Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/647 E. 2023/1151 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/647 Esas
KARAR NO: 2023/1151 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/128 Esas – 2021/17 Karar
TARİHİ: 07/01/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket kargo hizmeti vermekte olup davalı taraftan cari hesap alacağı bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı ve taraflar arasındaki cari hesap ekstresine göre davalı şirketin ödenmemiş 13.605,56 TL borcu bulunduğunu, davalı borçlu bu borcunu ödemediği için aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının borca yönelik itirazı sonrası, davalı borçlu icra takibine haksız olarak itiraz ettiği için icra takibinin durduğunu, itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesi dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın cari hesap alacağının bulunduğunu belirttiğini, cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağını, buna göre taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nun cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanmayacağını, davacı ve müvekkili şirket arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığını, ayrıca davacıyla müvekkili şirket arasında cari hesap tutulmasını gerektirecek sürekli bir ticari ilişkisi bulunmadığını, huzurdaki davada cari hesap sözleşmesinin varlığını iddia eden ve bu varlığa dayanarak alacak kalemi talep eden davacının lehine hak çıkaran taraf olduğundan taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin davacı tarafından , şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması gerektiğini, dosyada alacağa yönelik olarak herhangi bir mali evraka rastlanmadığını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/01/2021 tarih 2020/128 Esas – 2021/17 Karar sayılı kararında; “Dava, ticari defter ve kayıtlar ile fatura alacağından doğan açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arsındaki ticari ilişkisi kapsamında davacının davalıya verdiğini iddia ettiği kargo hizmeti karşılığında icra takibine konu faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; Davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 13.605,56-TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, takip dayanağının ticari defter ve kayıtlar ile fatura alacağından doğan açık hesap alacağı olduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde SMMM bilirkişi vasıtasıyla incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, alınan bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamında taraflar arasında akdedilen herhangi bir sözleşmeye rastlanılmadığı, davacı tarafından sunulan 2016 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe dayanak edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturanın ve ödeme belgelerinin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin; davalının davacıya sigorta poliçe hizmetinden ibaret olduğu, davacının davalı adına düzenlenen herhangi bir kargo faturasının kayıtlarda mevcut olmadığı, davacı şirketin davalı şirketten aldığı sigorta poliçe bedellerini ödediği ancak yapılan ödemenin 13.605.56-TL’sinin fazla ödeme olduğu, dava konusu tutarın kargo hizmeti karşılığındaki bir alacak olmadığı, davacının 2016 yılı ticari defterlerine göre; 09.05.2020 takip tarihi itibari ile fazla ödemeden kaynaklı 13.605,56-TL alacağı olduğu, davalı yanın aksini ispat etmek istemesi halinde 2016 yılı ticari defterlerini ve belgelerini incelemeye sunması gerektiği, davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan olan asıl alacağına, takip tarihinden itibaren(09.05.2020) faiz talep edebileceği, tarafların inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin mahkemenin takdiri içinde kaldığı kanaati bildirilmiştir. Dava, ticari defter ve kayıtlar ile fatura alacağından doğan açık hesap alacağının tahsili talepli dava olup davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin; davalının davacıya sigorta poliçe hizmetinden ibaret olduğu, davacı şirketin davalı şirketten aldığı sigorta poliçe bedellerini ödediği anlaşılmış olup davacı taraf her nekadar dava dilekçesinde davacı şirketin kargo hizmeti vermekte olduğunu ve cari hesap alacağı olduğundan bahisle dava açmışsada dosyada sunulan deliller ve bu kapsamda alınan bilirkişi raporunda davacının davalı adına düzenlenen herhangi bir kargo faturasının kayıtlarda mevcut olmadığı, davacının da buna ilişkin dosyaya herhangi bir delilde sunmadığı gözününde bulundurulduğunda bu hali ile davacının alacağını ispat edemediği anlaşılmış olup ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir Ayrıca davacı şirket Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmiş olup Fon, şirkete kayyım olarak atanmıştır. 690 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 73/6. maddesinde kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketlerin, açtıkları davalarda harçtan muaf olması nedeni ile davacı şirket harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilerek , aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, -Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 29 Nisan 2017 tarihli ve 30052 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 690 karar sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 73. Maddesi “(6) Kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” gereği harçtan muaf olduğunu; istinaf başvurularının harç aranmaksızın kabulünü talep ettiklerini, İstinaf başvurusuna konu ettikleri davanın konusunun itirazın iptali davası olup yerel mahkemenin, eksik inceleme yapmak suretiyle davanın reddine karar verdiğini, Yerel mahkemede görülen dosyada mübrez beyanlarında izah ettikleri hususlara rağmen yerel mahkemenin davanın reddi ile usul, yasa ve yerleşik içtihatlara aykırı, hatalı bir karar oluşturduğunu, Yerel mahkemenin davadaki müvekkili şirket alacağının ispat edilemediğine dair hüküm gerekçesinin hakkaniyete aykırı olup gerçeklerle bağdaşmadığını; dosya itirazın iptali davası olup müvekkili şirketin cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın, iptali için dava açıldığını, İcra dosyası ve dava dilekçeleri incelendiğinde, alacaklarına dayanak olarak AÇIK HESAP ALACAĞIna yer verildiğinin görüleceğini, müvekkili şirket ile davalı şirket açık hesap ilişkisi kapsamında ticari ilişki gösterdiği bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu; yine bilirkişi raporu incelendiğinde müvekkili şirketin cari hesap alacağı olduğunu, açık hesaptan kaynaklı olarak müvekkili şirketin 13.605,56 TL alacağı olduğu bilirkişi raporu ile de sübuta erdiğini ancak yerel mahkemenin bu hususu göz ardı ederek davalarının reddine karar vermesinin kabul edilemez olduğunu, Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında görülen davada davalı şirket ihtaratlı inceleme gününün tebliğ edilmesine rağmen ticari defter ve kayıtlarını da mahkemeye ibraz etmediğini; bu hususun dahi HMK 222 maddesi gereğince müvekkili şirketin iddiasını ispat etmiş sayılacağını göstermekte olduğunu; aynı zamanda yerel mahkeme kararının kanuna ve yerleşik içtihatlarına da aykırı olduğunu ortaya koyduğunu, Görülen itirazın iptali davasında, icra müdürlüğü dosyasında da dayanak cari hesap ekstresi konulduğunu ve takip talebine açıkça “AÇIK HESAP ALACAĞI” olarak belirtildiğini; bu açık hesap alacağının yalnızca bir hizmet veya mal satımından kaynaklanmadığını; yapılan ödemelerin de yer aldığı bir ekstreden kaynaklı açık hesap alacağı olduğunu; yerel mahkemenin eksik inceleme yaptığını ve bilirkişi raporunu da detaylı olarak incelemediğini; yine yerel mahkemenin görülen davada, “kargo hizmeti alacağı” hususundaki kanaatinin nasıl oluştuğuna anlam veremediklerini; görülen dosyada mübrez tüm beyanları incelendiğinde yalnızca müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunun ifade edildiğini; davalı şirket ile müvekkili şirket arasındaki sigortadan kaynaklı poliçe ilişkisinin de açıkça ticari ilişki olduğunu; bu ilişkinin müvekkili şirket tarafından hizmet satımı veya fatura alacağı olduğuna dair tek bir beyanlarının dahi bulunmadığını, Dava dilekçelerinde yalnızca müvekkili şirketin kargo hizmeti veren bir şirket olduğuna değinildiğini, dilekçelerindeki hiç bir ifadede kargo hizmeti bedeli alacağı diye bir talebin yerel mahkemeye sunulmadığını; yine dava dilekçeleri talep sonucu incelendiğinde yalnızca haksız itirazın, iptalinin talebinin istendiğini, Yerel mahkemenin dosyayı tamamen yanlış değerlendirdiğini ve kabulünün mümkün olmayan haksız bir karar tesis ettiğini; Yerleşik içtihatlar doğrultusunda da itirazın iptali davasında yine takibe konu açık hesap alacağına dayanıldığını; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da açıkça itirazın iptali davasında ispat edilecek olan takibe ve itiraza konu olan alacak olduğunun belirtilmekte olduğunu, “İtirazın iptali davası, takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türüdür. Bu nedenle takip talebinde dayanılan borç ve borcun sebebine bağlılık esastır. İcra takibine etkili itirazın iptali davasında ispat edilecek olan, takibe ve itiraza konu olan alacaktır. İtirazın iptali davasında takibe konu alacak sebebi değiştirilemez. İtirazın iptali davalarında alacaklı, icra takibinin dayanağı olan belgeler dışında başka belgelere dayanamaz.” (YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 18.09.2013 Esas: 2013 / 19-142 Karar: 2013 / 1371) Yine yerel mahkeme dosyasında takibe konu alacağın davaya konu edildiğini; buna rağmen yerel mahkemenin eksik inceleme yapmak suretiyle davanın reddine karar verdiğini, Dosyada mübrez cari hesap ekstresi incelendiğinde açık hesap ekstresinde aktif ve pasif sütunlarına sigorta poliçe bilgilerinin ve bedelinin girildiğini, karşılığında ise yapılan ödemelerin girildiğinin görüleceğini; cari hesap ekstresinde alacak ve borç girdileri neticesinde ise alacaklı veya borçlu görünüp görünmediğinin tespit edilmekte olduğunu; dosyada sunmuş oldukları ve davaya konu takipte de izah edildiği üzere ticari defter ve kayıtların da yer aldığı açık hesap alacağının tahsilinin talep edilmekte olduğunu; ilgili açık hesap ekstresinin de açıkça müvekkili şirketin alacaklı olduğunu ortaya koymakta olduğunu, nitekim bilirkişi raporunun da bu hususu desteklemekte olduğunu, Dairemizde görülmekte olan istinaf başvurularında müvekkili şirketin tamamen haklı olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından verilen kararın müvekkili şirketi haklı iken haksız çıkarmakta ve zarara uğratmakta olduğunu, Yukarıda izah edilen ile dairemizin resen incelemesi ile ortaya çıkacak nedenlerle; yerel mahkemenin eksik inceleme neticesinde usul ve hukuka aykırı, hatalı ve gerekçesiz kararının düzeltilmesi için istinaf yoluna başvuru zaruretinin hasıl olduğunu, İleri sürerek, yukarıda belirttikleri sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak; Mahalli ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı hususlarının belirttikleri sebep ve gerekçelerle müvekkili şirket lehine ortadan kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava konusu takip dosyası kapsamından; davacının davalı aleyhine “31/12/2018 tarihli 13.605,56-TL tutarlı ticari defter ve kayıtlar ile fatura alacağından doğan açık hesap alacağı” açıklaması ile ilamsız takip başlattığı, takip talebi ekinde 31/12/2018 tarihli açık hesap ekstresi eklendiği, ekstrenin yalnızca 2018 yılını gösterdiği ve önceki yıllardan devreden bakiye açıklaması ile 13.605,56-TL alacak kaydı içerdiği anlaşılmıştır. Davacı yan dava dilekçesinde; davacı şirketin kargo hizmeti verdiğini ve davalı şirketten cari hesap alacağı bulunduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe ise haksız itiraz edildiğini ileri sürmüştür. 6100 Sayılı HMK’nun 140/3 fıkrası uyarınca; ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh ve arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. Mahkemece icra edilen 25/06/2020 tarihli ön inceleme duruşmasına davacı vekili katılmış olup uyuşmazlık; “Dava, ticari defter ve kayıtlar ile fatura alacağından doğan açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın taraflar arsındaki ticari ilişkisi kapsamında davacının davalıya verdiğini iddia ettiği kargo hizmeti karşılığında icra takibine konu faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarında olduğunun tespitine” biçiminde tespit edilmiş, davacı vekili aynı celsede mahkemece yapılan uyuşmazlık tespitine karşı “uyuşmazlığın tespitine bir diyeceğimiz yoktur, bu aşamada sulh olmamız söz konusu değildir ” şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davacı yanca da kabul edilen uyuşmazlık tespiti tahkikata esas alınarak yargılamaya devam olunmuş, taraf defterleri üzerinde mali bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davalı yanın defter ibraz etmemesi nedeniyle yalnızca davacı defterleri incelenmiş, bilirkişi tarafından taraflar arasında taşıma ilişki değil, sigorta ilişkisi bulunduğu, davacının kendi defterlerindeki kayıtlara göre, lehine tanzim edilen poliçeler kapsamında davalıya 2016 yılında 13.605,56-TL fazla prim ödemesi yaptığının görüldüğü, ancak davacının davalıdan kargo hizmetinden doğan herhangi bir alacağı bulunmadığı, bu hizmet içeriği ile düzenlenmiş herhangi bir faturanın da mevcut olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece HMK’nun 140/3 fıkrası uyarınca davacının da kabulünde olan uyuşmazlık tespiti esas alınarak, davacının davalıdan kargo hizmeti nedeniyle bakiye açık hesap alacağı bulunup bulunmadığı hususunda tahkikat yürütüldüğü, bu alacağın varlığının davacı tarafça ispat olunamadığı, davacının ön inceleme celsesinden önce veya ıslah yolu ile alacağın sebebini de değiştirmemiş olması karşısında davacının; takip talebinde kargo hizmeti alacağının tahsilinin talep edilmediğine, dava dilekçesinde de bu yönde beyanda bulunmadığına, mahkemece ihtilafın yanlış yorumlandığına yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı … Kargo Anonim Şirketi harçtan muaf olduğundan istinaf kanun yolu başvurma harcının ve istinaf karar harcının tahsiline yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.