konusu davada dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde Bilirkişi Ek Raporu’nda 2016-2017 döneminde fesih olmadığı, bu döneme ilişkin alacaklara hak kazanıldığı ile alacakların muaccel ve talep edilebilir olduğu tespit edildiğini, bu nedenle 2016-2017 yıllarından doğan alacakların mevcut ve muaccel olduğuna ilişkin yargılamayı gerektirir herhangi bir durum olmadığı, yapılacak değerlendirmenin mevcut ve talep edilebilir söz konusu alacağın ancak ve ancak hesaplamasına ilişkin olabileceği açıkça ortada olduğunu, Huzurdaki uyuşmazlık ile birebir emsal nitelik teşkil eden dava arasında davalı tarafların dava dışı …’deki pay oranları dışında en ufak bir fark bulunmadığını, Huzurdaki davada davalı …’ın …’deki pay oranı %60 olup emsal nitelikteki dosyadaki davalı …’nın …’deki pay oranı %5 olduğunu, Birebir emsal nitelikteki davada alacakların mevcut ve muaccel olduğu tespitinin yapıldığı Bilirkişi Raporu ve Bilirkişi Ek Raporu’na rağmen ihtiyati haciz talebimizin “henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç alacak” olmasından bahisle reddi hukuka aykırı olduğunu, Huzurdaki davada taraflarınca talep edilen alacaklar 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olduğunu, bu bakımdan borç muaccel olduğundan ve rehinle de teminat altına alınmadığından, yaklaşık ispat koşulu sağlanmış söz konusu alacak için başkaca hiçbir koşul aranmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekmekte olduğunu, Ancak somut olayda kanunen muaccel olmayan alacaklar bakımından aranan ihtiyati haciz şartları dahi gerçekleştiğini, Davalı, merkezi Hollanda’da bulunan yabancı bir fon şirketi olup Türkiye’de hiçbir adresi bulunmamakta olduğunu, Türkiye’de adresi bulunmayan borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin özel durumdan İcra İflas Kanunu gerekçesinde de bahsedildiğini, gerekçede, değişiklik ile Türkiye’de ikamet etmeyen borçlu bakımından alacağın önemli ölçüde tehlikede olma durumu da somutlaştığından borcun muaccel olması şartının aranmadığı ifade edilmekte olduğunu, (Yargıtay 21. HD E. 2012/13821 K. 2012/15625 T. 26.9.2012) İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbirin geçici hukuki koruma tedbirleri olduğu madde gerekçelerinde de açıklandığını, Davaya konu alacakların mevcut ve muaccel olduğunu tarafımızca açılan ve birebir emsal nitelikteki bir başka davada bilirkişi incelemesinde tespit edildiğinden yaklaşık ispat koşulunun sağlanmış olduğu, Davalı tarafın merkezi Hollanda’da bulunan bir yabancı fon şirketi olduğu, Söz konusu şirketin faaliyetinin esasen değişik ülkelerde şirketlere yatırım yapmak ve bir süre sonra payları devrederek ülkeyi terk etmek olduğu, Davalının Türkiye’de herhangi bir şubesi veya tek bir adresi dahi bulunmadığı, Davalının …’deki payları dışında ülkemizde hiçbir mal varlığı bulunmadığı, hususları göz önünde bulundurulduğunda uyuşmazlık konusu alacağın henüz muaccel olmadığına kanaat getirilse dahi ihtiyati haciz kararı verilmediği takdirde davalının yargılamanın gidişatına göre Türkiye’de yatırımı bulunduğu tek şirketteki paylarını da devrederek ülkeyi terk etmesinin çok yakın ve somut bir tehlike olduğu ve böylece yargılama neticesinde müvekkili lehine verilecek hükmün icrası imkanının bütünüyle ortadan kalkacağı ortada olduğu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, görülmekte olan alacak davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece, Davacı tarafın ihtiyati haciz isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık konusu, ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’ nın 258/I. maddesinin ikinci cümlesinde; “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur,” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir.Somut olayda, Davalının ortağı olduğu … A.Ş. İle davacının ortağı olduğu … Limited Şirketi (“…”) arasında 31.03.2016 tarihinde imzalanan “Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi” ve Kurumsal Süreçlerin işletilmesine ilişkin Ek Protokol çerçevesinde taraflar arasındaki ilişki ile karşılıklı hak ve yükümlülükler belirlenmiş bulunmaktadır. Tarafların işbu Sözleşmelerden kaynaklı tüm edimlerini yerine getirip getirmediği ve davacının sözleşmeden kaynaklı alacaklı olup olmadığı ve miktarının tesbiti yargılamayı gerektirdiği, dosyaya ibraz edilen belgeler yaklaşık ispata yeterli değildir. İhtiyati haciz talep eden davacı İİK 257/2. Maddede öngörülen ihtiyati haciz şartlarının mevcut olduğuna (borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığına) dair dosya içine herhangi bir belge sunmamıştır. İİK 257. Maddede öngörülen ihtiyati haciz şartlarının oluştuğuna ilişkin talep ve karar tarihi itibariyle yaklaşık ispata yeterli delil dosya içine sunulmadığından ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati haciz talep edilebileceği gözetildiğinde yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre davacın, ihtiyati haciz kararı verilmesi talebinin reddine yönelik verilen ara kararda isabetsizlik bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.