Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/569 E. 2023/1070 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/569 Esas
KARAR NO: 2023/1070 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1239 Esas – 2019/797 Karar
TARİH: 24/09/2019
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanmış olan kredi sigortası kapsamında … San. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında 22.400 kg şoklu but ile 19.500,460 kg şoklu fırınlık tabak satışı ile ilgili 02/08/2016 tarihli sözleşmede vade tarihi 45 gün olarak ve çekle yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşme vadesi olan 45 gün ve hasar bildirim süresi olan 60 gün geçtikten sonra ” vade gecikme bildirim formu” doldurulmasına ve davalı sigorta şirketine verilmesine rağmen faturanın ödenmediğini beyanla, … San. Tic. Ltd. Şti.’den müvekkili şirketin toplam 107.101,56 TL alacak rizikosu gerçekleştiğini, davalı şirket tarafından 610/115054 nolu hasar dosyası açıldığını beyanla, hasar bedelinden noksan ödenen 53.811,28 TL’nin T.C. Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davacı arasında 29/09/2014 tarihinde 30/09/2014-30/09/2015 tarihleri arasında kredi sigortası poliçesi imzalandığını, davacı tarafça dava konusu poliçe kapsamında müvekkil şirkete bildirilmiş olan …, … ve … numaralı faturaların bildirimlerinin vade gecikme bildirim süresi olan 60 günlük sürenin dolmasından sonra yapılmış olması nedeniyle söz konusu bu faturaların tazminat dışı bırakıldığını ve davacıya 53.290,28 TL ödeme yapılarak poliçe riskinin karşılandığını, tazminat dışı bırakılması durumunun taraflar arasında imzalanmış olan sigorta poliçesine uygun olduğunu beyanda huzurdaki davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/09/2019 tarih 2016/1239 Esas 2019/797 Karar sayılı kararında; “….Bilirkişiler, her iki tarafın vade bildirim süresine ilişkin beyanları doğrultusunda hesaplamalar yapmıştır. Ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bulunan raporlarda her iki tarafın iddia ettiği ihtimalde dahi vade bildiriminin uyuşmazlık konusu fatura yönünden süresinde olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır. Çekler yönünden faturalarla bağlantı sağlanamadığından çek vadeleri esas alınarak bildirim süresinin hesaplanmasına gerek duyulmamıştır. Mahkememizce benimsenen bilirkişi raporları gereğince davanın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir….”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanmış olan kredi sigortası kapsamında … San. Tic. Ltd. Şti. ile Müvekkil Şirket arasında 22.400 kg şoklu but ile 19.500,46 kg şoklu fırınlık tabak satışı ile ilgili 02/08/2016 tarihli sözleşmede vade tarihi 45 gün olarak ve çekle yapılacağı kararlaştırıldığını, sözleşme vadesi olan 45 gün ve hasar bildirim süresi olan 60 gün geçtikten sonra “vade gecikme bildirim formu” doldurulmasına ve davalı sigorta şirketine iletilmesine rağmen fatura bedeli ödenmediğini, … Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti.’den müvekkili şirketin toplam 107.101,56 TL alacak rizikosu gerçekleştiği ve davalı şirket tarafından 610/115054 nolu hasar dosyası açıldığını, hasar bedelinden noksan ödenen 53.811,28 TL’nin T.C. Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalı tarafından ödenmesine dair kabul kararı yerine istinafa konu şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kredi sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı şirket ile davalı … Sigorta A.Ş. arasında 30.09.2014- 30.09.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no’lu poliçe ile Kredi Sigortası Sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşme ile davacı şirketin, ticari ilişki içinde bulunduğu şirketlere yaptığı satışdan doğan risklerin teminat altına alındığı, davacı şirketin dava dışı …Şirketine … nolu 06/08/2015 tarihli KDV dahil 99.452,30 TL tutarlı fatura keşide edildiği, fatura bedelinin vadesinde ödenmemesi üzerine davacı şirket tarafından Kredi Sigortası kapsamında davalı sigortacıya başvurulduğu, ancak davalı tarafça, vade gecikme bildirim süresi olan 60 günlük sürenin dolmasından sonra başvuru yapılmış olması gerekçe gösterilerek sigorta teminat bedelinin tamamının ödenmediği belirtilerek, ödenmeyen kısmın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen Kredi Sigortası Poliçesi’nin “Vade Gecikme Bildirim Süresi” başlıklı 5. maddesinde aynen şöyle denildiği görülmektedir: “Sözleşmede yer alan diğer yükümlülüklere ek olarak, ödememe sebebi (sigortalının alıcıya sağladığı vade uzatımı dâhil) ne olursa olsun, sigortalı, asıl (orijinal) vade tarihinden itibaren 60 gün içinde ödenmeyen borcu gecikmeksizin sigortacıya bildirmelidir.” Hükmün devamında ve bu hükmün atıf yaptığı Özel Şartlar m. 9.3 hükmü kapsamında bildirim yükümlülüğüne aykırılığın, tazminat bakımından hak kaybına yol açacağı belirtilmektedir. Buna göre (başlangıç günleri dikkate alınmaksızın yapılan hesaplama kapsamında),Dava konusu 06/08/2015 tanzim tarihli faturanın ödeme tarihi 05/09/2015 olup bildirim süresi 09/11/2015 tarihinden itibaren başlamaktadır. Bu noktada önemle vurgulanmalıdır ki, davacı yanın davalıya bildirim yükümlülüğünün vade/faturada yer alan ödeme tarihinden itibaren 60 gün içerisinde yerine getirilmesi gerekmemektedir. Gerçekten de, hükmün lafzına dikkat edilirse, bildirim yükümlülüğünün ödeme/vade tarihinden itibaren 60 gün içerisinde kullanılması gerekmemekte; aksine vade/ödeme tarihinden itibaren 60 gün içerisinde borcun ödenmemesi durumunda bu durumun “gecikmeksizin” davalı şirkete bildirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla davacı yanın rizikonun gerçekleştirildiğini bildirimi konusunda esas itibarıyla kesin bir süre belirlenmiş olmayıp bu beyanın “gecikmeksizin” yapılması gerektiği ifade edilmektedir. Bundan başka TTK m. 1446/1 hükmünde de aynen “ Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin satıcıya bildirir.” denildiği görütmektedir. Bu itibarla gerek taraflarca akdedilen poliçe hükümleri gerek de TTK m. 1446/1 hükmü, bildirimin gecikmeksizin yapılmasını öngörmektedir. Huzurdaki uyuşmazlık kapsamında ise davacı yanın rizikonun gerçekleştiğine yönelik bildirimi 18.11.2015 tarihi itibarıyla yaptığı görülmektedir. Diğer bir ifadeyle bildirim yükümlülüğünün başlamasından itibaren 06.08.2015 tarihli dava konusu fatura bakımından 9 gün sonra bildirim yapılmıştır.TTK nun 1446(1) maddesi riziko gerçekleştiğinde sigorta ettiren ,rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. (2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre ,tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.” şeklindedir.Davacının tazminat talebi davalı şirket tarafından bildirim talebinin geç yapılması nedeniyle reddedilmiş ise de, süresinden sonra ihbar yapılması halinde TTK 1446/2 maddesinin uygulama alanı bulacağı, zararın teminat dışı kalmayacağı ancak tazminattan indirim yapılabileceği, TTK. 1446/2 maddesine göre bir indirim yapılabilmesi için ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olma koşulu bulunmaktadır.Sigortalı davacının bildirimdeki ihmalinin tazminat miktarına veya rizikonun gerçekleşmesine etki eden bir husus olmadığı sonucuna varılmakla davalının hasar bildiriminin süresinde yapılmadığına ilişkin red gerekçesi TTK nun 1446/2 maddesine aykırı olup, bu durumda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, Dairemizce esas hakkında davanın kabulü yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih ve 2016/1239 Esas – 2019/797 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın kabulü ile 53.811,28 TL. Alacağın T.C. Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek faizi geçmemek üzere avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.675,84.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 918,97.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.756,87.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan 948,17.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 232,25.TL posta/ tebligat gideri ile 2.950,00.TL bilirkişi ücreti toplamı: 3.182,25.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Davacı şirket TMSF’ye devredilmiş olup; ” 6758 Sayılı Yasanın 6. Maddesi gereğince, kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” hükmü de göz önüne alınarak istinaf talebine ilişkin harçların tahsiline yer olmadığına, 9-Davacı tarafından sarf edilen 31,50.TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.