Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/62 Esas
KARAR NO: 2023/216 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/465 Esas – 2020/138 Karar
TARİHİ: 03/03/2020
DAVA: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şti ile davalı şirket arasında … ve … sayılı araç kredi sözleşmeleri akdedildiğini, davalı yanın işbu sözleşmelerden … sayılı sözleşmeye dayanarak dava dışı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe giriştiğini, dayanak kredi sözleşmesinin konusu … plakalı araç takip dosyasından yapılan ihale sonucu 87.460,30 TL’ye satıldığını, icra müdürlüğü tarafından halen 47.939,37 TL alacak bulunduğu iddiası ile davalı yana rehin açığı belgesi verildiğini, davalı yanca bu kez; işbu rehin açığı belgesine istinaden müvekkilinin kredi sözleşmesinden doğan borca müteselsil kefil olduğundan bahisle eldeki takibe girişildiğini, müvekkilinin; rehin açığı belgesinin dayanağı olan İstanbul … İcra Müdürlüğümün … E sayılı takibine konu … sayılı kredi sözleşmesindeki kefaletinin yasal şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olması nedeniyle huzurdaki davanın ikamesinde zorunluluk hâsıl olduğunu, kefaletin geçerlilik şartlarının TBK’nun 583. Maddesi göz önünde bulunduğulduğunda, geçerli bir kefalet için sorumlu olunan miktar ile kefalet tarihinin sözleşmeye kefilin kendi el yazısı ile yazmasını şart tuttuğunu, yasanın aradığı işbu asgari şekil şartlarına aykırı tesis edilen kefaletin geçerli bir kefalet olarak kabul edilmeyeceğini, somut uyuşmazlıkta; eldeki takibe konu rehin açığı belgesini tanzim eden İstanbul … icra Müdürlüğünün … E sayılı takibine dayanak dava dışı … Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında akdolunan … sayılı kredi sözleşmesinde ki müvekkilinin kefaleti yasanın aradığı şekil şartlarını haiz olmadığından geçersiz olduğunu, Yargıtay’ın konuya ilişkin emsal kararlarında izah ve ilam olunduğu üzere; kefaletin geçerliliği için kefalet limiti ile kefalet tarihinin kefilin kendi el yazısı ile yazılması yasal zorunluluk olup, işbu şekil şartına aykırı kurulan kefalet sözleşmesi geçerli olmayacağı gibi kefilin de sorumluluğuna gidilemeyeceğini, bu vecihle, müvekkilinin, ana takip dosyası dayanağı kredi sözleşmesinde ki kefaleti yasanın aradığı asgari şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olup işbu sözleşmeden kaynaklı müvekkilinin ödemekle sorumlu olduğu herhangi bir bedel bulunmadığını, müvekkilinin, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takibinden kaynaklı borcunun bulunmadığının tespitine, talep edemeyeceğini bildiği alacağı müvekkiline yönelten davalı yanın eldeki takip dosyası yönünden kötü niyetinin sabit olup %20’den az olmayan kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dışı … İnşaat Dış Tîc. Ltd. Şti.’nin müvekkili şirketten 26/08/2015 tarihinde, … ve … no’lu sözleşmeler ile kredi kullanarak … plakalı aracı satın aldığını, söz konusu aracın Trafik Sicil kaydına müvekkili şirket lehine rehin şerhi işlendiğini, 100.000,00,-TL ve üstü kredilerde iki ayrı sözleşme düzenlenmesinin müvekkili şirket uygulaması olup, her iki sözleşmede davacı şirket vekili ve kefili … tarafından okunarak imzalandığını, kredilerin taksitleri süresi içinde ödenmediğinden davacı borçlu ve kefile Beyoğlu … Noterliği’nin 06.04.2016 tarih, … no.lu sözleşme için … yevmiye no.lu, … no.lu sözleşme için … yevmiye no.lu hesap kat ihtarlarının keşide edildiğini, ihtarlara rağmen ödeme olmaması üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile “menkul rehininin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi” başlatıldığını, takibe konu aracın bağlanarak kıymet takdiri yapıldığını ve icradan açık arttırma usulü ile satıldığını, satış sonrası …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dosya kapak hesabı yapıldığını, ihale bedeli kapak hesabından düşüldükten sonra kalan bakiye 47.939,37.-TL için 30.05.2017 tarihli “rehin açığı belgesi” düzenlenerek taraflarına verildiğini, … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından verilen rehin açığı belgesinin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 12.06.2017 tarihinde icraya konulduğunu, huzurda açılan menfi tespit ve istirdat davasının haksız ve yersiz olup reddi gerektiğini, yasa gereği kullanılan kredilerin üst üste iki taksidi aksatılınca davacı borçluya hesap kat ihtarı keşide edildiğini, adreslerindeki değişiklikleri müvekkili şirkete bildirmeyen davacı borçlu ve kefile hesap kat ihtarları keşide edilemediğini, haksız, yersiz ve kötü niyetle ikame edilen davanın reddine, davacının en az %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/03/2020 tarih 2018/465 Esas – 2020/138 Karar sayılı kararında; “Dava; Araç kredi sözleşmesine kefil olan davacı tarafın aleyhine açılan icra takibinde borçlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır. 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir. Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 21.05.2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince19.03.2019 tarihli duruşmada iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada;İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına, takip dayanağı … no’lu sözleşmeye, iş bu sözşelmeye istinadan keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 06.04.2016 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamesine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına ve yargıtay kararlarına dayanmıştır. Mahkememiz tarafından dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası incelenmiş ve alacaklı … Anonim Şirketi tarafından borçlu … aleyhine rehin açığı belgesine dayalı olarak 12.06.2017 tarihinde genel haciz yoluyla takibe girişildiği takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkememiz tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının uyap sureti incelenmiş ve alacaklı … Anonim Şirketi tarafından borçlu … İnşaat Dış Tîc. Ltd. Şti. aleyhine toplam 100.314,38TL alacağın taksili için 14.02.2016 tarihinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe girişildiği, taraflar arasında akdedilen araç kredi sözleşmesinin konusu … plakalı aracın takip dosyasından yapılan ihale sonucu 87.460,30 TL’ye satıldığı ve toplam bakiye 47.939,37 TL alacağın kaldığı ve icra müdürlüğü tarafından alacaklıya rehin açığı belgesi verildiği anlaşılmıştır.Mahkememiz tarafından taraflar arasında akdedilen … no’lu vdf kredi sözleşmesinin sureti incelenmiş ve davacının müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, davacı tarafından kendi el yazısı ile sorumlu olduğu azami miktarın ve müteselsil kefil sıfatının yazıldığı, ancak kefalet tarihinin kendi el yazısı ile yazılmadığı anlaşılmıştır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 20.09.2016 tarihli, 2016/3950 Es. ve 2016/19211 K. sayılı ilamında “…. sorumlu olunan azami miktarın ve kefalet tarihinin, kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı görülmekte olup, bu haliyle, kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesinde belirtilen şartlarda düzenlenmediği anlaşılmaktadır. …. O halde mahkemece, icra kefaletindeki şekil eksikliğinin re’sen nazara alınarak şikayetin kısmen kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken …” yönünde karar verilmiştir.Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16/10/2018 tarihli, 2017/4238 Es. ve 2018/4972 K. sayılı ilamında “…. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesinin 1. fıkra 2. cümlesinde; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu hükmü konulmuştur. Yasada öngörülen bu şekil, geçerlilik şartı olup, ….. kefil yönetimleri temsilen yöneticilerinin az yukarıda belirtilen şekilde el yazısı ile bir beyanları bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece kefalet sözleşmesi TBK’nın 583/I-c 2. cümlesinde belirtilen şeklide düzenlenmemiş olup, geçersiz olduğundan temyiz eden davalılar A ve C blok yönetimleri hakkındaki davanın reddine karar verilmesi yerine bu husus gözden kaçırılarak yanlış değerlendirme ile kısmen kabulü doğru olmamış ….” yönünde karar verilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 583.maddesinde kefaletin şekil yönünden geçerlilik şartları sayılmıştır. Buna göre ”kefilin sorumlu olduğu azami miktarı,kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kendi kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi” şarttır. Somut olayda İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının dayanağını oluşturan rehin açığı belgesinin dayanağı olan taraflar arasında akdedilen … no’lu vdf kredi sözleşmesini davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ancak tarihin kendi el yazısı ile yazılmadığı bu haliyle 6098 sayılı TBK’nun 583.maddesinde belirtilen şekil şartının yerine getirilmedi anlaşılmakla davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinden kaynaklı borcunun bulunmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin ve davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek yerinde görülmüştür.”gerekçesi ile, “Davanın KABULÜ ile; Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinden kaynaklı borcunun bulunmadığının TESPİTİNE, Davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE, Davalının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı temlik alan davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Temlik alan davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı …’un kefil olarak imzaladığı iki sözleşmeden haberdar olduğunu; basiretli bir tacir olarak ne kadar kredi kullandığını ve kefil olarak yükümlülüklerini gayet iyi bilen davacının, icra satışı sonrası bakiye borcu kaldığını ve hakkında tekrar takip yapıldığını gördüğünde görülen davayı ikame ederek kötü niyetini ortaya koyduğunu; davacı tarafın müteselsil kefil sıfatını haiz olduğu sözleşmeden net bir şekilde anlaşılmasına karşın kefaletin geçersizliği iddiasının iyi niyetli olduğunun kabul edilemeyeceğini, Yapılan tüm işlemlerin yasalara ve usule uygun olduğunu; yasa gereği kullanılan kredilerin üst üste iki taksitinin ödenmemesi nedeniyle davacı borçluya hesap kat ihtarı keşide edildiğini; yine ödeme olmaması üzerine menkul rehininin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin başlatıldığını, araç bağlandıktan sonra en kısa sürede satışının gerçekleştirildiğini; satış sonrası dosya kapak hesabı İstanbul …İcra Müdürlüğü tarafından yapılmış olup, rehin açığı belgesinin de yine icra müdürlüğü tarafından düzenlendiğini; tüm bu süreç içinde müvekkili şirketi aramayan ve irtibata geçmeyen, borca veya kefalete itiraz etmediği gibi ödeme de yapmayan davacı borçlunun, dosya borcunun kapatılmaması ve bakiye borç kalmasının akabinde huzurdaki davayı ikame ettiğini: takip talebinde ve ödeme emrinde alacağın 100.461,56-TL olduğunun belirtildiğini; davacının bu takibe itiraz etmediğini; borcun miktarı, nedeninin tespiti ve borçlu olmadığının tespiti için dava açmadığını; bu şekilde kesinleşen takip nedeniyle icra satışının gerçekleşmesine izin verdiğini; rehin açığı belgesi ile başlatılan takipten haberdar olan borçlunun, kesinleşmesine ve takipten gelen tahsilatlarla biten icra takibinde borçlu olmadığının tespiti davası açtığını; açılan davanın haksız ve kötü niyetli olup reddinin gerektiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme ilamının lehlerine kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesine, davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse, hükmün lehlerine bozularak dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacı aleyhine taşıt kredisi ve kefalet sözleşmesi ile rehin açığı belgesine dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinden ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, rehin açığı belgesinin alındığı taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip dosyası, dava konusu rehin açığı belgesine dayalı ilamsız takip dosyası, taşıt kredisi ve kefalet sözleşmesi dosya arasına alınmıştır. Dosya arasına alınan … ve … nolu 26/08/2015 tarihli taşıt kredisi sözleşmelerinin davalı ile dava dışı … İnşaat Dış Ticaret Limited Şirketi arasında yapıldıkları, kredi lehdarı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu İTO kaydından anlaşılan davacının ilk sözleşmeyi 119.786,78-TL; ikinci sözleşmeyi 15.569,71-TL limit ile müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, kefalet limitinin ve müteselsil kefil olunduğu ibaresinin her iki sözleşmeye davacının el yazısı ile yazıldığı; ancak kefalet tarihinin davacının el yazısı ile yazılmadığı anlaşılmıştır. 6098 Sayılı Kanunun 583.maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerliliği; kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kendi kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şartına bağlı olup, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere kefalet tarihi davacının el yazısı ile yazılmamış olduğundan kefalet sözleşmelerinin şekil noksanlığı nedeniyle kesin hükümsüz olduğu açıktır.Uyuşmazlık aynı zamanda kredi lehdarı şirketin ortağı ve yetkilisi olan davacının şekil noksanlığına dayalı geçersizlik iddiasını ileri sürmesinin TMK’nun 2 maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde bulunup bulunmadığı hususundadır. Dava dışı kredi lehdarı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan davacının, kefalet sözleşmelerini kefalet limitini ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğunu el yazısı ile yazarak metnin altını imzaladığı, sözleşme tarihinin ise hemen kefalet sözleşmesi altında yazılı olduğu, şu halde dava dışı şirkete kullandırılan taşıt kredisinden, şirketin tek ortak ve yetkilisi sıfatıyla doğrudan faydalanan davacının, şekil eksikliği nedeniyle kefalet sözleşmelerinin geçersizliğini ileri sürmesinin, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğunu öngören, hakkın kötüye kullanılması yasağının da dayanağını oluşturan TMK’nun 2 maddesine aykırı olacağı, hukuk düzeninin bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanılmasını korumayacağı, dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine dayanak ve İİK’nun 152 maddesi uyarınca düzenlendiği sabit 47.939,37-TL tutarındaki rehin açığı belgesine dayalı davalı alacağından, davacının, dava dışı kredi lehdarı ile birlikte müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğu anlaşılmış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi haklı bulunmuştur (bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/(19)11-356 esas, 2022/1160 karar sayılı, 27/09/2022 tarihli kararı). Yukarıda izah edilen gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, tahkikatı gerektirir bir husus ve eksik delil bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, davanın reddine, menfi tespit davasında herhangi bir ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden ve İİK’nun 72/4 fıkrası koşulları oluşmadığından davalının, davacının davası reddedildiğinden İİK’nun 72/5 fıkrası koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Temlik alan davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2020 tarih ve 2018/465 Esas – 2020/138 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; a)Davanın REDDİNE, b)Menfi tespit davasında herhangi bir ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden ve İİK’nun 72/4 fıkrası koşulları oluşmadığından davalının, davacının davası reddedildiğinden İİK’nun 72/5 fıkrası koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90TL harcın, davacı tarafından yatırılan toplam 818,69 TL harçtan mahsubu ile bakiye 638,79 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Temlik alan davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden temlik alan davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 818,5 TL ( 54,40 TL + 764,10 TL ) istinaf karar harcının talep halinde temlik alan davalıya iadesine, 8-Temlik alan davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve dosyanın istinafa gidiş-dönüş ücreti 63,00 TL olmak üzere toplam 211,6 TL’nin davacıdan alınarak temlik alan davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.