Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/739 E. 2021/711 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/739 Esas
KARAR NO: 2021/711 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2018
NUMARASI: 2014/118 Esas – 2018/152 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirketin, 2007 yılında hem Türkiye, hem de yurt dışı piyasasına sunmuş olduğu “…” isimli özgün ürününün, davalı şirket tarafından birebir kopya edilerek “…com, …, …” adı altında satışa sunduğunu, ihlale son verilmesi için davalı yana ihtarname keşide edildiğini, davalı şirketin cevabi ihtarnamesinde ise … ürününün ayırt ediciliğinin ve yeniliğinin bulunmadığını iddia ettiğini, oysa müvekkili şirket tarafından tasarlanan … çay bardağının, ayırt edici ve yenilikçi, hususi bir tasarım olduğunu, davalı yanın müvekkili şirkete ait dava konusu üründen haksız biçimde yararlanmış olmasının haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı yanın davaya konu fiilinin tespitine, haksız rekabetin men’ine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin bu nedenle uğradığı 5.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi zararın, TCMB avans kredi faizi ile birlikte tazminine, ayrıca hükmün kesinleşmesinden sonra Türkiye genelinde yayın yapan yüksek tirajlı bir gazetede üç gün süreyle ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının tüm iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Türk Patent Enstitüsü nezdinde, dava konusu tasarım ile ilgili olarak, davacı adına kayıtlı, tescilli bir tasarım bulunmadığını, bu nedenle de davacının davasına konu ettiği tasarımın yeni ve ayırt edici nitelik taşıdığından söz edilemeyeceğini, davacının, dava konusu tasarımın yeni ve ayırt edici nitelik taşıdığını iddia ettiği unsurların tamamının, gerek müvekkili, gerekse dava dışo üçüncü kişiler tarafından, Türkiye’de ve dünyada, davacının ürününü piyasa sürdüğünü iddia ettiği 2007 tarihinden çok önce piyasa sürülmüş olduğunu, bu nedenle dava konusu tasarımın, ayırt edicilik unsuru taşıdığından bahsetmenin mümkün olmadığını, dosyaya sunulan müvekkili şirkete ait 1989 ve 1996 tarihli kataloglardan da anlaşılacağı üzere, davacının 2007 yılına dayandırmak istediği hak sahipliği iddiasının hukuka aykırılığının ortaya çıktığını, yine dosyaya sunulan, dava dışı tasarımcı … tarafından tasarlanıp, müvekkili firmaya ürettirilmiş olan bardak tasarımlarına ilişkin tasarım belgelerinden, resim çizim tarihinin 09/10/2006 tarihi olarak kaydedildiğinin açıkça görüleceğini, Türk Patent Enstitüsü nezdinde yapılan araştırmada, 15/02/2008 tarihli dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ne ait … sayılı endüstriyel tasarım çoklu tescil belgesinin 1 numaralı “…” adlı tasarımı incelendiğinde de, davacıya ait dava konusu tasarım üzerinde davacının herhangi bir hak sahipliği olmadığının tespit edilebildiğini, anılan tasarımın, dava dışı şirket tarafından 09/07/2007 tarihinde “…” adlı yasal dijital tescil kurumu tarafından tescil edildiğini, davacının dava konusu tasarımın 12/07/2007 tarihinde dava dışı … A.Ş tarafından da TPE nezdinde … sayıyla tescil edilmiş ise de anılan çoklu tasarım belgesinin bahsi geçen çay bardağı tasarımlarına ilişkin 7,8,9 ve 10 numaralı tasarımların mahkeme kararı ile iptal edildiğini ve iptalin TPE kayıtlarına geçtiğini, yani, davacının hak sahipliğini dayandırdığı Kasım 2007 tarihinde önce, 12/07/2007 tarihinde, tescil başvurusuna konu edilmiş olan tasarımların dahi mahkeme kararı ile hükümsüz kılınmışken, davacının Kasım 2007 tarihini esas alarak anılan tasarım üzerinde yenilik iddiasında bulunmasının kabul edilemeyeceğini, kaldı ki davacının hak sahipliği bulunduğu düşünülse dahi, ürünlerin çıplak halde değil, kartondan yapılmış ve üzerinde marka adı ve ambalajıyla satışa sunulduğunu, yerleşik içtihatlar uyarınca, tüketicilerin tanınmış markayı gördükleri durumda iltibas tehlikesinin doğmasının dahi mümkün olmadığı ilkesi göz önüne alınarak, davacı aleyhine bir haksız rekabet eylemi sonucunun gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/03/2018 tarih ve 2014/118 Esas – 2018/152 Karar sayılı kararında; “…Bilirkişi heyeti, mahkememize sunduğu 14/10/2016 tarihli raporunda,  davacının tasarımının TPE nezdinde tescil edilmiş bir endüstriyel tasarıma dayandırmadığından hareketle, uyuşmazlığa TTK’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğini, ancak, davalı … davacının ürünleri arasında yapılan karşılaştırma sonucunda, cam bardaklarda hem cam teknoloji kalitesi, hem ambalaj kalitesi ve ölçülendirmeleri açısından farklılıklar gözlemlendiğini, cam bardakların nihai kullanıcı açısından standartlara uygun, fakat farklı kalite ve görüntüde olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle de davalı bakımından dürüstlük kuralına aykırı bir davranış ya da ticari bir uygulamanın bulunmadığını, diğer bir anlatımla, TTK m.55/1-a-4 hükmüne uygun bir haksız rekabet eyleminin olmadığı sonucuna varıldığını bildirmiştir. Davacı vekilinin bilirkişi heyet raporunda eksik inceleme yapıldığını, raporun hatalı ve bilimsellikten uzak olduğunu, hükme esas alınamayacağını belirterek itiraz etmesi üzerine, itiraz doğrultusunda dosya ek rapor tanzim etmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti, ek raporunda; dava konusu olan cam bardakların, teknik değerlendirmesi faydalı model, patent, marka vs. şeklinde değil, üretim tekniği ve ölçüleri olarak değerlendirildiğini, değerlendirme sonucu DIN EN dünya standartlarında ve TSE standartlarına göre cam teknolojisinde malzemelerin ölçü ve standartlarının açık olduğunu, bu nedenle de teknik olarak, dava konusu cam bardakların birbirine yakın ölçü ve ebatta olmasının standarların gereği olduğunu, sonuç olarak, cam bardakların benzerliğinin, teknik standartlara uygunluğunun, bu standartlarda ölçüm aralıklarının DIN EN ve TSE standart açıklamalarında belirtildiğini belirtmişlerdir. Alınan kök ve ek bilirkişi heyet raporları gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmışlardır. Mahkememiz dosya tamamı, alınan ve benimsenen kök ve ek bilirkişi heyet raporları  ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; davalının, TTK m.55/1-a-4 hükmüne uygun bir haksız rekabet eyleminin bulunmadığı anlaşıldığından…”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı tarafından piyasaya sürülen çay bardağının müvekkili şirkete ait özgün zen çay bardağının birebir aynısı olduğunu, Yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda “DIN EN dünya standartlarında ve TSE standartlarına göre cam teknolojisinde malzemenin ölçü ve standartlarının açık olduğunu, bu nedenle teknik olarak dava konusu cam bardakların birbirine yakın ölçü ve ebatta olmasının standartların gereği olduğu” ezcümle dava konusu ürünlerin aynı olmasının çay bardağı olmalarından kaynaklandığını ifade ettiği, hükme esas alınan bu görüşün hiçbir teknik ve yasal dayanağı bulunmadığını, Müvekkili şirkete zen ürünü, müvekkili şirketin kendi çaba ve emeğinin sonucu olarak ürettiği klasik çay bardaklarından farklı özgün, ayırt edici ve yenilikçi bir çay bardağı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından benimsenen görüşün kabul edilmesi halinde çay bardaklarının hiçbir surette tasarım ürünlerine konu edilemeyeceği anlayışının ortaya çıkacağını, tüm dünyada pek çok farklı tasarımda özgün çay bardağı mevcut ve müvekkili şirketin de çay bardağı bu özgün çay bardaklarından biri olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi beyanı asla kabul edilmeyeceği, standarta uygun olduğu halde kullanım amacı aynı olduğu halde, farklı tasarımlarda pek çok farklı cam bardak olduğu ve yasal unsurlarını taşıması kaydıyla bu bardakların iltibasa karşı korunduklarını,
Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda DIN EN ve TSE standartlarına göre bardak ebatlarının ne olması gerektiğine dair hiç bir tespite yer verilmediğini, Bilirkişi raporunda dayanaksız değerlendirmelerden bir diğeri dava konusu bardaklar arasındaki çap, derinlik ve taban kısımlarında farklılıklar bulunduğu yönündeki asılsız iddialar olduğunu, Bilirkişilerce iki ürün arasındaki cam bardak ebatlarının ölçülerinde fark var iddiası sadece ve sadece bir milimetre civarında olduğu, eş söyleyişse, bilirkişi bir milimetrik bardak ağzı genişlik farkını ayır edicilik için yeterli gördüklerini, Bilirkişilerin kabul ettiği değerlendirme doğrultusunda tüketiciler her iki bardak arasındaki bir milimetrik farkı görüp, ürünlerin birbirinden farklı olduklarını bir milimetrik fark sayesinde ayırt etmeleri gerektiğini, Eğer milimetrik fark ayırt edicilik için yeterli ise, o halde sormak lazımdır ki anılan iki ürünün iltibas yaratıcı benzer olması için ebat ölçü farkının kaç milimetre olması gerektiğinin cevaplanması gerektiğini, Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca huzurdaki davaya konu çay bardakları gibi ayniyet derecesinde benzerlik durumunda haksız rekabet hüküm ve sonuçlarının doğacağını kabul edildiğini, (Yargıtay 11. H.D: 2015/9702 E. 2016/5315 K. 11/05/2016 T., Yargıtay 11. H.D: 2003/11057 E. 2004/7032 K. 24/06/2004 T.) Dolayısıyla dava konusu ürünlerin ortalama bir tüketici tarafından karıştırılması olağan hatta beklenen bir durum olduğunu, Yerleşik Yargıtay kararları uyarınca tasarımlar arasında kıyaslamanın tasarım uzmanı bilirkişiler tarafından yapılması gerektiğinin belirtildiği ve aksi durum bozma sebebi kabul edildiğini, (Yargıtay 15. HD 2014/14013 E. 2015/2524 K. 25/02/2015 T:) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tespit ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda; davalı … davacının ürünleri arasında yapılan karşılaştırma sonucunda, cam bardaklarda hem cam teknoloji kalitesi, hem ambalaj kalitesi ve ölçülendirmeleri açısından farklılıklar gözlemlendiğini, cam bardakların nihai kullanıcı açısından standartlara uygun, fakat farklı kalite ve görüntüde olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi heyeti ek raporunda; dava konusu olan cam bardakların, teknik değerlendirmesi faydalı model, patent, marka vs. şeklinde değil, üretim tekniği ve ölçüleri olarak değerlendirildiğini, değerlendirme sonucu DIN EN dünya standartlarında ve TSE standartlarına göre cam teknolojisinde malzemelerin ölçü ve standartlarının açık olduğunu, bu nedenle de teknik olarak, dava konusu cam bardakların birbirine yakın ölçü ve ebatta olmasının standarların gereği olduğunu, sonuç olarak, cam bardakların benzerliğinin, teknik standartlara uygunluğunun, bu standartlarda ölçüm aralıklarının DIN EN ve TSE standart açıklamalarında belirtildiğini belirtmişlerdir. HMK 266 maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir,” ve yine HMK 282 maddesinde; “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verdiği beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği ve İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek ilk derece mahkemesince kurulan hüküm gerekçesinde davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.