Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/626 E. 2023/520 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/626 Esas
KARAR NO: 2023/520 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1325 Esas – 2020/764 Karar
TARİH: 20/10/2020
DAVA: Alacak (Ticari Satıma Konu Ayıplı Mal Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketten 21.08.2017 tarihli fatura karşılığı satın alınan ürünün ayıplı olması nedeni ile ürün bedelinin davacı şirkete iadesinin zorunluluk arz ettiği, Manisa’da kurulu davacı şirketin 2009 yılından bu yana alçak gerilim panoları ve kablo demetleri üretilmesinin yanısıra montaj, devreye alma ve kablolama işlemleri gerçekleştirmekte olduğu, davacı şirket tarafından 25.07.2017 tarihinde, davalı firmadan “BKM 125 İtalyan Pompalı Bakır Bara Makinesi” için fiyat teklifi talep edildiği ve davalının ürünün elinde olduğunu onaylaması üzerine 26.07.2017 tarihinde makine için belirlenen fiyat olan 14.000 TL + KDV ve 2 haftalık teslim süresi üzerinde anlaşılarak ürün sipariş edildiği, sipariş verilmesi akabinde 28.07.2017 tarihinde davalı hesabına 1.000,00 TL peşinat olarak yatırıldığı, 21.08.2017 tarihinde davalı firma nezdinde buluşularak satışa konu kullanılmamış (sıfır) ürünün bizzat görülüp davacı tarafça test edileceği hususunda anlaşıldığı, nitekim belirtilen tarihte davalı firmaya gidildiği ve hazır olduğunu belirttikleri makine bizzat görülerek test edildiği ve belirtilen niteliklere haiz olduğu görüldükten sonra ferden tayin edilen işbu makinenin davacı tarafa teslim edilmesi talep edildiği, belirtilen fiyatın bakiye kısmı 21.08.2017 tarihinde davacı tarafça tam ve eksiksiz olarak ödenediği ve akabinde davalı şirket yetkilileri test edilen makinenin teslim edilmek üzerine paketleneceğini ve davacı tarafa teslim edilmek üzere kargoya vereceğini belirttilkleri, davalı firma tarafından ürünün, aynı gün kargoya verilmiş olup davacı şirket tarafından ürünün nakliye bedeli olan 259,00 TL ödenmek sureti ile söz konusu ürünün 22.08.2017 tarihinde teslim alındığı, ancak davalı firmanın, taraflar arasında mutabık kalınan ve bizzat davacı şirket tarafından test edilip onaylanmış olan makineyi teslim etmesi gerekirken anlaşmaya aykırı olarak başka bir makine gönderdiği, hatta öyle ki gelen makine üzerinde yağ ve pas lekelerinin mevcut olduğu, bir süreliğine kullanıldığı veya fazla süreli beklemiş olduğu ve italyan pompa yerine başka bir pompa kullanıldığı görüldüğü, nitekim Manisa 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/24 D. İş sayılı dosyasında tanzim olunan tespit raporu ile söz konusu ürünün ayıplu olduğu tespit edildiği, bu nedenlerle davacı şirketin sözleşmeden dönme hakkının haiz olduğu açık olup 23.08.2017 tarihinde muhatap şirkete gönderilen elektronik posta ile makinenin durumu hakkında davalının bilgilendirildiği ve sözleşmeden dönülerek ürün bedeli olan 14.000 TL + KDV tutarının davacı tarafa iadesi talep edildiği, ancak davalı firmadan müspet veya menfi hiçbir cevap alınmadığı, akabinde Manisa …Noterliği aracılığı ile davalı firmaya 06.11.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilmek sureti ile 21.08.2017 tarihli ve … no’lu faturaya konu pompalı bara makinasının ayıplı olması nedeni ile davacı şirketin satılanı iade ederek sözleşmeden dönme hakkını haiz olduğu, söz konusu makinanın ihtarnmenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde teslim alınarak ürün bedeli olan 16.520 TL’nin (14.000 TL ürün bedeli + 2.520 TL KDV) ve ayrıca 259,60 TL nakliye bedelinin davacı şirkete ait hesaba gönderilmesi gerektiğinin ihtaren bildirildiği, ancak muhatap tarafından işbu tarih itibari ile söz konusu ürün teslim alınmadığı gibi, ürün bedelinin de davacı tarafa iade edilmediği, yukarıda izah edilenler doğrultusunda davalının, davacı işrketçe sipariş edilen ve 21.08.2017 tarihinde davalı firma nezdinde bizzat görüp test edilen üründen farklı olan, ve ayrıca yağ ve pas lekeleri bulunan, bir süreliğine kullanılmış veya fazla süreli beklemiş ayıplı ürünü iade alarak, davacı şirket tarafından ödenen bedeli iade etmekle yükümlü olduğu, dava konusu ürüne ilişkin ayıbın tespiti amacı ile Manisa 2.Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde ikame edilen delil tespitine ve davalıya manisa 3. noterliği aracılığı ile keşide edilen ihtarnameye ilişkin masrafların da yargılama giderleri kapsamında davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, açıklanan nedenlerle, davalı firmadan 21.08.2017 tarihli fatura karşılığı 14.000,00 TL + KDV olmak üzere toplam 16.520,00 TL bedelle satın alınan ürünün ayıplı olması nedeni ile ürün bedeli olan 16.520,00 TL’nin ve nakliye bedeli olan 259,00 TL’nin Manisa … Noterliği’nin 06.11.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya tebliği tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı yana TTK.’nın 18/3 maddesine uygun olarak davalı tarafa ayıba yönelik hiçbir ihbar veya ihtarda bulunulmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından davanın reddi gerektiği, yargıtay uygulaması ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde, alıcı davacının malı teslim aldıktan sonra yani teslim tarihi olan 21.08.2017 tarihinden itibaren sekiz gün içinde bu hükme uygun olarak davacı tarafça davalı tarafa usulüne uygun ayıp ihbarına yönelik hiçbir ihbar veya ihtarda bulunulmadığının açıkça görüleceği, şöyle ki, dava dilekçesinde bahsi geçen e-postanın kesinlikle güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılmamış olup yasaya ve usulüne uygun bildirim niteteliğinde olmadığı, kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcı (KEPHS) aracılığı ile davalı tarafa davacı tarafça gönderilen kayıtlı hiçbir elektronik posta olmadığı, davalı …’e de hiçbir e-posta gönderilmediği, basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü olan karşı tarafın ayıba yönelik bildirimini güvenli elektronik imzalı kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapması gerekirken bu usule uymamasının kendi kusuru olduğu, somut olay bakımından süresinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığının kabulu gerektiği, bu itibarla davanın reddi gerektiği, davacının seçimlik haklarından ürünün bedelinin tahsili hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, tarafların hak ve menfaatleri değerlendirildiğinde aşırı bir dengesizliğe neden olduğu, davalı tarafça asla kabul anlamına gelmemek kaydı ile üründe ayıp olduğuu iddiası ciddiye alınır ise özellikle somut olayda, iddia edilen ayıbın öneminin ürünün kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin olmaması veya çok az olması, ürünün ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın ürün bedeli nazara alındığında azlığı yani karşılıklı menfaatler dengesi ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile bedel indirimi veya tüketicinin diğer seçimlik haklarını kullanıp kullanmayacağının tespit edilmesi zorunlu olduğu, somut olay bu ilke ve kurallar ışığında değerlendirildiğinde, davacının ayıp ihbarının süresinde usulüne uygun şekilde yapıldığı iddiası kanıtlanır ise iddia edilen ayıp nedeni ile bedel indirimine karar verilmesi gerektiği, bilindiği üzere, karşı tarafın, delil tespiti yolu ile alınmış olan bilirkişi raporuna itiraz ederse, delil tespitini yapmış olan mahkemenin, aynı bilirkişiden ek rapor istemesi gerektiği, aksi halde, itiraza uğramış olan bilirkişi raporunun, davada delil olarak kullanılamayacağı, delil tespiti dosyasında yer alan bilirkişi raporunun kesinlikle kabul edilmediği, üründe herhangi bir ayıbın olmadığı, bu nedenlerle, tacirler arasındaki satışlarda ayıp ihbarının 6102 sayılı TTK’nın 18/3 maddesindeki usullerle yapılması gerektiği, kuralına uygun bir şekilde süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından ve üründe ayıp bulunmadığından bahisle usulden ve esastan reddine, basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorunda olmasına rağmen, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmayarak HMK 329/1.m uyarınca, hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan davacı ve vekilinin disiplin para cezası ile mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/10/2020 tarih 2017/1325 Esas 2020/764 Karar sayılı kararında;”…..Dava ayıplı makinenin bedelinin faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Bilirkişi raporlarında da anlaşılacağı üzere davalı tarafça davalı ile belirleyerek ferdileştirdiği makineyi davacıya vermemesi nedeniyle ayıplı ifa gerçekleştirdiği kanaatine varılmıştır.Fesih mahkeme kararı ile oluşmuştur. Davacının faize hak kazanması için makinenin iadesi gerekir. Makinenin iadesi gerçekleşmeden davalının BK’nun 205.madde hükmüne göre semeni ödeme borcu doğmayacaktır. Makinenin iadesi borcu yerine getirilmeden davacı için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi sebepsiz zenginleşmeye yol açacaktır. Birlikte ifa kuralı da dikkate alındığında davacı makineyi iade edecek, eğer davalı … teslimine rağmen bedeli ödemez ise ancak o zaman davacının faiz hakkı doğacaktır. Bu yönler dikkate alınmadan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi talebi dikkate alınmamıştır. (Benzer karar: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi : 2011/13713 E. 2012/8309 K.)…”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen KABULÜ ile, Dava konusu 16.520,00 TL makine bedeli, 259,00 TL nakliye bedeli olmak üzere toplam 16.779,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının dava konusu makinayı davalıya henüz teslim etmediği bu nedenle faiz talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından davacının faiz talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, TTK’nın 18/3 maddesine uygun olarak ayıba yönelik süresinde ihbar ve ihtarda bulunulmadığını, davanın reddi gerektiğini, Somut olayda, tarafların tacir olup, iş ticari nitelikte olduğunu, TTK.’nın 23/1-c maddesindeki malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiğini, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, tacirler arasındaki satışlarda ayıp ihbarının 6102 sayılı TTK’nın 18/3 maddesindeki usullerle yapılması gerektiğini, Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğunu, (T.C.YARGITAY 19.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 11922 Karar: 2016 / 9422 Karar Tarihi: 26.05.2016) (T.C.YARGITAY 19.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 19104 Karar: 2017 / 7133 Karar Tarihi: 19.10.2017 )(İstanbul BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. Hukuk Dairesi Esas: 2019 / 596 Karar: 2020 / 1539 Karar Tarihi: 24.12.2020) (İstanbul BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. Hukuk Dairesi Esas: 2018 / 2028 Karar: 2020 / 1087 Karar Tarihi: 27.10.2020) (İstanbul BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. Hukuk Dairesi Esas: 2018 / 1643 Karar: 2020 / 148 Karar Tarihi: 05.02.2020) Yargıtay ve istinaf uygulaması ile yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağını gösteren 18/3. maddesine göre usulüne uygun ayıp ihbarına yönelik hiçbir ihbar veya ihtarda bulunulmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen e-posta kesinlikle güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılmamış olup yasaya ve usulüne uygun bildirim niteliğinde olmadığını, Kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcısı (KEPHS) aracılığı ile tarafımıza davacı tarafça gönderilen kayıtlı hiçbir elektronik posta bulunmadığını, Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü olan karşı tarafın ayıba yönelik bildirimini güvenli elektronik imzalı kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapması gerekirken bu usule uymamasının kendi kusuru olduğunu, süresinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığının kabulü gerektiğini, Süresinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığından ve ayıp iddiası soyut olduğundan bahisle davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile üründe ayıp olduğu iddiası ciddiye alınır ise özellikle somut olayda, iddia edilen ayıbın öneminin ürünün kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin olmaması veya çok az olması, ürünün ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın ürün bedeli nazara alındığında azlığı yani karşılıklı menfaatler dengesi ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile bedel indirimi veya tüketicinin diğer seçimlik haklarını kullanıp kullanmayacağının tesbit edilmesinin zorunlu olduğunu, somut olayda davacının ayıp ihbarının süresinde usulüne uygun şekilde yapıldığı iddiası kanıtlanır ise iddia edilen ayıp nedeni ile bedel indirimine karar verilmesi gerektiğinin kabul edilmesi gerektiğini, (T.C Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 13956 Karar: 2015 / 9653 Karar Tarihi: 26.03.2015 ve T.C Yargıtay hukuk Genel Kurulu Esas: 2017/ 13-653 Karar: 2017 / 1085 Karar Tarihi: 07.06.2017) Ürünün ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın ürün bedeli nazara alındığında azlığı yani karşılıklı menfaatler dengesi ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile bedel indirimi veya tüketicinin diğer seçimlik haklarını kullanıp kullanmayacağının tespit edilmemesinin bozma nedeni olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesi kapsamında, davalı tarafından satılan ürünün ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme sonucunda davalı firmaya ödenen satış bedeli ve nakliye ücretinin faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya arasında bulunan mail yazışmalarına göre davacı şirket müdürü … tarafından 25.07.2017 tarihinde davalı firmadan “… İtalyan Pompalı Bakır Bara Makinesi” için fiyat teklifi talep ettiği ve uyap sisteminden gönderilen Manisa 2 SHM’nin 2017/24 D.İş sayılı tesbit dosyası içerisine davalı tarafından sunulan 26/07/2017 tarihli teklif formuna göre davalı firmanın üretim pazarlama ve satış departmanı sorumlusu Makine Mühendisi … tarafından … Model İtalyan Pompalı bakır bara makinesinin KDV dahil 16.250,00 TL. Satışı konusunda teklif verildiği, teklif formunda tüm makine modellerinde üretim hatalarına karşı 2 yıl garanti verildiği, teslim süresinin sipariş verilmesinden itibaren 2 hafta olduğu, teslim yerinin … Makina-…’e ait firma olduğu, nakliyenin alıcıya ait olup ödeme yapılacak banka şubesi ve iban nosunun belirtildiği, teklif formunun davacıya mail yoluyla gönderildiği, davalı tarafın verdiği 14.000 TL + KDV ve 2 haftalık teslim süresi üzerinde tarafların anlaşması üzerine davacı tarafça ürün sipariş edildiği, sipariş verilmesi akabinde 28.07.2017 tarihinde davalı hesabına 1.000,00 TL peşinat olarak yatırıldığı, 21.08.2017 tarihinde davalı firma nezdinde buluşularak satışa konu kullanılmamış (sıfır) ürünün bizzat görülüp davacı tarafça test edileceği hususunda anlaşıldığı, nitekim belirtilen tarihte davalı firmaya gidildiği ve hazır olduğunu belirttikleri makine bizzat görülerek test edildiği ve belirtilen niteliklere haiz olduğu görüldükten sonra ferden tayin edilen işbu makinenin davacı tarafa teslim edilmesi talep edildiği, belirtilen fiyatın bakiye kısmı 21.08.2017 tarihinde davacı tarafça davalının banka hesabına ödendiği ve davalı firma tarafından ürünün, aynı gün kargoya verilmiş olup davacı şirket tarafından ürünün nakliye bedeli olan 259,00 TL ödenmek sureti ile söz konusu ürünün 22.08.2017 tarihinde teslim alındığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında satış konusu makinenin bedelinin ödenip ödenmediği hususunda uyuşmazlığın olmadığı, uyuşmazlığın satış konusu makinanın ayıplı olup olmadığı, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve ayıplı olması halinde davacının satış bedeli ve nakliye giderini isteyip istemeyeceği hususlarında toplanmış olduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 23/08/2017 tarihinde saat 14:32’de davacı şirket yetkilisi … tarafından davalı firmanın satış departmanı sorumlusu …’a gönderilen mailde;” … Bey Merhaba, makine dün öğleden sonra itibari ile elimize ulaştı, Bu sabah üzerindeki naylonu açtığımızda makinenin paslı ve bir süreliğine kullanılmış yada fazla süreli beklemiş olduğunu gördük. Makinenizi geri almanızı ve yaptığımız 14.000 TL.+ KDV tutarındaki ödemenin de tarafımıza iade edilmesini talep ediyorum. Aksi durumda gerekli hukuksal süreci başlatacağımı belirtmek isterim, ” şeklinde beyan edilmiştir.Davacı tarafından Manisa … Noterliğinden davalı muhataba gönderilen 06/11/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;”……Yukarıda izan edilenler doğrultusunda fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 21/08/2017 tarihli ve … nolu faturaya konu pompalı bara makinasının ayıplı olması nedeni ile şirketin satılanı iade ederek sözleşmeden dönme hakkına haiz olduğu açık olup söz konusu makinanın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde teslim alınarak KDV dahil 16.250 TL. Ürün bedeli ve 259,60 TL. Nakliye bedelinin ihtarnamede belirtilen banka hesabına yatırılması,” ihtaren bildirilmiş olup söz konusu ihtarnamenin 08/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Satışa konu makine üzerinde talimat mahkemesince inceleme yaptırılmak suretiyle makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; Makine üzerinde bulunan paslanmaların yeni makinede mevcut olamayacağı, makinenin uzun süre uygunsuz koşullarda depolanmış bir makine olduğu, makine üzerinde tesbit edilen yüzeysel paslanmalar ve boya kusurlarının makinenin çalışmasını etkilemeyecek olmasına rağmen yeni üretimi yapılmamış bir makinede bulunmaması gereken kusurlar olduğu, söz konu makinenin en hayati noktasının hidrolik ünitesi olduğu, makine üzerinde yapılan incelemede hidrolik sistemde yer alan motor markası …-… A.Ş. ELEKTRİK MOTORLARI İŞLETMESİ , selenoid vana (hidrolik valt) ise … malı … marka olarak tesbit edildiği, makine üzerindeki pompanın İtalyan marka olmadığı, hidrolik sisteminde bulunan ekipman markaları makinenin verimliliğini ve ömrünü doğrudan etkileyeceğinden makinenin bu halde tesliminin kusurlu olduğu ve kusurun açık ayıp olarak değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Taraflar TTK 16 madde hükmünce tacir olduğundan, ayıp ihbarının TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’ nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, davacının ayıp iddiasını ve ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve geçerli olarak yapıldığını kanıtlaması gereklidir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda satışa konu makinadaki ayıbın açık ayıp olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili, davacı tarafından ayıp ihbarının süresi içerisinde ve TTK’nın 18/3 maddesindeki usullerle yapılmadığını ileri sürdüğü halde mahkemece bu yönde bir tespit ve değerlendirme yapılmamış isede, TTK m.18/3’deki tacirler arasındaki bildirim usulleri geçerlilik şartı değil ispat şartıdır. Kaldı ki ayıp ihbarı TTK 18. maddesinde sayılan işlemlerden değildir. Tüm satış işleminin başından itibaren davalı adına davacı ile görüşen ve davalı adına satış teklifi sunan davalı firmanın satış departmanı sorumlusu …’a davacı şirket yetkilisi … tarafından 23/08/2017 tarihinde saat 14:32’de gönderilen mail ile ayıp ihbarında bulunulduğu ileri sürülmüş olup davalı satış sorumlusuna davacı şirket yetkilisi tarafından gönderilen mail içeriğine göre ayıp ihbarının süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/4077 Esas- 2021/3351 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) 6098 sayılı TBK’nın 227. maddesinde, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme veya imkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik haklarından birini seçebileceği ve alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu hüküm altına alınmıştır. Davacı tarafın, TBK’nın 227/1 ve 229 maddelerinde bahsi geçen, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, bilirkişi raporundaki tesbitlere göre davacının bu hakkını kullanmakta haklı olduğu anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.146,17.TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 286,54.TL harcın mahsubu ile bakiye 859,63.TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.