Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/563 E. 2021/632 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/563 Esas
KARAR NO : 2021/632 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2020/814 Esas 2021/47 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Olağanüstü Hal kapsamında yürürlüğe giren Kanan Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan Murat Hüdavendigar Üniversitesi için Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün 2016/1 sıra nolu Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri Uyarınca Kapatılan Kurum ve Kuruluşlar Hakkında Yapılacak İş ve İşlemlere İlişkin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Genelgesi ve 371 sıra nolu Tebliği hükümleri gereğince oluşturulan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından 03.05.2017 tarih ve … sayılı raporun düzenlendiğini, raporda Murat Hüdavendigar Üniversitesi’nin tespit çalışmalarında ele geçen ve keşidecesi … olan … numaralı çekin tahsil edilerek kurumun malvarlığına dahil edilmesi için borçluya karşı Küçükçekmece …. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafından 25/10/2019 tarihinde borca ve fer’ilerine haksız ve mesnetsiz itirazda bulunulduğunu, bu kapsamda … numaralı çeke dayalı olarak keşideci …’ya karşı başlatılmış olan icra takibine borçlu tarafından yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, söz konusu tutarın ödenmemesinin sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını belirterek, Küçükçekmece …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 19/01/2021 tarih ve 2020/814 Esas – 2021/47 Karar sayılı kararında;”…..Her ne kadar 24/11/2020 tarihli tensip tutanağının 9 no’lu ara kararı gereğince davacı vekiline, arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretin ibrazı hususunda 1 haftalık kesin süre verilmiş ise de, arabulucuya başvurulduğuna ilişkin belgenin verilen kesin süre içerisinde ibraz edilmediği gibi, süre geçtikten sonra davacı vekili tarafından ibraz edilen beyan dilekçesinde, müvekilleri idare ile arabuluculuk tutanağının düzenlenmesi hususunda yazışma halinde olduklarından bahisle bilgi verilmiştir. 7155 Sayılı Kanun ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanuna eklenen 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak hüküm altına alınmış olup bu dava şartı sonradan tamamlanabilen bir dava şartı değildir. Görevsizlik üzerine mahkememize gelen dosyada arabuluculuk dava şartının dosya mahkememize tevdi edilene kadar tamamlanması halinde dikkate alınabilecekken bir de tensiben davacı vekiline süre verildiği halde verilen süre içerisinde de bu eksikliğin giderilemediği anlaşıldığından davanın 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilerek…”gerekçesi ile, Davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Huzurdaki davada mahkemece verilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden red kararına karşı istinaf yargı yoluna gidilmesinde zorunluluk doğduğunu, Her ne kadar huzurdaki davada dava şartı olarak arabuluculuk tutanağının düzenlenmemiş olması sebebi ile red kararı verilmiş ise de huzurdaki dava Küçükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/69 E. Sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı neticesinde Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, Ticaret Mahkemesinde yargılama devam ederken bu arada Müdürlüklerince Arabuluculuk görüşmelerinin yapılması için komisyon işlemlerine başlamış olup usuli eksikliğin giderileceğine dair Mahkemeye de beyanda bulunulmasına rağmen Mahkemece yapılan yargılamada usulden davamızın reddine karar verildiğini, Söz konusu red kararı usul ekonomisine aykırı olduğu gibi yargılamanın da uzamasına sebebiyet vereceğini, söz konusu Arabuluculuk tutanağı komisyon üyelerince başlatılan idari işlem neticesinde tamamlandığında dosyaya sunulacağı açık olup dava şartı olması nedeni ile her halükarda düzenlenmesi gerektiği de davadan feragaat olmadığı müddetçe kat’i olduğunu, Ayrıca tahkikata başlamadan verilen karar uyarınca aleyhimize hükmedilen vekalet ücreti miktarı da hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İş bu sebeplerle söz konusu karara karşı istinaf yargı yoluna gidilmesinde zorunluluk doğduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, süresinde ibraz edilmediği için kambiyo senedi vasfını yitiren çeke dayalı olarak yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece, zorunlu arabuluculuğa başvurulmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 19/12/2018 günlü Resmi Gazete de yayımlanarak 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 06/12/2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü içermektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Somut dava, zamanaşımına uğramış çeke dayalı olarak başlatılan ilâmsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olup davanın yasal dayanağı 6102 sayılı TTK’nın 732.maddesine dayalı sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak istemine ilişkindir. Davanın genel hükümlere göre görülmesi gereken ticari nitelikli alacak davası olduğu ve bir miktar paranın ödenmesi talep edildiğinden dava tarihi olan 09/03/2020 tarihi itibariyle davanın TTK 5/A maddesine göre zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde arabuluculuğa başvuru yapıp yapmadıkları hakkında herhangi bir beyanda bulunmamış, arabuluculuk son oturum tutanağını dava dilekçesi ekinde ibraz etmemiş, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi dosya içerisinde de arabuluculağa başvurulduğuna (ve sona ermesine) ilişkin belge de bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum söz konusu değildir. Sonuç itibariyle; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacı kurum (…) harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.