Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/548 E. 2023/388 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/548 Esas
KARAR NO: 2023/388 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1337 Esas – 2020/798 Karar
TARİH: 24/11/2020
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, araflar arasındaki mal alımı neticesinde 13.12.2016 tarihli, … ve … seri numaralı 29.270.55 GBP bedelli iki adet irsaliyeli faturaların düzenlendiğini, faturaların davalı şirkete teslim edildiğini, her iki fatura içeriğini oluşturan malların tamamı davalıya teslim edildiğini, davalının fatura bedellerinin bir kısmını ödediğini, ancak 10.553.19GBP’lik kısmının ödenmediğini, davalıdan Beyoğlu … Noterliği’nden 05.04.2017 tarihinde ihtarname gönderildiğini ve ödemenin talep edildiğini, ihtarname tarihi itibariyle davalı temerrüde düştüğünden 05.04.2017 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi talep etme hakkının doğduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, davalının 14.7.2017 tarihli itirazı ile takibin durduğunu iddia edip fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarını saklı tutarak; 10.533.19GBP’lik asıl alacağın (dava tarihi itibariyle asıl alacak Türk Lirası karşılığı 72.889,67TL) ödenmesi gereken tarih itibariyle işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte ödenmesi ayrıca ekte sunulu ihtarname giderinin de davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişleridir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu emtianın ofis ve evlerde kullanılan panjur malzemeleri ve sistemleri olduğunu, ancak davacı tarafından taahhüt edilenin aynısı olmadığını, usulüne uygun bir hizmet alınmadığını, davacı şirkete yapılan ödemenin avans ödemesi olduğunu, usulüne uygun bir hizmet alınamamasına rağmen verilen peşinatın da geri alınamadığını, icra takibi olması sebebi ile derdestlik itirazında bulunduklarını beyan edip davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/11/2020 tarih 2018/1337 Esas 2020798 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı, denetime elverişli bilirkişi raporu, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraf şirketler arasında mal alım satımına ilişkin ticari ilişkinin bulunduğunun her iki tarafında kesin delil niteliğine haiz ticari defterleri ile ispatlandığı, her na kadar davalı tarafından kaliteli hizmet alınmadığı ayıplı mal olduğu yönünde itirazda bulunulmuş ise de her iki tarafın da tacir olduğu hususu göz önünde bulundurulduğunda usulüne uygun bir ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belgeye rastlanılmadığı gibi davalı tarafa verilen kesin süre içinde de belge ibraz edilmediği, ayrıca davacı tarafından adına düzenlenen faturaların davalı defter ve kayıtlarında yer aldığı yine davalı tarafından ödemelerde bulunulduğu ve tahsilatların da her iki şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine taraflar arasında hesap mutabakatının bulunduğu , davalı tarafın bu hesap mutabakatına ilişkin bir itirazının da bulunmadığı, ticari defterlerin kesin delil niteliğine haiz olduğu göz önüne alındığında davalının ayıp , faturaların tebliğ edilmediği, isim ve imzaların bulunmadığı yönündeki savunmalarının yerinde olmadığı, davalının 15.000 USD avans ödemesinin mahsubu yönünden yapılan incelemede ise ticari defterlerde avans ödemesinin de kayıtlı olup, bu ödemede göz önünde bulundurularak davacının dava tarihi itibariyle 10.533,19 GBP asıl alacağının bulunduğu, avans ödemesinin mahsubunu gerektirir bir hukuki dayanağın bulunmadığı, dava tarihinden önce davacı tarafından ihtarname ile davalının temerrüte düşürüldüğü ve ihtarnamenin 06.04.2017 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, ihtarname içeriğinden davalıya 3 gün ödeme için süre verildiği anlaşılmakla, temerrütün 10.04.2017 tarihinde oluştuğu ve bu tarihten dava tarihine kadar bilirkişi raporunda isabetli olarak hesaplandığı üzere davacının 402,31 GBP işlemiş faiz talep edilebileceği anlaşılmakla açıklanan hukuki gerekçeler ile davacının davasının kabulü ile 10.533,19 GBP asıl alacak ve 402,31 GBP işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.935,50 GBP alacağın, 10.533,19 GBP asıl alacağına 15/11/2018 dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının GBP(İngiliz Sterlini) ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine , davacının ihtarname masrafına ilişkin 179,96 TL talebinin kabulü ile yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-Davanın kabulü ile, 10.533,19 GBP asıl alacak ve 402,31 GBP işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.935,50 GBP alacağın, 10.533,19 GBP asıl alacağına 15/11/2018 dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının GBP(İngiliz Sterlini) ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine Davacının ihtarname masrafına ilişkin 179,96 TL talebinin kabulü ile yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka ve hakkaniyeti aykırı olduğunu, Dosyaya sunulan 20.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu faturaların teslim alan bölümünde imzanın mevcut olmadığının tespit edilmesine rağmen yerel mahkemenin işbu hususu gözetmeden hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak davanın kabulüne karar verdiğini, 20.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafından sunulan dava konusu faturaların teslim alan bölümünde imzanın mevcut olmadığının tespit edildiğini, davacı tarafından delil olarak öne sürülen faturaların müvekkil şirkete teslim edilmediğini, taraflar arasında uyuşmazlık konusu işlere ilişkin yazılı sözleşmenin düzenlenmediğini, davacının talep etmiş olduğu alacak miktarı ve işin usule uygun olarak yapıldığını gösterebileceği yegane kayıtların irsaliyeli faturaları olduğunu, Davacı şirket tarafından yapılan işler estetik ve fonksiyonel olarak talep edilen ve yapılacağı vaat edilmiş olanın aynısı olmadığını, usulüne uygun bir hizmet alınmadığını, davacı tarafın işi usule uygun olarak gerçekleştirdiğini ve işin bedelini belgelendirecek irsaliyeli faturalarının ise imzasız olması sebebi ile delil niteliği taşımadığını, dolayısıyla davacı tarafından sözleşme mevcut olmadan talep edilen 10.553,19 GBP fatura bedeli alacağının tamamen belgesiz kaldığını, (T.C.YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2012/11044 K. 2012/14352 T. 5.6.2012, YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2002/19-282 K. 2002/299 T. 10.4.2002)Yerel mahkeme tarafından hatalı ve hukuka aykırı olarak faiz hesaplaması yapıldığını, Yerel mahkeme kararında davacının, dava tarihi itibari ile müvekkili şirketten 10.533,19 GBP Anapara+402,31 GBP işlemiş faiz talep edebileceğinin belirtildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde temerrüt tarihi itibari ile 10.533,19 GBP alacak tutarını talep ettiğini, HMK md. 26’da düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereğince hakimin, tarafların taleplerinden fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğini bu nedenle hesaplanan 402,31 GBP işlemiş faizi kabul etmediklerini, .Davacı tarafından harç tamamlama adı altında ıslah yapıldığını, Davacı, 18.02.2020 tarihli dilekçesi ile harca esas değerin davayı ikame eden meslektaşlarının sehven hatalı hesaplamasından bahisle davayı ıslah ettiğini, bu durumun 24.11.2020 tarihli duruşmada da beyan edilmiş ancak yerel mahkemenin bu itirazı değerlendirmediğini, davacı tarafından talep edilen iddia ve alacağı kabul etmediklerini, dairenin davacının talep ettiği alacağa hükmetme kanaatinde olması halinde faiz başlangıcı için ıslah tarihinin esas alınmasını talep ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye fatura alacağının tahsili talebiyle açılan alacak davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ve davalı tarafın ticari defter ve belgeleri incelenmek suretiyle bilirkişi heyetinden alınan raporda; Davacı ve davalının usulüne uygun olarak tutmuş olduğu ve delil niteliğinde olan ticari defterlerinde takip ve dava konusu faturaların ve davalı tarafça yapılan ödemelerin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı kendi ticari defterlerine göre davacıya borçlu olduğu, davacının kendi ticari defterlerine göre de davalıdan alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinin netice-i talep bölümünde; ” Fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla 10.533,19 GBP (İngiliz Paundu) asıl alacağın (dava tarihi itibariyle asıl alacak Türk Lirası karşılığı 72.889,67 TL dir.) ödenmesi gereken tarih itibariyle işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte ödenmesi ayrıca ekte sunulu ihtarname giderinin de müvekkile ödenmesine,” karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 04/02/2020 tarihli duruşmanın ara kararı ile; Dosyanın tetkikinde davanın niteliğinin alacak davası olduğu ve davacı vekili tarafından 72.880,67-TL harca esas değer gösterilerek bu değer üzerinden harç yatırılarak dava açıldığı, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında 10.533,19 İngiliz Poundu ile ihtarname gideri de talep edildiği görülmekle davacı vekiline HMK 119/1-ğ gereği harca esas değeri somutlaştırması ve talebinde fatura alacağı dışında her hangi bir işlemiş faiz talebi bulunup bulunmadığı, talebine ihtarname masrafının dahil edilip edilmediği hususu ile hangi tarihli kur üzerinden işlem yapıldığıyla ilgili açıklayıcı beyan dilekçesi sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı vekili 04.02.2020 tarihli duruşmanın ara karar uyarınca verdiği 18.02.2020 tarihli beyan dilekçesi ile; ”10.533,19 GBP asıl alacak ve 402,31 GBP işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.935,50 GBP (İngiliz Sterlini) alacağın 15.11.2018 dava tarihindeki TL karşılığı 76.707,06-TL’dir. Noter ihtarname masrafı ile birlikte toplam harca esas dava değerinin 76.887,02 TL. Olduğu,” belirtilip eksik harcın yatırıldığı anlaşılmıştır. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Somut olaya döndüğümüzde, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı,sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır. Dava konusu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu sabit olduğuna göre bu durum fatura ve içeriği malların davacı tarafından davalıya teslim edildiğini gösterir. Davalı tarafından faturalara süresi içerisinde itiraz edildiği, faturaların iade edildiği veya fatura bedelinin ödendiği iddia ve ispat edilmemiştir. Tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre davaya konu faturalardan kaynaklı davacının davalıdan 10.533,19 GBP alacaklı olduğu, davacı vekili 04.02.2020 tarihli duruşmanın ara karar uyarınca verdiği 18.02.2020 tarihli beyan dilekçesi ile de dava dilekçesindeki taleplerini somutlaştırıp eksik harcı ikmal ettiği anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.239,86.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (190,00.TL + 1.120,00.TL=) 1.310,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.929,86.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.