Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/529 E. 2023/1068 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/529 Esas
KARAR NO: 2023/1068 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/157 Esas – 2020/1058 Karar
TARİH: 17/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/02/2017
BİRLEŞEN İSTANBUL 7.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2018/248 ESAS, 2018/517 KARAR SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … Hiz. Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı … Ticaret Limited Şirketi aleyhine 58.510,75 TL tutarındaki cari hesap alacağının tahsili için 01.02.2016 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu tarafından; 15.02.2016 tarihinde dosyaya ibraz edilen itiraz dilekçesi ile yetkiye, borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, borçlu tarafından böyle bir borcunun bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz edilmiş olup haksız ve mesnetsiz bu itirazın iptali için işbu davayı süresinde açma zorunluluğunun hasıl olduğu, takibin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığı, yetkili icra dairesinin Bakırköy İcra Dairesi olduğu, yapılan yetki itirazının hukuka aykırı olduğu, reddinin gerektiği, takibe konu edilen alacağın cari hesap alacağı olduğu, ticari ilişki kapsamında kesilen faturaların takip borçlusu davalı tarafından ödenmediği, takibe konu borcun esasen para borcu niteliğinde olduğu, borçlu/davalı ile müvekkil şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında doğan alacakların da para alacağı olduğu, işbu alacağın borçlu açısından götürülecek borç niteliğinde olduğu ve bu nedenle davalının mesnetsiz yetki itirazının yerinde olmadığı, davalı/borçlunun müvekkili nezdinde doğan herhangi bir borcunun bulunmadığına ilişkin beyanlarının gerçeğe aykırı olduğu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığı, müvekkilinin alacaklı olduğu mübrez delilleri ile sabit olduğu gibi, ticari defter ve kayıtları ile de bilirkişi incelemesi aşamasında bir kez daha teyit edileceği, müvekkili şirket ile davalı borçlu … Ticaretleri Ltd. Şti. arasında kurulan ticari ilişki çerçevesinde birtakım ürünlerin takip borçlusu davalı tarafından müvekkili davacıya ve davacının belirteceği mağazalarına belirttiği niteliklerde tedariki ve teslimi hususunda anlaşma sağlandığı, bu anlaşma neticesinde davalı takip borçlusunun edimini gereği gibi ifa etmemiş olması sebebiyle oluşan cari hesap bakiyesi müvekkili davacı tarafından talep edilmiş ancak davalının edimini ifaya yanaşmaması sebebiyle, müvekkili şirketin 58.510,75 TL tutarında olan alacağının tahsilini teminen davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, ancak davalı yanın anılan takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, dava konusu yapılan cari hesap ekstresinin içeriğindeki faturaların ve sevk irsaliyelerinin oldukça kapsamlı olduğundan ve müvekkili şirketin hacmi düşünüldüğünde ibrazının şu an da mümkün olmadığından, dava konusu yapılan faturaların ve sevk irsaliyelerinin mahkemece yapılmasına karar verilecek bilirkişi incelemesi aşamasında bilahare ibraz edileceği, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki söz konusu olduğu, bu ilişki gereği müvekkili şirket üstlendiği edimi tam ve gereği gibi ifa ettiği, fakat davalı/borçlunun edimlerine riayet etmediği ve temerrüde düştüğü, müvekkili şirketin cari hesap ekstresi ve ticari defter kayıtları incelenmekle davalı şirketten alacaklı oldukları miktarın tespit edileceği ve icra takibine sırf müvekkili şirketin alacağına kavuşmasını geciktirmek amacıyla kötü niyetli olarak itiraz edildiğinin görüleceği, bu kapsamda İİK m.67 uyarınca itirazın iptali ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin gerektiğinin mahkemeden talep edildiği belirtilerek, davalı tarafından davaya konu icra takip dosyasına sunulan haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına ve kötü niyetli borçlunun icra inkâr tazminatına mahkûm dilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Asıl davada, davalı vekili cevap dilekçesinde; başlatılan icra takibinin, yetkili icra dairelerinde açılmadığı, işbu davanın da yetkili mahkemede açılmadığı, müvekkili şirketin, davacıya hiçbir borcunun bulunmadığı, davacının alacaklı olduğu iddiasının gerçeğe aykırı olduğu, aksine müvekkili …nun, davacı metro grosmarketten alacaklı olduğu, davacının, müvekkili …’dan alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibini ve akabinde açtığı işbu Mahkeme dosyasını kesinlikle kabul etmedikleri, davacının alacaklı olduğu iddiasının aksine, müvekkili …’nun davacı …’ten çok daha öncesine dayanan alacağının bulunduğu, müvekkili şirketin deniz ürünleri alanında faaliyet göstermekte olduğu, borçlu şirketle bu nedenle ticari ilişki içinde olduğu, ticari ilişki neticesinde, cari hesap ekstresinden kaynaklı 422.320,65 TL tutarında borç bakiyesinin, Adana … Noterliği’nin 02.11.2015 tarihli yevmiye numaralı ihtarnamesiyle borçlu …’e bildirildiği, bildirilere rağmen belirtilen süreler içerisinde ödeme yapmayan davacı hakkında taraflarınca haklı olarak, Adana … İcra Müdürlüğü’nün 06.11.2015 takip tarihli … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, başlatılan takibe davalı borçlunun haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, borçlu … tarafından takip konusu 422.805,61 TL’lik borcun 218.864,75 TL’lik kısmına, yetkisine ve bu kısmın tüm feri’lerine itiraz edildiği, kalan kısım yönünden sadece yetki itirazında bulunulduğu, paranın icra dairesine yatırıldığı, …’in borçlu olduğunun bu durum ile de zaten ortada olduğu, taraflarınca, borçlu … hakkında, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1206 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının açıldığı, Yerel Mahkemece davanın usulden reddedildiği, henüz kesinleşmediği, davada esasa ilişkin bir incelemenin yapılmadığı, davanın usulden reddedildiği, …’in icra dosyasına ödeme yapmasının da davacının müvekkil şirkete borçlu olduğunun açık bir göstergesi olduğu, tüm bu hususların, taraflara ait ticari defter ve kayıtların incelemesi neticesinde ortaya çıkacağı, dolayısıyla davacının iddialarını ve taleplerini kabul etmedikleri, haksız ve mesnetsiz davacının reddini talep ettikleri, davacının iddialarının aksine, müvekkilinin davacıdan alacağının bulunduğu, Mahkeme aksi kanatte ise bile taraflar arasında takas mahsup ilişkisinin söz konusu olduğu, davacının haksız ve mesnetsiz olarak müvekkile yönelttiği kötüniyetli bu dava nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini belirterek, öncelikle işbu davaya bakmakla yükümlü mahkemenizin yetkili olmadığından davanın yetki itirazları doğrultusunda usulden reddine, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından davanın esastan reddine, haksız ve kötü niyetle takip yürüten davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesi karar verilmesini savunmuştur. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile davalıya karşı 422.319,65TL asıl alacak ve 96.497,15TL temerrüt fazi olmak üzere toplam 518.818,80TL üzerinden takip başlatıldığını, davalı borçlu tarafından borcun 124.61,81TL’sinin kabul edildiğini, aşan kısmına asıl alacak ve faiz yönünden itiraz edildiğini, borçlunun haksız ve hatalı olduğunu, davalı borçlu tarafından başlatılan takibe karşı haksız ve kanuna aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davacı şirketten haklı alacağının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’de … Esas sayılı dosya ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi ile taraflarınca ikame edilen ve takas mahsup hakkının kullanılması ile asıl alacak yönünden konusuz kalan ancak vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden yargılaması devam eden Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/157 Esas sayılı dosyası ile hukuki ve fiili bağlantı olduğu gözetilerek huzurdaki davanın birleştirilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 17/12/2020 tarih 2017/157 Esas 2020/1058 Karar sayılı kararında;”….Toplanan ve sunulan deliller, yapılan yargılama, icra dosyası, sicil kayıtları, cevabi yazılar, mahkememizce alınan bilirkişi raporu, talimat raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının davalıdan 06/06/2016 tarihli sözleşmeden ve bu sözleşmeye ek 31/08/2016 tarihli ek protokol sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında olup taraflar defter ve belgelerini mahkememize sunmaları üzerine defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına , uyuşmazlığın her iki tarafında defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına , tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.(BAHTİYAR, M., Ticari Defterlerin Hukuki Önemi ve Sahibi Lehine Mahkemede Delil Olma Şartları, Makaleler II, s. 71 vd; ARKAN, s. 330 vd.) Somut olayda her iki tarafa da defter ve kayıtlarını sunmuş olup esas uyuşmazlık araflar arasında imzalanan 01.04.2015 tarihli protokolün 6.maddesi ile belirlenen 1.516.644,00-TL ürün bedelinin bir “ön ödeme” niteliğinde olup olmadığı davalının 01.04.2015 TARİHLİ PROTOKOL DAVACININ ÖN ÖDEMEYİ GERÇEKLEŞTİRMEMESİ SEBEBİ İLE fesihte haklı olup olmadığı noktalarındadır. 01.04.2015 tarihli protokolün 6. Maddesi;‘Metro, işbu protokole istinaden toplam ürün bedeli olan KDV dahil 1.516.644,00 TL’yi ürün teslim alınmadan peşin olarak FİRMA hesabına EFT yoluyla ödeyecektir.’ Hükmünü içermektedir.Ancak sözleşme sonrası ilerleyen zamanda …şirketinin sözleşmede belirtilen bu tutarı ödemediği taraf beyan ve kayıtlarıyla anlaşılmıştır. Davalının bu sebeple Adana …Noterliği’nin 14.04.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiği görülmüştür. İhtarnamede, davacının yükümlülüğü bir kez daha belirtilmiş, ön ödemeyi yapması, aksi takdirde protokolün feshedilmiş sayılacağı hususu ihtar edilmiş olup davacı tarafından protokolde belirtilen ön ödeme gerçekleştirilmemiş ve protokol davalı birleşen dosya davacısı tarafından feshedilmiştir.Ancak davacı … şirketinin daha sonraki süreçte verdiği siparişlerde, münfesih olan bu sözleşmede belirtilen birim fiyatları esas alarak, bu şekilde ödeme yapmak istemesinden eldeki uyuşmazlığın ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 6.maddesine göre belirlenen bedelin ön ödeme yani avans niteliğinde olup olmadığı konusunda taraflar bu madde hükmünün yorumunda anlaşmazlık içindedirler. Bu durumda sözleşmede yer alan kayıtların anlamını ve bu kayıtların hangi hukuki sonuçlara yöneldiğini tayin etmek zorunludur. Yorum herşeyden önce mantık ve gramer kurallarına göre yapılacaktır. ( Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler s. 148 ) Ayrıca sözleşmelerin yorumunda da kabul edilen teori güven prensibidir. Beyan muhatabının fiilen o beyanı nasıl anladığına ya da kendisince bilinebilen bütün hal ve şartları objektif iyiniyet kurallarınca değerlendirerek nasıl anlaması gerektiğine bakılması icap eder ki, bu güven ilkesinin bir sonucudur. Bu ilkeler ışığında taraflar arasında imzalanan bu protokol ile … şirketi 01.04.2015-01.04.2016 tarihleri arasındaki 1 yıllık sürede protokolde belirlenmiş olan deniz ürünlerini bu sürede söz konusu olabilecek olası fiyat artışından etkilenmeyerek belirlenmiş olan sabit fiyat üzerinden satın alma hakkını kazanmış olacak, … şirketi de 1 yıllık süre içerisinde karşı tarafa sağlamış olduğu sabit fiyat üzerinden ürün satışını yapmasına karşılık olarak ürünleri teslim etmeden 1.516.644,00 TL’yi peşin olarak elde etme hakkını kazanmış olacaktır. Başka bir ifade ile taraflar arasındaki işbu protokol, …şirketine 1 yıllık süre içerisinde belirlenen deniz ürünlerini belirlenmiş olan sabit fiyat üzerinden satın alma avantajını sağlarken, … şirketine de söz konusu deniz ürünlerini karşı tarafa teslim etmeden önce peşin para tahsilatı avantajını sağlamaktadır. Dolayısıyla protokolde belirtilen 1.516.644,00 TL’lik tutar, taraflar arasında gerçekleştirilecek ticari işlemler için … firmasına yapılacak bir ön ödeme özelliği taşımaktadır. Bu kapsamda, protokolde belirlenen ve ürün teslim alınmadan … şirketi tarafından … şirketine ödenecek 1.516.644,00 TL’lik tutar, … firmasının 1 yıllık sürede belirlenen ürünlerde meydana gelebilecek olası fiyat artışlarını yansıtmaması ve sabit fiyat üzerinden ürünleri … şirketine teslim etmesindeki fiyat riskine karşılık olarak peşin olarak almaya hak kazanacağı bir ön finansman kaynağı olma özelliğini taşımaktadır. Taraflar arasında düzenlenmiş olan 01.04.2015 tarihli sözleşme davalı/birleşen davada davacı … firması tarafından 14.04.2015 tarihinde noter kanalıyla düzenlenen ihtarname ile protokolde belirlenen tutarın ödenmemesi gerekçe gösterilerek söz konusu protokol feshedilmiştir. Dolayıısyla, protoklün feshedilmesinden sonra taraflar arasında sabit fiyat üzerinden teslim edilecek herhangi bir ürün bulunmamakta olup, tarafların ticari işlemlerde kendi aralarında belirleyecekleri fiyatlar üzerinden alım satım işlemleri gerçekleştirilecektir. Taraflar arasında imzalanan 01.04.2015 tarihli protolün feshedilmiş olması nedeniyle hukuken var olmayan bir protokol ya da sözleşmeye göre herhangi bir faturanın düzenlenemeyeceği, düzenlenmiş olan faturaların da hukuken geçersiz olacağı tabidir. Taraflar arasında imzalanmış olan ve bazı deniz ürünlerinin sabit fiyat üzerinden alım satımının yapılmasını sağlayacak şekilde düzenlenen protokolün davalı/birleşen davada davacı … firması tarafından feshedilmiş olması nedeniyle artık ortada yürürlükte olan bir protokol de bulunmamaktadır. 1 yıllık sürede davacı/birleşen davada davalı … şirketinin sabit fiyatla satın alacağı bazı deniz ürünleri için ön ödeme zorunluluğunun bulunduğu, protokolün 6. Maddesinde belirlenen ön ödeme tutarına ilişkin yükümlülüğün davacı/birleşen davada davalı … şirketi tarafından yerine getirilmediği, protokolün feshedilmiş olması nedeniyle sabit fiyatla ürün teslimi söz konusu olamayacağından davacı/birleşen davada davalı … tarafından fiyat indirim desteği ya da ürün bedeli farkları adı altında … şirketine fatura düzenlenemeyeği ve bu kapsamda düzenleyeceği faturalar için de davalı/birleşen davada davacı … şirketinden herhangi bir bedeli talep etme hakkının olmadığı dikkate alınarak asıl dava bakımından davanın reddine birleşen dosyada ise davalı/birleşen davada davacı … şirketinin ticari defterlerine göre takip tarihi olan 08.02.2018 itibariyle … şirketinin … şirketinden 382.524,79 TL alacağı bulunduğu, ancak bu alacak tutarından … şirketinin ticari defterlerinde kayıtlı olmayıp … şirketi kayıtlarında yer alan faturalardan “imha edilen ürün, hasarlı ürünün geri gönderilmesi, miktar farkı, mal girişi olmadığından” açıklaması ile düzenlenen faturalar ile iade ihtarının yapılmadığı faturalara ilişkin bedellerin toplamı 6.101.85 TL’nin, düşülmesi neticesinde davalı/birleşen davada davacı … şirketinin davacı/birleşen davada davalı … şirketinden 376.422,94 TL asıl alacağının bulunduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek grekmiştir.Son olarak, birleşen dosyada takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalının İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerle; asıl dava yönünden davanın reddine, kötüniyet tazminat talebinin şartları oluşmaması sebebiyle reddine, Birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/248 Esas Sayılı Dosyası Yönünden; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında takip dosyasında yapmış oldukları itirazın kısmen iptaline, takibin 376.422,94 TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 17.782,05 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, icra takip tarihinden sonra ödenen 124.611,81 TL’nin infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına, birleşen dosyadaki davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz alacağı bakımından eksik harç sebebiyle usulüne uygun harçlandırılmış talep bulunmadığından bakiye işlemiş faiz talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmasına, kabul edilen hüküm altına alınan alacağın %20’si üzerinden icra inkar tazminatının davacı – birleşen dosya davalısından alınarak davalı- birleşen dosya davacısına verilmesine, birleşen dosyada davacının fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz taleplerinin reddine, birleşen dosyada reddedilen kısım yönünden koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile,
A-)1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE, A-)2-Kötüniyet tazminat talebinin şartları oluşmaması sebebiyle REDDİNE,
B-)BİRLEŞEN İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2018/248 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN; B-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; Davalının İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında takip dosyasında yapmış oldukları itirazın kısmen iptaline, takibin 376.422,94 TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 17.782,05 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, icra takip tarihinden sonra ödenen 124.611,81 TL’nin infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına, B-)2-Birleşen dosyadaki davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz alacağı bakımından eksik harç sebebiyle usulüne uygun harçlandırılmış talep bulunmadığından bakiye işlemiş faiz talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, B-)3-Hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmasına, B-)4-Kabul edilen hüküm altına alınan alacağın %20’si üzerinden icra inkar tazminatının davacı – birleşen dosya davalısından alınarak davalı- birleşen dosya davacısına verilmesine, B-)5-Birleşen dosyada davacının fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz taleplerinin reddine, B-)6-Birleşen dosyada reddedilen kısım yönünden koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı – birleşen davada davalı vekili ve davalı-birleşen davada davacı vekili (katılma yoluyla) tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı – birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından eksik ve hatalı bilirkişi raporlarının hükme esas alınarak dava tarihi itibariyle müvekkili şirketin davalı şirkete borçlu olduğunun tespit edildiğini, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verildiği bu kararın hatalı olduğunu, Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve protokolün gerek bilirkişiler gerekse de yerel mahkeme tarafından hatalı olarak yorumlandığını, Sözleşmenin tarafları arasında herhangi bir yorum uyuşmazlığı bulunduğunda sözleşmenin hakim tarafından yorumlanması gerektiğinde bir duraksama bulunmadığını, sözleşme hükümlerinin yorumlanmasında taraf iradelerinin ne olduğunun araştırılması gerektiğini, taraf iradelerinin sözleşmenin bütünlüğü ve ticari ilişkileri kapsamında aranması gerektiğini, Yargılama kapsamında taraflar arasındaki sözleşme ve protokolün yorumlanması amacıyla dava dosyasının tevdii edildiği hukukçu bilirkişi … tarafından taraflar arasındaki 01.04.2015 tarihli protokolün, hatalı ve hukuka aykırı olarak yorumlandığını, işbu protokol kapsamında müvekkili tarafından “ön ödeme” yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden bahisle taraflar arasındaki protokolün … tarafından feshedildiğini, protokolün feshedilmiş olduğundan müvekkili şirketçe fiyat indirim desteği ya da ürün bedeli farkları faturalarının düzenlenemeyeceği yönünde kanaat bildirildiğini, bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ancak yerel mahkeme tarafından itirazların dikkate alınmadığını, Yerel mahkeme tarafından “taraflar arasında imzalanan bu protokol ile … şirketi 01.04.2015-01.04.2016 tarihleri arasındaki 1 yıllık sürede protokolde belirlenmiş olan deniz ürünlerini bu sürede söz konusu olabilecek olası fiyat artışından etkilenmeyerek belirlenmiş olan sabit fiyat üzerinden satın alma hakkını kazanmış olacak, … şirketi de 1 yıllık süre içerisinde karşı tarafa sağlamış olduğu sabit fiyat üzerinden ürün satışını yapmasına karşılık olarak ürünleri teslim etmeden 1.516.644,00 TL’yi peşin olarak elde etme hakkını kazanmış olacaktır. Başka bir ifade ile taraflar arasındaki işbu protokol, … şirketine 1 yıllık süre içerisinde belirlenen deniz ürünlerini belirlenmiş olan sabit fiyat üzerinden satın alma avantajını sağlarken, … şirketine de söz konusu deniz ürünlerini karşı tarafa teslim etmeden önce peşin para tahsilatı avantajını sağlamaktadır. Dolayısıyla protokolde belirtilen 1.516.644,00 TL’lik tutar, taraflar arasında gerçekleştirilecek ticari işlemler için … firmasına yapılacak bir ön ödeme özelliği taşımaktadır.” denilerek taraflar arasındaki protokolün davalı tarafından haklı olarak feshedildiği bu nedenle müvekkili şirket tarafından protokole bağlı fatura düzenlenemeyeceği gerekçesi ile asıl davanın reddine ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, Söz konusu protokolde belirlenen 1.516.644,00 TL’lik bedelin bir ön ödeme /peşin ödeme taahhüdü olmadığını, Taraflar arasındaki 01.04.2015 tarihli protokol yorumlanırken tüm protokol hükümlerinin ve işbu protokolün bağlı olduğu 01.02.2012 tarihli Satınalma Anlaşması ve 21.08.2013 tarihli Ticari Ana Şartlar Anlaşmasının “bir bütün olarak” değerlendirilmesi gerektiği ve bu hükümlerin “taraflar için gerçekte ne anlam ifade ettiğinin” araştırılması gerektiğini, Protokol gereği davalı / birleşen davada davacı …’ya ödenmesi kararlaştırılan 1.516.644,00-TL ürün bedelinin bir “ön ödeme” niteliğinde olduğu tespitine yer verilmiş ise de sözleşme bütünlüğü içinde bu sonuca varılmasının mümkün olmadığını, herhangi bir sipariş vermeksizin veya mal teslimatı yapılmaksızın 1.516.644,00-TL gibi yüksek meblağlı bir ödeme yapılması gerektiğinin kabulünün hukuken mümkün olmayıp ticari hayat ile ve taraflar arasındaki ticari ilişki ile de bağdaşmayacak bir durum olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkide bu şekilde bir uygulama var olmadığı gibi davaya konu sözleşmenin eki mahiyetinde olduğu kabul edilen ticari şartlar ana sözleşmesinde de bu yönde bir uygulamanın varlığını temellendirebilecek bir içerik bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmelerin ve akdedilen protokolün lafzı ve amacı dikkate alındığında 1.516.644,00-TL tutarındaki bedelin ön ödeme bedeli olamayacağı ancak müvekkili tarafından …’ya sipariş verilecek olan ürünlerin toplam bedeli olacağının açık olduğunu, Müvekkili şirket ne sözleşme ile ne de protokol ile karşı taraftan ürün satın almayı taahhüt etmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 2.4. Maddesi; “2.4. İşbu sözleşme, SATICI tarafından teklif edilen mallar için … tarafından verilmiş herhangi bir sipariş taahhüdünü oluşturmamakta, tam aksine, … bir mal için sipariş verirse, uygulanacak olan şartları belirlemektedir…” hükmünü içerdiğini, sözleşmedeki 6. Maddeye dair yapılan yorumda sözleşmenin bu maddesinin varlığı ve taraflar için ne anlam içerdiği veya iradelerinin ne yönde oluştuğunun sorğulanmadığını, 01.04.2015 tarihli protokolün 1. maddesi; “…Ancak yukarıdaki tabloda belirtilen adetler … için sipariş taahhüdü oluşturmamakta; aksine belirtilen adede kadar … tarafından sipariş verilmesi halinde ürün bedellerinin FİRMA tarafından artış yapılmayarak sabit tutulacağını düzenlemektedir.” şeklinde düzenlenlendiğini, bu madde ile taraf iradelerinin SAdece fiyat sabitlemek olduğu nu, madde metnine bakıldığında belli bir süre içince belli bir evsafta belli adette ürün satın alınacağı ancak bu satın almanın belirlenen süre içinde farklı tarihlerde verilecek siparişlerle gerçekleşeceğini, bu çerçevede siparişe konu malı elinde bulundurması gereken davalı / birleşen davada davacının ardiye soğutma ve sair giderlerden dolayı …’dan bir talepte bulunamayacağının hükme bağlandığını, Taraflar arasındaki 21/08/2013 tarihli ek sözleşme ile fiyat sabitlemesi yapılan ürünlerin ödeme vadesinin ana sözleşmedeki gibi 55 gün değil “peşin” olduğunu ifade ettiklerini, Somut olaydaki sözleşme ve protokolün yorumlanırken sektördeki yerleşik uygulamaların da değerlendirilmesi gerektiğini, bu nedenle yargılama sırasında bilirkişi heyetine sektör bilirkişisi atanmasının talep edildiğini ancak bu talebin yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, Bir an için protokoldeki söz konusu madde müvekkilinin, karşı tarafa ön ödeme yapacağı şeklinde yorumlansa dahi, akdolunan bu protokolün ardından davalı …, müvekkiline ürün gönderdikçe fatura kestiğini ve faturaya istinaden müvekkili tarafından birtakım ödemeler yapıldığını ve uyuşmazlık doğana kadar da taraflar arasındaki ticaretin bu şekilde sürdürüldüğünü, bu hususun dahi protokolün lafzının ve amacının davalı / birleşen davada davacı tarafından bilinçli ve kasıtlı olarak yanlış aksettirildiğinin, bu doğrultuda da hem bilirkişi heyeti hem de ilk derece mahkemesi tarafından yanlış yorumlandığını, Davalı / birleşen davada davacı tarafın, müvekkili şirkete 14.04.2015 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile taraflar arasındaki protokolü 7 gün içerisinde feshedeceğini bildirdiğini ancak sonrasında müvekkili şirkete ürün tedarik etmeye devam ettiğini dolayısıyla fiilen fesih iradesinden döndüğünü, ardından da müvekkili şirkete ürün gönderildikçe fatura kesilldiğini ve müvekkili şirket tarafından ürün bedellerinin karşı tarafa ödendiğini, avalı / birleşen davada davacı tarafın 02.11.2015 tarihinde müvekkili şirkete taraflar arasındaki protokolün feshedildiğine ilişkin ihtarname keşide etmesine kadar aynı şekilde devam ettiğini, Müvekkili şirket tarafından düzenlenen tüm faturaların taraflar arasındaki sözleşme ve protokol hükümlerine uygun olarak düzenlendiğini, taraflar arasındaki protokolün haklı nedenle feshedildiğinin kabulünün mümkün olmadığını, Taraflar arasında akdolunan 01.04.2015 tarihli protokolün 1. maddesi; “…Kararlaştırılan fiyatlar sabit fiyat olup FİRMA her ne nam altında olursa olsun fiyat artış talebinde bulunamaz. Ancak yukarıdaki tabloda belirtilen adetler … için sipariş taahhüdü oluşturmamakta; aksine belirtilen adede kadar … tarafından sipariş verilmesi halinde ürün bedellerinin FİRMA tarafından artış yapılmayarak sabit tutulacağını düzenlemektedir.” şeklinde olduğunu, Davalı / birleşen davada davacı tarafın taraflar arasındaki protokolün feshedildiği iddia olunmuş ise de bu protokolün feshedilmediği ve davalı / birleşen davada davacı yanca müvekkiline ürün tedariğine devam edildiğinin sabit olduğunu, taraflar arasında akdolunan protokol kapsamında müvekkili tarafından ürün siparişi verildiğini, ve davalı / birleşen davada davacı yanca da muhtelif tarihlerde müvekkiline ürün tedariği sağlandığını ancak tedarik edilen ürünlerin taraflar arasında kararlaştırılan sabit birim fiyat üzerinden temin edilmediğinden müvekkili tarafından davalı / birleşen davada davacı yana fiyat farkı faturaları kesildiğini, Protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirmeyen davalı/ birleşen davada davacıya, taraflar arasındaki münakit protokol gereği, müvekkili tarafından üçüncü firmalardan temin etmek zorunda kalınan muadil ürünlerin fiyat farkı da yine fatura düzenlenmek suretiyle yansıtıldığını ancak davalı/ birleşen davada davacı tarafın işbu faturaları da hukuka aykırı olduğundan bahisle kabul etmediğini ve söz konusu tutarları müvekkile ödemekten kaçındığını, müvekkili şirket tarafından kesilen tüm fiyat farkı faturaları tarafların ticari ilişkileri süresince, hukuka ve taraflar arasındaki sözleşme ve protokol hükümlerine uygun olarak kesildiğini, taraflar arasındaki protokole aykırı davrananın müvekkil şirket değil davalı/birleşen davada davacı taraf olduğu ve müvekkili şirketin davalı/birleşen davada davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, İşbu dava kapsamında SMM bilirkişilerce düzenlenen bilirkişi raporlarında taraflar arasındaki sözleşme ve protokol hükümlerinin hatalı yorumlanması nedeniyle bilirkişi heyetine hukukçu bilirkişi eklenerek dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi talep edildiğini ve bu talebin ilk derece mahkemesi tarafından kabul görerek bilirkişi heyetine hukukçu bilirkişi eklenmesine karar verildiğini, ancak bilirkişi heyetine dahil edilmiş olan hukukçu bilirkişinin uzmanlık alanının “bankacılık, sermaye piyasası ve şirketler” olduğunu, bilirkişi tarafından kendi uzmanlık alanı dışında bir konuda düzenlenmiş olan raporun hükme esas alınması mümkün olmadığını, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/2989 E. 2020/374 K. 20.1.2020 T. sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2012/38604 E. 2014/30585 K. 22.10.2014 T. sayılı kararı,) Yerel mahkeme tarafından hukuka aykırı olarak icra takibinde itiraz edlimeyen kısım yönünden de hüküm kurulduğunu, hükmün yeterince kesin ve açık olmadığı gibi gerekçe ile hüküm arasında da uyuşmazlık bulunduğunu, yerel mahkeme tarafından birleşen dava hakkında “Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; Davalının İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında takip dosyasında yapmış oldukları itirazın kısmen iptaline, takibin 376.422,94 TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 17.782,05 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, icra takip tarihinden sonra ödenen 124.611,81 TL’nin infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına, ” şeklinde hüküm kurulduğunu, icra dosyasında müvekkili şirket tarafından kısmi itiraz ve kısmi ödeme yapılmış olmasına rağmen tespit edilen tam alacak miktarı üzerinden hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/8252 Esas ve 2016/15341 Karar sayılı kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/20029 Esas ve 2015/7538 Karar sayılı kararı) Yerel mahkeme tarafından itirazın iptali ile birlikte müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedildiğini, tazminatın ne kadar ve hangi alacak miktarı üzerinden belirlendiğinin belli olmadığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2007/4505 Esas ve 2007/10169 Karar sayılı kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine, asıl dava yönünden alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye, birleşen dava yönünden ise alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA DAVALI – BİRLEŞEN DAVADA DAVACI VEKİLİ KATILMA YOLUYLA İSTİNAF DİLEKÇESİNDE, davacının, müvekkili şirkete olan borcunu gerçeğe aykırı fatura düzenleyerek ortadan kaldırmaya çalıştığını ve müvekkilinin bu sebeple zarara uğrattığının sabit olduğunu, asıl dava yönünden davacı alacaklı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Davacının, 04.10.2017 tarihli delil dilekçesi ve eklerine bakıldığında, sunulan fatura ve sevk irsaliyelerinin, ‘sistemde olmayan mal girişi’‘fiyat farkı’ ‘kondusyon farkı/iskonto’ ‘fiyat indirim desteği’ gibi içeriklere sahip olduklarının görüleceğini, müvekkili şirket kayıtlarında da bu şekilde gerçeğe aykırı düzenlenmiş faturalar bulunduğunu, bunların davalıya noter kanalı ile iade edildiğini, davacının dava dilekçesi ile sunduğu delillerin uyuşmadığını, davacının, alacak kalemi yaratmaya çalıştığını ya da alacak iddiasına dayanak oluşturmaya çalıştığını, bu sebeple gerçeğe aykırı fatura tanzim ettiğini gösterdiğini, (YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E:2019/2299 K:2019/7816 K.T:26/06/2019) Yerel mahkemede birleşen davada davalı … aleyhine tazminata hükmederken asıl davada davacının takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğunu, borçlu müvekkili şirket tarafından kanıtlanmasına rağmen tazminata hükmedilmediğini, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunun yasal delillerle kanıtlanmış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak delillerin mevcut olduğunu, bu sebeple istinaf incelemesi neticesinde davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini,Müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkiline yöneltilen icra takibi ve işbu davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunun yasal delillerle kanıtlanmış olup delillerin mevcut olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kötüniyet tazminatı yönünden kaldırılmasını, asıl davada davacının kötüniyetli olması nedeniyle %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisine dayalı cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl davaya konu Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı-alacaklı … Limited Şirketi tarafından davalı-borçlu … Ticaret Limited Şirketi aleyhine 58.510,75 TL cari hesap alacağının tahsili talebiyle 01/02/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı-borçluya ödeme emrinin 10/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili 12/02/2016 tarihinde verdiği itiraz dilekçesi ile; icra dairesinin yetkisine, borcun tamamına faiz ve fer’ilerine itiraz ettiği, süresi içerisinde asıl davaya konu işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Birleşen davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyası incelendiğinde; davacı-alacaklı … Limited Şirketi tarafından davalı-borçlu … Ticaret Limited Şirketi aleyhine 422.319,65 TL. Asıl alacak, 96.609,96 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 518.929,61 TL cari hesap alacağının tahsili talebiyle 08/02/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı-borçluya ödeme emrinin 12/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili icra müdürlüğüne vermiş olduğu 19/02/2018 tarihli itiraz dilekçesi ile; takibe konu asıl alacağa ilişkin 124.611,81 TL. Lik borcu kabul ettiğini, borcun kalan kısmına, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini beyan ettiği, süresi içerisinde davacı-alacaklı … Ticaret Limited Şirketi tarafından 394.204,99 TL. Üzerinden İstanbul 7 ATM. Nin 2018/248 Esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası açıldığı, bu mahkemece verilen 14/05/2019 tarih ve 2018/248 Esas-2018/517 Karar sayılı birleştirme kararı üzerine dosyanın Bakırköy 1 ATM. Nin 2017/157 Esas sayılı icra dosyası içerisine gönderildiği anlaşılmıştır. Birleşen davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyasında icra müdürlüğü tarafından takipte kesinleşen 124.611,81 TL. Asıl alacağa ilişkin 19/02/2018 tarihinde kapak hesabı yapıldığı, kapak hesabına göre 139.874,46 TL. Alacağın hesaplandığı ve davalı-borçlu … Limited Şirketi tarafından kesinleşen 139.874,46 TL. Alacağın 20/02/2018 tarihinde 139.875,96 TL. Olarak yatırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda da birleşen davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyasında davalı-borçlu … Ticaret Limited Şirketi’nin ( 422.319,65 TL. – 124.611,81 TL=) 297.707,84 TL. Asıl alacak ile takipte talep edilen 96.609,96 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam: 394.317,8 TL. Lik borca itiraz ettiği ve davacı alaklı tarafından 394.204,99 TL. Üzerinden itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında 01/02/2012 tarihli ” satın alma anlaşması” başlıklı sözleşme, geçerlilik başlangıcı 21/08/2013 tarihli Ticari Şartlar Anlaşması, 01/04/2015 tarihinde imzalanmış ve 01/04/2016 tarihine kadar geçerli olacağı kararlaştırılan protokol akdedildiği,iş bu protokolün konusunun; Aşağıda detayları belirtilen ürünlerin yine aşağıda belirtilen şartlarda Firmarın, … tarafından belirlenen istenilen miktarlarda, eksiksiz ve … tarafından belirtilen standartlarda ve sürelerde temin ve teslim edilmesi edilmesi ve … tarafından satın alınması olduğu, belirtilen miktar ve birimde … ve … ürünlerine ilişkin toplam satış fiyatının 1.516.644,00 TL. olduğu, protokolün 6 maddesinde;” …, iş bu protokole istinaden toplam ürün bedeli olan KDV dahil 1.516.644,00 TL.’yi ürün teslim alınmadan peşin olarak firmaya ait … Bankası Gazipaşa Bulvarı Şubesi ….nolu hesabına EFT yoluyla ödeyecektir. Metro’nun iş bu protokolden kaynaklanan hak ve alacaklarının tahsili için Firmanın … nezdindeki hesaplara bloke koyma ve söz konusu bedelleri ilgili hesaplardan herhangi bir ihbara gerek olmaksızın takas etme hakkı saklıdır…,” hükmü düzenlenmiştir. … Ticaret Limited Şirketi tarafından Adana … Noterliğinden muhatap … Ticaret Limited Şirketi’ne çekilen 14/04/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” … ile 01/04/2015 tarihli ön ödemeli protokol imzalandığını, sözleşmedeki yükümlülükleri eksiksiz yerine getirilmesine rağmen 6. Maddede belirlenen 1.516.644,00 TL. Ödemenin yapılmadığı, ürün bedelinin ihtar tarihinden itibaren 7 gün içerisinde yapılması aksi taktirde protokolün feshedilmiş sayılacağı,” ihtaren bildirildiği, ihtarnamenin muhataba 16/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği, … Ticaret Limited Şirketi tarafından Bakırköy .. Noterliğinden muhatap … Ticaret Limited Şirketi’ne çekilen 08/05/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” Protokolde bildirilen 1.516.644 TL.’nin sipariş verilecek ürünlerin toplam bedeli olduğunu, 1.516.644 TL.’nin ön ödeme bedeli değil, sipariş verilecek ürün toplamı olduğunu, muhatabın 14,5 TL.’den verilecek ürünlerin 14,5 TL. Yerine 5,50 EURO’ya satmak istediğini, 1500 koli mezgit ürününün gelmediğini, 7 gün içerisinde gönderilmesini, protokolün 1 yıl süreli olduğunu, aksi taktirde başka firmadan alınacağının ve doğan zararların tahsil edileceğinin,” ihtaren bildirilmiştir. … Ticaret Limited Şirketi tarafından Adana … Noterliğinden muhatap … Limited Şirketi’ne çekilen 29/07/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” Nisan 2015 dönemi baz alınarak kesilen faturalar yerinde Ocak 2015 dönemi baz alınarak iade faturası kesildiği kabulü mümkün olmadığından iade edildiği,” ihtaren bildirilmiştir. … Limited Şirketi tarafından Adana … Noterliğinden muhatap … Limited Şirketi’ne çekilen 02/11/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” Şirkete gönderilen 30/09/2015 tarihli 8.064,99 TL. Bedelli, 30/09/2015 tarihli 47.882,45 TL. Bedelli, 30/09/2015 tarihli 16.892,32 TL. Bedelli faturaları iade ettiklerini, daha öncede gönderilen fiyat indirim desteği adı altında kesilen faturaları da iade ettiklerini, bu defa muadil ürün fiyat farkı olarak yeniden talep edildiğini, 01/04/2015 tarihinde ön ödemeli protokol imzalandığını, protokol gereği 1.516.644 TL. Ön ödeme yapılmaması nedeniyle protokolün Adana … Noterliğinin 14/04/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtar ile feshedildiğini, ayrıca 422.320,65 TL. Alacaklarının tebliğ tarihinden itibaren 1 gün içerisinde ödenmesi ,” ihtaren bildirilmiştir. … Limited Şirketi tarafından Bakırköy .. Noterliğinden muhatap … Dış Ticaret Limited Şirketi’ne çekilen 13/11/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” 422.320,65 TL. Alacak iddiasında bulunulduğunu, iddiaları kabul etmediğini, kendisinin tanzim ettiği fatura bedellerinin sözleşme gereği ödenmesi gerektiğini, ödenmeyen toplam borcun alacaktan mahsup edildiğinde ödeme yapılacağı, ” ihtaren bildirilmiştir. Mahkemece asıl davada davalı-birleşen davada davacı … Dış Ticaret Limited Şirketi’nin ticari defter ve kayıtlarının talimat mahkemesince mali müşavir bilirkişiye inceletilmek suretiyle rapor aldırıldığı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı … Ticaret Limited Şirketi’nin ticari defter ve kayıtlarının mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceletilmek suretiyle rapor alındığı, alınan raporlara itiraz edilmesi üzerine mahkemece mali müşavir ve hukukçu bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.
ASIL DAVADA DAVACI-BİRLEŞEN DAVADA DAVALI … LİMİTED ŞİRKET VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde ; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiştir.Taraflar arasında imzalanan 01/04/2015 tarihli protokolün 6 maddesi ile 1 yıllık sürede davacı -birleşen davada davalı … Limited Şirket’nin sabit fiyatla satın alacağı protokolde belirtilen deniz ürünleri için ön ödeme zorunluluğunun bulunduğu, protokolün 6 maddesinde belirlenen ön ödeme tutarına ilişkin yükümlülüğün … Ticaret Limited Şirket’i tarafından yerine getirilmediği, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi sebebiyle davalı-birleşen davada davacı … Limited Şirketi tarafından protokolün feshedilmiş olması sebebiyle sabit fiyatla ürün tesliminin söz konusu olamayacağından asıl davada davacı-birleşen davada davalı … Ticaret Limited Şirketi tarafından fiyat indirim desteği adı altında düzenlemiş olduğu faturalardan kaynaklı herhangi bir alacak talep hakkının olmadığı, bu kapsamda asıl davada davacı … Ticaret Limited Şirketi’nin asıl davada davalı …Şirketinden alacaklı olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece asıl davanın reddine yönelik verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Birleşen davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyasında davalı-borçlu … Ticaret Limited Şirketi’nin takibe konu asıl alacağa ilişkin 124.611,81 TL. Lik borcu kabul ettiği, ( 422.319,65 TL. – 124.611,81 TL=) 297.707,84 TL. Asıl alacak ile takipte talep edilen 96.609,96 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam: 394.317,8 TL. Lik borca itiraz ettiği ve davacı alaklı tarafından 394.204,99 TL. Üzerinden itirazın iptali davası açılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan heyet bilirkişi raporunda, davalı/birleşen dosyada davacı … Ticaret Limited Şirketi’nin birleşen davada itiraza uğrayan alacak yönünden yapılan değerlendirmede 251.811,13 TL. Asıl alacak, 84.107,00 TL. İşlemiş faiz alacağının olduğu tesbit edilmiştir. Bu tesbitler doğrultusunda mahkemece birleşen dava yönünden 251.811,13 TL. Asıl alacak, 84.107,00 TL. İşlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 335.918,13 TL. Üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf sebebi kısmen yerinde görülmüştür.
ASIL DAVADA DAVALI – BİRLEŞEN DAVADA DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin asıl davada lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmediğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Yargıtay 13. HD.’nin 03/04/2013 tarih ve 2012/26728 Esas – 2013/8605 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, İİK 67/2 maddesi, takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca alacaklı-davacı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Dosya kapsamı itibariyle, asıl davada davacının takip yapmakta ve itirazın iptali davası açmakta haksız olduğu sabit ise de davacının kötüniyetli olduğunun kabul edilemeyeceği, dosya kapsamı itibariyle davacının kötü niyetinin ispatlanamamış olması karşısında, İİK 67/2 uyarınca kötü niyet tazminatı koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, bu yönde ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin ve Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; A- ASIL DAVA YÖNÜNDEN; 1-Tarafların istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
B-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN; 2- Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarih ve 2017/157 Esas – 2020/1058 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; a)Asıl davada; Davanın REDDİNE, -Kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmaması sebebiyle REDDİNE, b)Birleşen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/248 Esas Sayılı dosyası yönünden; Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; Davalının İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 251.811,13 TL. Asıl alacak, 84.107,00 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 335.918,13 TL. Üzerinden takip talebindeki şartlarla takibin aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, -Kabul edilen 335.918,13 TL alacağın %20’si üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Ret edilen miktar yönünden koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:
ASIL DAVA YÖNÜNDEN: 3-Alınması gerekli 179,90.TL karar ve ilam harcının peşin alınan 999,22.TL harçtan mahsubu ile bakiye 819,32.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.361,72.TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN: 5-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 22.946,56 TL. nispi karar harcından peşin olarak yatırılan 4.137,39.TL harcın mahsubu ile bakiye 18.809,17.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6- Davacı tarafça yatırılan toplam 4.178,49.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 65,45.TL tebligat giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap ve takdir olunan (%85 kabul) 55,00.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 627,70 TL talimat masrafı,153,20 TL tebligat ve müzekkere gideri 3.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.080,90 TL’nin kabul/ret oranına göre hesap ve takdir olunan (%15 red) 612,14 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar yönünden hesap ve taktir olunan 50.028,54 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 10-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen miktar yönünden hesap ve taktir olunan 9.325,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 11-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12- Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 13-Asıl dava yönünden alınması gereken 179,90’ar.TL istinaf karar harcından taraflar tarafından ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar.TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60’ar.TL harcın taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına, 14-Asıl davada davacı- birleşen davada davalı tarafından asıl davaya ilişkin olarak yatırılan harçların kendi üzerinde bırakılmasına, 15- Asıl davada davacı- birleşen davada davalı tarafından birleşen davaya ilişkin olarak yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının asıl davada davalı- birleşen davada davacıdan alınarak asıl davada davacı- birleşen davada davalıya verilmesine, 16-Asıl davada davacı- birleşen davada davalının birleşen dava yönünden yatırmış olduğu karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 17- Asıl davada davalı- birleşen davada davacı tarafından sarf edilen harç ve giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, 18-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda asıl dava yönünden; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak, birleşen dava yönünden; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.