Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/602 E. 2023/1035 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/602
KARAR NO: 2023/1035
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/1 Esas – 2021/33 Karar
TARİHİ: 19/01/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında muhtelif tarihlerde mal alım ve satımı yapıldığını, davalının çeşitli aralıklarla davacıdan mal satın aldığı ve malların da davalıya teslim edildiği, satılan mallara ilişkin irsaliyeli faturaların dosyaya sunulduğu, davalı tarafın bu alım satımlara ilişkin bakiye borcunun olduğunu ve bunu ödemediğini, alacağın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ederek, takibin durduğunu beyanla davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu olan faturalar nedeni ile müvekkilinin davacıya bir borcunun bulunmadığını, delil listesinde sunulan Kartal … Noterliğinin 09.10.2018 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarname ile taraflar arasında kırtasiye ve oyuncak alımı nedeni ile çek ile ödeme konusunda anlaşmaya varıldığını, daha sonra davacının bu sözlü anlaşmaya uymayarak çek ile ödeme konusunda ihtilaf oluştuğunu, ilgili faturaları icraya koyduğunu, bunun üzerine fatura konusu malların yine delil listesinde sunulan iade faturası ile eksiksiz ve tam olarak davacıya iade edildiğini, delil listesinde sunulan … sıra nolu ambar sevk fişinden de anlaşılacağı üzere davacı tarafın kötü niyetli olarak malları teslim almadığı ve bu şekilde haksız kazanç sağlama yoluna gittiğini, müvekkilinin davacıya söz konusu faturalar nedeni ile bir borcunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/01/2021 tarih 2020/1 Esas – 2021/33 Karar sayılı kararında; “Dava hukuki niteliği itibariyle, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.11.2019 tarih, 2018/550 Esas, 2019/501 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi olmuştur. İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır. İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır. b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 28 Eylül 2018 tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya 02.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından 01.10.2018 tarihli itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın 10.12.2018 tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yan bilirkişi incelemesine katılmamış ve ticari defterlerini sunmamıştır, davacı yanın 2017-2018 yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı yan ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ticari defterlerin davacı lehine delil netiliğine sahip olduğunu, davacının 2017 yılına ait 23 adet faturanın mevcut olduğunu, davacının davalı adına düzenlediği faturalar konusunda 2017 ve 2018 de BS/BA yönünde taraflar arası bir uyuşmazlık bulunmadığını, 2017 BS formları ve davalının 2017 BA formlarının hem birbirleri ile hem de davacı şirket defterleri ile uyumlu olduğunu, Davacının icra takip tarihi itibari ile davalıdan 40.349,98 TL alacaklı olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının davalıdan 35.749,20 TL talep edebileceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. 15/10/2019 tarihli celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, bu kararı içeren duruşma zaptının davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı görülmüştür. Bilirkişi incelemesinde tarafların BA/BS formlarının birbiriyle uyumlu olduğu, davalının cevap dilekçesi içeriğinden de malları teslim aldığının anlaşıldığı dolayısıyla davacının mal teslimi olgusunu ispat ettiği görülmüştür. Davalı yan davacının çek ile ödeme anlaşma yapıldığı ve bu hususta ihtilaf olduğu, davacıya malları iade etmek istediğini, davacının malları teslim almadığını iddia etmiş ise de taraflar arasındaki mal satımında ödemenin çek ile yapılacağı ve bu çek ile ödeminin davacı tarafça kabul edilmediğine ilişkin somut delil davalı tarafından dosyaya sunulamamıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.”gerekçesi ile, ” Davanın KISMEN KABULÜ İLE, -Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 35.711,04 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine, -Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/1 Esas ve 2021/33 karar sayılı dosyasında ” 1-Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptaliile, takibin 35.711,04 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine, 2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınanasıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verildiğini ancak verilen bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Davacının iddia ettiği üzere dava konusu olan faturalar nedeniyle müvekkilinin davacıya bir borcunun bulunmadığını; delil listesinde sundukları Kartal … Noterliği’nin 9 Ekim 2018 tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesinden de anlaşılacağını, müvekkille davacı arasında kırtasiye ve oyuncak alımı nedeniyle çek ile ödeme konusunda anlaşıldığını, daha sonra davacı tarafça taraflar arasındaki sözlü anlaşmaya uyulmayarak çek ile ödeme konusunda ihtilaf oluştuğunu ve ilgili faturaların icraya konduğunu; bunun üzerine fatura konusu yediimizde bunlunan malların yine delil listelerinde sundukları iade faturalarıyla eksiksiz ve tam olarak davacıya iade edildiğini, Ancak yine delil listelerinde sundukları … sıra nolu ambar sevk fişinden de anlaşılacağını, davacı tarafça kötüniyetli olarak malların teslim alınmadığını ve bu şekilde haksız kazanç sağlanma yoluna gidildiğini, Yargılama esnasında Yerel Mahkeme’ce yapılacak bilirkişi incelemesinden de anlaşılacağını, söz konusu davacıya göndermiş oldukları ihtarname, iade faturaları ve ambar sevk fişinden de anlaşılacağını, müvekkilinin sözkonusu faturalar nedeniyle bir borcu bulunmadığı anlaşılacakken bilirkişi raporunda ”…iade faturalarının, davacının davalıdan talep edebileceği alacağın tespitinde dikkate alınamayacağı kanatine varılmıştır. ” gerekçesi ile kendi sundukları delilleri dikkate almadığını ve aleyhlerine bir rapor düzenlendiğini, Oysa cevap dilekçesinde sunmuş oldukları ihtarnamelerin, iade faturaları ve ambar sevk fişleri müvekkilinin davacıya borcu olmadığını kanıtlar nitelikte olup raporun bu yönüyle de eksik ve hukuka aykırı olduğunu, bununla alakalı yerleşik Yargıtay Kararları bulunmasına rağmen yerel mahkeme ve bilirkişinin eksik inceleme ile dosyayı karara çıkardığını, (10. Hukuk Dairesi 2020/5714 E. , 2020/7958 K.) Her ne kadar taraflar arasında ticari ilişki gereğince fatura içeriğinde yer alan kırtasıye ve oyuncakların ticari ilişkiye konu olmuş ise de davacı tarafça müvekkilinin talep etmemesine rağmen fazla fazla adetlerde mallar gönderilerek faturaya konu edilmesi ve müvekkilinin de aradaki sözlü anlaşmaya aykırı davranılması nedeniyle ticaretten vazgeçerek söz konusu teslim aldığı malları eksiksiz olarak davacıya göndermesine rağmen davacı tarafından da malların teslim alınmayarak bu şekilde alacak iddia etmesinin TTK’ya aykırı olduğundan dolayı açılan davanın reddi gerekmekte iken yerel mahkemenin bilirkişinin eksik incelemesine dayanarak dosyadaki herhangi bir evraklarını, ihtarname ve faturalarını ambar sevk fişlerini yok sayarak davayı kabul ettiğini, ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ticari satış ilişkisinden doğan bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacının bakiye açık hesap alacağını talep ettiği davada davalı yan; taraflar arasında, ticari satış ilişkisinden doğan borcun çekle ödeneceğine dair sözlü anlaşma bulunduğunu, ancak davacının bu sözlü anlaşmaya uymayarak elindeki faturalara dayalı takip başlattığını, takibe itiraz edildikten sonra davalıda bulunan muhtelif kırtasiye ve oyuncak ürünlerinin iade faturaları ile davacıya gönderildiğini, davacının iade edilen ürünleri teslim almaktan imtina ettiğini, bunun üzerine davacıya ihtarname gönderildiğini, iade faturaları ile ambar sevk fişleri ve ihtarnamenin incelenmesi neticesinde borçlu olunmadığının anlaşılacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, taraf şirketlerin ba-bs formları vergi dairesinden celbedilmiş, takibe dayanak açık hesaba konu fatura ve irsaliyelerin davacı tarafından dosyaya ibrazı sağlanmış, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sekiz adet iade faturası ve ambar sevk fişleri ile 09/10/2018 tarihli ihtarname örneğini de sunduğu anlaşılmıştır. Taraf defterleri üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davalı yanın ihtara rağmen ticari defterlerini inceleme sunmaması nedeniyle, davacı defterleri ile dosyadaki deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor tanzim edilmiştir. Alınan mali bilirkişi raporu ile davacı tarafından davalıya satılan ürünlere ilişkin açık hesaba konu satış faturalarının hem davalı hem de davacı tarafından vergi dairesine bildirildikleri, davalının yaptığı ödemelerin mahsubunun yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 40.349,98-TL alacaklı göründüğü tespit edilmiştir. Davalı taraf açık hesaba kayıtlı fatura muhtevası ürünlerin kendisine teslim edildiğini kabul etmiş, ancak taraflar arasında çek ile ödeme yapılacağı hususunda sözlü anlaşma bulunduğunu ileri sürmüş ise de; bu türden bir anlaşmanın varlığını kanıtlar delil sunmadığı gibi, bakiye borcun çek ile ödendiğini de ispatlayamamıştır. Cevap dilekçesine ekli iade faturaları takip tarihinden sonra tanzim edilmiştir. İade faturasına konu ürünlerin davacı tarafından teslim alınmadıkları da çekişmesizdir. Yine takip tarihinden sonra davacıya gönderilen 09/10/2018 tarihli ihtarname ile, taraflar arasındaki çekle ödeme yapılacağına dair sözlü anlaşmaya riayet edilmeyerek başlatılan takibe itiraz edildiğinin, davacıya gönderilen iade faturalarına konu ürünlerin teslim alınmaması halinde, mahkemeye başvurularak ürünlerin yediemine bırakılacağının beyan edilmiş olması da çekle ödeme yapılacağına dair anlaşma bulunduğunu ispata yeterli değildir. Davalının davacıya bakiye satış bedeli borcu bulunduğu, ödeme olgusunun ispat olunamadığı, kendi edimini ifa etmeyen davalının takip ile temerrüde düştüğü sabit olduğuna göre mahkemece takipte talep edilen asıl alacak tutarı olan 35.711,04 TL üzerinden davanın kısmen kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve kanuna uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.439,42 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 610,00TL harcın mahsubu ile bakiye 1.829,42 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.