Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/65 E. 2023/296 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/65 Esas
KARAR NO: 2023/296 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/200 Esas – 2020/390 Karar
TARİHİ: 22/09/2020
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili firma ile davalı arasında 01/05/2016 tarihinde “Automatic ve Dökme Yakıt Alım Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme ile davalı firmanın, müvekkiline, … dahil edilmesi suretiyle, müvekkilinin araçlarının akaryakıt ikmal ve data hizmeti vermeyi üstlendiğini, müvekkili firmanın da davalının işleticisi olduğu veya … Bayilerinden satın almış olduğu akaryakıt ve automatic bedellerini davalıya ödemeyi üstlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.maddesinde davalı firmanın, müvekkilinin toptan yapacağı yakıt alımları için %7 indirim, taşın tanıma sistemi ile yapacağı alımlar için %7 iskonto uygulanacağının kararlaştırıldığını, davalı hiçbir yakıt alımında %7 oranında iskonto indirimi yapmadığını, davalı edimlerini yerine getirmediğini, müvekkili firma tarafından Gebze …Noterliğine ait 16/09/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iskonto uygulanması gerektiği halde hiç uygulanmamış olan faturaların, tarih, numara ve tutarlarını içeren tablonun, davalıya gönderildiğini ve 308.903,22TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7. İş günü içerisinde reeskont faizi ile birlikte, müvekkili şirkete ödenmesini talep ettiğini, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını beyan ederek; fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, taraflar arasında imzalanan yakıt alım sözleşmesi gereğince davalının uygulaması gereken iskonto/indirimlerin, tarih ve numaraları belirtilen faturalara yansıtılmadığının tespiti ile, iş bu fatura bedellerinden düşülmesi gerekli miktarların, fatura tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, şimdilik 10.000,00TL’sini davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini, davacının ödemelerini süresinde yapmadığı ve gereği gibi ifa etmediği, müvekkilinin, davacının DBS sistemini 1.200.000,00TL’ye kadar açık tuttuğunu, davalının ticari hayatına devam edebilmesi için iskonto oranlarını düşürdüğünü, sözleşmenin 9.maddesine göre davalının satış koşullarında değişiklik yapma hakkının saklı olduğunu, davacının 30/04/2016 tarihinden 20/09/2019 tarihine kadar kesilen faturalardaki iskonto oranlarının düşürüldüğünü bildiğini ve davacı şirketin hiç bir ihtirazı kayıt koymaksızın ödeme yaptığını, davacının faturalara itiraz etmediğini, Şubat 2019 tarihinde davacı tarafın şirket müdürü ile yapılan toplantı sonucunda iskonto oranında anlaşıldığını ve yeni iskonto oranıyla 20/09/2019 tarihine kadar alın yapıldığını, sözleşmenin Kadıköy …Noterliğine ait 24/09/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, 15/09/2019 tarih itibariyle müvekkili şirkete, davacının 584.038,59TL borcunun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/09/2020 tarih 2020/200 Esas – 2020/390 Karar sayılı kararında; Mahkememizce, taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi sonucunda; sözleşmenin 2.maddesinde, sözleşmenin konusuna yer verildiği, sözleşmenin 9.maddesinde, davalının yapacağı iskonto oranlarının kararlaştırıldığı, bu oranın %7 olduğu, 9.maddenin devamında davanın, beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya yetkili merciler tarafından yürürlüğe konulan sektörel uygulama değişiklikleri, akaryakıt sektörünün uymakla tabi olduğu kurumların alacağı kararlar, tavan-taban fiyat uygulamaları, vergi oranında yapılacak değişiklikler, döviz kurları ve faizlerde yaşanabilecek aşırı değişimler sonucu kar marjında oluşan anormal değişimler nedeniyle veya piyasa koşullarındaki değişikliklerden bağımsız olarak, müşterinin satış koşullarında değişiklik yapma hakkına sahip olduğunu kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce dosyaya sunulan faturalar, sözleşme, davacı tarafça davalıya gönderilen Gebze …Noterliğine ait 16/09/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, davalı tarafça davalıya gönderilen Kadıköy …Noterliğine ait 24/09/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi incelenerek dosya arasına konulmuştur. Sözleşmeye göre davalının, davacıya % 7 oranında iskonto yapmayı taahhüt ettiği hususunda ihtilaf yoktur. Tarafların dosyaya sunmuş olduğu faturaların incelenmesi sonucu; sözleşmede taahhüt edilen iskontonun yapılmamasına rağmen yılları aşacak şekilde alıma devam eden davacının sözleşmenin iskontoya ilişkin hükmünün değiştirilmesine rıza gösterdiğine mahkememizce kanaat edilerek ve davacı ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin 9.maddesinde davalı satıcıya iskonto oranlarının tek yanlı değiştirilmesi konusunda yetki verildiği, davalı tarafın kendisine tanınan bu yetkiye istinaden satış faturalarını davacıya gönderdiğini, davacı tarafın iskonto oranları değişik faturaları ödemiş olduğu ve ödeme yaparken ihtirazı kayıt koymadığı görülerek, davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/2415 Esas ve 2016/12712 Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/707 Esas ve 2019/1326 Karar sayılı ilamları da bu doğrultudadır.) “gerekçesi ile, davacının Davasının REDDİNE, karar vermiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İlk Derece Mahkemesi 08/12/2020 tarih 2020/200 Esas – 2020/390 Karar sayılı EK kararında; “6200 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. bendinde ” bu madde uyarınca Arabuculuk Bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise, ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. ” hükmüne, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’ nin 26/2. Maddesinde ” Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Bakanlık bütçesinden ödenir…Bakanlık bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderinden sayılır. Dava açılması halinde mahkeme tarafından dava öncesi ödenen arabuluculuk ücreti makbuz dosyaya eklenir…” hükmüne yer verilmiştir. HMK 6100 sayılı 326. Maddesinde yargılama giderlerinden sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Bu halde yasa ve ilgili yönetmelikte dava şartı olan arabuluculukta tarafların anlaşmaması halinde Bakanlık bütçesinden karşılanan iki saate kadar ki arabuluculuk ücretinin yargılama gideri olarak 6183 sayılı Kanuna göre, tahsil edileceği düzenlenmiş olmakla bu kapsamdaki arabuluculuk ücretinin resen dikkate alınması gerekmektedir.Mahkememizce yukarıda izah edilen nedenlerden dolayı dava şartı olan arabuluculuk ücretinden sorumluluğa ilişkin Gerekçeli kararın hüküm kısmında hüküm kurulmadığından bu konuda resen ek karar alınmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( Nitekim İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’ nin 2019/3105 Esas ve 2019/1827 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)” gerekçesi ile; “1-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/a-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenecek olan 1.320,00TL nin tamamının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.” karar vermiş, EK karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemece, davalı tarafın sözleşmeye aykırılık oluşturacak şekilde %7 iskonto yapmamasının, sözleşmenin 9. maddesinde davalı satıcıya tanınan yetki doğrultusunda adeta haklı kabul edildiğini, Her ne kadar, taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesinde, davalı şirkete beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya yetkili merciler tarafından yürürlüğe konan sektörel uygulama değişiklikleri, akaryakıt sektörünün uymakla tabi olduğu kurumların alacağı kararlar, tavan-taban fiyat uygulamaları, vergi oranlarında yapılacak değişiklikler, döviz kurları ve faizlerde yaşanabilecek aşırı değişimler sonucu kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile satış koşullarında değişiklik yapma hakkı tanınmış ise de; bu hakkın kullanılmasının da ticari hayat düzeni içerisinde bir usul ve prosedürünün mevcut olduğunu, Sözleşmenin 9. maddesinde yer alan söz konusu yetkinin kullanıldığına dair müvekkili şirketi hiçbir aşamada bilgilendirmeyen davalı tarafın; yargılama aşamasına gelindiğinde böyle bir savunma öne sürmesinin ticari hayat düzeninin gereklerine alenen aykırı bir durum teşkil etmekte olduğunu, İşbu davanın konusunun hiç iskonto uygulanmayan faturalar olduğunu; buna göre, davalı tarafın sözleşmede kendisine tanınan yetki doğrultusunda, iskonto oranında değişiklik yapabilmesi mümkün kabul edilse dahi, %7 olarak kararlaştırılan iskontonun hiç yapılmamış olması halinin bu yetkinin açıkça kötüye kullanıldığının delaleti olarak kabul edilmesi gerektiğini, Davalı şirketin cevap dilekçesi ekinde sunduğu ve Sözleşmenin 9. maddesindeki yetkinin kullanılmasına sebebiyet verdiğini iddia ettiği: “… tarafından kendilerine gönderilen iskonto oranlarının düşürülmesine yönelik mail” tarihin 01/06/2018 olduğunu, Ancak davalı tarafın, bu tarihten önce de, müvekkili şirkete %7 iskonto uygulamadığını; bu tarihten sonra da, … tarafından kendilerine gönderilen iskonto oranları ile bağlı kalmayarak, bu oranların daha altında olacak şekilde; bir ay %4 iskonto uyguladığını, bir ay hiç uygulamadığını, bir ay %5 uyguladığını, başka bir ay yine hiç uygulamadığını; bu halde davalı tarafın, ticari hayatın kendilerine yüklediği yükümlülüklere tamamıyla aykırı olacak şekilde işlem uyguladığının, müvekkili şirketin DBS sistemi ile ödeme yapıyor oluşundan faydalanmak suretiyle, kötüniyetli olarak hareket ettiğinin; ardından yargılama aşamasına gelindiğinde de, Sözleşmenin 9. maddesinde yer alan yetki ardına saklanıldığının alenen ortada olduğunu, Yerel mahkemece, davalı tarafın işbu haksız açıklamalarının dikkate değer alınarak hüküm kurulmasının; müvekkili firma açısından hakkaniyet ve nefaset ilkelerine aykırı bir durumun meydana gelmesine sebebiyet vermiş olduğunu, bu nedenle taraflarınca istinaf yoluna başvurularak kararın başkanlığımızca kaldırılmasına karar verilmesinin talep edilmesi gerektiğini, Faturalara süresinde itiraz edilmemesine bağlanan sonucun adi karine olup aksinin her türlü delille ispat edilebileceğini, Türk Ticaret Kanunu madde 21/2: “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmünü haiz olduğunu; kanunun 8 günlük süre içerisinde fatura içeriğine itiraz edilmemesine bağladığı sonucun; kanuni karine olduğunu; kanuni karinelerin; belirli bir olaydan, belirli olmayan bir olay için kanun tarafından çıkarılan sonuçlar olduğunu; kanun koyucu faturayı alan kişinin süresi içinde itirazda bulunmamış olması vakıasına, bu kişinin fatura içeriğini kabul etmiş olduğu sonucunu bağladığını, Kanuni karinelerin aksi ispat edilebilir olup olmamasına göre adi karine ve kesin karine olmak üzere ikiye ayrıldığını ve; kanunda açıklık olmayan tüm hallerde, karinenin aksi ispat edilebilir (adi) karine olduğunun kabul edildiğini; kanunda açıkça aksi yönde düzenleme bulunmaması nedeniyle, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasının adi karine olduğunun kabul edilmesi gerektiğini; bir karine, adi karine olduğunda, bu karine ile kabul edilen sonucun doğru olmadığı yönünde ispat faaliyetinin gerçekleştirilebileceğini; TTK madde 21/2’nin aksi ispat edilebilen adi karine olduğunun Yerleşik içtihatları doğrultusunda da açık olduğunu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/8841 Esas, 2014/1666 Karar Sayılı 06.03.2016 Tarihli Kararı ile Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/1 E. 2003/1 K. 27.06.2003 Tarihli Kararında da bu hususun içtihat edildiğini, Somut olayda taraflar arasında “AutoMatic & Dökme Yakıt Alım Sözleşmesi” akdedildiğini; işbu sözleşmenin 9. maddesinde davalı … firmasının müvekkilinin toptan yapacağı yakıt alımları için %7 indirim, Taşıt Tanıma Sistemi (TTS) ile yapacağı alımlar için tüm … & … bayilerinden %7 iskonto uygulayacağının kararlaştırıldığını; ancak; müvekkilinin hiçbir yakıt alımında, %7 oranında indirim veya iskonto uygulanmadığını; bazı faturalarda %7 oranından az olacak şekilde uygulanan iskontonun; bazı faturalarda ise hiç uygulanmadığını, Söz konusu fatura içeriklerine, 8 günlük hak düşürücü sürede itiraz edilmemesinin; ispat külfetinin yer değiştirmesine sebebiyet vermekten başka bir anlam ifade etmediğini; müvekkili firmanın ‘sözleşmeye aykırı davranan davalı firma’dan olan alacağının; salt faturaya 8 gün içerisinde itiraz etmemesinden dolayı talep edilemeyeceğinin düşünülemeyeceğini, Bu nedenle, yerel mahkemece “davacı tarafın iskonto oranları değişik faturaları ödemiş olduğu ve ödeme yaparken ihtirazı kayıt koymadığı” nedeniyle, davalarının esasına girilmeksizin talep haklarının olmadığından bahisle, red kararı verilmesinin usul ve yasaya, yerleşik Yargıtay içtih atlarına aykırı olduğunu, Dava konusu edilen faturaların “hiç iskonto uygulanmayan faturalar” olduğundan, müvekkili şirket tarafından itiraz edilecek bir hususun mevcut olmadığının gözden kaçırıldığını, Davalı tarafın, bazı aylar %4 oranında iskonto uyguladığını, bazı aylar %3 oranında iskonto uyguladığını, kimi aylarda ise hiç iskonto uygulamadığını; taraflarınca yalnızca, “hiç iskonto uygulanmayan faturalar”ın dava konusu edilmiş olduğunu; bu faturalarda herhangi bir iskonto miktarı olmaması dolayısı ile, müvekkili şirket tarafından itiraz edilebilecek bir miktarın da mevcut olmadığını, Müvekkili şirket tarafından DBS (Doğrudan Borçlandırma Sistemi) ile ödenen işbu fatura bedellerinden düşülmesi gerekli miktarların, düşülmemesinin davalı tarafın Sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmediği sonucuna varılmasına ve dolayısıyla işbu davanın ikame edilerek mahkeme aracılığıyla bu bedelin davalı taraftan iadesinin sağlanması yönünde talepte bulunulmasına sebebiyet verdiğini, Dava konusu edilen faturaların, davalı firma tarafından “hiç iskonto uygulanmayan faturalar” olduğundan, müvekkili şirket tarafından itiraz edilecek bir alacak kaleminin (iskonto tutarının) mevcut olmadığının gözden kaçırılarak oluşturulan yerel mahkeme kararının, bu yönü ile de kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiğini, İleri sürerek, istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davalarının kabulüne ve kararın icrasının dosya istinaf incelemesinden dönünceye dek ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi’nin 08/12/2020 tarihli ek kararına karşı sunduğu istinaf dilekçesine özetle; yerel mahkemenin 22.09.2020 tarihli kararına karşı; verilen kararın hatalı olduğu, davalı tarafın sözleşmeye aykırılık oluşturacak şekilde %7 iskonto yapmamasında sözleşmenin 9. Maddesinde yer alan yetki doğrultusunda davalının adeta haklı kabul edildiği, işbu davanın konusunun hiç iskonto uygulanmayan faturalar olduğu, faturalara süresinde itiraz edilmemesine bağlanan sonucun adi karine olup aksinin her türlü delille ispat edilebileceği, müvekkil firmanın sözleşmeye aykırı davranan davalı firmadan olan alacağını salt faturaya 8 gün içerisinde itiraz etmemesinden dolayı talep edememesinin hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle 11.11.2020 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulduğu, 08.12.2020 tarihli ek karar, 22.09.2020 tarihli karara bağlı feri bir karar olduğundan işbu ek kararın da kaldırılmasını talep etmelerinin gerektiği, zira; işbu haklı davanın kabulüne karar verilmesi halinde “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği” tarife hükümleri uyarınca ödenmesi gerekli 1.320,00 TL bedelin taraflarından istenemeyeceği, İleri sürerek, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının 2020/200 Esas 2020/390 Karar sayılı dosyasında verilen 08.12.2020 tarihli ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararı ile birlikte ek kararının da kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki Automatic Müşteri Sözleşmesi’ne aykırı olarak yapılmadığı veya eksik yapıldığı iddia olunan iskonto tutarlarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı yan, taraflar arasındaki sözlemenin 9.maddesine göre; davalıdan temin edilen yakıt karşılığında düzenlenen fatura bedelleri hesaplanırken uygulanması gereken %7’lik iskonto oranının hiç uygulanmadığı veya eksik uygulandığı 30/04/2016 ila 19/03/2019 tarihleri arasında düzenlenmiş toplam 83 adet fatura bedelinin DBS sistemi üzerinden ödendiğini, bu faturalarda iskonto uygulanmadığının veya eksik uygulandığının farkedilmesi üzerine davalıya 19/09/2019 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, uygulanmayan veya eksik uygulanan toplam 308.903,22-TL iskonto tutarının 7 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiğini, davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek şimdilik 10.000,00-TL iskonto tutarının tahsilini talep etmiştir. Davalı yan, davacının sözleşme kapsamında tanzim edilen fatura bedellerini vadesinde ödemediğini, davacıdan bakiye cari hesap alacaklarının bulunduğunu, gerek davalının zamanında ödeme yapmaması, gerek kar marjlarının düşmesi, gerekse 2016 yılından sonra döviz kurlarında yaşanan değişiklikler sonucu akaryakıt fiyatlarının yükselmesi ve …’nin iskonto oranlarını düşürmesi nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin 9.maddesi uyarınca sözleşmedeki iskonto oranının uygulanamadığını, davacının dava konusu ettiği fatura bedellerini ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödediğini savunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşme, davacının dava konusu ettiği fatura örnekleri, karşılıklı ihtarnameler dosyada mevcut olup, 01/05/2016 tarihli “Automatic& Dökme Yakıt Alım Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin 9.maddesinde ” Automatic vasıtasıyla müşterinin çeşitli satış yerlerinden yaptığı alımlar ayda 2 defa … tarafından fatura edilir. …, müşterinin toptan yapacağı yakıt alımları için %7 indirim, TTS ile yapacağı alımlar için tüm … & … bayilerinden %7 iskonto uygulayacaktır. Ancak … beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya yetkili merciiler tarafından yürürlüğe konan sektörel uygulama değişiklikleri, akaryakıt sektörünün uymakla yükümlü olduğu kurumların alacağı karralar, tavan-taban fiyat uygulamaları, vergi oranlarında yapılacak değişiklikler, döviz kurları ve faizlerde yaşanabilecek aşırı değişimler sonucu kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile veya piyasa koşullarındaki değişikliklerden bağımsız olarak müşterinin satış koşullarında değişiklik yapma hakkına sahiptir ” düzenlemesinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez faturalar incelendiğinde, faturalardan bir kısmında %7 oranından düşük iskonto uygulandığı, bir kısmında ise iskonto uygulanmadığı anlaşılmış olup, bu faturaların davacıya tebliğ edildiği, fatura içeriklerine sekiz günlük süre içerisinde itiraz edilmediği ve bedellerinin ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin doğrudan borçlandırma sistemi üzerinden ödendiği ihtilaf konusu değildir. Sözleşmenin dokuzuncu maddesinde davalıya beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak veya piyasa koşullarından bağımsız şekilde satış koşullarını tek taraflı değiştirme hakkı tanındığı, TTK’nun 18 maddesi uyarınca ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli tacir gibi davranması gereken davacının, bir sayfadan ibaret sözleşmenin dokuzuncu maddesinin mahiyet ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olduğu, yine basiretli davranma yükümlülüğü ile TTK’nun 21 maddesi gereği davacının, davalı tarafından ayda iki kez tanzim edilen faturaların içeriğini kontrol etme, gerekiyorsa itiraz etme hakkı ve yükümlülüğü bulunduğu, dava konusu faturaları 2019 yılı yılına dek herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin ödeyen davacının, artık davalının sözleşmenin dokuzuncu maddesi koşullarına uygun şekilde satış koşullarını ve bu arada iskonto oranlarını değiştirdiğini kabul etmiş sayılacağı, bedel iadesi isteyemeyeceği, mahkemenin de benzer gerekçe ile davanın reddine karar vermesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olup, davacının bu yöndeki tüm istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. İlk derece mahkemesi’nin 08/12/2020 tarihli ek kararı ile, tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamamaları nedeniyle, suçüstü ödeneğinden ödenecek olan 1.320,00-TL nin tamamının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına karar verdiği, davanın reddine karar verilmiş olması karşısında, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/a-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca arabuluculuk masrafının davacıdan tahsiline karar verilmesinde de isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusu yerinde bulunmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle ilk derece mahkemesinin esas ve ek kararları ile gerekçelerinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacının esas ve ek karara karşı yaptığı istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/200 Esas – 2020/390 Karar sayılı, 22/09/2020 tarihli kararı ile aynı esas ve karar sayılı 08/12/2020 tarihli ek kararına karşı yaptığı istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince gerekçeli kararın istinafı yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye125,5 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince ek kararın istinafı yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.