Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/684 E. 2021/979 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/684
KARAR NO : 2021/979
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
DOSYA NUMARASI : 2020/435 Esas – 2020/1083 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalı market zinciri şirket arasındaki ticari ilişki uyarınca müvekkili şirketin davalıya Ayçiçek yağı ve zeytinyağı sattığını, satılan ürün tutarına karşılık fatura düzenlediğini, davalının satılan ürünlerin bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasında akdedilen … Tedarik Sistemi Çerçeve Tedarik Sözleşmesinin 19.9 maddesi uyarınca İstanbul Mahkemeleri ile icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu, yetkisiz icra takibine dayanan itirazın iptali davasının reddi gerektiğini, iddiasını ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, gerçekle bağdaşmayan iddialar kapsamında huzurdaki davanın ikame edildiğini belirterek, icra takibinin yetkili İstanbul İcra Müdürlüğü yerine Bakırköy İcra Müdürlüğünde başlatılmış olması sebebiyle davanın reddine, dosyanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, davanın esastan reddine, davacı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/12/2020 tarih ve 2020/435 Esas – 2020/1083 Karar sayılı kararı ile; “…. Tedarik Sistemi Çerçeve Tedarik Sözleşmesi’nin 19.9. maddesi uyarınca;”İşbu Sözleşme, Türk yasalarına tabi olacaktır. İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri münhasır yargı yetkisine sahiptir.” denmiştir. HMK 17.maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü haizdir.Somut olayda, … Tedarik Sistemi Çerçeve Tedarik Sözleşmesi incelendiğinde sözleşemnim 19.9 maddesi uyarınca İstanbul Mahkemeleri ile icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu yetki sözleşmesinde kanunen yetkili mahkemelerin yetkisinin saklı tutulmadığı, İstanbul Mahkemelerinin münhasıran yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf sözleşmenin imzalı örneğini mahkememize sunmuş her iki tarafça da sözleşmenim imzalandığı anlaşılmıştır.Her iki tarafın da tacir olduğu mevcut durumda üzerinde anlaşma sağlandığı açık olup Tedarik Sistemi Çerçeve Tedarik Sözleşmesi uyarınca belirlenen yetki kesin mahiyettedir. Düzenlenen faturalar ve süregelen ticari ilişki dikkate alındığından Davacı tarafın bu aşamada imza usulsüzlüğünü ileri sürmesi iyiniyet kurallarına aykırı bulunmuştur. HMK 17.madde uyarınca geçerli bulunan yetki sözleşmesi nedeniyle, kanunen yetkili bulunan yerlerin yetkisi kalktığından bir başka deyişle yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan yetkili yer, davacı vekilinin ileri sürdüğü gibi kesin yetkili olmasa da ;münhasır yetkiye ilişkin olduğundan,yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yer dışında takip ve dava açılamaz. Davalının yerleşim yeri İcra Dairesinin yetkisi ,yetki sözleşmesi ile ortadan kalktığından icra dairesinin yetkisine itirazda bildirilen İstanbul İcra Dairesinin yetkili olmadığı, bu bağlamda borçlu yetkili icra dairesini doğru göstermediğinden sonuç itibariyle icra dairesinin yetkisine itirazı yerindedir. İtirazın iptali davası açılabilmesi için gerekli şartlardan birisi de yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmasıdır. Oysaki takip tarihi itibari ile yetkili icra dairesinde yapılmış bir takibin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan açıklamalar karşısında, Bakırköy İcra Dairesinin takip tarihi itibari ile davacı ve sözleşmede belirlenen yetki şartına göre icra müdürlüğü olmadığı gibi icra dairesinin yetkisizliği nedeni ile davacının davasının HMK’nun 114/2 .maddesi uyarınca özel dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın HMK 114. ve 115. maddeleri uyarınca özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Fatura alacaklarına konu icra takibinin, davalı şirketin yerleşim yeri nedeniyle Bakırköy Adliyesi İcra Müdürlükleri’nde başlatıldığını, Davalı tarafça dayanılan sözleşme üzerinde davalı tarafın herhangi bir imzasının bulunmadığını, cevaba cevap dilekçeleri içerisinde bu hususu belirtmeleri üzerine, davalı tarafça deliller UYAP sisteminden sunulduktan sonra kötü niyetli olarak eksik imza tamamlatılarak ön inceleme duruşması sırasında mahkemeye sunulduğunu, ön inceleme duruşmasında yapılan tüm itirazlarının, mahkemece kabul edilmeyerek davanın reddi yoluna gidildiğini, Mahkeme, ticari işleyişin devam ediyor olmasını gerekçe göstermiş ise de, taşıma ve tedarik ile sınırlı olan bir sözleşmenin, iki şirket arasındaki ticari işleyişin oluşması ve/veya başlaması için zorunlu bir unsur olmadığını, ilgili taşıma ve tedarik sözleşmesinin yokluğunda da söz konusu ticari ilişkinin devam edebileceğini, ayrıca red kararına dayanak kabul edilen sözleşmenin, konusu itibariyle taşıma ve tedarik hususlarını düzenlemekte olup dava konusu uyuşmazlığı düzenleyen bir sözleşme niteliği de taşımadığını, Yine ticarete konu ürünlerin tedarik edilmesini düzenleyen sözleşmenin, müvekkili firmayı temsil ve ilzama yetkili kişiler tarafından da imzalanmadığını, müvekkili şirketin Ticaret Siciline tescil edilen imza sirkülerine göre, çift imza ile temsil edildiğini, fakat anılan sözleşmede müvekkili şirket unvanı altında tek imza bulunduğunu ve bu imzanın da müvekkili şirketin eski çalışanı…’a ait olduğunu, bu kişinin tescil edilen imza sirkülerinde temsil ve ilzama yetkisi bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin, usulüne uygun olarak imzalanarak yürürlüğe girmediğini, Bu durumda mahkemece, davalı tarafça imzalanmamış, müvekkili tarafından da hem yetkisiz imza hem de eksik imza barındıran bir sözleşmenin dayanak kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava konusu uyuşmazlığın, müvekkili firma tarafından satılan ürünlerin tedarikine ve teslimine ilişkin olmadığını, konu itibariyle uyuşmazlığa uygulanamayacak bir sözleşmedeki yetki anlaşmasının, fatura alacağına dayalı uyuşmazlık konusuna uygulanamayacağını, Ön inceleme duruşması sırasında dosyaya giren yeni bir belgenin taleplerine rağmen kendilerine gösterilmeyerek, yeni giren bir belgeyi inceleme fırsatı verilmeden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İlk derece mahkemesince, sözleşmenin konu bakımından uygulanamayacağı, imza eksikliği, yetkisiz kişilerce imzalanması ve davalı tarafça imzalanmamış olması yönündeki itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın esas incelemeye geçilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satımdan kaynaklanan açık hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Genel haciz yolu ile ilamsız takiplerde yetkili icra dairesi, İİK 50/1 maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı yasanın 10. maddesinde, sözleşmeden doğan davalarda yetki düzenlenmiş, sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Ancak HMK’nın 10. maddesinde belirtilen sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin yetkili olabilmesi için taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunun ispatlanması gerekmektedir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki veya sözleşmenin varlığı alacaklı tarafça ispatlanamadığı takdirde, yetkili icra dairesi HMK 10. maddesi ve BK 89. maddeleri uyarınca belirlenemeyecektir. Yine HMK’nın 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece, davalı taraf sözleşmenin imzalı örneğini sunduğu, her iki tarafça da sözleşmenin imzalandığı, mevcut durumda üzerinde anlaşma sağlandığı ve sözleşme uyarınca belirlenen yetkinin kesin mahiyette olduğu, düzenlenen faturalar ve süregelen ticari ilişki dikkate alındığında davacı tarafın bu aşamada imza usulsüzlüğünü ileri sürmesinin iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğu gerekçesi ile davanın özel şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, söz konusu kararın verilebilmesi için mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirketin adresi Ataşehir/İstanbul, davalı şirketin adresi ise Bağcılar/İstanbul olup, davaya dayanak icra takibi ise, davalının adresi itibarı ile yetkili olan Bakırköy …İcra Müdürlüğünde başlatılmıştır. Davalı tarafça taraflar arasında yapıldığı belirtilen Çerçeve Tedarik Sözleşmesinin 19.9 maddesi uyarınca İstanbul Mahkemeleri ile icra müdürlüklerinin yetkili olduğu ileri sürülerek yetki itirazında bulunulmuş, davacı tarafça, davalının dayandığı sözleşmede davalının imzasının bulunmadığı, ayrıca söz konusu sözleşme müvekkilinin yetkili temsilcisi tarafından imzalanmadığı gibi, müvekkili şirketin çift imza ile temsil edilmekte olup, ibraz edilen sözleşmede tek imza bulunması nedeniyle sözleşmenin yürürlüğe girmediği, talep edilen alacağın sözleşme ile bir ilgisinin bulunmadığı beyan edilmiştir. İbraz edilen sözleşmede davacı adına atılı tek imza bulunduğu ve işbu dosyada davacı vekiline, iki şirket yetkilisi tarafından vekaletname verildiği görülmektedir. Davalı yanca dayanılan sözleşmenin tarafları bağlayıcı olabilmesi için yetkili temsilcilerce ve usulüne uygun olarak imzalanmış olması gerekmektedir.Bu durumda mahkemece, davacının imza eksikliği, sözleşmedeki imzanın yetkili temsilciye ait olmadığı, taraflarca usulüne uygun olarak imzalanmadığı yönündeki itirazları hususunda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun No’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih ve 2020/435 Esas – 2020/1083 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.