Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/581 E. 2023/1071 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/581 Esas
KARAR NO: 2023/1071 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1207 Esas – 2020/602 Karar
TARİH: 21/10/2020
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin petrokimya ve benzeri petrol ürünlerinin, ayrıca plastik ve bunların hammaddesinin ithali ve yurtiçi müşterilere satışı ile iştigal eden, uluslararası güvenilirliği olan köklü bir ticaret firması olduğunu, müvekkilinin davalıya tedarikini sağladığı ürünlerin Türkiye’nin tek petrokimya üretim tesisi olan …’ten satın aldığını, müvekkili şirketin davalı tarafından sipariş edilen ürünlere istinaden 03/08/2018 tarihli 030756 numaralı 41.617,13 USD bedelli faturayı tanzim ederek davalıya şirkete gönderildiğini, davalı tarafından faturaya itirazda bulunulmadığını, faturanın tanzim edildiği ve ödeneceği dönem arasında Dolar/Türk Lirası kurunda aşırı dalgalanmalar meydana geldiğini ve müvekkili şirketin Türk Lirası olarak ödemeyi kabul etmemeyi tercih ettiğini, hatta bu dönemde …’in de kendi belirlediği kurdan ödemeleri kabul ettiği, … ile iş ortağı olan müvekkilinin de ödemeleri TCMB döviz satış kurundan kabul etmeyeceği, ödeme gününde … tarafından bildirilen kur bilgisinin dikkate alınması gerektiğinin borçluya mail yoli ile bildirildiğini, ancak davalı tarafından dolar olarak ödeme yapılmayıp, müvekkili şirkete uygulanan günlük kur uygulamasıda dikkate alınmadan ödeme yapıldığını, bu durumun müvekkilini zarara uğrattığını, öncelikle davalıya mail yolu ile eksik ödenen tutarın ödenmesinin ihtar edildiğini, ancak yapılan tüm görüşmelere rağmen müvekkili şirketin zararını karşılamayan davalı aleyhine Beyoğlu … Noterliğinin 16/08/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye, borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığını beyanla; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu meblağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun tebligat çıkartılmasına rağmen davalı tarafça süresi içerisinde davaya cevap verilmemiş olduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/10/2020 tarih 2018/1207 Esas 2020/602 Karar sayılı kararında; “…..Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 5.603,67 USD bakiye alacağının işli olduğu davacının defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve bu itibarla lehine delil vasfı taşıdığı, davalının ise usulüne uygun ihtarnameye rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, dosya kapsamı ve incelenen davacı kayıtlarına göre taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve davacı tarafından davaya konu 03.08.2018 tarihinde içeriği ‘MH 418 Pp’ olan, 19 paket 1.350 USD tutarlı 41.617,13 USD’lik fatura kesildiği, davalı tarafından bu faturaya istinaden 13.08.2018 tarihinde 247.600,00 TL’lik ödeme yapıldığı, buna göre davacı tarafından yabancı para cinsi ile fatura düzenlendiği halde davalı tarafından TL cinsi ile ödeme yapıldığından; ödeme tarihindeki kur dikkate alınarak TL cinsinden yapılan ödeme yabancı paraya çevrilerek fatura tarihindeki yabancı para ile arada meydana gelen fark varsa kur farkı olarak bu bedelin davacıya ödenmesi gerektiği (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/5559 Esas 2016/15501 Karar sayılı ilam) anlaşılmakla; mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda; kur farkından doğan alacağın 5.603,67 USD olduğu ve takip tarihindeki döviz kuruna göre TL cinsinden alacağın 37.498,64 TL olduğu tespit edilmiş olup, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, ayrıca işlemiş faize yönelik herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığından takip öncesi faiz işletilemeceği gözetilerek, davalının takibe ve borca itirazında haksız olduğu, kaldı ki aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla; aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 37.498,64 TL üzerinden kısmen iptali ile, takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 37.498,64 TL’ye 3095 sayılı yasa gereği yıllık %10,75 oranında faiz işletilmesi şeklinde takibin devamına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile, 1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 37.498,64 TL üzerinden kısmen iptali ile, Takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 37.498,64 TL’ye 3095 sayılı yasa gereği yıllık %10,75 oranında faiz işletilmesi şeklinde takibin devamına, Fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Hükmolunan meblağın %20’si oranda icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili ve davacı vekili de katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, Taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre ödemelerin, ödeme tarihindeki Merkez Bankası kurları dikkate alınarak yapılacağının imza altına alındığını ancak davacı tarafça müvekkilinin davalı tarafa yapmış olduğu ödemelere uygulanmış olan kurlar … tarafından uygulanan kurlar olduğunun beyan edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu, taraflar arasında akdi ilişkinin geçerli olduğunu, müvekkili şirket tarafından, taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak ödeme yapıldığını, ancak, yerel mahkemece müvekkili tarafından taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanacak olan sözleşmeye aykırı hareket edilip edilmediği noktasında bir değerlendirme yapılmaksızın karar verildiğini, davacının, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davrandığını ispat etmek zorunda olduğunu, Davacı şirket, davasına dayanak olarak kurdaki dalgalanmayı gerekçe gösterdiğini ancak bu gerekçesinde haksız olup, basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını, taraflar arasında geçerli bir sözleşme var iken, farklı nedene dayalı olarak sözleşmeye aykırı davranıldığı iddia edildiğini, sözleşme kapsamında bir değişiklik talebi de olmadığını, sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması yönünde de talebi olmadığını, ticari bir sözleşmeye imza atan davacı, sözleşme kapsamına uygun olarak ödeme yapan müvekkili şirketten, akit dışı bir nedenden ötürü müvekkilinden fazlaca bedel talep etmesinin kabul edilemeyeceğini, Ancak, bütün bu durumlara karşın yerel mahkemece davacının taleplerinin kabul edilmesi son derece hatalı olduğunu,
Hükme esas alınan bilirkişi raporu, sunulan ticari defterler ve diğer kayıtlara değinilmeden hazırlandığını, bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki sözleşmeye değinmeksizin, sadece davacı şirketin ticari kayıtlarına bakılarak hazırlandığını, esas olanın taraflar arasındaki sözleşme olduğunu, itirazların incelenmeden karar verildiğini, … tarafından verilen cevabi yazıda; “… Döviz kurlarında aşırı dalgalanmalar yaşandığından ve TCMB’nin saat 15.30 da açıkladığı kurun görülmesi bir takım spekülatif sipariş işlemlerine yol açabileceğinden, bu durumun yarattığı risk ve blirsizlikleri azaltmak için günde iki defa Bloomberg’de verilen saat:10.00 ve 16.00 daki döviz satış kuru esas alınarak sipariş yapılmasının uygun görüldüğü, söz konusu uygulamaya 09/08/2019 tarihinde başlandığı ” belirtilmiş olup, dava konusu yapılan fatura tarihinin ise 03/08/2018 olduğunu, taraflar arasında ki sözleşmeden bağımsız hareket edilse dahi, … tarafından yapılan uygulamanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygulanmasının mümkün olmadığını, Müvekkil aleyhine olacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeye göre ödeme yaptığını, müvekkilinin, itirazında kötü niyetli olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI VEKİLİ KATILMA YOLUYLA İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 37.876,75 bedelli ilamsız icra takibine başlatıldığını, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına verdiği itiraz dilekçesi ile yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasını istediğini, borçlunun itirazları haksız olup kötü niyetli olduğunu, Buna karşılık ilk derece mahkemesi tarafından 37.876,75 bedelli takibin kısmen kabulü ile takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 37.498,64 TL’ye 3095 sayılı yasa gereği yıllık %10,75 oranında faiz işletilmesi şeklinde takibin devamına karar verildiğini, 378,11 TL’lik zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, ilk derece mahkemesinin 03.12.2020 tarihinde, davanın kısmen kabulüne ilişkin vermiş olduğu kararın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, İleri sürerek katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyasının tamamı üzerinden takibin devamına, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında kur farkından kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili ve davacı vekili de katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı …. Tafından davalı borçlu … PETROL TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ aleyhine 03/08/2018 tarihli, 37.523,11 TL. Tutarlı, fatura dayanak gösterilmek suretiyle 37.523,11 TL fatura asıl alacağı, 353,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.876,75 TL üzerinden 04/09/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 07/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından 11/09/2018 tarihinde verilen dilekçe ile icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde 28/12/2018 tarihinde 37.876,75 TL. Üzerinden itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda; davacı … Şirketi ile davalı … Şirketi arasında 26.125 kg MH 418 PP ürünün birim fiyatı 1,350 USD’den olmak üzere toplam KDV dahil 41.617,13 USD bedelle satımı konusunda 02.08.2018 tarihli … nolu proforma fatura düzenlendiği, ödeme şeklinin peşin, saat 16:30’dan sonra gelen TL. Ödemelerde bir sonraki günün TCMB döviz satış kurunun dikkate alınacağının yazılı olduğu, TL. Ve USD cinsinden yapılacak ödeme halinde banka IBAN NO’larının yazılı olduğu, proforme fatura altında davacının satıcı firma davalının da alıcı firma olarak kaşelerinin basılarak üzerlerinin imzalandığı görülmüştür. Davacı tarafça, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar ve bu dalgalanmalar neticesinde …’in uyguladığı fiyat politikası, sektörel bir uygulama olarak kabul edildiğinden davalı tarafın ödeme tarihindeki … tarafından belirlenen kura göre ödeme yapması gerektiği belirtilerek kur farkından kaynaklı alacağın tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, tarafların ticari defterleri incelenmek suretiyle rapor alınmasına karar verilmiş, davalı taraf ticari defterlerini sunmadığından incelenememiş, davacı tarafça sunulan ticari defter ve dayanak belgeler incelenmek suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 01/01/2018 yılı öncesinde başladığı anlaşılmaktadır. Davacıya ait davalı için tutulan cari hesap muavin özetinde davacı tarafından davalıya kesilen faturaların tamamının USD para biriminden kesildiği, karşılığında davalının ise bunları USD para biriminden döviz olarak ödediğinin görüldüğü, dava konusu 03/08/2018 tarihli faturadan öncesinde davacının davalıdan cari hesaptan kaynaklı 126,72 USD alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen dava konusu 03/08/2018 tarihli faturanın KDV dahil 41.617,13 USD cinsinden düzenlendiği, muhasebe kayıtları için TL. Karşılığının 210.561,84 TL. Olarak yazılı olduğu belirtilmiş olup, davacı tarafından 03/08/2018 tarihinde 41.617, 13 USD olarak kesilen faturaya karşı davalı tarafça 13/08/2018 tarihinde 247.600,00 TL. Ödeme yaptığı, davacı cari hesabında davalının TL. Cinsinden yaptığı bu ödeme 36.140,18 USD ödeme olarak kayda alındığı, davacının 03/08/2018 tarihli faturadan kaynaklı ( 41.617, 13 – 36.140,18 USD =) bakiye 5.476,95 USD alacaklı olduğu ve önceki dönemden gelen 126,72 USD alacakla beraber davacının cari hesaba göre davalıdan toplam (5.476,95 + 126,72= ) 5.603, 67 USD alacaklı olduğu, davacı tarafça davalı muhataba Beyoğlu … Noterliğinden çektiği ihtarname ile 03/08/2018 tarih ve 41.617,13 USD miktarlı faturanın Petkim’in 13/08/2018 tarihli USD kuru olan 6,8511 TL. ‘ye göre ödemesi gerektiği halde bu kur üzerinden ödeme yapılmadığı belirtilerek bu fatura borcuna istinaden (41.617,13 USD X 6, 8511= 285.123,11 – 247.600,00=) 37.523, 11 TL. Nin tebliğden itibaren 2 iş günü içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, bu durumda davacı tarafça 03/08/2018 tarihli 41.617,13 USD miktarlı faturadan bakiye 5.476,95 USD’nin …’in 13/08/2018 tarihli USD kuru olan 6,8511 TL karşılığı olan (5.476,95 x 6,8511=) 37.523,11 TL. Nin ödenmesinin talep edildiği, icra takibininde ki asıl alacağın da bu miktar olduğu tesbit edilmiştir.Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir beyan dilekçesinde; Taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre ödemelerin, ödeme tarihindeki (bir önceki günün) Merkez Bankası kurları dikkate alınarak yapılacağının imza altına alındığını, fakat davacı tarafça, … tarafından uygulanan kurlara göre ödeme yapılması gerektiğinin beyan edildiğini, bu durumun taraflar arasındaki sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanacak olan sözleşme hükmü olduğunu, zira, taraflar arasında akdi ilişkinin geçerli olduğunu, davalı şirket tarafından, taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak ödeme yapıldığını belirterek bilirkişi raporuna itiraz ettiği anlaşılmıştır. 6098 Sayılı TBK’nun 99/1 fıkrası uyarınca konusu para olan borç Ülke parası ile ödenir. Maddenin 99/2 fıkrasına göre borcun yabancı para birimi ile ödenmesi kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç değer üzerinden ülke parası ile ödenir.Maddenin 99/3 fıkrası uyarınca yabancı para alacaklısı, sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen başka bir ifade bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi halinde, alacağının aynen, veya vade tarihinde yahut fiili ödeme tarihinde rayiç olan kur üzerinden ülke parası ile ödenmesini talep edebilir. Bu halde yabancı para alacaklısına seçimlik bir yetki tanınmıştır. TBK’nun 99/2 fıkrası uyarınca kur farkı alacağının talep edilebilmesi için; satış sözleşmesinde satış bedelinin yabancı para cinsinden kararlaştırılması veya faturaya konu malların yabancı para karşılığı satımının yapılmış olması yeterli olup, kur farkında vade farkından farklı olarak teamül aranmaz. Vergi mevzuatı gereği faturalarda yabancı para cinsinden bedel yanında, faturanın tanzim tarihindeki TL cinsinden bedelin de yazılması zorunlu olduğundan, bu yazım biçimi döviz alacağını TL alacağına çevirmez. Dolayısıyla yabancı para borçlusu faturada yazılı TL tutarını ödemiş ise ve fiili ödeme tarihindeki kur tanzim tarihindeki kurdan yüksek ise, yabancı para alacaklısı, TBK’nun 99/2 fıkrası uyarınca tanzim tarihi ile fiili ödeme tarihi arasındaki kur farkını talep edebilir. Somut olaya döndüğümüzde, davalı tarafça yukarıda açıklanan sebeplerle bilirkişi raporuna itirazda bulunulmasına rağmen, mahkemece verilen karar gerekçesinde bu itirazların değerlendirilmediği gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının talep ettiği kur farkı tutarlarının TBK 99/2 fıkrasına göre talep edebileceği kur farkı tutarlarına uygun olup olmadığına dair denetime açık bir hesap yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece HMK. 31 Madde uyarınca hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, davacının talep ettiği kur farkı tutarlarının TBK 99/2 fıkrasına göre talep edebileceği kur farkı tutarlarına uygun olup olmadığı ve davalı tarafın bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesindeki itirazlarda değerlendirilerek bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınıp sonucuna göre iddia ve savunma doğrultusunda … tarafından yapılan uygulamaya göre davacı tarafın kur farkı talebinin yerinde olup olmadığına yönelik karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Dosya istinafa geldikten sonra davacı vekili icra müdürlüğüne ibraz ettiği 01/02/2021 tarihli dilekçe ile borcun haricen tahsil edildiğini, hacizlerin kaldırılması ve dosyanın kapatılmasını talep ettiği, icra müdürlüğü tarafından 03/02/2021 tarihli karar ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş olup bu durumda davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, ödeme nedeniyle konusuz kalan davada, HMK’nın 331/1 maddesi uyarınca davanın açıldığı tarih itibariyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda tarafların haklılık durumları belirlenerek yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2020 tarih ve 2018/1207 Esas – 2020/602 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf nedenlerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.