Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/709 E. 2023/1136 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/709 Esas
KARAR NO: 2023/1136 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/150 Esas – 2020/330 Karar
TARİH: 17/07/2020
ESAS VE BİRLEŞEN 2015/151 E., 2015/152 E., 2015/153 E., 2015/154 E. Sayılı
ESAS VE BİRLEŞEN
DAVALAR: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalılardan … AŞ nin sahibi olduğu … Gazetesinin 12/12/2014 günlü nüshasında 1. Sayfada “…” başlıklı ve 12.13.sayfada “…” başlığı ile yayınlanan haberler nedeniyle haksız rekabetin tespiti önlenmesi , son verilmesi ile maddi manevi tazminat taleplerinin bulunduğu, söz konusu haberin 1. Sayfasında müvekkili şirkete ait … Gazetesi logosu (kırmızı zemin üstüne beyaz puntolar ile “…” kelimesi)ve … Gazetesi imtiyaz sahibi …’ın fotoğrafı, … ile birlikte kullanılarak, gazete … olarak adlandırılan yapılanma ile ilişkilendirildiğini, bu başlık ile … Gazetesi’nin hiçbir ilgisi olmadığı bir isim, …’in, gazete üzerinde söz sahibi olduğuna dair imalarda bulunulduğunu, …’nün sahibi’ şeklinde söz kalıbı hem … hem de …in fotoğrafı üzerine yerleştirilerek algıda yanıltma yapıldığını, … Gazetesi için “…” seklinde hakaret edildiğini, “…” ve “…” iddialarının ortaya atıldığını, … Gazetesi’nin … ve … aleyhine yayın yapmadığı, yayın yasağı uyguladığı, yazarların da bu kapsamda engellendiği ve hatta … yönlendirmesi ile haber yapıldığının iddia edildiğini, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin, … ve … yakınlığı ile bilinen … Gazetesi ile yargı merciine taşınan husumetlerinin bulunduğunu, … Gazetesinin özgür bir şekilde yazılarını yazamadıkları için çalıştıkları gazeteler ile yollarını ayıran yazarların, aynı çatı altında fikirlerini korkusuzca ve özgürce yazıp paylaşabildiği bir gazete olduğunu, yazarların engellendiği iddiası ile davalının basın hukukundaki görünür gerçeklik korumasından yararlanabilmeyi düşündüğünü, … Gazetesince …, ailesi ve … aleyhine algı operasyonu yapıldığı, bu sırada, …’ın ve hükümetin yıpratıldığı, cemaatin yönlendirmesi ile …’ın hedef alındığının iddia edildiğini, ancak … Gazetesinin basının, ülke yönetiminde söz sahibi olanların ve ona yakın isimlerin denetim görevinin de olduğunu bilerek hareket ettiğini ve eleştirilerini yönetim sistemine yönlendirdiğini, … Gazetesi tarafından hükümeti yıpratmak adına algı operasyonu yapıldığının doğru olmadığını, hele ki bunun … lehine yapılıyor oluşunun kesinlikle doğru olmadığını, davalıların bu iddiaları ile … okurları üzerinde algı operasyonu yapılarak okunma oranını etkileme, ticari itibarı sarsma ve haksız rekabetle nemalanma çabası içinde olduklarını, gazetenin yayın politikasının … lehine geliştiğinin iddia edildiğini, … Gazetesi tarafından yayınlanan tekzip metinlerinden bahisle, gazetenin ticari itibarının sarsılarak habercilik anlayışının küçük düşürüldüğünü, yargı alanında … Gazetesi aleyhine sonuçlanan hususların davalı tarafın hakaret/küçük düşürme aracı olarak kullanılamayacağını, bunların gazete okuyucularına duyurularak gazetenin itibarının sarsılamayacağını, bunların ayrıca dile getirilmesinin ticari itibarı sarsma gayesi ile yapıldığını, TTK 55/1/a-1 maddesinde haksız rekabet hâlleri arasında “Başkalarını veva onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” hali sayıldığını, huzurdaki dava konusu haberde de, beyanların kötüleme ve küçük düşürme gayesi ile yazıldığını, üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığını ve … Gazetesi’nin ulaştığı okuyucu kitlesini gazeteden uzaklaştırmayı hedeflediğini, davalıların bu haksız eylemi ile aynı zamanda bir tacir olan müvekkilinin ve sahibi olduğu … Gazetesi hakkında yanlış, yanıltıcı ve incitici beyanlarla kötülendiğini, eylemin haksız rekabet hali teşkil ettiğini , davalıların hukuka ve kanunlara aykırı bu eyleminin, objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ve gazetecilik faaliyeti göstermekte olan iki şirket arasında haksız rekabete yol açtığını, her ne kadar gerek Anayasa’da gerekse de 5187 sayılı Basın Kanununda basının özgür olduğu vurgulanmış olsa da, bu özgürlüğün mutlak bir özgürlüğü ifade etmeyeceğini, kişilik haklarının saldırıya uğrayanın bu saldırıyı önleme ve saldırı nedeniyle uğradığı zararları dava edebileceğinin kabul edildiğinin ileri sürülmüş TTK. 58. maddesine göre, haksız fiil ile rekabetin tespiti ile önlenmesine ve haksız rekabete son verilmesine, dava konusu yazının yayından kaldırılmasına, davalıların benzer yayınlar yaparak saldırılarına devam edeceği ihtimali bulunduğundan müvekkili şirketin ürünü olan … Gazetesi’nin adı hakkında yayın yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, TTK. 58/1 e bendi maddesinin atfı gereğince BK. md. 49 gereği 5.000,00 TL- maddi 20.000,00.TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, masrafı davalılardan alınarak mahkemece verilecek kararın … Gazetesi ile tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, söz konusu haberin basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığını, haksız rekabet içerin bir haber barındırmadığı ve tazminat şartlarının oluşmadığını, talep edilen tazminat miktarının yüksek olduğunu ,müvekkillerinden … in yayın yapıldığı tarihte genel yayın yönetmeni olarak çalıştığını, her ne kadar haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi isteminde bulunulsa da dava konusunun basın yolu ile yapılmış bir yayından kaynaklandığından müvekkilimiz sorumluluğunun Basın Kanununa göre tespit edilmesi gerektiği, Basın Kanununda genel yayın yönetmenin sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, TTK nın hükümlerine göre sorumluluktan bahsedilecek olsa bile yine genel yayın yönetmeninin hukuki sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle müvekkili … yönünden davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, davaya konu haberin basında yer almış olayların kamuoyuna yansıdığı şekliyle haber konusu edildiği ve bu çerçevede sorgulandığı yayınlar niteliğinde olduğu bu bağlamda … Gazetesinin yayıncılık anlayışının basın özgürlüğü çerçevesinde sorgulanmasının hukuka uygun olduğunu, … haberinde (… gazetesinin 09.12.2014 tarihli manşeti ve devamındaki haber örneği) …’ın çocuklarının Bağ-Kur borcu olduğuna ilişkin kayıtlar konulduğunu ancak haberin gerçek dışı olduğuna dair belgeler yayınlandığını ve haberin eleştirildiğini, dava konusu haberde de bu olaylara atıfla Bağ-Kur primlerinin haber yapılmasının eleştirildiğini, … Gazetesinin sahibi hakkında “…” ifadesinin davacı ile ilgili olmayıp vergi borcunu ödemeyenlerin bu ifade ile belirtildiğini , davacı tarafından araç kayıtları mahkemeye sunulmuş ise de söz konusu araçlar üzerinde Vergi Dairesi hacizlerinin bulunduğunu, bu durumun görünen gerçekliğe uygun olarak kamuoyunu bilgilendirici nitelikte haber yaptığı kabul edilerek müvekkilimin sorumlu tutulmaması gerektiğini, daha önce birçok medya kuruluşu tarafından … Gazetesi ile paralel yapının arasındaki ilişkiye dair haberler yapıldığını, … Gazetesinin yayın politikasının farklı medya kuruluşlar tarafından da eleştirilmiş olduğu, davacı ile … arasında bulunduğu iddia edilen bağlantının haber yapılmasında kamu yararının bulunduğunu, somut bir durumun sorgulanması niteliğindeki haberin görünen gerçeğe uygun olduğunu, söz konusu haberde davacıya yönelik hakaret içerir konu ile ifade arasındaki düşünsel bağı zedeleyen hukuka aykırı nitelikte herhangi bir ifade ,isnat ya da anlatım tarzı bulunmadığını, somut bir fiil veya olgu isnat edilmesinin söz konusu olmadığını, davacı tarafından dava konusu haber ticari itibarı zedeleyen haksız rekabet teşkil eden içerdiği iddia edilse de haberde bahsi geçen konuyu yansıtan konu ile uyumlu bulunan haber başlıklarının sırf dikkat çekici ve ilgi uyandırıcı şekilde hazırlanmış olmasının yayını hukuka aykırı kılmayacağı haberin kamuoyuna en etkileyici ve okuyucuyu habere yönlendirici şekilde verilmesinin zorunluluk olduğunu, dava konusu yayının gerçeklik güncellik kamu yararı ve toplumsal ilgi , konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kurallarına bağlı kalınarak hazırlandığı, bu nedenle davada haksız rekabetin maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığı, davacının öncelikle uğramış olduğu zarar ile müvekkili şirket tarafından yapılan haber arasındaki illiyet bağının ispatının gerektiği, haberlerin davacı hakkında ortaya çıkan iddiaların ardından yapıldığının göz önündü bulunmasının gerektiğini savunarak …’in pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddini, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur. İşbu dava ile birleştirilen 2015/151 E. Sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … AŞ nin sahibi olduğu … GAzetesinin 13/12/2014 günlü nüshasında 12. Sayfada “…” başlığı ile yaptığı haber nedeniyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, son verilmesi ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğu, söz konusu haberde müvekkili şirkete ait … Gazetesi’nin 3 farklı güne ait ilk sayfaları/manşetlerine yer verilerek, “…” ifadelerinin kullanıldığını, devamında da müvekkili şirkete ait gazetenin, …’in emirleri ile haber yaptığını ve bu haberciliğini …’ı yıpratmak, darbe kışkırtıcılığı ve algı operasyonu yapmak için kullandığı yönünde çirkin ve asılsız iddialara yer verildiğini, Bu asılsız iddialara … Gazetesi köşe yazarları, isimleri tek tek sayılmak suretiyle, dahil edildiğini, böylece hem genel gazete okuyucu kitlesi hem de yazarları okumayı tercih eden kitle etkilenerek okuma oranlarında kayıp olmasının hedeflendiğini, haber kisvesi adı altında yayınlanan metin geneline bakıldığında bir haberde olması gereken görünür gerçeklik , güncellik , toplumsal ilgi ve biçim ile içerik arasındaki düşünsel bağ kriterlerinin her birinden yoksun bu metni hükumet savunuculuğu yaparak müvekkilini karalama çabasının ürünü olduğunu, bir gazetenin iktidarı eleştirmesi adeta görevi gereği kamu yararı için olduğundan müvekkilinin bu görevi ifa ettiğini, ancak bir gazetenin başka gazeteyi, iktidarı eleştirdiği için karalaması habercilik değil, müvekkilinin uğrayacağı zarardan ve kaybedeceği ticari itibardan nemalanma hesabı olduğunu, Müvekkilin ve müvekkil şirkete ait … Gazetesi’nin ve imtiyaz sahibi …’ın cemaatle ve … ile hiçbir yakınlığının bulunmadığını, hatta … ve … yakınlığı ile bilinen … Gazetesi ile yargı mercine taşınan husumetlerinin bulunduğunu, haksız rekabetin TTK 55 maddesinde düzenlendiğini, huzurdaki dava konusu haberde kötüleme karalama ile yazıldığını, üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığını ve … Gazetesi’nin ulaştığı okuyucu kitlesini gazeteden uzaklaştırmayı hedeflendiğini, davalıların bu haksız eylemi ile aynı zamanda müvekkilinin sahibi olduğu gazete hakkında yanlış , yanıltıcı, incitici beyanlarla kötüleme yapıldığını, TTK 57/1 maddesi uyarınca eylemin haksız rekabet teşkil ettiğini, her ne kadar gerek Anayasa’da gerekse de 5187 sayılı Basın Kanununda basının özgür olduğu vurgulanmış olsa da, bu özgürlüğün mutlak bir özgürlüğü ifade etmeyeceğini, kişilik haklarının saldırıya uğrayanın bu saldırıyı önleme ve saldırı nedeniyle uğradığı zararları dava edebileceğinin kabul edildiğinin ileri sürülmüş TTK. 58. maddesine göre, haksız fiil ile rekabetin tespiti ile önlenmesine ve haksız rekabete son verilmesine, dava konusu yazının yayından kaldırılmasına, davalıların benzer yayınlar yaparak saldırılarına devam edeceği ihtimali bulunduğundan müvekkili şirketin ürünü olan … Gazetesi’nin adı hakkında yayın yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, TTK. 58/1 e bendi maddesinin atfı gereğince BK. md. 49 gereği 5.000,00 TL- maddi 20.000,00.TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, -masrafı davalılardan alınarak mahkemece verilecek kararın … Gazetesi ile tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İşbu dava ile birleştirilen 2015/152 E. Sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 11.12.2014 günlü nüshasında manşette yayınlanan “…” ve 12.-13. sayfada “…” başlığı ile devam eden haberler nedeniyle haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, son verilmesi ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, söz konusu haberin manşetten yer alan “…” “başlıklı kısmında, öncelikle müvekkili şirkete ait … Gazetesi logosu (kırmızı zemin üstüne beyaz puntolar ile ‘…’ kelimesi) kullanılarak başlık atıldığını, bu başlık ile aslında … Gazetesi’nin hiçbir ilgisi olmayan …, …’nün haber müdürü olduğuna dair ifadeler ile gazeteyle ilişkilendirildiğini, bu ilişik kurma çabasının fotoshop yöntemi ile …’nin eline … Gazetesi monte edilmesi ile devam ettiğini, Cumhurbaşkanının çocuklarının bağ-kur borcuna ilişkin belgelerin … Gazetesi’ne … tarafından ulaştırıldığı iddiasının “…” şeklinde açıklanmaya çalışıldığını, …’ın, … Gazetesi imtiyaz sahibi olduğunu, bu iddialar para ve çeşitli yönlendirmeler ile … Gazetesinin habercilik anlayışının başkalarınca, siyasi temelli olarak yönlendirildiği fikri üzerinde yoğunlaştığını, haberin devamında 12.-13. Sayfada “…” başlıklı kısmında, yine … logosu kullanılarak yersiz, asılsız ve karalama niyetli başlık atıldığını, devamında aynı iddialara yer verildiğini “…” denildiğini, müvekkilinin trajı ve internetten okunma sayısı ile başarısını ve doğru haberciliğini kanıtlamış bir gazete olduğunu böyle iken paralel yapılanma olarak adlandırılan örgüt lideri ile ilişkilendirilmeye çalışılarak , maddi kaygıları manevi değerlerinden üstün tuttuğu yönündeki iddialar ile müvekkilini karalamaya çalıştıklarını, müvekkil şirket yetkilileri ya da imtiyaz sahiplerinin hiç birisinin … ile görüşmesi, haberleri bu vasıta ile alması gibi bir durum söz konusu olamayacağını, markayı karalama amacıyla karşı tarafça senaryo yazıldığını, “…” ifadeleri ile yine gazete … ile ilişkîlcndirilerek, ilkeli ve tarafsız habercilik anlayışına leke sürülmeye çalışıldığını, haksız rekabetin TTK 55 maddesinde düzenlendiğini, huzurdaki dava konusu haberde kötüleme karalama ile yazıldığını, üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığını ve … Gazetesi’nin ulaştığı okuyucu kitlesini gazeteden uzaklaştırmayı hedeflendiğini, davalıların bu haksız eylemi ile aynı zamanda müvekkilinin sahibi olduğu gazete hakkında yanlış , yanıltıcı, incitici beyanlarla kötüleme yapıldığını, TTK 57/1 maddesi uyarınca eylemin haksız rekabet teşkil ettiğini, her ne kadar gerek Anayasa’da gerekse de 5187 sayılı Basın Kanununda basının özgür olduğu vurgulanmış olsa da, bu özgürlüğün mutlak bir özgürlüğü ifade etmeyeceğini, kişilik haklarının saldırıya uğrayanın bu saldırıyı önleme ve saldırı nedeniyle uğradığı zararları dava edebileceğinin kabul edildiğinin ileri sürülmüş TTK. 58. maddesine göre, haksız fiil ile rekabetin tespiti ile önlenmesine ve haksız rekabete son verilmesine, dava konusu yazının yayından kaldırılmasına, davalıların benzer yayınlar yaparak saldırılarına devam edeceği ihtimali bulunduğundan müvekkili şirketin ürünü olan … Gazetesi’nin adı hakkında yayın yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, TTK. 58/1 e bendi maddesinin atfı gereğince BK. md. 49 gereği 5.000,00 TL- maddi 20.000,00.TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, -masrafı davalılardan alınarak mahkemece verilecek kararın … Gazetesi ile tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İşbu dava ile birleştirilen 2015/153 E. Sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … AŞ nin sahibi olduğu … Gazetesinin 16/12/2014 günlü nüshasında 12. Sayfada “…” başlığı ile yaptığı haber nedeniyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, son verilmesi ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, söz konusu davalılardan … AŞ nin sahibi olduğu … Gazetesinin 16/12/2014 günlü nüshasında 12. Sayfada “…” başlığı ile yaptığı haber nedeniyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, son verilmesi ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, söz konusu 16.12.2014 tarihli haberin giriş kısmında “…” Şeklinde giriş yapılarak farklı gazetelerin yaptıkları haberlerin kendilerince eleştirildiğini, Bu eleştirilerden birinin muhatabı da müvekkili şirkete ait … Gazetesi Olduğunu, … Gazetesi’nin 15 Aralık tarihli manşetine de yer verilen haberde, … Gazetesi’nin …’den talimat alarak haber yaptığı yönünde asılsız bir iddia ortaya atılarak, “…” cümleleri kurulduğunu, müvekkilinin gerekse de imtiyaz sahibi olan …’ın büyük boy fotoğrafı kullanılarak üzerine “…” denildiğini ,müvekkilinin trajı ve internetten okunma sayısı ile başarısını ve doğru haberciliğini kanıtlamış bir gazete olduğunu, bu başarının herhangi bir kişi/ kurum / güç yönlendirmesiyle haber yapmamasından geldiğini, … Gazetesi manşetinde … Gazetesi’nin logosunun kullanımı davalının iddia ettiği gibi, …’e sevgi gösterisi değil, daha etkileyici başlıklar atarak dikkati artırmak olduğunu, karşı tarafın da bu yöntemi bildiğini ve kullandığını, … Gazetesi’nin yazarlarının fikirlerini korkusuzca ve özgürce yazıp paylaşabildiği bir gazete olduğunu,… Gazetesinin paralel yapılanma olarak adlandırılan örgütün lideri olarak bilinen … ile ilişkilendirilmeye çalışılması , … den akıl alıyor onun istediği şekilde haber yapıyor gibi göstermeleri , iktidara eleştirerek topluma faydacı haber yapılmasının iktidarda bulunanları hedef almak olarak görmeleri, imtiyaz sahibi … ın … tarafından özel olarak yetiştirildiğini iddia etmeleri senaryodan öte gidemeyen ancak müvekkili şirkete ait … Gazetesinin topluma yanlış lanse etme , karalama ve okunma oranının düşürme çabasının ürünü olduğunu, haksız rekabetin TTK 55 maddesinde düzenlendiğini, huzurdaki dava konusu haberde kötüleme karalama ile yazıldığını, üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığını ve … Gazetesi’nin ulaştığı okuyucu kitlesini gazeteden uzaklaştırmayı hedeflendiğini, davalıların bu haksız eylemi ile aynı zamanda müvekkilinin sahibi olduğu gazete hakkında yanlış , yanıltıcı, incitici beyanlarla kötüleme yapıldığını, TTK 57/1 maddesi uyarınca eylemin haksız rekabet teşkil ettiğini, her ne kadar gerek Anayasa’da gerekse de 5187 sayılı Basın Kanununda basının özgür olduğu vurgulanmış olsa da, bu özgürlüğün mutlak bir özgürlüğü ifade etmeyeceğini, kişilik haklarının saldırıya uğrayanın bu saldırıyı önleme ve saldırı nedeniyle uğradığı zararları dava edebileceğinin kabul edildiğinin ileri sürülmüş TTK. 58. maddesine göre, haksız fiil ile rekabetin tespiti ile önlenmesine ve haksız rekabete son verilmesine, dava konusu yazının yayından kaldırılmasına, davalıların benzer yayınlar yaparak saldırılarına devam edeceği ihtimali bulunduğundan müvekkili şirketin ürünü olan … Gazetesi’nin adı hakkında yayın yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, TTK. 58/1 e bendi maddesinin atfı gereğince BK. md. 49 gereği 5.000,00 TL- maddi 20.000,00.TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, – masrafı davalılardan alınarak mahkemece verilecek kararın … Gazetesi ile tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İşbu dava ile birleştirilen 2015/154 E. sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 10.12.2014 günlü nüshasında manşette yayınlanan “…” ve 12.-13. sayfada “…” başlığı ile devam eden haberler nedeniyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, son verilmesi ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, söz konusu haberin manşetten yer alan “…” başlıklı kısmında öncelikle müvekkili şirkete ait … Gazetesi logosu (kırmızı zemin üstüne beyaz puntolar ile ‘…’ kelimesi) kullanılarak … Gazetesinin, … ve başka işadamlarından para alarak muhalefet yaptığı haberlerini bu şekilde belirlediğinin iddia edildiği, müvekkili şirkete ait gazete için tetikçi dendiğini ve gazetenin imtiyaz sahibi …için yüzsüz, yıkıcı eylemlere destek çıkan ve bu yolda maşa olarak kullanan hakaretlerinin sıralandığını, … Gazetesi ile ilişki kopartılmayarak aynı hakaretlerin … Gazetesi’ne de yöneltildiğini, bu yolla … Gazetesinin habercilik anlayışının, para ve çeşitli yönlendirmeler ile başkalarınca ve siyasi temelli olarak yönlendiriliyor gibi lanse edilerek müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, söz konusu haberin devamında 12.-13. sayfada “…” başlıklı kısmında yine … logosu kullanılarak yersiz, asılsız ve karalama niyetli başlık atıldığını, … Gazetesi haberinde ülkemizde kaosu destekleyenlerden ve maşa olarak kullanan/kullanılanlardan bahsedilirken, “…” ara başlığı altında, “…” haberinin yeraldığını, müvekkilinin trajı ve internetten okunma sayısı ile başarısını kanıtladığını ve okuyucu kitlesinin kalitesi ile bu başarısına yön verdiğini, davalıların müvekkili şirket hakkında; paralel yapılanma olarak adlandırılan örgütün lideri olarak bilinen … ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını, maddi kaygıları manevi değerlerinden üstün tuttuğu yönündeki iddiaların salt müvekkilini karalama çalışmasının ürünü olduğunu, haksız rekabetin TTK 55 maddesinde düzenlendiğini, huzurdaki dava konusu haberde kötüleme karalama ile yazıldığını, üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığını ve … Gazetesi’nin ulaştığı okuyucu kitlesini gazeteden uzaklaştırmayı hedeflendiğini, davalıların bu haksız eylemi ile aynı zamanda müvekkilinin sahibi olduğu gazete hakkında yanlış , yanıltıcı, incitici beyanlarla kötüleme yapıldığını, TTK 57/1 maddesi uyarınca eylemin haksız rekabet teşkil ettiğini, her ne kadar gerek Anayasa’da gerekse de 5187 sayılı Basın Kanununda basının özgür olduğu vurgulanmış olsa da, bu özgürlüğün mutlak bir özgürlüğü ifade etmeyeceğini, kişilik haklarının saldırıya uğrayanın bu saldırıyı önleme ve saldırı nedeniyle uğradığı zararları dava edebileceğinin kabul edildiğinin ileri sürülmüş TTK. 58. maddesine göre, haksız fiil ile rekabetin tespiti ile önlenmesine ve haksız rekabete son verilmesine, dava konusu yazının yayından kaldırılmasına, davalıların benzer yayınlar yaparak saldırılarına devam edeceği ihtimali bulunduğundan müvekkili şirketin ürünü olan … Gazetesi’nin adı hakkında yayın yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, TTK. 58/1 e bendi maddesinin atfı gereğince BK. md. 49 gereği 5.000,00 TL- maddi 20.000,00.TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, – masrafı davalılardan alınarak mahkemece verilecek kararın … Gazetesi ile tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili 26/11/2015 tarihli ilk derece mahkemesi dosyası ile birleştirilen 2015/151,2015/152,2015/153,2015/154 E sayılı dava dosyalarına ilişkin verdiği cevap dilekçesinde özetle; davalara konu haberlerin basın özgürlüğü çerçevesinde mevcut bir durumun irdelenmesi şeklinde hazırlanan haberler, görünen gerçeğe yani olay ve iddiaların beliriş biçimine uygun olduğunu, manevi tazminatı gerektirecek haksız bir fiilin ve doğmuş bir zararın mevcudiyetinden bahsedilebilmesinin mümkün bulunmadığını, Basın Kanunun 14. Maddesindeki Düzenleme ile basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı hukuki sorumluluğun kime ait olduğu tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtildiğini, buna göre, süreli yayınlardan dolayı meydana gelen maddi ve manevi zararlardan eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcrinin sorumlu olacağını, Müvekkili …’in yayınların yapıldığı tarihle genel yayın yönetmeni olarak çalıştığını, dava konusu basın yolu ile yapılan bir yayından kaynaklandığı için, müvekkillerinin sorumluluğunun Basın Kanunu hükümlerine göre tespit edileceğini Basın Kanunu’nda genel yayın yönetmeninin sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, bu nedenle pasif dava ehliyeti bulunmayan müvekkili bakımından davanın öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini ,huzurdaki dava ile birleştirilmesine karar verilen 2015/151 E. Sayılı dosyanın dayanağı olarak gösterilen haber ile ilgili davacı tarafından İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/55E. Sayılı dosyası ile manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, yine birleştirmeye konu edilen 2015/153E. Sayılı dosyanın dayanağı olarak gösterilen haber ile ilgili davacı tarafından İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/59E. Sayılı dosyası ile manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, birleştirmeye konu edilen diğer bir dosya olan 2015/154H. Sayılı dosyanın dayanağı olarak gösterilen haberler ilgili davacı tarafından İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/62E. Sayılı dosyası ile manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, derdestlik dava şartı olduğundan birleştirilmesine karar verilen dosyalar hakkında derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı tarafça davaya konu habere dair yayının kaldırılması talep edilmekte ise de, kanunun açık hükmü uyarınca mahkememizin bu konuda görevli olmadığını, yeni kanun uyarınca internet yayınları için; “içerikten kaldırma” değil “içeriğe erişimin engellenmesi” uygulamasının mevcut olduğunu, içeriğe erişime engelleyecek kurumun da; Erişim Sağlayıcıları Birliği olduğunu,Ayrıca kişilik haklarını ihlal eden internet yayınları için;-erişimin engellenmesi kararlarını verebilecek tek mercinin sulh ceza hakimlikleri olduğunun da belirtildiğini, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasıyla görülmekte olan davanın temelinde taraflar arasındaki herhangi bir ticari iş bulunmadığından, mahkememizin görevsiz olduğunu, dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesinin gerektiğini, ticari İş niteliği bulunmayan işbu davada istem konusu yapılan ticari faiz istenemeyeceğini, tazminat tutanağına uygulanacak faiz türünün ancak yasal faiz olabileceğini , haksız rekabetin oluşabilmesi için rekabetin iktisadi alana ilişkin olması, haksız rekabet yarattığı öne sürülen fiilin İyi niyet kurallarına aykırı olması , ekonomik çıkarlar zarar görmüş olması gerektiğini, davaya konu haberler nedeniyle davacının iktisadi konumuna ya da gelirine ilişkin müvekkili şirket tarafından yapılan herhangi bir müdahalenin bulunmadığını, davaya konu haberler, basında yer almış ve gündem yaratmış olayların kamuoyuna yansıdığı şekliyle haber konusu edildiği ve bu çerçevede sorgulanan yayınlar niteliğinde olup; bu bağlamda davacı şirketin sahibi olduğu … Gazetesi’nin yayıncılık anlayışının basın özgürlüğü çerçevesinde sorgulanmış olmasının hukuka uygun olduğunu, 2015/151E. Sayılı dosyanın dayanağı olarak gösterilen haberde, …ü Gazetesi nin eleştirildiğini ve … gazetesi’nin sahibi davacı … hakkındaki iddialara yer verildiğini, 2015/153E. Sayılı dosyanın dayanağı olarak gösterilen haberde “…” olarak nitelendirilen devlet dışı illegal yapılanmaya yakın olduğu iddia edilen bir takım medya kuruluşları hakkındaki bilgilerin tamamen görünürdeki gerçekler çerçevesinde herhangi bir yorum katılmaksızın sorgulandığını, 2015/154E. Sayılı dosyanın dayanağı olarak gösterilen haberde, davacının sahibi olduğu … Gazetesi’nin 9 Aralık 2014 tarihli nüshasında ‘…” başlıklı manşet ile o dönemin …’ın çocuklarının Bağ-Kur borcu olduğu hakkında haber yapmasının ve bu haberin gerçekdışı olduğuna dair belgelerin ortaya çıkmasından bahsedildiğini,söz konusu haberde … çocuklarının Bağ-Kur borcu olduğuna ilişkin kayıtların konulduğunu, ancak haberin gerçekdışı olduğuna dair belgelerin yayınlandığını ve haber eleştirildiğini, dava konusu haberde de bu olaylara atıfla Bağ-Kur primlerinin haber yapılmasının eleştirildiğini, görünen gerçekliğe uygun olarak haber yapan müvekkilinin kamuoyunu bilgilendirici nitelikte haber yaptığı kabul edilerek sorumlu tutulmamasının gerektiğini, haberlerin kamuoyunu bilgilendirici haber niteliğinde bulunduğunu, içerik itibariyle fikir ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde haber değeri taşıdığını ve müştekinin şeref ve haysiyetini ihlal eder bir içerik barındırmadığının kabul edilmesinin gerektiğini, haberlerin haksız rekabet oluşturmadığını, haber gereğini aşan hiçbir ifadeye yer verilmediğini, , daha önce birçok medya kurulusu tarafından … gazetesi ile paralel yapının arasındaki ilişkiye dair haberler yapıldığıhı, bu durumun haberin görünen gerçekliğe uygun olduğunu gösterdiğini, dava konusu haberde de … Gazetesi’nin paralel yapılanmaya ilişkin haberler yapan basın kuruluşları ile aynı manşetleri taşıyan haberler yapmasının eleştirildiğini, basının temelde kamusal nitelik de taşıyan görevinin; toplumu ilgilendiren konularda görünen gerçekliğe, yanı olay ve iddiaların beliriş biçimine uygun haber vermek; olayları ve olayların içinde yer alan kişi ve kurumları kamuoyunun dikkatine sunmak olduğunu, söz konusu haberlerde davacıya yönelik hakaret içerir, konu ile ifade arasındaki düşünsel bağı zedeleyen, hukuka aykırı nitelikte herhangi bir ifade, isnat ya da anlatım tarzının bulunmadığını, somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi söz konusu olmadığını, mevzuat tarafından basına verilen haklar ve özgürlükler ile hazırlanıp, kamuoyunun dikkatine sunulan söz konusu haberin hukuka ve dolayısı ile mevzuata uygun olduğunu, haberde bahsi geçen konuyu yansıtan, konu ile uyumlu bulunan haber başlıklarının sırf dikkat çekici ve ilgi uyandırıcı şekilde hazırlanması, yayının hukuka aykırı kılınmasını gerektirmediğini, kamuoyunun dikkatini çeken bir konuda ilgi çekici başlık ve sert ifadelerin kullanılmasının gazetecilik sanatının vazgeçilmezi olduğunu, yayının kişilik haklarını ihlal edip etmediğini değerlendirilirken, haber başlığının tek başına ele alınmasının doğru bir hukuki yaklaşım olmayacağını, haberleri bütün olarak değerlendirilmesinin gerektiğini, Yargıtay Kararları ve doktrin görüşlerinin de ortaya koyduğu üzere; bir yayının kamuoyuna aktarılması sağlanırken en etkileyici ve okuyucuyu yayına yönlendirici şekilde verilmesinin bir zorunluluk olduğunu, yayının toplum üzerinde yaratacağı etki ve okunurluğunun sağlanmasının, hem başlığının hem de içeriğinin veriliş şekliyle yakından ilgili olup yayının cezbedici ve ilgi çekici bir şekilde yapılması Yargıtay tarafından da hukuka uygun görüldüğünü, dava konusu haber incelenirken de gazetecilik sanatının bir gereği kabul edilen haber içerisinde kullanılan vurguların yaratıcı bir emeğin ürünü olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini, dava konusu yayın gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kurallarına bağlı kalınarak hazırlandığını, huzurdaki davada haksız rekabetin ve maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, maddi tazminat açısından, haksız eylem ile eksilen malvarlığı ve/veya kazanç arasında nedensellik bağı kurulamıyor ise bir tazminattan söz edilmesinin mümkün olmadığını sonuç olarak hukuki mesnetten yoksun ve yüksek olan manevi tazminat talebinin reddine , usule ilişkin itirazı doğrultusunda, müvekkili … açısından pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine, aksi takdirde iş bölümü itirazımızın kabulü ile dosyanın görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/07/2020 tarih 2015/150 Esas 2020/330 Karar sayılı kararında; “Asıl dosya ve birleşen dosyalar yönünden dava; haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlık davaya konu haberleri TTK. 56 vd maddeleri gereğince haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı ve davacının maddi zarara uğrayıp uğramadığının ve manevi tazminat isteminin yerinde olup olmadığı hususunun tespiti noktasındadır. Tarafların iddia ve savunmaların doğrultusunda davaya konu haberlerin haksız rekabet teşkil edip etmediği, davacının varsa uğramış olduğu maddi zararların tespiti noktasında bir basın yayın alanında uzman sektör bilirkişisi , bir haksız rekabet alanında uzman bilirkişiden rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, sunulan 04/01/2018 tarihli raporda özetle; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı ve Dünya Gazeteciliğin de temel ilkelerinin başında “Haber ile yorum ve görüş ayrımı açık yapılmalı, okurun ve izleyicinin neyin haber, neyin yorum olduğunu kolayca seçebilmesinin sağlanmasının geldiğini, Gazetecinin; kaynağını bilmediği bilgi ve haberleri yayınlamayacağını, kaynak açık olmadığında, yayınlamaya karar verdiği durumlarda da kamuoyuna gerekli uyarıları yapmak zorunda olduğunu, yine gazetecilik mecrasında “Gerçekçilik” ontolojik anlamıyla anlaşılan yani somut gerçeği değil, olayın verildiği andaki veriliş biçimine uygunluk şeklinde anlaşılmasının gerektiğini, gerçeklik somut gerçeklik olarak değil, o anda belirlenen halinin şeklinde tanımlandığını, yayının amacının anlaşılmasını ortaya koyacak bir gerçeklik gerçekçilik içinde yani haberin yapıldığı zamandaki o olayın belirişi, geldiği noktaya uygun bir biçimde neşet etme şeklinde anlaşıldığını, çünkü bir olay gündeme geldiği andan itibaren haber değeri taşırdığını, ancak henüz ontolojik anlamda gerçekçilik kazanmamış olabileceğini, ancak o olayın o gün geldiği boyutunun, o günün gerçekçilik sınırları doğru tanımlanarak ve vurgulanarak verilmesi gerektiğini, bu o haberin ontolojik anlamda gerçek karakterini kazanması için bazen çok uzun bir zaman aralığını gerektirmesinden kaynaklanan bir ilke olduğunu, yani gerçekçiliği yıllar süren bir haberin olayı beklemek gibi absürt bir durum oluşturacağından, basının bunun gerçekleşmesini beklemeden o haberle ilgili yayın yapmaya başladıklarını, ancak açıklandığı gibi, bu haberlerin gerçekçilik kazanmadığını, iddia ya da yorum olduğunu, iddia ve yorumun ise, kaynağının verilmesi ilkeleri içerisinde yani o anın gerçekçiliği doğru tanımlanarak verilmesi gerektiğini, yani bu açıdan önemli olan bir olayın doğması ve varlığı halinde haberin bu iddiaya uygun bir biçimde ve iddia olduğu tanımlanarak verilmesinin olduğunu, ayrıca bu haberi öz ile biçim arasındaki dengeyi bozmadan vermesi gerektiğini, yani başta fotoğraflar olmak üzere haberle ilgili her türlü malzeme kullanımı haberin özünü, içeriğine gölgelemeden, onu başka alt metinlere taşımadan kullanılmasının gerektiğini, “basının objektif sınırlar içerisinde kalmak suretiyle yayım yapması gerektiğini, olay veya konu ile ilgili olan görünen bilinen her şeyi araştırması gerektiğini, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlaması gerektiğini, bu işlem ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın somut gerçeği değil, o anda belirlenen ve var olan ve orta düzeydeki kişiler de ve yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları da yayınlaması gerektiğini, o anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basının sorumlu tutulmaması gerektiği, bu genel ilkeler ve doğrular açısından davalının yaptığı haberler incelendiğinde; davalı … Gazetesi’nin aşağıdaki bölümlerde yaptığı haberlerin iddialara dayandığını tanımladığı, bunların da; 11 AraIık-2014 … gazetesi yayınında “…’ cümleleri, -12 Aralık-2014 no’lu yayın; …’ın fotoğraf altında “…” demişti, şeklinde yazdığı, yani bu bölümdeki ithamlarının iddialara dayandırdığını belirttiği, iddia kaynaklarından sadece birini tanımladığı (… olarak gösterilen) öteki iki iddia kaynağının tanımlamadığının belirli olduğunu, yukarıda belirtilen bölümler sonucunda o anda belirlenen ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olgular yayınlanmış olup, o anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olaylar ve olguların yayınından basının sorumlu tutulmaması ve kötüleme fiilinden söz edilmemesinin gerektiğini, davalının, dava konusu yapılan yayınları nedeniyle TK m. 54, m 55 çerçevesinde kötüleme fiili nedeniyle haksız rekabetin söz konusu olmadığının kabulünün mahkemenin takdirinde bulunduğu hususları rapor edilmiştir. İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/55 E. 201, Karar Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının …, davalının … AŞ olduğu, davacının … Gazetesinin 13/12/2014 tarihli nüshasında 12. Sayfasında yaptığı haber nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunduğu, mahkemece “… Gazetesinin 13/12/2014 tarihli nüshasında “…” başlığıyla davaya konu edilen yazı bütün olarak incelendiğinde kullanılan dil ve sözlerin davacının kişilik haklarına saldırı anlamında görülmediği, haber verme, yorum ve eleştiri sınırını aşmayıp basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği mahkememizce kabul edilmekle sübut bulmayan davanın reddine” karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4.HD nin 2016/12228 E 2018/7653 K sayılı ilamı ile onanması ile hükmün kesinleştiği görülmüştür. İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/59 E. 2016/64 Karar Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının …, davalının … AŞ olduğu, davacının … Gazetesinin 16/12/2014 tarihli nüshasında 12. Sayfasında yaptığı haber nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunduğu, mahkemece “… haberde davacının kişilik haklarına saldırıda bulunacak nitelikte ithamlarda bulunulmadığı, dava konusu haberde eleştri ve haber verme sınırını aşan, davacıyı karalayıcı, küçük düşürücü, şeref ve haysiyetini zedeleyici nitelikte ifadelerin kullanılmadığı, özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, dava konusu haberde diğer başka gazetelerin de yayın politikasının eleştirildiği, söz konusu haberin basın özgürlüğü sınırları içeirisinde kalmakta olup davacının manevi tazminat talep etme koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine ” karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 4.HD nin 2016/15045 E 2019/277 K sayılı ilamı ile onandığı , davacı vekilinin karar düzeltme isteminin de reddine karar verilerek hükmün kesinleştiği görülmüştür. İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/62 E. 2016/217 K Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının …, davalının … AŞ olduğu davacının … Gazetesinin 10/12/2014 tarihli nüshasında 12. Ve 13. Sayfasında yaptığı haber nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunduğu, mahkemece ” Dava konusu yayında ele alınan konunun yayın tarihi itibari ile ve halen kamuoyunun ilgilendiği ve takip ettiği, güncelliğini koruduğu hususu ortadadır. Konu güncel olup, özle biçim arasındaki denge bozulmamıştır. Yazıyı yazan kişinin kişisel düşüncelerini kendi anlayış biçiminde ve eleştirel olarak sunmasında ve görünür şekli ile haber yapmasında yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Başlığın çekici bir şekilde verilmesi yayın tekniği içinde olağan karşılanmalıdır. Kullanılan sözler hakaret kastı taşımadığı değer yargısı olduğu gibi yukarıda vurgulanan ilkeler ve somut olayda saptanan olgular ışığında; eleştirel bir yaklaşım ile haber yapıldığı; konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık anlamında, davacının kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığı kabul edilmelidir. Çatışan yararlar dengesi, davacı yararına bozulmamış; davalı bakımından da, hukuka uygunluk nedeni gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine ” karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 4.HD nin 2016/13480 E 2019/55 K sayılı ilamı ile “davacının fotoğrafı yayınlanmak suretiyle yapılan haberin bütünü değerlendirildiğinde; bir gün önce davacının imtiyaz sahibi olduğu gazetede yayınlanan haberin eleştirisine yer verilmekle birlikte, davacıyı … üyeliğiyle ve … hizmet etmekle suçlayıcı ifadelere de yer verildiği, yazının amacı dışına çıkılarak haberin veriliş şekline göre öz ile biçim arasındaki dengenin bozulduğu, eleştiri sınırlarının aşıldığı ve davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece, yayının hukuka aykırı olduğu benimsenerek davacı yararına dosya içeriğine uygun şekilde bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verildiği görülmüştür. TTK’nun 56/e bendine göre, haksız rekabet halinde Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminata hükmedilir.Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Basın özgürlüğü Anayasa’nın 28. Maddesi ile teminat altına alınmış, basının özgür olduğu ve sansür edilemeyeceği belirtilmiştir. Basına güvenlik sağlanması demokratik toplum düzeninin ve haber alma hakkının korunmasının gereğidir. Bu nedenle davalının yayım yaparken gerçekleştirdiği eylemin hukuka uygunluğunun değerlendirilmesinde basın özgürlüğünün dikkate alınması gerekmektedir. Basın özgürlüğü sınırsız bir özgürlük olmayıp bu hakkın kullanılmasında yine Anayasa ile güvence altına alınan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması gerekir. Basın özgürlüğü ile kişilik haklarının çatışması durumunda daha üstün yarar korunacaktır. Üstün yararın belirlenmesinde asıl kriter kamu yararı olmakla birlikte yayının gerçek ve güncel olması, toplumu ilgilendirmesi, özle biçim arasındaki dengenin gözetilmesi ve objektif olması gibi kriterler dikkate alınmalıdır. Gerçeklik kriteri somut ve maddi gerçeği değil “görünür gerçeği ” ifade etmektedir. Özle biçim arasındaki dengenin korunması haberin kamuoyuna sunuluş nedeni ile sunuluş şeklinin uyumlu olmasını ifade etmektedir. Asıl ve birleşen davalara konu davalıya ait … Gazetesi ‘nin 12/12/2014, 13/12/2014, 11/12/2014, 16/12/2014, 10/12/2014 tarihli gazetelerinde , davacıya ait olan … Gazetesi ile ilgili olarak yapılan haberlerin değerlendirilmesinde; davalıya ait gazetenin ülkenin yüksek tirajlı gazetelerinden biri olması nedeniyle yapılan haberlere toplumsal ilginin bulunduğu, iddiaların haber değeri olduğu, haber içeriklerinin kamu yararı ve güncellik kriterlerini taşıdığı, gazetenin yayın politikasının eleştirilmesinin basın özgürlüğü sınırları kapsamında olduğu, haksız rekabet unsurlarının gerçekleşmediği kanaatine varılmakla asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş , aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, 1- Asıl dava yönünden ; davanın reddine, 2-Mahkememizin birleşen 2015/151 E sayılı dosyası yönünden davanın reddine 3-Mahkememizin birleşen 2015/152 E sayılı dosyası yönünden davanın reddine, 4-Mahkememizin birleşen 2015/153 E sayılı dosyası yönünden davanın reddine, 5- Mahkememizin birleşen 2015/154 E sayılı dosyası yönünden davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, davalının yayın sahibi olduğu … Gazete’sinin; -12.12.2014 tarihli nüshasında yayınlanan ‘…’ başlıklı haber için Yerel Mahkemenin 2015/150 E. (huzurdaki dosya),sayılı dosyası ile, -13.12.2014 tarihli nüshasında yayınlanan ‘… başlıklı haber için Yerel Mahkemenin 2015/151 E. sayılı dosyası ile, -11.12.2014 tarihli nüshasında yayınlanan ‘…’ başlıklı haber için Yerel Mahkemenin 2015/152 E. sayılı dosyası ile, -16.12.2014 tarihli nüshasında yayınlanan ‘…’ başlıklı haber için Yerel Mahkemenin 2015/153 E. sayılı dosyası ile, -10.12.2014 tarihli nüshasında yayınlanan ‘…’ başlıklı haber için Yerel Mahkemenin 2015/154 E. sayılı dosyası ile, davalar açıldığını ve tüm dosyaların 2015/150 E. Sayılı dosya ile birleştirildiğini, yerel mahkemece asıl ve birleşen tüm davaların reddine karar verdiğini, bu kararın hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkemenin kararında, “Haberler yapılırken ‘iddiaya göre’ ifadesi kullanıldığı, kötüleme fiili nedeniyle haksız rekabetin oluşamayacağı, haberin müvekkil gazetenin yayın politikasının eleştirilmesi ve basın özgürlüğü sınırları kapsamında olduğu…” belirtilerek davaların reddine karar verdiğini, söz konusu iddiaların hepsinin davalıya ait olduğunu, … Gazetesi’nin, kurulduğu, 2007 yılından beri Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Laik bir yayın politikası izlediğini, bu yayın politikası içerisinde, ülke aleyhine elemleri bulunan tüm kişi ve kurumlara, tüm terör örgütlerine ve hain terör örgütü …’ye karşı keskin ve sert bir duruşunun olduğunu, yapılan okuyucu profili araştırmasında … Gazetesi’nin okuyucu kitlesinin Cumhuriyete, devlete ve laikliğe bağlı kişilerden oluştuğunun ortaya çıktığını, davalılar tarafından, müvekkilinin Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Laik yayın politikasının eleştirilebileceğini, ifade özgürlüğü kapsamında davalıların böyle bir eleştiri hakkına sahip olduğunu ancak yalan beyanla müvekkilinin gerçek yayın politikası değiştirilerek, bu konuda bir haber yapılıyorsa bunun eleştiri değil, toplumun yanlış şekilde yönlendirilmesi olduğunu, Basının haber yapmakta özgür olduğunu, ancak yalan haber yapmakla, toplumu kandırmakla özgür olmadığını, Emsal olarak sunulan, gerekçeli kararda belirtilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararlarının; “… davacıyı … üyeliği ve … hizmet etmekle suçlayıcı ifadelere de yer verildiği, yazının amacı dışına çıkarak haberin veriliş şekline göre özle biçim arasındaki dengenin bozulduğu, eleştiri sınırının aşıldığı ve davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği…” şeklinde olduğunu, Yargıtay kararlarına rağmen davanın reddine karar verildiğini, Davalıların, müvekkili ile aynı sektörde olan kişi ve kurumlar olduğunu, müvekkilinin … ile ilişkisi olmadığını ve müvekkilinin yayın politikasını bildiklerini, bu şekilde haber yapmalarının sebebinin, müvekkilinin Cumhuriyete, devlete ve laikliğe bağlı kişilerden oluşan kitlesini etkileyerek, … Gazetesi’nin okunma oranını azaltmak olduğunu, bunun da TTK kapsamında haksız rekabet olduğunu, Uyuşmazlık konusu haberlerin 5 gün boyunca, bilinçli ve ısrarlı bir şekilde manşetten/tam sayfa olarak yayınlandığını, haberlerin asılsızlığı ve davalının gerçekleri bildiği düşünüldüğünde, bu yapılan haberlerin yayın politikası eşleştirişi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasına, asıl ve birleşen davalar yönünden davaların kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava ve birleşen davalar; yayın yoluyla haksız rekabetin tespiti, önlenmesi,son verilmesi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen dosyaların davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesinde “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. “6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi anlamında kötülemeden bahsedilebilmesi için ortada sözlü, yazılı veya resimli şekilde bir açıklama (beyan) olmalıdır. Bu açıklamanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekmektedir.Somut uyuşmazlığa konu beyan ve haberlerin haksız rekabet teşkil edebilmesi, bu beyan ve haberlerin davacı şirketleri hedef göstermesi; davacı şirketlere matuf olması ve ayrıca yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici nitelikte olması hâlinde mümkündür.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; “…Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “haber” veya “fikirler” için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını …” belirtmiştir. İfade özgürlüğü ve bu bağlamda basın özgürlüğünün asıl, sınırlamanın ise istisna olduğu unutulmamalıdır. Sınırlamanın kanuni olması, meşru amaca dayanması ve demokratik toplumda gerekli ve orantılı olması da gözetilmelidir. Somut olaya gelince; Asıl davada davacı dava dilekçesi ile, davalılardan … AŞ nin sahibi olduğu … Gazetesinin 12/12/2014 günlü nüshasında 1. Sayfada “…” başlıklı ve 12.13.sayfada “…” başlığı ile yayınlanan haberler, İşbu dava ile birleştirilen 2015/151 E. Sayılı davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan … AŞ nin sahibi olduğu … GAzetesinin 13/12/2014 günlü nüshasında 12. Sayfada “…” başlığı ile yaptığı haber, İşbu dava ile birleştirilen 2015/152 E. Sayılı davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan …nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 11.12.2014 günlü nüshasında manşette yayınlanan “…” ve 12.-13. sayfada “…” başlığı ile devam eden haberler, İşbu dava ile birleştirilen 2015/153 E. Sayılı davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan … AŞ nin sahibi olduğu … Gazetesinin 16/12/2014 günlü nüshasında 12. Sayfada “…” başlığı ile yaptığı haber , İşbu dava ile birleştirilen 2015/154 E. sayılı davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan …nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 10.12.2014 günlü nüshasında manşette yayınlanan “…” ve 12.-13. sayfada “…” başlığı ile yapılan haber ve buna dayanılarak yazılan davaya konu yayınlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Basının okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması ve yazı içerikleri incelendiğinde davacının ticari itibarına ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı takiben basın özgürlüğü kapsamındadır. Kullanılan sözlerin ve yazı içeriğinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde ve haksız rekabet kapsamında kabul edilemez. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilerek asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup mahkemenin kabul ve gerekçesine göre asıl ve birleşen dosyaların davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan asıl ve birleşen dosyaların davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl ve birleşen dosyaların davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından asıl ve birleşen davalara yönelik olarak yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 215,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL (*4) maktu istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL (*4) harcın mahsubu ile bakiye 210,55.TL (*4) harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.