Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/506 E. 2021/631 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/506 Esas
KARAR NO : 2021/631 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI : 2020/436 Esas 2020/863 Karar
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2020/557 ESAS- 2020/292 KARAR SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili kuruma bağlı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Avcılar Sosyal Güvenlik Merkezi … sicil numarasında kayıtlı davalı işverenin, mobilya imalatı ve tadilat işinin yapıldığını, işyerinde montaj işçisi olarak çalışan … sigorta sicil ve … T.C. Kimlik numaralı … işyerine ait araçla demote biçimde müşteriye mobilya götürüp işyerine dönüş yatığı 29.08.2015 tarihinde trafik-iş kazası geçirerek ölümü nedeni ile sigortalının hak sahibi olarak eşi … , çocukları …, … ve … gelir bağlandığını, sigortalının iş kazası geçirerek ölümü nedeni ile hak sahiplerine peşin sermaye değerinin ¨ 46.756,00 ödeme yapıldığını, sigortalının tedavi masrafı ¨ 1.377,44 kurum tarafından yapıldığını , olay davalının kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu ve trafik kurallarını ihlal etmesinden kaynaklandığını, bu nedenle kurum tarafından sigortalının hak sahiplerine yapılan 46.756,00’lik peşin sermaye değerli gelir ödenmesinden ve tedavi masrafından dolayı meydana gelen kurum zararının , davalının kusuru oranında ne kadar olduğunun saptanmasını ve saptanacak bu zararın davalıdan tazmini talep ettiklerini, iş bu dava dilekçesi ile Çorlu 2. İş Mahkemesinin 2016/188 esas sayılı dosyası ile … ‘a karşı dava açıldığını ve açık olan bu davada alınan bilirkişi kusur raporunda davalı olarak gösterdikleri …. San. Tic. Ltd. Şti. ‘nin %85 kusurlu olduğunun saptandığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere kurumun uğramış olduğu zararın tespitine ve bu zararın tespitinde arttırılmak üzere şimdilik 5.000.000 olmak üzere kurumun uğramış ilk peşin sermaye değeri üzerinden ve tedavi ödemelerinden doğan zararın kusuru oranında davalıdan ve birleşecek dosya olan Çorlu 2. İş Mahkemesinin 2016/188 esas sayılı dosya davalısı ile müştereken ve müteselsilen olmak üzere tazmine , yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü, Türk Ticaret Kanunu m.32 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili sicil Müdürlüğünün, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabı, tasfiye memurları olduğunu, bu nedenle; “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkili, “yargılama masrafları”ndan sorumlu tutulamayacağını, müvekkili yönünden açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, kurumları adına açmış oldukları Çorlu 2. İş Mahkemesi’nin 2016/188 esas sayılı dosyasında yapılan incelemede …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin tasfiye edilerek kapatıldığını, şirket aleyhine Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/436 esasına kayıtlı olarak ihya davası açıldığını, bu mahkemece tensip zabtıyla birlikte tasfiye memuru aleyhine birleştirme talepli ihya dava açılması için süre verildiğini şirketin tasfiye memurunun … TC Kimlik numaralı … olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle tasfiye memuru aleyhine birleştirme talepli iş bu davayı açtıklarını, iş bu dosyanın tensiple birlikte Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/436 esasına kayıtlı dosyası ile birleştirilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen davada davalı … cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/12/2020 tarih ve 2020/436 Esas – 2020/863 Karar sayılı kararında;”Yapılan yargılama, toplanan deliller, incelenen mahkeme dosyası, ticaret sicil kayıtları birlikte değerlendirildiğinde ; Limited şirketlerin tasfiyesinde 6102 sayılı TTK. Nun 643. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 536 ilâ 548 maddelerinde düzenlenen limited şirketlerin tasfiyesine ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ancak tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile limited şirket tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilemez. Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu karar ve işlemin hataya dayanması halinde gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hata veya kasta dayalı şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasını, gerek o işlemi gerçekleştirenler, gerekse bundan zarar görenler isteyebilirler, ayrıca tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı olan kişinin yapılan ilanlara rağmen alacağını yazdırmaması alacağın düşmesini gerektirmez. Somut uyuşmazlıkta; davacının Çorlu 2 nci İşk Mahkemesi’nde açtığı davada taraf teşkilinin sağlanması ve davanın yürütülüp sonuçlanması gerektiğinden davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, bu davada davalı olan Tasfiye Halinde Tasfiye Halinde …Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.’nin tüzel kişiliğinin tasfiyenin sonlandırılması nedeniyle sicilden terkin edildiği, davada taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamanın yürütülebilmesi için şirketin ihya edilmesi gerektiğinden asıl ve birleşen davanın kabulüne, şirketin tüzel kişiliğinin yeniden ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yapması için 6102 Sayılı TTK.nun 547/2’nci maddesi uyarınca eski tasfiye memuru olan … şirketin tasfiye memuru olarak atanmasına, keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur….”gerekçesi ile, 1-Asıl ve Birleşen davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye nedeniyle sicilden terkin olan Tasfiye Halinde … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin Çorlu 2. İş Mahkemesi’nin 2016/188 esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, 2-Ek tasfiye işlemlerini yapması için eski tasfiye memuru olan davalı … şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına, 3-Keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına, tescil ve ilan masraflarının ileride davalı tasfiye memurundan tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına, karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesi ile,Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.12.2020 tarih ve 2020/436 E. 2020/863 K. sayılı kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, Huzurdaki davada her iki davalıya karşı davanın KABULÜNE karar verilmiş olunmasına rağmen, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hüküm edilmediğini, bu hususun hatalı olduğunu, HMK 326 Md. ” Kanunda yazılı haller dışında , yargılama giderlerinin , aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” şeklinde de ifade edildiği gibi İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine kabul edildiği için yargılama giderleri ve vekalet ücretinin bu davalının sorumlu tutularak taraflarına verilmesi yönünde karar tesis edilmesi gerekmekte olduğunu, (İstanbul 43. Hukuk Dairesi 2020/421 Esas 2020/420 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1909 E., 2018/3442 K. 10.05.2018 tarihli emsal kararı)İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden ve birleşen dava davalısı … alınarak davacı kuruma ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Birleşen dosya davacısı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/557 E., 2020/292 K. sayılı dosyası ile … San. Tic. Ltd. Şti.’nin Tasfiye memuru sıfatıyla müvekkili … aleyhine şirketin ihyası talebiyle dava açtığıı, dosya Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/436 E., 2020/863 K. sayılı dosyası ile birleştiği, davacı tarafça ikame edilen birleşen dava hakkında yerel Mahkeme tarafından tesis edilen 17/12/2020 tarihli karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, TK Geç. M. 7/15 gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen anonim, limited şirketler ve kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurularak ihyasını isteyebileceklerini, müvekkilinin tasfiye memurluğunu üstlendiği … San. Tic. Ltd. Şti.’nin Sicilden silinme tarihi 5 yılı aşkın olduğunu, Geçici 7. madde hükmünde “…Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir…” denilerek bu madde kapsamında açılacak dava için beş yıllık hak düşürücü süre öngörüldüğünü, bu madde kapsamında dava açabilecek kişiler ise “alacaklılar ve hukuki menfaati bulunanlar” olarak belirtildiğini, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekirken kabulü hatalı olduğunu, Diğer taraftan ihya davası ile Kanunun geçici 7. maddesinde öngörülen işlemlere yönelik bir hukuka aykırılık iddiası ileri sürüleceğini, bu iddia; tasfiyenin kanuna veya usule aykırı yürütülmesi, sona erme sebebinin geçersiz olması olabileceğini, yasal düzenleme gereği davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülmüş herhangi bir haklı gerekçe bulunmadığını, davanın bu yön gözetilerek reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin birleşen dava hakkında verilen kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, hükmün bozulması yerine davanın Bölge Adliye Mahkemesinde yeniden görülmesine karar verilmesi halinde, ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklandığı ve resen dikkate alınacak sebeplerle kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava, ticaret sicilden terkin edilmiş şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için TTK 547. maddesine göre ihyası talebine ilişkindir.Mahkemece, Asıl ve Birleşen davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 410102-0 sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye nedeniyle sicilden terkin olan Tasfiye Halinde …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin Çorlu 2. İş Mahkemesi’nin 2016/188 esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Ek tasfiye işlemlerini yapması için eski tasfiye memuru olan davalı …’ın şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına, Keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına, tescil ve ilan masraflarının ileride davalı tasfiye memurundan tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına, karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı SGK. Tarafından davalı … aleyhine 03/05/2016 tarihinde Çorlu 2 İş Mahkemesinin 2016/188 Esas sayılı dosyası ile rücuen tazminat davası açıldığı, bu dosyadan alınan bilirkişi raporunda … Mobilya’ nın %85 kusurlu olduğunun tesbit edilmesi üzerine SGK. Tarafından … San. Tic. Ltd. Şti. Ne yönelik Çorlu 2 İş Mahkemesinin 2016/188 Esas sayılı dosyası ile birleştirme talepli Çorlu 1 İş Mahkemesinin 2017/637 Esas sayılı dosyası ile 19/12/2017 tarihinde alacak davası açıldığı, Çorlu 1 İş Mahkemesinin 2017/637 Esas sayılı dosyasında 13/02/2018 tarihinde verilen birleştirme kararı ile dosyanın Çorlu 2 İş Mahkemesinin 2016/188 Esas sayılı dosyası içerisine gönderildiği anlaşılmıştır. …. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında Çorlu 2 İş Mahkemesinin 2016/188 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilen Çorlu 1 İş Mahkemesinin 2017/637 Esas sayılı dosyası ile açılmış alacak davacı olduğu, bu dosyada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için ilgili şirketin yeniden tescilinin zorunlu olduğu, (Yargıtay 10. HD’nin 2020/445E., 2020/5989 K.; Yargıtay HGK’nın . 2017/10-2536 E., 2020/488 K. Sayılı kararlarında da bu hususun belirtildiği) buna göre davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır.Tasfiye Halinde …. San. Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiyenin sona erdiği 19/12/2016 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, Çorlu 2 İş Mahkemesinin 2016/188 Esas sayılı dosyası ile birleştirme talepli açılan Çorlu 1 İş Mahkemesinin 2017/637 Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasının da 19/12/2017 tarihinde açıldığı tesbit edilmiştir.Dava, tasfiye memurunun sorumluluğuna ilişkin olmayıp dava dışı şirketin TTK.nun 547.maddesi uyarınca ek tasfiyesi talebine ilişkin olup TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada ise zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir, bu nedenle birleşen dosyanın davalısı tasfiye memuru vekilinin hakdüşürücü süre içerisisinde dava açılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı ticaret sicil memurluğunun yasal hasım olduğu, tasfiye işlemlerinde her hangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı, davanın açılmasına ticaret sicil müdürlüğünün sebep olmadığı anlaşılmakla, mahkemece verilen karar yerinde olup davacı vekilinin her iki davalıya karşı davanın kabulüne karar verilmiş olunmasına rağmen, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hüküm edilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/5218 Esas- 2013/20796 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan asıl dosya davacı vekilinin ve birleşen dosya davalısı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl ve birleşen davada davacı, birleşen davada davalının istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden asıl davada davacı kurum (SGK) harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden birleşen davada davalı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden birleşen davada davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/04/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.