Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/667 E. 2023/1156 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/667 Esas
KARAR NO: 2023/1156 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/387 Esas – 2020/782 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senedine dayalı olarak takip yapıldığını, davalının satış müdürü olarak çalıştığı … isimli inşaat firmasında Esenyurt civarında ev almak için görüşmeler yapıldığını, 07/07/2016 tarihinde Esenyurt … Sokak, No:… İnşaat D:.. adresinde bulunan taşınmaz daire için 230.000 TL karşılığında anlaşma sağlandığını, bu daire için … Bankası Esenyurt şubesinden konut kredisi başvurusu yapıldığını, başvurunun kabul edilmediğini, … Bankası Esenyurt Şubesine yapılan başvuruda ise kredi faizinin fazla olduğunu, bu nedenle evi almaktan vazgeçtiklerini, ancak tellallık ücreti olarak 10.000 TL senede dayalı takip yapıldığını, davalının herhangi bir mal satmadığını, takibin iptaline borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili duruşmada alınan beyanında özetle, taraflar arasında tellallık sözleşmesinin bulunduğunu, bu sözleşme gereğince tellaliye ücreti olarak taraflar arasında takip konusu olan bononun düzenlendiğini, davacının sözleşmeden caydığını, bu nedenle davanın reddine ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/11/2020 tarih 2020/387 Esas – 2020/782 Karar sayılı kararında; “Mahkememizce verilen görevsizlik kararı ile Bakırköy 4. Tüketici Mahkemesinin vermiş olduğu görevsizlik kararı nedeni ile yargı yolu uyuşmazlığının tespiti için dosya İstanbul BAM 37.Hukuk Dairesine gönderilmiş olup, mahkememizin yargı yeri belirlenmesi ile iş bu esas numarasını almıştır. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiaları iddia eden tarafa aittir. Ancak, alacak ihdas nedeni “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili ( nedene, illete bağlanması ) anlamına gelir ki, böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” yada “nakit” olarak belirtilmişse, alacaklının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme ( ihdas ) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. “Nakden” ibaresi bulunan bir bonoda ödünç para alınmadığı senedin otomobil kiralama işi için teminat amaçlı verildiği iddiası karşısında, alacaklının ödünç verdiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Senette ihdas nedeninin aksini iddia eden borçlu davacı kanıt yükü altındadır. “…Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı … ile dava dışı (tarafların babası olan) … arasında düzenlenen 07.05.2012 tarihli “Protokol” başlıklı adi yazılı sözleşmede davalının taraf olmadığı, bu sözleşmeye dayanarak takip konusu bonoların teminat amaçlı düzenlendiğinin ve bedelsiz kaldığının davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, davacılar takibe konu senetlerin tanzim tarihi, bedeli ve imzası dışındaki yerlerin sonradan doldurulmasının sahtecilik olduğunu ileri sürmüş ise de, bu şekilde verilen senetlerin sonradan doldurulmasının mümkün olması, senetlerin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun iddia ve ispat edilememesi, senetlerin teminat amaçlı verildiği ve bedelsiz kaldığı iddiasını ispatlayamaması karşısında davalının da yemin eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.Bölge Adliye Mahkemesince, takibin dayanağını teşkil eden bonoda bulunan “nakden” kaydının doğru olmadığı yönündeki borçlu iddiası alacaklı tarafından kabul edilmemiş olduğundan borçlu olmadığını ispat yükünün davacı borçluda olduğu, davacıların bu hususta davalıya yemin teklif ettiği ve davalı tarafın yemini eda ettiği, boş senedin verilmesi halinde senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği ancak davacıların bu hususta da yazılı delil de sunamadığı gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir…” T.C. Yargıtay 19.Hukuk Dairesi, 2018/1891 Esas, 2019/3863 Karar Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Davacı komisyon sözleşmesine istinaden bononun verildiğini ancak kendisine konut kredisi çıkmaması nedeni ile başka bir yerden ev aldığını, senedin ise davalıya bu komisyon sözleşmesine istinaden verildiği, senedin anlaşmaya aykırı doldurularak takibe konu edildiği iddiasıyla senetlerin bedelsizliği nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlık senetteki … kaydının talil edilip edilmediği ve senedin üzerinin sonradan doldurulup doldurulmadığı noktasındadır. İspat hukuku bakımından konunun değerlendirilmesinde; kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Şu halde, takibin dayanağını teşkil eden bonoda bulunan “…” kaydının da davalı tarafından doldurulduğu iddiası nedeni ile borçlu olmadığını ispat yükü davacı borçluda olacaktır. Her ne kadar davalı vekilinin duruşmada senedin komisyon sözleşmesine istinaden veriliş olduğu kabul edilmiş olsa da, boş senedin verilmesi halinde senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası da HMK madde 201 uyarınca yazılı delil ile kanıtlanmalıdır. Ancak davacı tarafından bu hususta da yazılı delil sunamamıştır. Davacının dava dilekçesi deliler kısmında vs. İbaresi olduğu, açıkça yemin deliline dayanmamış olması da dikkate alınarak açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.”gerekçesi ile, “Açılan davanın REDDİNE” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, iş bu istinaf incelemesi taleplerine konu davanın Davacı müvekkil tarafından davalı yanca Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan takip dayanağı senedin; davalı tarafın satış müdürü olarak çalıştığı … Gayrimenkul isimli inşaat firması tarafından TELLALİYE bedeline karşılık düzenlendiğini; satışa konu taşınmazla ilgili kredi başvurusunda bulunduğunu ve kredi çıkmaması nedeniyle tellaliye ücretine konu daireyi alamadığını; daireyi haklı sebeple alamadığını ve tellaliye bedelinin doğmayacağını; senede dayalı bir borcunun olmadığını belirterek senet borcunun menfi tespitine karar verilmesi talepli olarak açıldığını, İlk Derece Mahkemesince 25/11/2020 tarih ve 2020/387 E. ve 2020/104 K. sayılı kararla davanın REDDİNE karar verildiğini; DAVAlarının REDDEDİLMESİ NEDENİYLE taraflarınca süresi içerisinde iş bu istinaf incelemesi yoluna başvurulduğunu, İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince; “…Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Davacı komisyon sözleşmesine istinaden bononun verildiğini ancak kendisine konut kredisi çıkmaması nedeni ile başka bir yerden ev aldığını, senedin ise davalıya bu komisyon sözleşmesine istinaden verildiği, senedin anlaşmaya aykırı doldurularak takibe konu edildiği iddiasıyla senetlerin bedelsizliği nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlık senetteki … kaydının talil edilip edilmediği ve senedin üzerinin sonradan doldurulup doldurulmadığı noktasındadır. İspat hukuku bakımından konunun değerlendirilmesinde; kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Şu halde, takibin dayanağını teşkil eden bonoda bulunan “…” kaydının da davalı tarafından doldurulduğu iddiası nedeni ile borçlu olmadığını ispat yükü davacı borçluda olacaktır. Her ne kadar davalı vekilinin duruşmada senedin komisyon sözleşmesine istinaden veriliş olduğu kabul edilmiş olsa da, boş senedin verilmesi halinde senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası da HMK madde 201 uyarınca yazılı delil ile kanıtlanmalıdır. Ancak davacı tarafından bu hususta da yazılı delil sunamamıştır. Davacının dava dilekçesi deliler kısmında vs. İbaresi olduğu, açıkça yemin deliline dayanmamış olması da dikkate alınarak açılan davanın reddine..” gerekçeleriyle DAVANIN REDDİNE karar verildiğini, İlk derece mahkemesince davacının boş senedin verilmesi halinde senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının da HMK madde 201 uyarınca yazılı delil ile kanıtlanmalıdır gerekçesiyle taleplerinin reddedildiğini, İlk derece mahkemesince verilen kararın eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme sonucu oluşturulmuş yasaya aykırı bir karar olduğunu, Davacı müvekkili tarafından davalı tarafça Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan takip dayanağı senedin; davalı tarafın satış müdürü olarak çalıştığı … İnşaat ve Gayrimenkul isimli inşaat firması tarafından TELLALİYE bedeline karşılık düzenlendiğini; satışa konu taşınmazla ilgili kredi başvurusunda bulunduğunu ve kredi çıkmaması nedeniyle tellaliye ücretine konu daireyi alamadığını; daireyi haklı sebeple alamadığını ve tellaliye bedelinin doğmayacağını; senede dayalı bir borcunun olmadığını belirterek senet borcunun menfi tespitine karar verilmesinin talep edildiğini, Davalı tarafça Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan takip dayanağı senedin TELLALİYE BEDELİNE karşılık düzenlenmiş olan senet olduğunun kabul edildiğini; (Davalı vekilince duruşmada senedin komisyon sözleşmesine istinaden verilmiş olduğunun kabul edildiğini) İlk derece mahkemesince karar gerekçesinde her ne kadar davacı tarafından bu hususta da yazılı delil sunmadığı belirtilse de davacı müvekkili tarafından davalı … ile yapılan tellaliye ücreti sözleşmesinin yargılama dosyasına sunulduğunu; bu sözleşmenin de davalı tarafça kabul edildiğini, Taraflarınca davacı müvekkilinin kredi çekmeye çalıştığı banka bilgilerinin dosyaya bildirildiğini; taraflarınca bildirilen … Bankası A.Ş tarafından gönderilen cevabi yazıda ; “…’ın 19/07/2016 tarihinde Çağrı Merkezinden yapılan 130.000 Tutarlı konut kredisinin ve yine 24/08/2016 tarihinde Havuz Avcılar şubesinden yapılan 185.000 TL tutarlı Konut kredisi başvurusu TESPİT EDİLMİŞ OLUP, söz konusu başvurular ile ilgili kredi kullanımı GERÇEKLEŞTİRİLMEMİŞTİR” şeklinde cevap verildiğini, … Bankası A.Ş tarafından gönderilen cevabi yazı içeriği ve … Bankası tarafından gönderilen cevabi yazı içeriğinin davacı müvekkilinin iddialarını desteklemekte olduğunu, Davacı müvekkili daire satın almak için gittiğinde … adlı işyeri tarafından müvekkile iki defa sözleşme ve bir de boş senet imzalatıldığını; alım satım işlemi gerçekleşmediğinde bu senedi iade edeceklerini de belirterek davacı müvekkilin iradesini sakatladıklarını; alım satım işlemi müvekkili dışında nedenlerden dolayı gerçekleşmediği halde davalı tarafça boş senet istedikleri gibi doldurularak davalı … adına takibe konulduğunu, Davalı tarafın senedi kendi adına düzenleyerek takibe koyduğunu; davalı tarafla müvekkili arasında herhangi bir alışveriş bulunmadığını; tellaliye sözleşmelerinde davalı tarafın adının da bulunmamakta olup taraf olarak görünmediğini; davalı tarafça yargılama konusu senedin kötüniyetli olarak doldurularak takibe konulduğunu, Yargılama konusu senette … ibaresi bulunmakta olup taraflar arasında herhangi bir mal alışverişinin de bulunmadığını, Yukarıda belirtilen gerekçelerle; davalı tarafın davacı müvekkilden herhangi bir alacağının bulunmadığını; tellaliye sözleşmesinin tarafı olarak kabul edilse dahi davacı müvekkili sözleşmeye konu daireyi almaktan kendi isteği ile vazgeçmemiş olup; kredi çıkmamış olması nedeniyle söz konusu daireyi satın alamadığını; bu halde davalı tarafın tellaliye bedeli adı altında alacağın doğmayacağının da aşikar olduğunu; belirtilen sebeplerle haklı olduğunu düşündükleri davalarının kabulüne karar verilmesinin gerektiğini; ayrıca İlk Derece Mahkemesince davalı tarafından dosyaya davacı tarafça sunulan komisyon sözleşmesinin kabul edildiğini ve dava konusu senedin iş bu komisyon sözleşmesi gereği verildiği de kabul edilmişken davanın davacı tarafından yazılı delille ispatlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu, Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen sebeplerle iş bu istinaf incelemesi talebinde bulunduklarını, İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının; kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; İİK’nun 72 maddesi kapsamında, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takipten ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava dosyası Büyükçekmece 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/762 esas, 2016/379 karar sayılı 29/11/2016 tarihli görevsizlik kararı üzerine Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzii edilmiş, bu mahkemenin 2017/771 esas, 2018/1250 karar sayılı 05/12/2018 tarihli görevsizlik kararı üzerine dava bu kez Bakırköy 4 Tüketici Mahkemesi’ne tevzii edilmiş, Tüketici Mahkemesi tarafından 2019/250 esas, 2019/242 karar sayılı 18/04/2019 tarihli karşı görevsizlik kararı üzerine çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37 Hukuk Dairesi’nin 2019/2576 esas, 2020/766 karar sayılı 07/04/2020 tarihli ilamı ile değerlendirilerek, Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi yargı yeri olarak tayin edilmiştir. Davacı yan dava dilekçesinde; davalının satış müdürü olarak çalıştığı … Gayrımenkul isimli iş yerinde; Esenyurt …. Sok. No …, D.2 adresinde bulunan dairenin 235.000,00-TL bedel ile satın alınması hususunda 07/07/2016 tarihli tellallık sözleşmesi yapıldığını bu konut için kredi başvurusunda bulunan davacının başvurusunun kabul edilmediğini, bu kez Esenyurt … Sok. No …, D.. adresinde bulunan dairenin yine 235.000,00-TL bedel ile satın alınması hususunda ikinci bir anlaşma yapıldığını, bu konut için yapılan kredi başvurusunda ise yüksek faiz istenildiğini, ikinci kredi başvurusu sonuçlanmadan önce davalının kendisine takibe konu bonoyu boş olarak imzalattığını, kredinin olumsuz sonuçlanması halinde senedi yırtacağını söylediğini ikinci kredi başvurusu olumsuz sonuçlanınca bu daireyi almaktan da vazgeçtiğini, kendisinin başka bir yerden ev aldığını, davalı yanın dört ay sonra boş senedi rıza hilafına doldurarak takibe koyduğunu, üzerinde … kaydı bulunan senetten ötürü borçlu olmadığını ileri sürmüştür. Davalı taraf davaya cevap vermemiş, ancak ön inceleme duruşmasında davalı vekili beyanda bulunarak; taraflar arasında tellallık sözleşmesinin bulunduğunu, bu sözleşme gereğince tellaliye ücreti olarak taraflar arasında takip konusu olan bononun düzenlendiğini, davacının sözleşmeden caydığını savunmuştur. Dava ve takip dayanağı senedin, 21/07/2016 tanzim, 21/08/2016 vade tarihli, 10.000,00-TL bedelli, … kaydı içeren, lehdarı davalı, keşidecisi davacı, düzenleme yeri İstanbul olan bono olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu 07/07/2016 tarihli ve 21/07/2016 tarihli sözleşmeler incelendiğinde, sözleşmelerde davalı ve bono lehdarı …’in isminin bulunmadığı, sözleşmelerin taraflarının “Emlak Komisyoncusu … İnşaat” ve “Alıcı …” olduğu, Komisyoncu kısmı altındaki imzanın davalıya ait olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, davalının dava konusu bononun bu sözleşmelerden doğan tellallık ücreti için alındığını savunduğu, her iki sözleşmede aracılık konusu dairelerin 235.000,00-TL bedelle alımı hususunda ve bedelin %3’ü tutarında tellallık ücretinin ödeneceğinin, tapuda satış gerçekleştirilmeden önce satıştan vazgeçilmesi halinde satış bedelinin %10’u oranında tellallık ücreti ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu sözleşmeler altındaki imzanın bono lehdarı ve davalı …’e ait olduğu ihtilafsız olup, taraflar arasında yazılı ve iki ayrı taşınmaz simsarlığı sözleşmesi yapıldığı, her iki sözleşmeye konu taşınmazların davacıya gösterildiği, davacının her iki sözleşmeye konu taşınmazı satın almaktan vazgeçtiği hususları sabittir. Davacının, davalının sözleşmelere taraf olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı, dava konusu bononun, davacıya verilen taşınmaz simsarlığı hizmeti karşılığında ödenecek simsarlık ücretine istinaden keşide edilerek ifa uğruna kendisine verildiğini savunmuştur. Sözleşmelerin ikinci maddesinde, satıştan cayılması halinde 235.000,00-TL satış bedelinin %10’u oranında simsarlık ücreti ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu bedelin %3’ü simsarlık ücreti, kalan %7’si ise cezai şart mahiyetindedir. Her ne kadar taraflar arasında iki ayrı simsarlık sözleşmesi yapılmış ise de, taraflar arasındaki simsarlık ilişkisinde amaçlananın tek bir dairenin satın alınmasına aracılık edilmesi olduğu, davacının aracılık hizmeti aldığı simsarlık sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ispat edemediği, nitekim bankadan gelen cevabi yazıda kredi başvurularının davacının yakın tarihlerde, bankanın farklı şubelerinden iki konut kredisi başvurusu yapması nedeniyle reddediliğinin bildirildiği, buna göre davalının hem simsarlık ücreti hem de cezai şart talep edebileceği, davalının davacıdan dava konusu bono ile 10.000,00-TL talep ettiği, sözleşmeye göre bu tutarın 7.050,00-TL’sıın simsarlık ücreti alacağı olduğu, bakiyesinin ise cezai şart alacağı olduğu, davacının dava konusu bononun bedelsiz kaldığını ispat edemediği anlaşılmış olup, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ver gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85. TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.