Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/716 E. 2023/593 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/716 Esas
KARAR NO: 2023/593 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1086 Esas – 2020/699 Karar
TARİH: 20/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı …’ ın miras bırakanı … İNŞ. …’ ın müvekkili şirkette cari hesabı mevcut olup, almış olduğu mallar karşılığında yaptığı kısmi ödemeler sonucunda 18.12,2015 tarihinde cari hesap bakiyesi 35.019,19.-TL borç verdiğini, takipten sonra 259,13 TL iade faturası gelmiş olup borç bakiyesi 34,760,06 TL olduğunu, borçlu hesabı kat edildiğini davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine gidildiğini, davalının velisi tarafından haksız ve kötü niyetle itiraz edildiğini, davalı TTK. 20/2 mad. belirtilen “Her tacirin; ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır” hükmünü amir olduğunu, davalı basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerekirken tamamen kötü niyetli davrandığını, bu sebeple itirazın iptal edilmesi gerekli olduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın aynı zamanda haksız olduğunu, çünkü alacağın likit bir alacak olduğunu, yargılamayı gerektirmeyen bir mesele olduğunu, davalı şirket aleyhine inkar tazminatına da hükmedilmesini, haksız ve kötü niyetle yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, haksız ve kötü niyetle yapılan itirazın iptali ile takibin 34.760,06 TL üzerinden devamına ve 34.760,06 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile beraber tahsilini ve davalı aleyhine %20 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını, HMK.329/1. Mad. gereğince vekalet ücretine hükmedilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacının müvekkil aleyhine İstanbul …, İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatığını, İcra takibi kapsamında 34.760,06TL’ müvekkilden tahsilini talep ettiğini, müvekkilin davacıya böyle bir borcu bulunmadığından icra takibine itiraz edildiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkiline tebliğ edilen dava dilekçesinde, irsaliyeli fatura ve mutabakat metinlerini delil olarak belirtildiğini, davacının delil listesinde yer alan ve dava dilekçesi ekinde taraflarına tebliğ edilen faturalarda yer alan ürünlerin teslim edilip edilmediği dosya kapsamında anlaşılmadığını, dosya kapsamında mübrez faturalarda teslim alan imzası bulunmadığı gibi teslim edenin dahi imzası bulunmadığını, dosya kapsamında mübrez faturaların delil ispat gücünün bulunmadığını, davacı dava dilekçesi ekinde bazı mutabakat metinlerini ibraz ettiğini, dava dilekçesi ekinde yer alan mutabakat metinleri, muris …’a hitaben düzenlenmişken mutabık kalındığı yönündeki beyan altında yer alan imzaların değişkenlik gösterdiğini, bazı mutabakat metinlerinde ise hiçbir imzanın yer almadığını, mutabakat metinlerinde yer alan imzaların farklılık göstermesi nedeniyle öncelikle bu hususta imza incelemesi yapılmasını, davacının ibraz etmiş olduğu mutabakat metinleri 31.03,2015 – 31.12,2015 tarihleri arasına ait olduğunu, bu metinlerden 31.12.2015 tarihli ve muris …’a hitaben düzenlenen mutabakat metninde Aralık ayı satış faturalarına ilişkin mutabakat sağlanmak istendiği açıkça belirtildiği, devamında “Muhasebecisi ile görüşüldü … hn. Pazartesi okeyleyeceği söyledi” ibaresine yer verildiğini, muris … 19.12 2015 tarihinde geçirmiş olduğu operasyon neticesinde hayatını kaybettiğini, davacının ibraz etmişolduğu fatura suretlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere muris şahıs şirketinin yetkilisi olduğu , … Elektrik Elektronik Bilişim İnşaat ‘ ın şahıs şirketi olduğunu, şahıs şirketinin tek hissedarının vefatından sonra şirket adına muvafakat metni alınmış olması da dosya kapsamındaki muvafakat metinlerinin delil mahiyetinde olamayacağının açık göstergesi olduğu, muvafakat metinlerinin muris … adına düzenlenmiş olmasına rağmen mutabık kalındığına dair imzaların farklılık göstermesi ve murisin ölümünde sonraki tarihte muvafakat metninin hazırlanmış olduğu hususu nazara alındığında anılan metinlere itibar edilmemesi gerektiği, huzurdaki dava kapsamında takip konusu borç miktarının %20’si nispetinde icra inkar tazminatı talep ettiğini, müvekkilin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek huzurdaki dava kapsamında davacının haksız ve mesnetsiz taleplerinin reddi ile müvekkil lehine takip konusu borç miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep edilse de hukuki dayanaktan ve gerekçeden yoksun davanın reddini, müvekkil lehine takip konusu borcun %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/11/2020 tarih 2016/1086 Esas 2020/699 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’ nın 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Dava konusu olayda, takip fatura alacağına dayalı olarak başlatılmış, davalı taraf icra takip dosyasına sunduğu dilekçesinde takibin tamamına itirazda bulunmuştur. Bu durumda ispat yükü genel karine gereğince davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf takipte dayandığı faturaya konu edilen malları teslim etmiş olduğunu dava değeri de değerlendirilerek HMK’nın 200/1 maddesi gereğince yazılı delillerle ispat etmelidir. Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdii üzerine, davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, davalı şirketin defter ve belgelerini ibraz etmediğinden dolayı, davalı ticari defter kayıtları üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, davacı şirkete ait 2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran takip tarihi itibarıyla davalı yandan 34.760,06-TL alacaklı olduğunun ve dosyada bulunan BA mutabakat formlarına göre bu alacağı oluşturan faturaların davalı tarafından beyan edildiği tespitinde bulunmuştur. Anılan bu tespitler ışığında dava konusu somut olay değerlendirildiğinde, davacının 2015-2016 yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun tutuldukları ve HMK 222.maddesi gereğince sahibi lehine delil olma niteliğine sahip bulundukları, bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 34.760,06-TL alacağının bulunduğunun hesap edildiği, buna karşı davalının yasal süre içinde defter ve belgelerini ibraz etmediği gibi borçlu olmadığına veya borcu ödediğine dair dava değeri de gözetilerek HMK 200/1 maddesi gereğince aynı kuvvet ve mahiyette herhangi bir belge ve delil de sunmadığı, davacının dosyaya sunduğu belge ve delillerle iddialarını ispat ettiği anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. Davacı alacağı likit nitelikte olup, davalının itirazında haksız bulunduğu anlaşıldığından İ.İ.K.nun 67/2. maddesi hükmü gereğince takdiren kabul edilen asıl alacak miktarın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerekmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜNE, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 34.760,00-TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin 34.760,00-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 değişen oranda avans faiz yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına, 2-Hükmolunan 34.760,00-TLnin % 20 si oranında 6.952,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının mevzuat ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, HMK md. 200 gereğince işbu davanın yazılı delille sübuta erdirililememesinden bahisle reddine karar verilmesi gerekmekteyen ilk derece mahkemesi’nce gerekçeyle çelişkili bir şekilde kabulü yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davacı tarafça İstanbul …. İcra Müdülüğü … E. Sayılı dosyası kapsamında cari hesap ve fatura alacaklarına konu olmak üzere 34.706,06 – TL’nin tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz edilerek açılan işbu davada ilgili HMK hükümleri gereğince yazılı delille ispat zorunluluğu bulunduğunu, tanık beyanlarına itibar edilebilmesi ve hükme esas teşkil edebilmesinin mümkün olmadığını, (Yargıtay 15. HD., E. 2017/2525 K. 2017/4168 T. 28.11.2017 tarihli kararı) Yerel mahkeme karar gerekçesinde; “davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran takip tarihi itibarıyla davalı yandan 34.760,06-TL alacaklı olduğunun ve dosyada bulunan BA mutabakat formlarına göre bu alacağı oluşturan faturaların davalı tarafından beyan edildiği tespitinde bulunmuştur.” şeklinde belirtilerek davacının dosyaya sunduğu belge ve delillerle iddialarını ispat ettiği kanaatine varıldığını, güncel ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince faturaların düzenlenmesi ve bunların davacının ticari defterlerine kayıt olması ispat açısından yeterli olmadığını, müvekkili şirketin şahıs şirketi ve tek yetkilisinin muris … olduğu ve fakat mutabakat formlarının … adına düzenlenmiş olmasına rağmen mutabık kalındığına dair imzaların farklılık göstermesi ayrıca muris … vefatından sonrada şirket adına mutabakat metni alınmış olması hususları gereği gibi irdelendiğinde dosya kapsamında mübrez mutabık formlarının delil mahiyetinde olmadığı ve itibar edilemeyeceğini, davacının iddialarını ispat ettiğinden bahsedilemeyeceğinden işbu davanın reddi yerine kabulü yönünde hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, (Yargıtay 15. HD., E. 2014/3560 K. 2015/1982 T. 16.04.2015 sayılı emsal) Dosyada mübrez mutabakat formlarının müvekkili şirket yetkilisinin ve/veya sigortalı çalışanının imzasına havi olmamasından bahisle delil mahiyetinde olmayıp, söz konusu metinlere itibar edilerek hüküm tesisinin hatalı olduğunu, Yerel mahkemenin gerekçeli karar kapsamında beyanlarına atıfta bulunulan Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/102 Talimat sayılı dosyası ile 27.10.2020 tarihli celsede beyanlarına başvurulan …’ın da beyanlarında yer verdiği üzere kendisinin davalı şirket çalışanı olmadığını, İşbu husus İlk Derece Mahkemesi’nce celbi sağlanan SGK kayıtları gereğince de tespit edilebildiğini, …’ın her ne kadar bazı evraklara müteveffanın talimatıyla onu temsilen imza attığını beyan etmişse de bilindiği üzere ticari ilişkilerin niteliği gereği sözlü talimatla verilen yetkilerin Ticaret Kanunu veyahut Borçlar Kanunu kapsamında herhangi bir geçerliliği bulunmadığını, davalı şirketin bir şahıs şirketi olup sahibi …’ın vefat ettiği de dikkate alındığında müvekkili şirket çalışanı dahi olmayan …’ın beyanlarının teyit edilemeyeceğini, …’ın beyanlarının devamında, “Bana UYAP ekranından göstermiş olduğunuz 30/06/2015, 31/05/2015, 30/04/2015, 31/08/2015 ve 31/10/2015 tarihli mutabakatlardaki paraflar bana aittir. Diğer evraklardaki imzalar ve paraflar bana ait değildir.” dediğini, davacı tarafından sunulan mutabakat formlarının çoğu kapsamında davalı şirketin herhangi bir imzası bulunmamakla birlikte, imzalı olan mutabakat formlarının da kim tarafından imzalandığı ve/veya imza sahiplerinin davalı şirketin imzaya yetkili temsilcileri olup olmadığı hiçbir şekilde anlaşılamadığını, … beyanında 30.06.2015, 31.05.2015, 30.04.2015, 31.08.2015 ve 31.10.2015 tarihli mutabakat formlarında ki parafların kendisine ait olduğunu beyan etmişse de davalı şirket çalışanı ve yetkilisi olmadığını, dosya kapsamında yer alan Esenyurt Sosyal Güvenlik Merkezi ve Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi’nden celp edilen iddia edilen cari hesap süresine ilişkin davalı şirket dönem bordroları gereğince de açık olduğunu, … da beyanında aksi yönde bir beyanda bulunmadığını, Yargıtay istikrarlı uygulaması gereğince, tacirler arasında imzalanan hesap mutabakatının, borçlandırıcı işlem olması nedeniyle, taraf şirketler vekaletname ile yetkilendirilmiş temsilcileri tarafından imzalanması gereğinin tartışmasız olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2005/1967 E., 2005/11954 K. 01.12.2005 tarihli kararı) (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/6321 E.., 2016/14285 K. 03.11.2016 tarihli kararı) Davacının ibraz ettiği mutabakat metinlerinin 31.03.2015 – 31.12.2015 tarihleri arasına ait olduğunu, bu metinlerden 31.12.2015 tarihli ve muris …’a hitaben düzenlenen mutabakat metninde Aralık ayı satış faturalarına ilişkin mutabakat sağlanmak istendiğinin açıkça belirtildiğini, Devamında “Muhasebecisi ile görüşüldü … hn. Pazartesi okeyleyeceği söyledi.” ibaresine yer verildiğini,, muris … 19.12.2015 tarihinde geçirmiş olduğu operasyon neticesinde hayatını kaybettiğini, davacının ibraz etmiş olduğu fatura suretlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere muris şahıs şirketinin yetkilisi olduğunu, … Elektrik Elektronik Bilişim İnşaat şirketinin şahıs şirketi olduğunu, şahıs şirketinin tek hissedarının vefatından sonra şirket adına mutabakat metni alınmış olmasının da dosya kapsamındaki mutabakat metinlerinin delil mahiyetinde olamayacağının açık göstergesi olduğunu, mutabakat metinlerinin muris … adına düzenlenmiş olmasına rağmen mutabık kalındığına dair imzaların farklılık göstermesi ve murisin ölümünde sonraki tarihte mutabakat metninin hazırlanmış olduğu hususu nazara alındığında anılan metinlere itibar edilemeyeceğini ancak yerel mahkeme tarafından itirazların dikkate alınmadan davacının mutabakat metinleri kapsamında davasını ispat ettiğinin belirtilerek davanın kabulüne karar verildiğini, Dosya kapsamında mübrez faturaların ve faturaya konu malların müvekkili şirkete teslimi ve haliyle de müvekkilinin davacıya borçlu olduğu ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, Dosya kapsamında mübrez faturalarda teslim alan imzası bulunmadığı gibi teslim edenin de imzası bulunmadığını, dosya kapsamında mübrez faturaların delil ispat gücü bulunmadığını, Davacının, dava kapsamında takip konusu borç miktarının %20’si nispetinde icra inkar tazminatı talep ettiğini, müvekkilin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, bu kapsamda müvekkili lehine takip konusu borç miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ancak yerel mahkemece davanın kabulü ile müvekkilinin aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verildiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura ve cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili tarafından takip ve dava konusu cari hesap oluşumuna konu alacağı açıklamak üzere verdiği delil listesinde, davalı …’ ın miras bırakanı … ELEKTRİK ELEKTRONİK BİLİŞİM İNŞ. …’ adına düzenlenen irsaliye faturalar ve imzasının olduğu 31/03/2015- 30/04/2015-31/05/2015-30/06/2015-31/07/2015-31/08/2015-30/09/2015-31/10/2015-31/12/2015 tarihli mutabakat mekbubu ibraz ettiği görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının delil listesinde yer alan ve dava dilekçesi ekinde taraflarına tebliğ edilen faturalarda teslim alan imzası bulunmadığı gibi teslim edenin dahi imzasının bulunmadığını, dolayısıyla dosya kapsamında mübrez faturaların delil ispat gücünün bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde yer alan mutabakat metinleri, muris …’a hitaben düzenlenmişken mutabık kalındığı yönündeki beyan altında yer alan imzalar değişkenlik gösterdiğini, bunun yanı sıra bazı mutabakat metinlerinde ise hiçbir imzanın yer almadığını, mutabakat metinlerinde yer alan imzaların farklılık göstermesi nedeniyle öncelikle bu hususta imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, davacının ibraz etmiş olduğu mutabakat metinleri 31.03.2015 – 31.12.2015 tarihleri arasına ait olduğunu, bu metinlerden 31.12.2015 tarihli ve muris …’a hitaben düzenlenen mutabakat metninde Aralık ayı satış faturalarına ilişkin mutabakat sağlanmak istendiğinin açıkça belirtildiğini, muris …’ın 19.12.2015 tarihinde geçirmiş olduğu operasyon neticesinde hayatını kaybettiğini, davacının ibraz etmiş olduğu fatura suretlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere murisin şahıs şirketinin yetkilisi olduğunu, şahıs şirketinin tek hissedarının vefatından sonra şirket adına muvafakat metni alınmış olması da dosya kapsamındaki muvafakat metinlerinin delil mahiyetinde olamayacağının açık göstergesi olduğunu, muvafakat metinlerinin muris … adına düzenlenmiş olmasına rağmen mutabık kalındığına dair imzaların farklılık göstermesi ve murisin ölümünden sonraki tarihte muvafakat metninin hazırlanmış olduğu hususu nazara alındığında anılan metinlere itibar edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunda; Davacı ticarî defter kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 34.760,06 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde, davacı tarafından sunulan mutabakat formlarının çoğu kapsamında davalı şirketin herhangi bir imzası bulunmamakla birlikte, imzalı olan mutabakat formlarının da kim tarafından imzalandığı ve/veya imza sahiplerinin davalı şirketin imzaya yetkili temsilcileri olup olmadığı hiçbir şekilde anlaşılamadığını, davacı şirket vekili tarafından anılan imzaların murisin ölüm tarihinden sonra …’a ait olduğu iddia edilmişse de … hiçbir zaman davalı şirket çalışanı ve yetkilisi olmadığını, hesap mutabakatlarının davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığı ve hukuki anlamda delil teşkil etmesinin mümkün olmadığını, davacının iddia ettiği alacağa ilişkin faturalar ve faturalara ilişkin ürünlerin davalı şirket tarafından tebliğ alınmadığını,kim tarafından teslim edildiği belli olmayan faturalara konu ürünlere ilişkin tanık deliline dayanması ve kesinlikle kabul manasına gelmemek kaydıyla tanık dinletse dahi faturalara konu malları teslim ettiğini tanıkla kanıtlamasının da mümkün olmadığını belirterek itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde, davacı tarafından sunulan mutabakat formlarının çoğunda davalı firmanın herhangi bir imzası bulunmamakla birlikte, imzalı olan mutabakat formlarının da kim tarafından imzalandığı ve/veya imza sahiplerinin davalı firmanın imzaya yetkili temsilcileri olup olmadığının hiçbir şekilde anlaşılamadığını, Mutabakat metinlerinde yer alan imzaların farklılık göstermesi nedeniyle öncelikle bu hususta imza incelemesi yapılmasını talep ettiği halde mahkemece bu talep konusunda olumlu/ olumsuz karar verilmediği gibi istinafa konu karar gerekçesinde davalı vekilinin imza itirazına, faturalara konu mallarının teslim alınmadığına ve teslimin tanıkla isbat edilemeyeceğine yönelik itirazları konusunda da değerlendirme yapılmadığı ve bu itirazların istinaf sebebi olarak ileri sürüldüğü anlaşılmıştır.HMK’ nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır. HMK’ nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır.Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, taraflar arasındaki cari hesabın başlangıç tarihinden bitim tarihine kadar ki döneme ait davalının mal ve hizmet alımına ilişkin BA formlarının ilgili vergi dairesi müdürlüğünden getirtilmek suretiyle dosya arasına konulup davalıya ait BA formlarının incelenmek suretiyle sonucuna göre davalı tarafın yukarıda açıkça belirtildiği üzere mutabakat metinlerinde yer alan imzalara yönelik itirazı ve imza incelemesi yapılmasına ilişkin talebi konusunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2020 tarih ve 2016/1086 Esas – 2020/699 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.