Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/703 E. 2021/651 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/703 Esas
KARAR NO : 2021/651 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2021
NUMARASI: 2021/34 D.iş Esas 2021/34 D.iş Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesi ile, ticaret hukuk hükümlerine göre düzenlenmiş ve muaccel olmuş alacaklar için ihtiyati haciz istenebileceğini, ekte sunulan 16/12/2020 vadeli 5.500.000 USD bedelli bono borçlu … tarafından vadesinde ödenmediğini, söz konusu bono … tarafından kısmi ihtiyati haciz talep eden müvekkili …’e çiro edildiğini, bütün çabalara rağmen borçluya ulaşılamadığı ve vadesi geldiği halde bugüne kadar bono bedeli halen ödenmediğini, borçlu hakkında takibe başlayacağından ve icra takibinden haberdar olması halinde mallarını kaçırmasından endişe ettiğinden buna mani olmak için, İİK m.257 gereğince rehinle temin edilmediği ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceğini, mahkemece uygun görülecek teminat karşılığı, borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi, menkullerinin muhafazası için kısmi ihtiyati haciz talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, borçlu … hakkında yapacağı icra takibi için 1.000.000.000 TL tutarında taşır ve taşınmaz mallar ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ve borçlunun adresinde kısmi ihtiyati haciz isteme zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek, borçlunun, borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının ve şahıs ve sermaye şirketlerindeki hisselerine uygun bir teminat karşılığı kısmi ihtiyaten haczine karar verilmesini, dava masraflarının ve vekalet ücretinin borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 19/01/2021 tarihli kararı ile, alacaklının borçludan alacağı olan 10.000.000 TL’nin tahsilinin ifasını temin bakımından, vaki isteği İ.İ.K.’nın 257. maddesi 1. fıkrasına uygun bulunmuş ve alacak rehinle temin edilmemiş olduğundan; karşı taraf ile üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı tayin edilen teminatın yatırılması halinde adı geçen borçluların yukarıda gösterilen malları ile alacaklarının; İcra İflas Kanunu’nda gösterilen muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesi ile, takibe dayanak yapılan senetin sahte olduğunu, lehtar olan … ile müvekkili arasında husumet olduğunu, müvekkilinin anılan lehtara senet vermediğini, ayrıca lehtarın sahibi olduğu şirketin müvekkiline borcu bulunduğunu, senetteki imzanın taşıma yöntemiyle oluşturulduğunu, yazı ve rakamların müvekkiline ait olmadığını, senedin sahteliğine ilişkin İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/169 Esas sayılı dosyasından takibe itiraz edildiğini, ayrıca suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin alacaklı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 04/03/2021 tarih 2021/34 D.iş Esas 2021/34 D.iş Karar sayılı kararında;”….Somut olayda, ihtiyati haciz kararının; rehin ile temin edilmemiş ve vadesi gelmiş (muaccel) olan, yasal unsurları taşıyan kambiyo senedinden kaynaklı borç için görevli ve yetkili mahkememizce alacaklının talebi doğrultusunda verildiği, yasa gereği gerekli teminatın da alındığı ve ileri sürülen itiraz nedenlerinin yasada sayılan nedenlerden hiçbirine uymadığı; diğer yandan itiraz dilekçesinde ileri sürülen imza inkarı, ihtiyati hacze itirazlarda değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla itiraz yerinde görülmediğinden reddine…”gerekçesi ile, İtirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemenin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin mahkemece verilen “davanın reddine” ilişkin kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 2021/34 Değ İş, 2021/34 Karar ve 04.03.2021 tarihli kararın açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Öncelikle itiraz dilekçesinde de belirtildiği gibi dayanak senet sahte olduğunu, müvekkili böyle bir senet tanzim etmediğini ve imzalamadığını, müvekkilinin el ürünü olmayan bu sahte senet ile müvekkilinin tüm malvarlığı haczedildiğini, sahte senede bakıldığında rakamla yazılan 5.5.0000.000 USD yazmakta yani rakamla olan kısımda aslında ellibeşmilyon USD yazdığı, buna karşılık davalının sahte senedi beşmilyonbeşyüzbin USD olarak işleme koyduğu ve senedin bu haliyle dahi şüpheli olduğu görülmekte olduğunu, buna mukabil sahte senet tamamı üzerinden değil kısmi olarak 10.000.000 TL (onmilyon türk kirası) üzerinden ihtiyati hacze konu edildiği ve sadece 1.500.000 TL teminat yatırılarak müvekkilinin tüm malvarlığı ( 57 adet taşınmaz -değeri yaklaşık 120.000.000 TL değerinde-) bu sahte senet dayanak yapıldığı ve adeta yargı eliyle haksız olarak ihtiyaten haczedildiğini, sahte Senetteki imza yahut hiçbir yazı ya da rakam müvekkilinin el ürünü değil olmadığını, bu durum diğer yargı makamlarınca yapılacak bilirkişi incelemesiyle de yakın zamanda ortaya çıkacağını, Ayrıca sahte senette lehdar olarak görünen … isimli şahıs ile müvekkili arasında geçmişten gelen husumet vardır. …, ortağı olduğu … Tic Ltd Şti üzerinden İşbankası Galata Ticari Şube’den kredi kullandığı ve evini teminat olarak gösterdiğini, kredileri ödeyemeyen …, araç alım satım vesilesiyle tanıdığı ve ekonomik olarak güçlü olan müvekkilinden yardım istediği ve müvekkili de, …’nın bankaya olan borcunu ödediği, evin üzerindeki banka ipoteğini çözdürdüğü ve evin satışını üzerine aldığı, önceleri … ve eşi, evlerinin bankadan satışa çıkmak üzereyken ve evsiz kalmaları an meselesiyken başlarda müvekkiline minnettarlıklarını sundukları ancak zaman geçtikçe evin tapusunun tekrardan kendilerine verilmesini istediklerini, müvekkilinin, bankaya yaptığı ödemenin ve masrafların verilmesinin akabinde tapuyu tekrar vereceğini söylemiş ise de bu kez … “eğer evi tekrar bize vermezsen seni ve eşini tefecilikten şikayette edeceğim” demek suretiyle müvekkilini birçok kez tehdit ettiğini, sonrasında da 2018 yılında müvekkilini ve eşini tefecilikten dolayı savcılığa şikayet ettiğini, müvekkili ve eşi 2019 yılı aralık ayında yaklaşık 96 saat göz altında kaldığını, söz konusu dava dosyası İstanbul Anadolu 44.Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/180 Esas sayılı dolaysıyla dosya derdest olduğunu, bunları anlatmalarının nedeni; müvekkili ve eşine böylesine iftira atan … denilen kişiye, bu iftiradan sonraki bir tarihte müvekkilinin senet vermesi mümkün olmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, Davalı …,lehdar … ve dava dışı … denilen kişiler ile olayın perde arkasındaki kişilerin yaptığı sahtecilik ve dolandırıcılık eylem ve işlemleri için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, 2021/17111 soruşturma nosu soruşturma başlatıldığı, yine imza sahteciliği yönünden de İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi 2021/169 Esas sayılı dosyasından itirazları yapılmış olup davanın derdest olduğunu, Davalı taraf, imzaya yaptıkları itiraz dosyasının görüldüğü İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi 2021/169 Esas sayılı dosyasına söz konusu senedin protokole bağlandığını bildirdiği ve dosyaya 16.10.2020 tarihli 2 sayfalık bir protokol sunduğunu, Bu protokolun, yapılan sahteciliğin ve dolandırıcılığın bir kişi tarafında değil birkaç kişinin bir araya gelerek kurguladıkları büyük bir organizasyon olduğunun da göstergesi olduğunu, Söz konusu protokolün ilk sayfası imzasız ve parafsız olup, arka sayfası ise müvekkilinin dava dışı … isimli kişi ile daha önce yapmış olduğu “Alacağın Temliki ” başlıklı protokolün imzalı olan ikinci sayfası alınmış ve dosyaya sunulan 16.10.2020 tarihli protokolün imzasız ve parafsız olan ilk sayfasının ekiymiş gibi gösterilmek istendiğini, özetle sahte protokol, sahte senede dayanak yapılmak istendiğini, Görüldüğü üzere müvekkilinin başka bir amaçla yaptığı sözleşmenin ikinci sayfasını alıp,ilk sayfasını kendileri doldurup (imzasız ve parafsız) sonrasında sanki taraflar arasında yapılmış gibi dosyaya sunduklarını, davalı taraf adeta bizlerin ve yargının aklıyla alay etmekte olduklarını, tüm bu yapılanlar kötü niyetli bu kişilerin bir araya gelerek organize bir halde müvekkilini dolandırmaya çalıştıklarını ve bunu yaparken de yargı makamlarını kullanmaktan çekinmediklerini göstermekte olduğunu,Kabul anlamına gelmemekle birlikte davalılar sahte senedi, imzasız ve parafsız olan 16.10.2020 tarihli sözde protokole dayandırmak istediklerini, bir başka deyişle söz konusu sahte senedin, 16.10.2020 tarihli protokole teminat olarak verildiğini iddia etmekte olduklarını, tekrar belirtmek gerekirse kabul anlamına gelmemekle birlikte, kambiyo takibi yapabilmek için senedin kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini içermesi gerektiğini, senet, kayıtsız şartız bir borç ödemesini içermediğinden ve davalı tarafın dayanak yaptığı 16.10.2020 tarihli protokole teminat olarak verildiği davalı tarafça iddia edildiğinden, yani artık alacak konusu bir yargılamayı gerektirdiğinden kambiyo takibine konu edilemeyeceği yani bu durumda da kambiyo vasfındaymış gibi ihtiyati hacze konu edilemeyeceğinin kabulü gerekmekte olduğunu, İlk derece mahkemesi, yaptıkları savcılık makamının ve İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi 2021/169 Esas sayılı dosyalarından yaptıkları bu itirazların sonucunu beklemesi gerekirken ya da en azından teminat miktarını artırması ve bu sayede müvekkilinin oluşacak zarar ve ziyanının karşılanması ve bu minvalde diğer davaları bekletici mesele yapması gerekirken , davayı ve taleplerini reddetmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, aksi halde bozma sonrası ilk derece mahkemesine iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir.İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’ nun 265. Maddesinde ; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. ” düzenlemesi mevcut olup ihtiyati haciz kararına itiraz sebepleri; mahkemenin yetkisi,teminat, ihtiyati haczin dayandığı sebepler olarak sınırlı şekilde sayılmıştır.İtiraz eden borçlu vekili tarafından ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararına konu ” bononun ” sahte olarak düzenlendiği iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, 2021/17111 soruşturma nosu soruşturma başlatıldığı, yine imza sahteciliği yönünden de İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/169 Esas sayılı dosyasından itirazları yapılmış olup davanın derdest olduğu gerekçesiyle itiraz edilmiş olup, keşideci imzasının muterize ait olup olmadığı ve ihtiyati haciz alacaklısının bu yönüyle yetkili hamil olup olmadığı iddiasının ise yargılamayı gerektirip açılacak bir menfi tesbit, istirdat davasında ileri sürülebileceğinden İİK 265. maddesindeki itirazlar kapsamında değerlendirilemeyeceği, muteriz vekili ilk derece mahkemesine verdiği itiraz dilekçesinde teminata yönelik bir itirazının olmadığı, HMK. 357/1-son cümlede belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez ve yeni delillere dayanılamaz hükmü uyarınca muteriz vekilinin teminatın yeterli olmadığı yönündeki istinaf sebebi HMK. 357/1-son cümle gereği dairemizce değerlendirilmemiştir.Muteriz vekilinin istinaf dilekçesindeki diğer istinaf sebeplerininde İİK’ nın 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan sebeplerden olmayıp somut olayda ihtiyati haczin koşullarının bulunduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince itirazın reddine yönelik verilen ek kararın, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından muteriz vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.