Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/541
KARAR NO: 2021/515
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/01/2021 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2020/627 Esas
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş.’nin bağlı şirketi … A.Ş. ile davalılar arasında bila tarihli bir “Yatırım ve Pay Sahipliği Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme uyarınca; müvekkil holdi̇ngin 900.000 TL yatırım bedeli karşılığında davalı şirket tarafından yeni ihraç edilen paylara %25 oranında iştirak edeceğini, 31.10.2018 tarihinde 50.000,00 TL’nin “Şirket Yatırım Sözleşmesi Kapsamında Ödeme” açıklaması ile davalı şirketin banka hesabına gönderildiğini, sözleşmeye göre bakiye tüm ödemeler de yapılmış olmasına rağmen davalıların sözleşmesel yükümlülükleri olan pay devrini yapmadıklarını, davanın konusu olan borç hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların takibe itiraz ettiklerini belirterek, davalıların itirazların iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 25/12/2020 tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından davalılar aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. sayılı ilamsız icra takibine devam edilebilmesi için itirazın iptali davası açıldığını, ancak bu esnada davalıların mal kaçırma ihtimalleri olduğundan dolayı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/500 D.iş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını, buna karşılık davalılar … A.Ş ve …’ın ihtiyati haciz kararının kaldırılması için başvurduklarını, icra dosyasına teminat yatırılarak hacizlerin fek edildiğini, davalıların mürafaa süreci içerisinde fek edilen hacizlere konu taşınır ve taşınmaz mallarını kaçırmak üzere girişimlere başladıklarını, yine davalıların, ihtiyati haczin icraya konu edildiği İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasına bir miktar teminat yatırarak haciz konulan araç, taşınmaz ve şirket paylarındaki hacizleri fek ettirdiklerini, davalıların; icra dosyasına teminat yatırarak ihtiyati hacizleri fek ettirmesi, sanal ofis olarak görünen bir yerde adres gösterip müvekkili tarafından gönderilen tebligatları almaması, müvekkilinin kiracısı iken kira borcunu ödemeden, anahtar teslimi dahi yapmadan işyerini kaçarak terk etmesi, 30’u aşkın ilamsız icra takibine itiraz ederek takipleri durdurmuş olması hususlarının, işbu dava bitene kadar ihtiyaten haczedilen taşınır/ taşınmaz malları ve müvekkiline devretmediği payları müvekkilinden kaçırmayı amaçladığını ortaya koyduğunu belirterek, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/500 D. iş sayılı kararı neticesinde İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. sayılı dosyasından haciz konulan; … A.Ş. şirket payları, …’a ait ve bilgileri verilen taşınır ve taşınmaz malları ve bununla sınırlı kalmamak üzere diğer tüm hak ve alacaklarının yargılama neticesinde verilecek kararın kesinleşmesine kadar ihtiyaten tedbirine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/01/2021 tarih ve 2020/627 Esas sayılı ara kararı ile; “…Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, uyuşmazlığı çözecek mahiyette tedbir kararı verilemeyeceği, davacı tarafça sunulan deliller dikkate alındığında talebini yaklaşık ispat ile ispatlayamadığı, HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, ilaveten, müvekkili şirketçe talep edilen alacağın muaccel olduğu, varlığı ve miktarı hususunda duraksama bulunmadığını, bu hususla ilgili olarak davalı …’ın müvekkili şirket yetkilisi …’a göndermiş olduğu whatsapp mesajından, davalının müvekkili şirket yetkilisinden 50.000,00.TL yatırım bedeli istediği, ilgili tutarın müvekkilince gönderildiği ve bilgisinin verildiği hususlarının görüleceğini, dolayısıyla taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini ifa ettiğinin sabit olduğunu, sözleşme gereği, müvekkili şirketçe ödenmesi gereken bedelin davalı şirketin banka hesabına yatırıldığının sunulan dekontlarla da sabit olduğunu, sözleşme, dekontlar ve tüm dosya kapsamından borcun vadesinin de gelmiş olduğunun anlaşıldığını, Davalıların mallarını gizlemeye ve kaçırmaya çalıştıkları, yerleşim yerinin olmadığı hususunun açık olduğunu, davalı firmanın müvekkili şirketin tahsil kabiliyetini azaltmak, zarara uğratmak maksadı ile ve mallarını gizlemek amacıyla müvekkili şirketten aldığı yatırım bedelinin karşılığında hisseleri müvekkili şirkete devretmesi gerekirken, bilerek uhdesinde tuttuğunu, şu anda da müvekkil şirkete borçlu olduğu hisseleri üçüncü kişilere satabilecek durumda olduklarını, davalının yetkilisi olduğu şirkete gönderilen paranın davalı tarafça kendi uhdesine geçirilerek, şirket kasasından çıkarıldığının anlaşıldığını, davalıların, başlatmış oldukları takiplere haksız olarak itiraz ettiklerini, takiplerin durduğunu, 2020/500 D.İş sayılı dosyasında (işbu dava konusu takipten ve dekonttan başkaca bir takip ve dekonta ilişkin olarak) verilen ihtiyati haciz kararına istinaden, davalılar aleyhine başlattıkları İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. sayılı dosyasında, davalı şirket için yapılan sorgulamada şirketin üzerinde tek bir malvarlığı dahi bırakılmadığının ve müvekkili şirketi zarara uğratmak maksadıyla şirket mallarının şirket mülkünden çıkarıldığının anlaşıldığını, diğer davalı … yönünden ise, dosyaya teminat yatırılarak takibin durdurulduğunu, mallarını mülkünden çıkarma, gizleme, muvazaa yoluyla başkasına devretmesi için gerekli ortamın oluştuğunu, müvekkili şirket yönünden telafi edilemez zararların oluşmaması için davalılar aleyhine ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesi gerektiğini, Davalı şirketin, müvekkili şirketin alt kiracısı olup, alacakların tahsili yoluna gidileceğini anlayan davalının, taşınmazı 04.09.2020 tarihinde haber vermeksizin ve yeni adres göstermeksizin terk ettiğini, güncel kira borcunu da ödemediğini, davalı firmaya yasal tebligat yapılamadığını, davalının yetkilisi olduğu şirketin Ticaret Sicil Gazetesindeki adresin birden fazla şahıs veya tüzel kişiliğe aynı yerde bulunan ofisi kiralama hizmeti veren sanal ofis olarak kullanıldığını, davalının bu adresi işyeri olarak kullanmadığını, fiziken personel bulundurmadığını, davalı şirkete ait eşya dahi bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından gönderilen tebligatların tebliğ edilememesi amacıyla geçici bir adres bilgisi olarak gösterildiğini, Davalı şirketin üzerinde tek bir mal varlığı bırakılmamış olması, kiracı olduğu taşınmazı terk etmesi, fiziken kullandığı belirli bir adresi olmaması, yasal tebligat yapılamaması, yasal adresinde tek bir çalışanının bulunmaması gibi hususlardan, davalının mal kaçırma ve gizleme niyetinde olduğunun açıkça anlaşıldığını, ihtiyati tedbir şartların gerçekleştiğini, mahkemece kendileri tarafından sunulan deliller dikkate alınmayarak yaklaşık ispat bulunmadığı gerekçesi ile taleplerinin red edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 06.01.2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davası içerisinde, davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.’nın 389. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK.’nın 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut davada, ileri sürülen iddiaların, mahiyeti gereği yargılamayı gerektirdiği gibi davalılara ait taşınır ve taşınmaz mallar ile hak ve alacakların davanın konusunu teşkil etmediği, dosyada mevcut delil durumuna göre yaklaşık ispat şartının da sağlanmadığı gözetildiğinde; ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı, dolayısıyla talebin reddine dair ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi gerekçenin de yeterli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.