Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/694 E. 2023/853 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/694 Esas
KARAR NO: 2023/853 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1209 Esas – 2020/594 Karar
TARİHİ: 04/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıların müvekkili banka bünyesinde birleştirilen … A.Ş. Merkez Şube ve … T.A.Ş. Kadıköy Şubesi kredili müşterisi … Ticaret A.Ş.’nin kefilleri olup, Genel Kredi Sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarından borcun aslı ve ferilerinin tamamından asıl borçlu ile birlikte sorumlu olduklarını, borçlular sözleşme gereğince yüklenmiş oldukları edimlerini yerine getirmediklerinden kredi hesaplarının 25/08/2009 tarihi itibariyle kat edilerek Beşiktaş … Noterliğinin 25/08/2009 tarihli ihtarı ile gümrük mevzuatına göre faiz ve gecikme zamları ile birlikte toplam 1.563,59 TL’nin 2 gün içinde açılacak faizsiz bir hesapta depo edilmesinin ve ekstrede yer alan ve 3.342,78 TL olan nakit borcun 2 gün içinde işlemiş faizleri ve noter masrafı ile birlikte ödenmesinin, aksi takdirde %105 oranında faiz ve ferileriyle birlikte alacağın tahsili için cebri icra yoluna başvurulacağının ihtar edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların borca ve takibe itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, davalıların itirazlarının yerinde olmadığını beyanla davalılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların %40 icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkillerinin dava dosyasında mübrez olan kredi sözleşmesine ilişkin olarak kefil sıfatlarının bulunmadığını, zira ne miktar ve ne süre ile kefil oldukları belirtilmediğinden kefalet şartlarının gerçekleşmemiş olduğunu, zamanaşımı ve husumet itirazlarının bulunduğunu ve alacaklının %40 icra inkar tazminatı isteminin hukuki mesnedi olmadığından bu talebin reddi ile lehlerine %40′ dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, davalıların %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemelerine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 04/12/2020 tarih ve 2018/1209 Esas – 2020/594 Karar sayılı kararında; “Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı, taraf beyanları ve mevcut delilleri, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, yukarıda özetlenen bilirkişi raporu ile birlikte dosya içerisinde mevcut tüm belgeler değerlendirildiğinde; Uyuşmazlığın temelinin, davacı bankaya devredilen; … A.Ş ile dava dışı … A.Ş arasında düzenlenen ve davalıların kefil olduğu 07.09.1998 ve 04.12.1998 tarihli genel kredi sözleşmesi ile … T.A.Ş ile yine dava dışı … A.Ş. Arasında düzenlenen davalıların kefil olduğu 12.07.1990 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında davalıların davacıya borçlu olup olmadığı, borçlu oldukları takdirde takipteki asıl alacak ve feri kalemlerle birlikte toplam borç miktarının tutarı konusunda olduğu görülmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine gerek olmadığı, kat ihtarının tebliğinin ancak muhatap borçlu ya da kefil için takip öncesi temerrüt durumunu etkilediği, öte yandan genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olan kişilerin asıl borçlu gibi kredi borcundan kefalet tutarları kadar hukuken sorumlu bulundukları, bu bağlamda asıl borçlunun genel kredi sözleşmesindeki kredi borçlarını geri ödeyememesi halinde alacaklının pekala müteselsil kefilleri takip ve dava edebileceği konusunda duraksama yoktur.Yukarıda belirtilen genel kredi sözleşmeleri kapsamında davacı bankanın davalılardan ne kadar tutarda alacaklı olduğuna ilişkin olarak hesaplama yapılması için dosya bankacılık alanında uzman bilirkişi …’ tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi tarafından 10/09/2020 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. 10/09/2020 tarihli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu, tarafların ve Mahkemenin denetimine açık şekilde düzenlendiği görülmekle, rapor hükme esas alınmıştır.Dosya içerisindeki mevcut belgeler ve bilirkişi raporuna göre davalıların genel kredi sözleşmelerini aynı miktarda teminatla müteselsil kefil olarak imzaladıkları anlaşılmıştır. … A.Ş yönünden yapılan hesap kat ihtarının davalı kefillere tebliğ edilmediği, … A.Ş yönünden ise hesap kat ihtarının yapılmadığı ve davalıların icra takibiyle temerrüde düştükleri anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından davacı banka kayıtları ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler üzerinde yapılan inceleme ve hesaplamalar neticesinde, takip tarihi itibarı ile davacı bankanın davalılardan … A.Ş’nin nakit kredileri yönünden 3.551,10 TL asıl alacak, 522,82 TL işlemiş faiz ve 26,14 TL BSMV olmak üzere toplam 4.100,06 TL alacaklı olduğu, … T.A.Ş kredileri bakımından ise kefalet limiti olan 58 TL ile sınırlı olmak üzere her iki banka alacağı yönünden davacının davalılardan toplam 4.158,06 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki bilgiler ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde gayrinakit kredilerden sorumluluğa ilişkin kefiller yönünden açık hüküm bulunmadığından gayrinakit alacak talebi yönünden dava reddolunmuştur.Alacak likit ve itiraz haksız olmakla asıl alacak yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmolunmuş, reddedilen kısımlar yönünden davacı bankanın kötü niyetli takip yaptığı ispatlanamadığından davalıların kötüniyet tazminat talepleri reddolunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemenin gayri nakdi alacak talebinin reddine dair kararının hatalı olduğunu, Mahkeme tarafından esas alınan 10.09.2020 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında belirtilen davalıların teminat mektubu deposundan sorumlu tutulabilmesinin sözleşmede açık hüküm bulunduğunun belgelenmesi ile mümkün olacağı, şu aşamada depo talebinin yerinde olmadığı görüşü ve gerekçesinin aşağıda sunulan nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi’nin “Kefalet” başlıklı 20.1. maddesi hükmünün;“Bu sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefil veya kefiller, Bankaya Müşterinin bu kredi sözleşmesinden ötürü veya her ne sebeple olursa olsun, gerek yalnız olarak, gerek diğer kişilerle birlikte borçlandığı veya borçlanacağı tutarları bankanın müşteri lehine verdiği teminat mektubu veya diğer gayrinakdi kredileri aşağıda imza bölümünde belirtilen miktara kadar müteselsil kefil olarak tekeffül ederler. Kefalet miktarına ana paranın faizi, ana para ve akti faizler için hesaplanacak temerrüt faizi, komisyon, her türlü masraflar ve vekalet ücreti ilave edilecek, kefillerin sorumluluğu bütün bu hususları kapsayacaktır.” şeklinde olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi’nin “Gayrinakdi Kredi Açılması ve Kullandırılması” başlıklı 35.10 maddesi hükmünün;“Bankanın gerek duyduğu durumlarda Müşteri;“Azami 15 günlük müddet içinde kefillerin değiştirilmesini veya yeni kefil veya teminat gösterilmesini, -Veya teminat veya kefalet mektubu muhteviyatını ödemeye davet edilmemiş olsa dahi, o tarihteki faiz, komisyon, gider vergisi ve diğer masrafları ile birlikte nakten veya defaten faiz getirmeyen bir hesapta bloke edilmek üzere 15 gün içinde Bankaya depo edilmesini, istemeye yetkili olduğunu şimdiden kabul eder….-Müşteri bu yoldaki talepleri süresi içinde yerine getirmemiş veya getirememiş veya bu süre içinde ilgili kefalet veya teminat mektubu asıllarını istirdat ve iade ve ilgili hesabı tasfiye etmemiş bulunduğu takdirde, Bankanın müşteri aleyhinde depo taahhüdünü teminen kanun yollarına gitmeye ve bu yüzden karşılaşacağı her türlü masraf ile tahsil harcını, avukatlık ücretini…ödemeyi taahhüt eder ve bu husustaki itiraz hakkından önceden vazgeçmiş olduğunu beyan eder. ” şeklinde olduğunu, sözleşmenin açık hükmü ile davalı müteselsil kefillerin, imzalamış oldukları işbu Genel Kredi Sözleşmesi gereğince verilmiş olan teminat mektubu borcundan da sorumlu olduklarını kabul etmiş olduklarını, bu açık hükme karşın bilirkişinin, dava konusu teminat mektubunun deposundan davalıların sorumlu olmasını gerektirecek açık bir hüküm bulunmadığını ileri sürmesinin ve Mahkemece de bu raporun karara esas alınmasının sözleşmesel ve hukuki dayanağı bulunmadığını, sunulan nedenlerle icra takibine konu meri teminat mektubunun deposundan kaynaklı gayrinakdi kredi alacağının kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi hukuki dayanaktan yoksun olup kararın kaldırılması gerektiğini, mahkemenin gayrinakdi alacak talepleri nedeniyle davalılar lehine vekalet ücretine hükmetmesinin de hatalı olduğunu, meri teminat mektubu nedeniyle 12.164,00 TL gayrinakdi kredi alacaklarının depo edilmesine ilişkin taleplerinin reddi kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili bankanın meri teminat mektubunun deposu talebinin mevzuata ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, müvekkili banka aleyhine 4.080,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup kaldırılması gerektiğini beyanla Yerel mahkemenin davanın kısmen kabulüne yönelik kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi alacağın tahsili ve gayri nakdi alacağın depo edilmesi talebi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili reddolunan gayri nakdi alacak yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı tarafça davaya konu icra takibinde; … A.Ş. ile imzalanan genel kredi sözleşmesinden doğan toplam 4.100,06 TL nakdi alacağın, … T.A.Ş. ile imzalanan genel kredi sözleşmesinden doğan 11.924,90 TL nakdi alacağın tahsili ile 240,00 TL gayri nakdi alacağın banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesaba depo edilmesinin talep edildiği, buna göre tahsili talep edilen toplam nakdi alacağın 16.024,06 TL, depo edilmesi talep edilen gayri nakdi alacağın ise 240,00 TL olduğu, dava dilekçesinde ise dava değeri 16.264,96 TL olmak üzere nakdi alacak miktarının 4.100,06 TL, gayri nakdi alacak miktarının ise 12.164,90 TL olarak gösterildiği ancak itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle takip talebinde talep edilen tutarların esas alınması gerektiği, buna göre Mahkemece reddedilen gayri nakdi alacak miktarının 240,00 TL olduğu ve davacı tarafça istinaf başvurusunun yalnızca gayri nakdi alacak yönünden yapıldığı, 29906 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 41. maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırının 5.390 TL olduğu, davacı tarafından istinafa konu edilen miktar 240,00 TL olup ilk derece mahkemesi kararının kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Bu minvalde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341. ve 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341, 352/1 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan istinaf talebine ilişkin harçların tahsiline yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,4-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.