Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/722 E. 2023/1382 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/722 Esas
KARAR NO: 2023/1382 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/720 Esas – 2020/756 Karar
TARİHİ : 31/12/2020
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİH: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı ile erkek takım elbise alım-satım konusunda irtibata geçildiğini, davalıdan 536 adet erkek takım elbisesini 30,00.-TL almak üzere anlaşma sağlandığını, bu nedenle davalının hesabına 18.974,00.-TL para yatırdıklarını, nakliyecinin kendilerine 512 takım elbise teslim ettiğini, faturanın ise nakliyecilerine 16.02.2016 teslim edildiğini, daha sonra ilk partiden farklı olarak 69,64.-TL den 300 adet daha takım elbise siparişi vererek davalıya 18.000,00.-TL daha havale gönderildiğini, bu arada ilk parti mal için nakliyecinin kendisine 88.275,00.-TL lik fatura verdiğini bu nedenle faturanın düzeltilmesi ve ikinci siparişinde gönderilmesi konusunda davalıyla irtibata geçilmeye çalışıldığını, ancak davalının ne faturayı düzelttiği ne de 300 adet takım elbiseyi taraflarına göndermediğini, bu nedenle davalıya; Beşiktaş … Noterliğinden 23.02.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek: yanlış faturaya itiraz edildiği ve fazla gönderilen paranın iadesinin istendiği, akabinde davalıya Beşiktaş … Noterliğinden 29.02.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarname daha keşide edilerek: Davalının fazladan aldığı paranın iadesini gerçekleştimcsini aksi takdirde mütemerrid olacağının ayrıca; ilk parti takım elbisenin 30,00.-TL gönderilmeyen ikinci parti takım elbisenin ise 60,00.-TL olacağının bildirimin yapıldığını, ancak davalının ihtarnamelere cevap vermediği gibi; aleyhlerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine giriştiğini ve Tebligat Kanuna aykırı bir şekilde icrayı kesinleştirerek 41.259,68.-TL icra vasıtasıyla kendilerinden tahsil ettiğini, ayrıca teslim etmediği, ikinci parti mal için de İstanbul … İcraDairesi … dosyası ile 32.669,08.-TL üzerinden icra takibi başlattığını belirterek davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla tahsil ettiği 41.259,68.-TL nin iadesine, başlatılan icra takibinin ihtiyati tedbir karan verilerek durdurulmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflarından; 515 adet takım elbisenin, 28.01.2016 tarih … numaralı KDV dahil 95.337,00.-TL bedelli fatura ve aynı tarihli … numaralı sevk irsaliyesi ile birlikte davacı adına …’ e teslim edildiğini, ancak davacının kendilerine Beşiktaş … Noterliğinden 23.02.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek: faturanın kendilerine 17.02.2016 tarihinde tebliğ edilmiş gibi; anlaşılan bedelin faturadaki miktar olmadığını, anlaşılan miktarı ödediklerini, hatta bir sonraki mal alımı için avans gönderdiklerini, kendilerinin de bu ihtara karşılık Üsküdar … Noterliği, 23.02.2016 tarih, … yevmiye numaralı ihtarıyla davacının borcunu ödemesinin ihtarının yapıldığını, akabinde alacaklarının tahsili amacıyla davacı aleyhine; Bakırköy … İcra Müdürlüğü, … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, takibin kesinleştiğini hatta aynı takım elbiselerin icra kanalıyla 165,00.-TL bedelle haczedildiğini ve 105,00.-TL bedelle de satın alındığını belirterek açılan davanın reddedilmesini, haksız açılan davadan ötürü inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 31/12/2020 tarih 2016/720 Esas – 2020/756 Karar sayılı kararında;”Dava olumsuz tespit davası şeklinde açılmıştır.Davacı taraf haksız yere ödediği bir miktar paranın istirdadı ile icra dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik açılmıştır., 28.01.2016 tarih ve … nolu faturanın 535 takım 165 TL ile %18 KDV ile birlikte 95.337 Tl üzerinden irsaliyenin düzenlendiği irsaliyeyi teslim eden ve teslim alan kısmında paraf bulunduğu belirlenmiştir.Bakırköy … nici icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında İlgili faturadan kaynaklanan 58.363 Tl bakiye alacağın icra takibine konu edildiği anlaşılmıştır.Davacı taraf 536 adet takım elbiseyi tanesi 30 Tl dan almakla toplam 16.080 Tl ve 2894 TL olmak üzere 18.974 TL gönderildiği,Ancak bu miktar para karşılığı 512 takım elbise gönderildiği,2 nci kere ise 300 takım elbise için de 18.000 TL gönderildiği ancak 300 takım elbisenin gönderilmediğini söylemiştir.Davalı ise 18.000+18974:toplam 36.974 Tl ödendiğini ,95.337 Tl fatura-36.974 :58.363 Tl alacaklı olduklarını belirterek icra takibi yaptıklarını söylediğinden, Tarafların sözleşmelerinin içeriği gereği bakiye alacağın olup olmadığı değerlendirilecektir.Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle alış satışa dair faturalarının içeriğini oluşturan mal veya hizmetin usulünce ifa edilip edilmediği yönünden yapılan incelemede,Tarafların defterlerinin lehe delil kuvvetinde olduğu,davalı tarafın faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı,Davacı çalışanı olmayan … verilen faturanın davacı faturayı teslim almaya yetkili çalışanı olmaması nedeniyle fatura içeriğinin kesinleşmediği ,değerlendirlimşitir.taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmaması,her iki tarafın da sözleşilen parça başı iş miktarı olarak farklı beyanda bulunmaları karşısında icra takibinde bulunan davalı tarafın icra takibine konu ettiği fatura içeriği malı teslim edip etmediğini kanıtlaması gerekmekte olup,olumsuz tespit davalarında bu yük de davalı icra takibini yapan tarafta olduğundan, davalı taraf sözleşme içeriği malı teslim ettiği yönünde subut bulan mahkemenin kabulünde bir delil sunamadığından davacı tarafın kabul ettiği bilgilerle sonuç değerlendirildiğinde,Davacı tarafın beyanı gibi 512 adet takımın gönderildiği 24 adet takım elbisenin gönderilmediği,bu nedenle de fatura içeriğinin kesinleşmediğinden ispatlanamadığı bakiye alacak yönünden davacı tarafın davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti,Ayrıca 2nci sözleşme nedeniyle önceden gönderilen 2894 TL +18000 TL olmak üzere 20.894 Tl nin sözleşmenin davalı tarafça ifa edilmemesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca verilenin iadesine yönelik istirdadına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, davacı tarafın Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının TESPİTİNE,2-Fazladan ödenen 20.894,00TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa İSTİRDADINA, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili firma ile davacı firma arasında yapılan mal alımına ilişkin görüşmeler sonrasında 515 adet takım elbisenin davacı firma tarafından sipariş edildiğini; alınan bu siparişlerin 28.01.2016 düzenleme tarihli … nolu KDV dahil 95.337,00 TL’lik fatura ve yine aynı tarihli … nolu sevk irsaliyesi ile birlikte davacı firmaya teslim edildiğini; tüm bu satış işlemlerine ilişkin oluşan güven dolayısı ile yazılı bir satış sözleşmesinin kurulmadığını, Taraflar arasında anlaşmaya varılan esaslı hususları içeren faturanın 28.01.2016 tarihinde davacı tarafa, sevk irsaliyesi ile birlikte … imzasına teslim edildiğini; davacı tarafın dava dilekçesinde söz konusu faturanın çalışanı … tarafından kendisine iletildiğini kabul ettiğini, ancak faturanın çalışanı tarafından kendisine 17.02.2016 tarihinde iddia ettiğini; 28.01.2016 tarihinde teslim alınan bir faturanın 20 gün gibi bir süre bekletildikten sonra iletilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını ayrıca öyle olduğu var sayılsa bile böyle bir ihmalin doğurmuş olduğu sonuçlara müvekkili tarafından katlanılmasının beklenmeyeceğini; 28.01.2016 tarihinde teslim alınan bir faturanın 20 gün gibi bir süre bekletildikten sonra iletilmesinin … sorumluluğu olduğunu; karşı tarafın bu durumdan “çalışanım iletmedi” demekle kurtulamayacağını, bunun hem ticaret hukukuna hem de hakkaniyete aykırı olduğunu; davacı tarafça sevk irsaliyesi ile birlikte teslim alınan ve 8 gün içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmamış olan faturanın taraflar arasında meydana gelmiş ticari ilişkiyi, fatura içeriğinin ise anlaşmaya esas olan hususları ispatlar nitelikte olduğunu, Müvekkili firma tarafından gönderilen, Üsküdar … Noterliğinin 23.02.2016 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarında özetle davacı tarafa borcunu ödemesi gerektiğinin ihtar edildiğini; davacı tarafından gönderilen faturanın teslim tarihinin sanki 17.02.2016 tarihiymiş gibi faturanın içeriğine ilişkin itirazların yer aldığı Beşiktaş … Noterliğinin 23.02.2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarında özetle, taraflar arasında anlaşılan bedelin faturadaki miktar olmadığı, anlaşılan miktarı ödediklerini, hatta bir sonraki parti mal için de bir miktar avansın bu ödemeye dahil olduğunun savunulduğunu; bu durumun tamamen mesnetsiz ve borç ödemekten kaçınmaya yönelik olduğunu; taraflarca anlaşılmış miktarın faturada belirtilmiş olan miktar olduğunu; davacı tarafın belirtmiş olduğu 30 TL, alınan ürünün takım elbise olduğu düşünüldüğünde hayatın olağan akışına uymayan bir durum olduğunu ve müvekkili tarafından aynı takım elbiselerin 105 TL den aldığı için böyle bir durumun mümkün olmadığını; bu konuya ilişkin itirazların Üsküdar … Noterliğinden gönderilen 29.02.2016 tarih … yevmiye nolu işlem ile yapıldığını, Davacı tarafından yapılan bir kısım ödeme toplam borç miktarından düşüldükten sonra kalan bakiye yönünden borcu ödemeyeceği anlaşılan davacı tarafa Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … e dosyasından icra takibi başlatıldığını; davanın açılışındaki dava dilekçesinde belirtmiş olduğu ve üretilen senaryoya uyarlayarak iddia ettiği ödemelerin nelere ilişkin olduğu konusunun yapılan eft lerdeki açıklama kısmına girilmediğini; bu durumda yapılan ödemelerin söz konusu anlaşma doğrultusunda oluşan borcun ödemeleri olduğunu ve bu yüzden herhangi bir açıklama yapma ihtiyacı duymadığını, Açılan icra takibinin kesinleşmesi üzerine 15.07.2016 tarihinde davacı tarafın adresine hacze gidildiğini, bu haciz esnasında sadece müvekkili firma tarafından satılan takım elbiselerin haczedildiğini ve takım elbiselerin halen ambalajlarında ve hiç açılmadıkları görülünce, haciz tutanağına bu takım elbiselerinin faturadaki birim fiyatı olan 165 TL üzerinden değer biçildiğini; yapılan telefon görüşmelerinde davalı şirket yetkilisinin yurt dışında olduğunun öğrenildiğini, dönüşünün beklenmesi amacıyla haczedilen malların muhafaza edilmeyerek yediemin olarak borçlu şirkette bırakıldığını; daha sonra davacı şirket yetkilisi …’ un yurt dışından dönmüş olmasına rağmen ödemeye yanaşmaması ve telefonlara cevap vermemesi ve tebligatın usulsüz olduğundan bahisle takibi durdurmaya yönelik eylemleri üzerine haciz işlemlerine devam edildiğini; davacı tarafın tebligatın usulsüzlüğünden bahisle İcra Hukuk mahkemesine başvurduğunu ve başvurusunun reddedildiğini; bunun da taraflarını haklı çıkaran bir başka konu olduğunu, Yapılan yargılama sırasında alınan 16.10.2019 tarihli bilirkişi raporunun da yapılan küçük bir faiz hesaplama hatası hariç tamamen taraflarının beyanları ile uyuşur bir tespitte bulunduğunu, 03.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda ise 12 sayfa olmasına rağmen kopyala yapıştırdan öte içeriğinde hiçbir şey olmayan hukuka aykırı bilirkişi raporu alındığını,Davacı tarafın taleplerinin yersiz olduğunu belirtmekle birlikte 17.09.2020 tarihli celsede davacı tarafın, 23.09.2020 tarihli dilekçeleri ile de davalı olan taraflarının bilirkişi raporları arasındaki aşırı derecede aykırılıklar ve tutarsızlıklardan dolayı dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilmesi talebi olmasına rağmen mahkeme tarafından iki tarafın bu taleplerinin kabul edilmediğini ve alelacele karar verildiğini; bu durumun da kararın bozulmasını gerektirdiğini,Ayrıca davacı tarafa taleplerini somutlaştırması görevi yüklendiğini; davacı tarafın bu göreve ilişkin 30.09.2020 ve 10.12.2020 de iki adet beyan dilekçesi ile iki farklı somutlaştırma talebini dosyaya attığını; iş bu somutlaştırma dilekçelerinin birbiri ile tutarsız ancak her ikisinin de mesnetten ve dayanaktan yoksun olduğunu; ayrıca somutlaştırma adı altında iki adet dilekçe göndermek ve içeriklerinin tamamen farklı olmasının muhakemede iddia ve savunmaların genişletilmesi yasağına aykırılık oluşturmakta olduğunu; HMK 141 de açıkça muvafakat arandığını; tarafların değil iki adet farklı somutlaştırma dilekçesine yalnızca birine bile muvafakatinin olmadığını; mahkemenin iki dilekçenin sentezlenerek yeni bir somutlaştırma dilekçesi sunması için davacı tarafa 10.12.2020 tarihli celsede süre verdiğini ancak davacı tarafın sentez somutlaştırma dilekçesini dosyaya süresi içinde veya dışında sunmadığını; gelinen durumda davacı tarafın süresi içinde nihai somutlaştırma dilekçesini dosyaya sunmadığı için bu delilden vazgeçmiş sayılmasının gerekeceğini; hem muvafakatlerinin olmadığı; bir an muvafakatlerinin olduğu düşünülse bile hem de sentez somutlaştırma dilekçesinin olmadığını, ayrıca karar duruşmasına mazeret göndererek katılmayan davacı tarafın mazeretinin taraflarınca kabul edilmemiş olması hali mevcut olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken; bu şekilde karar tesis edilmeyerek 20.894,00 TL nin istirdatına karar verildiğini; bunun da dosyada verilen kararın bozulması için bir başka nedeni oluşturduğunu,İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tevdine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine dayanak fatura ve takipten ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti, takip sırasında davalıya ödenen tutarın istirdadı istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanı kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 536 adet takım elbisenin adedi 30,00-TL’den satışı konusunda anlaşıldığını, davalıya 16.080,00-TL avans gönderildiği, ayrıca başka bir model takım elbise için adedi 64,64-TL’den 300 adet takım elbise için anlaşıldığını, bunun içinde 2.894,00-TL olmak üzere davalıya toplam 18.974,00-TL avans gönderildiğini, ilk parti takım elbisenin davacının nakliyecisine 512 adet olarak teslim edildiğini, bu arada davalıya ikinci parti takım elbise siparişi için 18.000,00-TL daha gönderildiğini; ancak nakliyecinin teslim aldığı ilk parti mala ilişkin fatura ve irsaliyeyi teslim tarihinden sonra 17/02/2016 tarihinde davacıya ilettiğini, fatura içeriğinde ilk parti takım elbise adet fiyarının anlaşmaya aykırı olarak 165,00-TL yazıldığının farkedilmesi üzerine, davalıya durumun şifahi olarak iletildiğini, hem faturanın düzeltilmesinin hem de ikinci parti 300 adet takım elbisenin tesliminin istenildiğini, sözlü uyarıdan sonuç alınamayınca aynı taleplerin 23/02/2016 tarihli ihtarname ile iletildiğini, davalının da davacıya 23/02/2016 tarihli bir ihtarname göndererek bakiye fatura tutarının ödenmesini talep ettiğini, bu ihtarnameye ilk ihtarname içeriği ile cevap verildiğini, ihtarname gereğini yerine getirmeyen davacının ilk parti mala ilişkin anlaşmaya aykırı faturaya dayalı olarak dava konusu icra takibini başlattığını ve bu dosyadan 41.259,68-TL tahsilat yaptığını ileri sürerek, davalıya borçlu olunmadığının tespitine, tahsil edilen tutarın istirdadına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili; taraflar arasında iki ayrı parti mala ilişkin anlaşma bulunmadığını, adedi 165,00-TL’den 515 adet takım elbise siparişi verildiğini, bu siparişin de davacının bildiği … imzasına 28/01/2016 tarihinde satış faturası ve irsaliyeli fatura ile birlikte teslim edildiğini, davacının ödediği toplam 36.974,00-TL avans düşüldükten sonra, KDV dahil 95.337,00-TL tutarlı faturadan bakiye kısmın ödenmesi için davalıya 23/02/2016 tarihli ihtarın çekildiğini, ödeme yapılmaması üzerine takip başlatıldığını, davacının fatura içeriğine süresinde itiraz etmediğini, kendi çalışanı tarfaından faturanın geç teslim edilmiş olmasının davalıyı bağlamayacağını, anlaşmanın 30,00-TL üzerinden yapılmadığını, bir adet takım elbisenin 30,00-TL olamayacağını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacının ikinci parti sipariş nedeniyle ödediğini iddia ettiği 20.894,00-TL için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ayrı bir takip başlattığı anlaşılmıştır. Mahkemece davacı vekiline talebini somutlaştırması için süre verildiği, davacı vekilinin 24/09/2020 tarihli dilekçesi ile hem Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibinden ötürü borçlu olunmadığının tespiti ile bu dosyadan ödenen paranın iadesini, hem de ikinci parti mala ilişkin ödenen 20.894,00-TL avansın iadesini talep ettiklerini belirttiği; ancak akabinde sunduğu 09/12/2020 ve 27/12/2020 tarihli dilekçeler ile; 24/09/2020 tarihli dilekçelerindeki 20.894,00-TL avans iadesi talebinin sehven yazıldığını, bu dava kapsamındaki tek taleplerinin Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibinden ötürü borçlu olunmadığının tespiti ile bu dosyadan ödenen paranın iadesi olduğunu açıkladığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi istinafa konu kararında; davanın kısmen kabulüne; tarafların fatura içeriği konusunda anlaşamadıkları, faturanın kesinleşmediği, davalının fatura içeriği ürünlerin tamamını teslim ettiğini ispat edemediği, davacının dava konusu icra dosyasının bakiyesinden ötürü davalıya borçlu olmadığı gerekçesi ile, davacı tarafın Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine; yine ikinci parti 300 adet takım elbise satışına ilişkin anlaşmanın davalı tarafından ifa edilmemiş olması nedeniyle, davacının fazladan ödediği 20.894,00TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davacıya iadesine karar vermiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 26/1 fıkrası uyarınca, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacının ne dava dilekçesinde harçlandırarak, ne de ıslah yolu ile, varlığı iddia olunan ikinci parti mala ilişkin ödenen tutarın iadesini talep etmemiş olması, yalnızca dava konusu takibe yönelik menfi tespit ve istirdat talebinde bulunması karşısında, mahkemenin HMK’nun 26 maddesine aykırı biçimde talep olunmayan şey hakkında hüküm kurması isabetsiz olup, kamu düzenine ilişkin bu husus HMK’nun 355 maddesi uyarınca re’sen nazara alınmıştır.Dava konusu uyuşmazlık; davacının dava konusu takip dayanağı faturadan ötürü davalıya bakiye borcu bulunup bulunmadığı, fatura içeriğinin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olup olmadığı, fatura muhtevası takım elbiselerin birim fiyatının ne olduğu, kaç adet ürün teslim edildiği, faturaya süresinde itiraz edilip edilmediği noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece yaptırılan iki ayrı mali bilirkişi incelemesi neticesinde; davacının defterlerinde davalıya 26/01/2016 tarihinde yapılan 18.974,00-TL ödeme ile, 17/02/2016 tarihinde yapılan 18.000,00-TL ödeme toplamı 36.974,00-TL ödemenin kayıtlı olduğu, takip dayanağı 28/01/2016 tarihli faturanın kayıtlı olmadığı; davalı defterlerinde ise davacının yaptığı her iki ödemenin ve takip dayanağı 28/01/2016 tarihli satış faturasının kayıtlı olduğu; buna göre takip tarihi itibariyle; davacının kendi defterlerine göre davalıdan 36.974,00-TL, davalının kendi defterlerine göre davacıdan 58.363,00-TL alacaklı göründüğü anlaşılmaktadır. Davalının takip dayanağı 95.337,00-TL bedelli faturadan bakiye alacak açıklaması ile 53.363,00-TL asıl alacak ve 661,98-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.024,98-TL alacağın tahsili için dava konusu takibi başlattığı, takibin kesinleşmesi nedeniyle üçüncü kişilere gönderilen haciz ihbarnameleri kapsamında dosyaya yatırılan 41.259,68-TL’den vergi ve harçlar düşüldükten sonra 36.725,68-TL’nin davalı tarafça 28/07/2016 tarihinde tahsil edildiği görülmüştür. Takip dayanağı, 28/01/2016 tarihli tanesi 165,00-TL’den 535 adet takım elbise muhtevalı KDV dahil 95.337,00-TL bedelli fatura konusu ürünlerin, aynı tarihli irsaliye ile davacının kendi nakliyecisine 28/01/2016 tarihinde teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Davacı dava dilekçesinde, kendi nakliyecisi tarafından fatura ve irsaliyenin 17/02/2016 tarihinde ve geç teslim edildiğini, fatura içeriğinin anlaşmaya uygun olmadığının bu tarihte farkedildiğini ileri sürmüştür. Fatura davacı defterlerinde kayıtlı değil ise de; teslimin 28/01/2016 tarihinde gerçekleşmiş olması karşısında, artık davalının faturayı davacıya bu tarihte tebliğ ettiğinin kabulü zorunludur. Davacının kendi adına ürün ve faturayı tesellüm hususunda temsil yetkisi verdiği nakliyeciye, hem ürünü hem de fatura ve irsaliyeyi teslim eden davacı, teslim borcunu ifa etmiş sayılır. Aksi yöndeki mahkeme kabulü isabetsizdir. Davacının, nakliyeci tarafından faturanın kendisine geç teslim edildiği yönündeki iddiası kabul edilse dahi, TTK’nun 21/2 fıkrası uyarınca faturaya itiraz süresi 28/01/2016 tarihi itibariyle işlemeye başlayacaktır. Faturaya sekiz günlük yasal süre içinde itiraz etmeyen davacı, fatura muhtevasını kabul etmiş sayılacaktır. Bu nedenle, menfi tespit davalarında alacağını ispat yükü kural olarak davalı üzerinde olmakla birlikte, faturadaki birim fiyatın anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükü artık davacı üzerindedir. Davacı tarafından aksini ispata elverişli delil sunulamamış olup, davalının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Öte yandan davalı yanın kabulünde olduğu üzere, davacıya fatura muhtevası olan 535 adet takım elbise değil, 515 adet takım elbise teslim edilmiştir. Buna göre davacıya teslim edilen ürün bedeli KDV hariç 165,00-TL x 515 =84.975,00-TL’dir. Bu tutara faturadaki gibi %8 oranında ve 6.798,00-TL tutarında KDV eklendiğinde davalının davacıdan talep edebileceği toplam tutar 91.773,00-TL olmaktadır. Davalı davacının yaptığı toplam 36.974,00-TL’yi mahsup ederek takip başlatmış olup, dairemizce talep edebileceği tespit edilen tutardan bu ödeme mahsup edildiğinde takibe konu edilebilecek asıl alacağın 54.799,00-TL olduğu, davalı tarafından davacıya gönderilen ve 5 günlük mehil içeren 23/02/2016 tarihli ihtarnamenin davacıya tebliğ edildiği tarihin belli olmadığı, ancak bu ihtarnameye 29/02/2016 tarihinde cevap verildiği, tebliğin bu tarihte gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, sürenin son gününün hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle, temerrüt tarihinin 08/03/2016 olduğu, takip tarihinin 25/03/2016 olduğu, temerrüt ve takip tarihi arasındaki 17 gün için, takipte talep edildiği gibi yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmesi gerektiği, buna göre davalının takip tarihi itibariyle (54.799,00-TLx17x%9)/365=229,71-TL işlemiş faiz talep edebileceği, takip dayanağı fatura nedeniyle talep edilebilecek toplam alacağın 55.028,71-TL olduğu, takipten sonra işleyecek faiz ve diğer feriler nazara alındığında, dava tarihinden önce takip dosyasından yapılan 41.259,68-TL tahsilatın istirdadının talep edilemeyeceği anlaşılmış olup, mahkemece bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davacının davalıya bakiye borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi isabetsiz olmuş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi kısmen yerinde bulunmuştur. Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, dosyada yapılacak başkaca tahkikat işlemi bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; davacının menfi tespit isteminin kısmen kabulü ile; davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibinde davalıya 3.564,00-TL asıl alacak(58.363,00TL-54.799,00-TL), 432,27-TL işlemiş faiz (661,93TL-229.71-TL) olmak üzere toplam 3.996,27-TL tutar için borçlu olmadığının tespitine, fazla menfi tespit isteminin ve icra dosyasından tahsil edilen tutarın istirdadı istemlerinin REDDİNE, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edilmediği anlaşılmakla, davalının yasal koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/12/2020 2016/720 Esas – 2020/756 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 2-Davacının menfi tespit isteminin kısmen kabulü ile; 3-Davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibinde davalıya 3.564,00-TL asıl alacak (58.363,00.TL – 54.799,00-TL), 432,27-TL işlemiş faiz (661,93.TL – 229.71-TL) olmak üzere toplam 3.996,27-TL tutar için borçlu olmadığının tespitine,4- Fazla menfi tespit isteminin ve icra dosyasından tahsil edilen tutarın istirdadı istemlerinin REDDİNE,5- Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edilmediği anlaşılmakla, davalının yasal koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 6-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 272,98-TL karar harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 558,42-TL harçtan mahsubu ile bakiye 285,44-TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine,7-Davacı tarafından yatırılan 272,98-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yargılama sırasında sarf edildiği anlaşılan 257,20-TL tebligat/ posta gideri ile 700,00 TL bilirkişi ücreti ve 29,20-TL başvuru harcı olmak üzere; toplam 986,40-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (%6,7 kabul) 66,08-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,9-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 10-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 fıkrasına göre hesaplanan 3.996,27 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 11-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 fıkrasına göre hesaplanan 17.900,00.TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 12-Kullanılmayan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 13-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 14-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 15-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 54,50-TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş- dönüş gideri olmak üzere; toplam 216,6‬0-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 16-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 17-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.