Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/631 E. 2021/1289 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/631
KARAR NO: 2021/1289
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/01/2021
DOSYA NUMARASI: 2019/840 Esas – 2021/55 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 09/12/2013 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlük tarihinin 27/12/2013 olarak kararlaştırıldığını, sözleşmenin süresinin 2 yıl olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya aylık KDV dahil 2.700-TL bedel ödeyeceğini ve buna karşılık Beykoz Belediyesi nikah salonunun fotoğraf ve video çekim hizmetlerini münhasıran yerine getireceğini, sözleşmeye göre işletmeciliğini Beykoz Belediyesi adına …’ın yaptığı … Mah. N:… D:…’de bulunan … Beykoz Belediyesi Düğün Salonları fotoğraf ve video kamera çekim hakkının yalnızca ve münhasıran müvekkiline ait olacağını, müvekkilinin bu sözleşmeye istinaden davalı firmanın tahsis ettiği yerde faaliyete başladığını, davalı firmanın salonda tadilat yapılacağından bahisle düğün salonunu 25/12/2014 tarihinde kapattığını ve bir daha açmadığını, müvekkilinin faaliyetine son verilerek, müvekkilinin 25/12/2014 tarihinden sonra sözleşme konusu yerde çalışmasına izin verilmediğini, müvekkilinin bu sözleşmeye güvenerek kar beklentisi ile faaliyet yürüttüğünü, erken fesih sebebi ile müvekkilinin salonda yapılacak düğünlerin fotoğraf ve çekim gelirinden mahrum kaldığını, müvekkilinin 1969 yılından beri bu sektörün öncülerinden olduğunu, uzun yıllar nikah/düğün fotoğrafı çekim işlerinde aktif olarak yer aldığını, davalının haksız feshi sebebi ile müvekkilinin bu alandaki prestijinin sarsıldığını belirterek, 70.000-TL maddi, 5.000-TL manevi olmak üzere 75.000-TL tazminatın aktin feshi tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın tazminat taleplerine dayanak gösterdiği ve haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek delil olarak dosyaya sunduğu … ile … Ltd. Şti. arasında imzalanan Beykoz Belediyesi düğün salonunun fotoğraf ve video çekim işine ait 09/12/2013 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi olduğunu, yine davacı tarafın kendi beyanları ile müvekkili şirketin 25/12/2014 tarihinde salonda tadilat yapılacağı için düğün salonunun kapatıldığını, iki yıl süreli sözleşmenin 1. yılı dolduktan sonra sözleşme konusu yerde tadilat nedeni ile sözleşmenin feshedildiğini, işletme hakkını devreden müvekkili şirket için sözleşme ile herhangi bir müeyyide öngörülmediğini, 2015 yılı itibariyle Beykoz Belediye nikah salonunun işletme hakkının Belediyece … A.Ş.’ye verildiğini, davacı tarafın … A.Ş. ile fotoğraf ve video çekim işleri olan aynı iş için 15/01/2015 tarihli ve 1 yıl süreli yeni İşletme hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın husumetten reddine, bu yönde karar verilmediği takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/01/2021 tarih ve 2019/840 Esas – 2021/55 Karar sayılı kararı ile; “…. davacının uğradığı zararı 2014 yılında öğrendiği, zararı öğrendiği andan itibaren iki yıllık süre içinde zararın tazmininin davalıdan talep edilmesi gerektiği, oysaki huzurdaki davanın 2019 yılında açıldığı, davacının zararı ve tazminat borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl için TBK. m.72/1 uyarınca dava açmadığı, bu yönüyle huzurdaki davanın süresinde açılmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-)Süresinde açılmayan DAVANIN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, ihtilafın niteliğini belirleme konusunda yanılgıya düşüldüğünü ve bu yanılgıya bağlı olarak da somut olayla ilgisi bulunmayan yasa maddelerine dayanılarak karar verildiğini, Davalı tarafın, akde aykırı davranışları nedeniyle müvekkilinin zararına sebep olduğunu, müvekkilinin taleplerinin haksız fiile değil, akde aykırılık sebebine dayandığını, mahkemece ihtilaf yanlış nitelendirerek TBK md. 72’de düzenlenen zamanaşımı süresi uygulanarak davanın red edildiğini, oysa müvekkilinin taleplerinin TBK md. 146 uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, TBK md. 72’nin haksız fiile ilişkin tazminat istemlerine uygulanacak zamanaşımı süresini düzenlediğini, somut olayda ise haksız fiil değil akde aykırılık söz konusu olduğundan TBK md 146’daki genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, Gerekçeli kararda, her ne kadar dava tarihi itibari ile müvekkilinin zararını bilebiliyor olması gerektiğinden bahsedilmiş ise de, bu tespitin de hukuka aykırı olduğunu, zira akde aykırılık nedeniyle sözleşmenin fesih tarihinden, sözleşmenin normal şartlarda kendiliğinden sona ereceği tarih aralığındaki düğün, video ve fotoğraf gelirlerinin dava tarihi itibari ile müvekkilince bilinmesinin mümkün olmadığını, bu hususların bilinmesinin müvekkilinden beklenemeyeceğini, dava konusu zararın bilinir hale gelmesi için, tüm kayıtları davalıda olan ve fesihle sona erme tarihleri arasında yapılan düğün sayılarının celp edilerek incelenmesi ve haksız fesih nedeniyle doğan zararın bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 09/12/2013 tarihinde iki yıl süreli işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin yürürlük tarihinin 27/12/2013 olarak kararlaştırıldığı, 25/12/2014 tarihinde ise feshedildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafça, süresinden önce yapılan feshin haksız olduğu iddia edilerek, haksız fesih nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, TBK’nın 72. maddesi uyarınca davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de; 6098 sayılı yasanın 72. maddesinin “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri”ni düzenleyen hükümler arasında yer aldığı, iddianın ileri sürülüş şekline göre davacı tarafça, taraflar arasında yapılan sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı zararın tahsilinin talep edildiği, bu durumda somut uyuşmazlıkta, 6098 sayılı yasanın 146. maddesinde düzenlenen genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 25/12/2014 tarihinde feshedildiği, işbu davanın ise 29/11/2019 tarihinde açıldığı, dolayısıyla zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığı gözönünde bulundurularak, taraf delilleri toplanılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2021 tarih ve 2019/840 Esas – 2021/55 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.