Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/711 E. 2023/1137 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/711 Esas
KARAR NO: 2023/1137 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/609 Esas – 2020/578 Karar
TARİH: 12/11/2020
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin 29.03.2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı Olağan Genel Kurulunda davacının olumsuz oy kullanarak alınan kararlara usulüne uygun şekilde muhalefet ettiği, Müvekkili …’ın davalı şirketin 30.045.000,00-TL toplam sermayesi içinde 5.125.050,00-TL itibari ile değerli sermayeye karşılık gelen 1.025,01 adet hisse ile %17 pay sahibi ortağı olduğunu, davalı şirketin %45,5 hissesine sahip bulunan … Holding AŞ’nin kontrolü, davalı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı … ve Yönetim Kurulu Başkanının Yardımcısının … olduğunu, Davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, …’nın kısıtlanması sebebiyle …’ın şirketin yönetimini kontrolü altına aldığını, halbuki …’ın …n’ın sağlığı zamanında şirket yönetiminden el çektirildiğini, uzaklaştırıldığını , kurucu …’ın karlı bıraktığı şirketleri kısa süre sonra zarar ile teslim aldığını, …’ın sağlığında onunla birlikte müvekkili davacının da yönetimdeyken şirketlerin sürekli kar ettiğini, Grup şirket yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevi yapmakta olan davacı …’ın henüz görev süresinin dolmasına iki yıldan fazla bir süre varken haksız bir şekilde yönetimden çıkarıldığını, Finansal tabloların tasdiki ile ilgili karar, hesap verme ve dürüst resim ilkelerine uygun olmadığını, gerçeği yansıtmadığını, bu kararın iptali gerektiğini, 4 nolu finansal kiralama tabloların tasdikine ilişkin kararın hem ihlal edilen oy yasağı nedeniyle hem de hesap verilebilirlik ilkesine aykırı olması nedeniyle kanuna ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığı gözetilerek iptali gerektiğini, yönetim kurulunun ibrasına ilişkin 5 nolu karar, 2016 yılı faaliyet dönemi karının yasak savma kabilinden çok cüzi miktarda dağıtımına ilişkin 6nolu karar, yönetim kurulu üyelerinden … ve … yararına kişi başı aylık net 20.000,00-TL fahiş huzur hakkı verilmesine ilişkin 2015 yılı kararının aynen devamına yönelik 7 nolu kararın iptalinin gerektiğini beyanla ana sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduklarının tespiti ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; …’ın yönetim kurulu üyeliği yapamaz hale gelmesi sonucunda sağlık sorunları sebebiyle fiili ehliyetinden yoksun kaldığı için bizzat davacı kızı …’ın vasisi olarak atandığını, …’ın 02.02.2016 tarihinde vefat ettiğini, 31.10.2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında yeniden seçim yapıldığını, yönetim kuruluna … , … ve …’nün seçildiğini, davacının aile içinde yaşadığı anlaşmazlık ve kendisinin yönetim kuruluna seçilememesinin hırsı ile diğer kişilere daha fazla husumetinin arttığını, kötüniyetli tutum ve davranışlarının arttığını, müvekkili şirketin 29.03.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı faaliyet dönemine ilişkin olağan genel kurul toplantısında finansal tabloların tasdikine ilişkin 4 nolu kararın iptali bakımından ortaya getirilen iddianın haksız ve yersiz olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin genel kurulun iptali istenen 5 nolu kararının yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın usule, yasaya şirket ana sözleşmesine ve iyi niyet kurallarına uygun alınmış bir karar olduğunu, 6 ve 7 nolu kararların da iptalini gerektirecek şartların bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2020 tarih 2017/609 Esas 2020/578 Karar sayılı kararında; “……Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davalı şirketin 29.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının 4. gündem maddesinde alınan kararın kanuna, anasözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olmadığından iptali talebinin reddi ile genel kurul toplantısının 5. ve 6. gündem maddesinde alınan kararların TTK.’nın 445. maddesi uyarınca kanuna aykırı olduğu, 7. gündem maddesinin ise objektif iyiniyet kurallarına aykırılık taşıdığından iptaline karar vermek gerekmiş, buna ilişkin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir…”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE, Davalı şirketin 29.03.2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan ve gündemin 5.,6. ve 7. sırasında görüşülen kararların İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin Davalı Şirketin 29.03.2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı Olağan Genel Kurulunda alınan kararlardan dava konusu edilen 5, 6 ve 7 no’lu gündem maddelerinin kanuna, esas sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kuralına aykırılıkları nedeniyle İPTALİNE dair kararı, kanuna ve usule uygun olup, tasdik edilmesi gerektiğini,Ancak Finansal Tabloların Tasdikine ilişkin 4 no’lu gündem maddesinin de kanuna, esas sözleşmeye ve özelikle dürüstlük kuralına aykırılığı gözetilerek iptali gerektiği halde ilk derece mahkemesi 4 no’lu gündem maddesi yönünden talebin reddedildiğini,Mahkeme dava konusu 4 no’lu gündem maddesi bakımından kararına dayanak aldığı Bilirkişi Raporları, eksik ve hatalı olup, dava dilekçesindeki iddialarını karşılamadığı gibi, raporlara yönelik kapsamlı ve somut itirazlarını da gidermediğinden dolayı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını,İlk derece mahkemesi 4 no’lu gündem maddesi yönünden bilirkişi raporuna dayanmış ise de her aşamada itiraza uğrayan bilirkişi raporlarında Finansal Tabloların Tasdiki kararının iptali bakımından, talebinin esasına yönelik bir inceleme yapılmadığından hem maddi hem de hukuki yönden istinaf Dairesince yeniden duruşma açılarak yargılama yapılması gerektiğini,Mahkemenin gerekçeli kararında ”Teknik açıklamalarda finansal tabloların gerçeğe uygun olduğu, davacı yanın genel kurullarda bilgi sahibi olduğu, faaliyet raporunda birleşmeye ilişkin bilgilerin yer aldığı, davacı tarafınca aksi delil belge sunulmadığından içerik ve nisap bakımından ana sözleşmeye ve yasaya uygun bulunan 4 no’lu maddenin iptali talebinin reddine” denildiğini,Ne var ki bu gerekçe somut olaya uygun olmadığı gibi, dosya kapsamına da uygun olmadığını, TTK’nın 437. maddesi uyarınca her pay sahibinin yönetim kurulundan şirketin işleri ile ilgili bilgi alma ve inceleme hakkı bulunduğunu, dosyadan da anlaşılacağı üzere Davacının bilgi alma hakkının genel kurulda engellendiği, sorularına 437′ nci maddeye uygun şekilde ve yeterli cevap verilmediğinin ortada olduğunu, HMK 267’nci madde uyarınca ”Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesinin de mümkün olduğunu, bilirkişi kurulunun 2 (iki) kişiden oluşturulduğunu, bu durum kapsamlı dosya nazara alındığında uzmanlık alanları bakımından da eksik ve hatalı Bilirkişi Raporu sunulmasının da bir başka sebebi olduğunu, Mahkeme tarafından yerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor alınması kararlaştırıldığı halde Bilirkişi Kurulu yerinde inceleme yapmaktan ısrarla kaçındığını, buna karşılık yerinde inceleme yapılmadığının rapordan anlaşılmasına rağmen, dosyada mevcut olmayan bazı belgeleri Bilirkişi Kurulunun nasıl edindiği hususunun belirtilmediğini, çünkü Bilirkişi Kurulu, mahkemenin verdiği göreve uygun rapor hazırlamak, yerinde inceleme görevi verilmiş ise bu göreve riayet etmek ve en önemlisi taraflarla doğrudan iletişime geçmeden mahkeme vasıtasıyla belge ve bilgi istemek yükümlülüğünde olduğunu, bilirkişi kurulunun kanun hükmünü bariz ihlal ettiğini, Yerinde inceleme yapılması finansal tabloların muhasebenin temel ilkelerine uygun olarak tanzim edilip edilmediğinin tespiti, finansal tabloların gerçekliği, tamlık, şeffaflık, hesap verilebilirlik, özün önceliği, süreklilik gibi ilkelere uygunluğunun yerinde inceleme ile gerçekleştirilmesi gerektiği halde bu incelemenin yapılmadığını, Öte yandan ibraz edilen Mali Uzman Görüşü’nde de vurgulandığı üzere dava konusu dönemi de içeren finansal tablolarda yapılan manipülatif ve muvaazalı işlemler nedeniyle de 2016 yılı Finansal Tablolarının Tasdiki Kararı her bakımdan hukuka açıkça aykırı ve hatalı olduğunu,
TALEPLERİ OLDUĞU HALDE BEKLETİCİ MESELE YAPILMASI GEREKEN YÖNETİM KURULU SEÇİMİNİN HÜKÜMSÜZ OLDUĞUNA DAİR İLAMIN KESİNLEŞMESİ BEKLENMEDEN USULE VE ESASA AYKIRI KARAR VERİLDİĞİNİ, Öte yandan dava konusu finansal tabloları hazırlayan yönetim kurulu seçim kararının hükümsüz olduğuna dair Yargıtay 11. HD 2016/13709 E. 201876884 K. Sayılı Bozma İlamı Davalı Şirket tarafından karar düzeltmeye götürülmüş ne var ki Yargıtay 11. HD 2019/926 E 2020/5442 K sayılı kararı ile Karar Düzeltme talebinin ret edildiğini, bunun üzerine bahse konu dosya için ilk derece mahkemesinde İstanbul 16 ATM 2021/8 E nolu yeni dosya açılmış olup, bozma sonrası ilk duruşmasının 15/04/2021 tarihinde yapılacağını, Dolayısıyla huzurdaki davanın ve istinaf başvurusunun konusu olan 4 no’lu Finansal Tabloların Tasdiki ne ilişkin gündem maddesinin dayanağı finansal tabloları hazırlayan yönetim kurulunun seçimine ilişkin genel kurul kararının geçersiz / hükümsüz olduğu Yargıtay ilamları ile ortada iken, yetkisiz yönetim kurulu tarafından hazırlanan 4 no’lu gündem maddesinin konusu bulunan Finansal Tabloların Tasdiki Kararının İPTALİ talebiminin reddedilmiş olmasının hukuka ve usule aykırı olduğunu, Zira mahkemelerin hükümsüzlüğe ilişkin kararlarının her mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekeceği, hükümsüzlük yaptırımına tabi kararların sonuç doğurmayacağının açık bir hukuk prensibi olduğunu, İlk derece mahkemesi söz konusu hükümsüzlük kararının kesinleşmesini bekletici mesele yaparak, kararın kesinleşmeden sonra dava konusu tüm genel kurul kararlarının esastan iptaline karar vermesi gerekmekte iken bu talebine itibar edilmeyerek, yanılgılı, hukuka ve usule aykırı karara neden olunduğunu, (Yargıtay 11. HD 2016/13709 E. 201876884 K. Ve Yargıtay 11. HD 2019/926 E 2020/5442 K sayılı ilamları) Diğer yandan Finansal tabloların içerikleri bakımından da muhasebe ilkelerine ve TTK’ nın emredici hükümlerine aykırı nitelik taşıdığı açık olduğu halde, iddia ve taleplerinin göz ardı edildiğini, hükme dayanak gösterilen fakat hükme elverişsiz olduğu açık bulunan bilirkişi raporlarına yönelik kapsamlı ve somut itirazlarının değerlendirilmediğini, Finansal tablolar ve davalı şirket ticari defter ve dayanak kayıtları bilirkişi kurulu tarafından usulüne uygun şekilde incelenmeyip rapora yönelik kapsamlı ve somut itirazlarının cevaplandırılmadığını, Tüm bu nedenlerle, Finansal Tabloların Tasdiki kararı ile ilgili dava konusu 4 nolu gündem maddesinin de iptal edilen diğer (5,6 ve 7 no’lu) dava konu talepleri gibi İPTALİ gerektiği halde, eksik ve hükme elverişsiz Bilirkişi Raporunu kararına dayanak alan ilk derece mahkemesinin ret kararının kanuna ve usule aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, tüm dava konusu genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini, talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Davacının hangi saikle bu davayı açtığını cevap dilekçesinde izah edildiğinden o beyanlara atıfta bulunmayı yeterli gördüğünü, Davacının daha önceden yazılı olarak hazırlayıp genel kurula getirdiği eleştiri niteliğindeki beyanlarıyla gündemin her maddesine karşı karşı oy kullanıp itiraz ettiğini, karar alınmadan önce yapılan muhalefetin TTK. 446/1-a anlamında muhalefet şerhi kabul edilemeyeceğinden peşin muhalefetin ön görülen şartı sağlamayacağını,Davanın basit usule tabi olduğu halde yargılama esnasında buna riayet edilmeyip davacı tarafın usule aykırı yinelenen beyan ve talepleri esas alınarak bu doğrultuda yargılama yapılıp hüküm kurulduğunu,Mahkemece savunma, beyan ve delilleri yeterince dikkate alınmadığını ve değerlendirilmediğini,Bilirkişi incelemesi sırasında da bilirkişiler tarafından savunma ve delillerinin dikkate alınmadığını,İbra kararının iptalinin doğru olmadığını, çünkü Yönetim Kurulu üyelerinden … ve …’ın … Holding A.Ş.’de yönetim kurulu üyesi olmalarının hiç bir şekilde … Holding A.Ş.’nin oy hakkından yoksun olması sonucunu doğurmayacağını, Kar dağıtımı kararının iptalinin doğru olmadığını, Yönetim Kurulu üyelerine ödenecek ücret ve huzur hakkına ilişkin kararın iptaline karar verilmesinin doğru olmadığını, ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 29/03/2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan 4, 5, 6 ve 7 nolu kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile , davalı şirketin 29.03.2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan ve gündemin 5.,6. ve 7. sırasında görüşülen kararların iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davacı vekili ilk derece mahkemesine ibraz ettiği 23.01.2019 ve 19.02.2020 tarihli dilekçeleri ile; Davalı Şirket Yönetim Kurulu Seçimine dair 31.10.2014 Tarihli olağanüstü genel kurul kararının geçersiz (kesin hükümsüz) olduğuna ilişkin Yargıtay 11. HD’sinin 08.11.2018 gün ve 2016/13709 E. 2018/6884 K. Sayılı ilamını ilişikte sunduğunu, Yargıtay kararının ilintili olduğu ilk derece mahkeme kararı İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/121 E. 2016/211 K. Sayılı ilamı olup, Yokluk veya kesin hükümsüzlük halinde, mahkeme kararının geriye etkili sonuç doğuracağı hususu Türk Hukukunda gerek öğretide gerekse yargısal içtihatlarda ittifakla kabul edildiğini, 31.10.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda alınan yönetim kurulu seçim kararının 2 yıl süre için yapılmış olup, gelinen noktada Davalı Şirket’ in 31.10.2014 tarihli yönetim kurulu seçim kararı 31.10.2014 tarihinden itibaren geçersiz sayıldığından, 31.10.2014 ve sonrasına tekabül eden 2015 ve 2016 faaliyet dönemini de doğrudan etkilediğini, bu itibarla ekteki Yargıtay 11. HD’sinin 08.11.2018 gün ve 2016/13709 E. 2018/6884 K. Sayılı ilamının nazara alınmasını, sonucuna göre, dava konusu tüm genel kurul kararlarının değerlendirilmesini, Bekletici Mesele dahil olmak üzere karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı vekilinin beyan dilekçesinde belirttiği, İstanbul 16 ATM 2015/121 E – 2016/211 K sayılı dosyasının getirtilip incelenmediği ve bekletici mesele yapılması konusunda olumlu/olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmıştır.Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/121 E., 2016/211 K. sayılı kararı incelendiğinde; davacı … tarafından davalı … Tic. A.Ş. aleyhine 30/01/2015 tarihinde 6102 sayılı TTK. 391. maddesi uyarınca, davalı şirketin 09.10.2014 tarihli 5 nolu yönetim kuruluna çağrı kararının geçersizliğinin tespitine, geçersiz toplantıya çağrı katılım sonrasına ait 31.10.2014 tarihli olağanüstü genel kurulunda karara bağlanan 3 ve 5 nolu kararların iptali talebine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucu 24/03/2016 tarihli karar ile; davanın kısmen kabulüne genel kurulun 5. maddesinin iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 08/11/2018 tarih ve 2016/13709 E., 2018/6884 K. sayılı kararı ile “mahkemece TTK’nın 390/4 ve 392/7 maddeleri gereğince geçersiz yönetim kurulu kararına dayalı olan ve TTK’nın 416. maddesi uyarınca toplanmadığı da sabit bulunan davalı şirketin 31/10/2014 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların da geçersiz olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir” gerekçesi ile bozulduğu görülmüştür. Yargıtay 11. HD’nin yukarıda belirtilen gerekçe ile bozduğu İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/121 E., 2016/211 K. sayılı kararında iptali istenen davalı şirketin 31/10/2014 tarihli olağanüstü genel kurulunun 3 nolu maddesinde şirketin yeni yönetim kurulu üyelerinin 2 yıl süre ile seçimine ilişkin karar alındığı, davalı Şirket’ in 31.10.2014 tarihli yönetim kurulu seçim kararı 31.10.2014 tarihinden itibaren geçersiz sayıldığından, 31.10.2014 ve sonrasına tekabül eden 2015 ve 2016 faaliyet dönemini de doğrudan etkilediğini, eldeki davanın 29/03/2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkin olup buna göre İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan ve davalı şirketin 31/10/2014 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların iptaline ilişkin davanın sonucunun bu davayı etkileyecek olmasına göre bu davanın sonuçlanmasının bekletici mesele yapılıp yapılmaması konusunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Dairemizin kararı doğrultusunda davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri ve davalı vekilinin istinaf sebepleri bu aşamada değerlendirilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine, bu aşamada davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri ve davalı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2020 tarih ve 2017/609 Esas – 2020/578 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2- Dairemiz kararı doğrultusunda davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebeplerinin ve davalı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.