Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/517 E. 2023/973 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/517 Esas
KARAR NO: 2023/973 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/190 Esas – 2020/650 Karar
TARİHİ: 27/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı bankanın Suadiye Anadolu Merkez Şubesi ile dava dışı kredi borçlusu … San. A.Ş. arasında 21.04.2017 tarihinde 6.000.000 TL tutarlı genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalıların sözleşmede müteselsil kefil olduklarını, davalılar … ve …şirketi ile dava dışı … adına kayıtlı taşınmazlara da ipotek tesis edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine ihtarname gönderildiğini, yine ödeme yapılmaması nedeniyle kredi borçlusu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başlandığını, bu arada davalı kefiller hakkında da İst. Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibine başlandığını, borçluların borca ve ferilerine itiraz ettiklerini, zorunlu arabuluculuk dosyasında anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, diğer icra takibindeki rehinlerin paraya çevrilmeden davacı bankanın davalılar hakkında icra takibi yapamayacağını, hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davacı bankanın ABD Dolarının yükselmesinden haksız olarak faydalanması nedeniyle TMK’nin 2. Maddesine aykırı davrandığını, takibe dayanak belgelerin tebilğ edilmediğini, bu nedenle geçerli bir ödeme emrinin bulunmadığını, davacıya yapılan ödemelerin düşülmediğini, bu nedenlerle davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/11/2020 tarih 2019/190 Esas – 2020/650 Karar sayılı kararında; “DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili istemine ilişkindir. Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında, “davalıların, dava dışı … Sanayi A.Ş. ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza attıkları” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,a-Davacı Bankanın, aynı borçla ilgili rehinlerin paraya çevrilmesi yoluyla takip tamamlanmadan, davalı kefiller hakkında işbu icra takibine başlayıp başlayamayacağı,b-Temerrüt yönünden hesap kat ihtarının davalı borçlulara usulüne uygun tebliğ edilip edilmeidiği,c-Hesap kat ihtarı tarihindeki kurun yüksek olması nedeniyle davacının bu kur üzçerinden kat ihtarı yapmasının TMK’nin 2. Maddesine aykırılık teşkil edip etmediği,ç-Davacı bankanın, kefillere yönelik icra takibini başlatırken, dava dışı borçlunun yaptığı ödemeleri düşüp düşmediği,d-Davalıların, varsa davacı bankaya olan borç miktarlarının ne kadar olduğu,e-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likit olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,f-Davanın tam veya kısmen reddi halinde davalıların kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, yani davacının icra takibi yaparken ve itirazın iptali davası açarken kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.2- İcra takibi: Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı … A.Ş. vekili tarafından davalı borçlular aleyhine 18.09.2020 tarihli İlamsız Takiplerde Ödeme Emri ile; 6.000.000,00 TL asıl alacak, 45.815,66 TL 12.09.2018 – 18.09.2018 arası %44,24 temerrüt faizi ve BSMV 6.045.815,66 TL’nin asıl alacak tutarlarına takip tarihinden itibaren hesap tablosunda belirtilen oranlardan işleyecek yıllık %44,24 temerrüt faizi, faizin %5 gider vergisi ile birlikte tahsili talepli olarak icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulardan …’e 24.09.2018 tarihinde, … A.Ş.’ye 20.09.2018 tarihinde, … A.Ş.’ye 20.09.2018 tarihinde, … A.Ş.’ye 20.09.2018 tarihinde tebliğ olunduğu, borçlular vekilinin 28.09.2018 tarihli itiraz dilekçesinde, geçerli bir kefalet olmadığını, İİK’nin 68/b maddesindeki takip şartı yerine getirilmeden tüm borçlular hakkında genel haciz yoluyla ilâmsız takip yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, ihtarnamenin usul ve yasaya aykırı tebliğ olunduğunu, ihtarname ekindeki hesap özetinin gerçeğe aykırı olduğunu, alacaklı Bankaya muhtelif tarihlerde ödemeler yapıldığını, bunların göz ardı edildiğini, alacaklının önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapması gerektiğini, takibin mesnedi belgelerin tebliğ edilmediğini, borcu ve temerrüt faizini kabul etmediklerini, faiz oranının fahiş olduğunu, BSMV adı altında talep edilen bedelin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunduğu, itiraz üzerine takibin icra müdürlüğünce durdurulduğu anlaşılmıştır. 3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:3-a)Sözleşmeler, kredilerin kat edilmesi ve temerrüdün oluşup oluşmadığı ile ilgili inceleme: Dava dosyasına sunulan sözleşmenin incelenmesinde, davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu … A.Ş. arasında 21.04.2017 tarihinde çerçeve niteliğinde, 10 yıl süreli 6.000.000,- TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin düzenlendiği, diğer Davalıların da söz konusu sözleşmede, müteselsil kefil olarak toplam sözleşme limiti üzerinden kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzalarının bulunduğu, Kefalet sözleşmelerinde; kefalet türünün müteselsil kefil, kefalet tutarının; rakam ve yazı ile davalılar tarafından elle yazıldığı, tarih ve davalılara atfen atılı imzalara haiz olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin, davamızla ilgili; “III. Bankanın Nakdi kredileri Her zaman sona Erdirme Hakkı” başlıklı maddesinde; “Banka dilediği anda Noter aracılığı ile güvenli elektronik imza taşıyan kayıtlı elektronik posta sistemi veya telgrafla yahut iadeli taahhütlü mektupla, bu sözleşmeye dayanan cari hesapların bir kısmını veya tamamını kesebilir yahut sözleşmeyi feshedebilir. Bankanın cari hesabın veya cari hesapların kesilmesi konusunda yapacağı ihbar, bu ihbar hangileri hakkında yapılmışsa o hesap veya hesapları muaccel kılacak, Müşteri’nin ilgili cari hesap borç bakiyelerini tamamen ödemesini gerektirecek, fakat cari hesapların kesilmesi, karz akitlerinin feshedilmesi veya diğer nedenlerle alacakların muaccel kılınması, Bankaca açıkça belirtilmedikçe Sözleşmenin de feshedileceği anlamına gelmeyecektir.” hükmünün yer aldığı,”40.Kefalet” başlıklı maddesinde; “40.1 Bu sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefil/kefiller, Müterinin lehine açılmış ve açılacak her türlü krediler ile bu kredilere ilişkin olarak doğmuş ve doğacak tüm borç ve taahhütlerden, bu sözleşmede belirtilen faiz, komisyon ve masraflar ile bunlara ilişkin vergilerden, işbu sözleşmenin “Temerrüt “ başlıklı maddesi ile diğer maddeler altında belirtilen faizler ile kanuni takip giderleri ve avukatlık ücretlerinden, mevzuattan kaynaklanan çek garanti tutarlarından ve gerek yalnız olarak, diğer kişiler ile birlikte asaleten veya müteseslsil kefil sıfatıyla, krediler sebebiyle doğmuş veya doğacak bütün borçlarından, aşağıdaki imza bölümünde her bir kefil tarafından el yazısı ile belirtilen azami miktara kadar tutara müteselsil kefil olarak yükümlenir.” hükmünün yer aldığı, “E. Temerrüt” başlıklı maddesinde, “Müşteri ve kefiler aşağıda yazılı hususlardan herhangi birinin herhangi bir sebeple gerçekleşmesinin bir temerrüt hali oluşturacağını kabul ederler; Müşterinin ve/veya kefillerden herhangi birinin; İşbu sözleşme kapsamında ödenmesi gereken herhangi bir tutarın vadesinde, öngörülen para birimi üzerinden ve öngörülen şekilde ödenmemesi veya sözleşme kapsamında ödenmesi egreken diğer meblapları vadesinde ödememesi veya başka herhangi bir sözleşme kapsamında borçlu olduğu meblağları ödememesi; veya,Müşterinin be kefillerin olumlu ve olumsuz genel yüklenimleri başlıklı maddesinde yer alan yükümlülüklerini, veya sözleşme kapsamındaki diğer yükümlülüklerinden veya taahhütlerinden herhangi birini gereği gibi veya hiç yerine getirmemesi, Banka işbu sözleşmede belirtilen ve temerrüt sebebi olarak sayılan halerden herhangi birinin gerçekleşmesi halinde, gerek gayri nakdi krediler, gerek diğer kredilerden kaynaklanan borçları ve taahhütleri için yeterli miktarda teminat verilmiş olması ve/veya Bankanın sorumluluğu ve talep hakkının bir vadeye veya şarta bağlı olduğu durumlarda dahi vadeden veya şartın gerçekleşmesinden önce, kredi veya tiskle aynı para cinsinden teminat olarak nakit yatırılmasını, ticari işletme rehni, senet, menkul kıymet veya gayrimenkul rehni verilmesini de her zaman ve herhangi bir sebep göstermeksizin Müşteriden isteyebilir. Müşteri temerrüt halinde , muacceliyet tarihinden itibaren, borcun bankaya bu sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için kullanmış olduğu kredinin türü ne olursa olsun, temerrüt tarihinde Bankaca ticari kredili mevduat hesapları için uygulanan kredi faiz oranına 20 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edileceğini ve bu temerrüt faizi ile fon ve gider vergisini ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder. Banka, temerrüt konusu döviz borçlarını aynen veya TL olarak talep edebilir. TL olarak talep edilmesi halinde, BANKA’nın döviz satış kuru üzerinden bulunacak TL karşılığına yuk.belirtilen oranda; döviz üz. talep edilmesi halinde kullanılan krd. türü ne olursa olsun, temerrüt tar. Bankaca ilgili döviz cinsi krediler için uygulanan en yüksek krdei faiz oranına 10 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edilecek ve bu temerrüt faizi ile fon ve gider vergisi ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın Müşteriden tahsil edilecektir.” hükmünün yer aldığı, Banka alacağının takip ve tahsili ile ilgili hükümlerle ilgili olarak; “46.Bankanın Her Zaman Takibe Geçme, tedbir İsteme Hakkı:” başlıklı maddede, “Kendi menkul veya gayrimenkul rehinle sağlanmış olsa veya teminat olarak verilmiş olan senetlerin henüz vadeleri gelmemiş bile olsa, Banka her zaman alacağının kısmen veya tamamen muacceliyet kazanması halinde, Müşteri’ye karşı haciz yolu ile veya iflas yolu ile takibe geçebilir. Ayrıca Banka muaccel olsun veya olmasın, her türlü alacağı için ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı alabilir veya uygulayabilir. Müşterinin bu hususta hiçbir itirazı olmayacaktır. Bankanın ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir talebinde bulunması halinde teminat yatırmamasını da müşteri peşinen kabul eder ve bu konudaki itirazlarından peşinen vazgeçer.” hükmüne yer verildiği, “52.İcra İnkar tazminatı ile Ceza ve tevkif evleri harcı:” başlıklı maddede; “52.1 Bankanın alacağını tahsil için icra yoluna başvurması halinde, kötü niyetle borca itiraz etmesi ve itirazında haksız çıkması halinde, Müşteri, mahkemenin hükmedeceği icra inkar tazminatından ayrı olarak, alacağın % 15’i oranında cazayı ödemeyi kabul eder.” hükmünün yer aldığı tespit edilmiştir. Dosya içeriğinde bulunan dava dışı asıl borçlu … A.Ş.’ye, taraflar arasında akdedilen 6.000.000.- TL tutarındaki çerçeve niteliğindeki Genel Kredi Sözleşmesi Kapsamında; 27.04.2017 tarihinde yıllık % 7,5 akdi faiz oranı üzerinden otuz sekiz dönemde, 05.05.2017 tarihli ilk taksiti 105.000 ABD Doları, sonraki 27.04.2018 tarihli taksiti 110.000 ABD Doları, sonraki taksitleri ise aylık 43.419,83 ABD Doları tutarında, eşit taksitler halinde, toplam 1.778.113,95 ABD Doları şeklinde geri ödenmek üzere … referans nolu 1.489.600,90 ABD Doları tutarında, 01.08.2018 tarihinde … referans nolu nakdi krediler kullandırılmıştır.Dövize endeksli taksitli kredinin 5.5.2017 tarihli ilk taksitinin ödendiği, sonraki taksitlerinin ise ödenmediği, 01.08.2018 tarihinde 5.933,85 TL kısmî tahsilat yapıldığı, hesap kat tarihi itibariyle kalan ana para tutarının 1.385.539,95 ABD Doları ve 79.369,66 ABD Doları olmak üzere 1.464.909,61 ABD Doları olduğu, TL cinsinden kredinin, ana para ve tahakkuk etmiş faiz bakiyesinin 482.363,31 TL olduğu, hesap kat ihtarnameleri ve noter masrafının 3.216,85 TL ve ipotekli gayrimenkulün ekspertiz masrafının 1.430 TL olduğu görülmüştür. Davacı Bankanın, muhataplara Kadıköy ….Noterliği kanalıyla 12.09.2018 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesini keşide ettiği, ihtarnamede, özetle; “Bankaları ile akdedilen sözleşmeler uyarınca … A.Ş. lehine … no’lu hesaptan kredi tahsis edilerek kullandırıldığı, kullandırılan ticari kredilerin 12.09.2018 tarihi itibariyle kat edilerek muaccel hale geldiği, muaccel hale gelen Anapara faiz ve BSMV ve diğer kalemlerden oluşan 487.184,23 TL borcun % 44,24, 1.464.909,61 ABD Doları borcun % 28 faiz oranı ile bir(1) bir gün içinde ödenmesi, aksi takdirde alacaklarının tahsili için haklarında yasal yollara başvurulacağının” ihtar edildiği görülmüştür. Kadıköy …Noterliği’nin 12.09.2018 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinin tebligatları ve temerrüt tarihlerinin “ertesi günün hafta sonu olduğu ve verilen bir günlük mehil süresinin hitamı dikkate alınarak” aşağıdaki şekilde olduğu tespit olunmuştur. Buna göre, davalıların 18.09.2018 tarihinde temerrüde düştükleri kanaatine varılmıştır. 3-b)Davacının isteyebileceği temerrüt faiz oranının saptanması: Temerrüt faiz oranı ile ilgili olarak, TCMB Tebliğinde “Bilindiği üzere, 1.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 30.06.1987 tarih, 87/11921 sayılı Kararname ve bu Kararnameye ilişkin 19.02.1991 tarih, 20791 sayılı Resmi Gazete.de yayımlanan 91/1 no.lu Bankamız Tebliği.nin 2 ve 4 üncü maddeleri, 07.03.2002 tarihinde yürürlüğe giren 04.02.2002 tarih, 2002/3707 sayılı Kararnameye ilişkin 29.03.2002 tarih, 24710 sayılı Resmi Gazete.de yayımlanan 2002/1 sayılı Bankamız Tebliği.nin 2, 3 ve 4 üncü maddeleri ile 22.11.2006 tarihinde yürürlüğe giren 2006/11188 sayılı Kararnameye ilişkin 09.12.2006 tarih, 26371 sayılı Resmi Gazete.de yayımlanan 2006/1 sayılı Bankamız Tebliğinin 3 ve 4′ üncü maddelerinde, bankaların mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını vade ve türlerine göre serbestçe tespit etmeleri ve bu faiz oranlarını Bankamıza bildirmeleri esası getirilmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin temerrüt faiziyle ilgili; “Müşteri temerrüt halinde, muacceliyet tarihinden itibaren, borcun bankaya bu sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için kullanmış olduğu kredinin türü ne olursa ol-sun, temerrüt tarihinde Bankaca ticari kredili mevduat hesapları için uygulanan kredi faiz oranına 20 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edileceğini ve bu temerrüt faizi ile fon ve gider vergisini ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder.“ hükmü gereği, davacı banka “temerrüt tarihi itibariyle ticari kredi yönünden talep edebileceği temerrüt faizi oranını” TCMB Azami Faiz Oranları Genelgesine göre, % 24,24 oranındaki faiz oranının 20 Puan fazlası olan (% 24,24 + % 20 =) % 44,24/yıllık olarak belirlemiş ise de, yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.05.2019 tarih, 2017/19-1650 esas, 2019/507 karar sayılı ilâmı uyarınca krediye fiilen uygulanmakta olan faiz oranının 20 puan fazlası uygulanabileceğinden, davacının isteyebileceği temerrüt faiz oranının (%,75+20=) % 27,5 olması gerektiği kanaatine varılmıştır. 3-c)Asıl borçlu şirketle ilgili inceleme: Davalılar vekilinin, icra dosyasına yaptığı itiraz ve cevap dilekçesindeki savunmaları gözönüne alınarak, asıl borçlu şirketin ortaklarının kimler olduğu, asıl borçlu şirketin dava konusu krediyle ilgili ödeme yapıp yapmadığı hususlarının tespiti amacıyla bir mali müşavir bilirkişi aracılığı ile davalı şirketin ticari defterler ve kayıtlarının incelenmesi için Bozüyük Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş olup, talimat dosyasında mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda, dava dışı asıl borçlu … A.Ş.’nin Bozüyük İcra Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede; henüz iflas masasının oluşturulamadığı,17.12.2018 tarihinde 3 sayfadan oluşan (ek-1)sorgulama tutanağın 2 sayfasında şirket yetkilisi … tarafından TTK ve VUK gereğince tutulmakta olan defterlerin en yakın zamanda sunulacağının ifade edildiği, ancak sunulmadığı, şirketin 11.12.2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlara göre hisse devrine karar verildiği alınan kararların 31.12.2015 tarih ve … numara ile ticaret sicil müdürlüğüne tescil edildiği, tescile ilişkin ilanın 07.01.2016 tarih 8984 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 624. sayfasında yayınlandığı, buna göre; Şirket Ortakları Hisse Adedi Sermaye Tutarı … 6.096 adet 6.096.000,00-TL … 2 adet 2.000,00-TL … A.Ş3.902 adet 3.902.000,00-TL Toplam 10.000 adet 10.000.000,00-TL Olduğu, şirketin yöneticilerinin 29.09.2015 tarih 2015/5 numaralı ortaklar kurulu kararlarının Bozüyük Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 01.10.2015 tarihinde … ile tescil edildiği, bu karar ve ilana göre; şirketi temsil ve ilzama 3 yıl süre ile münferiden davalı …’in seçildiği tespit edilmiştir. 3-ç)Takip Tarihi itibariyle Alacak Tutarının Tespiti: Davalı borçluların kefalet limiti 6.000.000.- TL olduğundan, bu tutar üzerinden hesap kat tarihinden takip tarihine kadar % 27,5 temerrüt faizi oranı üzerinden faiz yürütülmek suretiyle davacının alacağının saptanması için dosya bankacı bilirkişi …’a tevdi edilmiş olup, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır. öHesap Kat tarihinden dava tarihine kadar davacı tarafından, borçlulardan herhangi bir tahsilat yapılmadığı görülmüş olup, buna göre, davacının alacağının, aşağıdaki tabloda gösterildiği üzere, 6.000.000 TL asıl alacak, 27.500 TL işlemiş faiz, 1.375 TL faizin %5‘ten hesaplanan gider vergisi olmak üzere toplam 6.028.875 TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bilirkişi tarafından, denetime elverişli olması açısından, davacının talebi gibi %44,24 temerrüt faizi oranı üzerinden de hesaplama yapılmış olup, bu hesaplama bilirkişi raporunun 7. Sayfasında tablo halinde gösterilmiştir. 3-d)Sonuç: Yukarıda açıklandığı üzere, davacı … A.Ş. arasında 21.04.2017 tarihinde çerçeve niteliğinde, 10 yıl süreli 6.000.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin düzenlendiği, davalıların da söz konusu sözleşmeye, müteselsil kefil olarak toplam sözleşme limiti üzerinden kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle imza attıkları, davacı bankanın takip tarihi itibariyle dava dışı asıl borçlu şirketten; 6.000.000 TL asıl alacak, 27.500 TL işlemiş faiz, 1.375 TL faizin %5‘ten hesaplanan gider vergisi olmak üzere toplam 6.028.875 TL alacaklı olduğu, İstanbul ….İcra Dairesinin …, … ve … esas sayılı dosyasından, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde herhangi bir tahsilat yapılmadığı, davalılar vekilinin “davalıların muhtelif tarihlerde ödemeler yaptığı, bu ödemelerin göz ardı edildiği, borcun muaccel olmadığı”na ilişkin savunmasının doğru olmadığı, alacakla ilgili davacı tarafça tahsilat yapılmadığı, davacı Bankanın, dava tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar, davalı borçludan 6.000.000 TL asıl alacak üzerinden emsal HGK kararı uyarınca en fazla % 27,50 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 BSMV’sini talep edilebileceği kanaatine varıldığından, davanın kısmen kabulü ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçluların İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyasına yaptıkları itirazların kısmen iptaline ve takibin; 6.000.000,00 TL asıl alacak, 27.500,00 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.375,00 TL BSMV olmak üzere toplam 6.028.875,00 TL alacak ile işleyecek faiz yönünden 6.000.000,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 27,50 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir. 4-İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup kabulüne karar verilen kısmı likit olduğundan ve davalıların icra takibine yaptığı itirazları haksız bulunduğundan daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmamakla, likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV toplamları üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, -Davanın KISMEN KABULÜ ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçluların İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyasına yaptıkları itirazların kısmen iptaline ve takibin; 6.000.000,00 TL asıl alacak, 27.500,00 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.375,00 TL BSMV olmak üzere toplam 6.028.875,00 TL alacak ile işleyecek faiz yönünden 6.000.000,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 27,50 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si uygulanmak suretiyle DEVAMINA, Fazlaya ilişkin istemin reddine, Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 1.205.775,00 TL icra inkâr tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ö -Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 411.832,45 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 73.018,34 TL peşin harç ve icra dosyasına yatan 30.229,08 TL harç olmak üzere toplam 103.247,42 TL harçtan mahsubu ile bakiye 308.585,03 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, istinaf incelemesine konu karar ile mahkemece taleplerinin faiz oranı açısından talep edilen faiz oranı üzerinden değil bilirkişi raporu ile tespit edilen %27,50 faiz oranı üzerinden kabulüne karar verildiğini, Hükme esas alınan ve yasal süresi içinde itiraz edilen bilirkişi raporunda; uygulanması gereken temerrüt faizi oranının talep edilen %44,24 olarak değil %27,50 olması gerektiğinin ifade edildiğini; rapora, temerrüt faizi hesaplanmasında esas alınan, T.C. Merkez Bankasına bildirimi yapılan kredi yıllık azami faiz oranları bildiri formları ile Genel Kredi Sözleşmesinde yer alan temerrüt hükümlerinin yer aldığı düzenleme incelendiğinde, talep edilen faiz oranının %44,24 olması gerektiği yönünde itiraz edildiğini ancak mahkemece rapor yönünde hüküm tesis edildiğini, Taraflar arasında düzenlenen, Genel Kredi Sözleşmesinde, temerrüt başlığı altında yer alan düzenlemede; “….Müşteri temerrüt halinde, muacceliyet tarihinden itibaren, borcunu Banka’ya bu Sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için, kullanmış olduğu kredinin türü ne olursa olsun, temerrüt tarihinde Banka’ca ticari kredili mevduat hesapları için uygulanan kredi faiz oranlarına 20 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edileceğini ve bu temerrüt faizi ile fon ve gider vergisini ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder. Banka, temerrüt konusu döviz borçlarını aynen veya TL olarak talep edebilir. TL olarak talep edilmesi halinde, BANKA’nın döviz satış kuru üzerinden bulunacak TL karşılığına yukarıda belirtilen oranda; döviz üzerinden takip edilmesi halinde ise kullanılan kredinin türü ne olursa olsun, temerrüt tarihinde Banka’ca ilgili döviz cinsi krediler için uygulanan en yüksek kredi faiz oranına 10 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edilecek ve bu temerrüt faizi ile fon ve gider vergisi ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın Müşteri’den tahsil edilecektir.” denilmekte olduğunu, Dava dışı kredi borçlusuna kullandırılan kredilerin, ihtarnamede, döviz ve TL üzerinden talep edilmiş olsa da; takip açılırken tüm alacakların TL olarak talep edildiğini; bu nedenle, anılan sözleşmede yer alan düzenleme uyarınca ve dosyada mevcut faiz genelgesine göre; kredili mevduat hesaplarına uygulanan %24,24 faiz oranına 20 puan ilave edilerek %44,24 temerrüt faiz oranı talep edildiğini; bu nedenle mahkemece, bilirkişinin %27,50 oranından yapmış olduğu hesaplamanın değil, %44,24 oranından yapmış olduğu hesaplamanın dikkate alınarak hüküm tesis edilmesi gerekirken aksi görüş ile hüküm tesis edilmesinin yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, Dava dışı kredi borçlusuna kullandırılan kredinin döviz kredisi olup, uygulanan akdi faiz oranının yıllık %7,5 olduğunu; oysaki icra takibinin, tüm alacaklar Türk Lirasına çevrilmek suretiyle Türk Lirası üzerinden başlatıldığını; bu durumda temerrüt faizi hesaplanırken, takibin Türk Lirası üzerinden açıldığı göz ardı edilerek, kullandırılan döviz kredisinin akdi faiz oranına 20 puan ilave edilerek temerrüt faizi hesaplanmasının yerinde olmadığını; takip Türk Lirası üzerinden açıldığından, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda BANKA’nın döviz satış kuru üzerinden bulunacak TL karşılığına temerrüt tarihinde Banka’ca ticari kredili mevduat hesapları için uygulanan kredi faiz oranlarına 20 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edileceğini ve bu temerrüt faizi ile fon ve gider vergisini ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder düzenlemesi uyarınca bulunan %44,24 oranı üzerinden hüküm kurulması gerekmekte olduğunu, Kullandırılan kredi döviz kredisi olduğundan, uygulanan akdi faiz oranı TL kredilere göre para birimi nedeniyle daha düşük tutarlı olup, takip Türk Lirası üzerinden açıldığı halde döviz üzerinden kullandırılan kredinin akdi faiz oranına 20 puan ilave edilerek temerrüt faizi hesaplanmasının yerinde olmadığını, İleri sürerek, yukarıda açıklanan nedenlerle; mahkemece temerrüt faizi oranının %27,50 oranından kabulü ile hüküm tesis edilmesi; sözleşme hükümlerine, T.C. Merkez Bankasına Bildirimi Yapılan Faiz Oranları Bildiri Formuna ve ticari işlerde faiz oranının taraflarca kararlaştırılabileceği düzenlemesine aykırı olduğundan, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından, kararın kaldırılarak davanın kabulüne ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava genel kredi ve kefalet sözleşmelerine dayalı alacağın tahsili amacıyla kefiller aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından temerrüt faizi hesabında esas alınan oran ve hükmedilen faiz tutarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. öMahkemece taraf delilleri toplanmış, genel kredi ve kefalet sözleşmesi, dava kousu krediye ilişkin ödeme planı, hesap özeti, kat ihtarı ve tebliğ şerhi, davacı bankanın TCMB’ye bildirdiği kredi faiz oranları dosya arasına alınmış, dava dışı kredi lehdarı şirket ile davacı banka defter ve kayıtları ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ihtimalli rapor tanzim ettirilmiştir. Dava dışı kredi lehdarı şirket davacı arasında 6.000.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların sözleşmeyi aynı limit ile müteselsil kefil olarak imzaladıkları, kefaletlerin TBK’nun 583 maddesine göre geçerli olduğu, banka tarafından kredi lehdarına kullandırılan taksitli ticari kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle hesabın 11/09/2018 tarihinde kat edildiği, 12/09/2018 tarihli kat ihtarının davalı kefillere tebliğ edildiği, dosyaya mübrez sicil kayıtları kapsamından dava dışı kredi lehdarı şirketin 12/09/2018 tarihinde iflasına karar verildiğinin tespit edildiği, TBK’nun 586/2 fıkrası uyarınca açıkça ödeme güçsüzlüğü içerisinde olan asıl borçlu şirkete ihtar tebliğ edilmesine gerek bulunmadığı, kefilleri takip şartının mevcut olduğu, bir günlük mehil tarihine göre davalı müteselsil kat ihtarının tebliğ tarihine göre davalı kefillerin 18/09/2019 tarihine göre temerrüde düştükleri, hükme esas almaya elverişli ve denetime açık ihtimalli bilirkişi raporu ile kat tarihi itibariyle davacı bankanın asıl borçludan 9.973.350,27 TL alacaklı olduğunu tespit edildiği, davacı banka tarafından kefiller aleyhine kefalet limiti olan 6.000.000,00-TL asıl alacak esas alınarak ve kefillerin kendi temerrüt tarihleri ile takip tarihi arasında işleyen temerrüt faizi ile BSMV dahil talepte bulunulduğu, bilirkişi tarafından davacının takipte talep ettiği %44,24 temerrüt faiz oranı esas alınmak ve bilirkişinin kendi tespit ettiği ve akdi faiz oranını esas alarak belirlediği %27,50 temerrüt faizi oranı esas alınmak suretiyle ihtimalli hesaplama yapıldığı, mahkemece yıllık %27,50 faiz oranına göre yapılan hesaplama esas alınarak hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu genel kredi sözleşmesinin temerrüt faizine ilişkin E maddesinde; müşterinin temerrüdü halinde, muacceliyet tarihinden itibaren, borcun davacıya sözleşmedeki koşullarda tamamen geri ödeneceği tarihlere kadar geçecek günler için, kullanılan kredinin türü ne olursa olsun, temerrüt tarihinde davacının ticari kredili mevduat hesapları için uyguladığı kredi faiz oranlarına 20 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edileceği, davacının temerrüt konusu döviz borçlarını aynen veya TL olarak talep edebileceği, TL olarak talep edilmesi halinde, davacının döviz satış kuru üzerinden bulunacak TL karşılığına yukarıda belirtilen oranda; döviz üzerinden takip edilmesi halinde ise kullanılan kredinin türü ne olursa olsun, temerrüt tarihinde davacının ilgili döviz cinsi krediler için uyguladığı en yüksek kredi faiz oranına 10 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tatbik edileceği kararlaştırılmıştır. Somut olayda davacı banka USD cinsinden kullandırdığı kredinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi nedeniyle kredinin geri ödemesini TL cinsinden talep etmiştir. Sözleşmeye göre temerrüt faizi oranı, bankanın temerrüt tarihinde kredili mevduat hesabı kredileri için uyguladığı akdi faiz oranı bulunarak tespit edilmelidir. Dosyaya sunulan ve davacının TCMB’ye bildirdiği kredili mevduat hesabı akdi faiz oranları 2016 yılına ait olup, temerrüt tarihi ise 18/09/2018’dir. Şu halde mahkemece, bankanın temerrüt tarihi itibariyle kredili mevduat hesabı kredilerine fiilen uyguladığı akdi faiz oranlarının getirtilmesi, kredili mevduat hesabı kredilerinin azami akdi faiz oranları TCMB tarafından belirlendiğinden ve bankaca daha yüksek oranda faiz uygulanması mümkün bulunmadığından, bankaca bildirilen oran TCMB’nin duyurduğu ve temerrüt tarihi itibariyle cari azami kredili mevduat hesabı akdi faiz oranlarını aşıyorsa, TCMB’nin duyurduğu oran esas alınarak; bankanın müşterilerine fiilen uyguladığını bildirdiği akdi faiz oranı, TCMB’nin duyurduğu ve temerrüt tarihi itibariyle cari azami kredili mevduat hesabı akdi faiz oranının altında kalıyorsa, bankanın bildirdiği akdi faiz oranı esas alınarak, esas alınan akdi faiz oranına yirmi puan ilave ile yıllık temerrüt faizi oranının tespiti ve bu şekilde hesaplama yaptırılması gerekirken, dava konusu müstakil kredinin akdi faiz oranı esas alınarak temerrüt faizi oranının belirlenmesi sonucu yapılan hesap üzerinden hüküm kurulması yerinde olmamış, davacı bankanın bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Öte yandan, davacı bankanın dava konusu kredi borcu için başlatmış olduğu ipotekli takiplerin de mevcut olduğu ve bunların dosya arasına alındığı, yine asıl borçlu aleyhine de iflas tasfiyesinin devam ettiği anlaşılmış olup, ipotekli takipler ve iflas dosyası ile tahsilde tekerrürü engelleyecek şekilde hüküm kurulmaması da yerinde olmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın kaldırma kararı doğrultusunda mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2020 tarih ve 2019/190 Esas – 2020/650 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.