Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/721 E. 2021/753 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/721
KARAR NO : 2021/753
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2020 (İhtiyati Hacze ve Yetkiye İtirazın Reddi Kararı)
DOSYA NUMARASI : 2020/77 D.İş – 2020/105 Karar
DAVA: İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ : 20/05/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Kozyatağı/ Ticari Şubesi ile … AŞ arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden krediler kullandırıldığını, diğer borçluların işbu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi şartlarına uyulmaması ve borcun zamanında ödenmemesi sebebiyle, borçlulara 02/10/2018 tarihi itibariyle 10.792.405,54 TL nakit, 1.600,00 TL gayrinakit olmak üzere toplam 10.794.005,54 TL müvekkili banka alacağının ödenmesi için Beşiktaş …. Noterliği’nin … yevmiye nolu 05/10/2018 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, muhatap … da borcun 02/10/2018 tarihi itibariyle 1.750.000,00.TL’lik kısmından sorumlu olduğu halde ödeme yapmadığını, müvekkilince yaptırılan araştırma sonucunda borçluların mal varlıklarını kaçırmakta oldukları ve piyasaya yüklü miktarda borçlu bulunduklarının belirlendiğini belirterek, 1.750.000,00.TL nakit müvekkili banka alacağının tahsilini teminen borçluların menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 06/02/2020 tarihli kararı ile; ” alacaklının borçludan alacağı olan (1.750.000,00 TL) nin ifasının temin bakımından vaki isteğinin İcra iflas kanunun 257 nci md.sinin 1. fıkrasına uygun bulunduğu belirtilerek talebin kabulüne karar verilmiş, karara karşı, borçlu vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemelerin Düzce Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesi bulunmadığını, itiraz edenin tacir olmadığını, davalı banka ile asıl borçlunun işbu takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesine konu kredi ile ilgili 25/04/2018 tarihinde yapılandırma yaparak bir önceki krediyi tasfiye ettiğini, bu yapılandırma üzerine asıl borçlu ile 25/04/2018 tarihli yeni bir kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu yeni kredi sözleşmesinde kefil olarak yer almadığını, bu nedenle müvekkilinin borçlu sıfatının bulunmadığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden … vekilinin 24/06/2020 tarihli itiraza cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil bankanın Kozyatağı/Ticari Şubesi ve … A.Ş. arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden kredilerin kullandırıldığını, diğer borçluların bu kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi şartlarına uyulmaması ve borcun zamanında ödenmemesi sebebiyle, borçlulara 02/10/2018 tarihi itibariyle 10.792.405,54 TL nakit 1.600,00 TL gayri nakit olmak üzere toplam 10.794.005,54 TL müvekkil banka alacağının ödenmesi için Beşiktaş …. Noterliği’nin … yevmiye no’lu 05/10/2018 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, borçluların yetki itirazının yerinde olmadığını, yetki sözleşmesine istinaden İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında yetki sözleşmesi akdedildiğini, itiraz eden borçlunun kredi borcunu ayrıca müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla üstlendiğini, … işbu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, müvekkil bankanın kanunen müşterek borçlu ve müteselsil kefil hakkında her zaman takibe geçme hakkının olduğunu, bu nedenle ihtiyati haciz kararına itiraz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/07/2020 tarih ve 2020/77 D. İş – 2020/105 Karar sayılı ek kararı ile; ” …Davaya konu genel kredi sözleşmesinde borçlu müteselsil sorumlu olup ihtiyati hacze konu genel kredi sözleşmesi üzerinde bulunan yetki koşulunun tacir kaydı bulunmayan muteriz yönünden, TTK nun 7/1 maddesindeki teselsül karinesi nedeniyle tacir olan dava dışı borçlu şirket ile birlikte müteselsilen sorumluluk doğurduğu, genel kredi sözleşmesinin 5.2 maddesinde anlaşmazlık halinde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, ticari bir borcun tacir olan asıl borçlusu için geçerli bulunan yetki koşulunun tacir olmayan müteselsil ve müşterek borçlularıda da bağlayıcılığı bulunduğundan, muterizin yetki itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Alacaklı banka tarafından sunulan GKS nin yapılan incelemesinde; alacaklı banka ile asıl borçlu … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu … bu sözleşmeyi 1.750.000TL limit ile müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı, TBK nun 586. Maddesinde; alacaklının asıl borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden müşterek ve müteselsil kefili kefalet limiti kapsamında takip edilebileceğinin düzenleme konusu yapıldığı, borcun teminatı olarak tesis edilen ipoteklerin ihtiyati hacze itiraz edenin kefalet borcunu kapsamadığı, mahkememizce müşterek borçlu müteselsil kefil … açısından kefalet limiti kapsamında alacaklının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği, ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin İİK 265. maddesinde sınırlı olarak sayıldığı, ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından itiraz dilekçesinde ileri sürülen borcun yeniden yapılandırıldığı önceki sözleşmeye ilişkin kredilerin kapıtıldığına yönelik itiraz sebeplerinin bu madde kapsamında kalmadığı, açılacak bir menfi tespit davasının konusu olabileceği anlaşılmakla, ihtiyati hacze ve mahkememizin yetkisine itirazın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; “1-Yetkiye ve ihtiyati hacze yapılan itirazın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın yetkili mahkeme açılmadığını, yetkili mahkemenin Düzce Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, itiraz edenin adresinin Düzce olduğunu, taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesinden bahsedilemeyeceğini, zira itiraz edenin tacir olmadığını, Karşı taraf bankanın ihtarnamesine süresi içerisinde cevabi ihtarname ile itiraz edildiğini, bu nedenle İİK m.68/1-b maddesindeki şartların oluşmadığını, Takibe konu alacak rehinle temin edildiğinden İİK m 45/1 maddesi gereğince genel haciz yolu ile takip yapılamayacağını, Davalı banka ile asıl borçlunun işbu talebe dayanak yapılan kredi sözleşmesine konu kredi ile ilgili 25/04/2018 tarihine yapılandırma yaparak bir önceki krediyi tasfiye ettiğini, bu yapılandırma üzerine asıl borçlu ile 25/04/2018 tarihli yeni bir kredi sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin bu yeni kredi sözleşmesinde kefil olarak yer almadığını, yeni bir kredi sözleşmesi imzalandığında yeni sözleşmenin tecdit (yenileme) niteliğinde olduğunu, tecdit sözleşmesinin önceki borcu sona erdiren nedenlerden olması ve kefilin yeni sözleşmede imzasının bulunmaması halinde artık borçtan kefilin sorumlu tutulamayacağını, ihtiyati haciz kararı ve itirazın reddine dair verilen kararların hukuka aykırı olduğunu belirterek, İtirazlarının kabulü ile müvekkili hakkında verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, kredi çerçeve sözleşmesine dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine dair verilen kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Somut olayda; alacaklı banka ile asıl borçlu …A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu … bu sözleşmeyi 1.750.000TL limit ile müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı görülmektedir. TBK’nın 586. maddesi uyarınca kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz (Yargıtay 11. HD 2016/13086 E 2016/9051 K 22.11.2016 T. Yine Yargıtay 19 HD 2012/4803 E 2012/10127 K 14.06.2012 T. Ve 2010/6302 E 2010/10114 K 22.09.2010 tarihli emsal kararı). TBK’nın 586. maddesine göre asıl borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehni paraya çevrilmeden kefil aleyhine takip yapılması mümkün değilse de borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması halinde kefil aleyhine de takip yapılabilir. Somut olayda TBK’nın 586/1.maddesi uyarınca, müteselsil kefil olan borçluya alacaklının müracaat edebilmesi için gerekli olan “ihtarın sonuçsuz kalması” koşulunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hesabın kat edilmesiyle birlikte banka alacağı muaccel hale gelmiş, ihtarın hükümsüz kalmasıyla da müteselsil kefile müracaat koşulu da gerçekleşmiştir. İpoteklerin itiraz eden kefilin borçlarının teminatı için verilmediği de nazara alındığında, borçlu kefil yönünden ihtiyati haciz şartları oluşmuştur. HMK’nın 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenlenmiş olup “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır,” hükmü yer almaktadır. Alacaklı ile asıl borçlu arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin 25.2 maddesinde uyuşmazlık halinde İstanbul mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olacağı düzenlendiğinden, tacir olmasa bile, tacirler arasındaki genel kredi sözleşmesinde yer alan yetki şartı, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinde öngörülen ticari teselsül karinesi nedeniyle muteriz kefili de bağlar ve sadece kefil yönünden talepte bulunulması da sonuca etkili değildir. İhtiyati hacze itiraz nedenleri İİK’nın 265. maddesinde sınırlı şekilde sayılmıştır. Mahkemece ihtiyati haciz, borçlunun kefil olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle verilmiş olup, kefilin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, bankaca keşide edilen kat ihtarına itiraz edildiği yönünde ileri sürülen itirazlar İİK’nın 265. maddesinde sayılan itiraz nedenleri arasında olmayıp, açılacak menfi tespit veya itirazın iptali davasında ileri sürülebilecek husulardandır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararı ve itirazın reddine dair karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.