Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/546 E. 2021/468 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/546 Esas
KARAR NO: 2021/468 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2021
NUMARASI: 2020/473 Esas
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasındaki 28/09/2018 tarihli sipariş formu ve aynı tarihli servis sözleşmesine konu … model makinenin 8.390,00-EURO bedelle ve 48 ayda her biri 280,00-EURO tutarlı senetlerle müvekkiline satıldığını, makinenin teslimi ve çalışır vaziyette tutulmasının bir bütün olarak davalı şirketin yükümlülüğünde ve garantisinde olduğunu ancak bu yükümlülüğe aykırı davranıldığını, makinenin sürekli arıza verdiğini, en son arızasında servis elemanı dahi gönderilmediğini ve makinenin Nisan 2020 tarihinden bu yana atıl durumda olduğunu, sözleşmenin feshedildiğini davalı şirkete Nisan 2020 tarihinde ihtarname ile bildirdiklerini, fesih sebebiyle Nisan 2020 tarihinden itibaren yapılmış olan 1.680,00 EUR tutarlı ödemelerin davalıdan istirdadına ve halen ödenmemiş olan her biri 280,00 EUR bedelli olan 25 adet senetten dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitini, senet ödemelerinin dava sonuna kadar durdurulmasını, bu senetler nedeniyle davalı şirketin icra takibi yapmasının önlenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın taraflar arasındaki servis sözleşmesi gereğince makinede kullanılacak kağıtların kalitesi ve iyi düzeyde bulunmasından sorumlu olduğunu, yine sözleşmenin ilgili maddesine göre bakım ve destek hizmetlerinin bir hatanın düzeltilmesini kapsamadığını, Covid-19 pandemi süreci nedeniyle bakım hizmetini sağlanamadığının açık olduğunu, davacının 1.680-EURO tutarındeki yapılmış ödemeye yönelik istirdat talebinin sözleşmedeki usule ve hukuka aykırı nitelik taşıdığını, davacının taleplerinin sözleşmeye ve kanuna göre haksız talepler olduğunu, TTK.’nun 21. maddesi uyarınca ticari işletmesi gereği bir mal satan, üreten veya bir iş gören ya da menfaat sağlayan tacirin talep üzerine fatura düzenlemek ve bedel ödenmiş ise bu hususu da faturada göstermek zorunda olduğunu, sözleşmenin yapılmasından sonra düzenlenen ve sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili bir belge olan faturanın VUK’nun 229. maddesinde ”satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tüccar tarafından müşteriye verilen vesika” olarak tanımlandığını, tacir olmanın hükümlerinden birisinin de fatura verme yükümlülüğü olduğunu, mal veya hizmet alan tarafın faturaya 8 (sekiz) gün içerisinde itiraz etmekle yükümlü olduğunu, aksi halde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağını, müvekkilinin düzenlediği faturanın içeriğinin servis sözleşmesi konusu mal olduğunu, davacı tarafından da ikrar edildiği üzere sözleşmenin geçerli olarak taraflar arasında kurulduğunu ve sözleşmenin geçerli olduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce 30/09/2020 tarihli ara kararla; İİK.’nun 72/2. maddesi gereğince dava konusu 25 adet bono bedelinin toplamı olan 7.000,00-EURO’nun işbu ara karar tarihindeki TL karşılığı olan 64.108,10-TL. üzerinden ve takdiren %20 oranında hesaplanan 12.821,62 TL tutarında nakit teminatın veya aynı tutardaki kesin ve süresiz banka teminat mektubunun sunulması karşılığında kabulüne, dava konusu yapılan bonoların, işbu davanın taraflarına münhasır olmak üzere icra takibine konu yapılmamasına karar verilmiştir. Davalı vekili 10/11/2020 ve 04/02/2021 tarihli itiraz dilekçelerinde özetle; mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, mahkemece davanın menfi tespit davası olarak nitelendirmesinin hatalı olduğunu, ihiyati tedbir kararının yalnızca yasadaki koşulların varlığı halinde verebileceğini, davacının davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü, makinelerin kondisyon ve durumu ile ilgili hususların veya sözleşmenin feshedilmesi ile ilgili iddiaların hukuki yarar yokluğu nedeniyle mahkemece dinlenemeyeceğini, dava konusu bonolardaki alacak hakkına kavuşmak isteyen müvekkilinin kötüniyetli davacı tarafından engellendiğini, belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ihtiyati tedbire itirazlarını 10/02/2020 tarihli duruşmada da aynen tekrar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/02/2021 tarih ve 2020/473 Esas sayılı ara kararında; ” davacı taraf, dava konusu konu yapılan bonoların davalı şirkete verilmesine konu sözleşmenin ortadan kalktığını, davalı şirketten sözleşme gereğince taahhüt edilen hizmetin alınamadığını, böylece dava konusu bonoların bedelsiz kaldığını idida ederek, bedelsiz kalan bonolardan dolayı davalı karşı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığı ileri sürmüş ve mahkememizden davaya konu bonolar nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce yasa hükmüne uygun olarak %20 oranında bir teminat belirlenmiş, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirilmiş, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın mevcut olduğu kanaatine varılarak, İİK.’nun 72/2. maddesinde ve yerleşik Yüksek Mahkeme kararlarında belirtildiği şekilde dava konusu yapılan bonoların işbu davanın taraflarına münhasır olmak üzere icra takibine konu yapılmamasına yönelik olarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmakla, davalı tarafça ihtiyati tedbire itiraz nedeni olarak ileri sürülen hususların yargılama sırasında ortaya çıkacak hususlara ilişkin bulunması ve mahkememizce davalı tarafın ileride uğraması muhtemel zararlar için %20 oranında teminat alınmış olması karşısında davalı vekilinin yerinde görülmeyen itirazının aşağıdaki gibi reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davalı tarafın yerinde görülmeyen ihtiyati tedbire itirazlarının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, ihtiyati tedbire ilişkin itirazların reddinin haksız ve hukuka aykırı gerekçelere dayandığını, Yerel mahkemenin davayı menfi tespit ve istirdat davası olarak nitelendirdiğini ancak hatalı olduğunu, Borçlunun kendisine karşı başlatılan takipte ileri sürebileceği hususlar için tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığını, ayrıca itirazın iptali davasında ileri sürebileceği hususlar için önceden menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını, İhtiyati tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; taraflar arasındaki 28/09/2018 tarihli sipariş formu ile aynı tarihli servis sözleşmesine konu … baskı makinesinin satın alındığı satış sözleşmesinin feshi, satış için yapılan ödemelerin istirdadı, ödenmeyen bonolar nedeniyle borçlu bulumadıklarının tesbiti davasında ödenmeyen bonolar hakkında icra takibi yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebidir. Mahkemece 30/09/2020 tarihli ara kararla; İİK.’nun 72/2. maddesi gereğince dava konusu 25 adet bono hakkında işbu davanın taraflarına münhasır olmak üzere icra takibine konu yapılmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İhtiyati tedbir kararına davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemece 10/02/2021 tarih ve 2020/473 Esas sayılı ara karar ile; davalı tarafın yerinde görülmeyen ihtiyati tedbire itirazlarının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK’ nun 72/2 maddesi, “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir,” hükmünü içermektedir. HMK’ nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, “şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda davacı dava dilekçesi ile, satış sözleşmesinin feshi davasında, satış bedeli olarak davalıya verilen ve ödenmeyen bonoların ödenmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. İİK’nun 72/2 maddesi, “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmünü içermektedir. Talep sahibinin isteği bonoların ödenmemesine ve icra takibine konu edilmemesine ilişkin olup ,bu talebin açıkça yazılı olmasa da ,İİK 72/2 maddesi kapsamında değerlendirilmesi uygun bulunmuştur. Somut olayda, dosyaya ibraz edilen 28/09/2018 tarihli sipariş formu ile aynı tarihli servis sözleşmesi, davacı tarafça davalıya çekilen mail içerikleri, noter ihtarı ve tüm dosya kapsamındaki delillere göre; talep konusu bonoların satış sözleşmesine konu satın alınan ve teslim edilen makinanın satış bedeli olarak verildiğinin anlaşıldığı, sunulan fatura tutarı gözönüne alındığında talep sahibinin sunduğu belgelerin yaklaşık ispat şartını sağladığı sonucuna varılmıştır. Taraflar değişen durum ve şartlara göre her zaman ihtiyati tedbirin değiştirilmesini de mahkemeden talep edebilirler. Davalı vekilinin diğer istinaf sebepleri ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesi gerekmekte olup somut olayda ihtiyati tedbir koşullarının bulunduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince itirazın reddine yönelik verilen ara kararın, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olmakla davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesi ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.