Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/526 E. 2023/516 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/526 Esas
KARAR NO: 2023/516 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/737 Esas – 2020/747 Karar
TARİH: 22/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı … unvanlı şirketin %15 paylı ortağı ve yetkili müdürlerinden biri olduğunu, diğer yetkili şirket müdürü …in şirketin acil paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek müvekkilinden şirket için borç para istediğini, bunun üzerine müvekkilinin 51.500,00 TL tutan şirkete borç olarak vermek üzere …a elden nakit olarak verdiğini, verilen bu tutara karşılık davalı şirkete ait …,Kozyatağı şubesi 51.500,00 TL bedelli 15.10.2014 keşide tarihli çeki imzalayarak müvekkiline verdiğini, müvekkilinin bu miktar haricinde elden veya banka havalesi ile şirkete borç olmak üzere …a ödemeler yaptığını, bu ödemelerin bir kısmının tahsili için İstanbul Anadolu 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/239 E sayılı dosyası ile dava açıldığını, şirkete verilen çekin iyi niyetli olarak ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmediğini, ödenmeyen çek bedelinin keşide tarihinden 2 yıl 4 ay sonra İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine konu edildiğini, davalı şirketin takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalı şirketin kötü niyetle itiraz ettiği takipte 51.500,00 TL olan çek bedelinin ödendiğini yazılı belge ile ispat külfeti altında olduğunu, çek bedelinin ödendiğinin ispat edilememesi durumunda davalının sebepsiz zenginleşmiş olacağını, Çekte zamanaşımı süresinin ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl olduğunu, olayımızda zamanaşımı süresi dolmadan takibin gerçekleştiğini, itirazın iptali ile takibin devamını, çek bedeline takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında ticari faiz yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, usule ilişkin olarak zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının dava dışı ortak …a karşı ikame ettiği İstanbul Anadolu 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/239 E sayılı dosyasında da bu çek bedelini talep ettiğini, bu nedenle davanın derdestlik nedeniyle usulden reddini talep ettiklerini, Esasa ilişkin cevaplarında, davacı … ın dava dışı … gibi şirketin imzaya yetkili müdürlerinden biri olduğunu, şirket müdürü sıfatıyla elinde kalan çeki süresi içinde bankaya ibraz edilmemiş çeki kendi alacağı gibi göstermek suretiyle kötü niyetli hareket ettiğini, 51.500,00 TL bedelli dava konusu çekin müvekkil şirket tarafından bedeli erken ödendikten sonra verilen alacaklı şirketten alınmış bu suretle davacı şirket müdürünün elinde kalmış bedelsiz bir çek olduğunu, Bu çekin şirketin çalıştığı firmalardan …’e kesildiğini, davacı şirket müdürü bu firmanın adresine yakın oturduğu için kendisi ile gönderildiğini, alacaklı firma sahibinin çekin hamiline yazıldığını görünce şirket muhasebecisini ve dava dışı …’ı arayarak şirketlerin hamiline çek keşide etmesinin doğru olmadığı yolunda uyararak çeki davacıya iade ettiğini, ancak çekin davacı tarafından değişik gerekçeler ile şirkete teslim edilmediğini, bu konuda … ile şirket muhasebecisi … dinlenirse gerçeğin ortaya çıkacağını, ayrıca cek bedeli olan 51.500.00 TL sının şirkete borç verilmek üzere dava dışı …’a verildiği iddiasının da hayatın olağan akısına aykırı bir ifade olduğunu, anılan çekin bu haliyle yazılı delil başlangıcı olduğunu, müracaat hakkı yitirilen bir çekte temel ilişkiye dayanan davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, bedelsiz bir çekin şirketin imzaya yetkili müdüründe bulunmasının şirketin ortağına borcu olduğu yönünde bir hukuki durum yaratmadığını, ayrıca çekin hamiline yazılmış olmasının bu çekin davacıya yazılmadığı karinesini güçlendirdiğini, kaldı ki banka hesap hareketleri incelendiğinde iki ortak arasında ve şirket ile ortaklar arasındaki tüm para alışverişinin banka yolu ile gerçekleştiğinin görüleceğini, Şirket ortakları arasında husumet mevcut olup, davacmın dava dışı …’ a ve şirkete karşı davalar açtığını, takipler yaptığını, tüm bu davaların davacının müvekkili şirketi zarara uğratma kastını ortaya koyduğunu, davacının davasının zamanaşımı defi uyarınca usulden reddini, davanın derdestlik nedeniyle usulden reddini, davacının haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddi ile takibin iptalini, kötü niyetli davacının reddolunan alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/12/2020 tarih 2018/737 Esas 2020/747 Karar sayılı kararında; “…Her ne kadar davalı şirketin … İnşaat Ltd Şti ile cari dökümü incelendiğinde; davalı şirketin erken ödeme iddiasını kanıtlayacak bir kayıt görülememiş olsa da, davacının şirket ortağı ve yetkilisi olarak şirkete ait bir çeki elinde bulundurabileceği, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olduğu, çekin lehdar kısmının boş olduğu, böyle bir çekin “hamiline” yazılı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, şirket defterlerinde davacının iddia ettiği şekilde talep ettiği kadar tek bir ödeme ile davalı şirkete verilen bir borç kaydının bulunmadığı, yine davalı şirket defterlerinde davacının, davalı şirketten alacaklı olduğu görülse de söz konusu çeki davalı şirketten alacaklarına karşılık aldığına yönelik dosyada delil bulunmadığı, çekin davalı şirket çeki olduğu, hamiline olarak düzenlendiği, çek kambiyo vasfını kaybetmiş olup davalı taraf sebepsiz zenginleşmediğini ispatlamak zorunda olsa da davacının şirket yetkilisi olması nedeniyle herhangi bir sebepten bu çeki elinde bulundurabileceği, hamiline yazılı çeki şirket yetkilisi olarak elinde bulunduran davacının çekin hamili sayılmayacağı, bu nedenle davalının sebepsiz zenginleşmiş sayılamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı takip başlatmakta haksız olsa da davalı tarafından davacının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davanın REDDİNE 2-Davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine, 3-Davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davalı tarafın savunması göre dava konusu çekin davacının elinde kaldığını, çek bedelinin alacaklı …’e ödediğini iddia ettiğini ancak hiçbir delil ile savunmasını ispat edemediğini, Gerekçeli Karar 5. Sayfasında: ”… Davalı tarafın da cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin sayısız çek keşide ettiğini, hiçbir müşteri ile sorun yaşamadığını, çekin bedeli erken ödendikten sonra alacaklı şirketten alınmış bu surette davacı şirket müdürünün elinde kalmış bedelsiz bir çek olduğunu savunduğu, Her ne kadar davalı şirketin … İnşaat Ltd Şti ile cari dökümü incelendiğinde; davalı şirketin erken ödeme iddiasını kanıtlayacak bir kayıt görülememiş olsa da, …” , ”…davalı taraf sebepsiz zenginleşmediğini ispatlamak zorunda olsa da…” şeklinde belirtildiğini, ayrıca dinlenen tanıklar ve alınan bilirkişi raporu da davalının savunmalarını çürütür nitelikte olduğunu, davalı tarafın sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükünün üzerinde olmasına rağmen ispatlayamadığını, Bilirkişi raporuna göre davacı müvekkilinin çeşitli tarihlerde davalı şirkete borç para verdiğinin sabit olduğunu, 10/10/2014 tarihi itibarıyla davacı müvekkilinin davalı şirketten 167.284,81.TL alacaklı olduğu, 31/12/2018 tarihi itibarıyla da 177.423,81.TL alacaklı olduğunun bilirkişi tarafından tespit edildiğini, Borç para verilmesi hususunda Ticari Defterlerde belirlenen miktarda eksiklik olmakla birlikte halen alacaklı olunduğu hususunun gözlendiğini, müvekkilinin, Davalı Şirket Müdürü dava dışı …’a Şirket hesaplarına girilmek kaydıyla defalarca borç para verdiğini ancak bu paraların birçoğunun Ticari Defterlere kaydedilmemesi, Şirkete sokulmaması üzerine …’a yönelik İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/239E. Sayılı dosya ile dava açıldığını, ilgili dosya yargılama aşamasında daha önce davalı tarafça Derdestlik İtirazına konu edildiğini mahkemece de incelenmediğini, Bilirkişi raporuna göre Çekin defterlerde ne suretle kayıtlı olduğu hususunda: dava konusu 15.10.2014 Keşide Tarihli, 51.500-TL. Bedelli Çek Bilirkişi raporunda da tespit edildiği surette ticari defterlerde yerini almadığını, müvekkilinin 51.500,00.TL’yi elden Şirket Müdürü …’a verdiğini karşılığında da bu çekin %50 ortak … tarafından imzalanarak müvekkiline teslim edildiğini, şirkete verilen borç para karşılığında verilen çekin ticari defterlere kaydedilmediği gibi müvekkilinden alınan paranın da kaydedilmediğini, çek bedelinin …’ın uhdesinde kaldığını, Defterlerin incelenmesi sonucunda, bilirkişi raporuna yansıdığı üzere ”…Çekin bedeli erken ödendikten sonra alacaklı şirketten alınmış bu surette davacının elinde kalmış bedelsiz bir çektir savunmasına karşılık Davalı Şirketin … İnşaat Ltd. Şti. İle olan Cari Hesap dökümleri incelendiğinde davalı şirketin erken ödeme iddiasını kanıtlayacak bir kayıt görülememiştir.” denildiğini, … İnşaat Ltd. Şti. ile olan Cari dökümleri incelendiğini 31/12/2018 tarihi itibarıyla … İnşaat Ltd. Şti.’nin 81.823.53.TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini alacak miktarına ilişkin olarak … İnşaat Ltd. Şti. davalı … Şirketine yönelik İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. Sayılı dosyasında 13.11.2019 tarihi itibarıyla 86.615,81-TL. Alacaklı durumunda olduğunu, Davalı şirketin hiçbir delille ispatlayamadığı savunması olan davacının elinde kalan bedelsiz bir çek savunmasının kabul edilebilir olmadığını, mademki bu çek bedelsiz kaldığını neden davalı şirket tarafından yıllarca çekle ilgili olarak bankaya beyanda bulunulmadığını, şikayet edilmediğini, çek iptali yoluna gidilmediğini,İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, davanın reddine karar verildiğini ancak “Davacı takip başlatmakta haksız olsa da davalı tarafından davacının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir,” şeklindeki gerekçe ile kötüniyet tazminatı talebini reddettiğini, Davacı tarafın alacaklı olduğundan bahisle takibe koyulan çekin müvekkili şirket ile arasında itcari ilişki bulunan firmalardan …’e kesidiğini, davacı şirketin müdürü … bu firmanın merkezine çok yakın oturduğu için çekin kendisiyle gönderildiğini, … isimli firmanın sahibi çekin üzerinde alacaklının yazmadığını görünce şirket muhasebecisini ve dava dışı …’ı arayarak ticaret şirketlerinin bu şekilde çek keşide etmesinin doğru olmadığı yolunda ve çeki de bu şekilde defterlerine işleyecemeyeğini belirterek çeki davacı …’a iade ederek geri gönderdiğini ancak çekin … tarafından değişik gerekçelerle şirkete teslim edilmediğini, tanık beyanlarında da görüleceği üzere davacı tarafın …’e verilmek üzere diğer müdür … tarafından düzenlenen çeki şirkete iade etmediğini, kötüniyetli olarak uhdesinde tutmaya devam ettiğini ve 3 yıl geçtikten sonra şirket aleyhine icra takibine giriştiğini, Davacı tarafın dava dilekçesinde, çek bedeli olan 51.500,00.TL’nin şirkete borç olarak verilmek üzere dava dışı …’a verildiği iddiasının hayatın olağan akışına ve gerçeğe aykırı olduğunu, banka hesap hareketlerinde şirket ile diğer ortaklar arasındaki tüm para alışverişinin banka yoluyla gerçekleştirildiğinin belli olduğunu, Şirketin imzaya yetkili müdürü olan davacının açıkça müvekkili şirkete zarar verme kastı içerisinde olup dava konusu çeki şirkete iade etmeyip uhdesinde tutması sonucu şirkete karşı icra takibinde bulunmasında kötü niyetli olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, davanın istinaf mahkemesinde görülmesi mümkün değilse, hükmün davacı aleyhine kötüniyet tazminatının reddine ilişkin kısmının kaldırılarak dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, süresinde bankaya ibraz edilmediği için kambiyo senedi vasfını yitiren çeke dayalı olarak başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı şirket 4 ortaklı olup şirket ortaklarından davacı … ile dava dışı …’ın 16/02/2022 tarihine kadar davalı şirketin münferiden yetkilileri olduğu anlaşılmıştır. Davaya ve takibe dayanak … Kozyatağı Şubesine ait … no.lu çekin keşidecisinin davalı … Turizm Kiralama San Tic Ltd Şti. Olduğu, keşide tarihinin 15.10.2014 olup lehdar kısmının boş olduğu, TTK’nın 785/3 maddesi uyarınca çekin hamiline yazılı çek hükmünde olduğu anlaşılmıştır. Çek yasal süresi içerisinde bankaya ibraz edilmediği takdirde TTK’nun 808.maddesi uyarınca hamil kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını kaybeder. Kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını yitirmiş olan hamilin alacağına kavuşabilmesi için aralarında temel ilişki bulunan keşideci yada cirantaya karşı çeke delil başlangıcı olarak dayanarak dava açması yada TTK’nun 818. yollamasıyla çeklerde uygulanması gereken 732.madde uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde keşideciden alacağını talep etmesi gerekmektedir. Davaya konu çekte davacı hamil, davalı ise keşideci olup davacı tarafça TTK’nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciden çek bedelinin tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Çek ciro edilmedikçe çek lehdarı hamil olarak kalmaya devam edeceğinden lehdar/hamil olan davacının keşideci ile arasında temel ilişki bulunsa dahi sebepsiz zenginleşme davası açabilecektir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/459 Esas- 2020/6034 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Somut olayda davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini ispatlaması gerekmekte olup, davalı cevap dilekçesinde, dava konusu çekin şirketin çalıştığı firmalardan …’e kesildiğini, davacı şirket müdürü bu firmanın adresine yakın oturduğu için kendisi ile gönderildiğini, alacaklı firma sahibinin çekin hamiline yazıldığını görünce şirket muhasebecisini ve dava dışı …’ı arayarak şirketlerin hamiline çek keşide etmesinin doğru olmadığı yolunda uyararak çeki davacıya iade ettiğini, ancak çekin davacı tarafından değişik gerekçeler ile şirkete teslim edilmediğini, bu konuda … ile şirket muhasebecisi … dinlenirse gerçeğin ortaya çıkacağını, ayrıca dilekçe ekinde sunduğu mail çıktısından da görüleceği üzere, dava dışı ortak …’ın, davacı …’a dava ve takip konusu çeki bedelsiz olduğundan iade etmesini ihtar ettiğini, bu ihtara rağmen kötüniyetli davacının davalı şirketin çekini elinde tuttuğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafın cevap dilekçesi ekinde sunulan dava dışı davalı şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket yetkilisi davacı …’a gönderdiği 21 Nisan 2015 tarihinde saat 13: 28:37’de gönderilen mailde;” Uhdenizde bulunan Ağustos 2014’de verilen 53.000 TL. ‘lik çek borcu kapatıldığı halde şirkete iade edilmemiştir. Bu nedenden dolayı 2014 resmi muhasebe kayıtları kapatılamamıştır. Hukuki sürecin devam ettiği bu süreçte çekin iadesi gerekmektedir. Çek iade edildiği anda 2014 muhasebe kayıtları kapatılarak taraflara gönderilecektir,” açıklaması yer almaktadır. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; davalı şirket defterlerinde davacının, davalı şirketten alacaklı olduğu görülse de dava konusu çeki davalı şirketten alacaklarına karşılık aldığına yönelik dosyada delil bulunmadığı, dava konusu çekin davalı şirket çeki olup hamiline olarak düzenlendiği, davalı şirketin yetkilisi dava dışı … tarafından davalı şirketin yetkilisi olan davacıya gönderilen mail içeriğine göre dava konusu çeki davacının şirket yetkilisi olması nedeniyle davalı şirketin alacaklısına verilmek üzere elinde bulundurduğu, davalı şirketin dava dışı yetkilisi tarafından söz konusu çekin iadesinin istendiği halde iade edilmediği, hamiline yazılı çeki şirket yetkilisi olarak elinde bulunduran davacının çekin hamili sayılmayacağı, bu nedenle davalının sebepsiz zenginleşmiş sayılamayacağı anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamına göre ve yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde, davalı şirketin münferit yetkililerinden olan ve icra takibi başlatan davacının haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılmakla; Mahkemece davalının kötüniyet tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce davalının kötüniyet tazminat talebinin kabulüne yönelik yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A- Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2020 tarih ve 2018/737 Esas – 2020/747 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın REDDİNE,2-Davacının icra takibi başlatmasında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından davalının kötüniyet tazminat talebinin kabulü ile, reddedilen 64.117,00 TL üzerinden %20 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihine göre alınması gereken 179,90.TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.094,96.TL harçtan mahsubu ile bakiye 915,06.TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen 6,50.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen 10.258,72 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 11-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 193,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.