Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/66 E. 2023/380 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/66 Esas
KARAR NO: 2023/380 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/496 Esas – 2020/529 Karar
TARİH: 06/10/2020
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı ile davalının … plakalı … marka aracın alım-satımı konusunda anlaştıklarını, bunun üzerine davacının 19/04/2016 tarihinde 1.000 TL ve 05/05/2016 tarihinde 11.000 TL’yi araç kapora bedeli olarak … Bankası aracılığıyla davalının hesabına havale ettiğini, kalan bakiye için … nolu kredi başvurusu ile … A.Ş. den 30.000 TL kredi kullandiğini, davacının aracı 21/05/2016 tarihinde satın aldığını ve İzmir’den teslim aldığını, rehin sözleşmesinin … araç üzerine yapılmış olmasına rağmen davacıya … plakalı aracın teslim edilmediğini, davacının da plakaların çok benzer olması sebebiyle iş bu hatayı fark etmediğini, dosyada mübrez rehin sözleşmesi, dekontlar incelendiğinde dahi … plakalı araç üzerinde anlaşıldığı açıkça anlaşıldığını, satış işlemlerinin 13/05/2016 tarihinde davacı adına İstanbul …Noterliği 21/04/2015 tarih, … yevmiye numaralı vekaletnameye dayanılarak … tarafından yürütüldüğünü, tüm anlaşmalar kaparo, rehin ve satış işlemleri … plakalı araç üzerine yapılmış olmasına rağmen davacıya … plakalı aracın teslim edildiğini, vekalete istinaden noterde satış işlemi yapıldığından vekil iş bu durumu farkedemediğini, bu durumda güveni kötüye kullanma suçu oluştuğunu, davacıya teslim edilen … plakalı araçta gizli ayıplar olduğunu, davacının 03.06.2016 tarihinde araçta su kaçağı olduğunu fark ettiğini, bunun üzerine aynı gün satış temsilcisini aradığını ve ayıp bildiriminde bulunduğunu, davacıya aracı en yakın bayi olan …’e götürmesinin söylendiğini, davacının da aracı 03/06/2016 tarihinde servise götürdüğünü, müşteri danışmanı …’a teslim ettiğini, expertiz yapılıp tarafımıza rapor tanzim edilmesi istenmiş ancak, servis tarafından; “Aracın içinde su radyatörünün kazan kısımlarının kırık ve tamirli olduğu, ayaklarının kırık ve kelepçelerle tutturulduğu, su kaçaklarının eski tamirli yerlerden paslı izler bıraktığı ve hasarın eski olduğu , motorunun daha önceden söküldüğü, aracın silindir kapak contasının yanmış ve aracın önceden hararet gördüğü” hususları davacıya sözlü olarak beyan edilmiş olup, her hangi bir rapor tanzim edilip verilmediğini, bunun üzerine davacı 20/06/2016 tarihinde aracı servisten teslim alıp otoparka götürdüğünü, bu durumda araçta bir sürü ayıp olduğu, bu ayıpların satış esnasında davacıdan gizlendiği, ayıpların ancak uzman kontrolü ile fark edilebilecek gizli ayıplar olduğunun ortada olduğunu, tüm bu nedenlerle, 20.000 TL ayıp bedelinin davacının davalıya olan kredi borcundan düşülmesi hususunda davalı tarafa Bakırköy … Noterliği … yevmiye numaralı 21/06/2016 tarihli ihtarname gönderildiğini, bu ihtarnamenin davalı tarafa 23/06/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davalı tarafça ihtarnameye cevap verilmediği gibi, her hangi bir girişimde bulunulmadığını, atta telefon görüşmelerinden de olumsuz cevap alındığını, araçtaki ayıpların gizli ayıp olup olmadığı hususunun tespiti için Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mah. 2016/102 D. İş dosyasından tespit yapıldığını, gelen raporda araçta bir sürü gizli ayıp olduğunun ortaya çıktığını, bu ayıplar nedeniyle aracın değerinin oldukça düştüğünü, 31/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda, söz konusu aracın arızalı olması nedeniyle ayıp ihbarında bulunulduğu, aracın üzerinde radyatör kısmı ve motor aksamında(silindir kapak contası) ayıpların bulunduğu, radyatörün tıkalı olduğu ve su eksilttiği, ayrıca silindir kapak contasının yanık olduğu, araçta hararet göstergesi olmadığı için mevcut ayıbın sürücü tarafından fark edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle motorun daha büyük hasar görmesine kadar gidebilecek şekilde ciddi hasarların oluşmasının muhtemel olduğu, radyatör ve silindir kapak contasındaki ayıpların aracın üzerinde bizzat tespit edildiği ve bu nedenle dava konusu aracın gizli ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği tespit edildiğini, davacının ayrıca munzam zararı yani yoksun kaldığı kar da mevcuttur. davacının … firması sahibi olup, … isimli firması bulunduğunu, dava konusu iş bu aracı 01/06/2016 tarihinden başlamak üzere aylık 3. 000 TL + KDV olacak şekilde bir yıllığına müşterisine kiraya vermiş fakat araçtaki ayıplar sebebiyle müşteriye başka araç tahsis edilmek zorunda kaldığını, davacının geçen 1 aylık süreçte 5.000 TL kira bedelini alamadığını ve kazanç kaybettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 5.000 TL araç kiralama bedelinin davalı taraftan tahsilini istediklerini, aracın bu gizli ayıplı haliyle davacı tarafından kullanılmasının mümkün olmadığını, ayıplı ve ikinci el araç piyasa değerinin kat ve kat altında değerde satıldığını, akırköy 2. Sulh Hukuk Mah. 2016/102 D. İş dosyasından rapor tanzim edildikten sonra, davacının piyasa değerinin kat ve kat altında bir değerle ayıplı bu aracı sattığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000 TL araçtaki değer kaybının davalı taraftan tazminini talep ettiklerini belirterek davanın kabulü ile araçtaki gizli ayıptan kaynaklanan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000 TL ve davacının yoksun kaldığı kar olan şimdilik 5.000 TL’nin 21/06/2016 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının … plakalı aracı satın almak için ön ödeme yaptığını ancak 3 gün içinde almadığından aracın başkasına satıldığını, bunun üzerine davacıya daha pahalı olan … plakalı aracın satıldığını, davacının 1000 TL ön ödeme yaptığını, aracın 129.000 km de olduğunu, davacının 3 gün içinde aracın satış bedelini ödemesi gerektiğini aksi halde sistemin rezervasyonu otomatik olarak iptal ettiğini, davacının usulüne uygun ayıp ihbar yapmadığını, gönderilen ihtarnamenin süresinde gönderilmediğini, davacının aracı alırken muayene ettiğini, bu durumda ayıpları kabul etmiş olduğunu, davacının aracı dava tarihinden önce sattığından aktif husumet ehliyetinin olmadığını, davanın reddinin gerektiğini, davacının aracın noter satış evrakını sunması gerektiğini, tespit işleminin davalının yokluğunda yapıldığını, bu nedenle kabul etmediklerini, davacının 2011 model ikinci el araç satın aldığını, araç üzerinde uzman akademisyenlerden oluşan heyetçe rapor düzenlenmesi gerektiğini, aracın ileri teknoloji barındırdığını, ayıplı olup olmadığının ancak uzmanlarca anlaşılabileceğini, davacının henüz şirket kurmadan fatura düzenlediğini, şirketin 30/12/2016 tarihinde kurulmasına rağmen 27/06/2016-27/07/2016-19/08/2016-26/11/2016 tarihinde fatura düzenlediğini, davacının henüz kurmadığı bir şirketle ticari kazanç elde edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/10/2020 tarih 2018/496 Esas 2020/529 Karar sayılı kararında;”İş bu dava, ikinci el araç satım sözleşmesi konusu aracın ayıplı olduğundan bahisle onarımdan kaynaklı zararın ve uğranılan kazanç kaybının tazmini talebine ilişkindir.Somut olayda davacı ile davalı arasında yapılan 13/05/2016 tarihli satım sözleşmesi uyarınca … plakalı … marka aracın satışı konusunda tarafların anlaştıkları ve aracın satış işlemlerinin yapılarak davacı tarafa teslim edildiği ancak 03/06/2016 tarihinde araçta su kaçağı olduğunun tespit edildiği ve davacı tarafından servise götürüldüğü, daha sonra araç üzerinde Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/102 D.iş sayılı dosyası üzerinden tespit yapıldığı ve araçta hazırlanan rapor ile ayıp tespit edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına teknik bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmış, mahkememizce itibar edilen 24/07/2020 tarihli heyet raporu uyarınca araçta radyatör ve motor arızasının bulunduğu, bu arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu sebeple TBK 227 uyarınca davacının süresi içerisinde davalı tarafa bildirimde bulunduğu, ayıp nedeniyle onarımdan kaynaklı zararın 11.577,43 TL olduğu ve onarım için gerekli sürenin beş gün olduğu, muadil araçların günlük kira bedelinin de 100,00 TL olduğu ve toplamda davacının 500,00 TL kazanç kaybına uğradığı tespit edilmiştir.Bu açıklamalar ışığında mahkememizce davacı tarafın davasının kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile,1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;11.577,43 TL onarımdan kaynaklı zarar ve 500,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 12.077,43 TL ‘nin temerrüt tarihi olan 27/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararın usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini,Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2016/102 D.İş sayılı tespit davası ve iş bu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile aracın gizli ayıplı olduğunun açıkça tespit edildiğini, Müvekkili aracı ayıplı olarak kullanamayacağı için satmak istediğini ve bu nedenle de otomotivcilerden teklif aldığını, tekliflerden en yüksek fiyatı veren bilen motosiklet yedek parça ve aksesuar-…’e aracı 22.000 tl bedelle sattğını bu nedenle davaya konu aracın davalı tarafça müvekkiline satılması akabinde müvekkili uhdesinde 20.000,00-tl zarar meydan geldiğini, Dosyaya alınan 22.10.2019 tarihli önceki bilirkişi raporunda da bu şekilde tespit edildiğini raporda ” “Araçtaki bu ayıpların aracın satın alınması aşamasında sıradan bir tüketici tarafından anlaşılmasın mümkün olmadığından araçtaki bu ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğu, Aracın keşfen incelenmesi sırasında radyatörün hasarlı ve kullanım ömrünü tamamlamış olduğu, ayrıca dosyaya sunulan hasarlı motor fotoğrafları da incelendiğinde motor hasarı olduğu tespit edilmiştir. Dosyadaki motor hasarı tamir faturaları ile radyatör hasarı birlikte değerlendirildiğinde, aracın davacıya davalı şirketçe satıldığı haliyle ikinci el rayiç satış değerinin en yüksek 22.000,00 TL olabileceği tespit edilmiştir. Araç davalı şirketçe davacıya 42.00,00 TL’ye satıldığından, davacının araçtaki gizli ayıplar nedeniyle toplam maddi zararı 20.000’dir.” şeklinde tespitte bulunulduğunu, 22.10.2019 tarihli bilirkişi raporundaki bu tespitlere katıldıklarını, Hükme esas alınan 24.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda ise, onarım kaynaklı zarar tespiti yapılarak 11.577,43-TL tespit edildiğini ayrıca da 5 gün üzerinde 500-TL kira bedeli tespit edildiğini, bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda 11.577,43-TL onarım bedelinin neye göre hesaplandığı, bu tutarın ne kadarının parça değişimi, ne kadarının işçilik ücreti ne kadarının da KDV olduğu hususları ayrıntılı şekilde yer verilmediğini, müvekkili uhdesinde oluşan zararın dosyada bulunan mevcut delileri ile de sabit olduğunu, müvekkili aracı davalı taraftan 42.000,00-TL’ye aldığını ama gizli ayıplı çıkmasından kaynaklı aracı en yüksek fiyat veren alıcıya 22.000,00-TL’ye sattığını, müvekkilinin rent a car işi yapmakta olup eğer araçta gizli ayıp bulunmasa idi aracı kiralık olarak kullanacağını ancak kiralamak için satın aldığı aracın gizli ayıplı çıkınca 22.000,00-TL ye satmak zorunda kaldığını, müvekkili uhdesinde 20.000,00-TL zarar meydana getirdiğini, bu hususun dosyaya alınan 22.10.2019 tarihli raporda da aracın davacıya davalı şirketçe satıldığı haliyle ikinci el rayiç satış değerinin en yüksek 22.000,00-TL olabileceği tespit edilmiş olup 22.000,00-TL’ye satılması gerekirken 42.000,00-TL’YE satıldığından, davacının araçtaki gizli ayıplar nedeniyle toplam maddi zararı 20.000′,00-tl olarak hesaplandığını ancak dosyaya alınan iş bu kez 24.07.2020 tarihli raporda bilirkişiler tarafından aracın onarım bedeli hesaplanarak zarar tazmin tutarını belirlenmesinin mümkün olmadığını, müvekkili uhdesinde bedeli tespit edilen oluşmuş varolan bir zarar bulunmadığını, Bu nedenle 24.07.2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul, yasa ile yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olup kararının kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkemece hükme esas alınan 24.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda 5 gün içinde onarım yapılabileceğinden 5 gün üzerinden kiralama bedeli tespiti yapıldığını, davaya konu araçtaki arızanın 5 gün içinde onarımı fiilen mümkün olmadığını, davalı şirkete 03.06.2016 tarihinde ayıp bildirimi yapıldığnı, müvekkiline aracı en yakın bayi olan …’e götürülmesi söylendiğini, müvekkilinin de aracı 03.06.2016 tarihinde servise götürdüğünü müşteri danışmanı …’a teslim ettiğini, Servisten de aracı 20.06.2016 tarihinde aldığını, aradan 17 gün geçtiğini, bilirkişiler tarafından iddia edildiği gibi 5 gün onarım süresi fiilen mümkün olmadığını, raporda hesaplanan 5 günlük süreyi ve kiralama bedelini kabul etmediklerini, müvekkili davalının sattığı gizli ayıplı araç nedeniyle zarar ettiğini ve aracını satmak zorunda kaldığını, kiralamak için aldığı aracından kira geliri elde edemediğini, Dosyaya sunulan 22.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda da “Ayrıca davacının aracındaki gizli ayıbı fark etmesi, satıp aynı marka ve model bir aracı satın alıp trafiğe çıkarabilir hale gelmesi için satış tarihinden itibaren ortalama 45 güne ihtiyaç vardır. Aynı marka ve model bir aracın satış tarihi itibariyle günlük kiralama bedeli ortalama 100,00 TL’dir. Dolayısıyla davacının 4.500,00 TL+ KDV = 5.310,00 TL tutarında araç kiralama gideri oluşur. ” şeklindeki tespit ile kiralama süresi için hesaplanacak tutarın en az 45 gün üzerinden hesaplanması gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararını kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının aracı görüp beğenerek ve muayene ettikten sonra aldığını, Usulüne uygun olarak yapılan bir ayıp ihbarı bulunmadığını,Davacının aracı harici satış sözleşmesiyle satıp devrettiğini beyan etmiş ise de haricen yapılan satış sözleşmesinin hukuken hiçbir geçerliliği bulunmadığını, Davacının talep dayanağının aracı sözde ayıp nedeniyle piyasa rayicinden düşük bir bedele satması olduğunu, haricen yapılan sözleşmenin hukuken hiçbir geçerliliği bulunmadığını, davacının aracı noter sözleşmesiyle satıp devretmediği sürece maliki olduğunu, davacının dava tarihinde aracı noter huzurunda satıp devretmediği ortada olduğundan aracı piyasadan düşük bedel karşılığında sattığından bahisle müvekkili şirketten maddi tazminat talebinde bulunamayacağını, müvekkili şirketin bu doğrultudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, Davacının kar kaybına uğradığına ilişkin iddialarının hukuki ve maddi mesnetten yoksun olduğunu, Dava konusu aracın “M1” sınıfı yolcu nakiline yönelik olduğunu, Karayolları Taşıma Yönetmeliği’ne göre kiralanmasının mümkün olmadığını, bu bakımdan davacının dosyaya sunduğu kiralama sözleşmesinin de hiçbir geçerliği bulunmadığını,Davacının ticari zarara uğradığından bahsedilemeyeceğini,Hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçtaki arızanın 2.el aracın parça aksamdan ileri geldiğinin yer aldığını, araçtaki kullanım ömürleri dolan parçaların açık ya da gizli ayıp olarak değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağını, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, araçta gizli ayıp olduğu iddiasından kaynaklanan değer kaybı ve mahrum kalınan kar kaybı zararının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda davacı tarafça, davalı satıcı ile … plakalı … marka aracın alım-satımı konusunda anlaştıkları, bunun üzerine 19/04/2016 tarihinde 1.000 TL ve 05/05/2016 tarihinde 11.000 TL’yi araç kapora bedeli olarak … BANKASI aracılığıyla davalı hesabına havale yaptığı, kalan bakiye için … nolu kredi başvurusu ile … A.Ş. den 30.000 TL kredi kullandığı ve toplam 42.000,00.-TL karşılığında aracı satın aldığını, … plaka numaralı aracı satın almak için anlaştığını ancak kendisine … plakalı aracın satıldığını ve bu durumu fark etmediğini, 03.06.2016 tarihinde su eksiltme şikayeti ile … unvanlı servis istasyonuna başvurduğunu, burada yapılan incelemede radyatör kazan kısmındaki tamir görmüş kırıktan su eksilttiği, hasarın eski olduğu, motorun daha önce tamir gördüğünün anlaşıldığını; ancak buna ilişkin bir rapor tanzim edilmediğini, aracı 20.06.2016 tarihinde servis istasyonundan alarak otoparkta incelediğini, araçta satış esnasında beyan edilmeyen pek çok ayıp tespit ettiğini, Bakırköy … Noterliği’nin 21.06.2016 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ederek, 20.000,00.-TL kadar satış bedelinden indirim talep ettiğini, araç üzerinde Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/102 D. İş sayılı dosyasından bilirkişi incelemesi yaptırdığını, 31.08.2016 tarihli raporda aracın gizli ayıplı olduğu yönünde görüş bildirildiğini, aracı kiraya vermek için satın aldığını, 01.06.2016 tarihinde aylık 3.000,00.-TL + KDV bedelle müşterisine kiraya verdiğini; ancak araçtaki ayıplar nedeniyle aracı geri alarak müşterisine başka bir araba vermek zorunda kaldığını, aracı ayıp nedeniyle kullanamadığını ve bu nedenle de satmak zorunda kaldığını, araçtaki ayıp nedeniyle değer kaybının 25.000,00.-TL olduğunu, 01/06/2016 tarihinden karar tarihine kadar aylık 5.000 TL araç kiralama bedelini ( aracı kullanmaması sebebiyle yoksun kaldığı kar) ve araçtaki ayıplar nedeniyle değer kaybı olan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000 TL’nin 21/06/2016 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece makine mühendisi ve sektör bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 22/10/2019 tarihli ek raporda; dava konusu … plakalı ( eski plaka … ) 2011 model … marka aracın gizli ayıplı olduğu, aracın davalı tarafça davacıya satıldığı haliyle 2 el rayiç satış değerinin en yüksek 22.000,00 TL. Olacağı, aracın davacıya 42.000,00 TL.’ye satıldığından araçtaki gizli ayıplar nedeniyle oluşan maddi zararının 20.000,00 TL. Olduğu, kar kaybının KDV dahil 5.300,00 TL. Olduğu belirtilmiştir.Mahkemece 2 makine mühendisi ve hukukçu bilirkişilerden oluşan yeni heyetten alınan 24/07/2020 tarihli raporda; davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu, ayıp nedeniyle ortaya çıkan onarım kaynaklı zarar tutarının KDV dahil 11.577, 43 TL. Olduğu, onarım için makul sürenin 5 gün olduğu ve bu süre zarfında aracın kullanılmamasından doğan zararın KDV dahil 500,00 TL. Olduğu belirtilmiştir.Mahkemece ikinci heyet raporuna itibar edilerek istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesi ile satın aldığı aracın ayıplı olmasından kaynaklı değer kaybı ve aracı kullanmaması sebebiyle yoksun kaldığı kar kaybını talep etmiş olup mahkemece taleple bağlılık kuralı gereğince bu talepler yönünden değerlendirme yapılması gerekirken gerekçesi açıklanmadan 24/07/2020 tarihli bilirkişi raporundaki tesbitlere göre dava dilekçesinde talep edilmeyen onarım kaynaklı alacağa hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.HMK’ nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır. HMK’ nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır.HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355, 297, 353/1.a.6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih ve 2018/496 Esas – 2020/529 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.