Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/552 E. 2021/769 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/552 Esas
KARAR NO: 2021/769 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/690 Esas – 2020/726 Karar
TARİH: 11/11/2020
DAVA: Alacak (Finans Bonolarından Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalılardan … A.Ş. Aracılığı ile ihraç edilen diğer davalıya ait finansman bonolarından satın aldığını, kıymetli evrak niteliği olan … nolu hesapta bulunan 25.000,00-TL tutarlı 29/04/2019 itfa tarihli bono ile, … nolu hesapta bulunan 25.000,00-TL tutarlı 15/03/2019 itfa tarihli bonoya ilişkin olmak üzere toplamda 50.000,00-TL anapara ve kupon ödemeleri ve itfa tarihlerinden işlemiş olan faizlerinin reeskont faizi üzerinden tahsiline hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının, müvekkil … A.Ş. Yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden, müvekkili … A.Ş. Yönünden esastan reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/11/2020 tarih 2019/690 Esas – 2020/726 Karar sayılı kararında; “Dava tarihi 26/12/2019 olup dosyada mübrez arabuluculuk tutanakları incelendiğinde davadan sonra arabuluculuğa başvurulduğu, anlaşmazlık tutanağının 13/01/2020 tarihinde imzalandığı, taraflar yönünden arabuluculuk süreci başlatılmış ise de anlaşamamazlığa ilişkin son tutanağın dava tarihinden sonra tanzim edildiği anlaşılması üzerine dava konusu alacak talebi bakımından zorunlu arabuluculuk söz konusu olmakla, ara buluculuk süreci kesin olarak tamamlanmadan erkenden dava açılamayacağından davanın dava şartı yoklu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, Dava tarihinden evvel arabuluculuk süreci başlatılmış ise de anlaşamamazlığa ilişkin son tutanağın dava tarihinden sonra tanzim edildiği anlaşıldığından davanın usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, dava açmadan önce 26/12/2019 tarihinde arabuluculuğa başvuru yapıldığını, davanın 26/12/2019 tarihinde ikame edildiğini, dava dilekçesi ekinde arabuluculuk başvuru formunun mahkemeye ibraz edildiğini, yerel mahkemenin 09/01/2019 tarihli tensip zaptını tanzim edilen ve bir önceki vekile tebliğ edildiğini, arabuluculuk tutanağının bir haftalık kesin sürede mahkemeye ibrazına dair bir ara karar bulunmadığını, Arabuluculuk Kanunu m.18/A Madde metninden de anlaşılacağı üzere, arabuluculuk tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi halinde mahkemece son tutanağın ibrazı için bir haftalık kesin süre verilmesi ara kararı verilip, bu süre içerisinde sunulmaması halinde davanın usulden reddi kararı verilmesi gerekir iken yerel mahkeme tarafından böyle bir ara karar kurulmadığını, müvekkili ya da vekiline tebliğ edilmediğini, yerel mahkemece kanunun amir hükmünün uygulanmadığını, (T.C.YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİE. 2020/1943-K. 2020/4052-T. 4.12.2020) İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalılardan … A.Ş tarafından ihraç edilen finansman bonosundan kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir. TTK 5/A-1 maddesi gereğince dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Somut olayda, davacının işbu davanın açıldığı tarihte arabuluculuğa başvurduğu ancak arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılmadığına dair tutanağı ibraz etmediği uyuşmazlık konusu değildir. 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre, bu durumda, davacıya arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın ibrazı için bir haftalık kesin süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmekte ise de aynı maddenin son cümlesine göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Davacı, 17/01/2020 havale tarihli dilekçesi ile arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılmadığına dair tutanağın aslını sunmuştur. Davacı tarafça sunulan tutanağa göre dava açılmadan önce anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak düzenlenmeden dava açıldığı açık olduğundan 6325 sayılı kanunun 18/A-2. Fıkrasının birinci cümlesinin yerine getirilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan davacı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.