Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/714 E. 2023/854 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/714 Esas
KARAR NO: 2023/854 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1409 Esas – 2021/176 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … Sigorta A.Ş. nezdinde … nolu nakliyat abonman sigorta poliçesi ile dava dışı … Ticaret A.Ş.’ye ait araçların sigortalandığını, 22.02.2017 tarihinde yedi adet … otomobilin … nolu sevk ve irsaliyesi ile eksiksiz ve hasarsız bir şekilde davalı taşıma şirketinin sorumluluğunda bulunan … plakalı oto taşıma tırına yüklendiğini, davalının sorumluluğunda bulunan … plakalı oto taşıma tırının, müvekkili şirketin … Otomotiv’den teslim almış olduğu otomobilleri aynı tarihte …’e teslim etmek üzere Maltepe İstanbul’a getirdiğini, oto taşıma tırı sürücüsünün İstanbul Maltepe Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği’nde vermiş olduğu ifadesinden anlaşıldığı üzere tırdan öncelikle iki tane aracı indirerek … teslim ettiğini, sonra tekrar taşıma tırına döndüğü esnada tescilsiz plakası olmayan, … şase numaralı, 2016 model beyaz renkli … marka otomobilin yerinde olmadığını ve çalınmış olduğunu fark ettiğini beyan ettiğini, otomobilin alıcıya teslim edilemediğini, yine oto taşıma tırı sürücüsünün istanbul Maltepe Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği’nde vermiş olduğu ifadesinde araçları indirmeden önce, trafiği kapatmamak ve hızlıca indirmek için araçların kontak anahtarlarını her aracın kendi içinde vites kutusunun yanına koyduğunu beyan ettiğini, çalınan … şase numaralı otomobile ilişkin müvekkili şirket tarafından dava dışı sigortalı … Servis ve Ticaret A.Ş.’ye 29.6.2017 tarihinde 90.483,89 TL ve 16.8.2017 tarihinde 60.125,55 TL olmak üzere toplamda 150.609,44 TL ödeme yapıldığını, daha sonra otomobilin bulunması üzerine müvekkili şirket tarafından otomobilin dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti’ye satıldığını, sovtaj bedeli olarak 126.511,00 TL tahsil edildiğini ve sigortalıya ödenen 150.609,44 TL’den bakiye kalan 24.098,44 TL’nin tahsili gerektiğini, zararın tazmin edilmesi amacıyla davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalının itirazı üzerine durdurulduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, itirazın iptaline, takibin devamına, tahsil edilemeyen bakiyenin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline, davalının takip tutarının %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatını ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Öncelikle yetkili mahkemenin Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, aracın çalınmasında davalı şirketin bir ihmalinin ve kusurunun olmadığını, aracın hırsızlıktan hemen sonra bulunduğunu, icra takibine konu edilen bedel kadar hasarın meydana çıkmasının mümkün olmadığını, talep edilen bedelin fahiş olduğunu, sigorta şirketinin rücu hakkının doğabilmesi için öncelikle tazminat ödediği kişi ile sigortacı arasında zarar konusunu kapsayan bir sigorta sözleşmesinin mevcut olması gerektiğini, bir sigorta sözleşmesi yoksa sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğmayacağını beyanla davanın reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 09/02/2021 tarih ve 2018/1409 Esas – 2021/176 Karar sayılı kararında;”Dava, Nakliyat Emtea Abonman Sigorta Poliçesi kapsamında davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin, hasara sebebiyet taşıyıcıdan rücusu için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir… Somut olayda davaya konu taşımada tescilsiz, plakası olmayan … şase numaralı 2017 model beyaz renkli … marka aracın çalındığı, araç sürücüsünün ifadesinde “… Araçları indirmeden önce trafiği kapatmamak ve hızlıca indirmek için araçların kontak anahtarları her aracın kendi içinde aracın vites kutusunun yanına koymuştum ve araçların kapıları kilitli değildi” şeklinde beyanda bulunduğu, araç sürücüsünün boşaltma esnasında gerekli dikkat ve özeni göstermediği, TTK Madde 875 ” Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” ve TTK Madde 782 “Taşıyıcının kullandığı kimselerin veya maiyetinde çalışanların kusurları kendi kusuru hükmündedir” düzenlemeleri uyarınca meydana gelen zarardan sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda davaya konu aracın 2017 yılı kasım ayında sıfır fiyatının 181.130,00 TL olduğu, ikinci el olarak satılan araçlar az kilometrede olan sıfır araçlara göre genel olarak %15-%20 değer kaybına uğradığı, buna göre %20 değer kaybı üzerinden aracın 144.900,00 TL’ye satılması gerektiği ancak davacının aracı 131.200,00 TL’ye sattığı, aradaki fark olan 13.700,00 TL’den davacının sorumlu olduğu, bu nedenle davacının talep edebileceği zarar tazmini: davacının sigortalısına ödediği hasar tazminatı – aracın satış ayı Kasım 2017’deki satış bedeli = 150.609,44 TL- 144.900 TL = 5.909,44 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili dava konusu aracın çalıntı bir araç olması nedeniyle piyasadaki muadili diğer araçlara göre daha ucuza satıldığını beyan etmiş ise de aracın daha önce çalınmış olmasının muadillerine göre ikinci el piyasa fiyatını etkilemeyeceği dikkate alınarak davacı vekilinin itirazlarına itibar edilmemiştir. Davacı vekili dava dışı sigortalıya 150.609,44 TL ödendiğini, aracın 131.200,00 TL’ye satıldığını, sigortalıya ödenen sigorta tazminatı ile araç satış bedeli arasındaki değer kaybının 19.409,44 TL olduğunu, bunun dışında aracın satılabilir duruma getirilmesi için yapılan 4.394,00 TL’nin hesaplamaya dahil edilmesini talep etmiş ise de araç için yapılan masrafların ikinci el satış sırasında belirlenen fiyatın içinde olduğu ve alıcıdan alındığı, ikinci el fiyatının yapılan masraflara göre belirlendiği buna göre davacının aracın satılabilir duruma gelmesi için yaptığı masrafları davalıdan talep etmeyeceği mahkememizce değerlendirilmiştir. Davacı vekili icra takibinde işlemiş faiz talep etmiş ise de takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair delilin dosyaya sunulmadığı dikkate alınarak işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir. Tespit edilen hasar miktarı sigorta poliçesi teminatı ve limiti kapsamında kaldığı, davacı sigorta yönünden sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına yaptığı ödemenin sigortalının haklarına halef olarak TTK 1472. maddesinde uyarınca rücu edebilmenin yasal koşulları oluştuğu mahkememizce kabul edilmiştir. Diğer yandan davacı vekili icra inkar tazminatı talep etmiş ise de alacağını likid olmadığı, yargılama ile belirlendiği anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatının reddine, davanın reddedilen kısmı yönünden davacının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. “gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirket nezdinde … no’lu “Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi” ile dava dışı … Servis ve Tic. A.Ş.’ye ait araçlar sigortalanmış olup, 22.02.2017 tarihinde 7 adet … otomobilin, … no’lu sevk irsaliyesi ile eksiksiz ve hasarsız bir şekilde davalı taşıma şirketinin sorumluluğunda bulunan … plakalı oto taşıma tırına yüklendiğini, davalının sorumluluğunda bulunan … plakalı oto taşıma tırının, müvekkili şirket sigortalısı … A.Ş.’den teslim almış olduğu otomobilleri aynı tarihte …. San. ve Tic. A.Ş.’ye teslim etmek üzere Maltepe/İstanbul’a getirdiğini, oto taşıma tırı sürücüsünün İstanbul- Maltepe Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği’nde vermiş olduğu ifadesinden anlaşıldığı üzere, tırdan öncelikle 2 tane aracı indirerek … A.Ş.’ye teslim ettikten sonra tekrar oto taşıma tırına döndüğü esnada, tescilsiz, plakası olmayan … şase no’lu, 2016 model, beyaz renkli, … marka otomobilin yerinde olmadığını ve çalınmış olduğunu farkettiğini beyan etmiş olup otomobilin alıcıya teslim edilemediğini, yine oto taşıma tırı sürücüsünün İstanbul/Maltepe Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği’nde vermiş olduğu ifadesinde; “Araçları indirmeden önce trafiği kapatmamak ve hızlıca indirmek için araçların kontak anahtarları her aracın kendi içinde vites kutusunun yanına koymuştum. Araçların kapıları kilitli değildi.” şeklinde beyanda bulunduğunu, özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olduğunu ve otomobilin kendi ihmali sonucunda çalınmış olduğunu kabul ettiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 879. maddesinin; “Taşıyıcı, a) Kendi adamlarının, b) Taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin, görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.” şeklinde olduğunu, çalınan … şase no’lu otomobile ilişkin müvekkili şirket tarafından sigortalı dava dışı … A.Ş.’ye 29.06.2017 tarihinde 90.483,89-TL ve 16.08.2017 tarihinde 60.125,55-TL olmak üzere toplam 150.609,44-TL ödeme yapıldığını, daha sonrasında otomobilin bulunması ile birlikte müvekkili şirket tarafından söz konusu otomobil dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye satılmış olup sovtaj bedeli olarak 126.511,00-TL’nin tahsil edildiğini ve sigortalıya ödenen 150.609,44-TL’den bakiye kalan 24.098,44-TL’nin davalıdan tahsili gerektiğini, karara esas alınan bilirkişi raporunda, aracın noter satış evrakında bir alt versiyon olarak belirtildiğinin, buna bağlı olarak da araç değerinin 144.900,00-TL olması gerekirken 131.200,00-TL olarak belirlendiğinin ifade edildiğini, araç bedelinin noter satış evrakına göre değil aracın teknik ve donanım özellikleri ile kilometresi, hasar durumu ve diğer fiziki özelliklerine göre belirlendiğini, noterde belirtilen kasko değerinin bilgi amaçlı bir noterlik uygulaması olduğunu, aracın alım satım değerini belirlemediğinin açık olduğunu, dava konusu aracın çalındığını ve bulunmasından sonra tekrar satıldığını, bu sebeple de normal kullanım sonrası satışa sunulmuş ikinci el araçlara göre değerinin daha düşük olmasının olağan bir durum olduğunu, müvekkili şirket tarafından aracın, kendisine en yüksek teklifi veren alıcıya satıldığını, bu nedenle aracın bir alt konfor seviyesinden satılmış olduğu ve rayiç değerinin 144.900,00-TL olduğu yönündeki tespitin kabulünün mümkün olmadığını, aracın satılabilir duruma getirilmesi için yapılan 4.394,00-TL’nin ikinci el satış sırasında belirlenen fiyatın içinde olduğu ve alıcıdan alındığı gerekçesiyle davalıdan istenemeyeceği yönünde karar oluşturulmuşsa da bahse konu bedelin aracın çalınmasından ve emniyet birimlerince bulunmasından sonra teslim alınması için katlanılan maliyetler olduğunu, otomobilin nakliyat sırasında çalınmasından doğan zarardan davalının sorumlu olduğunu, işlemiş faiz talebi takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair delilin sunulmadığı gerekçesiyle reddedilmişse de, ekli Yargıtay kararlarında görüleceği üzere nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen hasarların tazmininin, ödeme gününden itibaren işletilecek faiziyle birlikte talep edilebildiğini, Yargıtay tarafından verilmiş emsal kararların işbu dilekçe ekinde sunulduğunu beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; söz konusu kararın, takibin devamına karar verilen miktar yönünden hatalı olup kaldırılması gerektiğini, dava yetkisiz mahkemede açılmış olup Yerel mahkemece yetki itirazının gözetilmediğini, itirazın iptaline konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının dava dışı borçlu … Sigorta şirketi ile birlikte müvekkili şirket aleyhine başlatıldığını, taraflarınca icra takibindeki borç ve ferilerine itiraz ile birlikte yetkiye de itiraz edildiğini, davacı her ne kadar icra takibinde müvekkili ile birlikte borçlu gösterilen … Sigorta A.Ş.’nin merkez adresinin Kozyatağı / İstanbul olduğunu, birlikte borçlulardan birinin yurtiçi iş yeri adresinde açılan takibe diğer borçlunun yetki itirazında bulunamayacağını beyan etmekteyse de, işbu davada sigorta şirketinin taraf gösterilmediğini, davada taraf gösterilmeyen takip borçlusu yönünden mevcut yetkinin, müvekkili yönünden de geçerli kabul edilmesinin usulen mümkün olmadığını, gerek icra müdürlüğü dosyasına gerekse işbu davaya cevap dilekçesinde yetki itirazları olması sebebiyle öncelikle yargılamanın yetkisiz mahkemede görüldüğünün kabulü ile hükmün kaldırılması gerektiğini, müvekkili davalı şirketin dava dışı …. Servis ve Tic. A.Ş’ye ait sıfır kilometre araçların taşımacılığını üstlendiğini, 22.02.2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde davacı şirket tarafından hasar dosyası açılarak dava dışı …’ya 29.06.2017 tarihinde 90.483,89-TL ve 16.08.2017 tarihinde 60.125,55-TL olmak üzere toplam 150.609,44-TL ödeme yapıldığını, daha sonra otomobilin bulunması ile birlikte de davalı sigorta şirketi tarafından dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye satıldığını ve sovtaj bedeli olarak 126.511,00-TL tahsil edildiği iddiası ile sigortalıya ödenen 150.609,44-TL’den bakiye kalan 24.098,44-TL’nin müvekkilinden tahsilinin talep edildiğini, davacının değer kaybı olarak talep ettiği 24.098,44 TL’nin müvekkilinden talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, dosya kapsamıyla sabit olduğu üzere davacı tarafın, dava konusu otomobili dava dışı … İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye gerçek değeri ve modeli üzerinden değil, bir alt versiyonunu beyan etmek suretiyle daha ucuza sattığını, bu husus noter kayıtları ile de sabit olup davacı şirket tarafından aracın gerçek versiyonuna göre daha ucuza satılmış olmasından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, Mahkemece tesis edilen kararda, davacının kendi kusurundan kaynaklanan zararının müvekkilinden talep edilemeyeceği şeklindeki gerekçe yerinde olmakla birlikte aracın değeri konusunda eksik inceleme yapıldığını, alınan bilirkişi raporunda, dava konusu aracın highline model olduğunun ve fakat noterde satış gösterilen araç modelinin comfortline olduğunun, her iki araç modeli arasındaki farkın aksesuar ve konfordan kaynaklandığının, araçlar arasındaki değer farkının ise sıfır piyasasında 16.000 TL olduğunun tespit edildiğini, noterde beyan edilen … aracın Kasım 2017 fiyatı 165.340 TL olup, davacının bu aracı ikinci el olarak %20 daha düşük bedelle ve 131.200 TL’ye sattığını, aracın farklı model olarak satılmasına yönelik değerlendirme ayrıca yapılmışsa da model yılında 2. el olarak satılması sonucu %15-%20 değer kaybına uğramasının makul olduğu hususunun hatalı olduğunu, davacının aracı alt versiyona göre %20 daha düşük bedelle satmış olmasının piyasa şartlarından uzak olduğunu, aracın çalıntı olması yahut ikinci el olması arasında herhangi bir fark bulunmadığını, aracın çalındıktan sonra kaç gün içerisinde bulunduğunun, kaç km’de satıldığı gibi hususların değerlendirme konusu yapılmadığını, davacı tarafça aracın ne zaman bulunduğu ve satıldığı hususunda bilgi verilmemiş olduğundan bahisle noter satış tarihi itibariyle bulunduğu varsayımı ile hareket edildiğini, öncelikle aracın bulunduğu tarih ve km’sinin tespit edilmesi gerektiğini, akabinde o tarihte aracın ikinci el piyasasının araştırılıp çalıntı olup olmadığına bakılmaksızın rayiç bedelinin belirlenmesi gerektiğini, örneğin aracın hemen bulunması halinde 100 km’de yahut 1.000 km’de hasarsız bir araçta %20 değer kaybı yönünden bir hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, varsayım üzerinden yapılan değer kaybı hesabının taraflarınca kabul edilemeyeceğini, her ne kadar aracın ikinci el piyasası eksik inceleme ile belirlenmişse de aracın esasında highline olması ve değerinin 181.130 TL olması karşısında %20 değer kaybı ile satışı halinde aslında 144.900 TL’ye satılması gerektiğine kanaat getirildiğini, bu bağlamda davacının aracı 144.900 TL’ye satabilecekken 131.200 TL’ye satarak 13.200 TL’lik zarardan kendi davranışı ile sorumlu hale geldiğini, bununla birlikte sigortacının ödediği 150.609,44 TL tazminat ile aracı satabileceği 144.900 TL arasındaki fiyat farkı olarak 5.909,44 TL’den müvekkil davalının sorumlu olduğuna kanaat getirildiğini, aracın çalındıktan sonra hangi tarihte bulunduğu, bulunduğunda kaç km’de olduğu, %20 değer kaybının makul olup olmadığı gibi hususların değerlendirilmediğini, aracın satışında makul kabul edilen %20 değer kaybının fahiş ölçüde yüksek olduğunu, aracın emniyet ekiplerince çok hızlı bir şekilde bulunması ve dava dışı şirkete teslim edilmesi akabinde, tüm dosya kapsamında sabit olmak üzere aracın gerek iç gerekse dış aksamında hiçbir deforme, darbe, çizik yahut başkaca bir hasar meydana gelmemiş olmasının değer kaybının hatalı tespit edildiğini ortaya koyduğunu, kaldı ki sıfır araç ile sıfıra yakın hasarsız düşük km’deki araçlar arasında da %20 değer kaybının meydana gelebilmesinin mümkün olmadığını, bu bağlamda tespit edilen değer kaybı bedelini kabul etmediklerini, davacı taraf bilirkişi raporlarının aleyhe gelmesi sonrasında yargılama esnasında iddia ve savunmasını geliştirmek saiki ile dosyaya yeni delil sunmuş olup, bu hususa taraflarınca muvafakat etmediklerinin belirtildiğini, ön inceleme duruşması ile birlikte dava dilekçesinde gösterilen ve henüz sunulmayan delillerin dosyaya sunulması için taraflara süre verilmesine karşın herhangi bir delil ibrazında bulunmayan davacının bu kez yargılamada bilirkişi raporuna itiraz aşamasında yapıldığını iddia ettiği masraflara yönelik belge sunmasının kabul edilemez olduğunu, bu masrafların dava dilekçesinde belirtilmemesi, ayrıştırılmaması, herhangi bir açıklama yapılmaması ve fakat tahkikat aşamasında talep sonucunun değiştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, itirazın iptali olarak ikame edilen davada davacının talebinin; dava dilekçesinin 2 numaralı paragrafında belirtildiği üzere sovtaj bedelinin mahsubundan sonra kalan bakiyenin 24.098,44 TL’lik değer kaybı bedelinin tahsili ve tazmini olduğunu, bu kez talep sonucunun değiştirilerek 24.098,44 TL’nin 4.689,00 TL’sinin aracın masraflarına yönelik olduğunun beyan edildiğini, ödeme yapılan … Otomobil’de aracı satın alan taraf olmayıp talep edilen masrafların işbu davanın konusu olmadığını, davacının değer kaybı bedelinin talep miktarından düşük olarak tespiti karşısında bu kez katlanıldığını iddia ettiği bedelleri masraf adı altında tahkikat aşamasında talep etmesinin hukuken korunamaz bir durum olduğunu, Mahkemece tesis edilen kararda yapıldığı iddia edilen 4.394,00 TL’lik masrafın aslında ikinci el satışı sırasında belirlenen fiyata (değer kaybına) dahil olduğunun tespit edilmiş olup Mahkemenin gerekçesinin haklı ve yerinde olduğunu, Mahkemece yapılan masraflar değer kaybı içerisinde değerlendirilmişse de davacının iddia ettiği masrafların tutarlı olmadığını, aracın Seyrantepe’den Altunizade’ye çekilmesi için talep edilen 354,00 TL ile aracın anahtarının alınması, yediemin otoparkından yetkili servise çekilmesi için talep edilen 1.770,00 TL arasındaki farkın taraflarınca anlaşılamadığını, aracın anahtarının alınmasına ilişkin masraf burada belirtilmişken ne sebeple bir kez daha anahtar için 783,06 TL talep edildiğinin belirsiz olduğunu, bununla birlikte araçtaki antibakteriyel detaylı temizlik için 767 TL ödenmiş olmasının da fahiş olduğunu beyanla kararın kaldırılmasına, davanın tümden reddine, davacı aleyhine kötü niyetli takip nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, yurt içi taşıma sözleşmesi kapsamında taşınan ve taşıma sırasında çalınan araç nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından, nakliyat abonman sigorta poliçesi kapsamında dava dışı taşıtan sigortalıya ödenen tazminatın taşıyandan rücuan tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Dosya kapsamında; davacı ile dava dışı … Ticaret A.Ş. arasında 31.12.2016 ila 31.12.2017 tarihleri arasında geçerli nakliyat abonman sigorta poliçesinin bulunduğu, davalı tarafından düzenlen taşıma irsaliyesine göre, dava dışı sigortalı ile davalı arasında taşıma sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme uyarınca taşınacak 7 adet aracın alıcı olan … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye teslim edileceği, davalıya ait tırın sürücüsünün 22.02.2017 tarihinde kollukta verdiği ifadede, dava konusu aracın tır içerisinden park halinde iken çalındığını, araç içerisinde kontak anahtarının bulunduğunu beyan ettiği, davacı tarafından dava dışı … Ticaret A.Ş.’ye 29.06.2017 tarihinde 90.483,89 TL ve16.08.2017 tarihinde 60.125,55 TL ödeme yapıldığı, ardından davalı aleyhine 22.02.2018 tarihinde toplam 25.321,52 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalının süresi içerisinde icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı sabittir. Davacı tarafça icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesi ile icra dairesinin ve dosyaya sunulan cevap dilekçesi ile Mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. Mahkemece 09.05.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında; icra takibinin birden fazla kişi aleyhine başlatıldığından bahisle HMK’nın 9 ve 16. maddeleri uyarınca icra dairesinin ve davanın niteliği ile hasarın meydana geldiği yer dikkate alınarak HMK’nın 9 ve 16. maddeleri uyarınca Mahkemenin yetkisine itirazın reddine karar verilmiştir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı ile birlikte dava dışı … Sigorta A.Ş.’nin de borçlu olarak gösterildiği, adı geçen borçlu şirketin adresinin Kadıköy/İstanbul olduğu, bu nedenle Mahkemece, hukuki dayanağı yanlış gösterilmekle birlikte, HMK’nın 7. maddesi uyarınca davalının icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafından iş bu davanın TTK’nın 1427. maddesinde düzenlenen halefiyete dayanılarak açıldığı, bu nedenle davacının dava dışı sigortalısı hangi yer mahkemesinde dava açabilecek ise, o yer mahkemesinde dava açabileceği, dava dışı sigortalı ile davalı arasında taşıma sözleşmesinin bulunduğu, HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, davalı tarafından taşınmak üzere teslim alınan araçların alıcı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye teslim edileceği ve sözleşme ile üstlenilen edimin ifasının bu şekilde tamamlanmış olacağı, alıcı … Ticaret A.Ş.’nin adresinin Ataşehir/İstanbul olduğu ve sözleşmenin ifa edileceği yerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkisi içerisinde kaldığı, bu şekilde Mahkemece, her ne kadar hukuki dayanağı yanlış olarak gösterilmiş ise de, davalının mahkemenin yetkisine itirazının reddine karar verilmesinin de isabetli olduğu anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 875 ve 879. maddeleri uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. TTK’nın 876 ve 878. maddelerinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma hallerinden birisinin bulunduğunu kanıtlayan taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Taşıyıcının zarardan sorumlu olduğunun kabulü halinde ise; TTK’nın 882. maddesine göre, 880. ve 881. maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı halinde taşıyıcının sorumluluğu; gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının, gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Genel kural, taşıyıcının zıya ve hasardan sınırlı sorumluluğunun bulunduğu şeklinde ise de, TTK’nın 886. maddesinde taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı haller düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz. Somut dosyada; davalının adamı olan olan tır şoförünün kendi ifadesinden anlaşıldığı üzere, tırı teslimat için park ettiği sırada üzerinde bulunan aracın çalındığı ve aracın kontak anahtarının içerisinde bırakıldığı, aracın taşıma sırasında ve davalı taşıyıcının pervasızca hareketi nedeniyle çalındığı konusunda bir uyuşmazlık olmadığı, bu nedenle davalının dava dışı taşıtanın gerçek zararından sorumlu olduğu, aracın çalındıktan sonra bulunduğu ve dava dışı … Ticaret Ltd. Şti. aracılığı ile 30.11.2017 tarihli Noter satış sözleşmesi ile alıcı … Dış Ticaret Ltd. Şti.’ye 131.200 TL bedelle satıldığı, satış bedelinin dava dışı … Ticaret Ltd. Şti. tarafından davacıya ödendiği, davacının takip ve dava ile 131.200 TL’den sovtaj bedelinin indirilmesi neticesinde kalan 126.511 TL ile dava dışı sigortalıya ödenen bedel arasındaki 24.098,44 TL’nin tahsilini talep ettiği, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda aracın Noter satış sözleşmesinde yer alan bilgileri nazara alınarak satış tarihindeki ikinci el piyasa değerinin tespit edildiği ve sovtaj bedeli indirilmeksizin 131.200 TL üzerinden değerlendirme yapıldığı, resmi senet olan Noter satış sözleşmesi nazara alınarak ve aracın çalınıp bulunmuş olması sebebiyle ikinci el niteliğinde olduğunun kabulü ile piyasadaki emsal araç değerleri gösterilmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunun, taraflarca aracın bulunduğunda hasarlı olup olmadığı, km’si ve sair mevcut durumuna ilişkin bir delil sunulmaması karşısında dosya kapsamına uygun ve denetime açık olduğu, davacı tarafından aracın 144.900 TL üzerinden satışı mümkün iken, daha düşük model üzerinden 131.200 TL’ye satılması nedeniyle oluşan 13.700 TL farkı davalıdan talep edemeyeceği, satış bedelinin içerisine davacı tarafından dava dilekçesinde sovtaj bedeli olduğu beyan edilen 4.394 TL’nin de dahil edildiği, bu nedenle Mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas alınması ile davalı tarafından karşılanması gereken zarar miktarının 5.909,44 TL olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, taraf vekillerinin bu yönde ileri sürdükleri istinaf sebeplerinin haksız olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte Mahkemece, davacı tarafından dava dışı sigortalısına 29.06.2017 tarihinde 90.483,89 TL tazminatın ödendiği ve davalıdan rücuan tazmininin talep edildiği, bu sebeple ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği gözetilerek ödeme tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş 380,91 TL avans faizi yönünden de itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, davalının takipten önce temerrüde düşürülmediğinden bahisle bu yöndeki talebin reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Davacı vekilinin işlemiş faize yönelik istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2021 tarih ve 2018/1409 Esas – 2021/176 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının İstanbul Anadolu 2.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 5.909,44 TL asıl alacak ve 380,91 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.290,35 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 9,75 oranını aşmamak kaydıyla değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, 5-Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 6-Davada harçlar kanuna göre alınması gerekli 429,69 TL karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 411,55 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 18,14‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan 411,55 TL peşin harç ile 35,90 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 7-Davacı tarafça yargılama aşamasında sarf edildiği anlaşılan 94,00 TL posta tebligat gideri ve 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.194,00 TL’den davanın kabul oranına göre (%26 kabul) hesap ve takdir olunan 570,44 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından yargılama aşamasında herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,9-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca nispi tarifeye göre hesaplanan 6.290,35 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 10-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca nispi tarifeye göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 11-Bakiye gider avansı varsa ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 13-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,14-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 403,68 TL istinaf karar harcından davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 100,92‬ TL ( 59,30 TL + 41,62 TL ) harcın mahsubu ile bakiye 302,76‬‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,15-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 16-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 48,50 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş masrafının davalı üzerinde bırakılmasına, 17-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 18-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verilmiştir.