Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/746 E. 2021/729 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/746 Esas
KARAR NO: 2021/729 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2020/146 Esas – 2021/128 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirketin kargo hizmeti vermekte olduğunu, davalı taraftan cari hesap alacağı bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı ve taraflar arasındaki cari hesap ekstresine göre davalı tarafın, müvekkili şirkete toplam borcunun 3.200,00 TL olduğunu, iş bu alacağın tahsili amacı ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiğini, arabuluculuk görüşmesinin de olumsuz sonuçlandığını, müvekkilinin alacağının likit olduğunu, davalı kayıtlarında da mevcut olduğunu beyanla; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine takip miktarının %20sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin, davacı şirket ile arasındaki sözleşmeye bağlı olarak 2012-2018 tarihleri arasında Gaziantep – İstanbul hattında kargo şirketine taşıma işi için kamyonunu kiraya vermiş olduğunu, yapılan bu işin, aracın müvekkilinde olduğu dönemde hat usulüyle yapılmış olduğunu, müvekkiline ait aracın, kargo hizmetinde kullanılmış olduğunu, yapılacak sefer karşılığında ödemelerin yapılacağının kararlaştırılmış olduğunu, müvekkilinin kargo hizmetinde olan aracını 2018 mayıs ayında devrettikten 1,5 sene sonra davacı şirket tarafından 2018 yılına ait tek taraflı kesilmiş ve müvekkiline dahi gönderilmeyen fatura dayanak gösterilerek Bakırköy …İcra Müd. … E. dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, müvekkilinin davacı olan kargo şirketine sadece taşıma işi için aracını vermiş olduğunu, bunun dışında dava dilekçesinde yazıldığı gibi bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı şirketin müvekkiline ait aracı sadece kendi kargo hizmetinde çalıştırmış olduğunu, bunun dışında müvekkilinin borçlu çıkacağı bir mal veya hizmet alış verişinde bulunulmamış olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde cari hesap ekstresindeki alacağının kaynağını ve hangi iş sonucunda fatura kestiğini açıklayamamış olduğunu beyanla; itirazın iptali talebinin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/02/2021 tarih ve 2020/146 Esas – 2021/128 Karar sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamı tümel olarak değerlendirildiğinde, Suruç Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazısında davalı tarafın 01/10/2012-04/01/2019 tarihleri arasında işletme defteri tutmakla yükümlü olduğu, 04/01/2019 tarihi itibari ile terk nedeni ile defter tutma zorunluğunun kalktığının bildirildiği, dava tarihi (14/02/2020) itibari ile mükellefiyetinin bulunmadığı, yine Şanlıurfa Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazsısına davalı tarafın ticaret sicil kaydının bulunmadığının bildirildiği, davanın açıldığı tarihteki şartlar itibari ile değerlendirilmesi gerektiği, bu hali ile dava konusunun ticari iş olarak değerlendirilemeyeceği, ticari olmayan davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması, Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisi olması, göreve ilişkin usul kurallarının HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olması hususları bir arada değerlendirildiğinde mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerektiği kanaati ile …”gerekçesi ile, Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin 29 Nisan 2017 tarihli ve 30052 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 690 karar sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 73. Maddesi “(6) Kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” gereği harçtan muaf olduğunu, İstinaf başvurusuna konu ettikleri davanın konusu itirazın iptali davası olup yerel mahkeme, eksik inceleme yapmak suretiyle görevli mahkemede açılmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verdiğini, Yerel mahkeme huzurunda görülen dosyada mübrez beyanlarında izah ettikleri hususlara rağmen yerel mahkeme, davanın usulden reddi kararı ile açıkça usul, yasa ve yerleşik içtihatlara aykırı, hatalı bir karar oluşturduğunu, Huzurdaki dava itirazın iptali davası olup yerel mahkeme usul hatası yapmak suretiyle görevsizlik kararı verdiğini, huzurdaki dosya incelendiğinde haksız itirazın, iptalini talep ettikleri Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip talebine konu cari hesap ekstresinin davalı yanın tacir olduğu dönemi kapsadığı sabit olduğunu, Yerel mahkeme hatalı bir yorumda bulunarak alacağın doğduğu dönemi değil, davanın açıldığı tarihi esas aldığını, oysaki davalının tacir olup olmadığını dava açma anında değil, davaya konu olayın vuku bulduğu tarihteki durum esas alınması gerektiğini, dava şartı olan göreve ilişkin usul kuralları davanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen ele alınabilmekte olduğunu, Kaldı ki, davalı dava sürecinde de vergi dairesi kaydını terkin ettirebileceğini, bu durumda karar aşamasına gelmiş dosyada salt davalı vergi dairesi kaydını terkin ettirdi diye davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilemeyeceğini, Huzurdaki uyuşmazlıkta mahkeme karar gerekçesinde de hataya düşerek dava tarihinde ki mükellefiyetini incelediğini, oysaki Şanlıurfa Vergi Dairesi yazısında açıkça davalı yanın tacir olduğunu, 01/10/2012-04/01/2019 tarihleri arasında defter tutuma yükümlülüğü bulunduğunu ifade etmekte olduğunu, işbu yazıda belirtilen tarih aralığı müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkinin bulunduğu dönem olduğunu, Yerel mahkemenin görevsizlik kararı bu yönüyle hatalı olup, müvekkili şirket ile davalı arasında ki ilişki ticari iş olup aynı zamanda ticari iş yapıldığı anda tacirler arasında yapıldığını, TTK ve HMK kapsamında yerel mahkeme huzurunda açılan davada herhangi bir görevsizlik söz konusu olmadığını, görevli mahkemede açıldığı sabit olan davanın yerel mahkeme tarafından dava şartı yokluğundan reddini kabul etmediklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına davanın kabulüne,, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki araçla şehirlerarası kargo taşıma sözleşmesi başlıklı sözleşmeden kaynaklı bakiye alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, ticari olmayan davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 02/12/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu; 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı HMK’ nın 341. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan “binbeşyüz” ibareleri “üç bin” şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.” HMK 341/4 maddesindeki kesinlik sınırı, yeniden değerleme oranı ile 01/01/2021 – 31/12/2021 tarihleri arasında verilen hükümlerde geçerli olmak üzere 5.880,00. TL. olarak belirlenmiştir. İstinafa konu edilen davada, dava değeri 3.200, 00 TL. olup 09/02/2021 karar tarihi itibariyle verilen karar kesin nitelikte olduğundan, kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır.Bu nedenle, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacı harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda HMK.’nın 352. maddesi uyarınca 18/05/2021 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.