Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/732 E. 2023/1384 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/732 Esas
KARAR NO: 2023/1384 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/93 Esas – 2020/471 Karar
TARİHİ: 08/09/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalının tasfiye halinde … A.Ş. ile imzalanan “Miktarlı – Gazlı Ve Gazsız Ürün-bayilik Bölgesi Direkt Satış Noktası Sözleşmesi “ne müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, ancak müvekkili şirket tarafından Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin sözleşmedeki taahhütlerine aykı davranarak ve müvekkili şirkete herhangi bir bildirim yapmaksızın ticari faaliyetlerine son vermiş olduğunu ve adreste bulunmadığının Beyoğlu … Noterliği’nin 02/10/2018 tarih ve … yevmiye sayılı resimli tutanağı ile ayrıca tespit edildiğini, işletmenin faaliyette bulunmadığının tespiti üzerine 08/10/2018 tarihli fesih ihbarnamesi ile müvekkil şirket ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin feshedildiğini, davalı tarafından sözleşmeye aykırılığın tespit edilmesi üzerine ayrıca İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğümün … Esas sayılı dosyasından sözleşmeye aykırılıktan dolayı 15.232,67-TL’sı pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli ve 25,50-TL ihtarname posta masrafı ile 221,98-TL noter tespit masrafı olmak üzere toplam 15.480,15-TL üzerinden ilamsız icra takibinin açıldığının, davalı/borçlu vekili tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı/borçlu tarafından açılan icra takibine karşı itiraz dilekçesi ile takip konusu borca ve ferilerine herhangi bir borcun olmadığı ileri sürülerek itiraz edildiğini, davalı/borçlu aleyhine açılan icra takibinin konusu ve dayanağı davalının sözleşmeye aykırı davranışı neticesinde sözleşmenin feshedilerek faturaya dayalı ödenen 20.001,00-TL pazarlama faaliyetlerine katkı bedeli alacağının kıstelyevm hesabı gereğince kalan bakiyesi olan 15.232,67-TL tutarlı kısmı ile yine 221,98-TL noter tespit ve 25,50-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 15.480,15-TL’ nın ödenmesi talebinden ibaret olduğunu, izah olunan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalı/borçlu tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibi ve itirazın iptali davası konusu olan 15.232,67-TL”sı pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli ve 25,50-TL ihtarname posta masrafı ile 221,98-TL noter tespit masrafı masrafı olmak üzere toplam 15.480,15 -TL müvekkil şirket alacağının icra takibi tarihinden itibare işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı/borçludan tahsiline, icra takibini sürüncemede bırakmaya yönelik itiraz nedeniyle davalı/borçlunun icra takibi ve dava konusu olan alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı, yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı, davanın inkar edilmiş sayıldığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 08/09/2020 tarih 2018/93 Esas – 2020/471 Karar sayılı kararında;”Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.Davanın özünün taraflar arasında kurulan “pazarlama faaliyetlerine katılım sözleşmesinin” erken feshi kapsamında yatırım bedeli ile bedelin tahsili amacıyla yapılan giderlerin kıstelyevm usulu ile davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında hem davacı tarafın hem de davacı şirket bölge bayisi … ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davacı ve dava dışı bölge bayisi … ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde davacının davalı müteselsil kefilden kıstelyevm usulüne dayalı olarak 15.232,67 TL pazarlama faaliyetine katkı payının iadesi hususunda alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin yerine getirildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davacı taraf dava dilekçesinde ticarî defterlere delil olarak dayanmış olup söz konusu ticari defterler mahkememizce incelenmiştir.Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davacı şirketin 15.232,67 TL Pazarlama Faaliyetine Katkı Payı, 221,98 TL Tespit ve 25,50 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 15.480,15 TL’nin davalı mütesilsil kefilden alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davanın ve alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.”gerekçesi ile, “Davanın KABULÜ İLE; 2-Davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına,3-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 15.480,15 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 3.096,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı firma tarafından başlatılan ilamsız icra takibine dayanak olarak 20.12.2016 tarihinde akdedilen Miktarlı – Gazlı ve Gazsız Ürün – Bayilik Bölgesi Direkt Satış Noktası Sözleşmesi gösterildiğini; sözleşme incelendiğinde “ŞİRKET – BAYİ ve İŞLETMECİ” sıfatıyla üçlü bir yapıya sahip olduğunu; ŞİRKET sıfatına sahip olanın davacı … A.Ş., BAYİ sıfatına sahip olanın dava dışı … LTD. ŞTİ. ve İŞLETMECİ sıfatına sahip olanın dava dışı … A.Ş. olduğunu; yürürlükte olan hukuk sistemimizde taraflar arasında akdedilen sözleşmenin gerek geçerliği gerekse bağlayıcılığı tarafların sözleşmeyi imzalaması ile doğmakta olduğunu; davacı firma tarafından sunulan sözleşme örneği incelendiğinde … A.Ş. tarafından sözleşmenin imzalanmadığını, Müvekkiline davacı … A.Ş. tarafından “Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil” başlıklı tek sayfadan ibaret bir vesika imzalattırıldığını; belgede vekil edenin 20.12.2016 tarihinden itibaren dava dışı .. A.Ş.’nin davacı … A.Ş. ile arasındaki “Direkt Satış Noktası Sözleşmesi” için MÜTESELSİL olarak 24 AY süre ile 21.000-TL kefalet verdiğinin yazılı olduğunu; müvekkilinin “KEFİL” sıfatıyla sorumluluğunun bulunabilmesi için kanunun aradığı en önemli şartın hukuka uygun ve muaccel bir alacağın bulunması gerekmekte olduğunu; davacı firma ile dava dışı … A.Ş. arasında akdedilen bir sözleşme bulunmadığını; sözleşmeden doğan bir alacağın bulunmadığı yerde müvekkilinin “KEFİL” sıfatıyla sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, Gerek icra takibi başlatanın gerekse de dava açanın sözleşmeyi imzalamamış olan …A.Ş. Firması olduğunu; dolaysıyla … A.Ş.’nin müvekkile karşı “KEFİL” olduğu gerekçesiyle görülen davayı açmak veya icra takibi başlatmak için hukuki yararının bulunmadığını, Yapılan yargılama neticesinde alınan 19.09.2019 tarihli kök bilirkişi raporu incelendiğinde dava dilekçesinde davacı … A.Ş. firmasının ticari defter ve kayıtlarına dayanmış olduğu ve bilirkişi tarafından yerinde yapılan incelemede dava dışı … A.Ş. ile aralarında alım-satım gerçekleştiği gösterir fatura ve benzeri kayda rastlanmadığının bildirildiğini; davacı firmanın ticari defterine yansıyan tek kaydın dava dışı … A.Ş.’nin düzenlemiş olduğu fatura gereği banka havalesi ile 20.001,00-TL gönderilmiş olması olduğunu, 07.01.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda dava dışı …LTD. ŞTİ. ve … San. ve Tic. A.Ş. firmalarının ticari defter incelemesinin yapıldığını; (Dava dilekçesinde söz konusu firmaların taraf sıfatları olmadığı gibi ticari defter kayıtlarına delil olarak dayanılmadığını) Dava dışı şirketlerin ticari defterleri incelendiğinde dava dışı … A.Ş.’ye 1192 parça ürün sattıklarının bilirkişi tarafından tespit edildiğini ve yapılan hesaplama neticesinde davacı firma tarafından icra takibinde istenen tutarda isabetsizlik olmadığının tespiti yapıldığını, Davacı firmanın 20.12.2016 tarihli sözleşmede her ne kadar adı geçmekte ise de sözleşmeyi imzalamadığını; sözleşme kapsamında dava dışı … A.Ş.’ye bizzat sattığı bir ürünün dahi bulunmadığının ticari defter kayıtları ile sabit olduğunu, Sözleşmenin diğer tarafı olan dava dışı … LTD. ŞTİ.’nin satmış olduğu ürün veya ürünlerin bedellerinin tahsiline ilişkin müvekkile veya dava dışı … A.Ş.’ye göndermiş olduğu ihtar veya ihbarname, başlatmış olduğu icra takibi veya açmış olduğu davanın bulunmadığını; “Pazarlama Faaliyetlerine Katkı Bedeli” adı altında vekil edenin kefaletinde dava dışı … A.Ş.’ye ödemiş olduğu bir bedelin de bulunmadığını, Dava dışı …San. ve Tic. A.Ş.’nin 20.12.2016 tarihli sözleşmeye taraf olmadığı, “Pazarlama Faaliyetlerine Katkı Bedeli” adı altında vekil edenin kefaletinde dava dışı … A.Ş.’ye ödemiş olduğu bir bedel de bulunmadığı ve son olarak satmış olduğu ürün veya ürünlerin bedellerinin tahsiline ilişkin müvekkiline veya dava dışı … A.Ş.’ye göndermiş olduğu ihtar veya ihbarname, başlatmış olduğu icra takibi veya açmış olduğu davanın bulunmadığını, … A.Ş.’nin ilk derece mahkemesi nezdinde açmış olduğu davada hukuki yarar ve husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE karar verilmesi gerekirken aksine davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu, Müvekkiline, davacı … A.Ş. tarafından “Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil” başlıklı tek sayfadan ibaret bir vesika imzalattırıldığını; belgede vekil edenin 20.12.2016 tarihinden itibaren dava dışı … A.Ş.’nin davacı … A.Ş. ile arasındaki “Direkt Satış Noktası Sözleşmesi” için MÜTESELSİL olarak 24 AY süre ile 21.000-TL kefalet verdiğinin yazılı olduğunu; 6098 sayılı TBK m.583/2 ve m.589 gereğince kefilin sorumluluğu kefalet sözleşmesinde yazılı olan azami tutar olduğunu; bu tutarın asıl sözleşmede yazılı olan tutarı geçemeyeceğini; kefilin, asıl borçludan daha ağır bir sorumluluk altına giremeyeceğini; somut olayda vekil edenden “KEFİL” sıfatıyla istenen tutarın: 21.000,00-TL olduğunu; sözleşme gereği dava dışı … A.Ş.’ye ödenen tutarın KDV DAHİL 20.001,00-TL olduğunu; kefalet tutarının sözleşmede belirtilen tutardan yüksek olduğunu; kanunun emredici hükümleri gereği kefalet tutarının asıl alacağı geçemeyeceğini; dolayısıyla vekil edene imzalattırılan kefalet sözleşmesinin yasa gereği geçersiz olduğunu, İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında vekil eden davacı firma tarafından kendisine evrak imzalatıldığını beyan ettiğini; beyan incelendiğinde sadece imzanın kendisine ait olduğunu zikrettiğini ancak 6098 sayılı TBK uyarınca her ne tür olursa olsun kefalet sözleşmesinin yazılı olacağı, sorumlu olunacak azami tutar, kefalet tarihi ve kefalet türünün (özellikle müteselsil kefalette “MÜTESELSİL” veya bu anlama gelen kelimenin) el yazılı olması gerektiğini; ayrıca kefilinde imzasının da bulunacağını; vekil edenin sadece vesikanın altında bulunan imzanın kendisine ait olduğunu beyan ettiğini; sayılan unsurların kendi el yazısı ile yazılması gerektiğinin kanuni zorunluluk olduğunu, “Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil” başlıklı vesikada yer alan boşluklar müvekkili tarafından el yazısı ile doldurulmadığını, sadece müvekkili tarafından imzalandığını; kanunun emredici hükümlerine riayet edilip edilmediği yazılı unsurların vekil edenin eli ürünü olup olmadığının tespiti yapılmadan ilk derece mahkemesi tarafından eksik inceleme ile karara çıkıldığını, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 19.12.2018 Tarih 2018/3114 E. – 2018/6714 K. Sayılı ilamında: “2-Davalı … vekilinin temyiz istemine gelince, kefalet sözleşmesi 08.12.2014 tarihli olup 6098 sayılı TBK hükümlerine tabidir. TBK’nın 583. madde hükmü uyarınca, kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır. Mahkemece davalının imzasının bulunduğu kefalet sözleşmesinde yasada belirtilen unsurların yer alıp almadığı hususları tartışılmaksızın, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün davalı … Yönünden BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 19/12/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.” ifadesine yer verildiğini, Kabul anlamına gelmemekle birlikte: müvekkile imzalatılan belgenin başlığı incelendiğinde “Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil” başlığının yer aldığını; hem kefil hem borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesinin kanunda yapılan tanımlamalara aykırı düşmekte olduğunu, Müşterek borçlu; alacaklıya karşı mevcut borçtan hissesi oranında sorumlu olmasını gerektirmekte olduğunu, Müteselsil kefil; bir başkasına ait borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden dolayı kişisel olarak borcun tümünden alacaklıya karşı sorumlu olmayı ifade etmekte olduğunu, Vekil edenin 20.12.2016 tarihli sözleşmede taraf sıfatıyla yer almadığı gibi imzasının da bulunmadığını; dolayısıyla borçlu sıfatıyla borcun tamamından veya hissesi oranında sorumlu olmasının hukuken mümkün olmadığını; ticaret sicil kayıtları incelendiğinde dava dışı …. A.Ş.’nin ortağı veya yetkilisi olmadığının da sabit olduğunu; şirketin kurulduğu tarihten günümüze kadar iki sahibinin bulunduğunu; … ve …. Kefil olarak sorumlu olması için kanunun aramış olduğu şartların bulunmadığının iki numaralı paragrafta izah edildiğini, Dava dışı … A.Ş. sahibi tarafından 06.03.2018 tarihinde alınan ve 12.03.2018 tarihinde ticaret sicile tescil edilen kararda “Şirketin devamından fayda görülmediğin şirketin tasfiye edilmesine…”şeklinde karar verildiğini; bu karar üzerine dava dışı … A.Ş. borçlu ve alacaklı olduğu kişilerin müracaat etmesi için sırasıyla 20.03.2018 – 27.03.2018 ve 03.04.2018’de üç defa olmak üzere ilan yaptığını; yapılan ilanların üzerine dava dışı … A.Ş.’ye müracaat etmek yerine en son ilan tarihinden bu yana 7 ay bekleyerek icra takibi başlatılması ve akabinde itiraz neticesinde dava açılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Müvekkiline karşı başlatılan haksız ve dayanaktan yoksun icra takibinde borca, takibe ve tüm fer’ilerine itiraz edilmesinin yanı sıra açık bir şekilde yetki itirazında da bulunulduğunu; ilk derece mahkemesi tarafından 30.04.2019 tarihli celsede ara karar gereği vekil edenin yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verildiğini; verilen kararın hukuka aykırı olduğunu; kabul anlamına gelmemekle birlikte: kefil sıfatıyla vekil edene karşı başlatılan icra takibinde genel yetki kuralı geçerli olup asıl borçlunun değil kefilin ikamet adresi (… Mah. … Sok. … Apt. No:… …- … / İSTANBUL) sınırlarında bulunan icra müdürlüğünde icra takibinin başlatılması zorunlu iken İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatıldığını; başlatılan icra takibinin yetkisinin, vekil edenin açık yetki itirazı karşısında ilk derece mahkemesi tarafından geçerli bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu; icra dosyasının dayanağı olan sözleşmede davacı tarafın imzasının bulunmaması sözleşmedeki yetki kaydının uygulanmasına engel teşkil etmekle birlikte HMK m.17 uyarınca yetki hususunda anlaşmanın tacirler arasında geçerli olacağı nazara alındığında müvekkilinin tacir sıfatı bulunmadığından HMK’da yer alan genel yetki kuralının uygulanacağının açık olduğunu, Tüm bu nedenler ile müvekkili … hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nde başlatılan icra takibine karşı borca, takibe, faize, tüm fer’ilerine ve açıkça yetkiye itiraz edilmesi üzerine ilk derece mahkemesi nezdinde açılan itirazın iptali davasında davacı … A.Ş. firmasına borçlu olmadığı sunulan sözleşmenin imzasız olması, “müşterek borç ve müteselsil kefil” başlıklı belgenin kanunun aradığı unsurları taşımadığı, dava dilekçesinde bildirilmeyen bildirilse dahi taraf sıfatı bulunmayan şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının incelenerek borcun varlığına kanaat getirilmesi ve yasa gereği düzenlenmiş (yetkiye ilişkin) usul hükümlerine riayet edilmemesi sonucu davanın kabulüne karar verilmesinin ağır ve bariz hukuka aykırılık olduğunu,İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın REDDİNE, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; dava dışı … Anonim Şirketi, dava dışı … Limited Şirketi ve davacı arasındaki bağıtlanan bayilik bölgesi direkt satış noktası sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği iddiasına dayalı olarak, dava dışı … Şirketi’ne ödenen pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli ile posta ve noter tespit masraflarının tahsili amacıyla, … Şirketi ile sözleşmeye müteselsil kefil olduğu iddia olunan davalı aleyhine başlatılan takibe, davalı kefil tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; davacının bayilik bölgesi direkt satış noktası sözleşmesi altında imzasının bulunmaması nedeniyle aktif husumetinin mevcut olmadığı, davacının taraf olmadığı sözleşmeden doğan alacağı bulunmayacağı için, davalının kefalete dayalı sorumluluğuna gidilemeyeceği, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında davacının … Şirketi’ne doğrudan içecek satmadığının tespit edildiği, davanın hukuki yarar ve husumet yokluğundan reddi gerektiği, davalının kefalet limitinin 21.000,00-TL olduğu, ancak dava dışı … Şirketi’ne ödenen katkı payı bedelinin 20.000,01-TL olduğu, kefalet limitinin asıl alacağı geçemeyeceği, dosyaya sunulan kefalet sözleşmesinde davalının yalnızca imzasının bulunduğu, el yazılarının davalıya ait olmadığı, TBK’nun 583 maddesi uyarınca kefaletin geçersiz olduğu, ayrıca anılan sözleşmede davalının hem müşterek borçlu hem de müteselsil kefil olduğunun belirtildiği, bu iki sıfatın birleşemeyeceği, dava dışı … Şirketi’nin tasfiye kararı aldığı, bu kararın sicil gazetesinde üç kez ilan edildiği, davacı şirketin alacak bildiriminde bulunmayıp sonradan icra takibi başlattığı, davalının borca itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın mahkemece haksız olarak reddedildiği yönündedir. Dosyaya mübrez dava dışı … Anonim Şirketi(işletmeci), dava dışı … Limited Şirketi(bayi) ve davacı(şirket) arasında bağıtlanan bayilik bölgesi direkt satış noktası sözleşmesi ile tarafların, işletmecinin, Şirket’e ait içecek ürünlerini Bayii’den temin ederek işletmesinde satması hususunda anlaştıkları, sözleşmenin üçüncü maddesi ile, işletmecinin sözleşmede belirtilen ürünlerden 5000 kasa/koli ürünü satması ile sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin kararlaştırıldığı, yine sözleşmenin yedinci maddesinde işletmeciye şirket ve bayiinin yazılı onayını almadan, işletmeyi kapatmak, devretmek gibi sözleşmenin devamına etki edecek değişikliklikler yapmama yükümlülüğü getirildiği, sözleşmenin onuncu maddesi ile, işletmecinin sözleşmeden doğan yükümlülüklere aykırı davranması halinde, Şirket’in sözleşmeyi derhal ve tek taraflı fesih hakkının bulunduğunun kararlaştırıldığı, sözleşmenin özel hükümlerinin birinci paragrafında davacının işletmeciye KDV hariç 16.950,00-TL pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli ödeyeceğinin, ikinci paragrafında sözleşmenin işletmecinin yükümlülüklerine aykırı davranması nedeniyle süresinden önce sona ermesi halinde, bu bedelin kıstelyevm usulü ile hesaplanacak kısmının faizi ile iade edileceğinin kararlaştırıldığı, davalının 21/12/2016 tarihli müteselsil kefalet sözleşmesi ile davacı ile … Şirketi arasındaki direkt satış noktası sözleşmesinden doğacak borçlara 21.000,00-TL kefalet limiti ile 24 ay süre boyunca kefil olduğu tespit edilmiştir. Davalının borca itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ve yetkili icra dairelerinin İstanbul icra daireleri olduğunu bildirdiği, mahkemece yetki itirazının reddedildiği, direkt satış noktası sözleşmesinin on beşinci maddesinde sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda İstanbul Anadolu, İstanbul, Ankara, İzmir ve Mersin mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırılmış olması, HMK’nun 17 maddesi uyarınca geçerli bu yetki anlaşmasının sözleşmeye müteselsil kefil olan davalıyı da bağlaması, mahkemelerin yetkisinin icra dairelerini de kapsaması karşısında, mahkemece yetki itirazının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı dışı işletmeci ve bayi ile davacı arasında bağıtlanan sözleşmede davacı ünvanı altında imza bulunmamakla birlikte, direkt satış noktası sözleşmesinin geçerlilik şekline tabi olmadığı, sözleşmenin ifasına başlandığının, sözleşme gereği işletmecinin davacıya ait ürünleri bayii aracılığı ile sattığının ve davacının da işletmeciye katılım bedeli ödemesi yaptığının mali inceleme ile ispat olunması karşısında, davalının aktif husumete yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.6100 Sayılı HMK’nun 357/1 fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf aşamasında ileri sürülemeyecekleri, yine istinaf aşamasında önceden sunulmamış delil ibraz edilemeyeceği, dava dilekçesi ve ekinde yer alan sözleşmeler kendisine usulüne uygun tebliğ edilen, yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunmayan davalının, icra dairesine sunduğu borca itiraz dilekçesinde de, kefalet sözleşmesindeki yazıların kendisine ait olmadığına dair itirazda bulunmadığı, yine davalının 30/04/2019 tarihli celsede kendisine gösterilen kefalet sözleşmesi altındaki imzayı kabul ettiği, yazı inkarında bulunmadığı anlaşılmış olup, davalının; mahkemece sözleşmede yer alan el yazılarının davalıya ait olup olmadığının incelenmediği, yazılar davalıya ait olmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Dosyaya mübrez sicil kayıtlarından işletmeci … Şirketi’nin sözleşme devam ederken, 06/03/2018 tarihli genel kurul kararı ile tasfiye kararı aldığı, tasfiye memuru olarak … seçildiği, kararın 12/03/2018 tarihinde sicile tescil edildiği ve 16/03/2018 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği, akabinde alacaklılar için tasfiye ilanlarının yaptırıldığı, şirketin dava tarihi itibariyle de tasfiye halinde olduğu, davacının 02/10/2018 tarihinde saat 10:35 itibariyle Beyoğlu … Noterliği marifetiyle, işletmeci adresine giderek, işletmenin mevcut hali ile fotoğraflarının çektirildiği, fotoğraflardan işletmenin kapalı olduğunun görüldüğü tespit edilmiştir. Mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporları ile davacı ve dava dışı işletmeci ile bayiinin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı, işletmecinin davacı adına tanzim ettiği 14/12/2017 tarihli, pazarlama faaliyet katılım bedeli açıklamalı, 16.950,00-TL + 3.051,00-TL KDV toplamı 20.001,00-TL tutarlı fatura karşılığında, davacının işletmeciye 20.000,00-TL’yi banka havalesi ile ödediği, buna göre 5000 kasa/koli alım taahhüdünün %23,84’lük kısmını gerçekleştirebildiği, buna göre davacının ödediği katılım bedelinin sözleşmenin ifa edilmeyen kısmına denk düşen 15.232,76-TL’lik kısmının iadesini talep edebileceği tespit edilmiştir. Dosyadaki belgelere ve toplanan delillere göre; mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, dava dışı … Şirketi’nin direkt satış noktası sözleşmesinin yedinci maddesine aykırı şekilde, onay almaksızın tasfiye kararı almış olması karşısında, davacının sözleşmenin onuncu maddesine dayalı olarak haklı nedenle fesih yoluna gittiğinin kabulü gerektiği, yine sözleşmenin üçüncü maddesine kararlaştırılan satış taahhüdünün ifa edilmeyen kısmına tekabül eden 15.232,76-TL’lik katılım bedeli ödemesinin iadesinin talep edilebileceği, davacının sözleşmenin feshedildiğine ve katılım bedelinin anılan kısmının iadesi gerektiğine ilişkin ihtarı takip öncesi işletmeci şirkete, tasfiye memuruna ve davalıya tebliğ ettiği, takip tarihi itibariyle yirmi dört aylık kefalet süresinin henüz dolmadığı, noter tespit ve posta masraflarının da belgelendirildiği, davalının kefalet limiti dahilince ve TBK’nun 589 maddesi uyarınca alacaktan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olup, kararda kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.057,45 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 265,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 792,45‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.