Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/698 E. 2023/1046 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/698 Esas
KARAR NO: 2023/1046 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1327 Esas – 2020/675 Karar
TARİHİ: 09/12/2020
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … Sigorta A.Ş ,şe … A.Ş arasında 01/08/2013-01/08/2016 tarihleri arasında geçerli nakit, senetler, menkul kıymetler, kuyum ve diğer değerli eşyalarda dahil olmak üzere her türlü kıymetli eşyaların nakliyesi, depolanması, kasalanması ve proses edilmesi ile ilgili aktiviteleri açısından asli sigortalının (…) üstlendiği sorumluluklar yani sigortalanan mallarda oluşacak hasar ve zararlar da teminata dahil olmak üzere sigorta sözleşmesi akdedildiğini, akabinde … ile müvekkili arasında 23.12.2013 tarihinde “Kıymetli Mal Taşınması Hizmeti” sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirkete mağazalarına ilişkin günlük kazançların mağaza yetkilileri tarafından sayılarak ve küpür dökümü yapılarak para döküm dormlarının hazırlandığını …’nin yetki belgesi ile yetkilendirdiği kişilere teslim edildiğini, alınan paraların Konteyner adı verilen para torbaları içine konulduğunu, teslim alınan hasılatın … tarafından sayımı yapılarak teslimatı takip eden gün müvekkili şirketin … nezdindeki hesabına yatırıldığını, davalı … Sigorta tarafından müvekkili şirkete hitaben düzenlenen 01.08.2014 tarihli sigortalandığına dair kanut belgesinde davalı tarafça … A.Ş ne ilişkin olarak yukarıda belirtilen hususların sigortalandığı hususunun teyit edildiğini, yine … Sigorta’nın müvekkiline düzenlediği 01/08/2014 tarihli kanıt belgesinde “Bu poliçenin iptal edilmesi halinde hem sigortalı hem de sigortacının iptalin yürürlüğe gireceği tarihten en az 10 gün önce bir Noter kanalı ile … Markete bildirimde bulunmayı kabul etmektedirler’ hükmü uyarınca poliçenin yürürlüğe girmesinden en az 10 gün önce müvekkili şirkete bildirimde bulunmayı kabul ve taahhüt ettiğini, 01.09.2015 tarihinde müvekkili şirketin İstanbul ve civarı illerinde … tarafından toplanan 2.190.745,00 TL nakit ve aynı şekilde 02.09.2015 tarihinde tüm Türkiye genelinde teslim alınan 7.150.780,00 TL ile 2.569,00 USD ile 1.305,00 € tutarındaki nakdin müvekkili şirketin hesabına ödenmesi gereken tarih olan 03.09.2015 tarihinde ödenmediğini, davalı … Sigorta tarafından …ye gönderilen ve müvekkili şirkete bilgi amacıyla 01.09.2015 tarihinde tebliğ edilen Üsküdar … Noterliğinin 31.08.2015 tarihli ihtarnamesinde özetle; … ile akdedilen … – … ve … sayılı sigorta poliçelerinden kaynaklanan vadesi gelmiş ancak ödenmemiş olan prim borçlarının öncesinden de ihtarname ile talep edilmiş olmasına rağmen anılan firma tarafından ödenmemiş olduğu bu nedenle söz konusu poliçelerin 29.08.2015 tarihi itibariyle feshedilmiş sayıldığının bildirildiğini, ancak davalı … Sigorta tarafından sigorta poliçesinin iptal edildiği hususunun iptal tarihinden 10 gün önce hiçbir şekilde müvekkiline iletilmediğini, davalının sigorta kanıt belgesinde yer alan taahhüdünü yerine getirmediğini, dolayısıyla davalı … Sigorta vermiş olduğu taahhüt uyarınca gerekli bildirimi yapmadığından müvekkili şirkete karşı meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, bu hususun 04.09.2015 tarihinde Üsküdar … Noterliğinden keşide edilen … yevmiye no.lu ihtarname ile davalıya bildirildiğini, yine müvekkili şirket tarafından 04.09.2015 tarihinde Üsküdar … Noterliğinden keşide edilen … yevmiye no.lu yazı ile hasar bildirilip zarar tazmin talep için başvuru da bulunulduğu, davalı … Sigortanın yapılan görüşmelerde şifahi olarak hasar dosyasının açıldığını ve ödeme yapacağını belirtmişse de 08.09.2015 tarihli Üsküdar … Noterliğinin … yevmiye no.lu ihtarname ile prim borçları ödenmediğinden bahisle sigorta poliçesinin iptal edildiğini, fesih sonrasında sigorta teminatı bulunmadığını bildirdiğini davalı … Sigorta tarafından … no.lu … Holding A.Ş ile müvekkili şirketinde aralarında bulunduğu bağlı şirketlere ilişkin düzenlenen … Paket Sigorta Poliçesi kapsamında sorumlu olduğu kısım bakımından müvekkili şirkete bir kısım ödeme yaptığını, yapılan bu ödeme ile davalı sigorta şirketi tarafından gerek müvekkili şirketin zarar miktarı ve gerekse eylemin poliçe kapsamında olduğu hususunun kabul edildiğini, müvekkili şirketin tazmin edemediği 697.356,72 TL tutarın ödenmesi bakımından davalı sigorta şirketine yapılan başvuruların neticesiz kalması nedeni ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takibindeki alacak ve bu dosyaya ilişkin İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1268 E sayılı dosyasında ikame edilen itirazın iptali davasındaki talepleri baki kalmak ve miktar bakımından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile işbu davanın ikame edildiğini, sonuç olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra takibindeki alacak ve bu dosyaya ilişkin İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1268 Esas sayılı dosyasında ikame edilen itirazın iptali davasındaki talepleri baki kalmak ve miktar bakımından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 697.356,72 TL’sinin 04.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Zararın sigorta ettiren sigortalı tarafından kasten gerçekleştirildiğini, bu hususun sanık ve tanık beyanları ve …’nin diğer müşterileri … A.Ş ve … A.Ş ninde aynı fiilden dolayı uğradıklarını iddia ettikleri zarar ile ispatlandığını, Sigorta sözleşmesine konu hizmet kapsamının dolayısıyla riskin değiştirildiğini, teminat konusu riskin kasten ağırlaştırıldığını ve müvekkili şirketin bundan haberdar edilmediğini, davacının davalının … için verdiği sigorta güvencesinin 29.08.2015 günü sona erdiğini 01.09.2015 tarihinde öğrendiğini ancak 02.09.2015 günü 7.008.559.- TL tutarında parayı toplamasına izin verdiğini, davacının zarar iddiasını senetle ispat edemediğini, davalı … SİGORTA A.Ş nin … no.lu … Paket Sigorta Poliçesi ile dava dışı sigortalı … A.Ş ne taşınan para sigorta güvencesi verdiğini, … Sigortanın … için düzenlediği sigorta poliçesine konu taşınan para sigorta güvencesinin sigortalı … nin bordosuna kayıtlı ve görevlendirdiği personeli tarafından nakit veya kıymetlerin taşınması sırasında meydana gelebilecek zararları Hırsızlık Sigortası Genel Şartları ve poliçede yazılı klozlar gereğince teminat altına alındığını, davacının 04.09.2015 tarihinde … yetkilileri ve yönetim kurulu başkanı … hakkında emniyeti suistimal fiili nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu, İstanbul C. Başsavcılığının 25.12.2015 tarihinde düzenlediği 2015/41016 sayılı iddianame şüpheli … ve … hakkında kamu davası açılmasını talep ettiğini, İstanbul 73 Asliye Ceza Mahkemesinin iddianameyi kabul ile … ve … kovuşturmaya başlanmasına karar verdiğini ve 2016/24 E sayılı ceza davasının halen devam ettiğini, Ceza dosyası kapsamında … çalışanlarının tanık olarak ifadelerinin alındığını, tüm tanık ifadelerinde müşteriler için toplanan paraları …den alınan talimatlar ile …nin şahsi hesabına, şirketin hesabına ve …’ye ait … adlı temizlik firmasına yatırıldığının beyan edildiği, tüm tanık ifadelerinin emniyeti suistimal suçunun sigortalı …ye ve …ye izafe edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyduğunu, …’nin İstanbul C. Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosunun 2015/109629 no.lu soruşturmasında, … Marketler için toplanan paraların …nin ihtiyaçları için kullanıldığını, çalışanların maaş ve tazminat ödemelerinde kullanıldığını beyan ettiğini, …’nin vekilinin İstanbul 19 Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/322 E sayılı dosyasına sunduğu yazılı savunmada, piyasadaki rekabet nedeniyle …nin kredi kullanmak zorunda kaldığını, emanet paraların şirket harcamalarında kullanıldığını, bu işlemlerin …nin onayı ile yapıldığını, nakit paraların … ödemelerinde kullanıldığını, … nin veya yakınların şahsi menfaat temin etmediğini beyan ettiğini, …nin emniyeti suistimal suçu işleyip işlemediği hususunun bahsi geçen ceza dosyaları kapsamında verilecek kararın kesinleşmesi ile ortaya çıkabileceğini, Yüce Yargıtay’ın müstakar kararlarının ceza yargılamasında sübuta eder maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayacağı, görülmekte olan ve henüz kesinleşmemiş ceza davasının sonuçlarının hukuk davasını etkileyecek olması nedeniyle Ceza Davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği yönünde olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen zararın güveni kötüye kullanma nedenimi meydana geldiği, eğer öyleyse emniyeti suistimal suçunun failinin kim olduğu, ceza dosyası kapsamında verilecek kararın kesinleşmesi ile ortaya çıkabileceğini ve rizikonun … Sigorta tarafından verilen teminata dahil olup olmadığının ancak bahsi geçen ceza dosyası kapsamında verilecek kararın kesinleşmesi sonunda irdelenebileceğini, … için düzenlenen … Paket Sigorta Poliçesinin atıf yaptığı Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının B.5 maddesinde ‘Sigortalı veya Sigorta Ettiren hakkında soruşturma açılmış ise bu soruşturmanın tamamlanmasına kadar sigortacının tazminat ödemesini bekletebileceğinin’ düzenlendiğini, davalı … Sigorta A.Ş nın poliçede genel şart olarak kabul edilen Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının B.5 sayılı maddesinin zarar gören durumundaki davacıya karşı da ileri sürülebileceğini, davaya konu maddi olaylar ceza hakimi tarafından tespit edilmeden ve ceza davasının kesinleşmesi beklenmeden huzurdaki hukuk davasına devam olunması durumunda verilecek hükmün yanlış olabileceğini, yukarıda açıklanan nedenler ve ibraz edilen Yargıtay Kararları ve doktrin görüşü uyarınca huzurdaki dava bakımından özellikle İstanbul 73 Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/24 E ve ayrıca İstanbul C. Başsavcılığının 2015/90610 soruşturma sayılı dosyası ile İstanbul 19 Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/322 E sayılı dosyalarında görülen ceza davasının da kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmesini dilediklerini, zarar sigorta ettiren/sigorta tarafından kasten gerçekleştirildiğini, emniyeti suistimal suçu kasten işlenebilir ve … Sigortanın sigortalı …nin kasten işleyeceği emniyeti suistimal suçu bakımından teminat vermediğini, TTK md 1429 hükmünün sigorta ettirenin kasten sebep olduğu zararlar için sigortacının teminat borcu olmayacağını emredici şekilde düzenlediğini,, sigorta ettirenin kasten sebep olacağı zarar kavramına sehtekarlıktan kaynaklanan zarar kavramının da dahil olduğunu, sigorta sözleşmesine konu hizmetin kapsamının dolayısıyla riskin değiştirildiğini, taşımanın güzergah üzerinde herhangi bir ara verilmeksizin başlatılıp bitirilmesinin esas olduğunu, oysa bunun dışına çıkıldığını, sigorta ettiren … ile davacı arasındaki mutabakat uyarınca bir gün süre ile …nin zilyetliğine bırakıldığını ve VİDEO kaydına alınmadığını, …’nin müvekkili … Sigorta ve broker şirketinin soruları üzerine iki farklı tarihte sigorta kapsamında bir zararın oluşmadığını, …nin müşterilerine sağladığı hizmetin kapsamının karşılıklı anlaşmalar yolu ile genişletildiğini, bu nedenle zaman-zaman müşterilerinin paralarının … tarafından farklı amaçlar için kullanıldığını, banka hesaplarına zamanında ödemenin yapılamamasının bundan kaynaklandığını belirterek hasar dosyası açılmasını gerektirecek herhangi bir husus olmadığını açıkça ifade ettiğini, teminat konusu riskin kasten ağırlaştırıldığını ve … Sigortanın bundan haberdar edilmediğini, TTK md 1445 f.5 hükmünde ‘Sigorta ettirenin kastı halinde meydana gelen değişiklik ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa sigorta tazminatı ödenmeyeceği’ düzenlendiğini, ihbarın geç yapılması nedeniyle artan zarardan davalının sorumlu olmadığını, Hırsızlık Sigortası Genel Şartları md B.1.1 hükmünde rizikonun gerçekleştiğinin öğrenilmesinden itibaren 5 (beş) iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunulması gerektiğinin düzenlendiğini, davacının zarara sebebiyet verdiğini iddia ettiği fiillerin 01-02 Eylül 2015 tarihlerinde gerçekleştiğine göre davacının paraların kendi hesabına yatmadığını 02-03 Eylül 2015 günlerinde fark ettiğine göre davacının en geç 08 Eylül 2015 günü ihbarda bulunmuş olması gerektiğini, oysa davacının davaya konu hadise hakkında … Sigortaya ihbarda bulunduğunu ispat edemediğini, huzurdaki davanın 01.09.2015 – 02.09.2015 tarihlerinde meydana geldiği iddia edilen zararlar hakkında olduğunu, oysa sigorta poliçesinin 29.08.2015 saat 00,01 itibariyle FESİH edildiğini, sigortalı …nin toplam 189.811,46 USD ve 3.230,34 TL prim borcunu ödemede temerrüde düştüğünü, … Sigortanın …ye prim borçlarını ödemesi için TTK md 1434 hükmüne göre on günlük süre verdiğini, buna ilişkin gönderilen noter ihtarının …ye 18.08.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, verilen sürede prim borcu ödenmediğinden poliçenin 29.08.2015 saat 00,01 itibariyle feshedildiğini sigorta poliçesinin 29.08.2015 günü feshedildiği hususunun 31.08.2015 tarihinde keşide edilen ihtarname ile davacı şirkete bildirildiğini, davacının senetle ispat zorunluluğunu yerine getiremediğini, zarar iddiasının ispatsız kaldığını, bir an için … Sigortanın tazminat ödemekle sorumlu olacağı farz edildiğinde 150.000.- USD muafiyet uygulanması gerektiğini, zira Taşınan Para poliçesinin 3 no.lu sayfasında yer alan Muafiyet başlığı altında beher hasarda 75.000.- USD muafiyet uygulanacağının düzenlendiğini, 01 ve 02 Eylül 2015 günlerinin her birinde ayrı olay ve bu ayrı her bir olayda bir dizi hasar meydana geldiği iddia edildiğine göre bahsi geçen her iki olay için (75.000.- USD x 2 olay) 150.000.-USD muafiyet indirimi yapılması gerektiğini, davacı … ile yapılan görüşmede davalı tarafından şifahi olarak huzurdaki davaya konu sigorta poliçesi kapsamında ödeme yapılacağının belirtildiği ve … sayılı poliçe tahtında ödeme yapılmış olduğu için eylemin poliçeye dahil olduğunun kabul edilmiş olduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığını, işbu davada … Sigortanın sigortalı … için düzenlemiş olduğu … no.lu poliçe kapsamında tazminat ödenmesi için ikame edildiğini, bahsi geçen poliçe kapsamında sigorta tazminatı ödenmesi gerekmediğinin yukarıda açıklandığını, … Sigorta’nın … no.lu 41.03.2015 başlangıç 31.03.2016 bitiş tarihli ayrı bir … Paket Sigorta Poliçesi kapsamında dava dışı … A.Ş ve iştiraklerine başka bir sigorta güvencesi verdiğini, davacının bu poliçe kapsamında sigortalı olduğunu, davalı … Sigorta’nın … MARKETE işbu poliçe kapsamında ödeme yapacağını bildirdiğini ve davacının da dava dilekçesinin 3’cü sayfasında ikrar ettiği üzere poliçe şartlarına uygun şekilde sigorta tazminatını davacıya ödediğini, açıklanan nedenlerle özellikle İstanbul 73 Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/24 E ve ayrıca İstanbul C. Başsavcılığının 2015/90610 soruşturma sayılı dosyası ile İstanbul 19 Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/322 E sayılı dosyalarında görülen ceza davasının da kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, haksız davanın reddine, bir an için … Sigortanın tazminat ödemekle sorumlu olacağı farz edildiğinde 150.000.- USD muafiyet uygulanması gerektiğini, zira Taşınan Para poliçesinin 3 no.lu sayfasında yer alan Muafiyet başlığı altında beher hasarda 75.000.- USD muafiyet uygulanacağının düzenlendiğini, 01 ve 02 Eylül 2015 günlerinin her birinde ayrı olay ve bu ayrı her bir olayda bir dizi hasar meydana geldiği iddia edildiğine göre bahsi geçen her iki olay için (75.000.- USD x 2 olay) 150.000.-USD muafiyetin indirilmesine, faiz talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 09/12/2020 tarih ve 2017/1327 Esas 2020/675 Karar sayılı kararında; “Dava, … Paket Sigorta Poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan … A.Ş.’nin kıymetli Mal Taşınması Hizmeti Sözleşmesi uyarınca uğranılan zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davacı şirket ile dava dışı … A.Ş.arasında 23/12/2013 tarihinde “Kıymetli Mal Taşınmazı Hizmeti” sözleşmesi yapıldığı, sözleşme uyarınca dava dışı şirketin davacı şirkete ait mağazalarda günlük kazancın mağaza yetkilileri tarafından sayılarak ve küpür dökümü yapılarak para döküm formları hazırlanıp, … A.Ş.’nin yetki belgesi ile yetkilendirdiği kişi veya kişilere teslim edildiği, borçlu şirket yetkililerince teslim alınan paraların para döküm formu ile birlikte konteyner adı verilen, özel üretilmiş emniyetli para torbası içerisine konularak konteyner olarak adlandırılan bu torbaların seri numaralarının yazılı olduğu teslim tutanaklarının mağaza sorumluluklarına verildiği, sonrasında teslim alınan hasılat, kazancın dava dışı sigortalı şirket tarafından sayımı yapılarak; teslimatı takip eden gün davacı şirketin … Türk A.Ş.nezdindeki hesabına yatırılmasının hükme bağlandığı görülmüştür. Davaya konu edilen uyuşmazlıkta; dava dışı sigortalı şirketin açıklanan sözleşme uyarınca 01.09.2015 tarihinde davacı şirketin İstanbul ve civarı illerinde, 02.09.2015 tarihinde tüm Türkiye genelinde teslim alınan nakitlerin davacı şirketin hesabına ödenmemesi nedeniyle uğranılan zararın (zararın bir kısmının tahsil edilmiş olması nedeni ile bakiye kalan) zararın dava dışı sözleşmenin tarafı olan ve sözleşmedeki yükümlülüğünü düzenlenen poliçe uyarınca sigorta kapsamında teminat altına alan davalı sigorta şirketinden talep edilmektedir. Davacı … Ticaret A.Ş. ile dava dışı olup davalı sigorta şirketinin sigortalısı … A.Ş. arasında, … A.Ş. mağazalarından teslim alınan paraların güvenli şekilde naklederek teslim edilmesine yönelik 23/12/2013 tarihli sözleşme akdedildiği; davalı … A.Ş.nin 02/09/2015 tarihinde İstanbul’daki mağazalardan teslim aldığı paraların bir kısmını 02-04/09/2015 tarihlerinde davacı … Ticaret A.Ş. hesabına yatırdığı, geri kalanları yatırmaması sebebiyle sözleşmeye aykırı davrandığı ve TBK m. 113/2 uyarınca sorumlu olduğu; yine dava dışı sigortalı … A.Ş.nin organı / yönetim kurulu üyesinin (organın) işlediği haksız fiillerden de dava dışı sigortalı … A.Ş.nin şirketin sorumlu olduğu (TMK m. 50/2, TTK m.371/5), dava dışı sigortalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında 26/08/2013 tanzim tarihli … nolu ve 01/08/2013- 01/08/2016 başlangıç ve bitiş tarihli … Paket Sigorta Poliçesi ile buna ek olarak akdedilen 2013 tarihli Crash In Transit, Kasalama ve Bina Poliçesi ile hırsızlık sigortası genel şartları haricinde davalı sigortalının nakliye, depolama, kasalama ve proses aktivitelerinin de “Herhangi bir aslı yönetim kurulu üyesi ve/veya oy hakkına sahip hissedar, tam zamanlı bir çalışan gibi çalışmadığı ve aşağıda belirtildiği üzere bir çalışan gibi hareket etme ehliyetine sahip olmadığı sürece, hariç olmak kaydıyla” denilerek sigortalının tam zamanlı mutad çalışanlarının (personelinin) fiil ve ihmali ile oluşan zararların da sigorta kapsamına dâhil edildiği, dava dışı …’nin davalının sigortalısı … A.Ş.nin organı / temsile yetkili yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle tam zamanlı mutad çalışan olarak kabul edilemeyeceği, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere sigorta zararının, davalının sigortalısı … A.Ş.nin organı / temsile yetkili yönetim kurulu üyesi dava dışı …’nin emniyeti suiistimal suçu teşkil eden davranışları (mağazalardan toplanan paraların bankaya yatırılmayıp şirket işlerinde kullanılması vs.) sebebiyle oluştuğu; 26/08/2013 tanzim tarihli … nolu ve … Paket Sigorta Poliçesi ile buna ek olarak akdedilen 2013 tarihli Crash In Transit, Kasalama ve Bina Poliçesi özel şartları ve TTK m. 1477, 1429 ve 1404 hükümleri uyarınca zararın sigorta teminatı dışında kaldığı ve davalı … Sigorta A.Ş.nin sorumluluğuna gidilemeyeceği, davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı arasındaki sigorta poliçesinin prim borcunun ödenmemesi sebebiyle feshedilip edilmediği hususunda da davalı sigorta şirketi tarafından sunulan delillere göre davalı sigorta şirketinin davaya dayanak sigorta poliçesi uyarınca ödenmeyen prim borçlarının ödenmesi, ödenmediği takdirde sözleşmenin feshedildiğinin bildirimine ilişkin Üsküdar … Noterliği’nin … yevmiye sayılı 12.08.2015 tarihli ihtarnamenin dava dışı sigortalıya 18.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, bu durumda davalının sigorta sözleşmesini 29.08.2015 tarihinde feshettiği ve 01-02/09/2016 tarihinde gerçekleşen zarardan sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkemece davalı sigorta şirketinin, müvekkili şirkete karşı almış olduğu yükümlülüğüne aykırı hareket etmesine rağmen, sigorta poliçesinin, zararın gerçekleştiği tarihte sona ermiş olduğu gibi bir gerekçe ile davalı sigorta firmasının sorumlu olmadığına kanaat getirilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu; Sigorta şirketince, poliçenin sona ereceğinin müvekkili şirkete 10 gün önceden bildirileceğinin taahhüt edildiğini, bu hususun; müvekkili şirkete hitaben düzenlenen 01 Ağustos 2014 tarihli sigorta kanıt belgesinde; “Bu poliçenin iptal edilmesi halinde, hem sigortalı ve de hem de sigortacı, iptalin yürürlüğe gireceği tarihten en az 10 gün önce bir noter kanalıyla …’ye bildirimde bulunmayı kabul etmektedir.” şeklinde, yine müvekkili şirkete hitaben düzenlenen “Hasar Ödemesi Ek Şartı” nda “Bu poliçenin iptal edilmesi halinde, hem sigortalı ve de hem de sigortacı, iptalin yürürlüğe gireceği tarihten en az 10 gün önce bir noter kanalıyla …’ye bildirimde bulunmayı kabul etmektedir.” şeklinde açık ve net ibarelerle belirtidiğini ve sigorta tarafından kabul edildiğini, söz konusu düzenlemenin amacının yüklü miktarda para transferi yaptıran müvekkili şirketçe, menfaatlerinin garanti altında olduğunu bilmek istemesinden kaynaklandığını, bu düzenlemede süre olarak en az 10 gün önceden bilgi verilmesi gerektiğinin kararlaştırılmasının da, yine müvekkili şirketin Türkiye’deki faaliyeti nazara alınarak, poliçenin sona ermesinden kaynaklanacak sonuçlara istinaden alınacak aksiyonların en az bu sürede kararlaştırılabileceğinin öngörüldüğünü gösterdiğini, Davalı tarafından her nedense, prim bedellerinin 10 gün içerisinde ödenmemesi halinde, poliçenin feshedileceğinin sadece sigortalıya bildirildiğini, bu hususta “lehtar” olan müvekkili şirkete hiçbir bildirim yapılmadığını, davalı tarafından söz konusu poliçe ile …’nin menfaatlerinin korunduğunun gayet iyi bilindiğini, “Hasar Ödemesi Ek Şartı”nda müvekkili şirketin açıkça lehtar olarak kabul edildiğinin görüleceğini; Davalıya gönderilen Üsküdar … Noterliği’nin 04.09.2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinde davalı sigortalının bu yükümlülüğe aykırı hareket ettiğinin bildirildiğini, akabinde ödenmeyen prim borçlarının bildirilmesi halinde, gerekirse müvekkili …’nin yapacağı ödemelere istinaden, sigorta kapsamındaki alacakların garantisinin devam edilmesinin, poliçelerden kaynaklı yükümlülüklere devam edilmesinin talep ve ihtar edildiğini, buna cevap olarak davalı tarafından düzenlenen Üsküdar … Noterliği’nin 09.09.2015 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinde, fesih hususunun kesinleşmesi ile şirkete bildirim yapıldığı belirtilerek, esasen bildirim yükümlülüğü olduğunun kabul edildiğini ancak bu bildirimin süresi içerisinde yapıldığı iddia edilerek, feshin gerçekleşmiş olduğunun ve ödemelerin yapılmasının bu sonucu değiştirmeyeceğinin belirtildiğini, bu şekilde, davalı tarafından müvekkili şirketin prim borcunu ödeyerek, korumaya devam etmesinin de engellendiğini; Davalı sigorta firması tarafından müvekkili şirkete süresi içerisinde bir bildirim yapılarak prim borcu tutarı ve ödenecek hesap belirtilseydi, müvekkili şirketçe prim borçları ödemesi yapılacağını, müvekkili şirketin menfaatlerinin korunmasına devam edileceğini, davalı tarafından kendi yükümlülüğüne aykırı hareket edildiğini ve bunun sonucunda sigorta poliçesini feshettiği yönünde savunmalarda bulunarak, sorumluluktan kurtulmaya çalışıldığını, davalının sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, Nisan 2015, Mart 2015 tarihlerinde … ve … şirketlerine karşı gerçekleştirilen benzer olayların olduğunun bildirildiğini, bu olayların tarihine dikkat edildiğinde ve davalının bu olayları bildiği hususu nazara alındığında, davalının bu olayların vuku bulmasından sonra Ağustos 2015 tarihinde prim borçlarının ödenmediği belirtilerek, müvekkili şirkete hiçbir bildirim yapılmadan, müvekkili şirketin alacaklarını garanti altına alan söz konusu poliçeyi feshetmesinin, müvekkili şirketin ödeme talebini kabul etmemesinin, davalı sigorta şirketinin basiretli bir tacir gibi davranmadığının ve dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, müvekkili şirkete bildirim yükümlülüğüne aykırı davranarak, taraflarınca dava dışı firmanın hukuka aykırı eylemlerini fark etmesi üzerine, müvekkili şirketin de bu şekilde bir olayla karşılaşarak kendilerinden talepte bulunmasını engellemek gayesiyle poliçeyi feshettiklerine yönelik bildirim yapıldığının düşünülmesine sebep olduğunu, bu durumun davalıyı korumasının, hukuk ve adalet ile bağdaşmadığını; Yerel mahkemenin buna yönelik beyan ve itirazlarını değerlendirmeye almadan, müvekkili şirketin lehtar olduğunun, sigortacının müvekkili şirkete bildirim yapma yükümlülüğü üstlendiğinin, müvekkili şirketin menfaatlerinin koruma altında olduğunun, müvekkili şirkete prim borcu miktarının ve ödeme hususunun ihtar edilmediği hususlarının hiçbir şekilde değerlendirilmeden karar verildiğini, bu kapsamda, Yerel mahkemenin eksik ve hatalı değerlendirmelerden oluşan kararının ortadan kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini; 01.04.2019 ve 06.01.2020 tarihi içerisinde sigorta uzmanı ile sigorta şirketi genel müdürü, sigorta tahkim komisyonu hakeminin de bulunduğu bilirkişi heyetinin 1. ve 2. ek raporunda açıkça fesih ihbarının sigortalıya tebliğ edildiğine dair bir evrak bulunmadığından, bu itirazın değerlendirilmesinin mümkün olamayacağının belirtildiğini, Mahkemece bu husustaki eksikliğin değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu; Bilirkişi heyet raporlarındaki bu tespitlere rağmen Mahkemece sigortacının göndermiş olduğu ihtarnamelerin sigortalıya tebliğ edilip edilmediğinin, tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığının, bir başka deyişle, prim ödemesi ile ilgili ihtarın veya feshedildiğine dair bildirimin sigortalı şirketin tebligat almaya yetkili kişilerine yapılıp yapılmadığının hiçbir suretle araştırılmadığının görüldüğünü, Mahkemece, davalı … Sigorta firmasının beyanlarına istinaden, poliçenin feshedilmiş olduğunu değerlendirdiği açık olup, bu hususun Mahkemenin eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurduğunu gösterdiğini, yerel Mahkeme kararının bu yönden de kaldırılması gerektiğini; Yerel mahkemenin red gerekçelerinden bir diğerinin söz konusu zararın, sigortalının organı temsile yetkili yönetim kurulu üyesinin eylemleri nedeniyle oluştuğu belirtilerek, 26/08/2013 tanzim tarihli … nolu ve para güvence paket sigorta poliçesi ile buna ek olarak akdedilen 2013 tarihli crash in transit, kasalama ve bina poliçesi özel şartları gereğince teminat kapsamı dışında kaldığı olduğunu, bu değerlendirmenin hukuka, hakkaniyete ve gerçeğe aykırı olduğunu, 01.08.2014 tarihli … poliçe numaralı sigortalandığına dair kanıt belgesinde yönetim kurulu üyeleri veya oy hakkına sahip hissedarların eylemleri neticesinde oluşan zarar ve hasarın teminata dahil olduğunun net bir şekilde belirtildiğini;Yerel mahkemenin gerekçeli kararında poliçe özel şartları gereğince, …’nin fiillerinin teminat dışında kaldığı kanaatine vardıklarının anlaşıldığını, Mahkemenin gerekçeli kararında atıfta bulunduğu 2013 tarihli poliçe özel şartlarında ise, “herhangi bir aslı yönetim kurulu üyesi ve/veya oy hakkına sahip hissedar, tam zamanlı bir çalışan gibi çalışmadığı veya aşağıda belirtildiği üzere bir çalışan gibi hareket etme ehliyetine sahip olmadığı sürece, harç olmak kaydı ile” düzenlenmesinden bahsedildiğini, 01.08.2014 tarihinde, davalı tarafından müvekkili şirkete hitaben düzenlenen sigortalandığına dair kanıt belgesinde emniyeti suistimal klozunun; “sigortalının personelinin (tam zamanlı bir çalışan gibi çalışmakta olan asli yönetim kurulu üyeleri ve/veya oy hakkına sahip hissedarlar da dahil) herhangi bir fiil ya da ihmali neticesinde sigortalanan mallarda oluşacak hasar ve zararlar teminata dahildir.” şeklinde belirtilmek suretiyle, oy hakkına sahip hissedarların fiil veya ihmallerinden dolayı oluşacak zararların da teminata dahil edildiğinin görüldüğünü, burada oy hakkına sahip hissedarlar açısından, mutad bir çalışan olmak gibi bir şartın koşul olarak belirtilmediğinin anlaşıldığını; Poliçede, şirket yöneticisinin de çalışan kapsamında olduğunun belirtildiğini, poliçenin 9.sayfasında yer alan “Koşullar” başlığı altında 1 nolu maddesinde çalışanın kim olabileceğinin açıklandığını ve şirketin herhangi bir yöneticisi veya kayyımının “Çalışan” kapsamı dahilinde olduğunun belirtildiğini, aynı maddede “….söz konusu çalışanın hileli ya da muvazaalı davranışı sonucu doğrudan ya da dolaylı olarak sebep olunan ya da katkıda bulunulan fiziksel hasar ve zararlara karşı, hasarın poliçe süresi içinde oluşması ve tespit edilmesinden itibaren 7 gün içinde bildirilmesi şartıyla teminat altındadır…. ” denildiğini, ilgili madde gereğince davalı sigorta şirketi …’nin kastıyla meydana gelen zarardan mevcut poliçe hükümleri gereğince sorumlu olup, davalı şirketin müvekkili şirketin tüm zararını karşılamak durumunda olduğunu; Dosya kapsamında son alınan 1. ve 2. bilirkişi ek raporlarında taleplerinin sigorta poliçesince teminat kapsamında bulunduğunun tespit edildiğini, Yerel mahkemenin bilirkişi heyeti ek raporlarındaki görüşten neden ayrılarak bu şekilde hüküm kurduğunun taraflarınca anlaşılamadığını, 01.04.2019 tarihli içerisinde sigorta uzmanı ile sigorta şirketi genel müdürü, sigorta tahkim komisyonu hakeminin de bulunduğu bilirkişi heyeti ek raporunda; yapılan değerlendirme sonucunda, taleplerinin sigorta poliçesi kapsamında olduğunun, davalı sigorta şirketinin 29.09.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte sorumlu olduğunun, net bir şekilde tespit edildiğini, değerlendirmesinde de, söz konusu bilirkişi ek raporuna itirazlar üzerine, bilirkişi heyetince 2. kez ek rapor verilmiş olup, 06.01.2020 tarihli 2. ek raporda da aynı şekilde; müvekkili şirketin işbu davadaki taleplerinin sigorta teminatı kapsamında kaldığının tespit edildiğinin görüleceğini, dosyadan alınan bu son iki rapordaki tespitlere rağmen, Yerel mahkemece taleplerinin teminat dışında kaldığı yönündeki değerlendirmenin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, sigorta konusunda uzman kişiler tarafından, poliçedeki hükümler dahilinde …’nin eylemleri nedeniyle oluşan zararın teminat kapsamında olduğu değerlendirilmişken, Yerel mahkemece bilirkişilerin bu görüşünden çıkarak hüküm kurmasının taraflarınca anlaşılamadığını; … sigortalı … Firmasının yönetim kurulu başkanı ve murahhas üyesi olup; “genel müdür” sıfatı ile tam zamanlı olarak çalıştığını ve şirket işlemleri bakımından tüm idari ve mali işlere ilişkin onay ve talimatların bu kişi tarafından verildiğini, … tarafından gerçekleştirilen eylemlerin poliçe kapsamında kaldığının açık olduğunu, ceza dosyasında yer alan beyanlar dikkate alındığında; şirketin işleyişine ilişkin tüm onay ve talimatların … tarafından verildiğinin ve bu kişinin fiilen şirket müdürü sıfatı ile şirkette çalıştığının ve yapılan işlemlere onay verdiğinin açık olduğunu, şirketin mutad işinin ifasında en üst düzey yöneticiden, en alt kademedeki çalışana kadar ayrı her çalışanın ayrı bir görevi ve yükümlülüğü olduğunun açık olduğunu, toplanan paraların sayımı akabinde elde edilen verilerin denetlenerek banka hesabına yatırılmasına onay ve talimat verilmesi hususunun … firmasının işleyişi içerisinde mutad görev olup; bu görevin “genel müdür” vasfına haiz ve tam zamanlı çalışan … tarafından gerçekleştirildiğini, … tarafından gerçekleştirilen eylemlerin poliçe kapsamında olduğu açık olup Yerel mahkemenin aksi görüşteki değerlendirmelerinin hatalı olduğunu; Biran için …’nin … Firmasının organı olduğunu, dolayısıyla eylemlerinin … Firmasının eylemi olduğu kabul edilse dahi sigorta teminatının paraların … Firmasının yedine, kontrolüne geçtiği andan … Firmasının yedinden, kontrolünden veya hukuki sorumluluğundan çıktığı ana kadar devam edeceği hususunun poliçede açıkça düzenlendiğini, sigorta poliçesi incelendiğinde görüleceği üzere “işbu sigorta, sigortalanan menfaat sigortalının yedine, kontrolüne ve/veya sorumluluğuna girdiği anda başlar ve söz konusu varlığın sigortalının gözetiminden, yedinden, kontrolünden ve/veya hukuki sorumluluğundan çıktığı ana kadar devam eder.” denilmek sureti ile … firması tarafından toplanan paraların yedine, kontrolüne geçmesinden, söz konusu paraların … firmasının yedinden, kontrolünden ve hukuki sorumluluğundan çıkmasına değin sigorta korumasının devam edeceği hususunun açıkça belirtildiğini; Dava konusu olayda ise; 01.09.2015 tarihinde müvekkili şirketin İstanbul ve civarı illerinde … A.Ş. tarafından toplanan 2.190.745,00-TL tutarındaki nakit ve aynı şekilde 02.09.2015 tarihinde Türkiye genelinde teslim alınan 7.150.780,00-TL ile 2.569 USD ve 1.305 EURO tutarındaki nakitin müvekkili şirketin hesabına ödenmesi gereken tarih olan 03.09.2015 tarihinde ödenmediğini; … A.Ş. ve … tarafından kısım kısım ödemeler yapıldığını ve müvekkili şirketin tüm zararının kapanmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için …’nin … firmasının organı olduğu ve bu kişinin eyleminin … firmasının eylemi olduğu kabul edilse dahi, işbu davada talep olunan tutarın … firmasının yedine geçen tutarın bir kısmına ilişkin olduğundan sigorta teminatı kapsamında yer aldığının açık olduğunu, bilirkişi heyet raporlarında da bu hususun tespit edildiğini; Yerel Mahkemenin dayanmış olduğu TTK’nun 1477, 1429 ve 1404 hükümlerinin ise, mahkeme tarafından hatalı bir şekilde değerlendirildiğinin görüldüğünü, söz konusu madde hükümlerine istinaden, işbu davadaki taleplerinin sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığının söylenmesinin mümkün olmadığını, 1429. maddede, rizikonun gerçekleşmesine kasıt ve kusurla sebebiyet verilmesi halinin düzenlendiğini, maddenin gayesinin sigortadan para almak kastıyla rizikonun gerçekleştirilmesine engel olduğunu, dosyada mübrez beyanlarında ifade edildiği üzere; söz konusu poliçe ile müvekkili şirketin menfaatleri koruma kapsamına alınmış olup, zarar görenin menfaatinin koruma altında olan müvekkili şirket olduğunu, müvekkili şirketin zararının, TTK’nın 1429. maddesi gereğince, teminat dışında kaldığının ifade edilebilmesi için, müvekkil şirketin rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep olduğu gibi hiçbir şekilde doğruluğu, gerçekliği bulunmayan bir değerlendirme yapılmış olması gerektiğini, gerek ceza dosyasındaki durumdan, gerekse işbu davadaki tüm delillerden, müvekkili şirketçe söz konusu rizikonun gerçekleşmesi için hiçbir şekilde kastının bulunmadığının, müvekkili şirketin mağdur durumda olduğunun, müvekkili şirkete karşı işlenen bir suç olduğunun ve söz konusu suçun müvekkili şirket dışındaki kişilere karşı da işlenmiş olduğunun, müvekkili şirketin hiçbir şekilde rizikonun gerçekleşmesi adına ihmal dahi yükletilemeyecek şekilde kusurunun ve kastının bulunmadığının görüleceğini, dava dışı … Firması ve …’nin de söz konusu eylemleri ile ilgili yapılan ceza yargılamasında, rizikonun gerçekleştirilerek sigortadan para tahsil etmek gibi bir amacın olduğu ile ilgili tespit bulunmadığının görüleceğini; Sorumluluk sigortalarında, eylemlerinden sorumlu olunanlar kişisel nedenlerinden dolayı karşı tarafa zarar vermişlerse, bunlardan habersiz sigorta ettireni veya sigortalıyı sigorta korumasından çıkarmanın maddenin amacına uygun düşmediğini, dava konusu olayda sigorta ettiren … firmasının kasti eylemleri ile hiçbir suretle ilgisi bulunmayan müvekkili şirket bakımından “tazminat alınması amacı ile kasti bir davranış” söz konusu olmadığından kasti eyleme ilişkin maddenin işbu dava konusu vakıada uygulanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle zararın … şirketi tarafından gerçekleştirilmesinin müvekkil şirket bakımından davalının yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağını; TTK’nın 1404. Maddesinin; “(1) Sigorta ettirenin veya sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz.” şeklinde olduğunu, somut olayda zarar görenin müvekkili şirket olup, söz konusu poliçe ile müvekkili şirketin, zararlarının teminat altına alındığını, bu kapsamda, menfaatleri korunan müvekkili şirketin, söz konusu zararın oluşmasına kendisinin sebep olmadığı dikkate alındığında, söz konusu maddeye dayanılarak, sigorta firmasının sorumluluğunun bulunmadığını söylemenin haksız ve hukuka aykırı olduğunu; TTK’nın 1477. maddesinin “Sigortacı, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmaz.” şeklinde olduğunu, burada zarar gören müvekkili şirket olup, poliçede söz konusu eylemler nedeniyle sigortalı …’nin zararlarının değil, müvekkili şirketin zararlarının teminat altına alındığını, bu kapsamda, karşı tarafın söz konusu eylemlere istinaden … firmasına veya …’ye karşı rücu davası açarak ödediği tutarları tazmin edebileceğini, bu maddeye dayanılarak, sigortalının eylemleri nedeniyle zarar gören müvekkili şirketin menfaatlerinin sigorta şirketince sorumlu olunmadığı yönünde kanaat getirmenin genel hukuk ilkelerine hak ve nesafete aykırı olacağını; Yargılama devam ederken, dava dışı … tarafından müvekkili şirkete bir kısım ödeme yapıldığını, bu kapsamda yapılan ödemeye istinaden davanın bir kısmının konusuz kaldığı kanaati hasıl olur ise yapılan ödemenin öncelikle faizlerden ve ferilerden düşülecek olmasının ve tarafların faiz alacağı talebi olduğu dikkate alındığında, halen karşılanmayan bir kısım alacaklarının olduğunu, işbu dava açıldığında harca esas değer olarak belirtilen alacaklarının ödenmemiş olduğu dikkate alınarak, vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte tarafları aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasalara aykırı olduğunu, işbu dava ikame edildiğinde, hem şirket çalışanlarına hem ortağa karşı şikayetçi olunduğunu, söz konusu eylemlerin şirketin çalışanları tarafından müvekkili şirketin hesaplarına aktarılmamış olduğunun görüldüğünü, daha sonra ceza davasından çıkan karar sonucunda, mahkemece bu zararın personel tarafından gerçekleştirilmediği kanaatine varıldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, işbu dava açıldığında, söz konusu suçun sadece … tarafından değil, başkaca personellerin de iştirak ettiği görülerek ikame edildiğinin dikkate alınması ve buna göre haklılık durumunun değerlendirilmesi gerektiğini, bu kapsamda dava açıldıktan sonra ortaya çıkan durum nedeniyle müvekkili şirket aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1327 E. ve 2020/675 K. sayılı 09.12.2020 tarihli kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, dava dışı … A.Ş.’nin davacı ile imzalamış olduğu 23.12.2013 tarihli sözleşme uyarınca davacıya ait olan parayı, davacının banka hesabına yatırmaması nedeniyle oluşan zararın davalı nezdinde bulunan … Paket Sigorta Poliçesi kapsamında tazmini talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamında; davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında dava dışı şirket tarafından, davacıya ait nakit para ve kıymetli malın taşınması ve davacıya çeşitli hizmetlerin verilmesi konusunda 23.12.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığı, bu sözleşmenin 3.3. maddesi uyarınca bu kez dava dışı … A.Ş. ile davalı arasında 01.08.2013 ila 01.08.2016 tarihleri arasında geçerli, 10.000.000 USD teminat bedelli … Paket Sigorta Poliçesi’nin düzenlendiği, söz konusu sigorta sözleşmesinin, sigorta hukuku kuralları gereği sözleşmenin Türkiye’de yerleşik bir sigortacıyla yapılması gerektiğinden dava dışı şirket ile yurt dışında bulunan … Ltd. arasında imzalanmış asıl sözleşme olan “…” ( …; Kasalama ve Bina Poliçesi)’nin uyarlanması için yapıldığı, poliçe ile sigortalının bordosuna kayıtlı ve görevlendirdiği personeli tarafından teminat alanı belirtilen sınırlar içerisindeki nakit ve/veya kıymetlerin taşınması sırasında meydana gelebilecek zararların, Hırsızlık Sigortası Genel Şartları ve poliçede yazılı klozlar gereğince teminat altına alındığı, buna göre teminat altına alınan hallerin; “üçüncü kişiler tarafından silahla tehdit veya tecavüz veya zor kullanmak suretiyle vaki olacak gasp ve hırsızlık; herhangi bir araç ile nakli esnasında aracın kazaya uğraması veya yanması neticesindeki ziya ve hırsızlık; nakil esnasında mücbir sebepler neticesinde vaki olacak kayıplar” olduğu, dava dışı … Şirketi’nin 23.12.2013 tarihli sözleşme uyarınca davacının Türkiye çapındaki mağazalarında biriken günlük nakit parayı teslim alarak ertesi günü davacıya ait banka hesaplarına yatırması gerekirken, 01.09.2015 ve 02.09.2015 tarihlerinde davacının İstanbul’da faaliyet gösteren mağazalarından toplanan paraların, takip eden günler olan 02.09.2015 ve 03.09.2015 tarihlerinde davacının hesabına yatırılmadığı, dava dışı … Şirketinin hakim ortağı ve tek yönetim kurulu üyesi olan … ile şirket çalışanı … hakkında güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmaları istemiyle İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/27 Esas sayılı dosyası ile açılan kamu davası neticesinde Mahkemenin 2018/27 Esas, 2018/348 Karar sayılı kararı ile …’nin atılı suçtan mahkumiyetine, …’nin ise beraatine karar verildiği, kararın 26.06.2018 tarihinde kesinleştiği, anılan ceza dosyasında …’nin suçlamayı kabul ettiği sabittir. Dava konusu edilen zarara sebep olan eylem, dava dışı … Şirketi’nin yönetim kurulu başkanı …’nin işlemiş olduğu emniyeti suistimal suçudur. … Paket Sigorta Poliçesi’nin özel şartları ve poliçenin tabi olduğu Hırsızlık Sigortası Genel Şartları uyarınca emniyeti suistimal suçu teminat kapsamında değildir. Bununla birlikte davacı tarafından, davalının düzenlemiş olduğu sigortalandığına dair kanıt belgesi gereği eylemin poliçe teminatına dahil olduğu iddia edilmiştir. Bu belgede emniyeti suistimal klozu olarak; sigortalının personelinin (tam zamanlı bir çalışan gibi çalışmakta olan asli yönetim kurulu üyeleri ve/veya oy hakkına sahip hissedarlar da dahil) herhangi bir fiil ya da ihmali neticesinde sigortalanan mallarda oluşacak hasar ve zararların teminata dahil olduğu açıklanmıştır. Anılan belge … Paket Sigorta Poliçesi ile … Poliçesi’nin özeti mahiyetinde olup, … Poliçesi’nin sigortacı kontrat dökümantasyonu başlıklı kısmının koşullar başlıklı bölümünün 1/4. maddesinde; “herhangi bir asli yönetim kurulu üyesi ve/veya oy hakkına sahip hissedar, tam zamanlı bir çalışan gibi çalışmadığı ve aşağıda belirtildiği üzere bir çalışan gibi hareket etme ehliyetine sahip olmadığı sürece, hariç olmak kaydıyla; “çalışan” iş bu poliçenin süresi boyunca mutad işi kapsamında sigortalının hizmetinde düzenli olarak çalışan ve sigortalı tarafından kendisine maaş, ücret ve/veya komisyon ödenen ve verdiği hizmete ilişkin olarak düzenleme yapma ve yönetme hakkına sahip olunan kişi anlamına gelir ve sigortalının bir çalışanının mutad görevlerinin kapsamına giren görevleri yerine getiren herhangi bir yöneticisi veya kayyımı çalışan kapsamına dahildir.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm doğrultusunda, sigortalının yönetim kurulu üyesi veya oy hakkına sahip hissedarının fiili sonucu meydana gelen zararın teminat kapsamında olduğunun kabul edilebilmesi için; bu kişinin tam zamanlı çalışan gibi çalışması ve bir çalışan gibi hareket etme ehliyetine sahip olması, sigortalı tarafından kendisine maaş, ücret vb. ödeme yapılması, ayrıca bir çalışanın mutad görevlerinin kapsamına giren görevleri yerine getirmesi koşullarının bulunması gerekir. … Paket Sigorta Poliçesi’nde sigortalı olarak dava dışı … Hizmetleri A.Ş. gösterilmiştir. Emniyeti suistimal eylemini gerçekleştiren … ise sigortalı şirketi temsil ve ilzama yetkili tek yönetim kurulu üyesi olup, sigortalı şirketin Sgk kapsamında sigortalı çalışanı olmadığından, TMK’nın 50. maddesinde yer alan; “Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar” düzenlemesi gereği dava dışı sigortalı şirketin organı niteliğini haizdir ve iradesi de organın ve dolayısıyla şirketin iradesini oluşturur. Bu minvalde meydana gelen zararın … Poliçesi ve dolayısıyla … Paket Sigorta Poliçesi kapsamında kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki riziko bizzat sigortalı tarafından ve kasten meydana getirilmiş olduğundan, İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere, davalının TTK’nın 1404, 1429 ve 1477. maddeleri gereği tazminat ödeme sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,6‬0.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.