Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/63 E. 2023/158 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/63 Esas
KARAR NO: 2023/158 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/290 Esas – 2020/447 Karar
TARİHİ: 12/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin oto yedek parça satımı işi ile uğraştığını, bu bağlamda yurtdışından hurda getirmek amacıyla bir hurda lisansına ihtiyacı olduğunu ve bu konuda davalı ile sözleşme imzaladıklarını, söz konusu sözleşmeyi davalının kendisini hurda lisansı olan dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilendirdiği bir kişi gibi lanse etmesi üzerine imzaladığını ve davalının müvekkilini kandırarak hurda lisansının kullandırılması adına 10.000 USD’nin kendi döviz hesabına gönderilmesini sağladığını, ancak davalının söz konusu şirketin yetkilisi olmadığını, müvekkilini kandırdığını, müvekkilinin ödediği paradan 5.000 USD’yi geri alamadığını, buna dair Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan takibe davalının itiraz ettiğini beyanla davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının iddiaları tamamen asılsız olup, müvekkilinin iyi niyet kapsamında davalıya 10.000 USD’nin hesabına geçiş tarihi üzerinden TL karşılığını iade ettiğini, davacının müvekkilinden hurda ithalatı için danışmanlık aldığını, müvekkilinin sözleşmede sadece danışman olduğunu, müvekkilinin davacıya ithalatı … firmasından yapabileceğini söylediğini, gelen paradan da yalnızca danışmanlık ücretini alıp kalan kısmı … ortağı olan …’ın hesabına gönderdiğini, davacının yurtdışından hurda diye araba parçaları getirmek istediğini, bu malların Türkiye’ye hurda olarak getirilemeyeceğini kendisine söylediğini, iyiniyetli olarak kendisine parayı iade ettiğini, 27.02.2018 tarihinde gönderilen 10.000 USD’nin aynı gün Türk Lirası’na çevrildiğini ve 37.757 TL elde edildiğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 12/10/2020 tarih ve 2020/290 Esas 2020/447 Karar sayılı kararında;”…Taraflar arasında 26.02.2018 tarihinde imzalanan danışmanlık hizmetleri sözleşmesi incelendiğinde, hurda ithalatı yapılması amacıyla danışmanlık hizmeti verilmesine dair sözleşme imzalandığı yapılacak işin gümrükçü hurda ithalatıçı belgesi kapsamında yapılan ithalat işlemleri ve beyannameleri ile ilgili işlerin yapılması üzerine imza edildiği,sözleşmenin imzalandığı gün olan 10.000 USD ödemenin yapılacağının bildirildiği aynı gün davacı tarafın 26.02.2018 tarihinde 10.000 USD nin ödendiği,ancak sözleşmenin ifa edilemediğinden feshedildiği anlaşıldığından sözleşme imzalandığı 26.02.2018 günü 1USD nin 3.79 Tl dan toplam 37.900 TL çevrildiği davalı tarafın sözleşmenin fesni nedeniyle 30.000 Tl iade ettiği ,danışmanlık hizmeti yerine getirilmediğinden uhtesinde bıraktığı 7.757 Tl nın da iadesi gerektiğinden ilgili icra takibinin kısmen kabulü ile ,avans faizi ve inkar tazminatı ile birlikte aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili oto yedek parça satımı işi ile uğraşmakta olup yurtdışından hurda getirmek amacıyla bir hurda lisansına ihtiyaç duyduğunu ve bu konuda davalının lisansını kullanabileceği bir firma ayarlayabileceğini ve işlemlerini o firmanın lisansı üzerinden gerçekleştirebileceğini, kendisinin de bu konuda pazarlama yetkisi olduğunu söyleyerek müvekkili ile sözleşme imzaladığını, söz konusu sözleşmede davalının kendisini … Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olarak lanse ettiğini ve müvekkilini kandırarak hurda lisansının kullandırılması adına 10.000 USD’nin kendi döviz hesabına gönderilmesini sağladığını, akabinde davalının, …’in yetkilendirdiği bir kişi olduğu izlenimini sağlamak için müvekkilli ile imzaladığı sözleşme üzerine ve sonradan yetkilisi olmadığı anlaşılan, kendi yaptırdığı, yanında gezdirdiği …’in kaşesini alt alta bitişik olarak bastığını ve daha sonra kendi kaşesinin üzerini imzalarken müştereken o kaşeyi de imzaladığını, sözleşmeden sonra müvekkilinin ithal edeceği hurdaları tespit etmek üzere İngiltere’ye çeşitli tarihlerde gittiğini ve bu kapsamda gerek yolculuk için gerekse mallara depozito olarak birçok harcama yaptığını, buna ilişkin evrakların dosyaya sunulduğunu, müvekkilinin getireceği malları tespit ettiğini ve gümrükten geçirmesi için lisans onayının alınmasını istediğinde aylarca çeşitli bahanelerle davalı tarafından bekletildiğini, davalı tarafından yapılan sahteciliğin gün yüzüne çıkması sebebiyle “10.000 USD Dolar İade Bedeli” açıklaması ile 30.000 TL’nin müvekkilinin hesabına gönderildiğini, müvekkilinin 27.02.2018 tarihinde davalı hesabına 10.000 USD gönderdiğini, davalının ise 20.08.2018 tarihinde müvekkilinin hesabına 30.000 TL gönderdiğini, davalının ödeme gününe ait Merkez Bankası döviz kuru kaydı incelendiğinde 10.000 USD’lik kısmın TL karşılığının yaklaşık yarısı ettiğini, kalan kısmın ödenmesi istendiği halde davalının ödeme yapmayacağını açıkça belirttiğini, bu kapsamda davalı aleyhine 5.000 USD değerinde takip başlatıldığını, ancak davalı … tarafından usulüne uygun olmayan bir itiraz ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, dava dilekçesinin usule ilişkin beyanlarına atıfta bulunarak, itirazın usulüne uygun olmadığı bildirilmesine rağmen ilk derece mahkemesince bu hususun dikkate alınmadığını, karşı taraf vekilinin (vekaletnameden anlaşıldığı üzere) işlemlerine bakıldığında dosyaya borçlu olan kişinin vekaletnamesini sunduğunu, ancak dosyada taraf olmayan bir şirket adına itirazını yaptığını, … Ltd. Şti.’nin sehven yazıldığı ihtimalinde itirazın kim için ve kim tarafından yapıldığının 18.09.2018 tarihli itiraz olarak kabul edilen evraktan anlaşılamadığını, bir dilekçenin asli unsurlarının hiçbirini içermeyen bu evrakta …’ın adının geçmediğini, bu beyanların … adına takibe itiraz olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, … Ltd. Şti. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında taraf olmadığından, itiraz etmeye ilgisi, yetkisi ve ehliyeti bulunmadığını, davalının sözü geçen firma ile davalı arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, bu sahteciliğin ortaya çıkması üzerine 10.000 USD’yi iade ettiğini iddia ettiğini, dekont açıklamasından görüleceği üzere davalının, müvekkiline 10.000 USD borcu olduğunu ikrar ettiğini, davalının müvekkilini aldatmaya çalışarak paranın yaklaşık yarısı olan 30.000 TL’yi göndererek borcunun kapandığını iddia ettiğini, müvekkilinin bu kapsamda ödediği 10.000 USD tutarından bakiye kalan 5.000 USD’yi geri alamadığını beyanla Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.10.2020 tarih, 2020/290 E. 2020/447 K. sayılı kararının kaldırılmasına ve yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; yargılama boyunca belirttikleri üzere davacının talebi doğrultusunda müvekkilinin iyiniyet kapsamında 10.000 Dolar paranın hesabına geçiş tarihi üzerinden TL karşılığını, ithalatı kendi kusuru ve ithal etmek istediği malların sözleşme kapsamında olmaması sebebiyle gerçekleştiremeyen davacının hesabına iade ettiğini, davacının iyiniyetini suistimal etmek istediğini, davacının 26.02.2018 tarihinde müvekkilinin ofisine geldiğini ve yurt dışından hurda getireceğini beyan ettiğini, müvekkilinin danışman olarak ne çeşit hurda getirilebileceğini tüm şahitler huzurunda anlattığını, davacının tüm bu şartlar altında …in yıllık ithalat kotasından belirli bir miktar kullanmayı kabul ettiğini, müvekkilinin 1998 yılından beri danışmanlık yaptığını, Türkiye’de 450-500 firmaya resmi danışmanlık yaptığını, davanın temelini oluşturan söz konusu lisansın müvekkilinin danışmanlık yaptığı … firmasında bulunduğunu ve hurda metalleri ithalatını bu firma üzerinden yapabileceğini ve hurda metallerini bu firma üzerinden getirip firmaya teslim edebileceğini şahitler huzurunda belirttiğini ve sözleşmenin imzalandığını, tüm bunları bilen ve o şekilde sözleşme imzalayan davacının haksız kazanç elde etme çabası altında tüm bunları inkar ettiğini, Bakırköy Savcılığında olduğu belirtilen 2018/104680 soruşturma numaralı dosyanın yetkisizlik kararıyla Ankara’ya gönderildiğini ve şikayet konusu belgede sahtecilik işlemi yapıldığı husunda savcılığın ilgili firmadan bilgi aldığını, firmanın müvekkilinin … Adına işlem yapma yetkisinin bulunduğunu, lisans ve diğer işlemleri yaptığını beyan ettiğini, …in sahibi … ve … Metalin sahibi ve ortağının … olduğunu, davacı tarafından müvekkilinin hesabına gönderilen 10.000 Dolar paranın TL cinsine çevrildiğini ve 37.000 TL tuttuğunu, müvekkilinin içerisinden danışmanlık parasını aldıktan sonra 27.02.2018 tarihinde 30.000 TL parayı … ortağı olan …’a gönderdiğini, davacının müvekkilini değil, … ve … dava etmesi gerekirken müvekkiline karşı işbu davayı ikame etmesi nedeniyle davanın kabul edilemeyeceğini, davacının yapılan anlaşmada hurda metal getireceğini beyan ettiğini ve şahitler huzurunda işleme başlandığını, daha sonra hurda temin edemediğini ve ekinde fotoğrafı bulunan hurda diye araba parçaları getirmeye kalktığını, taraflarından davacıya daha önce beyan ettikleri gibi bu malzemelerin kaçakçılığa gireceği ve lisansı bu şekilde kullandıramayacaklarını beyan etmelerine rağmen davacının tekrar kendileriyle irtibata geçtiğini ve başka fotoğraflar da atarak araba parçalarını getireceğini beyan ettiğini, firma ortağı …’a fotoğrafların gönderildiğini ve gümrükçüsü … Gümrük Müşavirliği’nin değerlendirme yaparak işbu fotoğraftaki malların Türkiye’ye hurda olarak getirilemeyeceğini, getirilmesi durumunda da kotasını kullandıran … adına cezai işlem tesis edileceğini ortaya koyduğunu, davacının sözleşmenin açık hükümlerine aykırı davrandığını, müvekkilinin işbu sözleşmede danışman olduğunu, sözleşmenin tarafı olmadığını, danışmanlık hizmeti vermesi sonucu taraflar arasında akdedilen sözleşmenin fiiliyata geçmesi yada geçmemesi noktasında müvekkilinin hukuki olarak bir sorumluluğu bulunmadığını, sözleşmenin hayata geçmemesinin davacının basiretli tacir sıfatıyla hareket etmemesinden kaynaklandığını, sözleşmenin 2. maddesinde müvekkilin davacıya danışmanlık hizmeti vereceğinin açıkça belirtildiğini, diğer taraftan 26.02.2018 tarihli sözleşmenin 3. maddesi “… 250 ton için 10.000,00 dolar ödemeyi sözleşme imzalandığı gün ödemeyi tahahhüt eder. Bu ücreti geri almayı talep edemez herhangi bir hak iddia edemez….” şeklinde düzenlenmiş olmasına rağmen davacının yapamadığı ticaretten elde edeceğini düşündüğü karı dolar kuru farklarını kullanarak müvekkili üzerinden kazanmaya çalıştığını, sözleşmenin 4. maddesinde davacının hurda ithalat belgesini başka amaçlı kullanamayacağını ve lisans kodları olarak GTİP kodları dışında hurda ithalatı yapamayacağının belirtildiğini, davacının mahkemeye sunduğu fotoğraflardan anlaşıldığı üzere araba karbüratörü getirmeye çalıştığını ve getiremediğini, işbu olumsuzluğun ceremesini de sözleşmenin danışmanı olan müvekkilinin çekmesini istediğini ve bu durumun kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, 27.02.2018 tarihinde gönderilen 10.000 Doların aynı gün ve saatte TL’ye çevrildiğini ve 37.757,00 TL elde edildiğini, daha sonra 30.000,00 TL … LTD. ŞTİ’nin ortağı ve kuzeni … LTD. ŞTİ sahibi …’a aynı saatte havale yapıldığını, davacının dolar kuru yükselmesi sebebiyle ithalattan kendi isteğiyle vazgeçtiğini, tüm bunlar neticesinde sözleşmede açıkça yazılanlara ve şahitler huzurunda imzalanan sözleşmeye aykırı olarak hareket ederek müvekkiline karşı gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, müvekkilinin davalıya danışmanlık hizmeti tesis ettiğini, davacının ithal işlemini tesis edebileceği bilgi ve belgeleri davacıya teslim ettiğini, aynı zamanda davacının ithalat kotasından yararlanacağı firmayı da bularak davacıya iş bu firmaya ait evrakları teslim ettiğini, müvekkilinin danışmanlık hizmetinin gerekliliklerini yerine getirdiğini, günümüz ticari işletmelerde danışmanlık hizmetleri gereği taraflardan alınması gereken rakamların ortada olduğunu, müvekkilinin davacının talebi doğrultusunda davacıya bir hizmet tesis ettiğini ve görevini yerine getirdiğini, hakkaniyet gereği müvekkilinin harcamış olduğu mesai göz önünde bulundurulduğunda 7.757 TL oranında danışmanlık hizmetinin karşılığı olarak parayı iade etmemesinin hayatın olağan akışına uyduğunu, yerel mahkemece irdelenmesi gereken husus müvekkilinin iade edilmeyen para noktasında harcamış olduğu mesainin karşılığının 7.757 TL olup olmadığı noktasında toplanırken, müvekkilinin yapmış olduğu işlemleri görmezden gelmek suretiyle davacının parasının tamamının iadesi noktasında bir karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle, sözleşme gereği ödenen bedelden eksik olarak iade edildiği iddia edilen kısmın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı taraf, davalı ile yurt dışından hurda ithalatı için danışmanlık konusunda sözleşme imzaladıklarını, davalının sözleşmeyi … Taah. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına imzaladığını ancak bu şirket ile herhangi bir bağının olmadığının anlaşıldığını, bu nedenle savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının yapmış olduğu dolandırıcılığı örtmek amacıyla müvekkilinin gönderdiği paradan 30.000 TL’sini iade ettiğini ancak müvekkilinin davalıya 10.000 USD gönderdiğini, davalının yaptığı havale tarihi itibariyle 30.000 TL’nin 5.000 USD’ye tekabül ettiğini, bu nedenle davalı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazının da usulüne uygun olmadığını beyanla itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf sözleşmeyi danışman olarak imzaladığını, davacının yurt dışından getirmek istediği malların hurda niteliğinde olmadığını, bu nedenle ithalatın yapılamadığını, davacının gönderdiği 10.000 USD’nin aynı gün TL’ye çevrildiğini ve içerisinden alınan danışmanlık ücretinden sonra kalan kısmın … şirketi ortağının hesabına gönderildiğini ve davacıya iade edildiğini beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamında bulunan Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesi ile; davacının, davalı aleyhine 5.000 USD’nin fiili ödeme tarihindeki karşılığının, takip tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarınca USD üzerinden açılan bir yıla kadar vadeli hesaplara işletilen azami faizi ile tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalıya 17.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili olarak Avukat … tarafından 18.09.2018 tarihli dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf davalının takibe itirazının olmadığını iddia etmiş ve Avukat … tarafından sunulan dilekçede “… LTD. ŞTİ.” vekili yazmakta ise de; dilekçe eki olarak gösterilen vekaletin davalı adına düzenlendiği ve adı geçen … Ltd. Şti.’nin icra dosyasında taraf olmadığı gözetildiğinde, itirazın davalı adına yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davacı tarafından sunulan 26.02.2018 tarihli danışmanlık hizmetleri sözleşmesinin, davacı ile “danışman” sıfatıyla davalı tarafından imzalandığı, davalının hem kendi kaşesini, hem de … Tic. Ltd. Şti.’ne ait kaşeyi danışman olarak imzaladığı, sözleşmenin 1. maddesi ile davalının adı geçen şirket adına danışmanlık hizmeti vereceğinin, 3. maddesi ile davacının 250 ton hurda için 10.000 USD ödeyeceğinin kabul edildiği, davacı tarafından davalı hesabına 27.02.2018 tarihinde 10.000 USD’nin gönderildiği, davalı tarafından davacı hesabına 20.08.2018 tarihinde “10.000 Dolar iade bedeli” açıklaması ile 30.000 TL’nin gönderildiği, buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmiş olduğu ve 250 ton hurda bedeli ithalatı için gönderildiği anlaşılan 10.000 USD’nin, ithalatın yapılmamış olması sebebiyle iade edildiği anlaşılmıştır. TBK’nın 99. maddesi uyarınca; konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.Davalı tarafından davacıya 10.000 USD’nin iadesi olarak 30.000 TL gönderilmiş olup, davalının iade tarihindeki kur üzerinden TL olarak ödeme yapması mümkün ise de, T.C. Merkez Bankası kurları üzerinden yapılan hesaplama neticesinde 10.000 USD’nin 60.142TL’ye tekabül ettiği, buna göre davacının 5.000 USD alacağının bulunduğu ve takip talebinde 5.000 USD’nin fiili ödeme tarihindeki karşılığının ödenmesini talep ettiği anlaşılmakla; Mahkemece davanın bu miktar üzerinden ve takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca işletilecek faizi ile devamına karar verilmesi gerekirken, 7.750 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı tarafın istinaf başvurusu bu yönden haklı, davalı tarafın istinaf başvurusu ise haksız bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, 2-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2020 tarih ve 2020/290 Esas – 2020/447 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın KABULÜNE, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına itirazının 5.000 USD üzerinden iptali ile, takibin talep edildiği şekilde aynen devamına, 3-Hüküm altına alınan 32.078,50 TL alacağın %20’si olan 6.415,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.966,34TL karar harcından, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 491,59TL harcın mahsubu ile bakiye 1.474,75 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,6-Davacı tarafından sarf edilen 44,40 TL başvuru harcı, 491,59 TL peşin harç olmak üzere toplam 535,99 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 135,70 TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 11-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 12-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 1.966,34 TL karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 132,5‬0 TL ( 54,40 TL + 78,10 TL ) harcın mahsubu ile bakiye 1.833,84‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 13-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 5,50 TL tebligat gideri, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş gideri 43,00 TL ile Bölge Adliye Mahkemesi’nde sarf edilen 11,75 TL posta gideri olmak üzere; toplam 208,85‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 15-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.