Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/61 E. 2023/587 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/61 Esas
KARAR NO: 2023/587 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/1089 Esas – 2018/909 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı taraf iddiasında özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında arasında bayiilik sözleşmesi akdedildiğini, davalının sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği fakat herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/09/2018 tarih ve 2016/1089 Esas – 2018/909 Karar sayılı kararı ile; “… İcra dosyası, davacının bildirdiği deliller getirtilerek dosya içerisine alınmış; davacının ticari defter ve belgeleri incelenmek suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan bilirkişi raporunda davacının ticari kayıtlarında davalıya ait hesap ve alacak kaydı bulunmadığı, davalıya yapılan satışlar ve fatura tutarların ana bayi tarafından yapıldığı için muhasebe standartları açısından davacı yanın defter kayıtlarında yer almadığı, mal teslimatı ana bayi tarafından yapıldığı için teslimata dair kayıtların muhasebe standartları açısından davacı tarafın defter kayıtlarında bulunmadığı rapor edilmiştir. Her ne kadar davacı taraf tahkikat aşamasında bir kısım bayilerin isimlerin çalıştığı bölgeleri bildirerek bu bayilerin muhasebe kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi talep etmiş ise de davanın tarafı olmayan 3. Kişilere ait ticari defter ve kayıtların delil olarak ibrazı ve incelenmesinin dava dilekçesinde ve ön inceleme aşamasında bildirilmeyen yeni delil ve belge mahiyetinde olduğu, davalı yanın açık muvafakatı bulunmaması nedeni ile iddianın genişletilmesi niteliğindeki yeni delil toplanması isteklerinin reddine karar verilmiş olup, davacının dava dilekçesinde ayrıca yemin deliline dayandığı anlaşılmakla davalı tarafa yemin teklif edip etmeyeceği hususu hatırlatılmış, davacı vekilinin imzası ile tasdik ettiği beyanına göre yemin teklif etmeyeceklerini açıklaması karşısında mevcut delil ve belgelerden alacağın varlığı ve miktarının kanıtlanamamış olması gözetilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İşbu dava dosyası ile davalı aleyhine başlatmış oldukları İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına davalı tarafça yapılmış olan haksız itirazın iptalinin talep edildiğini, Yapılan yargılama neticesinde yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiğini, işbu kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle istinaf konun yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu, Mahkemece ilgili bayilerin kayıtları incelenmeksizin karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece dava konusu alacağın mevcut bilgi ve belgelerle ispatlanmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de işbu karar ve gerekçenin isabetsiz olduğunu, Öyle ki, dosya muhteviyatında yer alan bilirkişi raporunun başlangıç kısmında genel hatlarıyla davalı ile müvekkil şirket arasındaki sözleşmesel ilişkiye değinildiğini, yapılan değerlendirme neticesinde ürünlerin doğrudan müvekkil şirket aracılığıyla davalıya ulaştırılmadığı, bu işlemin önce müvekkil şirket tarafından baş bayiiye, daha sonra baş bayiiden diğer bayiilere olacak şekilde bir sıralamayı izleyen işlemler bütünü olduğunu ve bu sebeple de müvekkil şirket tarafından davalıya kesilen bir fatura olmadığından dolayı, incelenen defter ve belgelerden ödeme ve tutarlarının tespitinin mümkün olmadığı, bunun ancak …’ e ürünleri teslim eden bayiinin muhasebe kayıtlarının incelenmesi neticesinde mümkün olacağı hususlarının belirtilmiş olduğunu, Mahkemece davanın genişletilmesi olarak nitelendirilen hususta; mal teslimine ilişkin ana bayi defterlerinin incelenmesi talebinde bilirkişinin tespitine dayanıldığını ve bu nedenle de ilgili rapor doğrultusunda ana bayi defterlerinin incelenmesinin zorunlu olduğunu, ayrıca dava dilekçelerinin deliller kısmında her türlü yasal delile dayandıklarının da ayrıca belirtildiğini, o halde mahkemece iddianın genişletilmesi olarak yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, işbu sebeple davalı …’in ürünleri teslim aldığı yetkili satıcıların numarası, dağıtım bölgesi ve isimlerinin mahkemeye bildirildiğini ve işbu şahısların muhasebe kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinin mahkemeden talep edildiğini, Taraflar arasındaki akdedilmiş sözleşmenin “ödeme” başlıklı 6.4 maddesinin; “…Bayi’nin herhangi bir nedenden ötürü ödemelerini yapmaması halinde; söz konusu borç … tarafından … A.Ş. Baş Bayisi’ne ödenecektir. Bu durumda …, bayinin borcunu ödediği oranda … A.Ş. Baş Bayisinin Bayiden olan alacaklarına halef olacaktır. Bayi bu hususu şimdiden gayrı kabili rücu olarak kabul beyan ve taahhüt eder.” şeklinde olduğunu, davalı … tarafından da borç ödenmediğinden …’nin söz konusu borcu ödeyerek alacaklının alacağına halef olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 190. maddesinin; “Devreden, devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür.” şeklindeki hükmü gereğince devreden bayilerin alacağı devir alan …’ ye alacağını ispata yarar belgeleri vermekle yükümlü olduğunu, işbu hali ile davalı işlemlerini bayiler ile yaptığından ve işbu husus dava dilekçelerinde belirtildiğinden iddiaların genişletilmesi olarak değerlendirilmesinin isabetsiz olduğunu, Bu sebeple dava dosyasına listesi sunulan bayilerdeki kayıtlarda inceleme yapılması üçüncü kişi nezdindeki belgelerin incelenmesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, Mahkemece bu talepleri yerinde görülmeyerek, eksik inceleme sonucu hüküm kurulmasının, işbu kararın somut gerçekten uzak ve haksız olduğunun en açık göstergesi olduğunu, Tüm bu nedenlerle, eksik inceleme sonucu yerel mahkeme tarafından davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf incelemesine tabi tutularak ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini beyanla; Açıklanan hususlar ve re’sen nazara alınacak nedenlerle; Yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı borçlu icra Müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesi ile, söz konusu takipte İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olmadığını, ikamet adresinin … Mahallesi Denizli olup borçlunun ikamet adresine göre Denizli İcra Dairelerinin yetkili icra dairesi olduğu belirtilerek yetkiye, borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiğini beyan etmiştir. İİK 67.m. uyarınca açılan itirazın iptali davalarında yetkili icra müdürlüğünde icra takibi yapılmış olması bir dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiğinden, öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığının incelenmesi gerekir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde davalı tarafça yasal sürede borca ve ferilerine itirazın yanında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edildiği görülmüş olup, mahkemece icra dairesinin yetkisine itiraza ilişkin bir değerlendirme yapılmadan, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Somut olayda, davacı …Ş.(Eski unvan:… A.Ş.) ile … Hizmetleri – … arasında 11/12/2009 tarihli SÖZLEŞME başlıklı bayilik sözleşmesinin imzalandığı anlaşılmıştır. Düzenlenen sözleşmenin Madde 5. Ürün/Ürünlerin Nakliye Ve Teslimi başlıklı 5.2. Maddesinde; ” Ürün/Ürünler Türkiye genelinde Abone temsilcilerine … A.Ş.’ın dağıtım kanalıyla dağıtılmaktadır. Bayi Ürün/Ürünleri doğrudan … baş bayiinden kendi imkanları ile masrafı kendisine ait olmak üzere teslim alabileceği gibi istenildiği takdirde … Dağıtım baş bayii tarafından ürüm/ürünler BAYİ’ ye teslim edilebilir, ” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşmenin Madde 6. Mali Hükümler başlıklı 6.2.Madde Abonelik komisyonu/indirimi alt başlığında; “Bayii satışını gerçekleştirdiği yayın başına nihai satış fiyatı üzerinden % 30 oranında komisyon/indirim alma hakkını haiz olup; bu komisyon Bayiye düzenlenecek yayın faturasında üst fiyat üzerinden indirim olarak uygulanacaktır. Bu şekilde tespit edilen komisyon BAYİ’ye ürün olarak peşin verilir.Faturalandırma … A.Ş. Baş bayisi tarafından yapılır,” hükmü düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre davalı bayi …’e faturalandırmanın ilgili baş bayii tarafından yapılacağı anlaşılmaktadır. … A.Ş. davacı …Ş.(Eski unvan:…Basım A.Ş.)’ den dağıtımlarını yapmak üzere almış olduğu Ürünleri baş bayilere aktarmakta baş bayilerde ilgili bayilere ürünlerin dağıtımlarını gerçekleştirdiği anlaşılmıştır. … A.Ş. baş bayi’ye ürün aktarımını yaparken satışı temsil eden faturalandırmayı gerçekleştirmekte, Baş bayii ilgili alt bayilere ürün dağıtımını yaparken satışı temsil eden faturalandırmayı gerçekleştirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenmiş olan ilgili sözleşmenin Madde 6.Mali Hükümler başlığının Madde 6.4. Ödeme alt başlığında; “İşbu sözleşme … MEDYA arasında akdedilmekle birlikte ürün/ürünlerin satışı … adına … A.Ş baş bayisi aracılığıyla bayi’ye yapılacaktır. Bu kapsamda bayi tarafından sipariş edilen ürün/ürünlerin bedeli doğrudan doğruya ürün/ürünlerin satışını gerçekleştiren … A.Ş. ana bayisi tarafından bayi adına faturalandırılacaktır. BAYİ, abonelerden tahsil ettiği ürün/ürünler bedelini iş bu sözleşmeye göre hak kazanacağı komisyon tutarını mahsup ettikten sonra kalan kısmını … tarafından tek taraflı olarak belirlenecek tahsilat tarihinden en geç 10 gün içerisinde ürün/Ürünleri teslim aldığı … A.Ş. baş bayisine ödemekle yükümlüdür. Bayinin herhangi bir nedenden ötürü ödemelerini yapmaması halinde;söz konusu borç … tarafından … A.Ş. baş bayisine ödenecektir. Bu durumda …, bayinin borcunu ödediği oranda … A.Ş. baş bayisinin bayiden olan alacaklarına halef olacaktır.Bayi bu hususu şimdiden gayrı Kabil’i rücu olarak kabul beyan ve taahhüt eder,” hükmü düzenlenmiş olup madde içeriğine bakıldığında … A.Ş. baş bayisine alt bayilerin ödeme yapmamaları halinde baş bayi’ye davacı …Ş.(Eski unvan:… A.Ş.) tarafından bayinin borcunu ödediği oranda … A.Ş. baş bayisinin bayiden olan alacaklarına halef olacaktır, düzenlemesi uyarınca somut olayda davalı bayi … tarafından baş bayiye borç ödenmediğinden … söz konusu borcu ödeyerek alacaklının alacağına halef olduğu belirtilmiştir. Mahkemece davacı tarafın ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi raporunda; Ürünlerin doğrudan davacı şirket aracılığıyla davalı bayiye ulaştırılmadığı, bu işlemin önce davacı şirket tarafından baş bayiiye, daha sonra baş bayiiden diğer bayiilere olacak şekilde bir sıralamayı izleyen işlemler bütünü olduğunu ve bu sebeple de davacı şirket tarafından davalı bayiye kesilen bir fatura olmadığından dolayı, incelenen defter ve belgelerden ödeme ve tutarlarının tespitinin mümkün olmadığı, bunun ancak davalı bayi …’ e ürünleri teslim eden baş bayiinin muhasebe kayıtlarının incelenmesi neticesinde mümkün olacağı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesinde, davalı bayi …’ in ürünleri teslim aldığı yetkili satıcıların numarası, dağıtım bölgesi ve isimlerini mahkemeye sunar, işbu şahısların muhasebe kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesini talep ettiği halde mahkemece, davacının delil olarak dayandığı 3. Kişilere ait muhasebe ve defter kayıtlarının iddianın genişletilmesi kapsamında bulunup davalının açık muhafakatı bulunmaması nedeniyle bu yöndeki inceleme talebinin reddine karar verilmiş ise de, davacının taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.4. Madde hükmü uyarınca davalı bayiden alacaklı olup olmadığının tesbiti yönünde bilirkişi raporunda ayrıntısı belirtildiği davalı bayi …’ e ürünleri teslim eden baş bayilerin muhasebe kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacının alacaklı olup olmadığı tesbit edilebileceğinden sözleşme kapsamında baş bayilerin ticari defterlerinin incelenmesi iddianın genişletilmesi mahiyetinde olmayıp mahkemenin bu yöndeki tesbiti yerinde görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi raporundaki tesbitler ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de gözetilerek davalı bayiye ürünlerin satışını yapan davacı vekilinin bildirdiği baş bayiler ile davalı bayinin ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/09/2018 tarih ve 2016/1089 Esas – 2018/909 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.