Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/592 E. 2023/1033 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/592 Esas
KARAR NO: 2023/1033 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1128 Esas – 2021/65 Karar
TARİHİ: 21/01/2021
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin müvekkillerine karşı 18/07/2016 tarihinde İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, takibin dayanığının 02/02/2009 tediye ve 10/07/2017 vade tarihli 70.000,00 USD bedelli senet olduğunu, söz konusu senet üzerinden müvekkiller aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin … yönünden kesinleştiğini, … İnşaat yönünden henüz tebligat aşamasının tamamlanmadığını, ancak davacıların hiçbir borcunun olmaması nedeniyle bu davanın açıldığını, icra takibine konu edilen senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, senette tanzim yerinin bulunmadığını, keşideci olarak yer alan … Tic. AŞ’nin de adresinin senette yer almadığını, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine konu senedin teminat senedi olduğunu, vadesi, kefil bölümü ve diğer unsurların sonradan doldurulmak suretiyle icra takibine konu edildiğini, davalının senede konu borcun hangi ticari ilişkiden doğduğunu ispat ile mükellef olduğunu, müvekkillerinin hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkili …’nın satış noktası sözleşmesinin kefili olduğunu, davalı tarafından aynı miktar paranın tahsili için mükerrer icra takibine giriştiğini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması talebinin mevcut olduğunu, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin müvekkili … Tic. AŞ yönünden takibin tebliğ edilmemiş olması nedeni ile asıl alacağın %15’ini aşmayacak şekilde teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını, dava konusu senet ile icra takibinin borçlusu olmadıklarının tespitini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, özetle, davacılar ile müvekkilinin üretmiş olduğu ve sözleşme süresince üreteceği ürünlerin satışı hususunda anlaşma imzalandığını, sözleşmenin davacı … İnşaat tarafından müşteri ve diğer davalı … tarafından müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, müvekkilinin sözleşme şartlarının davacı yanca eksiksiz olarak yerine getireceğine inanarak davacı yana bir defaya mahsusu olmak üzere 70.800,00 TL tutarında da reklam bedeli adı altında davacıya yardımda bulunmak amacıyla ödeme yaptıklarını, davacının sözleşme hükümlerine uygun satış rakamlarını yakalamadığını ve özen borcuna uymadığını, kotanın sözleşmede belirtilen süre içinde satışının gerçekleştirilmediğini, dava konusu senedin kambiyo vasfına haiz olduğunu, senedin sözleşmenin teminatı olarak tanzim edildiğine dair herhangi bir ibarenin yer almadığını, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız takibin taraflar arasında imzalanan 02/02/2009 tarihli sözleşmeden doğan “cezai şarta bağlı” alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibi olduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğunu savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/01/2021 tarih 2017/1128 Esas – 2021/65 Karar sayılı kararında;”Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davacılar, davalı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinin haksız olduğunu, bonoda tanzim yerinin gösterilmediğini, bononun teminat niteliğinde olduğunu, davalıya hiçbir borçlarının olmadığını, davalı tarafından aynı alacağın tahsili amacıyla bir başka icra takibinin daha açıldığını beyan ederek menfi tespit isteminde bulunmuşlardır. Davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını, bonoda tanzim yerinin gösterildiğini, davacıların teminat senedi iddiasının yerinde olmadığını, davacıların satış noktası sözleşmesine aykırı davrandıkları için bononun takibe konulduğunu, takibin sözleşmeye aykırılıktan doğan cezai şarta bağlı alacağın tahsiline yönelik olduğunu savunmuştur. Tarafların bildirmiş olduğu delil ve belgeler toplanmış, mükerrer takip olarak bildirilen İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası getirtilmiş, akabinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mali müşavir ve sorumluluk uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 24/01/2020 tarihli bilirkişi raporu ve tarafların itirazı üzerine aldırılan 24/08/2020 tarihli ek raporda; davacı … İnşaat ile davalı arasında 02/02/2009 tarihli Satış Noktası Sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin diğer davacı … tarafından hem şirketi temsilen hem de kendi şahsı adına müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, davacı şirketin sözleşmede belirtilen süre içinde 4.000 koli şartına ulaşamadığı, buna göre davacının sözleşmede taahhüt ettiği satış kotasını gerçekleştiremediği, cari hesap ilişkisi incelendiğinde davacının davalıya bir borcunun bulunmadığı, davalının “davacıya 70.800,00 TL tutarında reklam bedeli ödendiği” yönündeki iddiasını gerçekler bir fatura veya kayda davacı kayıtlarında rastlanmadığı, bu durumun davalı kayıtlarında yer aldığı, takibe konu bononun 70.000,00 USD tutarlı olduğu, bononun üzerinde “bedeli teminattır” şeklinde bir kaydın bulunmadığı, davalının “bononun cezai şart alacağını tahsil için takibe konduğu” yönündeki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu ayrıntılı olarak açıklanmıştır.Davacıların, takibe dayanak olarak gösterilen bononun kıymetli evrak vasfının bulunmadığı yönündeki iddiaları incelendiğinde; takibe dayanak olarak gösterilen 02/02/2009 tanzim, 10/07/2017 vade tarihli 70.000,00 USD bedelli bono üzerinde “teminat senedi” olduğuna dair bir kaydın veya bunu destekleyecek herhangi bir sözleşme hükmünün bulunmadığı, bono üzerinde tanzim yerinin yazılı olmadığı ancak tanzim yeri yazılı değil ise keşidecinin adı ve soyadının yanında yazan yerde tanzim edilmiş sayılacağı, buna göre tanzim yerinin olmaması nedeniyle bononun kambiyo senedi vasfında olmadığı yönündeki davacı iddiasının yerinde olmadığı, bononun kambiyo vasfının bulunduğu anlaşılmıştır. Tarafların defter ve belgeleri üzerinde yukarıda da belirtildiği şekilde yapılan inceleme sonucunda davacıların davalıya cari hesap ilişkisi nedeniyle herhangi bir borçlarının bulunmadığı görülmüştür. Davalı, 02/02/2009 tarihli Satış Noktası Sözleşmesi’nde belirtilen satış taahhüdünü yerine getirmeyen davacılar yönünden cezai şart alacağının tahsili için bonoyu takibe koyduklarını beyan etmiştir. Celp edilen İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibin dayanağı olarak “cezai şarttan doğan alacak” ifadesine yer verilmiş olup, takip talebinde 71.448,00 TL tutarındaki asıl alacağın tahsili talep edilmiştir. Buna göre davalının taraflar arasındaki sözleşmedeki satış kotasını yerine getiremeyen davacılar yönünden hem belirtilen icra takibini başlattığı, hem de davamıza konu İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı kambiyo senedine dayalı icra takibini başlattığı anlaşılmıştır. Davalı ile davacılar arasında 02/02/2009 tarihli Satış Noktası Sözleşmesi dışında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı dikkate alındığında; aynı bedel üzerinden (71.448,00 TL) bir cezai şarttan doğan alacak (İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve buna bağlı olarak açılan İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1203 Esas sayılı dosyası) diğeri de davaya konu icra dosyasına konu edilen 02/02/2009 tanzim tarihli bonoya dayalı iki farklı icra takibine girişilmiş olmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davalının dosyaya verdiği beyanlarla “bonoyu davacının satış taahhüdünü gerçekleştirememesi nedeniyle cezai şartın tahsili amacıyla takibe koyduklarını” ifade etmesi karşısında sözleşmeden kaynaklı cezai şartın tahsili için iki ayrı takibin başlatılmasının hukuki olmadığı anlaşıldığından davacıların menfi tespit taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.Davalının “reklam bedeli olarak ödenen paranın geri alınması” yönündeki beyanları olduğu görülmüş ise de, taraflar arasındaki sözleşmede bu bedelin geri alınacağına dair bir hükmün bulunmaması, davalının icra takibini başlatmalarının cezai şart alacağına dayalı olduğunu açıkça ifade etmesi hususları gözetildiğinde, takibin reklam bedelinin geri alınması amacıyla başlatılmadığı kabul edilerek, yukarıda belirtilen sonuca ulaşılmıştır.”gerekçesi ile, -Davanın kabulü ile, davacıların İstanbul Anadolu .İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ve bu takip dosyasına dayanak olarak gösterilen 02/02/2009 tanzim ve 10/07/2017 vade tarihli 70.000,00 USD tutarlı bono uyarınca davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, -Şartlar oluşmadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkemenin aynı alacak talebi üzerinden (Cezai şart alacağı) hem İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. hem de İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyaları olmak üzere davaya konu bono yönünden iki farklı icra takibine geçilmiş olmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmek suretiyle, sözleşmeye dayalı cezai şartın tahsili için iki ayrı takibin başlatılmasının hukuki olmadığının ve mevcut davaya konu takibin reklam bedelinin geri alınması amacıyla başlatılmadığının kanaatine varmak suretiyle davanın kabulü kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyaları muhteviyatını hatalı bir değerlendirme yapmak suretiyle karar verme cihedine gittiğini; verilen kararın açık bir şekilde hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin tamamen davaya konu olan senedin niteliğini ortadan kaldırır şekilde, davaya konu senetten borçlu olmadığına dair karar vermesinin açık bir şekilde hukuka aykırılık olduğunu; bir an için Yerel Mahkeme kararında haklı dahi olsa, ancak bonodan kaynaklı borçlu olmadığının tespitine değil, ortada kanaat getirilen mükerrer 2 ayrı icra takibi mevcut ise bunlardan bir tanesinin iptali yönünde karar vermek yerine, bonoyu tamamen hükümsüz hale getirecek şekilde hüküm tesis etmesinin açıkça hukuka aykırılık olduğunu, Yerel Mahkemenin aynı alacak talebi üzerinden (Cezai şart alacağı) hem İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. hem de İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyaları olmak üzere davaya konu bono yönünden iki farklı icra takibine geçilmiş olmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmek suretiyle, sözleşmeye dayalı cezai şartın tahsili için iki ayrı takibin başlatılmasının hukuki olmadığı ve mevcut davaya konu takibin reklam bedelinin geri alınması amacıyla başlatılmadığı yönündeki kanaate dayalı gerekçesinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, Ortada yerel mahkemenin tespitinin aksine davaya konu bono üzerinden başlatılan iki farklı bir takip söz konusu olmadığını; yerel mahkemenin açık bir şekilde hatalı değerlendirme yaptığını, Dosya kapsamında Yerel Mahkemenin tespitinin aksine davaya konu icra takip dosyası yönünden hiçbir zaman cezai şart alacağının tahsiline yönelik olduğuna dair bir beyanlarının dosya kapsamında bulunmadığını; dosya kapsamındaki ilk cevap dilekçelerinde de yer aldığı üzere görülen davaya konu olan alacağın, taraflar arasındaki satış sözleşmesi kapsamında davacı tarafa ödenen yardım bedelinin (Bayilik hizmet veya nakdi yatırım bedeli) sözleşme hükümlerine uyulmaması sebebiyle iadesine yönelik olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibinin başlatıldığını; Yerel Mahkemenin mükerrer olarak kabul ettiği İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı ilamsız takibi ise taraflar arasında imzalanan 02.02.2009 tarihli sözleşmeden doğan “ cezai şart” alacağına dayalı takip olduğunu, Her iki icra takibinin alacak talebi dayanaklarının tamamen farklı olduğunu; bu hususun her iki farklı icra dosyasının ödeme emri muhteviyatında da yer almakta olduğunu; Yerel Mahkemenin eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde, mükerrerlik iddiasıyla hatalı karar verdiğini, Ayrıca gerekçeli kararda geçen istanbul anadolu 4. asliye ticaret mahkemesi’nin 2017/1203e. sayılı dava dosyasının konusu tamamen farklıdır. yerel mahkeme bu kapsamda da hatalı bir değerlendirme yapmak suretiyle gerekçe oluşturmak suretiyle davanın kabulüne karar vermiştir.İstinafa konu olan dava dosyası davacı-borçlu şirketin Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasına konu olan bonodan kaynaklı açılan menfi tespit davası olduğunu; bonoya dayalı borçlu olmadığının tespiti davası olduğunu, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1203E. sayılı dava dosyasının ise; taraflarınca Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/37E. sayılı davası dosyası üzerinden açılan: Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı icra dosyasına vaki itiraz nedeniyle (İtiraz edenin Mahkemedeki dava dosyasının davacısı olan şirket olduğunu) taraflarınca açılan itirazın iptali davası olduğunu; itirazın iptali davasına konu olan icra dosyasındaki, alacaklarının dayanağının ise taraflar arasında akdedilen sözleşmelerden dolayı, … İnşaat firmasının sözleşme şartlarına uygun hareket etmemesi, satış kotasını doldurup doldurmaması nedeniyle sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağına dayanmakta olduğunu; bu dava dosyası ile dava dışı … tarafından Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. icra dosyası üzerinden borçlu olmadığının tespiti davasının ikame edildiğini ve her iki dava dosyasının birleştirilmesi kararı nedeniyle yargılamaya … E. sayılı dava dosyası üzerinden devam edildiğini; Yerel Mahkemenin gerekçesinde bu dava dosyasını ve dayanağı olan icra dosyasının davaya konu bono yönünden iki farklı icra takibine geçilmiş olmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmek suretiyle değerlendirme yapmak suretiyle karar vermesinin de apaçık bir şekilde hukuka aykırılık olduğunu; ortada hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilecek aynı kapsamda iki icra dosyasının bulunmamakta olduğunu; her iki icra dosyası alacak kalemlerinin tamamen birbirinden farklı olduğunu; Yerel Mahkemenin hatalı değerlendirdiğini, Yerel Mahkemenin dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporlarını dikkate almadan karar vermiş olmasının da eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde karar verildiğini ortaya koyduğunu, İstinafa konu olan dava dosyasında mevcut bilirkişi gerek kök gerekse işbu ek raporunda taraflar arasındaki 02.02.2009 başlangıç tarihli satış noktası sözleşmesine göre, müvekkili şirkete satmayı taahhüt ettiği ürün satışını yapmayarak, kotasını doldurmadığı ve sözleşmeye aykırı hareket edildiğini tespit ettiğini; bu hususun iddialarını doğrulamakta olduğunu; bu kapsamda davacıların iddiasını ispatlayamadığı, müvekkili şirketin ise iddiasını yasal deliller ile ispatladığı gerek kök gerekse ek bilirkişi raporu ile sabit olduğunu; böyle olmasına rağmen Yerel Mahkemenin davanın kabulüne karar vermesinin apaçık bir şekilde hukuka aykırılık olduğunu, İleri sürerek, istinaf dilekçelerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacılar aleyhine bonoya dayalı olarak başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı kambiyo takibine dayanak bonodan ve kambiyo takibinden ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar tarafından; takip ve dava konusu 70.000,00-USD bedelli bononun keşide yerini içermemesi nedeniyle bono vasfını haiz olmadığı, bu bononun davalı ile davacı şirket arasındaki 02/02/2009 tarihli satış noktası sözleşmesinin teminatı olarak verildiği, davalı tarafından sonradan doldurularak 71.448,00-TL asıl alacak 125,03-TL işlemiş faiz toplamı 71.573,03-TL üzerinden takibe konulduğu, açıklama kısmında ise senedin 20.000,00-USD’lik kısmının TL karşılığı olan 71.448,00-TL’nin takip konusu yapıldığının belirtildiği, davalının ayrıca satış noktası sözleşmesinden doğan cezai şart alacağı adı altında davacılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız takibi ile 71.448,00-TL cezai şart alacağı adı altında takip başlattığı, mükerrer takip bulunduğu, iş bu davaya konu kambiyo takibinin iptali için İstanbul Anadolu 11 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/747 esas sayılı dosyası ile şikayet yoluna başvurulduğu, davacı şirket yetkili olan diğer davacı …’in sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığı, bonoya şirket yetkilisi sıfatıyla attığı imzaların altının ise davalı tarafından daha sonra doldurulduğu ileri sürülmüş, takipten ve takip konusu senetten ötürü borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiştir. Davalı yan tarafından; davacı şirket ile davalı arasındaki satış noktası sözleşmesini diğer davacının kefil sıfatıyla imzaladığı, şirketin keşide ettiği takip konusu bonoya ise davacı …’in aval sıfatıyla imza attığı, satış noktası sözleşmesinin eki olan özel şartlar ile davacı şirkete iki yıllık sözleşme süresi için toplam 4000 koli satış kotası getirildiği, ayrıca 70.800,00-TL reklam yardımı yapıldığı, bu kotanın doldurulmaması nedeniyle verilen yardımın iadesi amacıyla, dava konusu bonoya dayalı takip yapıldığı, bonoda keşideci adresi yazılı olduğundan düzenleme yerinin mevcut olduğu ve bononun unsurlarının tam olduğu, mükerrer takip iddiasına konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız takibinin ise cezai şart alacağının tahsili amacıyla başlatıldığını, takip dayanaklarının farklı olduğunu, bu takibe davacı … tarafından açılan menfi tespit davası ile, bu takibe süresinde yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının birleştiğini ve İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1203 esas sayılı dosyasında yürütüldüğünü savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, dava konusu takip dosyası ile mükerrer takip iddiasına konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız takip dosyası, İstanbul Anadolu 11 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/747 esas sayılı dosyası, davacılar tarafından yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma dosyası ve İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1203 esas sayılı dosyası, taraflar arasındaki sözleşme ve bono örneği dosya arasına alınmış, taraf defterleri üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılarak kök ve ek raporlar tanzim edilmiştir. Alınan kök ve ek raporlar kapsamından; davalının davacı şirkete, 70.800,00-TL reklam yardımını fatura karşılığı ödediği, takip tarihi itibariyle her iki tarafın ticari defterlerine göre birbirlerinden alacaklı ve borçlu olmadıkları, açık hesap bakiyesinin sıfır olduğu tespit edilmiştir. Davacıların mükerrer takip iddiasına konu icra dosyası İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız takibinin 71.447,00-TL cezai şart alacağının tahsili açıklaması ile başlatıldığı, bu takip dosyasına karşı açılan menfi tespit ve itirazın iptali davalarının birleştiği ve İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1203 esas sayılı davasının derdest olduğu, incelenen dava dosyası kapsamından, takip dayanağının, taraflar arasındaki satış noktası sözleşmesinin E-Ceza Şartı maddesinde düzenlenen ve yine sözleşmenin 18 maddesi uyarınca, haftalık 38 koli satış kotasının sağlanamaması suretiyle özen borcunun ihlali halinde ödeneceği kararlaştırılan 70.000,00-USD cezai şart olduğu, cezai şartın takibe konu edilen tutarının tahsilinin talep edildiği, dairemize istinaf yolu ile gelen davaya konu kambiyo takibinde ise davalının, davacı şirketin satış kotasını sağlayamaması nedeniyle ödenen reklam yardımının tahsili amacıyla takip dayanağı bonoyu takibe konu ettiğini açıkladığı, takip tutarları benzer olmakla birlikte, dayandıkları alacağın farklı olması nedeniyle mükerrer takip iddiasının yerinde olmadığı, mahkemenin mükerrer takip gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermesinin isabetsiz olduğu, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu 70.000,00-USD bedelli senet incelendiğinde; davacı şirketin keşideci, davacı …’in kefil/aval sıfatıyla senedi imzaladıkları, lehdarın davalı olduğu, bonoda tediye tarihinin 02/02/2009, vade tarihinin 10/07/2017 olduğu, diğer ifade ile bonoda çifte vade bulunduğu, öte yandan bonoda keşide tarihi ve keşide yerinin yer almadığı, keşideci olarak bonoyu imzalayan davacı şirket kaşe ve imzası altında şirket adresinin bulunmadığı, aval …’in adresinin yazılı olduğu, ödeme yeri, düzenleme yeri kayıtlarını içermediği gibi, keşidecinin adresini de içermeyen senedin, TTK’nun 776/1-d,f bentleri ile TTK’nun 777/4 fıkraları uyarınca bonoya ait zorunlu unsurları içermemesi nedeniyle kambiyo senedi vasfını haiz olmadığı, aksi yöndeki mahkeme kabulünün yerinde bulunmadığı, takip dayanağı belgenin adi yazılı senet niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Nitekim İstanbul Anadolu 11 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/747 Esas, 2020/545 Karar sayılı, 02/07/2020 tarihli ilamı ile, takip dayanağı senedin bono vasfında olmaması nedeniyle kambiyo takibi yapılamayacağı gerekçesi ile İstabul anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmiştir. UYAP sisteminden yapılan incelemede karar karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20 Hukuk Dairesi’nin 2020/2317 esas, 2021/1432 karar sayılı 1805/2021 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür. Öte yandan davacıların takip dayanağı ve bono niteliğini haiz olmayan senetten ötürü borçlu olmadıklarının tespitini talep etmekte hukuki yararları devam etmektedir. Takip dayanağı senedin bono vasfını haiz olmadığı, adi yazılı belgeye dayandırılan alacağın varlığı bakımından ise temel ilişki çerçevesinde değerlendirme yapılmasının gerektiği, davacı …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı taraflar arasındaki satış noktası sözleşmesi özel şartlarında, satış noktası sözleşmesinin imza tarihinden itibaren 4.000 premix kotalı olduğu(3 koli kutu ürün bir premix), davalının davacı şirkete bir defaya mahsus olarak 70.800,00-TL münhasır satış ve reklam yeri bedeli ödeyeceği kararlaştırılmış olup, özel şartların ikinci paragrafında, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi halinde, davacı şirkete sağlanan avantaj ve imtiyazların ödeme günündeki rayiç değerinin davalıya geri ödeneceği kararlaştırılmıştır. Satış noktası sözleşmesinin 2/b bendine göre sözleşme süresi iki yıl olup, 4.000 premix satış kotasının bu süre içerisinde dolması halinde sözleşme sona ermiş sayılacak, kotanın dolmaması halinde sözleşme kota dolana dek uzayacak, her halde uzama süresi imza tarihinden itibaren beş yılı geçemeyecektir. Taraflar arasındaki sözleşmenin beş yıldan sonra sona erdiği çekişmesiz olup, süresinden önce sona ermeyen sözleşme için ödenen reklam bedelinin iadesi talebi yerinde olmadığından, davalının davacılardan iade alacağı bulunmamaktadır. Mahkemece davanın bu gerekçe ile kabulü gerekirken, mükerrer takip gerekçesi ile kabulü yerinde olmamıştır. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemektedir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; davanın kabulü ile, davacıların İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına dayanak olarak gösterilen 02/02/2009 tediye ve 10/07/2017 vade tarihli 70.000,00 USD tutarlı senetten ötürü davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davacıların koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı istemlerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun USULEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2021 tarih ve 2017/1128 Esas – 2021/65 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; DAVANIN KABULÜNE; 2-Davacıların İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak olarak gösterilen 02/02/2009 tediye ve 10/07/2017 vade tarihli 70.000,00 USD tutarlı senetten ötürü davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, 3-Davacıların koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı istemlerinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 4-Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Harçlar Tarifesi’ne göre alınması gereken 17.630,13 TL harçtan peşin alınan 1.220,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.409,97TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacılar tarafından sarf edildiği anlaşılan bilirkişi ve tebligat ücreti 3.704,50-TL yargılama gideri, 1.220,16-TL peşin harç ve 31,40-TL başvuru harcı olmak üzere; toplam 4.956,06-TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,7-Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 39.132,60 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 10-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 11-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 66,50 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş ücreti olmak üzere; toplam 228,6‬ TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.