Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/731 E. 2023/1138 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/731 Esas
KARAR NO: 2023/1138 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/679 Esas – 2020/881 Karar
TARİH: 30/12/2020
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı … tarafından müvekkili ve davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket yetkilisi tarafından keşide edilen çekin ,dava dışı ve hamil görünen …’e çeki kırdırmak suretiyle keşide edildiğini, … ise sahibi olduğu davalı şirket üzerinden çeki ciro almış ve görünürde çekin lehdar kısmına davalı şirket adını yazmak suretiyle hukuken mevcut olmayan bir ilişki tesis etmeye çalıştığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dava dışı … hakkında tefecilik, nitelikli yağma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda suç duyurusunda bulunduklarını, borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin arabuluculuk ,anlaşamama tutanağının tutulduğunu, bildirerek icra dosyasına konu edilen 97.970 TL asıl alacak, faiz ve ferilerinden borçlu olmadıklarının tespitine, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın haklı alacaklarının sürüncemede bırakmak için borçlu olduğu kişi ve şirketlere davalar ikame ettiğini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, Müvekkili şirket yetkilisi … ile davacı şirket yetkilisi …’in 27 yıllık arkadaş olduğunu, devamında davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, davacıdan alacaklı bulunduklarını, davacının davasının tanıkla değil yazılı delillerle ispatlamak zorunda olduğunu, ayrıca davacı şirketin çek üzerinde imzayı inkar etmemekle birlikte çekin şirket yetkilisi tarafından keşide edilerek dava dışı …’e verildiğini kabul ettiğini, Bu haliyle çekin gayri ahlaki amaçlarla verildiğinin ispat yükünün yazılı delillerle davacı şirketin kendisinde olduğunu, Davacı şirket tarafından iş bu dava dosyasına delil olarak sunulan 2019/43818 nolu soruşturma dosyasında sözde tefeciliği ispat açısından ibraz edilen bir takım konuşma kayıtlarının da kendilerince kesilmiş şekilde bölüm bölüm dosyaya sunulduğunu, konuşmanın orijinal halinin soruşturma dosyasına sunulduğunu, müvekkili şirket yetkilisi ile davacı şirket yetkilisinin arkadaşlık ve iş ilişkisi olduğu, hatta şikayet tarihinden 2 gün öncesine kadar konuşmalarında davacı şirket yetkilisinin …’i gayri resmi olarak kendisine ortak ilan ettiğinin görüleceğini, davacı şirketin kendi ticari defterlerinde borçlu olunduğuna dair bir tespitin yapılamadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/12/2020 tarih 2019/679 Esas 2020/881 Karar sayılı kararında;”…İstanbul … İcra müdürlüğü … E. sayılı dosyasından 09.09.2019 tarihinde … tarafından davacı ve davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Davaya ve icra takibine konu edilen çekin keşidecisinin davacı … San. Tic. Ltd. Şti. , lehtarının davalı … Tic. San. Ltd. Şti. , son ciranta yetkili hamilinin davalı şirket yetkilisi dava dışı … olduğu, çekin 03.09.2019 tarihinde ibraz edildiği, … tarafından çekin 03.09.2019 tarihinde ibraz edilerek çek yasal garanti bedeli olan 2.030 TL bedelin hamil …’e ödendiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça takibe ve davaya konu çekin dava dışı davalı şirket yetkilisi tarafından çekin kendisine keşide edilmesine rağmen çekin kırdırma işlemine zemin oluşturulması amacıyla davalı şirket isminin lehtar olarak yazıldığı iddia edilmiştir. Ancak imzaya itiraz edilmeyen sebepten mücerret bu çek nedeniyle davacının bu iddiasının yazılı belge ile ispatlanması gerekmekte olup dosyaya bu yönde bir delil sunulmamıştır. Şikayete konu savcılık dosyasında müşteki tarafından dava konusu çekin şikayet dilekçesi ekinde sunulan dökümde yer almadığı mali bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Yine asliye ceza mahkemesinde açılan davanın tehdit suçundan açıldığı görülmekle tefecilik iddiası yönünden de davalı şirket ve yetkilisi hakkında dava konusu çek nedeniyle açılmış ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı dosyaya sunulmamıştır. Her iki tarafın sahibine lehine delil vasfında olan ticari kayıtlarından taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacının davalıya borçlu olduğu, sebepten mücerrret çekin iradeyi sakatlayan haller nedeniyle elden çıktığının ve lehtarın gerçek bir ticari ilişki neticesinde çeki ele geçirmediği iddialarının ispatlanamadığı, davacı şirketçe imzası inkar edilmeyen çekten dolayı davalı şirketle olan ticari ilişki kapsamında çekin verildiği kanaatiyle davacı şirketin çek nedeniyle sorumluluğunun devam ettiği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişinin görevi olmayan hukuki konular hakkında kanuna aykırı nitelendirmelerde bulunduğunu, bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmediğini, Mahkemeye bildirilen beyan ve delillerin yeterince irdelenmediğini, yeterli araştırma yapılmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın mahkemeye iadesine, davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. sayılı icra takibine konu davacının keşideci, davalının ise lehtar olduğu olduğu çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin İİK. 72 Madde uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda davacı tarafça, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibine konu 31/08/2019 tarihli … numaralı 100.000 TL bedelli çekin davacı şirket yetkilisi tarafından keşide edilerek dava dışı ve hamil görünen …’e çeki kırdırmak suretiyle teslim edildiği, dava dışı …’in sahibi olduğu davalı şirket üzerinden çeki ciro aldığı, müvekkili şirketle aralarında ticari ilişki bulunmamasına rağmen çekin lehdar kısmı davalı şirket lehine düzenlenmek suretiyle hukuken geçerli olmayan bir ilişki kurulmak istenildiğini ileri sürmüştür. İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası incelendiğinde; dava dışı alacaklı … tarafından borçlular davacı … San. Tic. Ltd. Şti. ve davalı … San. Tic. Ltd. Şti. Hakkında 09/09/2019 tarihinde davacı … Sist. İmalat San. Tic. Ltd. Şti. Tarafından keşide edilen 31/08/2019 keşide tarihli … numaralı 100.000 TL bedelli çek dayanak gösterilmek suretiyle 97.970,00 TL asıl alacak, 314,04 TL. İşlemiş faiz, 9.797,00 TL. %10 tazminat, 293,91 TL. %0,30 komisyon olmak üzere toplam 108.374,95 TL. üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatılmıştır. İcra takibine konu çek sureti incelendiğinde; … Bankası Beylikdüzü Şubesi’nden verilme davacı … San. Tic. Ltd. Şti. Tarafından keşide edilen 31/08/2019 keşide tarihli … numaralı 100.000 TL bedelli çekin lehdarının davalı … San. Tic. Ltd. Şti. Olduğu, lehtar tarafından …’e ciro edildiği, … tarafından 03/09/2019 tarihinde bankaya ibraz edildiği, banka kaşesine göre çek yasal garanti bedeli ödenerek 97.970 TL. Lik kısmının karşılıksız olduğu belirtilmiştir. Büyükçekmece CBS ‘nin 2019/43818 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde; Davacı … İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti. ile dava dışı şirket yetkilisi … tarafından …, …, … hakkında tefecilik, iş yerinde yağma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarından Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundukları, Müştekilerden … 01/11/2019 tarihinde Büyükçekmece CBS’de verdiği ifadesinde;”Ben … sahibi ve yetkilisiyim. Ben kendi şirketime ait çeki veya müşteriden aldığım çekleri günü gelmeden paraya ihtiyacım olduğu için …’e ciro edip verip çekleri vadesinden önce paraya çevirmesini istiyordum. …’te bana çeklerin bedelini vadesinden önce olduğu için üzerinde yazılı miktardan daha düşük bir miktar bana veriyordu ben buna razıydım. …’in bu eyleminden dolayı şikayetçiyim. Bu şekilde …’e kırdırdığım ve ondan parasını aldığım çeklerin listesini Savcılığınıza bildireceğim. … benden aldığı çekleri ciro ederek başka kişilere vermiş. Çekleri …’ten alan kişiler alacaklarını tahsil etmek için benden vadesi gelmeden çeklerin parasını istediler, benim üzerime geldiler. …’ten şikayetim bunlardan ibarettir,” şeklinde beyanda bulunduğu, müştekiler vekili 28/11/2019 tarihli dilekçe ile, soruşturma dosyasına delil teşkil etmesi bakımından Müşteki …’in 01/11/2019 tarihinde savcılıkta verdiği ifadesinde belirttiği çeklerin bilgilerini liste halinde sunduklarını belirttiği, dilekçeye ekli liste incelendiğinde iş bu davaya konu edilen 31/08/2019 keşide tarihli 100.000,00 TL. Bedelli çekin listede yer almadığının anlaşıldığı, Büyükçekmece CBS ‘nin 2019/43818 soruşturma sayılı dosyası kapsamında yapılan soruşturma sonucunda şüphelilerden …a hakkında müşteki …’ i tehdit ettiği iddiasıyla TCK. Nun 106/1-1.cümle, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle hakkında 09/09/2020 tarihli iddianame düzenlenerek Büyükçekmece 16.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/496 E.sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı, şüpheliler … hakkında Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Tefecilik Yapmak, Yol Kesmek Suretiyle Yağma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış ve alınan bilirkişiraporunda;Taraf ticari defterlerine göre taraflar arasında ticari ilişki olduğu, davacı ticari defterlerinde davaya konu çekin davalıya verildiğine ilişkin kayıt olmadığı, davalı ticari defterlerinde ise davaya konu çekin 22/03/2019 tarihinde kayıtlara alındığı, 31/10/2019 tarihli kayıt ile ”İ.Ç.B” açıklaması ile 120 davacı hesabına borç kaydedilerek 101 çekler hesabında çıkış olarak kayıtlı olduğu, davacı ticari defterlerine göre davacının davalıya 895.994,96 TL. Borçlu olduğu, davalı ticari defterlerine göre ise davacının davalıya 1.024.111,95 TL borçlu olduğu, taraf ticari defterleri arasında farklılıklar olsada her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre davalının alacaklı olduğu belirtilmiştir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde ; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Dava konusu çekde davacı keşideci olup davacı tarafça keşideci imzasına itiraz edilmediği anlaşılmıştır. Çek, TTK’nın 780/1-b maddesine göre kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içerdiğinden sebepten mücerret bir borç ödeme aracı olduğuna ilişkin karine bulunmaktadır.Bu karinenin aksinin iddia eden tarafından ispatlanması gerekir. Bu durumda ispat külfeti davacıda olup davacının çek kırdırma ve çekin lehtar kısmına davalı şirketin isminin sonradan yazıldığı iddiasının HMK 200 maddesi uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Davacı tarafın ticari defter kayıtlarında dava konusu çekin kayıtlı olmadığına ilişkin tespit, davacının iddiasını ispat için yeterli değildir. Davacının çekin kendisinden tefecilik suretiyle alındığını iddia ettiği Büyükçekmece CBS ‘nin 2019/43818 soruşturma sayılı dosyasında; müştekiler vekili 28/11/2019 tarihli dilekçe ile, Müşteki …’in 01/11/2019 tarihinde savcılıkta verdiği ifadesinde belirttiği çeklerin bilgilerini liste halinde sunduklarını belirttiği, dilekçeye ekli liste incelendiğinde iş bu davaya konu edilen 31/08/2019 keşide tarihli 100.000,00 TL. Bedelli çekin listede yer almadığının anlaşıldığı, savcılıkça yapılan soruşturma sonucunda davalı şirketin yetkilisi dava dışı alacaklı … hakkında Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Tefecilik Yapmak, Yol Kesmek Suretiyle Yağma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, İspat yükü üzerinde olan davacı tarafından iddianın HMK 200 maddesi uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı tesbit edilmiş olup mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, ispat yükü doğru belirlenerek davanın reddine yönelik verilen karar ve gerekçesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.673,08.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.403,23.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.