Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/504 E. 2021/750 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/504
KARAR NO : 2021/750
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2020
DOSYA NUMARASI : 2020/327 Esas – 2020/623 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 20/05/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dava dışı … Limited Şirketi’ne karşı tazminat ve sebepsiz zenginleşme nedeniyle İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/829Esas, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/973 Esas, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/704 Esas, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1254 Esas sayılı dosyaları ile davalar açıldığını, söz konusu davaların en son İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/829 Esas sayılı dosya ile birleştirilerek, yargılamanın bu dosya üzerinden devam ettiğini, yargılama devam ederken, belirtilen dosyada davalı … Limited Şirketi vekili tarafından 25.04.2019 tarihinde dosyaya beyanda bulunularak şirketin tasfiye kararı aldığı ve tasfiye memurunun … olduğu bildirilerek tasfiye memuru tarafından çıkartılan yeni vekaletnamenin mahkemeye sunulduğunu, bu haliyle yargılama devam ederken Tasfiye Halinde … Limited Şirketi vekili tarafından 12.11.2019 tarihinde dosyaya beyanda bulunularak şirketin tasfiyesinin tamamlandığı ve ticaret sicilden terkin edildiğinin bildirildiğini, bunun üzerine mahkeme tarafından oluşturulan 25.11.2019 tarihli ara karar ile Tasfiye Halinde …Limited Şirketi’nin ihyası için dava açmak üzere taraflarına süre verildiğini, terkin edilen şirketin tarafı bulunduğu davalar devam ederken tasfiye memuru tarafından tamamlanan tasfiyenin usulsüz tasfiye olduğunu belirterek, Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/10/2020 tarih ve 2020/327 Esas – 2020/623 Karar sayılı kararı ile; “….Yapılan yargılama, toplanan deliller, incelenen mahkeme dosyası, ticaret sicil kayıtları birlikte değerlendirildiğinde ;TTK’nun 543’ncü maddesi uyarınca, tasfiye halinde bulunan şirketin tasfiyesinin kapanması ve terkin işlemlerinin yapılabilmesi için tüm borçlarının tasfiye edilmiş olması, TTK’nun 545’nci maddesine göre yapılan sicilden terkin işleminin hukuka uygun bir terkin işlemi sayılabilmesi için tasfiyenin de usulüne uygun olarak sona erdirilmiş olması gerekmektedir. Anonim şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ancak tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise , tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile anonim şirket tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilemez. Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu karar ve işlemin hataya dayanması halinde gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hata veya kasta dayalı şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasını, gerek o işlemi gerçekleştirenler, gerekse bundan zarar görenler isteyebilirler, ayrıca tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı olan kişinin yapılan ilanlara rağmen alacağını yazdırmaması alacağın düşmesini gerektirmez. Somut uyuşmazlıkta; davacının İstanbul 14 ncü Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davada taraf teşkilinin sağlanması ve davanın yürütülüp sonuçlanması gerektiğinden davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğu, bu davada davalı olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin tasfiyenin sonlandırılması nedeniyle sicilden terkin edildiği, davalarda taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamanın yürütülebilmesi için şirketin ihya edilmesi gerektiğinden davanın kabulüne, şirketin tüzel kişiliğinin yeniden ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yapması için 6102 Sayılı TTK.nun 547/2’nci maddesi uyarınca eski tasfiye memuru olan davalı …, şirketin tasfiye memuru olarak atanmasına, keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye nedeniyle sicilden terkin olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/829 esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA, 2-Ek tasfiye işlemlerini yapması için eski tasfiye memuru olan davalı … şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA, 3-Keyfiyetin karar kesinleştiğinde TESCİL VE İLANINA, tescil ve ilan masraflarının ileride davalı tasfiye memurundan tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı Tasfiye Memuru … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Tasfiye Memuru … istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu şirket ile ilgili olarak usule, yasaya ve gerçeğe uygun olarak tasfiye sürecinin yürütüldüğünü ve neticesinde 04.10.2019 tarihinde tasfiyesinin ticaret siciline tescil edildiğini, buna rağmen mahkemece şirketin ihyasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilmiş şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643.maddesi yollamasıyla aynı kanunun 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 547. maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. Tasfiye sonunda 04/10/2019 tarihinde ticaret sicilden kaydı silinen şirket hakkında görülmekte olan bir davanın bulunması halinde tasfiye işlemlerinin tamamlandığından söz edilemeyecek olup, dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, ihyasına karar verilen şirketin davalı olarak yer aldığı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/829 Esas sayılı dosyası ile görülen bir dava bulunmakta iken şirketin tasfiye ve terkin edildiği anlaşılmakla, tasfiye memurunca ileri sürülen istinaf sebebi yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı Tasfiye Memuru … istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/05/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.