Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/521
KARAR NO: 2021/514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2020 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2020/364 Esas
( BİRLEŞEN DOSYA: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi – 2020/423 Esas )
ASIL DOSYADA
BİRLEŞEN DOSYADA
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYADA
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Birleşen dosyada davacı vekilinin sunduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 2019 mali yılı olağan genel kurulunun ertelenen konuları görüşmek üzere 04/05/2020 tarihinde tekrar toplandığını, müvekkilinin vekili yolu ile alınan tüm kararlara muhalefet ederek red oyu verdiğini, muhalefet şerhlerini tutanağa eklettiğini, finansal tabloların şirketin öz kaynak tutarını olumsuz olarak önemli ölçüde etkileyecek tutarda maddi hatalar içerdiğini belirterek, şirketin 04/05/2020 tarihinde gerçekleştirilen ikinci genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 4 sayılı kararın …’ın ibra edilmemesine ilişkin kısmı hariç kalmak üzere diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kısmının ve 5 sayılı kararın yürütmesinin TTK 449 ve HMK 389 vd. maddeleri uyarınca yürütmesinin karar kesinleşinceye kadar tedbiren geri bırakılmasına, ilgili kararların iptaline, gerektirici sebeplerin varlığının anlaşılması halinde kararların yok hükmünde olduğunun veya butlanının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/12/2020 tarih ve 2020/364 Esas sayılı ara kararı ile; ” Tedbir talebinin, mevcut delil durumu, ipali istenen kararların niteliği ve icrasının yaratacağı etki nazara alındığında telafisi imkansız zararlar meydana getirecek nitelikte olmadığı değerlendirildiğinden, reddine dair … ” gerekçeleri ile; ” 1-Birleşen dosyada davacı tarafın, yürütmenin durdurulması yönündeki tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, birleşen dava davacısı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Birleşen dava davacısı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesince, TTK’nın 449. maddesine aykırı olarak davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin beyanları alınmaksızın ve delilleri hiç değerlendirilmeksizin taleplerinin reddedildiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca da iptali istenen genel kurul kararları hakkındaki davalarda yürütmenin geri bırakılması talepleri kabul veya reddedilmeden önce yönetim kurulunun görüşünün alınması gerektiğini (Yargıtay 11. HD’nin 2013/12965 Esas 2013/15637 Karar 16,09,2013 tarihli kararı), mahkemece, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmaksızın karar verildiğinden, kararın kaldırılması gerektiğini, Ara kararın, sunulmuş ve celbi talep edilmiş deliller incelenmeksizin, “mevcut delil durumu”na göre verilmiş olduğundan eksik incelemeye dayalı olduğunu, şirket faaliyet raporu ve bilançolarının gerçeği yansıtmadığını, şirketin 2019 mali yılına ilişkin bağlılık raporu, faaliyet raporu ve bağımsız denetim raporunun, TTK’nın 515 inci ve 516 ncı maddeleri uyarınca dürüst resim ilkesine aykırı olduğunu, Şirketin ibra edilen yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasının TTK’nın 436 ncı maddesinin ikinci fıkrasına, yine Yönetim Kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve rekabet etme izinleri verilmesi oylamasının TTK’nın 436 ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğunu, Şirketin 17 Temmuz 2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında yapılan sermaye artırımının da kanuna aykırı olması nedeniyle İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2019/538 Esas no.lu davada iptal edilmesi halinde, işbu dosyada uyuşmazlık konusu Genel Kurul Toplantısı’na da sermaye artırımı yapılan tutar kadar yetkisiz katılım olduğu ve TTK’nın 446 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca iptal edilmesi gerekeceğini, Genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, şirket açısından 2017 mali yılından bu yana zarar oluşturduğunu, ayrıca şirketin 2017 mali yılından beri aynı kişiler tarafından yönetildiğini, şirketi açıkça zarara sokan ve zararı gizleyici faaliyetlerin devam etmesi nedenleriyle yürütmenin geri bırakılması kararı verilmedikçe, zararın artacağını, Tedbir taleplerine ilişkin olarak, tedbir sebeplerini ve türünü belirttiklerini ve davanın esasına yönelik haklılıklarını yaklaşık olarak ispat ettiklerini, tedbir kararı verilebilmesi için HMK’nın 389 ve devamı maddesince aranan koşulların gerçekleştiğini, mahkemece taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 28.12.2020 tarihli ara kararının kaldırılarak, HMK’nın 389. ve TTK’nın 449. maddeleri uyarınca davalı şirketin 4 Mayıs 2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan (2), (3) sayılı kararın, (4) sayılı kararın …’ın ibra edilmemesine ilişkin kısmı hariç kalmak üzere diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kısmının ve (5) sayılı kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirket genel kurul kararlarının butlanı/iptali talebiyle açılan davada, TTK’nın 449. maddesi uyarınca dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı şirketin 04.05.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı ertelenen olağan genel kurulunda alınan 2, 3 sayılı, 4 sayılı kararın …’ın ibra edilmemesine ilişkin kısmı hariç kalmak üzere diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kısmı ve 5 sayılı kararların butlanına, olmadığı takdirde iptallerine, TTK’nın 449. maddesi uyarınca ilgili kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. 6102 sayılı TTK’ nın 449- (1). Maddesinde “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Birleşen dosyada davacı tarafça mahkemece, dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair talebin, yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmadan verilmesinin usule aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, asıl dosyada davacı … tarafından, birleşen dosyada da dava konusu edilen davalı … AŞ’nin 04.05.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı ertelenen olağan genel kurulunda gündemin 3- 4- 5 maddesi uyarınca alınan kararların butlanına, olmadığı takdirde iptallerine, TTK’nın 449. maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesinin talep ve edildiği, 14/10/2020 tarihinde yönetim kurulu üyelerince beyanda bulunulduğu, incelenen beyan içeriklerinde; ileri sürülen iddialar ve taleplerin haksız olduğu belirtilerek, olumsuz görüş bildirildiği görülmüştür. Bu hali ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibarı ile yaklaşık ispat koşulunun sağlanılmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesi mümkün olmadığı gibi ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Birleşen dosya davacısı …’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.