Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/585 E. 2021/536 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/585 Esas
KARAR NO : 2021/536 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2021/52 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 02/02/2021
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’ın, babası ve aynı zamanda davalı şirketin diğer ortağı olan … ile birlikte kurdukları ve her ikisinin de ortak çalışmasıyla bugünkü konumuna getirdikleri … Tic. Ltd. Şti’nde %25 ortağı olduğunu, söz konusu şirketin her iki ortağın da doğrudan ya da dolaylı olarak ortak oldukları diğer firmalarla birlikte Türkiye’nin en büyük uluslararası nakliye ve lojistik firmalarından biri olduğunu, ailenin Romanya’daki diğer nakliye şirketleri … ve … ile birlikte hem Türkiye’de hem de Avrupa’da saygın bir konuma geldiğini, ancak ailenin 2015 yılında aldığı kararla, nakliye sektöründeki yatırımlarını sonlandırmaya ve nakliye ve lojistik konulu işlerini tasfiye etmeye başladığını, … yetkilisi olduğu … A.Ş.’ye şahsına ait Bolu ili, Merkez ilçesi, … mahallesi, … Deresi mevkindeki kain, tapunun … parselinde 5710 m2 tarla vasıflı taşınmazı 3.000.000,00 TL bedelle …A.Ş.’ye satarak … A.Ş.’deki kârı usulsüz olarak kendisine transfer ettiğini, … şahsına ait en fazla 1.5 milyon TL edecek bir taşınmazı, alıcı şirketin iştigal konusuna girmemesine ve ihtiyacı olmamasına rağmen 3 milyon TL bedelle satarak hem … A.Ş.’yi hem de başta müvekkili ve davalı şirket olmak üzere tüm ortakları zarara uğrattığını, bu nedenlerle öncelikle diğer ortak … şirketi zarara uğratıcı iş ve işlemleri ile kararlarının engellenmesi için şirkete tedbiren kayyım atanmasını, yapılacak yargılama neticesinde şirketin feshine karar verilerek tasfiyesini ve tasfiye için mahkeme denetiminde bir tasfiye memuru atanmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafı bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/02/2021 tarih 2021/52 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında;” 6100 sayılı yasanın 389 ve devam maddeleri gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir. (Pekcanıtez H.; Atalay O.; Özekes M., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, Ankara 2012, S. 873)
HMK’nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış,ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, a.g.e., s. 877).Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; iddialara ilişkin deliller henüz ibraz edilmemiş olup yaklaşık ispat yerine getirilmediği gibi azil talebi bulunmayıp dava konusu olmayan hususta tedbir kararı verilmesi de mümkün olmamakla ihtiyati tedbir talebinin bu aşama da bu nedenlerle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. …”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Dava dilekçesi ekinde yer alan bilgi ve belgelerin “ön büro” üzerinden sunulduğu tarih ile ihtiyati tedbir talebinin reddedildiği tarihin aynı olması ile talebin reddine dair tesis edilen ara karar içeriğinde dava dilekçesi ekinde yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmediğini,Somut olayda ihtiyati tedbirin elzem olmasından ötürü de ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde, ihtiyati tedbir vasıtasıyla davalı şirketi zarara uğratıcı iş ve işlemlerin engellenmesinin talep edildiğini öncelikle yönetim kayyımı, aksi kanaatte olunması halinde ise denetim kayyımı atanması; böylelikle her halukarda davanın sonuçsuz bırakılması veya sürüncemede kalmasının engellenmesi gerektiğini,Davacı müvekkili ile davalı şirketin hakim ortağı … arasında süregelen uyuşmazlıklar bulunduğunu, 02/02/2021 tarihinde sunulan belgelerden de anlaşılacağı üzere, işbu uyuşmazlıklar öncelikle taraflar arasında keşide edilen birden fazla ihtarnameye konu olduğunu, …’ın 21/10/2020 tarih ve 14953 yev. no.’lu ihtarnamesi ile (kabul anlamına gelmemekle birlikte) müvekkilinin bulunduğu adreste var olmasını bile kendisinin “can ve ruh sağlığı”nı bozan bir olgu olarak lanse edildiğini, müvekkiline haksız bir isnat içermekle birlikte, …ın bu ifadesi, aslında müvekkili ile arasındaki güven ilişkisinin ne denli çöktüğünü gösterdiğini
Müvekkilinin davalı şirketin hakim ortağı ….tan bir milyon Avro’yu aşan tutarlarda alacaklı olması, fakat … bu alacağı inkar etmesi de bahse konu ortakların davalı şirketteki işbirliğinin mümkün olamayacağını gösterdiğini,Şirkete hakim ortak … tarafından davalı şirketin menfaatlerine halel getirildiğine ilişkin bazı bilgi ve belgelerin de dosyaya sunulduğunu, … kendisine ait bir taşınmazı, davalı şirketin ortağı olduğu … A.Ş.’ye; hem de… A.Ş.’nin iştigal alanıyla hiçbir ilgisi bulunmamasına rağmen ve fahiş bedelle sattığının dosyaya sunulan belgelerden anlaşıldığını, satışın 2.500.000-TL bedelle gerçekleştirildiği ve böylelikle … A.Ş.’nin ortağı olan davalı şirketin dolaylı olarak zarara uğratıldığı dosyada tapu senediyle de mübrez olduğunu, … kendisine ait taşınmazları fahiş fiyatlar üzerinden davalı şirketin de ortağı olduğu … şirketine satış gösterildiğini, müvekkili ile davalı şirketi zarara uğratıcı sermaye arttırımları ile … nakit sermayeyi kendi menfaatleri için kullandığına ilişkin kimi bilgi ve belgeler (Bükreş Mahkemesi 6. Sivil Bölümü yazısı ve 22/06/2018 tarihli ortaklar kurulu kararı, tapu senedi), yine 02/02/2021 tarihinde sunulan üst yazı ekinde sunulduğunu, Örnek kabilinden olmak üzere, “tüm bu değerlendirmeler ışığında, somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmediği, Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin gerekçelerin karar yerinde gösterilmediği, ayrıca davacının taleplerinin HMK 297/2 maddesi kapsamında karşılanmadığı, yürütmenin geri bırakılması talebi yönünden TTK 449. maddesinin değerlendirilmediği ve buna göre işlem yapılmadığı gözönüne alınarak, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, talep hakkında usulünce yeniden karar verilmek üzere dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.” (İstanbul BAM 14. HD., 2018/326 E., 2018/435 K., 26/04/018 T.)
Davanın konusunun şirketin tasfiyesi veya müvekkilinin ortaklık payının parasal olarak müvekkiline ödenerek müvekkilinin ortaklıktan çıkartılması olduğunu, dolayısıyla uyuşmazlık konusunun hem tasfiye hem de belli bir parasal değer olması; bu parasal değeri azaltıcı işlemlerin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir talep edilmesi ve ortaklık pay değerinin korunması ihtiyacı ihtiyati tedbir talebinin doğrudan doğruya “uyuşmazlık konusu” ile ilgili olduğunu gösterdiğini,Yerel mahkemenin “para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir” şeklinde gerekçe oluşturduğunu, dava türünün bizzat “özel ve istisnai” bir durum yarattığının dikkate alınması gerektiğini, “şirketin feshi” talepli olduğunu, bu talebin “ihtiyati haciz” ile karşılanabileceğini beklemenin mümkün olmadığını, ihtiyati haciz suretiyle davalı şirketin halihazırdaki malvarlığında kayıtlı unsurların korunması amacına ulaşılabilir ise de davalı şirketin hakim ortağı ve tek yetkili yöneticisinin kendisine ait taşınmazları fahiş fiyatlarla davalı şirkete satması ve şirketin bu şekilde zarara uğratılması ihtiyati haciz vasıtasıyla engellenemeyeceğini, ihtiyati haciz, …’ın kendisine ait taşınmazlar (ayni sermaye) vasıtasıyla nakdi sermayeyi kendisine transfer etmesini yahut sermaye arttırımı vasıtasıyla müvekkilin hisse oranının düşürülmesini önleyemeyeceği gibi, ortaklar arasında çöken güven ilişkisinin tesisini de sağlayamacağını tüm bu nedenlerden ötürü ihtiyati tedbir kurumunun daha kapsayıcı ve önleyici olduğu nazara alınarak değerlendirme yapılması gerekirken, yerel mahkeme kararının yerinde olmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesi olmadığı takdirde davacının şirket ortaklığından çıkması davasında davalı şirkete tedbiren kayyım atanması istemine ilişkindir.Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.TTK 636. maddesinde limited şirketin sona erme halleri düzenlenmiş, 3. fıkrasında haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın şirketin feshini talep edebileceği, mahkemenin fesih yerine davacı ortağın, payının gerçek değeri ödenmek suretiyle ortaklıktan çıkarılmasına veya duruma uygun düşen diğer çözüme hükmedebileceği, 4. fıkrasında fesih davası açıldığında taraflardan birinin talebi üzerine mahkemenin gerekli önlemleri alabileceği belirtilmiştir.TTK 636/4 maddesinde fesih davası açılması halinde mahkemenin gerekli önlemleri alabileceği belirtilerek bu konuda mahkemeye takdir hakkı tanınmıştır. Mahkeme durum ve şartlara göre her olayın özelliğini değerlendirerek, makul görülebilecek, somut olaya uygun tedbir kararı verebilecektir.HMK’nın 390. maddesine göre de; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacı iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup, dava dilekçesi ekinde sunulan ve istinaf gerekçesi olarak belirtilen deliler, davalı şirketin ortağı olduğu dava dışı şirketlerin gerçekleştirdiği işlemlerdir. Dvalı şirkete kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispata yeterli değildir. Davalı şirketin organları tam olup bu konuda eksiklik bulunmamaktadır. Asıl olan şirketin seçilmiş yöneticileri tarafından yönetilmesidir. Uyuşmazlığı esastan çözecek olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre, ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/04/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.