Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/513 E. 2023/506 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/513 Esas
KARAR NO: 2023/506 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/946 Esas – 2020/718 Karar
TARİHİ: 30/10/2020
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin sigortalısı … firmasının davalı … firmasından satın aldığı 14 palet ısı eşanjörü emtiasının davalı … sorumluluğunda İstanbul’a 20.04.2018 tarihinde sevk edildiğini, müvekkilinin emtia nakliyat sigortası güvencesinde taşınan emtianın yolculukta ciddi hasar aldığının 02.05.2018 tarihli tutanak ve taşıma senedine düşülen kayıtla tespit edildiğini, istiflemeye müsait olmamasına rağmen ve bu yönde talimata karşın, yükün üstüste istiflenerek yüklendiği için altta kalan sandıkların kırılması suretiyle hasar oluştuğunu, sovtaj da düşülerek hesaplanan hasar zararının 10.970,49 EURO belirlendiği, buna karşılık 57.519,38 TL sigorta tazminatının sigortalıya ödendiğini, davacının TTK madde 1472 ve temlik gereği sigortalısına halef olduğunu ve rücuen tazmin talebinde bulunduğunu, her iki davalının zarardan müteselsilen sorumlu olduklarını, yüklemede “istiflenemez” kaydı olmasına karşın bu yüklemeyi yapan davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu, bu yönde kendisine verilen talimata uyulmadığını beyanla 57.519,38 TL tazminatın 05/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; davacının halefiyet hakkının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, tazmin edilen zararın sigorta kapsamında olup olmadığının tespiti, ayrıca zararın sigorta poliçesinin kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, dava dilekçesinde yükleme sorumluluğunun diğer davalı üzerinde olduğunun kabul edilmesine karşın davalı müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, CMR madde 17 kapsamında davalının sorumlu tutulabilmesi için yüklemeyi davalının üstlenmiş olması gerektiğini, hasarın yükleme mi yoksa taşıma mı kaynaklı olduğunun ortaya konulması gerektiğini, müvekkilinin nezaret yükümlülüğü kapsamında sorumlu tutulamayacağını, diğer davalıya açıkça talimat verildiğini, yükün istiflenemez olduğu bildirildiği halde, buna aykırı yüklemede nezaret sorumluluğunun olmayacağını, gerçek zararın ancak tazmin edilebileceği, bunun da kusur oranına göre belirlenmesi gerektiğini, davacının faiz isteminin de haksız olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 30/10/2020 tarih ve 2018/946 Esas 2020/718 Karar sayılı kararında; “…Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı sigrotalısının 14 palet ısı eşanjörü emtiasının davalı … tarafından İstanbul’a 20.04.2018 tarihinde sevk edildiğini, istiflemeye uygun olmamasına rağmen ve davacı sigortalananı tarafından bu yöndeki yüklemede “istiflenemez” kaydına rağmen yükün üstüste istiflenerek yüklendiği için altta kalan sandıkların kırılması suretiyle hasar oluştuğu bu durumunda 02.05.2018 tarihli tutanak ve taşıma senedine düşülen kayıtla tespit edildiği, bu durumun 29/05/2020 tarihli heyet raporunda CMR taşıma senedi ve sair sevk evrakına göre davacının sigortalısının taşıma sürecinde emtianın hak sahibi olduğu, davacının sigorta poliçesi gereği sigortalısına 05.06.2018 tarihli 57.519,38 TL ödemede bulunduğu, davacının ödemesinde yer alan %10 bedel farkı düşüldükten sonra, poliçe kuru gözetilerek sigorta ekspertiz raporundan hesaplanan 49.046.38 TL tazminattan l.davalı taşıyıcının sorumlu olduğunun tespit edildiği, her ne kadar davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi istiflemenin diğer davalı tarafından yapıldığından bahisle sorumluluklarının doğmadığı yönünde itirazda bulunmuş iseler de diğer davalının bu şirketin talimatları ile hareket ettiği ve ifa yardımcısı konumunda olduğu, bilirkişi raporu ile de -… İrtibat Ofisinin kusurunun olmadığı yönündeki tespitte göz önünde bulundurularak açılan davanın kısmen kabulüne, toplam 49.046,38-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, … İrtibat Ofisine karşı açılan davanın reddine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.”gerekçesi ile davanın davalı … Lojistik Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi yönünden kısmen kabulüne, davalı … İrtibat Ofisi yönünden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili, davalı …’ye izafeten … İrtibat Ofisi vekili ve davalı … Tic. Ltd. Şti.. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … Sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesi ile; sigortalısı … Tic A.Ş. tarafından İsveç’te yerleşik davalı … şirketinden satın alınan 14 paletten oluşan ısı eşanjörü emteasının, davalı tedarikçi firmanın İsveç’teki deposundan elemanları tarafından 20.04.2018 tarihinde taşıyıcı firma … Lojistik Hizmetleri Tic. Ltd. Şti sorumluluğunda bulunan …-… plakalı araca yüklenerek, alıcı firma olan sigortalının İstanbul’daki tesisine getirildiğinde ciddi hasar almış olduğunun görüldüğünü ve emteaların hasarlı olarak teslim alındığına dair araç şoförünün de katılımıyla 02.05.2018 tarihli tutanağın tanzim edildiğini, konşimentoya bu şekilde hasarlı teslim kaydının düşüldüğünü, hasarın görülmesi üzerine sigortalı ile davalı … şirketi arasında hasarla ilgili e-mail yazışmalarının yapıldığını, ayrıca sigortalıları tarafından davalı taşıyıcıya hasarın miktarının belirtilerek rücu ihtarnamesinin de gönderildiğini, söz konusu emteaların tedarikçi olan davalı firma … tarafından araca yüklendiğini, bu davalının bizzat kendi nakliyat talimatında emteaların üst üste yüklemeye müsait olmadıkları (not stackable) belirtilmiş olmasına rağmen yine de personeli tarafından üst üste yüklendiğini, neticede alttaki sandıkların kırılarak ürünlerin hasar gördüğünü, gönderici firma ile yapılan mail yazışmalarında üst üste yüklemenin taşımayı yapan araç şoförünün aşırı ısrarı sonucu yapıldığının belirtildiğini, meydana gelen hasarı ödeyen müvekkili sigorta şirketinin ödediği hasar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsili için işbu davanın açıldığını, yerel Mahkemece davadan sadece davalılardan … Hizmetleri Tic. Ltd. Şti’nin sorumlu tutulduğunu, bu davalı yönünden davanın kısmen kabul edildiğini, dava konusu hasardan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, yerel Mahkemece davalı …’nin ifa yardımcı olarak hareket ettiği ve kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddinin hatalı olduğunu, söz konusu emteaların tedarikçi/gönderici olan davalı firma … tarafından araca yüklendiğini, bu davalının dava dilekçe ekinde sunulan bizzat kendi nakliyat talimatında emteaların üst üste yüklemeye müsait olmadıkları(not stackable) belirtilmiş olmasına rağmen yine de personeli tarafından üst üste yüklendiğini ve neticede alttaki sandıklar kırılarak ürünlerin hasar gördüğünü, bu nedenle diğer davalı ile birlikte zarardan müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı … firması ile yapılan e-mail yazışmalarında söz konusu davalının açık bir şekilde fiili olarak yüklemede rol oynamış olduğunun ikrar edildiğini, söz konusu olayda alıcı firma olan sigortalının ise hiçbir kusurunun bulunmadığını, yerel Mahkeme tarafından tazminata ilişkin müvekkili tarafından sigortalılarına ödeme tarihi olan 05.06.2018 tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, halefiyet ilkesi gereği temerrüt tarihinin sigortalılarına ödeme yaptıkları 05.06.2018 tarihi kabul edilerek söz konusu tazminata işbu tarihten itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini, aksi kanaatte olunması halinde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dosyada mübrez her iki davalıya tebliğ edilen icradan önce son tekit ihtarnameleri ve davalıların yetkilileri ile yapılan e-mail yazışmaları ile davalıların temerrüde düşürüldüğünü, yerel Mahkeme tarafından ihtarname ve e-mail yazışmaları değerlendirmeksizin herhangi bir gerekçe dahi sunulmaksızın temerrüt tarihinin dava tarihi olarak tespit edilip hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yerel Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporundaki %10 bedel artış farkının nisbi sigorta sözleşmesi gereği sigortacı ile sigortalı arasındaki akdi ilişkiye dayanması ve davalı taşıyıcının özel menfaat veya bildirilmiş kıymet şeklinde kendisinin üstlenmediği doğrudan emtia zararı dışındaki zararlardan CMR madde 23 gereği sorumlu tutulmayacağı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, söz konusu hasarla ilgili sigortalı tarafından şirkete yapılan hasar ihbarı üzerine yaptırılan ekspertiz çalışması sonucu düzenlenen ekspertiz raporlarına göre 11.640,93 EURO hasar tespit edildiğini, hasarlı emtealar için tespit edilen 670,44 EURO sovtaj düşüldükten sonra 10.970,49 EURO’ya tekabül eden 57.519,38 TL olarak sigortalıya ödendiğini, davalıların müşterek kusuru ile sebebiyet verdiği söz konusu hasar nedeniyle meydana gelen gerçek zararın sigortalılarına ödenen 57.519,38 TL olması dolayısıyla 57.519,38 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğini beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve 57.519,38 TL maddi tazminatın 05.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’ye izafeten … İrtibat Ofisi vekili istinaf dilekçesi ile; yerel Mahkemece verilen kararın 6 nolu kısmında “davalı vekilinin kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine” şeklinde hüküm tesis edilmiş olup, yapılan hesaplamanın doğru olmadığını, müvekkili hakkındaki dava, tamamen ve esastan reddedildiği için dava konusu miktar üzerinden yani 57.519,38 TL üzerinden AAÜT gereğince vekalet ücreti hesaplaması yapılması gerektiği halde, Mahkemece dava usulden red edilmiş gibi hareket edilerek hatalı olarak maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, kararı bu nedenle istinaf ettiklerini, red vekalet ücretinin AAÜT’nin 3. kısmına göre nisbi olarak hesaplanması gerektiğini, kararda red vekalet ücretinin maktu hesaplanması dışında kim lehine hükmedildiği hususunun da net olmadığını, dava müvekkili hakkında tamamen reddediliğinden taraflarınca bu vekalet ücretinin müvekkili lehine olduğu kanaatinde olduklarını, vekalet ücretinin tahsili aşamasında bu belirsizliğin sorun yaşanmasına sebep olabileceğini, kararı bu yönüyle de istinaf ettiklerini beyanla davalı müvekkili lehine eksik hükmedilen vekalet ücretinin yeniden hesaplanması ile düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. LTD. ŞTİ. vekili istinaf dilekçesi ile; söz konusu taşımaya ilişkin yükleme ve istif faaliyetleri gönderen diğer davalı tarafından ifa edildiği halde, müvekkili şirkete sorumluluk yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde “Söz konusu emtialar tedarikçi/gönderici olan davalı firma … tarafından araca yüklenmiştir.” şeklinde beyanda bulunduğunu ve dava dilekçesi ekinde sunulan 08.05.2018 tarihli Ekspertiz Raporu’nda; “Konu 14 sandık ürünün araca nerede ve kimin tarafından yüklendiği hususunda bilgi almak üzere yürütülen araştırmada nakliyeci firmadan ürünün üretici firma …’nin tesisinde firma personeli tarafından yüklenmiş olduğu bilgisi alınmıştır.” şeklinde tespit yapıldığını, buna göre taşımaya ilişkin yükleme ve istif faaliyetinin diğer davalı … tarafından gerçekleştirildiğini, yükleme sorumluluğunun gönderici firma üzerinde olduğunu, taşıyıcıya bu konuda herhangi bir sorumluluk yüklenmediğini ve yüklemenin gönderici tarafından yapılmış olduğunun tartışmasız olduğunu, müvekkili şirkete kusur atfedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, CMR madde 17/4’de taşıma faaliyetinde yükün gönderici tarafından yüklenmesi ve istifi sırasında herhangi bir hasar meydana gelmesi halinde taşıyanın sorumlu tutulamayacağının hüküm altına alındığını, davacı tarafından iddia edilen bahse konu yükleme ve istif faaliyetinden doğan hasardan diğer davalı …’in sorumlu olacağının açık olduğunu, diğer davalı …’in “ifa yardımcısı” olmadığını, “FCA” taşıma şeklinden dolayı kendi sorumluluk alanındayken meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, iş bu taşımaya ilişkin konşimentoda FCA teslim şeklinin belirlendiğini ve 08.05.2018 tarihli ekspertiz raporunda diğer davalı taraf ile FCA’nın koşullarına göre emtiaları yüklediklerine ilişkin mail yazışmalarının ortaya konulduğunu, FCA teslim şeklinin gönderenin, alıcının tayin ettiği taşıyıcıya malları kendi işyerinde veya kararlaştırılan yerde teslim etmesi ile teslim yükümlülüğünün sona erdiği bir teslim şekli olduğunu, teslimin malların gönderenin taşıma aracında boşaltılmamış olarak taşıyıcının tasarrufuna bırakılmasıyla tamamlanacağını, gönderenin taşıma konusu emtiaların teslim edildiği ana kadar, alıcının ise gönderen tarafından malların teslim edildikleri tarihten itibaren mallara ilişkin tüm ziya ve hasarı üstlendiğini, işbu dava konusu olayda davacı ve diğer davalı tarafın FCA teslim şekli ile malların teslimini kararlaştırdığını, bu teslim şekli neticesinde diğer davalı tarafından taşıma konusu emtiaların araca yüklenmesi sırasında oluşan zarardan henüz teslimin gerçekleşmemesi sebebiyle, diğer bir tabirle gönderenin sorumluluk alanındayken meydana gelmesi sebebiyle gönderen/diğer davalı tarafın sorumlu olduğunun ortada olduğunu, CMR madde 17 gereğince taşıyana kusur yüklenemeyeceğinin hüküm altına alınmasının müvekkili şirkete sorumluluk yükleyen kararın hatalı ve yanlış olduğunu ortaya koyduğunu, gönderen diğer davalı tarafından, müvekkili şirket çalışanı şoförünün talimatı sebebiyle taşıma konusu emtiaların istiflenemez olduğu halde istiflenebilir şekilde taşıma aracına yüklendiği belirtilmişse de, öncelikle müvekkili şirket çalışanının böyle bir talimatının söz konusu olmadığını, bu iddiayı destekler hiçbir hukuki delil bulunmadığı halde diğer davalının sorumluluktan kurtulmak için ileri sürdüğü bu beyanın kabul edilebilir hiçbir yanının bulunmadığını ve hükme esas alınmasının tamamen yanlış olduğunu, gönderen diğer davalının taşınan malların istiflenemez nitelikte olduğunu bildiği ve yüke ilişkin daha fazla bilgiye sahip olduğu açıkça ortadayken sırf şoförün talimatı üzerine istiflenebilir şekilde yükleme yapmasının mantık dışı olduğunu, taşıma konusu yüklerin istif yapılmasına elverişli olmadığına dair yükleme talimatına uymayarak hasara sebep olan tarafın, gönderici firma değil diğer davalı olduğunu, bu sebeple işbu beyanlarının değerlendirmeye alınmadan verilen kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, sorumluluğu kabul anlamına gelmemek üzere Mahkeme aksi kanaatte ise yasal hükümler gereği sınırlı sorumluluk hükümleri ve müterafik kusur değerlendirilmesi yapılması gerektiğini, huzurda görülmekte olan davada müvekkilinin taşıma kusurundan bahsedilemeyeceği gibi, iddia edilen kusur atfının da ispat edilemediğini, gerek CMR Konvansiyonu hükümleri gerekse Yargıtay kararları dikkate alındığında somut olayda müvekkili şirket sorumluluğundan bahsedilemeyecek olup, biran için sorumluluktan bahsedilecek olsa dahi müterafik kusur değerlendirilmesi yapılması gerektiğini, taşıyıcının sınırlı sorumluluğu ile birlikte, talep edilen tutarın neye göre hesaplandığının belirli olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilecek olsa dahi, CMR Konvansiyonu’nun 23/1 maddesinin “ Tazminat yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplanır…’’ ayrıca CMR Konvansiyonu 23/3 maddesinin “Tazminat, noksan olan brüt ağırlığın beher kilogramı için 8,33 SDR’yi geçemez.” hükümlerini içerdiğini, bu kapsamda hasar halinde taşıyıcının sorumluluğu hasarlı gönderi ağırlığının 8.33 SDR ile çarpılması suretiyle bulunacak rakamla sınırlı olup, gönderinin bedeli bu sınırın altında ise mal bedelinin ödenmesinin gerekeceğini, buna rağmen bu hesaplama dikkate alınmadan yalnızca davacı sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat miktarı göz önüne alınarak verilen kararın hukuka uygun olmadığını, faize ilişkin yapılan değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğunu, CMR madde 27’nin;” Hak sahibi ödenecek tazminat için faiz isteyebilir. Yılda % 5 üzerinden hesap edilecek bu faiz, ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya gönderildiği tarihten başlar. Böyle bir istekte bulunmamış ise, tahakkuk dava açıldığı tarihten itibaren yapılır.” hükmünü içerdiğini, yerel Mahkeme tarafından verilen kararda davanın kabul edilen kısmi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizinin hesaplanmasına ve ödenmesine karar verilmişse de, bu faizin CMR madde 27’ye göre hesaplanması gerektiğini beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, uluslararası kara yolu ile taşınan emtianın hasarlı şekilde teslim edildiği iddiası ile emtia alıcısı sigortalıya ödenen sigorta tazminatının gönderici ve taşıyıcıdan rücuan tahsili talebine ilişkindir. Davacı taraf, dava dışı sigortalısı tarafından davalı …’den satın alınan emtianın diğer davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’nce İsveç’ten Türkiye’ye taşındığını ve hasarlı şekilde teslim edildiğini, yüklemenin satıcı/gönderici olan davalı …’nin personeli tarafından nakliye talimatındaki istifleme yapılamaz kaydına rağmen üst üste yükleme şeklinde yapıldığını ve hasarın bu nedenle meydana geldiğini, davalı taşıyıcının ise yüklemeye nezaret sorumluluğunun olduğunu, hatalı istif ve yüklemeye engel olmadığını, her iki davalının, sigortalısının zararından birlikte sorumlu olduklarını beyanla ödemiş olduğu sigorta tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminini talep etmiş, davalı taşıyıcı yüklemenin gönderici tarafından yapılması sebebiyle sorumluluğunun olmadığını, aksi halde ise sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini beyan ederek davanın reddini savunmuş, davalı … davaya cevap vermemiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı … yönünden davanın reddine, davalı taşıyıcı yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı tüm taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Dava karayolu ile uluslararası eşya taşımacılığından kaynaklandığından uyuşmazlığın çözümünde CMR hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. CMR madde 17/1 ile; taşıyıcının, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu kabul edilmiş, maddenin 4. fıkrasında taşıyıcının hangi hallerde hasardan sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Buna göre yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılmasından doğan hasardan taşıyıcı sorumlu değildir. 17/5. maddesine göre ise taşıyıcının nezaret sorumluluğu söz konusudur. FCA teslim şeklinde satıcının emtiayı, alıcı ile mutabık kaldığı kendi ülkesinde bir yerde alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya, gümrükleme işlemlerini tamamlayarak teslim etmesi ile sorumluluğu sona ermekte, tüm sorumluluk alıcıya geçmektedir. Bu teslim şeklinde satıcının, kendi ülkesinde belirlenen yerde emtiayı taşıyıcıya teslimi ile sorumluluğunun sona ermesi esas olup, emtianın araca yüklenmesi satıcının (göndericinin) sorumluluğunda değildir. Exw teslim şeklinde de, emtianın alıcı tarafından satıcının fabrikası veya işyerinden alınarak götürülmesi ilkesi geçerli olup, malın yüklenmesinde ve taşınmasında satıcının bir sorumluluğu bulunmamakta, yükleme sorumluluğu alıcıya ait olmaktadır. (Bkz. Yargıtay 11 HD; 13.09.2017 T., 2016/1722 E., 2017/4302 K.) Somut dosyada; davalı satıcı … tarafından düzenlenen faturada teslim şekli FCA olarak, davalı taşıyıcı tarafından düzenlenen navlun faturasında ise Exw olarak belirlenmiştir. Her ne kadar CMR senedinde teslim şekli belirtilmemiş ise de, gümrük beyannamesinde teslim şeklinin FCA olduğu beyan edilmiştir. Taraflar arasında emtianın alıcı sigortalıya hasarlı şekilde teslim edildiği, hasarın emtianın araca istiflenerek yüklenmemesi gerektiği halde, bu şekilde yüklenmesinden ileri geldiği ve yüklemenin davalı satıcının personeli tarafından yapıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı taşıyıcı ve davacı taraf, yüklemenin davalı satıcı/göndericinin personelince yapılmış olması sebebiyle zarardan sorumlu olduğunu iddia etmişlerse de; CMR senedinde yüklemenin gönderici tarafından yapılacağına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Navlun faturası ve gümrük beyannamesi ile belirlenen teslim şekillerine göre davalı satıcı, akdi olarak üstlenmediği yükleme nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu değildir. Yüklemenin fiilen davalı satıcının personeli tarafından yerine getirilmiş olması, satıcının sorumluluğunu doğurmayacağından, bilirkişi raporunda yüklemeyi fiilen yapan kişilerin ifa yardımcısı oldukları yönündeki tespit isabetlidir. Bu noktada yükleme sorumluluğunun kime ait olduğunun tespiti önemlidir. Dava dışı alıcı ile davalı taşıyıcı arasında yapılmış bir taşıma sözleşmesi bulunmayıp, davalı taşıyıcı tarafından düzenlenen navlun faturasında teslim şekli exw olarak belirlendiğinden, yukarıda açıklandığı üzere bu teslim şekline göre yükleme sorumluluğu dava dışı alıcıdadır. Dolayısıyla yüklemeyi fiili olarak yapan davalı satıcının personeli dava dışı alıcının ifa yardımcısıdır. Yüklemeden hukuki olarak sorumlu olan davalı alıcı olmakla birlikte, davalı taşıyıcının CMR madde 17/5 uyarınca yüklemeye nezaret etme yükümlülüğü vardır. Davalı taşıyıcı, davalı satıcının nakliye talimatında yer alan istifleme yapılamaz kaydına rağmen, emtianın üst üste konularak istiflenmesine engel olmamış, nezaret yükümlülüğüne aykırı davranmıştır. Bu nedenle meydana gelen zarardan %50 oranında sorumlu olduğunun kabulü gerekirken, Mahkemece yükleme sorumluluğunun davalı taşıyıcıda olduğu, davalı satıcı/göndericinin personelinin davalı taşıyıcının ifa yardımcısı olduğu ve istifleme yapılmış olmasının pervasızca davranış olduğunun kabulü ile meydana gelen tüm gerçek zarardan sorumlu tutulması isabetsiz olmuştur. Davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’nin istinaf başvurusu kısmen haklıdır. Davalı taşıyıcı, davacının sigortalısının gerçek zararından %50 oranında sorumlu olduğundan ve poliçenin tarafı olmadığından, davacının dava dışı sigortalısına yaptığı hasar ödemesinde poliçedeki %10 ilave bedelden sorumlu değildir. CMR Konvansiyonu’nun 27. maddesinde öngörülen %5 faiz oranı ancak tazminatın yabancı para üzerinden hüküm altına alındığı hallerde uygulanabilecek bir oran olup, somut dosyada tazminat dava dışı sigortalıya TL cinsinden ödenmiş, davada TL cinsinden talep edilmiş ve yine TL cinsinden hüküm altına alınmış olduğundan Mahkemece bilirkişi raporu ile %10 ilave bedelin indirilmesi ve avans faizine hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf sebepleri haksızdır. Dava, sigortacının TTK’nın 1472. maddesine göre, kanuni halefiyet hakkına dayanarak açtığı rücuen tazminat talebine ilişkin olduğuna göre, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortalısının zararını karşılayarak haklarına halef olan davacı sigorta şirketinin, sigorta tazminatını sigortalısına ödediği tarihten itibaren temerrüt faizi isteyebileceğinin kabulü gerekmektedir. Buna göre Mahkemece faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olarak esas alınması gerekirken, dava tarihi olarak esas alınmış olması hatalı olmuştur. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Dava, davalılardan biri yönünden kabul edilip bir diğeri yönünden reddedilmiş olmasına rağmen, Mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı … yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hangi davalı lehine olduğu belirtilmeksizin tek vekalet ücretine hükmedilmiş olması hatalıdır. Bu nedenle davalı … vekilinin istinaf başvurusu haklıdır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kısmen, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun tam ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A) Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, B) Davalı …’nin istinaf başvurusunun KABULÜNE; C) Davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’nin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2020 tarih ve 2018/946 Esas – 2020/718 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın davalı … yönünden reddine, 2-Davanın davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi yönünden kısmen Kabulü ile 24.523,19 TL’nin ödeme tarihi olan 05.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.675,17 TL harçtan dava açılırken peşin alınan 982,29 TL peşin harcın mahsubu ile 692,88 TL’nin davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 982,29 TL peşin harç ile 35,90 TL başvurma harcı toplamı 1.018,19 TL harcın davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 181,90 TL tebligat müzekkere gideri, 880 TL bilirkişi ücreti toplamı 1.061,90 TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 424,76 TL’sinin davalı … Lojistik Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı … Lojistik Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan 33,50 TL (14,00 TL+14,00 TL+5,50 TL) posta giderinin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 20,10 TL’sinin davacıdan alınarak davalı … Lojistik Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı … tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı … Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.203,10 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,10-Davalı … Lojistik Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Lojistik Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine, 11-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 13-Davalı …Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,14-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 15-Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,16-İstinaf edenlerce istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 17-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 18-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verilmiştir.