Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/597 E. 2022/919 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/597 Esas
KARAR NO: 2022/919 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2020
DOSYA NUMARASI: 2020/273 Esas – 2020/706 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekil dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari alım satımdan kaynaklı cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, davalının borcunu ödemediğini, müvekkilini oyaladığını, davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başladıklarını, takibe itirazla durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın açılmasının usule aykırı olduğunu, müvekkili şirketin FETÖ/PDY kapsamında olduğunu ve kayyum ataması yapıldığını, KHK kapsamında TMSF’ye devredildiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında ticari bir ilişkiden doğan herhangi bir borcun bulunmadığını, davanın hukuka aykırı ikame edildiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarih Esas Karar sayılı kararında; ” … davacı tarafın dava dilekçesi itibariyle davacı şirket ile davalı arasında ticari alım satımdan kaynaklı cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, davalının borcunu ödemediği, icra takibine başlandığı, takibe itirazla takibin durduğu belirterek itirazın iptali ile takibin devamı talep ve dava ettiği, davalının cevap dilekçesi ile davanın açılmasının usule aykırı olduğunu, müvekkili şirketin FETÖ/PDY kapsamında olduğunu ve kayyum ataması yapıldığını, KHK kapsamında TMSF’ye devredildiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında ticari bir ilişkiden doğan herhangi bir borcun bulunmadığını, davanın hukuka aykırı ikame edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, olağanüstü hal ilanından sonra çıkartılan 670 KHK nın 5 maddesi ve 675 sayılı KHK 16/1 maddesi kapsamında değerlendirildiğinde KHK düzenlemesi öncesinde açılan davalar ve icra takipleri konusunda düzenleme yapıldığı ve bu davaların usulden reddine karar verilmesini düzenlediği, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip tarihinin 13.2.2017 tarihi olduğu, 670 KHK nın 5 maddesi ve 675 sayılı KHK 16/1 maddesi ilişkin düzenlemelerin takip öncesinde yapılan düzenlemeler olmasından dolayı mahkememizce usulden red talepleri yerinde görülmediği, bununla birlikte celp edilen ticari sicil kayıtları itibariyle davalı şirket KHK kapsamında ticari sicilden terkin edildiği, sonrasında TMSF devir itibariyle kayyım atanmak suretiyle tekrar ticari sicil kaydının aktif edildiği, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen kararın İstanbul BAM 13 HD’nin 2018/1628 esas 2020/267 karar sayılı ilamıyla kaldırıldığı, kaldırma kararı uyarınca yargılamaya devam edilerek tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, taraf vekillerinin hazır bulunduğu duruşmada gerekli ihtarların yapıldığı, mali müşavir … tarafından rapor hazırlandığı, rapor içeriğinden davalı tarafın 2015-2016-2017 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinde bulunduğu, davalının kayıtlarında davacıya 58.809,17 TL tutarında borç bakiyesinin olduğu, raporun taraflara tebliğ edildiği, rapora karşı itiraz dilekçesinin sunulmadığı, icra dosyasında talep edilen miktar ile raporun denetime ve hükme elverişli olduğu da dikkate alınarak davanın ispatlandığının kabul edildiği, dava konusu alacağın faturaya dayandığı, likit olduğu, davalının kötü niyetli itirazla takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Açılan itirazın iptali davasının KABULÜ ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile TAKİBİN DEVAMINA, 2-İİK’nun 67 maddesi uyarınca takip konusu alacağın faturaya dayalı likit olduğu ve davalının kötü niyetli itirazla takibin durmasına sebebiyet verilmesinden dolayı 58.768,92 TL alacağın %20’sini oluşturan 11.753,78.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin halihazırda TMSF yönetiminde olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında ticari bir ilişkiden doğan herhangi bir borç bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin, alacağın kaynağı hizmeti yahut satış konusunu dahi tespit edemediğini, borcun faturaya dayalı olmasının sözleşmenin karşı tarafı olan davacı yan tarafından ifa edildiğini ispat etmeyeceğini, dosyada davacının üzerine düşen yükümlülükleri ifa ettiğine dair hiçbir tespit bulunmadığını, Davacıya karşı müvekkili şirket nezdinde haklı ve borcun bedelinin davacı yan tarafından ifa edildiği herhangi bir borç bulunmadığını, dava ve takibin hukuka aykırı ve haksız olarak ikame edildiğini, ortada yalnızca davacının beyanları üzerine kurulmuş bir karar olduğunu, kararın yeterli delil incelemesinden yoksun bulunduğunu, bilirkişi raporunun, davacının davalı müvekkiline hangi hizmeti sunduğuna yahut sunup sunmadığına, teslim/ tesellüme yönelik hiçbir tespit içermediğini, mahkemenin bunları göz önüne almaksızın, salt davacı yanın beyanlarına dayalı bir hüküm kurduğunu, hüküm kurarken de icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin gerekçesiz ve hakkaniyete aykırı şekilde müvekkiline yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin davanın esasına yönelik tespitlerinin de eksik olduğunu, Müvekkili şirkete kayyum atandığını, şirket yönetiminin halen TMSF ve atadığı yöneticiler tarafından sevk ve idare edildiğini, 6758 sayılı Kanunun 20 maddesi uyarınca, talepleri doğrultusunda harç şartı aranmaksızın istinaf talebinde bulunduklarını belirterek, davacının itirazın iptali talebi yerinde değilken, davalı müvekkilinin kusuru olmaksızın, kararda müvekkili aleyhine, davacı yana ödenmesine karar verilen alacak, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin kararın bozularak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, mal satımı nedeniyle açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; davacı, mal teslim ettiğini iddia ettiğine göre bu iddiasını yazılı delillerle ispat etmek zorunda olup, salt fatura düzenlenmesinin malın teslimini göstermeyeceği, ancak alacağa dayanak faturalar davalı defterine kayıt edilmiş veya Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne BA formları ile davalı tarafından faturalar bildirilmiş ise faturalar kapsamındaki malların teslim alınmış olduğunun kabulünün gerektiği, bu kapsamda mahkemece davalı şirket ticari defterleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, takip tarihi itibarı ile davalının kayıtlarında davacıya 58.809,17 TL tutarında borç bakiyesi bulunduğunun tespit edildiği, mahkemece bu tespite göre ve verilen karar sonucuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiği, alacağın likit ve itirazın haksız olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 4.014,50.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan toplam 1.003,62.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.010,88.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.