Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/655 E. 2023/1153 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/655 Esas
KARAR NO: 2023/1153 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1246 Esas – 2020/714 Karar
TARİHİ: 17/12/2020
DAVA: Menfi Tespit ve İstirdat
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin rızası hilafına elinden çıkmış bulunan … Bank Kozyatağı Şubesi … seri numaralı 408.000,00-₺ bedelli 17/11/2015 tarihli, keşidecisi … olan çeke dayalı olarak davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak çekin müvekkili şirket uhdesinden çalındığını, çek üzerindeki yazıların müvekkili şirket yetkililerince yazılmadığını, çek üzerindeki imzaların sahte olduğunu, bu durumun takip dayanağı çekin ibraz edildiği banka şubesi tarafından çek arkasına derc edildiğini, 03/11/2015 tarihinde müvekkili şirkette hırsızlık vakası meydana geldiğini, müşterilere verilen hizmet karşılığında müvekkili şirket tarafından teslim alınan bir kısım çeklerin şirket kasasın da olmadığı, yine şirketin alacakları nedeni ile müşterilerinden teslim aldıkları çeklerin bir kısmının teslim aldığı iddia edilen çalışanlardan … tarafından şirkete teslim edilmediğinin anlaşıldığını, anılan şahıs hakkında şikayette bulunulduğunu, bunun üzerinde İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/589 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, meydana gelen olaylar neticesinde şirket tarafından mali denetim başlatıldığını, yapılan denetimler esnasında bir kısım müşteri çeklerinin kayıp/çalıntı olduğunun anlaşıldığını, davaya konu çekin içinde bulunduğu çeklerin bankaya iade edildiğine dair 09/09/2015 tarihli 2 sayfadan ibaret ekte sunulan belgeye rastlandığını, banka nezdinde yapılan araştırma neticesinde anılan çeklerin bankaya iade/teslim edilmediğinin anlaşıldığını, çekin hırsızlık nedeni ile elden çıkmış olması nedeni ile müvekkilinin davalı … Ltd. Şti.’ye herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı şirketin müvekkili şirketten çekleri almasını gerektiren bir alacağı olmadığından ilgili şirket yetkilileri hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/160164 soruşturma sayılı dosya ile şikayette bulunulduğunu, anılan icra takibi ile müvekkili şirketin zarara uğratıldığını belirterek davanın kabulü ile müvekkili şirketin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile davalıya bir bedel ödenmesi halinde bu bedelin ve dava konusu çeklin istirdadı ile müvekkili şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile takip borçlusu … Ltd. Şti. arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin çeki … Şirketinden alacağına istinaden aldığını, … şirketinin çeki davacıdan alacağına istinaden aldığını, çek üzerinde bulunan imzaların davacı şirket yetkililerinin bilgileri dahilinde şirket çalışanlarına attırıldığını, söz konuus imzalar ile aynı olan bir çok çekin davacı şirket tarafından ödendiğini, aynı mahiyetteki imzalar ile faktoringlere çek fatura teyit yazılarının verildiğini, dava konusu çekteki imza gibi bir çok ödenen çek bulunduğunu, bu sebeple davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, çek üzerinde gerekli incelemelerin yapılması halinde anılan çekin davacı şirkete ait olduğunun ortaya çıkacağını, takip konusu çekin kambiyo vasfına haiz bir çek olup takip başlatılmasında herhangi bir mani bulunmadığını, davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu ancak davacı ile davalı şirket arasında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmasının müvekkilini bağlayıcı olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi olduğunu belirterek davanın reddi ile karşı tarafın %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı firma arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacı firmanın müvekkili firmadan araç kiraladığını, bu hizmet karşılığında da araçların sigortalarının davacı firma tarafından yapıldığını, bu nedenle bir kısım dönemlerde müvekkili şirketin alacaklı, bir kısım dönemde davacı firmanın alacaklı konumuna geçtiğini, davacı tarafça ticari ilişkileri neticesinde borcuna istinaden müvekkili firmaya 408.000,00-₺ bedelli 17/11/2015 tarihli … Ltd. Şti. Tarafından keşide edilmiş bir adet çek verildiğini, müvekkili şirket tarafından aradaki ticari ilişki sebebi ile kaynaklanan borç neticesinde davaya konu çekin davacı firma tarafından müvekkili firmaya verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/12/2020 tarih 2018/478 Esas – 2020/672 Karar sayılı kararında; “Dava; … Bank A.Ş. Kozyatağı Şubesi … seri numaralı 408.000,00-TL bedelli 17/11/2015 tarihli … keşideli çek nedeni ile davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ve bir bedel ödenmesi halinde bu bedelin ve dava konusu çekin istirdadı talebine ilişkindir. Davaya konu çekin keşidecisinin … Sigorta A.Ş. olup, çekin arkasında sırası ile davalı … Ltd. Şti.’nin ve davalı …’in cirosunun ve ilgili bankanın 17/11/2015 tarihli “Keşideci imzası kayıtlarımızdaki imza ile örtüşmediğinden iş bu çek işleme alınamamıştır.” ibaresinin yazılı olduğu görülmüştür. 2004 sayılı İİK 72 maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Dava konusu olayda davacı taraf davalının icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır. Davacı, davaya konu çek üzerindeki imzanın şirketin yetkililerine ait olmadığını, davaya konu çekin çalıntı çek olduğunu, ayriyeten kendisinden çeki aldığı iddia edilen davalı … Ltd. Şti.’ye herhangi bir borcu olmadığını öne sürerek iş bu davayı açmıştır. İmzada sahtelik iddialarında kambiyo senedinin tanzim tarihinden önceki dönemde resmî mercîler önünde atılmış imza örneklerini içeren belge asılları celp edilerek celp edilen iş bu mukayese imzalar ile ilgili kişilerin mahkeme huzurunda alınan imzaları ve davaya konu senet üzerinde bir bütün halinde teknik inceleme yapılması gerekmektedir. Somut olayda mahkememizce davacı şirketin yetkili temsilcilerinin takibe konu çekin tanzim tarihinden önceki dönemde resmî kurumlar önünde atılmış imza örneklerini içeren belge asılları toplanmıştır. Davacı şirketin yetkililerinin imza örnekleri huzurda alınmıştır. Dosya imza incelemesi için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmiştir. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından tanzim olunan … sayılı 19/06/2018 tarihli raporun sonuç kısmında “…6.1. İnceleme konusu çekte … A.Ş. kaşe izleri üzerinde sol tarafta atılı basit tersimli imza ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olmadığı, 6.1.1. Söz konusu imza atan şahsın tanı unsurlarını …, …, … ve … açısından teşhise yeter oranda yansıtmadığından …, …, … ve …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, 6.2. İnceleme konusu çekte aynı kaşe izi üzerinde sağda atılı basit tersimli imza ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olmadığı, 6.2.1. Söz konusu imza atan şahsın tanı unsurlarını …, …, … ve … açısından teşhise yeter oranda yansıtmadığından …, …, … ve …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği…” yönünde görüş bildirilmiş olup, rapor bilimsel, gerekçeli ve denetime elverişli kabul edilmiştir. Dava konusu çekte yer alan imzanın davacı borçluya ait olduğunun ispat külfeti çeki elinde bulundurup takibe girişen ve imzanın davacı borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıdadır. Davalı … Ltd. Şti. delilleri arasında yemin deliline dayanmamış olup, davalı alacaklı …’in ise delilleri arasında yemin deliline dayanmış olması nedeni ile yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış olup, yemin teklifinde bulunmayacağını beyan etmiştir. Davacı, somut olayda davaya konu çek üzerindeki imzanın sahte olduğunun yanı sıra çeki kendisinden aldığını iddia eden davalı … Ltd. Şti.’ye borcu olmadığını da öne sürmüştür. İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1225 esas sayılı dosyasında davacı … A.Ş. tarafından davalılar … ve … Ltd. Şti. aleyhine benzer mahiyette açılmış menfi tespit davasının yargılamasında davacı ….. A.Ş.’nin ve davalı … Ltd. Şti.’nin 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davacı … A.Ş.’nin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalı … Ltd. Şti.’den 512.729,84-₺ alacaklı olduğu, davalı … Ltd. Şti.’nin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davacı … A.Ş.’ye 451.121,09-₺ borçlu olduğu anlaşılmıştır. Yine davacı … tarafından davalı … Ltd. Şti.’ye benzer mahiyette İstanbul Anadolu 1. ATM’nin 2015/1265 esas sırasında ve İstanbul 16. ATM’nin 2017/821 esas sırasında açılan davalarda tarafların ticarî defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, davalı … Ltd. Şti.’nin ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davacı … A.Ş.’nin 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davalı … Ltd. Şti.’den 512.729,84-₺ alacaklı olduğunun tespit edildiği sabit olup, usul ekonomisi yönünden mahkememizce ayriyeten iş bu davada davacı ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Anılan bilirkişi raporları ve dosyaya celp edilen tüm deliller ve davacının çalışanlarından …’ın İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/589 esas sayılı dosyasında mevcut ifadelerinden dava konusu çekin hırsızlık mahsulü olduğu, ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalı … Ltd. Şti.’ye verilmediği, dolayısı ile davacının davalı şirkete davaya konu çek nedeni ile borçlu olmadığı kanısına varılmıştır. Davacı, diğer davalı …’in davaya konu çeki edinme nedenini ispatlayamadığını, 1 aylık zaman diliminde müvekkiline ait 4 adet ve toplamda 864.500,00-₺’lik çeki davalı … A.Ş.’den aldığını, davalı …’in kötü niyetli olduğunu öne sürmüştür. 6102 sayılı TTK’nun 792. maddesinde “…(1) Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır. Her ne kadar davalı …’in davaya konu çeki edinme nedenini açıklama zorunluluğu bulunmamakta ise de dosyada mevcut delillerden davacıya ait 1’den fazla çekin davalı … Ltd. Şti.’nin cirosu ile davalı …’e geçtiği ve aleyhine aynı mahiyette farklı çekler yönünden açılmış birden fazla davanın varlığı, ceza davalarında ve soruşturma dosyalarında toplanan deliller dikkate alınmak sureti ile davalı …’in somut olayda davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiği kanaatine varılmış olup, davalı … de aksi yöndeki savunmalarını ispatlayamamıştır. Tüm bu nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, “1-Davanın kabulüne, davacının dava konusu … Bank A.Ş. Kozyatağı Şubesi … seri numaralı 408.000,00-₺ bedelli 17/11/2015 keşide tarihli çek nedeni ile davalılara borçlu olmadığının tespiti ile anılan çekin davacıya iadesine, ” karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Dava … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, Davacı vekilinin 15.06.2016 tarihli duruşmada iddialarını kabul ettiğini, 15/06/2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin beyanında; “… davalı şirket tarafından benzer çeklerin ödendiği ileri sürülmüş ise de, bu çekler bilgimiz haricinde imzalanmış ve ödeme yapılmıştır.” dediğini, davacı vekilinin bu beyanına göre, davacı tarafın ileri sürmüş oldukları çeklerin imzalanıp ödendiğini kabul ettiğini, bu beyanın bile tek başına söz konusu davada ne kadar haklı olduklarını ortaya koyduğunu, sava konusu çek üzerindeki imzalar ile aynı imzalı diğer bir çok çekin davacı tarafından kullanılıp ödendiğini, bu hususlardan bilgilerinin olmadığının kabul edilemeyeceğini, çek üzerindeki imzaların kendilerine ait olduğunu, dava konusu çek üzerindeki imzaların davacıların imzası olduğunu bunun bir an için aksinin çıkması durumunda ise söz konusu çek üzerindeki imzaların davacıların bilgileri dahilinde 3. Kişiler tarafından atıldığını, dolayısıyla imzalar kendi el ürünü olmasa bile bilgileri dahilinde atılması nedeniyle imzaların kendilerinden sadır sayılması gerektiğini, Konu hakkında cevap dilekçesi ekinde birçok Yargıtay kararı da sunduklarını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2000-5269E. ,2000-6159K. 29.06.2000 tarihli kararında, “Davalının dava konusu senetlerin geçerli olduğunu, bir başka değişle kendisi adına bir başkası tarafından düzenlemesine icazet verdiği ve sorumluluğu benimsediğini, ceza yargılaması sırasında beyanı ile anlaşılmasına göre senet tutarları kadar borçlu olduğunun kabulü gerekir.”; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013-3677E. ,2014-10412K. 03.06.2014 tarihli kararında; kararında, “…….davacı adına yapılan hisse senedi alım ve satım işlemlerini gösterir 15 adet ekstrenin davacıya gönderildiği halde davacının bu işlemlere açıkça itiraz etmemesinin yapılan işlemlere icazet verip vermediğinin ve davacının imzasının bulunduğu 5 adet ordinodaki işlemlerin sahte imzayla alımı yapılan hisse senetlerinin satımına dair olup olmadığının belirlenmesi ve şayet davacının imzası olan 5 adet ordinoda satışı istenen hisse senetlerinin sahte imzayla alımı yapılan hisse senetleri ise davacının bu usulsüz işlemlere icazet verdiğinin kabulü gerektiği gözönüne alınarak, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan ……”; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013-3677E. ,2014-10412K. 03.06.2014 tarihli kararında, “…….davacı adına yapılan hisse senedi alım ve satım işlemlerini gösterir 15 adet ekstrenin davacıya gönderildiği halde davacının bu işlemlere açıkça itiraz etmemesinin yapılan işlemlere icazet verip vermediğinin ve davacının imzasının bulunduğu 5 adet ordinodaki işlemlerin sahte imzayla alımı yapılan hisse senetlerinin satımına dair olup olmadığının belirlenmesi ve şayet davacının imzası olan 5 adet ordinoda satışı istenen hisse senetlerinin sahte imzayla alımı yapılan hisse senetleri ise davacının bu usulsüz işlemlere icazet verdiğinin kabulü gerektiği gözönüne alınarak, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan ……”; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2010-10830E. ,2012-15166K. 04.10.2012 tarihli kararında, “Davacının eli mahsulü olmayan yazılı talimatlarla gerçekleştirilen haksız eylemler nedeniyle bankaya karşı açılan maddi tazminat davasında; mahkemece, dosya kapsamına göre, davacının … tarafından yapılan işlemlere 2 ve 5 yıl boyunca itiraz etmediği, … tarafından yapılan işlemlerde davacı ile davalı banka arasında bir teamülün oluştuğu, davacının ticari hayattaki konumu ve tecrübesi de dikkate alındığında davacının sahte olduğunu iddia ettiği işlemlerde bilgi sahibi olmamasının taraflar arasındaki ilişkiye ve hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu, bu durumda davacının dava konusu … tarafından sahte imza ile yapılan işlemlere zımnen icazet verdiği, mevcut icazet kapsamında davacının iddialarının yerinde olmadığı sonucuna varılarak, davaların reddine karar verilmiştir. Karar onanmalıdır.”; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1998-4230E. ,1998-8180K. 24.11.1998 tarihli kararında, “Sınırlı ortaklı ve aile şirketi hüviyetindeki davalı şirketin davaya konu genel kurulunda vekaleten temsil edilen ortaklarının daha sonra vekaletnamelerinde sahtecilik yapıldığı biçiminde bir itirazlarının vaki olmaması olgusunun vekaleten temsil edilmelerine icazet verdikleri anlamına geldiğinin kabulü gerekir.”; dendiğini, Doktrinde de iddialarının aynen desteklendiğini, Kambiyo Senetlerinde Değişiklik Yapılmasına dair … tarafından kalem alınan kitabın 1014 ve 1015. Sayfalarında; “imzası sahte olarak kullanılan kişinin sahtelik defini ileri sürmesinin venira contra pactum proprium kuralına aykırı düşmesi halinde sahte imza, sahibini bağlayabilir. Sahtelik definin ileri sürelmesinin kendisinin tutumuyla çelişip çelişmediği olgusu ise, somut olayın özelliklerine göre değişebilir. Mesela kabul beyanının altındaki imzasının kendisine ait olmayıp sahte olduğunu bilen muhatabın, sırf bu durumun anlaşılmasını önlemek için sahtekarın bir veya birden fazla çekini öder, başka sahte imzalı senetlerinin tazminine yol açar, bu surette sahteliğin keşfini engelleyici tutumda bulunması halinde sahtelik defini ileri sürmesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı ileri sürülmüştür.” dendiğini, Ayrıca davacı şirketin faktöringlere verdiği teyit yazılarını dava dosyasına cevap dilekçesi ekinde sunduklarını, ( EK 1 Destek Faktöring başvuru dilekçesi, … Sigorta … teyit yazısı, … Sigorta ve … arasındaki sözleşme, EK 2 ABC FAKTÖRİNG’E VERİLEN … SİGORTA, … ÇEK TEYİT YAZISI, EK 3 İSTANBUL FAKTÖRİNG’E VERİLEN … SİGORTA, … ÇEK TEYİT YAZISI) İş bu evraklardaki imzaların dava konusu çekteki imzalar ile aynı olmasına rağmen mahkemenin adli tıp incelemesinde bu imzaları mukayeseli imza kabul etmediğini, davacı şirketin faktöring şirketlerine verdiği çek teyit yazıları kapsamındaki çeklere dair faktöringler tarafından aşağıda bilgisi verilen icra takiplerini durdurmadığını, söz konusu icra takiplerinin ödenmesini sağladığını, ayrıca bu icra takiplerine karşı huzurdaki gibi menfi tespit talepli istirdat davası da açmadığını, iş bu durumun net olarak davacı şirketin verdiği çek teyit yazılarının kendi bilgileri kapsamında olduğunu buna istinaden çek teyit yazılarınındaki imzaların kendilerine ait olduğu dolayısıyla da dava konusu çekteki imzaların da kendilerine ait olduğunu doğruladığını, yerel mahkemenin çek teyit yazılarındaki imzaları adli tıp incelemesinde delil göstermemesinin eksiklik olup kararın eksik incelemeden bozulması gerektiğini, söz konusu icra takiplerinin 25/01/2017 tarihli dilekçe ekinde mübrez olduklarını ve aşağıda sıralandıklarını;
İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Numaralı dosyasının kapalı durumda olduğunu, 18.01.2016 tarihinde dosyaya 22.490,38 TL ödeme yapıldığını, (Alacaklı Destek Faktöring); İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Numaralı dosyasının kapalı durumda olduğunu, borç miktarının 22.615,30-TL olduğunu, (Alacaklı İstanbul Faktöring); İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Numaralı dosyasının kapalı durumda olduğunu, borç miktarının 75.060,28-TL olduğunu (Alacaklı Destek Faktöring); İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Numaralı dosyasının kapalı durumda olduğunu (Alacaklı …), İş bu icra takipleri dava dosyasına celp edilmiş olup söz konusu dosyalar kapsamında yapılacak incelemede icra takiplerinin ödendiğinin davacı şirket tarafından her hangi bir menfi tespit talepli istirdat davası açılmadığının net bir şekilde görüleceğini, Bunlara ek olarak çeklerin davacı bilgisi dahilinde şirket çalışanlarına imzalatıldığını …’ın ifadesinin net bir şekilde ortaya koyduğunu, söz konusu ifadede bu çeklerin belli işler karşılığında kullanıldığının da kendisi tarafından net olarak ortaya konduğunu, Ayrıca cevap dilekçesi EK 4 … Banka A.Ş. Kozyatağı Şubesi, 13.10.2015 vadeli 406.500 TL bedelli, … numaralı çek kapsamında işbu çekteki imzaların dava konusu çekteki imzalar ile aynı olduğu hususunda beyanlarda bulunduklarını, davacı şirketin iş bu çek ile ilgili her hangi bir çalıntı ve sahtelik başvurusu yapmadığını, Söz konusu çekle ilgili E.1. Sınıf Emniyet Müdürü Adli Belge İnceleme, Grafoloji ve Sahtecilik Kriminalistik Uzmanı-İstanbul Bilirkişiler Derneği Başkanı, Belge İnceleme Uzmanları Derneği Başkanı, İstanbul Adalet Komisyonu Yeminli Bilirkişisi olan … beyden uzman görüşü alındığını, söz konusu raporda çeşitli evraklar (Davacı şirket temsilcileri … ile … ait Kadıköy … Noterliğinin 24.03.2015 tarih ve … Y. Numaralı imza sirküleri de dâhil olmak üzere) ile 408.000 TL bedelli çek ile davacı tarafından kullanılan ve imzası inkâr edilmeyen çek üzerinde incelemeler ve karşılaştırmalar yapıldığını, uzman görüşünün dosyaya mübrez olduğunu, söz konusu incelemeler neticesinde dava konusu 17.11.2015 tarihli 408.000 TL bedelli çek ile davacı tarafından kullanılan ve imzası inkâr edilmeyen 13.10.2015 tarihli 0072572 numaralı 406.500 TL bedelli çek üzerindeki imzaların davacı şirket yetkili temsilcileri … ile …’ın eli mahsulü olduklarının, 408.000 TL bedelli çek üzerindeki el yazılarının tamamının 13.10.2015 tarihli 406.500 TL bedelli çekteki el yazıları ve rakamları yazan kişinin eli mahsulü olduğunun tespit edildiğini, Davanın devamında imza incelemesine delil olması adına … Bank A.Ş. keşidecisi davalı … olan, 13.10.2015 tarihli … çek numaralı 406.500 TL bedelli çek, 17.09.2015 tarihli, … numaralı 218.971,00 TL bedelli çek, 28.09.2015 tarihli, … numaralı 218.675,00 TL bedelli çek ve davalı … şirketinin çek koçanlarının teslimine dair imza örneklerinin talep edildiğini, iş bu çeklerin taraflarınca sunulan fotokopilerinin dosyaya mübrez olduğunu, bu çekler ile ilgili de davacı şirketin her hangi bir çalınma ve sahtecilik itirazında bulunmadığını, söz konusu müzekkereye istinaden bankanın verdiği cevapta talep edilen 3 adet çek ve ilgili evrakların asıllarını kargo ile mahkemeye gönderdiğini, söz konusu 3 adet çek ile ilgili evrakların fotokopilerini dava dosyasına sunduğuna dair dilekçe verdiğini, mahkeme kaleminde yapılan araştırma neticesinde bankanın çek asıllarını sunmadığının tespit edildiğini, banka tarafından sunulan çek fotokopileri incelendiğinde ise söz konuş 3 adet çek üzerinde oynama yapıldığının ve imzaların karalandığının görüldüğünü, söz konusu çeklerden 406.500 TL bedelli çekin sadece bedel bölümünün yazıyla ve rakamla 6.500 TL’ye, 218.971 TL bedelli çekin sadece bedel bölümünün yazıyla ve rakamla 18.971 TL’ye, 218.675 TL bedelli çekin sadece bedel bölümü yazıyla ve rakamla 18.600 TL’ye değiştirildiğini, söz konusu çeklerin ve yazıların davacı … Sigortanın el mahsulü olması bu çekler ile dava konusu çekteki imzaların aynı olması neticesinde davacının haksız çıkmamak adına … bank ile birlikte delilleri karartmaya çalıştığını düşündüklerini, konunun aydınlanması adına gelen vaki çek görüntüleri ve yazı cevapları kapsamında E.1. Sınıf Emniyet Müdürü Adli Belge İnceleme, Grafoloji ve Sahtecilik Kriminalistik Uzmanı-İstanbul Bilirkişiler Derneği Başkanı, Belge İnceleme Uzmanları Derneği Başkanı, İstanbul Adalet Komisyonu Yeminli Bilirkişisi olan … beyden yeni bir rapor alındığını, söz konusu raporda; temin edilen bir çok örnek imza ve özellikle de Kadıköy … Noterliğince 06 Mart 2015 tarih ve … Yevmiye nosuyla onaylanmış, … Sigorta Acenteliği 02/03/2015 tarihli, 2015/0003 karar nolu Yönetim Kurulu Kararı altında birer adet … ve … imzası, Kadıköy … Noterliğince düzenlenmiş 24.03.2015 tarih ve … Yevmiye nolu İmza Sirküleri fotokopisinde …’a ve …’a ait üçer adet mukayese imzası, … A.Ş. Kozyatağı Şubesinin 06.10.2016 tarih ve 348 sayılı yazısı ekinde bulunan EK-4 sayılı BEYANNAME fotokopisi altında … firma kaşesi üzerine atılmış iki adet imzadan sol tarafta …’a ait mukayese imzası, neticesinde … Bank A.Ş. Kozyatağı Şubesine ait, keşidecisi …, lehdarı … İNŞ. TAAH. LTD. ŞTİ olan, a)İstanbul 17.11.2015 keşide tarihli, 408.000 TL bedelli, … seri nolu çekte; b)İstanbul 13.10.2015 keşide tarihli, 465.500 TL bedelli, … seri nolu çekte; c)İstanbul 17.09.2015 keşide tarihli, 218.971 TL bedelli, … seri nolu çekte; d)İstanbul 28.09.2015 keşide tarihli, 218.657 TL bedelli, … seri nolu çekte; çeklerin sağ alt bölümünde keşideci firma kaşesi üzerine atılmış ikişer adet firma yetkilisi imzanın, mukayese imzalarına nispetle, bu imzaları atmış olan firma yetkilisi … ve … eli mahsulü oldukları, inceleme konusu çeklerdeki el yazılar ve rakamların tamamının aynı ve tek bir kişinin eli mahsulü olduğu, …, … ve … nolu üç adet çeke ait davacı tarafından mahkemeye sunulan fotokopi görüntülerle … tarafından Mahkemeye gönderilen aynı seri nolu çeklere ait görüntülerin kendi aralarında karşılaştırılmasında, a) her üç grup çekin kendi aralarında gerek keşideci imzaları, gerekse keşide yer ve tarihi ile lehdara ait bilgilerin bulunduğu bölümlerdeki el yazıları ve rakamlar bakımından tetabuk ettikleri (yani birbirleriyle üstüste çakıştıkları) ve görüntülerin 3 adet aynı çeke ait oldukları, ancak … tarafından görüntüleri mahkemeye sunulan ve üstleri çapraz çizgi çizilerek arasına “İPTAL” ibaresi yazılmış ve keza keşideci imzalarının üstüne ikişer iptal çizgisi çekilerek üstü karalanmış olan çeklerde, gerek miktarın rakamla yazıldığı bölümde ve gerekse miktarın metin içindeki harflerle ifadeleri bölümünde silinti ve oynamaların bulunduğu, buna göre; – … nolu çekte “406.500,00” olan miktarın baştaki kapatma işareti ve “40” ibaresi silinip, o bölüme kapma işareti yeniden konularak 6.500,00 şeklinde getirildiği, keza “DÖRTYÜZALTIBİNBEŞYÜZ” olan miktarın yazıyla ifadesi baştaki kapatma işareti ve “DÖRTYÜZ” ibaresi silinip, o bölüme kapma işareti yeniden konularak “ALTIBİNBEŞYÜZ” şekline getirildiği, … nolu çekte “218.971,00” olan miktar ile baştaki ve sondaki kapatma işareti silinip, silinen bölüme “18.971,00” ibaresi yeniden yazılıp baş ve son tarafına kapatma işaretinin yeniden konulduğu, keza “İKİYÜZONSEKİZBİN DOKUZYÜZYETMİŞBİR” olan miktarın yazıyla ifadesi baştaki kapatma işareti ve “İKİYÜZ” ibaresi silinip, o bölüme kapma işareti yeniden konularak “ONSEKİZBİN DOKUZ YÜZYETMİŞBİR” şekline getirildiği, … nolu çekte “218.675,00” olan miktar ile baştaki ve sondaki kapatma işareti silinip, silinen bölüme “18.600,00” ibaresi yazılıp baş ve son tarafına kapatma işaretinin yeniden konulduğu, keza “İKİYÜZONSEKİZBİN ALTIYÜZ” TL “YETMİŞBEŞ” Kr olan miktarın yazıyla ifadesi baştaki kapatma işareti ve “İKİYÜZ” ibaresi silinip, o bölüme kapatma işareti yeniden konularak, keza “YETMİŞBEŞ” Kr ibaresi silinerek “ONSEKİZBİNALTIYÜZ” şekline getirildiği, Kr bölümünün boş bırakıldığı sonucuna varıldığını, Görüldüğü üzere dava konusu çek üzerindeki imzaların davacı şirket temsilcisi … ile … ait olduğu gibi, davacı tarafından kullanılan ve imzası inkar edilmeyen 406.500 TL bedelli, 218.971 TL bedelli, 218.675 tl bedelli, çek üzerindeki imzanın da davacı şirket temsilcisi … ile … ait olduğu her iki çek üzerindeki el yazıları ile rakamların yazan kişinin el mahsulü olduğu, söz konusu 3 adet çekin aynı çek olduğu ve üzerinde oynama olduğunun açık bir şekilde ispatlandığını, Ayrıca davacı vekilinin, 17.09.2015 tarihli, … numaralı 218.971,00 TL bedelli çek, 28.09.2015 tarihli, … numaralı 218.675,00 TL bedelli çekler ile ilgili sahtelik ve kayıp iddiasında da bulunmadığını, söz konusu çeklerin davacı şirket tarafından kullanıldığını, bu çekler davacı şirket tarafından düzenlendiğini, bu çeklerdeki imzalar ile dava konusu çekteki imzaların ve yazıların aynı olup davalı şirket eli mahsulü olduğunu, Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer hususun ise banka yetkilileri ve davacı şirket yetkililerinin büyük bir ihtimalle birlikte haraket ederek delilleri karartmaya çalıştıkları olduğunu, zira davaya emsal alınacak çeklerin tahrif edildiğini, çekler üzerinde oynamalar yapıldığını, imzaların karalandığını, çek asıllarının da dosyaya gönderildiği beyan edilse de dosya içerisine her hangi bir çek aslı alınmadığını, bu hususta … bank yetkilileri ve davacılar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017-126207 soruşturma numaralı dosyası kapsamında suç duyurusunda bulunulduğunu, söz konusu savcılık suç duyurusu dilekçesinin dosyada mübrez olduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, Yerel mahkemenin yukarıda arz ettikleri, 17.09.2015 tarihli, … numaralı çeki, 28.09.2015 tarihli, … numaralı çeki, davacı … şirketinin çek koçanlarının teslimine dair imza örneklerini, E.1. Sınıf Emniyet Müdürü Adli Belge İnceleme, Grafoloji ve Sahtecilik Kriminalistik Uzmanı-İstanbul Bilirkişiler Derneği Başkanı, Belge İnceleme Uzmanları Derneği Başkanı, İstanbul Adalet Komisyonu Yeminli Bilirkişisi olan …’dan alınan 1. ve 2. uzman görüşü raporlarını, adli tıp incelemesinde incelemeye konu evraklardan saymadığını, söz konusu evrakların incelemeye konu edilmemesinin yargılamanın özünü tümden etkileyen bir konu olduğunu, zira iş bu evrakların adli tıp incelemesine konu edilmesi durumunda dava konusu çekin davacı şirket yetkilileri tarafından atılan ya da kendilerince kabul edilen imzalar tarafından atıldığının net bir şekilde ortaya çıkacağını, Ayrıca taraflarınca genel olarak … Sigorta yetkilileri hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/160164 S. Numaralı dosyası kapsamında yapmış oldukları suç duyurusu ve imza incelemesine konusu 3 adet çek aslı ve çek teslim kocanın asıllarının bulunamaması hususunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017-126207 S. Numaralı dosyası kapsamında yapmış oldukları suç duyuru dosyalarının akıbetlerini beklemeden karar verilmesinin de hatalı bir durum olduğunu, zira söz konu savcılık dosyalarından çıkabilecek neticeler ve delillerin huzurdaki dava dosyasının esasını tamamen değiştirebilecek durumda olduğunu, kararın bu yönüyle de bozulması gerektiğini, Davacı şirketin çalındığını iddia ettiği çekler nedeniyle açtığı çek iptali davasında çekler üzerindeki tüm tedbileri kaldırarak çeklerin ödenmesini sağladığını ve gelinen noktada ödenen çeklerden dolayı 3. kişilere her hangi bir istirdat davası ikame etmediklerini, … Sigorta tarafından İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015-1069E. Numaralı dosyası kapsamında çek iptali davası açıldığını ve çekler üzerinde ödemeden men ve tevdi mahalli kararı verildiğini, bu dosyada 02.03.2016 tarihinde yapılan yargılamada davacının talebi kapsamında mahkemenin tüm tedbir ve tevdi mahalli kararlarını kaldırdığını, iş bu talep ve çekler üzerindeki ödemeden menlerin kalkmasından sonra çalındığı iddia edilen çeklerin keşidecileri tarafından ödendiğini, gelinen nokta itibariyle davacının çekleri ödetmesine rağmen her hangi bir kimseye istirdat davası ikame etmediğini, bunun tek bir nedeni olduğunu, bu nedenin de davacı şirketin iddialarında tümden haksız olması ve iş bu hırsızlık iddialarının kendileri tarafından yaratılması olduğunu, Davacı şirket ile davalı … arasında ticari ilişki söz konusu olduğunu, iş bu durumun mahkemenin de bilgisi dahilinde olduğnu, davacı tarafından …’ya verilen ödenen onlarca çek olduğunu, aralarında karşılıklı ödeme ve fatura ilişkisi söz konusu olduğunu, taraflar arasındaki iş bu ilişki neticesinde davacı şirket tarafından davalı …’e düzenlenen çekin davalı … tarafından davalı müvekkilin alacağına istinaden kendisine verildiğini, davalı … ile davalı müvekkili arasındaki cari ilişkinin …’nun ticari defterlerinde mübrez olduğunu, davalı müvekkilinin iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, davacı müvekkilinin ağır kusurlu olarak iş bu çeki aldığını ispat yükünün davacı yanda olduğunu, davacı yanın bunu ispat edemediğini, mahkemenin davalı müvekkilin dava konusu çeki kötü niyetle iktisap ettiği tespitinin son derece hatalı olduğunu, konuya dair emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014-8480E.- 2014-11535K. Numaralı 16.06.2014 tarihli kararında; mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu çeklerin ciro yoluyla davalıya geçtiği, davalı faktöring şirketinin dava dışı … şirketi ile yaptığı faktöring sözleşmesi karşılığında söz konusu çekleri aldığı, davaya konu çeklerin ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı, bu sebeple çeklerin iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun da davacı tarafından kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini, temyiz edilen kararın Yargıtay tarafından aynen onandığını; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2011-7583E.- 2012-1742K. Numaralı 08.02.2012 tarihli kararında; “Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalı hamilin davaya konu çeki kendisinden önce ciro silsilesinde bulunan dava dışı … Ltd. Şti.’nden ciro yoluyla teslim aldığı, davacının defterlerinde çekin kaydına rastlanmadığı, davalının çeki kötüniyetle iktisap ettiğini veya iktisapta ağır kusurlu olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. ” şeklindeki mahkeme kararının onandığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013-13831E.- 2013-17998K. Numaralı 14.11.2013 tarihli kararının benzer mahiyette olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/19-185E. 2012-386K. Numaralı 13.06.2012 tarihli kararında; “Öncelikle, uyuşmazlığa hangi yasa hükmünün uygulanacağının belirlenmesinde yarar vardır.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ( TTK ) 599. maddesi “Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümler mahfuzdur.” Hükmünü içermektedir.Yine TTK.nun 702. maddesinde, kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son cironun beyaz ciro olması halinde dahi, yetkili hamil sayılacağı; 704. maddesi ise, iyiniyetli çek hamilinin korunacağı hükmünü taşımaktadır.Buna göre; çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun, onu geri vermeye mecbur değildir ( Turgut Kalpsüz, Çek Hukukuna İlişkin Bazı Meseleler Hakkında Yargıtay Kararlarının Tahlili, Batider, C: XI, s. 37 vd. ) 6762 sayılı TTK.nun 704. maddesi, emre yazılı çeklerle ilgili olarak, hamile yazılı senetlere ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( TMK ) 990. maddesine paralel bir koruma sağlamaktadır. Maddeye göre, “zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz.” Ancak, çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde istihkak davası açılabilecektir. Kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise, -örneğin, hamilin hüviyetinin sorulmaması gibi- senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, TTK.nun 598/2. maddesindeki “poliçe hamilin elinden herhangi bir surette çıkmış bulunursa…” ibaresi, poliçenin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahte ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan; eş söyleyişle, kötüniyetli ve ağır kusurlu bulunmayan ( yeni ) hamil korunur. ( Poroy-Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Genişletilmiş 15. baskı, s. 154 vd. ). Çekin, keşidecinin elinden rızası hilafına çıktığı iddiası, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Somut olayda, davacılardan … Ltd. Şti.nin çek keşidecisi, diğer davacının çekte ciro imzası bulunmakta olup, yerel mahkemenin gerekçesinde sözü edilen ceza mahkemesi kararının, dava konusu çeki kapsadığına dair kararda bir açıklık bulunmamaktadır. Ceza davasına konu olan olay bir aracın içinde oturan çocuk ve araçtaki diğer eşyalarla birlikte çalınıp kaçırılması ve daha sonra çocuğun indirilip araçtaki eşyaların alınması şeklinde gerçekleşmiştir. Ancak bu eşyalar arasında davaya konu edilen çekin de bulunup bulunmadığı konusunda maddi bir saptamaya yer verilmemiştir. Basiretli bir tacirin ciro edilip imzalanmış vaziyette bir müşteri çekini bu şekilde araç içinde bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, başka bir anlatımla, inandırıcılığı üzerinde durulmamıştır. Davalı çeke ciro yoluyla hamildir. TTK.nun 599. maddesi uyarınca kötüniyetli hamil olup olmadığı, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmamıştır.O halde mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılarak, yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” denildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010-6075E.- 2011-16057K. Numaralı 28.11.2011 tarihli, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010-1670E.- 2011-11000K. Numaralı 27.09.2011 tarihli kararlarının da benzer mahiyette olduğunu, Yukarıdaki kararlarda görüldüğü üzere davacının davalı müvekkilin kötüniyetli ağır kusurlu olduğunu ispat etmek zorunda olduğunu, halbuki yine yukarıda açıklanan ilişki kapsamında davalı müvekkil iyi niyetli 3. Kişi konumunda olan meşru hamil olduğunu, ciro silsilesinin düzgün olduğunu, davalı müvekkilinin davalı …’dan alacaklarına istinaden birden çok çek alacağı olmasının davalı müvekkilin kötüniyetli hareket ettiğini göstermeyeceğini, ayrıca yerel mahkeme kararında soruşturma dosyalarından toplanan delilleri dikkate aldık dendiğini, soruşturma dosyaları halen devam etmekte olup olumlu veya olumsuz bir netice de çıkmadığını, iş bu verilerin ışığında davalı müvekkilin kötüniyetli olduğu savının hukuken her hangi bir geçerliliği bulunmadığını, Dava konusu çek üzerindeki imzaların davacı şirket yetkililerin el ürünü olması ve-veya bilgileri dahilinde atılan imzalardan olması, Adli Tıp imza incelemesine dayanak sundukları faktöring teyit yazılarının dayanak alınmaması, … Bankasından davacı şirketin kullandığı 3 adet çekin ve çek teslim evrakının kaybolması, buna istinaden sundukları özel raporların, çek fotokopilerinin çek teslim koçanındaki imzaların Adli Tıp İncelemesinde delil olarak kabul edilmemesi, savcılık dosyalarının beklenmemesi neticesinde davalı müvekkilinin son derece mağdur edildiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının istinafen kaldırılmasına, davanın reddine, davacı şirketin %20 den aşağıya olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, tedbirin kaldırılmasına, teminatın taraflarına irat olarak ödenmesine, yargılama gideri ve vekaleten ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK’nun 72 maddesine dayalı menfi tespit ve TTK’nun 792 maddesine dayalı çek istirdadı istemlerine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili; dava konusu, keşidecisi davacı olan, … Bank Kozyatağı Şubesi nezdindeki hesaptan keşide edilmiş … seri numaralı 408.000,00-TL bedelli 17/11/2015 tarihli çek altındaki keşideci imzalarının davacı şirket yetkililerine ait olmadığını, davacı şirket muhasebecisi … ve şirket Müdürü …’in, müşterilerden teslim alınan çekleri cari hesaba kaydetmediklerinin, bu çeklerin davacı şirketin bilgisi ve rızası dışında sahte cirolarla farklı şirketlere verildiklerinin tespit edilmesi üzerine, bu kişiler hakkında şikayetçi olunduğu, tanzim edilen iddianame üzerine İstanbul Anadolu 31 Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde şüpheliler aleyhine kamu davası açıldığını, müşterilerden teslim alınan çeklerin çalışanlarca çalındığının öğrenilmesi üzerine şirket içinde yapılan denetim sonucu davacının keşidecisi olduğu çeklerin de kayıp olduğunun anlaşıldığını, kayıp çekler ile ilgili şirket müdürüne akıbet sorulduğunu, müdür tarafından kayıp sekiz adet … Bank çekinin bankaya iade edildiğine dair teslim tutanağı gösterildiğini, ancak bu teslim tutanağındaki çeklerden yalnızca üç adedinin bankaya iade edildiğinin, dava konusu çekin de içerisinde bulunduğu beş adet çekin bankaya iade edilmediğinin anlaşıldığını, akabinde davalı … tarafından dava konusu çekin bankaya ibraz edildiğini, banka tarafından keşideci imzası uyumsuzluğu nedeniyle davalıya ödeme yapılmadığını ve bu hususun çek arkasına şerh düşüldüğünü, davalının davacı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası icra takibi başlattığını, çek incelendiğinde lehdarın davalı … firması olduğunun davalı …’in çeki ciro yoluyla devraldığının görüldüğünü, ancak bu çek altındaki keşideci imzasının davacı şirket yetkililerine ait olmadığını, sahte çekin doldurularak başka bir çok çek ile birlikte davalı … firmasına verildiğini, oysa davacının davalı … firmasına bu çekleri vermesini gerektirecek tutarda borcu bulunmadığı gibi, aksine bu firmadan alacaklı olduğunu, sahtelik iddiasının mutlak defi olup herkese karşı ve diğer davalı …’e karşı da ileri sürülebileceğini, ayrıca davalı … şirketi ile arasında ticari ilişki bulunmayan davalı …’in sahte çekin iktisabında ağır kusurlu olduğunu, bu çeklerle ilgili de şirket müdürü ve muhasebecisi hakkında ayrıca şikayetçi olunduğunu, soruşturmanın devam ettiğini ileri sürmüş, çekten ötürü davalılara borçlu olunmadığının tespiti ile çekin davalı …’den istirdadını talep etmiştir. Davalı … vekili; davacı ile davalı … firması arasında oto kiralanmasına yönelik ticari ilişki bulunduğunu, davacının dava konunsu olmayan ve müşterilerinden aldığı farklı çekleri … firması’na ciro ettiğini, … firması tarafından bu çeklerin dava dışı … faktoring ve … Faktoring firmalarına temlik edildiğini, faktoring firmalarının teyit yazılarına da davacının kaşe ve imzası ile olumlu cevap verdiğini, yine davacının bizzat keşidecisi olduğu … nolu çekteki imzaya itiraz etmeyerek çeki ödediğini, davacının keşidecisi olduğu … ve … nolu çekler ile … nolu çek altındaki kaşe ve imzalar, müşteri çekleri ile ilgili faktoring firmalarına gönderilen çek teyit yazılarındaki kaşe ve imzalar ile dava konusu çek altındaki kaşe ve imzaların aynı olduğunu, bu hususta dosyaya aynı grafoloji uzmanından iki ayrı uzman görüşü sunulduğunu, yine davacı çalışanı … tarafından soruşturma dosyasında verilen ifadede çeklerin davacı şirket yetkililerinin bilgisi dahilinde keşide edildiklerinin beyan edildiğini, bu nedenle dava konusu çek altındaki imzanın davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmasalar bile yetkililerin bilgisi ve rızası ile davacı çalışanlarına imzalattırıldığını, öte yandan davalının çeki … firmasından alacağına istinaden devraldığını, iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olan davalıya karşı bu iddiaların ileri sürülemeyeceğini, davacının dava konusu olmayan ve çalındığını iddia ettiği müşteri çekleri ile ilgili açtığı çek iptali davalarında ödeme yasağı kararını kaldırtarak çekleri ödediğini, yine bu çeklere dayalı başlatılan takip dosyalarında da ödeme yaptığını, menfi tespit ve istirdat davası açmadığını, dava konusu olmayan … Bank’a ait …, … ve … nolu çek asılları ve çek teyit yazıları üzerinde de imza incelemesi yapılması gerektiğini, bu çek asıllarını mahkemeye sunmayan banka yetkilileri ile davacı şirket yetkilileri aleyhine şikayetçi olunduğunu ve soruşturma başlatıldığını, bu dosyanın da beklenilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, dava konusu takip dosyası ve çek aslı, İstanbul Anadolu 31 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/589 esas sayılı dava dosyası, davacı tarafından anılan ceza davasının ikamesinden sonra ortaya çıkan eylemler nedeniyle yapılan şikayet üzerine başlatılan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/160164 sayılı soruşturma dosyası, davalı … tarafından yapılan şikayet üzerine başlatılan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/126207 sayılı soruşturma dosyası, davalının savunmasında bildirdiği takip dosyaları, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1225 esas sayılı dosyasında davacı … A.Ş. tarafından davalılar … ve … Ltd. Şti. aleyhine benzer mahiyette açılmış menfi tespit davasının yargılamasında davacı … A.Ş.’nin ve davalı … Ltd. Şti.’nin 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapor, davacı … tarafından davalı … Ltd. Şti.’ye benzer mahiyette açılmış İstanbul Anadolu 1. ATM’nin 2015/1265 esas sırasında ve İstanbul 16. ATM’nin 2017/821 esas sırasında açılan menfi tespit davalarında alınan bilirkişi raporları, davacı şirket yetkililerinin dava konusu çekin keşide tarihinden önceki medarı tatbik ıslak imza içeren belge asılları celbeildmiş, şirket yetkililerini mahkeme huzurunda yazı ve imza örnekleri alınmış, dava konusu çek altında yer alan keşideci imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığına dair Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmış ve yukarıda alıntılanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı … vekilinin, davacı vekilinin 15/06/2016 tarihli duruşmada alınan beyanının, davalı savunmalarını ikrar mahiyetinde olduğuna yönelik istinaf sebebi, anılan celsede davacı şirketin dava konusu olmayan çeklerin ödenmesine şirketin rıza gösterdiğine dair bir beyanı olmadığı, bilakis çeklerin davacı şirket bilgisi dışında imzalanıp ödendiklerinin ileri sürüldüğü, bu beyanın davalı savunmalarını ikrar mahiyetinde olmayıp, sahtelik iddiasının tekrarı mahiyetinde olduğu anlaşılmakla yerinde görülmemiştir. Davalı … vekilinin, davacının dava konusu olmayan ve müşterilerinden aldığı farklı çekleri … firması’na ciro ettiği, … firması tarafından bu çeklerin dava dışı … faktoring ve … Faktoring firmalarına temlik edildiği, faktoring firmalarının teyit yazılarına da davacının kaşe ve imzası ile olumlu cevap verdiği, çek teyit yazılarındaki imzaların davacı şirket yetkililerine ait olduğu, bu yazılar altındaki imzaların dava konusu çek altındaki imzalarla aynı kişi eli ürünü olup olmadığının incelenmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi; anılan müşteri çeklerinin İstanbul Anadolu 31 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/500 Esas(bozma öncesi 2015/589 Esas) sayılı 2021/967 Karar Sayılı ceza davasının konusunu teşkil ettiği, bu dosyada sanık … hakkında, müşteri çeklerinin teslim alının cari hesaplara işlendiği halde çek asıllarının başkalarına verildiği gerekçesi ile dosyasında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan mahkumiyet kararı verildiği, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21 Ceza Dairesi’nin 2022/2919 Esas, 2023/142 Karar Sayılı ilamı ile kesin olarak esastan reddedildiği, böylece çek teyit yazılarına konu çeklerin davacının rızası hilafına elinden çıktığının sabit hale geldiği, davacının da ne çeklerdeki ciro imzalarını ne de teyit yazılarındaki imzaları kabul etmemesi karşısında, bu yazılar altındaki imzalar ile dava konusu çek altındaki imzaların aynı kişi eli ürünü olup olmadığını tespite gerek bulunmaması nedeniyle imza incelemesine konu edilmesine de gerek bulunmadığı anlaşıldığından yerinde görülmemiştir. Davalı … vekilinin, davacı çalışanı …’ın soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde, çeklerle ilgili işlemleri davacı şirket yetkililerin bilgisi dahilinde gerçekleştirdiği yönünde beyanda bulunduğuna yönelik istinaf sebebi; …’ın şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde, işlemleri şirket yetkilisi …’in bilgisi ve isteği dahilinde gerçekleştirdiğini savunduğu, oysa …’in şirketin imza yetkilisi olmadığı anlaşılmakla yerinde görülmemiştir. Davalı … vekilinin, davacının bizzat keşidecisi olduğu …, … ve … nolu çekler altındaki kaşe ve imzalara da itiraz etmediği, bu çeklerden … nolu çekin ödendiği, bu çekler altındaki imzaların dava konusu çek altındaki imzalarla aynı olup olmadığının incelenmesinin gerektiği, dosyaya çek fotokopilerinin sunulduğu, çek asıllarının bankaca sunulmadığı, bankaca sunulan çek görüntülerine göre çeklerin üzerinde iptal yazısı bulunduğu gibi, tahrifat da mevcut olduğu, dava dışı banka ile davacı şirket yetkilileri hakkında iş bu yargılama sırasında suç duyurusunda da bulunulduğu, bu çeklerin asılları getirtilemediği için fotokopileri üzerinde imza incelemesi yapılması gerektiği yönündeki istinaf sebebi; anılan çeklerin hiçbirinin bankaya ibraz edilerek davacı şirket hesabından ödenmedikleri, davacı iddiasının … nolu çekin elden ödenmiş gibi gösterildiği yönünde olduğu, diğer çeklerin ödendiğine yönelik davalı savunmasının ise bulunmadığı, şu halde davacının anılan çeklerin karşılığını muhatap bankada bulundurduğundan ve bankaya ibrazı ile imzaya itiraz edilmeksizin ödediğinden bahsedilemeyeceği, tüm bu çekler yönünden davacı şirketin şikayeti üzerine başlatılan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/160164 sayılı sayılı dosyasının halen derdest olduğu, dolayısıyla dava konusu çekler ile bu çekler altındaki imzaların aynı kişinin eli ürünü olduğunun tespit edilse dahi bu tespitin sonucu değiştirmeyeceği anlaşılmakla yerinde görülmemiştir. Davalı … vekilinin; davacının çalındığını iddia ettiği dava dışı müşteri çekleri yönünden İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1069 esas sayılı dosyasında çek iptali davası açtığı, çekler üzerinde ödemeden men ve tevdi mahalli kararı verildiği, bu dosyada 02/03/2016 tarihinde yapılan yargılamada davacının talebi kapsamında mahkemenin tüm tedbir ve tevdi mahalli kararlarını kaldırdığı, iş bu talep ve çekler üzerindeki ödemeden men kararlarının kalkmasından sonra çalındığı iddia edilen çeklerin keşidecileri tarafından ödendiği, yine davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı alacaklısı … Faktoring şirketi olan, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı alacaklısı … olan, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı alacaklısı … Faktoring olan, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı alacaklısı … olan, çalındığı iddia olunan müşteri çeklerine dayalı başlatılmış takip dosyalarına ödeme yaptığı, dosyaların kapalı durumda olduğu, bu durumun davacının müşteri çeklerinin çalındığı yönündeki iddiasını çürüttüğü yönündeki istinaf sebebi; yukarıda belirtildiği üzere davacının çalındığını iddia ettiği gerek çek iptali davasına gerekse takiplere konu çeklerin davacı rızası hilafına elden çıktığının İstanbul Anadolu 31 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/500 Esas(bozma öncesi 2015/589 Esas) sayılı 2021/967 Karar Sayılı kesinlemiş ceza mahkemesi kararı ile sabit hale geldiğinden yerinde görülmemiştir. Dava konusu, keşidecisi davacı olan, … Bank Kozyatağı Şubesi nezdindeki hesaptan keşide edilmiş … seri numaralı 408.000,00-TL bedelli 17/11/2015 tarihli çek altındaki keşideci imzalarının davacı şirket yetkililerine ait olmadığı, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1225 esas sayılı dosyasında davacı …. A.Ş. tarafından farklı bir çek ile ilgili davalılar … ve … Ltd. Şti. aleyhine benzer mahiyette açılmış menfi tespit ve istirdat davasının yargılamasında alınan mali bilirkişi raporu ile; davacı şirketin kendi defter ve kayıtlarına göre davalı … şirketinden 512.729,84-TL alacaklı olduğunun, davalı … şirketinin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirkete 451.121,09-TL borçlu olduğunun, davalı … ile davalı … şirketi arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığının tespit edildiği; dava konusu çekin davacı tarafından keşide edilerek davalı şirkete verilmesini gerektirir bir borç bulunmaması, davalı … ile davalı şirket arasında da dava konusu çekin alınmasını gerektirir bir ticari ilişki bulunmaması, sahtelik iddiasının mutlak def’i olup herkese karşı ileri sürülebilmesi karşısında, mahkemece davacının dava konusu çekten ve çeke dayalı başlatılan takipten ötürü ötürü davalılara borçlu olmadığının tespitine ve çekin istirdadına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının yasa ve usule uygun olduğu, kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığı anlaşıldığından, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı …’in istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 27.870,48‬ TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan 6.967,62‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 20.902,86‬ TL’nin davacılı …’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.