Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/5 E. 2021/49 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/5 Esas
KARAR NO: 2021/49 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/235 Esas – 2020/384 Karar
TARİH: 13/07/2020
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 25/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalının …Ltd.Şti’nin %50-%50 payla ortağı olduklarını, ancak taraflardan …’in güven prensiplerinden uzaklaşarak müvekkilinin bu ortaklığı devam etmesine olanak tanımaması ve uzlaşarak bu şirketin işleyişinin mümkün olmaması üzerine müvekkilinin payını devretmek istediğini, müvekkilinin 3. Kişilere satış yapmadan önce iyiniyetli davranarak noter kanalıyla …’e payını satmak istediğini, öncelik olarak almak isterse ona satabileceğini, aksi takdirde 3. Kişilere satış yapacağını ihtaren bildirdiğini, ancak …’in bu ihtara cevap bile vermediği için uygun bir süre bekleyerek, şirket payını almak isteyen ve aynı zamanda adı geçen şirketin vekilliğini de yapan Av. … ve …’na %25-%25 olmak üzere payını noter kanalıyla sattığını, davalı … hiç bir şekilde bu devri kabul etmediğini ve bunun üzerine müvekkilinin devrin kabulünü sağlamak üzere usulüne uygun olarak çağrılı olağanüstü genel kurul talebinde bulunduğunu, yapılan bu Olağanüstü Genel Kurul’a davalı tarafın vekili aracılığıyla katılarak devri yine kabul etmediğini, açıklanan nedenlerle; yapılan devrin kabulü ile şirketin bu şekilde devamına, bu mümkün olmazsa davalının ortaklıktan çıkarılmasına bu süreç zarfında şirketin tüm hesap ve malvarlığına tedbir konularak, hem devir alan hem de adı geçen şirketin vekili olan Av. …’in şirketi idare etmek üzere kayyum olarak görevlendirilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın esasa girilmeden husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi hareket etmediği gibi hakikati gizlemek suretiyle MK 2’ye de aykırı davranarak hukuki himaye talep ettiğini, bu durumun bizzat kanun ile yasaklandığını, müvekkili …’in, sözkonusu ihtarnameyi tebliğ alır almaz, davacıya Bakırköy … Noterliği’nin 21.11.2019 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini, cevabi ihtarnamenin kasden mahkemeden gizlendiğini, davaya konu pay devrinin şirketin aile şirketi olması nedeniyle kabul edilmediğini, basiretli tacir gibi hareket etmek zorunda olan davacının bu yükümlülüğünü ihlal edip ağabeyi olan davalı …’nden 499.000-TL talep ederken aynı payı muvazaalı olarak şirketin avukatlarına 25.000-TL ile devrettiğini noterden bildirmesinin de davacının kötü niyetli olduğunu açıkça gösterdiğini, açıklanan nedenlerle: gerek husumet yönünden gerekse de esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/07/2020 tarih 2020/235 Esas – 2020/384 Karar sayılı kararında; ” Davacı taraf dava dilekçesi ile dava dışı … Ltd.Şti’nden ortaklığını devreden davacının yapmış olduğu devrin kabulünü talep etmiş ise de bu istem yönünden aktif dava ehliyeti, hisseleri devralan … ve …’e ait olup, davacının bu yönden aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Aktif dava ehliyetinin olduğunun kabulü halinde ise bu istemin şirkete karşı yöneltilmesi gerektiğinden, davalının pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Yine davacının terditli olarak açmış olduğu davasında diğer talebi olan hisseleri devrettiği kabul edilmez ise şirket ortaklığından davalının çıkarılmasına ve şirket ortaklığı davacıda kalacak şekilde devamına karar verilmesi talebi yönünden değerlendirme yapıldığında ise TTK 638.maddesinde “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.” ve TTK 640.maddesinde “Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir. Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.” düzenlemeleri yer almaktadır. Yasal düzenlemeler değerlendirildiğinde, ortağın şirketten çıkmak için dava açabileceği yada şirketin ortağı ortaklıktan çıkarabileceği düzenlenmiş olup, ortaklardan birinin diğer bir ortağın ortaklıktan çıkarılması yönünde dava açabileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Şirkete kayyum atanması talebi yönünden de davanın şirket ortağı olan davalıya karşı değil, ortak olunan şirkete karşı açılması gerektiği, davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı,…”gerekçesi ile, Davanın husumetten reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davanın genel kurul kararının iptali ve ortaklıktan çıkarılma davası olup mahkemece husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, yerel mahkeme tarafından maktu vekalet ücretinin tayin edildiğini, dava değerinin 25.000 TL olduğunu bu değer üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca müvekkili adına yatırılmış olan vekalet harcı ve baro pulu masrafı yönünden hüküm kurulmadığını, vekil ile temsilin gerekliliği olan iş bu masrafların davacı tarafa yükletilmesi gerektiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket pay devrinin kabulü olmadığı takdirde davalının şirket ortaklığından çıkarılması talebine ilişkin olup ilk derece mahkemesince husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. 7/2 maddesinde husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir. Buna göre husumet nedeniyle dava reddedildiğinden dava değerine göre hesaplanacak olan vekalet ücreti tarifenin 2. Kısının 2. Bölümünde yazılı miktarları geçemeyecektir. İstinaf edenin sıfatına göre mahkemece davalı lehine verilen vekalet ücreti AAÜT 7/2 maddesine uygun olduğundan davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 02.05.2001 gün ve 4667 sayılı yasa ile değişik 27. maddesi hükmüne dayalıdır. Söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir. (Yargıtay 17 HD2016/8262E., 2019/3033 K.) Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez.( Av. K. md. 27/2) Dolayısıyla vekaletnamelerdeki baro pulu yargılama giderlerinden değildir. (Yargıtay 21 HD 2011/10495E., 2013/1398 K,; 2011/10488 E., 2013/1396 K.; Yargıtay 10 HD 2011/9612 E., 2012/6254 K.) Avukatlarca mahkemeye sunulan vekaletnamelerde yer alan baro pulu yargılama giderlerine dahil olmadığından ilk derece mahkemesince bu gider hakkında hüküm kurulmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, vekaletname harcı yargılama giderleri içindedir. Davalı vekili de 06/07/2020 tarih … sıra nolu makbuzla 7,80 TL vekalet harcı yatırmıştır. Dava reddedildiğinden yargılama giderleri içinde olan ve davalı tarafça karşılanan 7,80 TL vekalet harcının davacıdan tahsiline karar vermek gerekirken bu konuda hüküm kurulmamış olması hatalı olmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun yargılama gideri yönünden kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile yargılama gideri yönünden kısmen kaldırılmasına, davanın husumetten reddine, davalı tarafça yapılan 7.80 TL vekalet harcı yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine dair yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2020 tarih 2020/235 Esas 2020/384 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 mad.uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 1-DAVANIN HUSUMETTEN REDDİNE,
İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen 7,80.TL vekalet harcı giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle (davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinafı reddedildiğinden) davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 3.400,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Kullanılmayan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 7-Davalı tarafından sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/01/2021 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.